20 Ekim 2010

Magath Bilinci.!



Bu yazı 23 Ağustos 2010'da BirGün gazetesi için yazılmıştır.!

Bundesliga’nın tarihine baktığınız vakit bir dönem Türkiye Süper Ligi ile yapısal anlamda benzerlikler göze çarpar. Bugün gelinen noktada farklılıklar bir hayli fazla olsa da otuz yıl öncesine gidersek eğer gerek kulüp yönetim biçimi gerekse de ‘taktik’ kelimesinin küfür olarak algılanması gibi yaklaşımlar ortak paydamız olarak görülebilir. Bunlara ek olarak iki ligin de Hollanda ekolüne verdiği olumsuz tepki de ortak paydaya eklenebilir.

Yapılamayan transferlerden bağımsız bir şekilde, başarısızlığı ortada olan Rijkaard'ın Bundesliga versiyonu 1999 yılında FIFA tarafından geçtiğimiz yüzyılın en iyi teknik adamı seçilen Rinus Michels idi. Futbolda, Total Futbol ile devrim yaratan Hollandalı teknik adam Ajax, Barcelona ve Hollanda ile muazzam başarılar kazanmasına rağmen iki kez geldiği Bundesliga'dan boynu bükük ayrılmak durumunda kaldı. Bundesliga'nın en çok kazanan hocası olarak yaşadığı 3 yıllık Köln macerası sonrasında şampiyonluk göremeden gönderilmesı bir yana 1988 yılında Hollanda ile Avrupa Şampiyonu olmasının hemen ardından ikinci kez Bayer Leverkusen vasıtasıyla ziyaret ettiği Bundesliga'dan bir yılını dahi doldurmadan kovulmak durumunda kaldı.

Velhasıl, yüzyılın teknik adamı seçilen Hollandalı, Bundesliga’da başarılı olamadı.
Peki ya diğerleri ?

Geçtiğimiz Dünya Kupası’nda Hollanda’nın başında final görmüş Bert van Marwijk, Feyenoord ile 2002 yılında UEFA kupasını kazandıktan iki yıl sonra sonra Dortmund'un başına geçer ve fakat takıma yedincilikten öte bir başarı kazandıramaz. Yine, Michels'in yardımcılığını yaparak teknik adamlığa başlayan ve PSV ile şampiyonluklar yaşayıp Glasgow Rangers’i çalıştırdıktan sonra Bundesliga’da Mönchengladbach’ın başına geçen Dick Advocaat da bir yılın sonunda başarısız olup gitmek zorunda bırakılanlardan... Twente ile iyi bir çıkış yakalayan Hiddink öğrencisi Rutten keza Schalke’de bir yılını dolduramadan diğerleri gibi kovulmak durumunda kaldı. Aad de Mos, Gerald Vanenburg vs... Huub Stevens gibi istisnalar olsa da Bundesliga’nın Hollandalı hoca karnesi düne kadar kırık notlarla doluydu. Bundesliga’da şampiyonluk kazanan ilk Hollandalı hoca olan Van Gaal ise diğerlerinden hem dönem olarak ve aynı zamanda yaşadığı düşüş sonrası geçirdiği taktiksel evrim (Alkmaar 4.4-2) nedeniyle de ayrılıyor. Misal, bugün Rijkaard başarılı olamasa da sisteminden ödün vermiyor zira farklı bir sistemin tecrübesini yaşamamıştır. 2000 Hollandası ve beş yıllık Barcelona deneyiminde başarıyı aynı ekolleri kendisine temel felsefe edinmiş ve olası arızalara çok seçenekli çözümler sunulan koşullar içerisinde yakalayabilmiştir.
Yöneticilerin bu ve pek çok önemli detaydan yoksun ‘başarı’ beklentisini bir kenara bırakıp teknik adam açısından yaklaşırsak Rijkaard ve pek çok Hollandalıda bir ‘Magath’ bilinci maalasef göremiyoruz.

Hollandalı teknik adamlar için ‘taktiksel olgunluk’ neyse Magath için ‘Otorite’ de aynı anlamı taşıyor. Magath uzun yıllar küme düşme potasında otoritenin kendiliğinden sağlanıldığı koşullara sahip takımların başına geçip onları kümede tutarak başarılı olsa da ‘küme düşme korkusunun olmadığı’ yeni sezonun oluşan yeni koşulları içerisinde otoritesinin kaybolması sonrası bocalayıp bir yılını dahi doldurmadan çokca kez kovulmak durumunda kalmıştır. Stuttgart takımına son sıralarda bir alt lige düşmemek için çırpınır vaziyette iken gelip, seri galibiyetler ile takımı her zamanki gibi kümede tutar iken yeni sezonun ortasında sportif direktörlük görevini de ele geçirip otoritesini daimi kılmıştı. Kümede tuttuğu Stuttgart’a Şampiyonlar Ligi bileti aldırararak Bayern Münih’e doğru yol alıyordu. Rotasını farklı kılıp, bugüne getiren koşulları kendisine göre biçimlendirmek zorunda olduğunun farkındadır.

Hollandalılardan onu ayıran, kendisinin her koşulda başarılı olamayacağının farkında olarak belirli bir güce ulaşıp otoritesini sağlama almadığı sürece o kulübün başına teknik adam olarak geçmemesidir. Bayern Münih macerası sonrası önünde duran Wolfsburg ve Dortmund kulüplerinin en çok parayı verenine değil kendisini başarılı kılacak olan otoriteyi hangi klubün sağlayacağına göre bir seçim yapıp Bundesliga'da beşinciliği dahi olmayan bir kulübe şampiyonluk yaşatarak tarih yazabilmiştir. Öyle olmamasını umsam da Rijkaard burada başarının koşullara bağlı gerçekleştiğini tecrübe edip yoluna Magath bilincine sahip olarak başka yerde devam edecektir. Orada başarılı olacak olsa da burada bugünkü başarısızlığının içerisinde biraz da ‘Magath’ bilincinden yoksun olmasının da payı vardır.

Hiç yorum yok: