29 Mayıs 2009

Hafta Sonuna Ketsitivinslar.!



Pazartesi-Sali tatil.. Dört günlük biraz uzun bir hafta sonu tatili beni bekler.. Aslinda Klinsmann projesinin sonu ile ilgili yazacaktik ama bakalim artik.. Önce Münih, ordan arkadasi alip ailemin yanina gidip bir gün kaldiktan sonra Münihe tekrardan Duman konseri icin gidecegiz ve bu sarki dahil aslinda her sey bugün dinledigim sarkilardan ziyade gecmisi göz önüne getirmede inanilmaz yardimci olmalarindan kaynaklidir üzerine bir daha basmamiz.. Cok konsere gitmisimdir ama Saklikent-Duman konserleri bir baskadir kesinlikle.. Ya da o

..Cat Stevens'in toplama albümünü Ankara ögrencilik yasami boyunca yanimdan eksik etmemisimdir. Morning has Broken, Wild World, Sad Lisa filan.. O günleri hatirlamak isterseniz bazen akilda kalici üc dört karenin icerisine sikisiverirsiniz.. Ama bir sarki gelir, bazen bir kelime ve hafizanizin o silinmis sandiginiz bölgesine yolculuk ediverirsiniz birden.. Yeniden yasarsiniz ve coktan gecip gitmis olmasina ragmen bir daha yasamis gibi hatirlayabildiginize o denli sevinirsiniz iste.. Simdi Cat Stevens ile basladim ve cumartesi gecesi duman ile devam edecegim..

Beklemek, caresizliktir demisti birisi. Kesinlikle katiliyorum ve kimseyi beklememek üzere kuruyorum bu yasami.. Beklenti de keza hayal kirikliklarinin temel besinidir. Beklemediginiz ve beklentisiz bir sekilde hareket ettiginiz sürece sorun yoktur ve en azindan önünüzdeki yasami kacirmazsiniz bir baska yasam beklentisi ugruna.. hicbir sey yapamiyorsan uzaklasin..



Bu sarkisi yani Father and Son, yillar sonra Ronan Keating tarafindan güzel bir sekilde coverlandi. hatta öyle ki simdi adiyla Yusuf Islam, baba rolünde ve cocuk olarak Ronan Keating olunca düeti dinlemek cok daha keyifli oluyor.. Sarkinin sözlerini ben cok güzel bulurum.. Sözlükten rattlecage'in cevirisini hemen aldim ama biraz eksik gibi.. Su an vaktimiz olmadigina göre:


(baba)
şimdi değişiklik yapmak için iyi bir zaman değil
sadece rahatla, zorlama..
hala gençsin, hatan bu senin
bilmen gereken o kadar çok şey var ki
bir kız bul, yerleş
istersen evlenedebilirsin..
bana bak.. yaşlıyım ama mutluyum

ben de bir zamanlar senin gibiydim ve kolay olmadığını biliyorum
bir şeylerin olup bittiğini görüp de sakin olmanın..
fakat zamanını iyi kullan ve bol bol düşün
sahip olduğun her şeyi düşün
çünkü yarın sen hala burada olacaksın ama hayallerin olmayabilir..

(oğul)
nasıl anlatmaya çalışabilirim ki, ne zaman denesem bana sırtını dönüyor
bu her zaman o aynı, o aynı eski hikaye oldu..
konuşabildiğim andan itibaren dinlemem emredildi.
ve şimdi bir yol var ve ben gitmek zorunda olduğumu biliyorum..
gitmek zorunda olduğumu biliyorum..

(baba)
şimi değişiklik yapmak için uygun bir zaman değil
otur ve ağırdan al..
hala gençsin, hatan bu senin
yaşaman gereken o kadar çok şey var ki..
bir kız bul, yerleş
istersen evlenedebilirsin..
bana bak.. yaşlıyım ama mutluyum..

(oğul)
ağladığım tüm o zamanlar bildiğim her şeyi içimde tutmak
çok zor.. ama bunu reddetmek daha da zor olanı..
eğer haklı olsalardı onlara katılırdım, ama bildikleri başkaları, ben değil
ve şimdi bir yol var ve ben gitmek zorunda olduğumu biliyorum..
gitmek zorunda olduğumu biliyorum..

Özellikle"bildikleri baskalari, ben degil" kismi neredeyse bütün baba-ogul iliskisinin temelinde ariza cikaran tarafi gösterir gibi.. "ben de öyleydim, ben de söyleydim" der iken bire bir örtüsmeyen yasamlarin icerisinde öyleymiscesine verilen tavsiyeler, ögütler ve bunlarin sonucu kacinilmaz olarak gelinen noktada anlasilamama durumlari..

"ben de bir zamanlar senin gibiydim ve kolay olmadığını biliyorum"

hayir benim gibi degildin, mesele de hep bu oluyor.. anlamak icin emek vermekten kacip paket halinde "anlamisligi" satin almayi seviyor ebeveynler.. Size yapildi ve siz cocugunuza yapmayin derim ben.. Anladiginizi sanmayin..

Pazara ya da sonrasina görüsmek dilegiyle, iyi hafta sonlari efendim..

Yuri Zhirkov Chelsea Yolunda.!



Kesinlesmis diyorlar Aralik ayinda rusyada yilin futbolcusu secilen Zhirkov transferi icin. Chelsea almis ve bence cok güzel bir is cikarmistir. Resimdeki su iki futbolcu bayernin ana problemlerini cözecek idi aslinda ama birisini kaybettiler.. Avrupa Sampiyonasinda en begendigim sol beklerden birisiydi ve cok güzel bir hamle yapmistir bu bakimdan Chelsea..

Bayern ilgileniyordu ki rakam 30 milyon dolara kadar cikmisti. Sonra Chelsea araya girdi dediler.. Hoeness, eger Chelsea araya girdiyse bizim hicbir sekilde sansimiz yok diyordu ki hakli cikti..

Takipteyiz seni "Jirkov" efendi..

Eren Derdiyok Ve Gurbetcileri Milli Takim Tercihleri.!



Leverkusen Takimina geldi sonucta futbolcu..

Bilirim ki ülkemde kimse buna kulak asmaz, ama Eren'in neden milli takim icin düsünülmediginin alti kazinsin, hic de beklemediginiz sonuclarla karsilasabilirsiniz.. Ayni zamanda gerek yakin kardeslerin gerekse de Kürt asilli Eren Derdiyok'un da tüm söylemlerine ragmen milli takimi gercekten istediklerini düsünmüyorum. Bu insanlarin üzerine her iki tarafin da baski kurdugunu biliyorum. Mevlüt nedir ki Eren'in futbolculugunun yaninda.. Söz verdim dedigi icin Leverkusendedir Eren yoksa Bremeninden Premiere Lig kluplerine kadar hepsi pesindeydi bu futbolcunun.. Özil daha cok takipsizlik ve asagida deginecegimiz kimi nedenlerden dolayi kaptirilmistir lakin Eren ve hatta Yakin kardeslerinin milli takim serüveninin altinda cok baska siyasi etkenler vardir.. Alti kazinsin, görülecektir lakin kimsenin de kazimayacagini cok iyi biliyoruz.. Bu isin bir baska önemli noktasi daha vardir. Özil'in özellikle neden Türk Milli takimini secmediginin ya da misal Freiburg'daki güzel defans oyuncusu Ömer Toprak olurda bir gün kesfedilirse(bakalim ne zaman) neden türk milli takimini secmeyeceginin ayrintisi cok baskadir..

Genc milli takimlarda oynamis ve oynayan tanidiklarim da vardir aralarinda o yüzden kesin konusuyorum. Hepsi ayrimcilik yapildigini dile getiriyor, dislandiklarindan bahsediyorlar. Varoldugu sekliyle o ortam icerisinde hareket etmeleri,yasamalarinin cok zor oldugundan.. Mesut Özil'i ben düsünemiyorum bile bu milli takimin futbolcularinin arasinda oynayabildigini.. Hayatinin bana göre en dogru kararini vermistir Almanya milli takimini secerek.. Keza Halil-Hamit ikilisinin de kariyerleri ve gecmisi nedeniyle cok fazla sorun yasamasa da cok memnun olmadigini da biliyoruz, cok bariz bir ayrimcilik söz konusu, gruplasma ve almanci kimligi ile dislanmalar.. Genc milli takimlarda bunu yasayan oyuncularin dönüsümü bu sekilde olmustur.. Ve iddia ediyorum bir takimin ana grubunun disinda kalan oyuncunun yasama sansi yoktur, Maradona olsa yasayamaz ve Maradona da Barcelonada bunu yasamistir,Schuster'in kendisinden doppelpass programinda bunu isittik biz..

Lütfen burada dogup büyümüs olup cok baska bir kimlige sahip olan insanlarin cok baska bir kültürün icerisinde futbol oynamalarinin cok da kolay olmadiginin farkinda olun ve secimlere ona göre itiraz edin.. Bu ayrimciligi aslinda dindar aile yapisi ve kültürü nedeniyle en az sorun yasamasi gereken Bastürk bile yasadiysa siz varin olasi Mesut Özil'in yasayacagi problemleri düsünün..

Derdiyok'un meselesi siyasidir ama onun disinda kalan özellikle alamanci genclerin gittikce acilan kültür farkinin ve uzakligin yarattigi ötekilesmenin yasattigi tedirginlik hissidir.. Genc milli takimlarda bir kac mac cikaran bunun hemen farkina variyor ya da bana kadar geliyorsa secimi yapacak insanlara cok daha fazlasi ulasiyordur.. Gelecekte secimler Türkiye lehine olmayacaktir, bu cok büyük bir sorun degil sadece elestiri getirmeden önce o kisilige sahip insanlarin bizim kendi mili takiminda yasayabilecegi sorunlari gözardi etmemeniz gerekir.. Misal yine Mesut asla ve asla yapamazdi burada..

Bu oyunculara ihtiyacimiz mi var ya da 70 milyonuz geyigi ? E Hindistan da 1 milyar.. Cin 1 milyar.. Ama Hollanda 17 milyoncuk.. Sizce de komik degil midir 70 milyon geyigi ?

Fransa misal alt yapisi ve cok seyi oturmus bir ülkedir ama yetenek konusunda Afrikayi arka bahcesi olarak kullanmakta sakinca görmüyor ve Dünya Kupasina kadar pek cok basariyi da bu sekilde elde etmistir. Bir Vieira'nin kendi milli takimlarinda oynamasi sonucu hangi basari, hangi Fransiz milli takimindan bahsedebilirdiniz ? Keza Almanyaya bakin.. Takimin gercek bir alman forveti yoktur, Gomez dahil ispanyol ve pek cogu özellikle Polonyali ve bunlarla Alman Milli takimi cikista.. Biz ise 70 milyon nüfüstan bahsediyoruz.. Kimse 500 milyon da olsa herhangi bir futbolcuyu yetistirebilecek sistemin olmamasindan, kosulsuzluklardan bahsetmiyor. 17 milyon bile olmayan Hollandanin cikardigi yetenekleri nüfüsun geneline bölüp absürd mantiklari güdüyorlar.. Türkiye yetenek konusunda sorun yasamiyor onu isleme ve yetistirip belirli bir noktaya getirebilecek sistemsizlik sorunu yasiyor ve haliyle kendi yeteneklerinin bir baska ülkede islenmesini de kendi lehine cevirme ugrasisi icerisinde.. Yalniz böyle bir yöntem ile basari saglayacak iseler kesinlikle farkli kültürlerin icerisinde cok baska kimlige sahip olan almancilar ya da daha genel bir deyim ile gurbetcileri koruma adina bir seyler yapmak durumundadirlar.. BU birseyleri degistirme ve onlara daha rahat bir imkan sunmayi genc milli takimlardan ele alip baslamalari cok daha hayirli olacaktir özellikle secimler konusunda..

Felix Magath: Neden Schalke ?



Aslinda bir ceviri yapmistim ama bilgisayarin azizligi.. Kisaca Magath'in söylediklerini surada toparlayayim.

Ben diyor ilk devrenin sonunda Wolfsburg'u birakma karari aldim. Subat ayinda da Schalke baskani Tonnies beni aradi. Neden Schalke ?

Öncelikle birakma karari.. Wolfsburg yönetimi yaptigim isi elestirmeye baslamisti. Kisaca söyle diyebiliriz ki o kadar para yatirdik ve devre sonunda ancak dokuzuncuyuz diyorlardi.. Bu beni isin dogrusu kirmadi belki ama Schalke'den gelen teklife evet dememde önemli bir etken oldu. Baska acidan tam da gitmenin zamani degil midir hazir kontratim bitmis iken.. ( bence asil gerekce budur. Söyle diyor, daha ne yapabilirsiniz bu takimda..? Efsane olarak kalacak iste..)

Sonra transferi cok bahsedilen Lincoln ve Kacar icin sunlari söylüyor..

Wolfsburg da VW sayesinde para vardi, yeniden bir takim kurabildik ama burada böyle bir sey yok. Dolayisla Lincoln gibi yildiz futbolcularin transferi zor. En azindan ben bu transferler gerceklesmeyecek sekilde kendimi bugünkü takimla devam edecekmisim gibi yeni sezona hazirliyorum, kimsenin bu konuda endisesi olmasin iki üc genc transferlerle yolumuza devam edecegiz ve bir iki futbolcu disariya verebiliriz ama bunlarin arasinda Manuel Neuer yok, o bana lazim.!

Anlasma 4 yillik.. 4 yil bittiginde ben 59 yasina geliyorum ve Bundesliga serüvenimi sonlandiriyorum.. Yurt disi olabilir ama..

6 cocugum 5 kupam var, yani bir kupa eksik.. Schalke'de ilk yilda ve hatta ikinci yilda dahi Sampiyonluk cok zor.. Ama 4 yil icerisinde mutlaka Sampiyon olacagiz, ben bunun icin geldim buraya. Gelme nedenim budur, 50 yildir nice teknik adamin denedigi ama basaramadigini basarmak, Schalke'yi sampiyon yapmak icin.. Ayni zamanda Schalke 2001'de gönüllerin sampiyonu oldu yani hedef kesinlikle tam anlamiyla gercek bir Sampiyonluk..

Wolfsburg takimindan kimseyi buraya almiyorum ben bunu antrenör olarak hicbir zaman yapmadim. Hepsinin uzun süreli sözlesmesi var ve bu sene rahatlikla bu kadroyla sampiyonluga oynayabilirler, ama Schalke icin bu cok da gecerli degil. bu yüzden anlasma 4 yillik zaten..

Wolfsburgdaki gibi Sportif direktör ve Teknik direktörüm ama kendime bir Menajer getiriyorum kimi durumlarin idare edilmesi icin..

28 Mayıs 2009

Babani da Sevmem Zaten..



Bu William olani.. Bir de Harry olani var partiye nazi kiyafeti ile giden.. Imdi Kraliyet ailesinin varligini, kac yüzyillik gelenegini filan sorgulayacak degilim su iki satir icerisinde lakin Sampiyonlar Ligi Finalinin o güzel koltugunu birilerinin oglu diye isgal ediyor oluslari.. Bir de su soytarilik.. Ne düsünüyordur acaba Platini ?

Uslu Cocuk Rafinha.!



Eee.. Felix Magath gelince yillarin hasari cocugu Rafinha birden böyle düzene giriyor iste.. Daha gelmeden etkisini göstermis besbelli..

Bu benim cok sevdigim spor dergisi 11Freunde'nin bir calismasinin ürünüdür.. Araba yikayicisi, su bu gibi daha calismalari vardir ama böyle disiplinsiz bir adamin uslu cocuk rolündeki su resmi oldukca iyi bir calisma olmus. Söylenilen o disiplinsiz görüntüsüne karsi bir savas..



Imdi bu avukatin Rafinha'ya yazdigi mektup.. Müvekkilim filan dedigine göre öyle olmasi gerekir. Mayis 2008'den beri diyor sadece müvekkilimi degil onun ailesini, cevresini her seyini yüksek sesle müzik dinlemek, söylemek ve her aksam yaptiginiz partilerle terörize ediyorsunuz.. Gecmiste siz de biliyorsunuz ki diyor cokca defa polis bu yüzden kapiniza geldi filan.. Siz diyor Rafinha bey, tüm bu uyarilara, polisin aldigi önemlere kayitsiz kalmaniz bir yana üzerine bir de bizi polise cesitli yakistirmalarla müvekkilimi sikayet ettiniz.. Sizin yüzünüzden müvekkilimin sinirleri.. derken kesiliyor mektup.. Muhtemelen yan komsusu delirmek üzere..



Bunu Rafinha takim arkadasi Jermaine Jones'dan almis.. 320 ps. 30 litre yakiyor, kac paradir ?

65 000 euro..



Bir ara böyle geldi Antrenmana.. Bordon'un saclara bakisina bakin.. Ve tüm bunlardan sonra bir de suna..



Uslu cocuktan ziyade daha cok psikopata benziyor aslinda.. Yani temiz cocuk imajini gectim , restorantta böyle bir tip görsem korkarim ben..

Mutlugiller.!



Bu sene onlardan mutlusu yoktur muhtemelen..

Her kulvarin sonunda elde edilen bir kupa.. Ezeli rakibine sahasinda atilan 6 gol.. Basarili olmanin disinda güzel futbol.. Daha ne ister bir taraftar ?

Sampiyonlar Ligi Top 11.!



Olmus mu ?

Olmamis.. Bi kere bu takim cok gol yer kafadan.. Üclü defans yetmiyormus gibi dört tane de forvetimsi oyuncu.. Belki de topu karsi tarafa hic vermeyerek defans sorununu cözmüs olabilirler, belli mi olur.. Xavi-Iniesta'nin oldugu yerde ispanya milli takimi olsun, barca olsun sampiyon olasiya kadar topu vermiyorlar..

Not: Bu 11'ler izleyicilerin -alman- oylariyla belirlendigi icin sadece almanlarin ne dusundugu konusunda bir fikir veriyor, ben yapsam cok baska bir onbir cikardi muhtemelen..

27 Mayıs 2009

Barcelona - Manchester United : 2-0



Bir on dakikalik Manchester United baskisi söz konusuydu macin basinda.. Ronaldo üc kez arka arkaya ve toplamda on dakika icerisinde bes sutu kaleye gönderiyordu.. Keza frikigi de tehlike yaratir iken Iniesta'nin pasinda Ettoo yilin en iyi defansi Vidic'e gecenin bosluguna dogru yollar iken Barcayi öne geciriyordu.. Iste ne olduysa ondan sonra oldu aslinda..

Ücgenler basladi.. Top sahanin sag kösesinden ileri uctaki sol köseye kadar üc metrelik paslarla ilerliyor ve sadece biz degil Fergusonun ögrencileri de bizim gibi izliyorlardi.. Topa sahip olsalar belki hucum yapacaklar, rövasatalar filan olacakti ama maalasef bu topa sahip olmak gibi bir eylem cok da mümkün olmadi. Chelsea, Etkili oldu cunkü haddini bilmistir. Bu cok önemlidir.. Meydan okuyacak kimsenin durumu yoktur, Real Madrid ya da Manchester olmasi bir seyi degistirmiyor, bu futbolun üzerine cikamiyorsaniz Madrid gibi kendi sahanizda alti burada da skordan bagimsiz mahkum futbol oynamaya zorunlu kiliniyorsunuz.. O on dakikanin ötesinde sen-ben ciksak bu kadar zorlardik Barcelonayi zaten..



Ikinci yari bana göre hata yapildi. Anderson'u cikarip Tevez'i almak, baski yapacagina yüzde yüz emin olacagin bir durumda ancak mümkündür. Oysa sorun su ki sen topu alamiyorsun rakibin ayagindan.. Dalga gecer gibi top ceviriyor ve caresi mac öncesi bulunamamistir. Iki secenek var, Chelsea gibi dörtlü defansin önüne fizik gücü yüksek besli defans seti cekip ücgen dahi kuracak alan birakmamak.. Hatirlatmak gerekir Chelsea'nin oynadigi o muhtesem yari final macinda yüzde 70 top Barcelonaydi. Sadece alani daraltan Hiddink rakibi bu sekilde caresiz birakmistir.. Siz "Ben senin rakibinim" derseniz kaybedersiniz.. Bizi de futbol zevkinden ziyade skor rahatligi üzerinden heyecansiz bir Sampiyonlar Ligi finali izletirsiniz..

Ikinci yari Anderson'un da cikmasiyla Barca oyuna cok hizli basladi. Ettoo'nun sag kanatta yaptigini Henry sol kanatta yapiyor ve kaleci ile karsi karsiya golü kaciriyordu.Arkasindan Ettoo-Messi isbirligi, arkasindan Xavi'nin diregi, arkasindan derken Manchester kaldigi yerden maci seyretmeye devam ediyordu..



Puyol'un kaptigi topu Xavi ortalayip Messi isi fazla uzatmiyordu zira 1-0 ile 2-0 arasinda cok bir fark yoktu..

Bir Barca taraftari olarak sunu da eklemek isterim. En tedirgin oldugum zaman dilimi topun taca ciktigi anlardir.. Top yerden yukarida ve hakimiyetin kayboldugu yegane zaman dilimidir.. Taci Barcelona kullansa dahi Man U'nun topa en cok sahip olabilme ihtimalinin oldugu andir.. Zira top bir süre cok da kontrol edilemeyen bir sallama ile sahaya inecektir, bunun disinda her sey bildiginiz gibidir.. Barca topun sahibidir ve bu oyunun temelinde bu top varsa, bu futbol ve bu takim da bu isin kralidir..



Barcelona, Ligi ve ayni zamanda Kral Kupasini ve Sampiyonlar Ligini alarak ispanyada bir ilki basarmistir. Almanyada bunu Bayern Munih basaramadi, ingilterede var midir bilmiyorum lakin Guardiola ve ekibi cikilabilecek en yuksek noktaya cikmistir, daha ne bekler ki bir Barca taraftari ? Onlardan mutlusu yoktur, bizim gibi sempati duyanlar da ayri bir keyif icerisindedir elbette..

Guardiola, 38 yasinda ve ilk yilinda bütün kupalari toplamistir. Bu konu üzerinde durmak gerekir ama siz de görebilirsiniz ki bir takimin teknik direktörün etkisi burada belirleyici degildir. Rijkaard da ayni sekilde bunu basarmistir.Yönetimin cizdigi istikrar cizgisi ve sundugu o güzel ortam Guardiola'nin isini oldukca kolaylastirmistir. Böyle yönetiminiz oldugu zaman ancak Bülent Korkmazlari,Skibbe'leri ve o yasta bu ise baslayan yeni yetenekleri takima koyabilirsiniz.. Rijkaard, ilk senesine böyle degildi cokca da deginmistik.. Sonuc itibari ile üc kupa ile muhtesem bir kariyer yapmsitir kendisine bu güzel adam..



Barca takiminin en önemli oyuncusu Messi gibi gözükse de sahsen sistemin islerligi bakimindan Xavi-Iniesta her seyidir derim ben... Sag kanattan forvetin arkasina ve Ettoo'nun disari cikmasiyla zaman zaman forvete kaydirilmis Messi ise tüm bu futbolun seyirciye hitabeden bonusudur.. Ayni zamanda on dakikalik baskinin yikilmasinda orta sahaya gelerek etkili olmustur. Ronaldo, Man u ile beraber sadece on dakika bol bol sut cekti.. Bunun disinda sahada rakip olarak bu silik görüntüde kendisini var eden ender futbolculardan birisiydi her seye ragmen.. her ikisi de show yapamadi lakin Messi bugün kazanan ve her bakimdan kazandiran futbolcuydu.

Barcelona'nin önemli adami Dani Alves, keza defansindan Marquez ve Abidal bugün yoktu. Dörtlü savunmanin üc adami da sahada degildi. Buna ragmen böyle bir futbolla rakibini geciyorsa hakkini vermek gerekir.

Yürü be Barca.. diye bitirecektim ama nereye ? Uzaya cikip orda mi oynasin ki.. bitti iste, ne varsa silip süpürdü..

Final.!



Ne denir ki .. Futbol bu iste.. Aksama muhtesem bir final var. Sanki tüm sezon Sampiyonlar Liginden alinmis hazlarin hepsi toplanmis mac öncesi dans ediyorlar icimizde.. Mac tatil edilse bile su bize yasattigi sevinc dahi yeter aslinda..

Öncesinde konusmak cok da mantikli degildir. Iki esit gücte takim sahada mücadele edecek ve her sey olasidir. Messi kadar Ronaldo, Henry kadar Rooney.. farklar olsa da olmasi gereken iki takim finale kalmis ve muhtesem bir sölen sunacaktir hepimize..

Konusmak yersiz, seyredip keyfini cikarmak gerekir.. Iyi Seyirler..

Basariya Acilan Pencere: Uli Hoeness.!



O bir efsanedir.. Ayni zamanda Bayern efsanesinin yaratilmasinda payi en cok olan adamdir. Bayern Münih ve icislerini biraz daha iyi anlamak icin bu bilgiler önemlidir. Hoeness..




5 Ocak 1952 Dogumludur..

TSG Ulm 1846 takiminda Amatör ligde oynar iken 1970 yilinda cok yakin arkadas olacagi Breitner gibi o da Bayern Münih'e ayni yil transfer olur..




Bayern'e transfer olsa da Abitur'unu yapiyor ve bunu 1971 yilinda 2,4 ortalama ile basariyor. (Cok iyi ) Zeki ve yetenekli bir futbolcudur Hoeness.. Disforvettir ve 100 metreyi 11 saniyede kosar..



O Bayern'e adim attiginda aslinda Bayernin cok bir seyi yoktu.. Bir yil öncesi 1932 de kazandigi sampiyonluga yenisini eklemisti sadece ve henüz Bayern ne Avrupa Sampiyonu ne de Bundesliganin kraliydi.. Iki sampiyonlugu olan herhangi bir kluptü aslinda..




70'de gelir ve 72'de Alman Milli takimina katilir.. Avrupa Sampiyonu olur..




1974 Almanya Milli takimi.. Hoeness, hasta hasta final macina cikar ve o meshur Hollanda zaferi ile Dünya Kupasini kaldirir..


1975 yilinda ilk cocugu ve karisi ile beraber.. Bayern Münih takiminin en güzel günleri onun 7 yillik futbolculuk dönemine tekabül eder.. 3 Kez üst üste Sampiyon Klupler kupasi ve 3 kez Lig sampiyonlugu v.s..


35 kez milli formayi giyer ama bugün ve su kacirdigi penalti unutulmazdir.. 1976 Avrupa Sampiyonasi Finali.. Panenka penaltisi Hoeness'in topu daglara taslara atmasindan sonra gerceklesir.. Tarih öyle veya böyle 40 yildir onunla yaziliyor burada..


Bundesligada 250 mac oynadi, 239'u Bayern formasi altinda.. 85 gol atti 3 kez üst üste Sampiyon Klupler Kupasini kaldirdi Bayern ile.. 3 kez lig sampiyonu olup 1 kez de kitalar arasi kupa ile DFB kupasini aldi. 1972 ve 1974 Dünya-Avrupa Sampiyonu oldu milli takim ile.. Yukaridaki Leeds macinda yasadigi sakatlik futbolu ona erken biraktirir..

Nürnberg takiminda 11 mac oynadiktan sonra sakatliginin kronik hale gelmesi nedeniyle 27 yasinda futbolu birakti.

Nasil Menajer oldu ?



Gyula Lorant 1977 yilinda Bayern Münih'in basina getirilir. Hoeness, Leeds macinda yasadigi agir sakatligin esiri olur ve bu teknik adam altinda sürekli yedek oturur. 11 mac oynayacagi Nürberg takimina transfer olmak zorunda kalir iken olasi Hamburg transferini de etkileyen kronik sakatligi nedeniyle futbolu birakir.. Lorant ise Breitner ve Meier'in de icinde oldugu futbolcular tarafindan istenmez, gönderilecektir.. Ilk idmaninin onuncu dakikasinda Breitner kararini verir, gidecektir.. Lakin..



..ezeli düsmanlar burada.. Beckenbauer'in da plani vardir.. hicbir zaman sevmedigi/anlasamadigi kanli bicakli oldugu isim Paul Breitner'dir. Milli takimdaki iki ana grubun temsilcisidirler.. Keza Hoeness de bugün bile Beckenbauer ile anlasamaz sadece Bayernkolik olarak birbirlerini Bayern sevdasi adina idare ederler.. Her ikisi de Bayern sevdalisidir her seyden önce.. Bu Breitner-Beckenabuer düsmanliginin tarihi cok eskidir.. Birisi tutucu, digeri yenilikci-asi-devrimcidir, baska zaman daha genis.. Simdi Gyula Lorant gidecek ama yerine kim gelecek ve yeni Bayern baskani kim olacaktir ? Kirilma noktasidir Bayern tarihinin..



Beckenabauer'in plani Hans Merkel'i teknik adam olarak klube getirip baskan da elini siktigi bu adam yani Neudecker olacaktir.. Lakin oyuncular böyle düsünmüyordur ve Breitner tarafi cok güclüdür. Bayernin gördügü en sözü gecen, en güclü kaptanlar arasinda belki ilk siradadir Breitner..



Breitner burada kazanir.. Antrenör, o dönem asistan olarak oyuncular tarafindan sevilen Paul Csernai olur.. Baskan da onun yanindaki Hoffmann..



Menajer de elbette 27 yasindaki yakin arkadasi Uli Hoeness.. Bundesliganin en genc menajeridir ayni zamanda..

1980 sezonu öncesi.. Tam bir devrim olur deyim yerindeyse Darbe.. Hoeness gelmeden önceki 3 sezon su sekildedir:

Saison Platz Tore Punkte Zuschauerschnitt
1976/77 7 74:65 37-31 31.550
1977/78 12 62:64 32-36 30.910
1978/79 4 69:46 40-28 34.153


Takim 5 yildir Sampiyon olamiyor, 3,5 milyon euro borcu var.. Yillik geliri de 6 milyon euro civari.Yalniz o dönemde varolan seyirci bizim ligin bu döneminde yoktur, 30 bin kusur ortalama..




Öyle derler ki Breitner takimin taktigini belirler ve takimi kururmus o dönemde.. Cok güclü bir oyuncuydu. Hoeness'in ayni zamanda bir teknik adamin yaninda yer aldigi ilk isimdir Csernai.. Yaklasik 30 yil sürecek olan gelenek Csernai ile baslar.. Bayern Baskani ve diger yanda Csernai.. Breitner'a bakar misiniz ve baskanin ona olan
yaklasimina ? Neden bu kadar rahat ? Cunnku her ikisini de Bayernin basina o ve arkadaslari getirmistir.. Keza bu darbede öne cikan diger isim "sakaci" Sepp Meier.. Devrilen Neudecker onu "anarsist" olarak afise etmistir ama olan olmustur artik.. Breitner, savasi kazanmistir.. Baskani,teknik adami ve Menajeri belirlemislerdir takim arkadaslariyla beraber..



iste o Menajer Uli Hoeness'in ilk büyük transferi Stuttgart'dan hemen takima getirdigi kardesi Dieter Hoeness.. burada sirti bize dönük 9 numara bugün Hertha Berlin Menajeri Uli'nin kardesi Dieter Hoeness'dir. Uli arkada artik menajerdir ve Rummenige ile beraber buyuk isler cikarmistir Bayern takiminda dieter..



Sonuc.. Uli'nin kardesinin ve Rummenige'nin büyük katkilariyla 1974 yilindan sonra ilk defa Bayern sampiyon olur Bundesligada.. En sagdaki gelecegin kaptani Klaus Augenthaler,yanindaki o dönemin belki de tarihin gördügü en güclü kaptan olan Paul Breitner.. Yaninda Rummenige ve Dieter Hoeness..



Csernai ve elbette artik Hoeness ile yillar sonra iki Sampiyonluk(1980 - 1981) ve DFB kupasini kazanir Bayern.. 5 yil aradan sonra Hoeness ile Sampiyonluklar , kupalar gelir ki bugüne kadar yolu vardir o basarinin..



1981.. Cok ileride Audi ile yapacagi sponsorluk anlasmasinin temeli burada yatar..





Misal 1 Mayis 1982 DFB kupasi finali.. Sahada Dieter, kenarda Uli.. 61.000 seyirci stadin icerisinde.. Hoeness daha bu kupayi kaldirmamis menajer olarak..

Nürnberg, maca asiliyor.. Hintermaier , Dressel derken 2-0 öne geciyor ilk yarida. Bayernin büyük kozu Ulinin kardesi Dieter kafa topunda Reinhardt ile carpisiyor ve kanama geciriyor.. Öyle ki klup doktoru yakindan tanidigimiz akrabamiz Wohlfahrt ikinci kez sargi bezini geciriyor kafasindan.. Durum kötü, takim yenik, dieter cikmak durumunda ama Uli giriyor araya..

"Dieter, cikamazsin, sana ihtiyacamiz var"

Bir daha sariliyor kafa ve sahaya en son cikan Dieter, 61 bin insani selamliyordu.. Ikinci yarinin baslangicindan 9 dakika sonra Dremmler ortaliyor, kafasi kanli Dieter yükselip topu Rummenige'ye indiriyor ve 2-1.. Rummenige'nin direkten dönen topunu tamamlayan Kraus, ayni zamanda yine Dieter'in kanli kafasiyla indirdigi topu kaleye göndermeden önce düsürülür ve Breitner, sonucu belirler.. Sonuc ise


DFB kupasidir.. Bayern Belediye baskani Eric Kiesi'nin yeni Bayerni ilk kez selamladigi vakitler.. Lakin cok baska bir sey daha olur.. Sene 1982 yine..



..bir ucak kazasi.

Sizce bu kazadan herhangi birisi kurtulabilmis midir? Kurtulan tek bir insan vardir ve yanindaki üc insan da hayatini kaybetmistir.

Pek coklari 1982 yilinda gerceklesen bu kaza günü icin onun ikinci dogum günü derler..




Elbette o..

Hannover'e üc arkadasi ile ucakla gider iken kendisini burada bulur. Nasil kurtuldugunu kendisi de bilmez. Bugün dahi o ana dair tek bir hatirasi yoktur Hoeness'in.. Hicbir seyi hatirlamaz. Bu konunun ayrintilari daha coktur lakin yeniden dogus bu sekildedir onun icin..



Bakar misiniz birbirlerine olan bakisina ? Hoeness nasil ki Beckenbauer ile hicbir zaman arkadas olamayip "bayern" ortak paydasinda bulusup canindan cok sevdikleri klubu icin idare etmislerse birbirlerini bu adamla da o kadar iyi arkadastilar.. Lakin Menajer -oyuncu iliskisi icerisinde aralarina kara kedi girip 17 yil boyunca konusmamislardir.. Cok uzun süre.. 1983 yilinda Singapur da oynanilan bir arkadaslik macinda kötü gecen ilk devrenin ardindan kavga ederler.. Asi Breitner, kendisine cikisan Hoeness'in ayaklarina formasini atar ve "cik kendin oyna o zaman" der.. Cok uzun sürecek bir kirginlik bu sekilde baslamistir..




O küsmüslük Havaalaninda bir rastlanti sonucu karsilasiya kadar 17 yil boyunca sürmüstür ama o an.. Görür görmez birbirlerine sarilirlar ve bu ani uzunca zaman beklemistik der Hoeness...



Breitner, kariyeri sonrasi kose yazari olur.. Cesitli mecralarda bayern hakkinda uzaktan fikirlerini belirtir ve cok sert elestirir Bayerni.. Özellikle Rehhagel'in kovulmasi sonrasi dozunu arttirir.. Sayginligi vardir, dinleniyordur ve ciddiye alinmasinin da yarattigi firtina uzun tartismalara sebebiyet veriyordu. En sonunda Hoeness cekti onu klube.. Madem iyiyi biliyorsun gel bize danismanlik yap dediler.. Öyle bir görevi vardi "scout" dersiniz ama onun da cok üzerindedir.. Bayernin her seyine danismanlik yapar bugün. Toni ve Ribery transferini bitiren isimdir.. Baska acidan özenilecek kluptur Bayern Münih.. Neden derseniz..



Su kadroya bakin.. Meier, Müller,Hoeness,Beckenbauer.. Hoeness'in hemen yaninda Augenthalar filan.. Hepsi Bayernde bugün bir görevi olan futbolculardir. Klubu futboldan gelme insanlar yönetir.. Klup futbolla parayi kazanir, futbolla büyür ve bu insanlarin olusturdugu kültür cok baskadir. Bu yüzden degerleri vardir, bu yüzden her seye ragmen ayakta kalabilecektir her zaman.. o kadronun hoenessi Basa gectikten sonra tabela su sekilde olur artik..

Saison Platz Tore Punkte Zuschauerschnitt
1979/80 1 84:33 50-18 39.579
1980/81 1 89:41 53-15 36.412
1981/82 3 77:56 43-25 33.372
1982/83 4 74:33 44-24 31.324
1983/84 4 84:41 47-21 30.794
1984/85 1 79:38 50-18 32.765
1985/86 1 82:31 49-19 27.265
1986/87 1 67:31 53-15 37.471
1987/88 2 83:45 48-20 28.034
1988/89 1 67:26 50-18 30.353

10 yilda 6 Sampiyonluk, 1 ikincilik.. Yukarida 84/85 sezonunda baslayip üst üste gelen üc sampiyonlugun ayrintisi ise göreve eski bir tanidigi getirmesi sonucu olusmustur. O



Udo Lattek'tir.. Almanyanin en kariyerli hocasidir. Hoeness, onun ilk döneminde oyuncuydu ve simdi Menajeri.. Gecenlerde ikisi yine Doppelpass'da bulustu. Lattek, Rummenigge'nin barcelonadaki barca macinin devre arasinda agladigi dedigi adamdir.. O denli bayernlidir.. Ve her ikisinin de Bayern sevgisi inanilmazdir. Yalniz her zaman dogru kararlari verememistir ve hatalarindan da bahseder.. Yaptigi en buyuk yanlis ise ..



heynckes'i kovmaktir ona göre.. en büyük pismanligim der sik sik.. Lakin o dönemin bir baska ünlü ismi daha vardir aslinda.. Hem Heynckes'i neden bu kadar sevdigini ve ayni zamanda Bayern sevdasinin belki de cirkin yüzünün bir baska hamlesi vardir Hoeness'in..



Daum..

Öncelikle suraya bakiniz..

Akabinde sunu belirtmeliyim. Hoeness, Daum'u bir sekilde bitirmistir Almanyada. Eger bu kavga olmasaydi normal kosullar altinda Daum Bayern Münihin teknik direktörü olacakti her zaman oldugu gibi.. Kendisini ispatlamis, parlak bir kariyeri ve gelecegi olan teknik adamdir Daum.. Lakin daum hazretleri Bayern teknik adami Heynckes'e saldirinca karsisinda Hoeness'i bulur.. Bu anlar hem hoeness ile heynckes'in yakinlasmasi ve daum ile uzaklasmasinin zamanlaridir. Hoeness, Daum'u Bayernin önüne engel cikaracagi icin deyim yerindeyse yoketmistir.. Leverkusen sonrasi tam da Alman milli takiminin basina gececek iken Kokain ayrintisini sokup Bundesligada calisamaz duruma getirmistir.. Daum bir örnek.. Bayern basarisi adina daha satastigi, kavga ettigi onca klup vardir ve bu yer yer kendi seyircisi dahi olabiliyordu..



Bir basin toplantisi.. Yeni yapilan ve burada da emegi tartismasiz yaptigi anlasmalarla cok fazla olan Hoeness'in kendi seyircisinin ana grubuna bagirip cagirdigi andir.. Surada islemistik zaten

Hicbir menajer kendi taraftarina bu cikisi yapamazdi..



1994 yilinda takimin basina pek de sevmedigi Beckenbauer'i getirir Hoeness.. hayatini cok basit bir denklem üzerine kurur.. Bayernin basarisi adina yapilabilecek her sey ilk siradadir.. Kisisel nefretleri ya da düsünceleri cok da önemli degildir onun icin.. 90 dünya kupasini kaldirmis Beckenbauer, takimin basina gelir.. Iki Bayern efsanesi bayern catisi altinda bayern basarisi adina sürekli birliktelige bu sekilde baslar.. Daha gecenlerde Barca maci öncesi Beckenbauer'in Klinsmann'i elestirmesi nedeniyle aslinda Hoeness sert bir cikis yapmistir.. "Sirasi mi böyle mac öncesi teknik adami gündeme getirmek" seklinde.. Bu aslinda Breitner'in da oldugu üclü su durumda cok da birbirlerini seven, sayan degillerdir.. Sik sik su yüzüne cikar bu anlasmazlik.. Beckenbauer, Kaleciyi elestirir, Breitner cevap verir.. keza Hoeness teknik adam konusunda.. Yine de sorunsuz iliskilerin temel kaynagi her ücünün de klube olan inanilmaz sevgisi, bagi..



Loddar meselesi..

Beckenbauer ya da bir baskasi ile Bayern sevdasi adina tekrardan bir araya gelebilir ve yine herhangi birisi icin Bayern adina ölümüne kavga eder, görüsmez.. Lothar meselesinin özü de kendisine degil Bayern klubune yapilmis hakaretten kaynaklidir daha cok..
Ben oldugum sürece Loddar bu takimin yesil cimlerinde görülmeyecektir der Hoeness.. Pek cok nedeni var ama aslen mesele Loddarin jubilesi sonrasi klubu mahkemeye vermesidir. Hoeness bunu affetmez. Biz onu o yasina kadar oynattik, o kadar para kazandi, bu yapilir mi ? diye isyanini dile getirir.. Jubile macindan sonra Lothar efendi yaklasik 4 milyon mark almistir ama daha ince hesap yapip yanlis olabilir ama 500 bin mark civari bir paranin pesinde bayerni mahkemeye verir.. Bu da onun Hoeness oldugu sürece Bayernin kapisindan giremeyeceginin imzasidir..


Saison Platz Tore Punkte Zuschauerschnitt
1989/90 1 64:28 49-19 36.235
1990/91 2 74:41 45-23 35.833
1991/92 10 59:61 36-40 32.526
1992/93 2 74:45 47-21 46.059
1993/94 1 68:37 44-24 48.176
1994/95 6 55:41 43-25 54.176
1995/96 2 66:46 62 59.353
1996/97 1 68:34 71 58.059
1997/98 2 69:37 66 54.412
1998/99 1 76:28 78 53.765

Heynckes pismanligi biraz da söyledir.. 1991/92'de ikinci olmasina ragmen kovulur.. Akabinde gelen Lerby'nin bayerni cökertmesi ve takimi onuncu yapmasidir. Bu cok az rastlanir ve bu yüzden en buyuk hata Heynckes'i zamansiz bir sekilde kovmaktir ona göre..



Hitzfeld ile 1972 yilinda olusan bir dostlugu vardir.. Onu Bayernin basina sorumlu teknik olarak atamak ayni zamanda kupalari, tekrardan Sampiyonlar Ligi sampiyonlugunu bayerne getirmektir.. Kahn'i da sever Honess.. Kusku ki yok ki 2010 yilinda baskan olunca onun yerine gececek isimdir.. Lakin Hitzfeld ve Mehmet Scholl'ü baska sever. Bu ikisinin jubilesinde aglamistir.. Bunlara duydugu saygi cok baskadir ve yine bunun temelinde bu insanlarin Bayerne yaptigi katkilar vardir ve onun degerleri hep bayern catisi altinda olusmustur.. Hitzfeld ile tarihi basarilar yakalanir.. Sampiyonlar Ligine bugünkü ingiliz takimlari gibi ambargo koyar.. Final-Yari Final-Kupa diye gider ve ligde de durum söyledir..

Saison Platz Tore Punkte Zuschauerschnitt
1999/00 1 73:28 73 52.588
2000/01 1 62:37 63 48.471
2001/02 3 65:25 68 52.765
2002/03 1 70:25 75 51.588
2003/04 2 70:39 68 55.471
2004/05 1 75:33 77 53.294
2005/06 1 67:32 75 67.641
2006/07 4 55:40 60 68.647
2007/08 1 68:21 76 69.000
2008/09 2 71:42 67 69.000

10 yilda yine 6 sampiyonluk.. Iki Sampiyonlar Ligi finali, 1 Sampiyonlar Ligi sampiyonlugu ve Kitalararasi yani Weltpokal'i da kaldirir.. Weltpokal yani kitalararasi sampiyonluk demis iken..



kendisine Kitalararasisampiyonu yenen takim olarak sifat takip tisört basan St.Pauli ayrintisi unutulmazdir..

St.Pauli aslinda Hoeness'i en cok alaya alan seyircilerin takimidir.. Daum olayinda söyle bir pankart vardi.

"biz de kokaini ictik onu da Hoeness'den aldik"

Yillar yili Hoeness ve Bayern ile ugrasmislardir lakin St.Pauli klubu 2003 yilinda cok kötü durumdadir.. Öyle kötü ki bu esi-benzeri olmayan klup iflasin esigindedir..3.Lige düsmüs, batti batacak durumda iken baskanlarinin muazzam fikirleri ile ayakta ancak kalabiliyor.. Kurtarici yani Retter tisörtleri basip 140 bin tane satiyor 30 bin kisilik sehrin takimi.. Bir yardim eli de hic beklemedigi bir yerden geliyor.. Uli Hoeness'den.. Hoeness, takimi Hamburg'a götürüp Millerntor da yardim adina bir arkadaslik maci yapiyor ve rakip Bayern olunca stat agzina kadar dolu ve gelir yaklasik 270 bin eurodur.. Sadece St.Pauli'ye degil gecenlerde 1860 Munih'e de benzer yardimi yapiyor.. Ayni sekilde Nürnberg'e filan..



Sammy Kuffour.. Cok aci bir olay yasiyor 2003 yilinda. 15 aylik su kizi Godiva havuzda bogulup hayatini kaybediyor.. kampta olan Kuffour halilye cildiriyor ve hemen oraya gitmek istiyor ki gidecegi yer memleketi Gana.. cok kolay degil. Hoeness, ona özel jetini veriyor ve en kisa süre icerisinde oraya gönderiyor.. Ne zaman istersen o zaman gel diyerek de ekliyor..



Hoeness'in Salam-sucuk fabrikasi vardir.. Nürnberg'de olan fabrikanin basinda oglu bulunuyor.. Scholl ile beraber yine cocuklar icin düzenlenmis bir kampanyanin basindadir.. O kadar cok aslinda yardim ettigi kurulus, kisi vardir ki say say bitmez bunlar.. Üstelik cok net belirtmek gerekir ki bunlari öyle bir yapar ki kendisi hicbir zaman önplana cikmaz.. Cok az insan bilir onun Kosovaya 100 bin euro yardim ettigini ya da daha cocuklar icin pek cok kampanyalar düzenledigini.. Lakin asil yardimi Mehmet Scholl'a yapmistir. Scholl Bayerne sadik kalmistir Kahn gibi.. herkesin istedigi zamanda onca paraya gitmemis ve bu teklifler siklikla dile getirilmistir. Daha da önemlisi Milli takima dahi sakatlanirim da sezonu bayernde kötü geciririm diyerek "sakatim" bahanesiyle katilmamistir. Hoeness ise Mehmet Scholl'un ameliyati sonrasi onu hastanede ziyaret eder.. Kontrati bitmistir Scholl'un ve Cook uzunca bir süre oynamayacak olan oyuncusuna ayni sekilde hastanede iki yillik kontrat önerir.. Oynamayacagini bile bile ayni parayi Scholl klupten alir.. Bir geri-ödemedir bu..



Bir yerde seminerde konusmacidir Hoeness.. Kürsüde iken ona birileri isaret eder, bir haber ulastirir.. O zamanlar 23 yasinda olan oyuncusu Hamann kalp krizi gecirip hastaneye götürülmüstür.. Hoeness, konusmayi yarida keser ve solugu hastanede alir.. Gece bire kadar oyuncusunun basinda bekler.. Ertesi gün her sey yolunda gider ama Hoeness'in basinda beklemesini unutamaz Hamann..



Gerd Müller, Amerikaya gittikten sonra kaybolur ortadan.. Yillar sonra bir televizyon kanalinda röportaji yayimlanir. Brezilyadadir.. Alkolik ve her seyini kaybetmis durumda.. Hoeness aninda atlar gider onu getirir ve Alkol problemini yenmesi icin sonuna kadar Beckenbauer ile birlikte mücadele verir.. Müller, hayata döndürülür ve bugün bayern münih II nin basinda yardimci antrenör gibi bir seydir.. Bir efsaneyi onun sayesinde tekrardan ayaktadir bugün..



Dortmund seyircisi ölüm cezasini kesmistir Hoeness'e.. Bunun aynisindan Leverkusende ve hatta en cok da St.Pauli'de bulabilirsiniz.. Bayern tutkusu digerlerine yer yer savas acmaya götürmüstür onu ve antipatik gelecek pek cok aciklamalari mevcuttur.. Lakin zora düstügünde ezeli rakibine, eyalet derbisi olan Nürnberg'e ve hatta St.Pauli'ye kadar ulastirdigi yardim eli cok fazla konu edilmez..



O tam anlamiyla bir Fenomendir Almanyada.. Bayern Münih dediginiz vakit akla gelen ilk isimdir. Gerisi onun oldugu yerde hikayedir.. Basarinin bire bir karsiligidir.. Sevmeyeni coktur, laf atani, kara calani ki haklari da vardir.. Onlar dahi bir seyi inkar etmezler: Almanyanin gelmis gecmis en basarili spor adamidir Uli Hoeness.. Basariya acilan pencerenin adidir ..Basarinin kendisi olmustur artik.. Bu gibi insanlarin portresinin neden yapilamayacagini da anlamis oldugunuzu düsünüyorum. Bir portre daha cikar ve en az bu kadar önemli ayrintilarin oldugu 40 resimli.. 30 yil menajerlik, 10 yila yakin futbolculuk ve hepsi de 11 macin disinda Bayern Münih catisi altinda gerceklesiyor..

Magath dün imkanim olsa Schalke'ye ilk transfer edecegim isim Hoeness olurdu diyor.., Kendisini kovan insan icin bunu belirtiyor. Hoeness inanilmaz bir yardimcidir teknik adam icin.. O antrenmanlarda gerekirse hammalik dahi su yasinda yapan insan evladidir.. Karda eline kurek alip antrenman sahasini temizlemekten cekinmez.. Bayern icin gerekirse görünmez olur, ancak ihtiyaci oldugu zaman öne cikar, dislerini gösterir.. Takdir edilmeyebilir ama Bayern tutkusu anlatilacak gibi degildir. Bir insan ben klubumu Hoeness'in Bayerni sevdiginden daha cok seviyorum derse yalan söylemistir, bunu bilin..