15 Mayıs 2009

Betty Blue.!



Kitap bittiginde sunu dedim.. Bir gün bir kadini bu adam gibi sevebilir miyim ? Iki siradan insanin aslinda son derece basit yasam kurgusu icerisinde öyle akil-almaz bir ask var ki tüm gücünü gercekciliginden aldigini belirtmeliyim. Hayatimda ilk defa bir erkegin bir kadina olan tutkusunu kiskandim.. Bir adamin bir kadini gercekci bir sekilde sevisini gördüm, olmaz dedigimin olabilecegine inanc getirdim. beni artik az cok bilirsiniz, gercekdisi olan her sey cok fazla etkilemez ama o kadar gercek ve o kadar güzel bir sevgiydi ki inanamadim, hayran kaldim ve kendi icimde dönüsüm de bu kitap ile baslamistir.. Üstelik hani diger tavsiyelerin aksine hayatinda hic kitap yüzü acmamis bir insanin dahi rahatlikla okuyabilecegi sadelikte bir dili olan muhtesem bir philippe djian eserinden bahsediyorum ben size..

Uzunca süre asik olamadan ama asik olmaya asik bir sekilde gecirdim ben vaktimi. Cok fazla iliskiler olmasi cok insana keyifli gelse de tutkusuz iliskiler agi genelde cok da hos degildir. Bir insani sevmeyi bir süre sonra beceremedigimi düsünmeye basladim. Sevmek, asik olmak gercekten cok zormus. Eskiden bir bakisa dikerdim ben ask masallarini ama birden cok zorlasti. Olmuyordu hep.. Hepsinde bir kusur, hepsinde bir sorun vardi..

Cok sonra farkettik ki sorun onlarda degil benim bakis acimdaydi ve Betty Blue tek basina bunu bana göstermistir ve o denli yikici etkisi vardir yasamimda zira bir arayis son bulmustur bu kitabin sonunda..

Ben bu modern dünyada benim kafamin icerisine sokulmus gercekdisi kimliklerin farkinda degildim. Coktan asik olmusum ama bu dünyada karsiligi yokmus aslinda. Bazen o tutkuyla bagimli oldugum karakterler ile disarida gezinen iki bacaklilar arasinda ortak bir payda üzerinden biraz ileriye gittigim olsa da yakinlasmanin sonunda tanidigim gercek insan ile kafamdaki uyusmayinca hep ayni aci son ile karsilastik. Gercekten, yüzde yüz ciplak bir sekilde karsida duran insani sevmek inanin bana sanildigindan cok daha zordur.

bir insani sevebilmek icin onu tanimalisiniz. Onun size saf halini sunabilmesi icin sizin varolan gercege katlanabilme gücünüz olmasi gerekiyor. Cinsiyeti önemsiz partnerler cokca zaman sikayet eder sahtelikten ya da binbir türlü kendisini farkli göstermek isteyen tipolojilerden.. Oysa garip garip isteklerle onlari bu yöne dogru ittiklerinden habersizdirler. hemen hepsi bir kabul edilme ugrasisi icerisinde oldugundan cok baska bir role soyunma hevesinde olmasi, saf varliginin kabul edilmeyeceginin farkindaligindandir. neyse o oldugu vakit kabul edilmenin imkansiz oldugunun bilincindeler.. Benim yillar yili insanlari kabul etmeyip kendi kafamin icerisinde filmler, kitaplar ve daha baska araclarla cok baska insanlarin yaratilip onlara sevdalanip gercegi, gercek insanlari distalamam gibi bir sey bu.. Betty Blue, gercek bir insanin da sevilebileceginin kitabidir ki üstelik öyle güzel bir sekilde ki..

Sevme becerisi karsidaki insanin özelliklerinden bagimsiz insanin kendi bakis acisinda gizlidir. Betty Blue kitabinda isminin hicbir yerde gecmedigi o muhtesem adam bir kadini oldugu gibi seviyor, tüm sacmaliklariyla bütün yapip gercek bir insana asik oluyor. Ötekiye göre kusur olan Betty Blue'nun her ayrintisi onun kendi mükemmelinin parcalarini olusturuyor. Bir adam bir insani sevebiliyor, isin özü budur, karsidaki insandan bagimsiz gelisiyor aslinda..

Proust, güzel kadinlar hayal gücünden yoksun erkeklere göredir derdi. Zira insanin hayalindeki yarattigi güzele asik olmak oldukca kolaydir ama varolan saf gercek bir insana tutkuyla bagimli olmak icin biraz beceri gerekiyor.. Betty Blue'da bu isi sanat eseri kivaminda becermis bir adamin aski anlatiliyor ve mutlaka ama mutlaka okumanizi tavsiye ediyorum..



Okudugum ve muhtesem dedigim pek cok kitabin filmini izledikten sonra hep pisman oldum. Lanet ettim, keske izlemeseydim dedim.. Misal Milan Kundera'nin muhtesem bir kitabi olan varolmanin dayanilmaz hafifligini bu gercegi bilmeme ragmen Juliette Binoche oynadigi icin seyrettim yine ayni sonuc.. cok kötü oldu. Lakin ilk defa bir kitabin bir filmi icin hep olumlu elestiri duydum cevremden.. Benim icin Betty Blue'nun yasamimdaki yeri cok önemli oldugu icin seyretme riskini göze alamadim lakin tavsiye etmeyi göze aliyorum kendi arkadas grubumun elestirileri dogrultusunda.. pek cogu bir kitap ancak bu kadar güzel filme cevrilir demistir..

13 yorum:

Turgay Keskin dedi ki...

Kitabını okuyup filmi izlememek zor olsa gerek. Ben genelde merakıma yenik düşüyor ve tabii ki hayal kırıklığıyla karşılaşıyorum. Şimdi sen bunları yazınca kitabı mı okusam filmi mi seyretsem karar veremedim. Tavsiyeni dinleyip kitabı okuyacağım ama daha sonra filmi izlemeden durabileceğimi zannetmiyorum.

Borges dedi ki...

Turgay: kesinlikle önce kitabi okunmalidir.. Film daha sonra.. Ama gel gör ki ilk defa kitabin filmi icin muhtesem yorumlari vardir..

Adsız dedi ki...

teoman yeni bir sarkısında "gündüz düşlerinde beni seviyor " diyor...

kitap listeye eklendi bile..film de sonrasına..danke...

Borges dedi ki...

melusina: bitte;)

Şairler Parkı dedi ki...

Filmi izleyip kitabını okumayan biri olarak şunu söyleyebilirim ki ; asla kısaca bir aşk hikayesi değil. bir tutku hikayesi yada daha fazlası olarak bir saplantı hikayesi.

özdemir erdoğan'ın şiirinde ki gibi aslında ''...nedensizde sevilir'' .

marmara

Borges dedi ki...

Sairler Parkinndan sevgili Marmara: Belki daha da fazlasidir ama baska acidan filmi ve kitabi arasindaki fark da olabilir.. Zira nasil güzel sevdigini kitabin icerisinde görebiliriz ama film ne kadar neyi gösterir, onu seyretmedigim icin bilemiyorum...

ti esti to dedi ki...

kitabın filme çevrilmemesine gerektiğini kuzuların sessizliğini önce izleyip sonra kitabını okuduktan sonra karar verdim. eğer kitabı varsa okunmalıdır. hem kitabı var hem filmi varsa filmi yine de izlenmemelidir. -baba serisi hariç-

Turgay Keskin dedi ki...

Otomatik Portakal'ı da unutmamak lazım. Bence kitabı kadar filmi de güzeldi.

Borges dedi ki...

ti esti to'nun verdigi istisna cok feci.. Baba cok baska ama baba'da yazarin filmin yapiminda emegi var, bir de cok baska o cok baska bir istina..

Keza otomatik portakal da.. istisnalar var aslinda ama genelde yüzde doksan sonu cok kötü bitiyor bu filmlestirme cabalarinin..

y. dedi ki...

bence filmi seyretmemek akıllıca bir karar,çünkü asla kitaptaki hissiyat yakalanmıyor,şekilciliğe takılıyor.oysa hayal etmek çok daha güzel,filme bakınca aşktan çok saplantı var ,belki de aşk saplantılı bişeydir ve böyle yorumlamak gerekir.

Adsız dedi ki...

Borderline bir aşk hikayesidir Betty Blue

Borges dedi ki...

Tozasor: Bu Borderline kismini ben cok anlamiyorum aslinda ya da cok baska bakiyorum insanlardan.. Spoil vermek istemiyorum ama son otuz sayfasi cok baska bir sekilde gelisseydi degerlendirme nasil olacakti ?

Bir adam bir kadini gercekten de cok güzel bir sekilde seviyor.

Diyor ki: neysen ben seni o sekilde seviyorum.

Degistirmek icin en ufak bir caba harcamiyor, oldugu gibi kabul ediyor.. Kendi kafasinda mucizeler yaratmaktansa sabah kalkisina baska yatisina cok baska anlam yüklüyor, beceriyor bir insani sevmeyi.. Üstelik o insan gayet de siradan aslinda..

Hemen herkes sonundaki ayrintiya takilip koca kitap boyunca varolan güzelligi hasiralti ediyor..

Sonundaki gelisme sadece o sevginin bir baska ciktisini göstermek icin kurgulanmistir bana göre..

arif dedi ki...

kitaptan anlaşılacağı gibi şu sonuç ortaya çıkıyor:varolan güzelliği ve insanları kafamızda fazla büyütmeden olduğu gibi kabul etmek ve sıradan insanlara sıradan kişilere de hayaller ve olağanüstü gibi olaylardan uzak tutarak salt sevmek için sevmek.....
bu arada ti esti to değinmiş birkaç cümlede ben yazıyım bu konu hakkında baba serisi mario puzonun büyük emekleriyle oluşmuş bir filmdir.Her ne kadar kitabı film amaçlı yazmasa dahi senaryosunda ford francis cappola kadar emeği olmustur.İşte bu filmi diğer kitabı olan filmlerden ayıran temel nokta budur.Yazarın filmde büyük emeği olması