27 Haziran 2008

Finalin Diger Adi: Ispanya



Rusyanin fark yedigi ilk mac sonunda bir daha karsilacaklarini akla getirmeden "arshavin" olsaydi yenerdi Rusya gibi düsündüm. Bugünkü maca gelesiye kadar Rusyanin oynadigi bütün maclari sevkle seyrettim. Inanilmaz keyifliydi hucum organizasyonlari, hizli cikislari ve bilincli gelistirilmis ataklari.. Yenilmek önemli degil ispanya karsisinda hicbir sekilde top oynayamadi Rusya.. Aragones kilitledi Rusyayi.. Baska acidan ispanya yari finali kesinlikle kendisine yeterli görmez iken gruplardan cikmasini dahi "basari" olarak addedilmesinin üzerine Hollanda gibi hemen herkesin favori olarak gördügü bir ülkeyi elemesinin ardindan bana göre giden konsantrasyon, bugün ispanya karsisinda varlik gösterememesinin, direnc saglanilmamasinin en önemli nedenidir. Bir takim bir sifir geride iken dahi baskin oynayamiyorsa herhangi bir turnuvanin herhangi bir takimina karsi yari final mücadelesinde, o zaman orada konsantrasyon sorunu vardir. Bir seyi isteyip istememe gibi cok ciddi mentalite zaafi göz önündedir. Ispanya ülkesi ve her seyiyle finale odaklandi ve isin dogrusu yüzde yüz hakederek sonuna kadar baskin oynadigi maci fark atarak bitirdi. Gecen sefer de farkli bir skor vardi ama bu kez özellikle ikinci yarida baskin bir futbol da vardi ispanya adina...


Göze carpan eslesmelerden en az takm halinde baskin oynamasi kadar Ramos da Zhirkov karsisinda üstün geldi. Oynatmadi turnuvanin sürpriz sol bekini. Hücuma da keza inanilmaz katki sagladi ki inanilmazdi.. Keza Senna'nin da Arshavini kitlemesi görülmeye degerdi. Bu iki oyuncu her seye ragmen benim gözümde macin oyuncularidir. Senna muhtesemdi, Ramos da öyle ve Villa'nin sakatligi..

Anladigim sudur ki baskilar olmasa aslinda orta sahayi besleyip tek forvet villa ile cikacak idi Aragones.. Zira orta sahada hakim olup baskin oynadigi zaman bir takim ispanya gibi oyunculari olan ülkenin orta sahalari rahatlikla forvet oyuncularinin görevini üstlenebilir. Cakili iki forvetli sistem her daim bu fizik gücüne dayali modern sistemde oyuna hakim olma konusunda sikinti yaratir. Senna'nin iki kisilik ve muthesem performansi ile ispanya bu zaafi cok yasamadi ama ideal onbirin icerisinde de Fabreagas var Torres yok..

Rusya sadece Pavluchenko ile ilk yarida iki önemli pozisyon yakaldi. Bunun disinda kalan sürede Xavi-Iniesta-Fabreagas sovu vardi. Senna ve Ramos'un mücadelesi de görülmeye degerdi.

Ispanya sonuna kadar domine ettigi ve cok hakli bir futbol ve galibiyet ile finale kaldi.

26 Haziran 2008

Guus Hiddink.!




Turnuvaya damgasini "futbol" ve "basari" olarak vurmus bir teknik adamdir Guus Hiddink.. Ajax ve PSV ile yasadigi sampiyonluklar, kupalar, avrupa kupalari bir yana milli takimlarda cesitli ülkelere oynattigi futbol ve aldigi basarili sonuclardan sonra dünya siralamasinda sonuncu sirada bulunan Papua Yeni Gine'nin basina gecse onu da Dünya Kupasina getirir gibi söylemler dolasiyor artik..

Onun ögretecekleri var. Bu yüzden diyor oyuncu secerken milli takima en hirslisi kim ise onu aliyorum. Buyuk isimleri her zaman tercih etmiyor.. Davids'i 23 yasinda iken kadroya almadigi zaman ceyrek finale yükseliyor.. 1998'de ise yari finale uzanmistir Hollanda takimi ile. Taktigi ise oyunculara göre belirledigini söylüyor ve bunun icin en önemli sartin kesinlikle azimli, hirsli ve basariya ac oyuncularin elinde olmasi gerektigini üzerine basa basa belirtiyor. Hollanda ile yari final, Avustralya ile cok haksiz bir penalti ile dünya sampiyonu olacak italyaya ikinci turda 93. dakikada elenmesi, Güney Kore gibi bir takim ile dünya kupasinda yari final oynamak.. Bu takimlarin hepsi bizim belleklerde yer etmistir, birisi inanilmaz haksiz bir penalti sonrasi turnuva disi kalmis, digeri de Taffarel'in penalti kurtarmasi sonucu en iyi fubtolu oynamasina ragmen elenmis.. Hollanda, Avustralya,Güney Kore ve Rusya. Hepsinin ortak yani iyi futbol oynamalaridir.. Penalti da aslinda baska acidan tüm bu iyi futbolun karsiligi olan Kupaya uzanamamasindaki en önemli faktör olmus Hiddink icin..

Avustralya yine biraz daha iyiydi diyor Güney Koreye oranla. Ben Güney Kore takimi ile 16 ay boyunca klup antrenörü gibi yaklasik her gün calistim diyor. Ancak bu sekilde bir basari elde edebilmis, Avustralya milli takiminda ise hazir oyuncu sayisi Kore takimina göre oldukca fazlaydi diyor.. ve elbette toplamda her iki takimin da Hiddink öncesi basarisi yoktur pek..

Avrupa Sampiyonasi boyunca kaleye cektikleri ortalama 20 sut ile Rusyanin bu turnuvanin en atak futbolunu oynayan takim ünvanini almasi bir yana, isvec karsisinda cekilen 26 sutun da avrupa sampiyonasi rekoru oldugunu belirtelim. Disiplin ile anlayisin karisimi bir hocadir. bystrow'un yaptigi hata sonrasi oyundan nasil alindigini hatirlamak kafi.Baska acidan misal Pazar günlerini oyuncularina verip odalarinin da kontrol edilmeyeceginin üzerini cizerken ki muzip gülüsü de bir baska önemli ayrinti olsa gerek..

Yari final de keza Rusya icin oldukca önemli bir basaridir. Hiddink ise tüm bu basariya ve geldigi noktaya aldirmadan söyle buyuruyor oyuncularina:

"cikin sahaya ve keyif alin. Insanin hayatinda her zaman bir yari final maci olmaz. tadini cikarin.."

Ben cok iyi ve keyifli bir aciklama olarak addettim. Güzel bir yaklasim.

Bir hoca daha ne ister ki? Yasamda futbol adina her seyi tattigina inaniyorum ben bu adamin. Real Madrid gibi bir klubu calistirmaktan Fenerbahce,Güney Kore,ajax,Hollanda, Rusya,PSV gibi ülkelerde/takimlarda basari pesinde kosmasi ve hepsine de kendisine ait olan güzel futbolu oynatmis, muhtesem bir adam iste..

Türkiye-Almanya: 2-3



Yenildik..

Türkiye, gecen maclarin aksine rakibinden iyi oynamasina ragmen yenildi. Taktik üzerine cok fazla durmak istemiyorum ama oynayabilecegi sistem üzerine motivasyon eklendigi vakit hicbir ülke Terimin takima verdigi motivasyon sonrasi baski kuramaz. Bugüne kadar Terim, Ülke milli takiminin ve kendisnin hazir olmadigi bir sistem üzerinde durdu. Motivasyonu, kazanma hirsi ve bunlarin dogurdugu sansi da yanina alarak ilerledi. Almanya karsisinda ise kalabalik orta sahasi ile rakibinden daha iyi top oynamasina ragmen yenildi. Olmasi gerektigi sekilde oynadi ve bana göre cok güzel bir mac cikardi..

biraz burukluk olsa da keyif de var. Ezilmek ne demek daha iyi top oynadik.. Son saniyede biraz da sansin yardimi ile kazandilar. Üstünlük hicbir zaman kuramadi almanlar.. Eger ki buradaki insanlari temsil ediyorsa o futbol, kimsenin basi egik olmamali. Belki de olmamasi gereken bir yerde ve hicbir zaman kaybetmemesi gereken bir rakibe kaybetse de turnuvadaki en iyi topunu oynayarak kaybetti. Dogrusunu söylemek gerekirse fark olacagindan dahi korkuyordum.. Ama iste güzel futbol, goller ve talihsizlik..

Mehmet Topal hata yapti, kizabilir misiniz ki ? Rüstü keza ayni sekilde hataliydi, ben kizamiyorum. Sahadaki hicbir oyuncuya bugün kizamadigimi farkettim. Biraz Kazim ayaginda fazla top tuttu, hamit belki savruktu ama kizamadik kimseye.. Avrupanin en iyi dört takimdan birisi ve terledi almanlar..

Hani Sabri gibi bir adam Lahm'in sagindan atip solundan gecip herkesin sevinecegi bir dönemde o golü attik ya.. Diger gole kadar olan hissiyatin tarifi yoktur, bunu, sadece bu bes dakikayi cok baska anlatabilirim. Yani bu bana yetti..

Samimi bir sekilde tesekkür ediyorum. Sagolasiniz..

25 Haziran 2008

Türkiye-Almanya Yari Final Maci


Hirvatistanin 4.5 milyon nufusu var.. Bir halk olarak aniliyor.. Almanyada yasayan 4.5 milyondan fazla türk var..

Aslinda yavas yavas siradan bir alman ile arasindaki farki kapatiyorlar, özellikle artik dördüncü nesil olarak adlandirilan kesim icin bunu soyleyebiliriz. Baska acidan yeni neslin konumlarindaki degisiklik de oldukca fazla misal isveren kesim gecmise oranla cok fazla. Lakin buyuk cogunlugu iscidir hala. Türkler denildigi vakit hala almanlarin buyuk bir kesiminde "vasifsiz isci" olarak anlam bulur. Alt tarafi aslinda bir mac olan durum bu insanlar icin ölüm kalim meselesi haline dönüsebiliyor. Telefonlar gelmeye basladi. Soru hep su: abi sansimiz var mi ? bu soruyu soran insanlar hayatinda tek mac dahi izlememistir. Ama bu mac baska.. annemden teyzeme kadar oturup seyredecek olan cok buyuk bir kitle var. En kötüsü de onlar sakat futbolcudan, cezalali younculardan anlamaz.. tek bir soru var: yener miyiz ? 40 yillik ezilmisligin öfkesini tek bir mactan cikarmak icin bekleyen milyonlarca insan söz konusu. Pek cok ülkenin nufusundan buyuk insan sayisi bir maca yillarin acisini cikarmak adina odaklanmis durumda.. nasil oldugunun önemi yok, sonuc önemli onlar icin..

Bu insanlar, Türkiyede yasayan insanlardan daha yogun ve daha ayrintili bir sekilde takip etmistir milli maclari. Alman bir takim ile türk takimi mac yaptigi zaman her türlü mücadeleyi verip stadlarda yerini almis, yalniz birakmamislardir. 1998 yilinda grup elemeleri macinda Almanya-Türkiye maci icin Münih olimpiyat stadina 50 bin türk gelmistir.. Nasil olduguna aldirmadan bir yolunu bulup hep destek, tam destek olmuslar. Galatasaray ceza aldigi zaman ister 1988 de monaco takimina karsi olsun ya da Juventus macina hep almanyayi tercih etmis zira biliyorlar ki evinde oynayacaklar.. Her zaman destekleyen insanlari olacaktir.. bir bakima bu ülkenin bu insanlara aslinda borcu var, cikip kazanmalidir desem de takimin durumu da ortada.. Yine de bugune kadar yaptiklari dahi yeterince anlamlidir. Yari final maci dahi bir denklik unsurudur, bire bir rakibidir, her gün analiz etmek zorunda kaldigi önemli bir varlik olmustur türkiye almanlar icin ve bu oldukca önemlidir.alman ile Türkün ayni kosullara sahip oldugu nadir anlardan birine taniklik edecek milyonlarca insan. Ki burada dahi Türkiyede takimin yarisi sakat, onlarda 23 fubtolcu hazir.. Olmadi mi olmuyor iste.. Milli takimin karakteri olarak adlandirilan "kazanma hirsi", ayni zamanda buradaki türkleri de isaret ediyor artik.. Milli takimin buraya kadar gelisi dahi bu insanlarin gözünde cok önemliydi.. Yani aslinda yenilse dahi mazareti simdiden hazir olmasi bir yana, su noktaya tasimasi oldukca önemliydi. elbette tarihi bir fark yiyip baska türlü iz birakmadigi zaman..

Önceden de söyledigim gibi milliyetciligin her türlüsüne karsiyim.Lakin azinlik olan halklarin milliyetciligi olamayacagini türkiyede okudum, burada algiladim. Kürt halkini dahi burada anladim ben. Pkk konusunu bir kenara birakin, halk olarak azinlik olmasindan dolayi bir sekilde asagilanan, kro olarak görülen insanlarin neden sürekli milletine dair söylemler icerisinde bulundugunu daha iyi anlayabiliyorum. Azinlik psikolojisinin algilanmasi adina belirteyim:Aleviyim, boynumda 20 yasima kadar ne anlama geldigini bilmeden kilicla gezmisimdir. Simdi bakip o fotolara gülüyoruz ama iceride sürekli bunu belirtme, bir sekilde gösterme, o Zulfikari gömlegin disina koyma gayreti vardi hep. "Aleviyim ve bundan utanmiyorum, siz asagiladikca inadina gurur duyuyorum" mesajini vermek icin yanip tutusuyorduk.. Hicbir Sunni vatandasin bu gibi eylemde bulundugunu sanmam. Azinlik/Cogunluk kavramlari ayni eyleme farkli anlamlari yüklemesi bakimindan önemlidir cok. Burada da durum cok baska degil. insanlar inatla türk olduklarini gösterme cabasinda. Bu kendi ülkesinde, kendi memleketinde , cogunluk oldugu halde ben türküm, en buyuk türktür deme gerzekligi ile örtüsmüyor. Azinliksiniz, girdiginiz her mekana sizden önce vatandasi oldugunuz ülkenin o insandaki anlami kapidan iceri giriyor.. is icin basvurdugunuz zaman, birey olarak neler yaptiginizdan ziyade bir türk olarak o insanda nasil anlam buldugunuz önemli oluyor.. Cok iyi de olsaniz isinizde daha baslamadan kaytarir bu diyorlar,lem hayatinda beni ilk defa görüyorsun diyemiyoruz.. bu yüzden türk kimligine dair ne varsa üzerinizde tasiyorsunuz, gittiginiz her yere götürüyorsunuz. Siz sahiplenseniz de sahiplenmeseniz de. isin ayrintisina girdiginiz vakit iplemeyebiliyorsunuz ama siradan vatandasi bu kosullar "milliyetci" yapiyor. Bu anlamda yapilana da karsi degilim, ömrü hayatimda ilk defa bayrakli mayrakli kutlamalara katildik ki insani distalayan her türlü soyut degere karsi inanilmaz bir düsmanligim vardir. ve bizimkisi biraz da kardes hatrina.. En son beyaz bir gömlegine yildiz-ay yapiyordu, ellesmedim ona ama. Yapsin.. kalabaliga karissin.. oyunun icerisinde olsun.. Disinda kalmak cok baskadir her bünye de kaldirmaz.

Kendi adima ne almancilarin yasadigi travmalardan gectim ne de bir maca futbolun disinda anlamlar yükleyecek noktaya geldim. Benim icin alt tarafi önemli bir mactir. Önemi de yari final olmasindan dolayidir. Turnuva öncesi almanlari yenecegimize olan inancim vardi ve pek cok alman ile kakara kikiri yapacaktik.. Ama iste buradaki insanlar icin durum cok baska. Türkiye,yari finale gelerek gerekli saygiyi kendisine duydurmus ve bu acidan su anda dahi pek cok sey basarilmistir. Su noktadan itibaren fark yememesi tek dilegim, bununla burada yasamak cok kolay degil bu insanlar icin. Bunun disinda yenerse eger, bugün varolan milyonlarca insanin yaninda ileride varolacak olan türklerin dahi tekrar tekrar hatirlayacagi ve gurur duyacagi mac olacaktir. Bir mac ile pek cok bakimdan karsisinda eksildigi alman karsisinda güc bulacaktir, tonlarca muhabbet konusunda önemli bir nokta olacaktir sürekli basmak istedigi.. tek tek insanlar ile iletisime gecip futbolun özünü ve önemi ve pek cok seyi anlatamam.. bu yuzden bugün, özellikle bugün kolayindan Türkiye kazansin istiyorum..

insanlar, gurbetciler cagrildigi/davet edildigi icin buraya geldiler. Kendilerini oynadilar. Onlardan istenilen sadece basit bir isi yapmalariydi. Cogunlugu köyden kalkip geldi. Kendi köyümden biliyorum, sadece erkekleri gelmeden önce ilkokulu tüm siniflar bir arada olmak kaydiyla okudular. Bes farkli seviyedeki sinifa bir ogretmen dusecek sekilde egitimden gecip buralara geldi calismak icin.. sehirde dahi yasayamayacak durumda olan insan bir bakima o Sehrin dahi yaninda köy gibi kaldigi Almanyada yasamak durumda kaldi. Köyünü özledi, koyunlarini düsledi, inegi aklina geldi, cimenlerde köyce konusarak gecirdigi muhabbetlere kadehlerini kaldirdilar ama calistilar.. karsiligini aldilar, karsiligini verdiler. Gün geldi bu insanlardan aslinda kimsenin hakki olmamasina ragmen entegre olmasini istediler.. O kadar kolay olamayacagi en basindan belliydi. Doktor,avukat ya da okumus insan istemedi kimse. Doktor avukatin yurdunun disinda isi ne ? Basit, egitimsiz, makina basinda durup dügmeye basacak niteligi olan insanlari cagirdilar. Bu cagriya kulak asacak olan köylüler olacaginin bilincinde. Önemli olan isgücüydü. genc,saglikli ve ayni zamanda bu isi yapacagina göre "egitimsiz" kesim özellikle tercih edildi. Sehirdeki konusulan türkceyi anlamayan, zorluk yasayan 50 yasindaki adamdan Almanca ögrenmesi istenildi. isteyebilirler de bir allahin kulu bu insanin bu konudaki sorunlarinin "olagan" oldugunu dile getirmedi. Siradan bir istanbullunun cok kolay bir sekilde yapabilecegi amma velakin köydeki insanin istanbulda dahi yapamayacagi her beklenti icin eksiklik duydu. fark irkinda, milletinde degil sahip oldugu kosullarindaydi, aynen Kürtler gibi.. Oysa o elinden gelenin fazlasini yapamayacak sekilde dünyaya gelmis bir ademogluydu eni sonu. Hangi hakla Özal öncesi elektrigi/suyu olmayan köyde yirmi yilini gecirmis insanoglundan New Yorkda buyumus bir insanmiscasina entegre olmasini ve almanca ögrenmesini isteyebilirisiniz ? Ya da bu basarilamadigi vakit "ah iste türkler böyle" diye gelecek olan iki nesli de bu veri altinda ezmeye cabalarsiniz ?

Bu insanlar isciydiler. Fabrika iscisi. Almanca bilmediler, ezildiler, alisverise almanca bilmemezlikten cikamadilar, ezildiler, doktora derdini anlatamadilar ezildiler, esege binmemis adam mercedesi görünce haliyle kaldiramadi, hakarete ugradilar.. velakin aslinda kendisini oynamaktan öte bir islevi olmayan, kosullarin en dogal sonucu olagan olan tüm davranislari sonucu özürlüymüscesine yaklasildi. Yasanilmis bu psikolojiyi kitaba sigdiramazsiniz. Ben, köyümden cikip izmirin sasali kolejine yatili gittigimde alti yasimda bile degildim. Catal-bicak tutmasini bilmezdik, ikinci gün bütün bir grubun bana güldügünü bilirim, delicesine agladigimi.. Onlar cocuk, ama bunlar egitimli yasini basini almis insanlar, ayni sekilde bu basarisizlikla sürekli ezdiler bir milletin öksüz evlatlarini.. Sadece buna özgü degil, kitlesel halinde bir eylem basarilamiyorsa, tek tek bireylerin ve daha kötüsü o bireyin irkinin/milletinin genetik özelliginden kaynaklanmadigini algilyamadi bu filozlar ülkesinin insanlari. "Türkler, kürtler, zenciler,araplar" degildi sorun. onlarin sahip oldugu kosullarin dogal bir sonucudur. Simdi bakin türklere, daha alman, daha medeni, daha sorunsuz. kendi kendileriyle dalga gecebilecek kadar kendileriyle barisik bir nesil geliyor arkadan.. Suraya konu olan ise ilk üc nesil.

Dil kursundayim.. a'yi b'yi ögreniyoruz daha. her gün herkese sorulan soru olan "dün ne yaptin" sorusuna olan cevabim "hasta olan kiz arkadasima yemek yaptim" dedigim zaman gülüyor hoca. Siz türkler kadina yemek yapar misiniz, dövmekten vakit buluyormusunuza gelen onlarca espri velakin ben gülmüyorum.. Susmuyor, tüm hincini benden aliyor.. Almanca da cok yok o dönem.. Akabinde gelisen konunun pek de icerigi olmamasina ragmen bir yerinde "agnostisizm" nedire gelince "bilinemezcilik" deyip gecmiyorum Kant'a giriyorum.. üzerine kendi ülkenin en önemli insanini/filozofunu yeteri kadar bilememesi üzerine firca kayiyoruz ingilizce.. Yani universite egitimi icin buraya gelen kesim her daim önyargi ile yaklasan insanlara gerekli cevabi vermistir, konu ben, o su bu degil. kendi ezilmisliklerinden dolayi almancaya, o kültüre yabanci kalmamasina birincil önem addeden gecmisin yarali ebeveynlerinin yetistirdigi yeni nesil de konu disi. Daha cok Annem, babam,teyzem, teyzeler ve milyona varan nufus, onlarca yillik ezilmislik.. kakilmislik.. o telefonlardaki futboldan anlamayan kesimin futbol analizi yapar durumda olmasinin insanda yarattigi inanilmaz hissiyat.. fabrikada yapilacak olan futbol geyigine hayati önem addetmek durumunda kalan türkler.. gurbetcinin asil karsiligi olan insanlar.. Hayatlarinda ilk defa Alman ile denklik saglamis bir nesil.. Milyona varan nufus.

Türkiye, Portekiz karsisinda yenildi. haketti dedim. futbol acisindan bakiyorum ve Terim'in 4-3-3 gibi haddi olmayan sistemi, iki kisa forvetin ortalardan set hucum yaparak uygulamaya koymasinin cezasini da ceksin istiyorum gelecek yillar adina.. Sonrasinda hep futbolu düsündüm. Yarin dusunmuyorum. Sadece Türkiye yensin diyorum, bu insanlara ne benim söylemlerim ne de baska bir sey yardim eder. Gerekli olan sadece Türkiyenin almanyayi yari finalde elemesi.. ve Lütfen elesin.. baska da bir sey demiyorum.

bir kac gün daha munihde olacagim sanirim ve yari final ve hatta final macinin yorumlari olmayabilir. EURO 2008 bitince blog da kendisini yokedecektir ya da futbol disina itecektir. Herkese iyi seyirler efendim..

24 Haziran 2008

Hayal Kirikliginin Ilk Onbiri.!




En kötü 11 ..

Kaleciyi anladik, Rusya macinda yaptigi hata. Thuram'i da keza anliyorum. Heitinga da "bulahruz"'un yerine girdigi Rusya macinda pek iyi degildi. Materazzi bu kitlikta ihtiyaci gideremedi. Vieira, Sakatti da sucu pek yoktu gibi. Flaminiyi evde birakan zihniyete bakmak gerek daha cok.. Gattuso, eh diyelim. Cok uygun degil aslinda, Isvec'in elemanlari daha iyi giderdi buraya. Rusya'nin Bystrow'u.. Oyuna sonradan girip sakat filan olmadigi halde Hiddink tarafindan oyundan cikarilan oyuncu.. Toni bana göre kötü degildi, kötü olan italyaydi.. Petric, sene ici gösterdigi performansin isiginda degerlendirilecek olursa evet hayal kirikligi.. Baska acidna o daha cok Eduardo'nun arkasinda verimliydi. Onun yerine oynayan Olic, petric gibi oynuyor, kanatlara kaciyor. Petricin o muhtesem öldürücü ara paslariyla bulusacak bir forvet yoktu Hirvatistanin.. Velhasil cok da katilamadigim ama iste.. bakin, görün misalinden bir 11..

23 Haziran 2008

Jens Lehmann ve Bild



Lehmann, Galatasarayda oyayan Baris/Serkan ikilisinin de dahil oldugu türklerin yogunlukta oldugu bölge olan Essen kökenlidir. Cocuklugu Essen'de gecmis ve türkler ile iliskisi oldukca fazla olmus. DSF deki ya da Bild'deki röportajinda sürekli bunu dile getirir.. Benim icin özel bir karsilasma olacak diyor inatla üzerine basa basa.. Ben türklerle beraber büyüdüm ve türkiye söyle güzel, böyle güzel insanlara sahip diye gidiyor. Keza Löw de provakasyon olmamasi adina bir aciklama yapar iken Türkiye deneyiminden bahsetti. O Türkiyede "Yabanci" olarak muhtesem karsilandigini belirtip insanlarin inanilmaz misafirperver oldugundan bahsetti. Yolda gören insanlarin kendisine sarildigini, yemege davet ettigini ve daha olumlu pek cok detay.. Daum'dan sonra Löw de türklere karsi sempatisi olan ve bunu cok iyi bir sekilde dile getiren isimler arasinda girdi. Lehmann'a gelecegim de sunu da ekleyeyim. Löw, türkleri gercekten iyi taniyor. Bu bir bakima kötü. Hani tüm bu olumsuz futbola ragmen yeterli sekilde motive olacagindan kimsenin suphesi olmadigi milli takimin oynayacagi bu macin onlar icin sürpriz ama bizim icin asla sürpriz olmayacak olan tarafini da cok iyi algilamis.. Türkler diyor, tehlikeli, bir sekilde uyum saglandiginda kimsenin erisemeyecegi düzeyde futbol oynama ihtimali olan Ülke diyor.. Yani bizi cok iyi taniyan bir teknik adam ile karsi karsiyayiz..

Ilginc olan ise Lehmann'in Bild'e verdigi röportaj. Bild, cokca zaman Hürriyet ile karsilastirilir. Benim gibi Ertugrul Özkök'den ve sahip oldugu yazar kadrosunun yüzde doksanbesinden nefret eden adam dahi bunun bir haksizlik oldugunu düsünüyor. Bild'in rakibi Tan ya da Bugün'dür. Cok satabilir ama Milliyetin/Hürriyetin ücüncü sayfa haberi gibi bir gazete. Bol resimli, tecavüz, seks icerikli haberleri olan.. kalin kalin iki tane haber ile on sayfayi dolduran ama bunun yaninda ve belki de bu yüzden bir milyon satan gazete. Pek cogu tirajina bakip niteligini algilayamiyor. Bild gercekten kötü de olsa bizim anladigimiz sekilde bir gazete degil.. Magazin haberleri ile ucuncu sayfa haberlerinin toplandigi bir yer iste.. Dili sokak dilidir, niteligi yoktur ki on bes satiri gecen bir haber de cok nadiren olur.. Kaba-saba yorumlar..

Baska bir özelligi yabanci düsmanligini sürekli tetiklemesidir. Buradaki yabancilara en agir kosullarin hazirlayicisi konumundadir her zaman. Inanilmaz tehlikeli buluyorum ben. Simdi bu gazete Lehmann ile röportaj yapiyor.. Bizi ilgilendiren kismi soyledir:


Bild: Türkiye, almanyanin yari finalde karsilasabilecegi en iyi takim midir ?

Lehmann:Ben türklere karsi oynamaktan son derece mutluyum ve bu sadece sportif nedenlerden dolayi degil arka planda alman-türk iliskilerden kaynakli bir sevinc de söz konusu. Türkler,onurlu insanlariyla beraber büyük bir ulus.

Bild: Bu sanki türklere karsi sevgi aciklamasi gibi bir sey oldu..

Lehmann: Türklerin büyük bir tarihi var. ve Türkler almanyanin ekonomik acidan kalkinmasinda inanilmaz yardimci oldular.. Essende gecen cocuklugumda pek cok türk arkadasim vardi, onlarla beraber büyüdüm ve benim digerlerine nazaran daha yakin bir iliskim vardir türklerle..

Ben sekli nasil olursa olsun "milliyetci" bir insan degilim. Bayrak,Toprak gibi soyut degerler neyi temsil ederse etsin hicbir zaman insanin kendisinden üstün degildir.Tarihinden, sanindan gurur ya da eziklik duymuyorum. Kendi adima galibiyetin önemi olsa da futbol acisindandir. Üzerinde durdugum nokta ise buradaki insanlarin basit bir futbol macina cok baska bakmasidir ki buna ileride deginecegiz zaten. velakin bir baska acidan Türklerin ekonomik acidan almanyayi kalkindirdigi gercegi türkler ile ilgili konularda cok az yer bulur. Bu konuda inanilmaz haksizlik yapildigini düsünmüsümdür her zaman. Lehman'in bir milyon insanin okudugu bu gazete parcasinda bunu cok kalin bir sekilde gecmesi hosuma gitti isin dogrusu.

Yillar yillar önce almanyanin is gücüne ihtiyaci oldugu bir dönemde "Vasifsiz" isci almasi nedeniyle köylerdeki türklerin buraya akin etmesi sonucu isgücü elde eden almanlarin ayni zamanda vasifsiz, bant basinda durup onu burdan alip suraya koyacak nitelikte olan insanlarin cok da dogal olan entegrasyon sorunlarini büyütmesi zoruma gidiyor. Bilincli olarak egitimsiz kesimi ülkesine buyur eden insanlarin bir süre sonra o insanlarin egitimsizliginden yakinmasi ve ayni zamanda bunu bütün bir halk ile özdeslestirme cabasindan dogan genelleme/irkcilik, her daim en cok sorun yasadigimiz kisimdir. Almanyadaki türkler, ülkedeki "belirli" bir sinifin temsilcidir. Bir halkin ortalamasi degildir. Belki ileride buna cok daha genis bir sekilde yer veririz.. sikinti buyuk, her gün hissettigimdir..

Türkler, iste kli$e sorunlar.. derken Lehmann'in , Türkler, bizim kalkinmamizda emegi olan insanlardir diye aciklama yapmasi,bunu dile getirmesi.. Roportajin hemen sonrasinda konu birden futbol topunun hacmine gecer zaten..

Köpke'den Lehmann'a..



2006 Dünya kupasi ve Arjantin Almanya maci penaltilara kalmis.. Lehmann agzinda kaleci antrenörü Köpkeden aldigi bir kagit ile kaleye dogru gidiyor.. o mesajin icerigi ise soyledir:




Köpke, Lehmann'a bu mesaji ulastiriyor ve bu sayede almanlar penaltilar sonucu turu atlayan taraf oluyor. Görüldügü üzere kimin hangi köseye atacagini önceden belirtmis almanlarin kaleci antrenörü Andreas Köpke..

4-5-1 ve Doppelpass



Doppelpass DSF'in agir konuklari ile beraber futbol üzerine muthesem geyik cevirdigi cok hos bir programdir. orada ve her yerde tartisilan konu Almanyanin türkiye karsisina hangi taktik ile sahaya cikmasi gerektigidir. Program iki gün önce yayimlandi, akilda kalanlar ve taktik üzerine bir kac kelam adina:

Özellikle 4-3-3 ile ekol olmus Hollandanin bu taktik ile grup maclarinda basari yakalamasi ve uyumsuz forvet ikililerin ittirmesi ile pek cok takimin sistem degisikligine giderek uyguladigi sistem.

Almanlarin Türkler karsisina hangi dizilis ile sahaya cikacagi belirsiz. Portekiz macinin dizilisi iki defansif orta sahali 4-5-1 ile mi yoksa bütün grup eleme maclarinda oynadigi klasik 4-4-2 sistemi ile mi ? Türkiyenin defans hattinda eksikliklerden kaynakli problem oldugundan dolayi Portekiz karsisinda basarili olan 4-5-1'nin yaninda diger ihtimali de düsünüyor almanlar.. Sanki iki forvet daha iyi gibi bir düsünceleri var. Ballack, 4-5-1'in daha iyi oldugunu ve Türkiye karsisina bu taktik ile cikmaliyiz diyengillerden.. zira kendisi bu sistemde defansa yardim etmek durumunda kalmayip hucum bölgesinde daha cok varolacaktir.. Tahminim Almanyanin Türkiye karsisinda sahaya bu sekilde cikacagidir. Yani tek forvet ve iki defansif orta saha...

Bir baska sorun iyilesen Frings'in kadroda olup olmayacagi.. Almanya Frings'den kolay kolay vazgecmez. Eger kadroda olacak ise yerine gecen iki defansif orta sahadan hangisinin kadro disi kalacagi ? Bu biraz da ne kadar fit oldugu ile ilgili bir sorun. Mücadele gücü ile sahada yer olacak oyuncunun tam olarak iyilesmedigi de bir baska ayrinti..

Yine bu konuda Löw beni yaniltmaz ise Hitszlperger cikacak, Frings girecektir.. Tersi de mümkün. Daha cok hücumu dusunerek sahaya cikarsa, Simon Rolfes'i de kenara alabilir..

Doppelpass'in bu haftaki konuklari Bernd Shuster ve Markus Merk idi. Hali hazirda o programin yorumcusunun da Efsanevi teknik adam Udo Lattek oldugunu da belirtelim. Bu üc muhtesem ismin yaninda gerzek program yorumcusu Thomas Hermann adinda baska bir insan da mevcut. Diger pop sarkicisini pas geciyorum. Bu isimlerin türkiye analizi ve türkiye karsisina almanyanin nasil bir sistem ile cikmasi gerektigi konusundaki düsünceleri de asagida pasliyorum. Sorulardan birisi de Türkiye sansiyla mi bu noktaya gelmistir idi.

Schuster: Gomez-Klose kesinnlikle uyumsuz bir forvet hattidir. Almanlarin eksigi yarim-forvet eksikligidir (aslinda podolski var ama kanattaki performansindan sonra cakili kaldi orada) 4-5-1 ile Ballacki yarim forvet seklinde kullanabilir ve basari saglayabilir. Türkler son derece ciddi bir rakiptir, bunu kanitlamislardir.

..100 milyon euroya yakin bir para verilecektir Ronaldo icin. Bunun disinda böyle bir ismin avantaji kadar dezavantaji da vardir. Diego'dan biliyoruz (Maradona yani). Diego geldiginde pek cogundaki dusunce soyleydi: Madem o kadar iyi, o zaman kazandirsin, gol atsin, her seyi o yapsin.. Bu ayni sekilde ronaldo icin de gecerli olabilir ama baska acidan böyle isimler olmadan buyuk basarilar da kazanilmiyor..

..ispanya yenecek ve bu bizim icin daha iyi. biliyoruz ki italyaya karsi bizim sansimiz en azindan bugune kadar pek fazla olmamistir.

.. ispanyanin genel basarisizliginin nedeni kendi liginin buyuk takimlarinin önemli pozisyonlarinda sürekli yabancilarin oynamasindan dolayidir. Almanya ise bunun aksine kendi ligindeki buyuk takimlarin önemli pozisyonlarinda hem kendi insanlarini oynatmistir. bu acidan diger ülkelere göre buyuk avantaji vardir.

Udo Lattek: Türklerin kac tane sakati var inanin hic önemli degil. sadece 9 dakika önde maci götürüp buraya gelen takimin kac tane sakati varina bakilmamasi gerekir. cok tehlikeli bir rakip, bunun farkina varilamamasi en buyuk handikap olarak görüyorum.Basarilarinin nedeni de sans degil "kazanma hirsi" dir.. Sans bir kere olur, 3 kere bir takim arkadan gelip sans ile kazanamaz..

Markus Merk: Türkiye ciddi bir rakip ve önlem alinmazsa tehlikeli olabilecek kapasiteye sahiptir.

Thomas Hermann: Kesinlikle almanya yenecektir. Cok eminim bundan.. cok.. cok ..

Huh.!














22 Haziran 2008

Ispanya Yari Finalde.!



Aslinda mac basladiktan kisa bir süre sonra penaltilari hissettim.. Italya milli takimi Pirlo'nun yoklugunu aradi mac boyunca. Oyun kuramadi, atak gelistiremedi ve yillardir yaptigi en iyi is olan defansi ise adina yakisir bir sekilde sanat eseri kivaminda oynadi ve maci penaltilara götürdü. Dünyanin iki en iyi kalecisi, ikisi de takimin kaptani ve kendilerine cok da is düsmedi mac boyunca. Sonuc: 24 yil sonra gelen yari final..

Maca geride oyunu kabullenerek baslayan italya mac boyunca pozisyonu yok denecek kadar azdi. Ispanya ise kirkinci dakikalara dogru ilerlediginde Torres ve hemen arkasindan macin en iyi oyuncularindan David Silva ile pozisyon bulsa da hicbirisi "net" degildi. Toplamda italyanin oyun kurucusuzlugundan ve ispanyanin da Italyanin güzel defansindan pozisyonu az, taktigi bol bir mücadele geride kaldi. Cok isteyen ispanyaydi diyebiliriz..



Torres, sagda kaldi mac boyunca ve uyumsuz davrandi. Takimin geneline olan bir uyumsuzluk söz konusuydu. Bu kadar etkisiz bir mac cikaracagini düsünmemistim. David Villa, hic beklemedigim bir sekilde Ispanyanin asil forveti kimligine büründü.



Her iki takim da forvetlerle orta saha arasindaki köprüden mahrum bir mac oynadi. Bu da pozisyonsuzlugun en önemli nedeni idi. iniesta,xavi ile David Silva ile Torres arasinda yetmis km varmiscasina görüntü vardi.. Italya keza ayni sekilde Toni'ye ulasamadi. O kadar kötü pas orani vardi ki Toni kendi kendine oynadi ceza sahasi icerisinde..

Almanlar'in istedigi sonuctu. Italyaya karsi tarihinde basari görmemis almanlar sevinmistir sanirim. Ispanya ise yillardir özledigi yari finaline kavustu. Bildigim kadari ile öncesinde üc kez penalti atislari ile kaybetmisti ispanya. Ezelden sansi yoktu bu konuda.. Ilk defa kazandi sanirim. tebrikler..

Simdi Rusya fark yedigi zaman, Arshavinleri ve golcüleri olsa boyle olmazdi demistik.. Ve en azindan Arshavini var.. Bunun yaninda Pavlusenko da isindi yavas yavas.. Rusyanin bu ispanyayi yenecegini düsünüyorum..

Ivan Klasnic.!



Ivan Klasnic röportajini okudum. Cok sevdigim bir adamdir.. Yeniden futbola baslamasi Türkiyenin son saniyede gol yiyip atmasi kadar imkansizdi.. Belki de bu kazanma ve kaybetme arasindaki o buyuk ucurumu en cok hissedenlerdendir.. O golü atip iki dakika sonra golü yemek.. Roportaji yapan insanoglu hep bir seylere bahane buluyor, sevemedim. Iste teknik direktörünüz oyuncu degistiremedi bu yüzden olabilir mi gibi.. hemen hepsine "evet bu yüzden" demedi.. bir bahanenin arkasina siginmadi. öyle veya böyle türkler galip geldi dedi.. Iste son sorunun cevabini da yerindeydi onu da suraya cevireyim..

Soru: Türkiye yari finalde Almanya ile karsilasiyor. Türklerde pek cok oyuncu sakat, üc oyunculari daha sizin mactan sonra cezali durumuna düstü. Almanyanin bu durum karsisinda yenilmesi pek mümkün degil gibi, ne diyorsun ?

Klasnic: Hatirladigim kadariyla Türklerin bizim maca cikarken 7 futbolculari sakat ve 2 oyuncusu da cezaliydi ve buna ragmen devam ediyorlar turnuvaya. Eger ki sans onlarin yaninda bu sekilde olmaya devam ederse daha cok ikinci yunanistan-son sampiyon- olmasi mümkün gibi duruyor.

Ar-sha-vin.!



Ar-Sha-Vin.!

Golden sonra bu tezahurat vardi macta.. Cok hosuma gitti. Daha önceden de Sürpriz addetmeyecegimi belirtmistim Rusyanin Hollandayi yenmesini.. Ispanya macindan beri inanilmaz bir keyifle izledigim maclar hep Rusyanin maclaridir. Siir gibi oynuyorlar/ataga cikiyorlar.. sadece eksik olan bitirici bir golcü. Yanlislikla Torres filan olsaymis basta ispanya olmak üzere önüne geleni besleyecekmis. Bu yüzde yüz, katiksiz bir "Hiddink" ürünüdür. Pavlusenko o topu atacagi yeri ezberlemis, ataklar calisilmis.. Güney Korede boyle oynardi.. Takim becerisi, gücü önemli olsa da Rusyanin bu güzel oyunun temelindeki teknik adam etkisi inanilmaz kendisini hissettirdi. Elbette varolan beceriyi sahaya yansitmak icin cok calismanin yaninda inanmak da gerekiyor.. ben inanmistim.. sonuna kadar.. Sunu soyleyebilirim ki daha uykum yok, keske iki üc Rusya maci arka arkaya olsa da izlesem diyorum.. üc attilar, on kacirdilar..

Bir de Van Persie var.. Chstiano Ronaldo gibi, sevemedigim oyunculardandir.. O frikigi helak etti ki Sneijder delirdi.. Sittin sene istikrari saglayamayacak futbolcudur karakteri nedeniyle. Ronaldo dahi olgunlasiyor, umut var bu van persie de o isik yok. Iyi ve yetenekli, christiano ronaldo'ya oyun stili ve hatta driplingleri ile dahi benzeyen bir "yetenek" kuskusuz.. ama iste özellikle bu turnuvada yetenegin disindaki etkenlerin de ne kadar önemli oldugunu görüyoruz..

Nasil derler, Kardan adam olur, van Persie'den adam olmaz.

Ridvan Dilmen'in Mac Yorumu.!



Unutulmayacak bir mac yasandi. Tüm ülke sevinc icerisinde ve pek cok bakimdan takdire deger ayrintilar söz konusu. Bunlarin basinda da malasef taktik filan gelmiyor aksine inanilmaz buyuk taktik hatalarini dahi görmezden gelecek ölcüde inanc, azim, hirs.. Anlasilmasi adina söyle örnek vereyim. Orta sahada Ayhan Akmanin pek de kasmadan yapabilecegi göreve hicbir sekilde yetkin olmayan Tuncay Sanli, belki Ayhandan da iyi bir sekilde bu görevi yapmasidir Terim'in basarisi. Asla ve asla dogru taktik, dogru futbol degil.. Mucize bunun adi. Herkes bu ülkenin basarisini konusuyor ama hic kimse "iyi futbol oynadi, terim muhtesem taktisyen" filan demiyor, kim diyor bunu ? Ridvan Dilmen.. Inanamiyor insan. O ki futbol konusunda bilgisi ve analiz yetenegi ile herkesin takdirini almis adam. Ne yapiyor ? Bana göre yaptigi agir olabilir ama "yalakalik" baska hicbir sey degil. Böyle kötü bir yazi görmedim. Yahu yaz, sabaha kadar Terim'in futbolculara olan etkisini yaz. Ne kadar azimli oldugunu ve bunu sahaya nasil yansittigini yaz, ruhu yaz, cok ayrinti var. Demirkol gibi cok güzel bir ayrinti olan futbolculari yerden kaldiran inanci yaz, onu bu ülkede sadece Terimin verecegini yaz.. bir futbolcunun baska teknik adam ile bunu yapamayacagini, o saygiyi ve mücadeleyi doguramayacagini yaz.. ama yanlis yazma, terimi sevindirmek adina sacmalama sevgili Ridvanim.. Yazisi sudur:

Ridvan Dilmen

Terim’in hamlesi



Turnuvanın bence en iyi topunu oynadık.(Ohaaaa.. en kötü, olabilecek en kötü futbolunu oynadi türkiye.. portekiz karsisinda bile daha iyiydik-borges) İlk yarının ve uzatmaların tamanında(biraz dogru bu cümledir), ikinci yarının son 10 dakikasında çok organize bir futbol ortaya koyduk, Hırvatları kendi sahalarından çıkarmadık.
Şöyle bir geriye dönüp bakalım. Gökhan Zan sakatlandığı için Hamit Altıntop’u sağ bek oynatmak zorunda kalıyorsunuz. Daha sonra kilit oyunculardan Emre Belözoğlu sakatlanıyor. Sonra Aurelio ve Volkan cezalı duruma düşüyor. Hiç şüphesiz sakatlıklar ve kartlar açısından turnuvanın en şanssız takımıyız.(ilk macta tam kadroyduk ama güzel futbol yoktu pek )
Çok formda olan Hırvat takımına maçın ilk yarısında organize sadece bir tek pozisyon verdik. Onun dışındaki cılız pozisyonları savunmadan çıkarken kendi yaptığımız basit hatalar yüzünden kalemizde gördük.(hata olmasa zaten sorun olmaz, sacma bir yorum.. hata yapilmaz, karsi tarafin gücü nedeniyle de "yaptirilir" bazen)
İkinci yarıda Hırvatlar etkili gelirken, çok kişinin aklından bile geçirmeyeceği bir şeyi Fatih Terim uyguladı ve ikinci forveti oyuna soktu.(terim forvetleri orta saha niyetine sokup cok baska sonuc aliyor o kesin) Böylece defans yaparak değil, hücum ederek(Hücum derken ?) rakibi durdurmayı düşündü. Bu cesur düşüncesinde hem başarılı oldu(?), hem de uzatmaların tamamını iyi oynadı.(Uzatmalar.. diger doksan dakikadir sorun)
Öyle bir dakikada gol yedik ki, tam altı oyuncumuz yerde yatıyordu. İşte tam bu anda Gökdeniz ve Rüştü’nün aklına daha önceki maçlar geldi, hepsini kaldırdılar. Golde soru işareti olsa da, bana göre takımın en iyisi Rüştü(dogrudur kesinlikle), Hırvat kontratağında öylesine sakin ve isabetli oynadı ki, bu işlerin adamı Semih, galibiyeti fazlasıyla hak eden Fatih Terim ve takım arkadaşlarının emeğini boşa çıkarmadı. Galibiyeti kesinlikle Hırvatlar’dan daha fazla hak ettik. Bu mutluluğu Türk insanına yaşatan teknik heyet ve oyunculara teşekkür etmeliyiz.(ikinci dogru cümle de budur) """


Yazi budur ve benim gözümde Ridvan Dilmene baska bakmami saglamistir.. Terimin okudugunu biliyor, gercekleri degil Terime sirin görünmek adina yazilmis bir yazidir, kötüdür, olmasin bir daha dilegimiz..

Ve Türkiye Yari Finalde.!



Tarifi en azindan "akli" olmayan inanilmaz bir galibiyete imza atti Türkiye milli takimi. Böyle bir macin pek cok yorumu vardir ve hepsi de dogrudur. Kendi adima turnuvada gruplar belli olduktan hemen sonra Almanya-Türkiye yari/ceyrek final hayalini kurmusumdur.. Gerek bu acidan gerekse son saniyede sonuna kadar hissettigim kaybettik duygusundan dolayi olasi sevincin iki katina cikmasindan dolayi ayri bir sevinmis, futbol ile olan iliskimde hicbir zaman unutulmayacak olan bir ana sahit olmustur bünye. Tarifi pek de mümkün degil aslinda..


Futbol acisindan ise yerlerde süründük.. Terim ne kadar iyi motivator ise bir o kadar kötü teknik adam idi. Yok galip geldik üzerinde durmayalim diyebilirdim ama yapilan yorumlari görünce inanamadim isin acikcasi. Kazim Kazim oyunda kaldigi süre boyunca üc ya da dört kez topa dokundu. Bu da önündeki adama topu vermek icin. Bunun disinda herkesin mücadele edip kostugu bir alanda belki de oyun anlayisi nedeniyle hicbir sekilde müdahale de etmedi. Ikinci yari kaleye cekilen uzaktan sut haric tek bir atak dahi gelistiremeden macin tamamlanmasinda etkin rolü vardi. Zira 10 kisi oynadik biz 60 kusur dakika.. Tuncay Sanli, kötü oynayabilir ama mücadeleci yapisi ile macin adami dahi olabilirdi Hirvatistan macinda.. Yalniz Kazim ? Keza Portekiz karsilasmasinin sorunu da buydu. Yetenegi bakimindan degil azmi, inanci ve mücadeleci ruhu acisindan eksik olan Arda ve ayni zamanda takimi forvetten beter eksilten Kazim secimidir.. Herkesin orta sahayi kalabalik tutup galibiyetlere kostugu yerde Terim'in inatla orta sahadan adam calmasi ve üzerine eklenilen sakatliklar sonucu bu futbol gayet olagan.. Kazim kazim yerine Ayhan secimi ya da Semih forvet ve nihat olmasi gerektigi yerde olsa belki mucizelerin disinda futbol olarak da buyuleyebilirdik avrupayi.. Ve hepsi bir kac post önce islenilen Motivasyon ve Taktik anlayis konulu postun birebir sahada resimlesen görüntüleriydi.. Bu galibiyet sonrasi yine anlasilmaz gerci ama biz yine bosa kürek cekmeye devame delim.


Ben toplamda bunu da yeterli görüyorum, o cok baska.. Baska acidan Terim'in 96'da oynattigi futbol cok daha iyiydi ama bu sefer de sonuc acisindan yerlerde süründük.. Ikisi arasindan secim yapmak durumunda kalsak, bugünkü durum kuskusuz cok daha tercih edilir durumdadir..



Rüstü,Trabzon macinda haksiz yere kirmizi kart yedigi pozisyonda hic ses etmeden disari cikmasi bir yana mac sonrasi "hakem bu, hata yapabilir" demecinden sonra biz arkadaslar arasinda "ermis abi bu" diyorduk.. o gün bugündür hep baska bakarim, her zaman basarili olsun isterim.. Bu duygu bende hep vardi. Keza bu deli macin o son belirleyici aninda hicbir insanoglunun normal davranamayacagi zaman diliminde hirvatlari teselli etmesi inanilmazdi.. Alman kanali ZDF bugün Rusya-Portekiz maci öncesi hem rakibi olmasi ve ayni zamanda siradisi bir galibiyete imza atmasi nedeniyle Türkiye-Hirvatistan macina genis yer verdi. Yorumculardan almanyanin göz bebegi ve Borussia Dortmund'un yeni teknik adam Jurgen Klopp on dakika boyunca Rüstünün kurtardigi penalti sonrasi aglayan Petrici ve tüm hirvatlari teselli etmesi üzerine durdu. Yillardir yapilan yanlisliklardan kaynakli artan türkiye antipatisine karsi yapilmis en güzel yorumlardan bir tanesiydi.. herkes saygi duymali bu takima ve Rüstüye gibi güzel cümlelerle bitirdi türkiye özetini.. Yorumlarda Olic'in yüzde yüzlük kacirdigi sutu "kacirdi" diye dile getirir insanlar, ben onu Rüstü kurtardi diye bakarim Kahn gibi.. Kahn ile karsi karsiya kalan futbolcu, onun dogru hamle yapmasi nedeniyle cektigi sut auta gider ve "kacirdi" olarak tarihe gecer. Oysa kalecinin topu auta attirmasi gibi bir seyde söz konusu.. Dogru köseyi penaltilarda yakaladiginiz anda hangi köseye atacagini önceden karar verip vurusu gerceklestiren oyuncu biraz daha o kösenin kösesine son saniyede atma gayreti icerisine girer ve bu da ayni sekilde kalecinin hanesine yazilmasi gereken bir durumdur.. Velhasil, cok güzel bir durusu vardi Rüstünün..

Post olarak da bloga tasidigimiz Fatih Terim taklidi yapan Oliver Pocher de Türkiyede 11 tane Kahn var bu yüzden yenilmiyorlar gibi bir yorum yapti ki dogru bir yorumdur. Iste Terimi övmek istiyorsaniz bu 11 tane Kahn'in yaraticisidir o. Bu onun en iyi özelligidir ve kesinlikle cok az insanda olan bir "arti"dir.. O motive edebilecegi oyunculari kadroya aliyorsa, ben buna saygi duyuyorum. Defanstan top cikartir iken alaman spikerin "modern futbolda bunlar olmamali" serzenise yer verecek ölcüde sacmalayabilir ve ayni sekilde modern olan futbolun hicbir zaman icerisinde yer alamayacak ölcüde siradisi ve akilda kalici isleri de keza bu oyuncular basarir. Son saniye golü,sans demiyorum, inancin ve mücadelenin bir ürünüdür, sans da yanlarinda olmustur sadece..

Normal kosullar altinda Almanyayi yenecegimizi düsünmüsümdür hep. Türkiye Almanyayi yenebilecek nadir takimlardan birisidir ama.. Amasi var, mac öncesi bir sekilde postlanir sanirim. zira Türkiye-Almanya mücadelesi gercekten cok baska "yan anlamlari" ile özel bir karsilasmadir. Ona da sira gelecektir..