25 Haziran 2008

Türkiye-Almanya Yari Final Maci


Hirvatistanin 4.5 milyon nufusu var.. Bir halk olarak aniliyor.. Almanyada yasayan 4.5 milyondan fazla türk var..

Aslinda yavas yavas siradan bir alman ile arasindaki farki kapatiyorlar, özellikle artik dördüncü nesil olarak adlandirilan kesim icin bunu soyleyebiliriz. Baska acidan yeni neslin konumlarindaki degisiklik de oldukca fazla misal isveren kesim gecmise oranla cok fazla. Lakin buyuk cogunlugu iscidir hala. Türkler denildigi vakit hala almanlarin buyuk bir kesiminde "vasifsiz isci" olarak anlam bulur. Alt tarafi aslinda bir mac olan durum bu insanlar icin ölüm kalim meselesi haline dönüsebiliyor. Telefonlar gelmeye basladi. Soru hep su: abi sansimiz var mi ? bu soruyu soran insanlar hayatinda tek mac dahi izlememistir. Ama bu mac baska.. annemden teyzeme kadar oturup seyredecek olan cok buyuk bir kitle var. En kötüsü de onlar sakat futbolcudan, cezalali younculardan anlamaz.. tek bir soru var: yener miyiz ? 40 yillik ezilmisligin öfkesini tek bir mactan cikarmak icin bekleyen milyonlarca insan söz konusu. Pek cok ülkenin nufusundan buyuk insan sayisi bir maca yillarin acisini cikarmak adina odaklanmis durumda.. nasil oldugunun önemi yok, sonuc önemli onlar icin..

Bu insanlar, Türkiyede yasayan insanlardan daha yogun ve daha ayrintili bir sekilde takip etmistir milli maclari. Alman bir takim ile türk takimi mac yaptigi zaman her türlü mücadeleyi verip stadlarda yerini almis, yalniz birakmamislardir. 1998 yilinda grup elemeleri macinda Almanya-Türkiye maci icin Münih olimpiyat stadina 50 bin türk gelmistir.. Nasil olduguna aldirmadan bir yolunu bulup hep destek, tam destek olmuslar. Galatasaray ceza aldigi zaman ister 1988 de monaco takimina karsi olsun ya da Juventus macina hep almanyayi tercih etmis zira biliyorlar ki evinde oynayacaklar.. Her zaman destekleyen insanlari olacaktir.. bir bakima bu ülkenin bu insanlara aslinda borcu var, cikip kazanmalidir desem de takimin durumu da ortada.. Yine de bugune kadar yaptiklari dahi yeterince anlamlidir. Yari final maci dahi bir denklik unsurudur, bire bir rakibidir, her gün analiz etmek zorunda kaldigi önemli bir varlik olmustur türkiye almanlar icin ve bu oldukca önemlidir.alman ile Türkün ayni kosullara sahip oldugu nadir anlardan birine taniklik edecek milyonlarca insan. Ki burada dahi Türkiyede takimin yarisi sakat, onlarda 23 fubtolcu hazir.. Olmadi mi olmuyor iste.. Milli takimin karakteri olarak adlandirilan "kazanma hirsi", ayni zamanda buradaki türkleri de isaret ediyor artik.. Milli takimin buraya kadar gelisi dahi bu insanlarin gözünde cok önemliydi.. Yani aslinda yenilse dahi mazareti simdiden hazir olmasi bir yana, su noktaya tasimasi oldukca önemliydi. elbette tarihi bir fark yiyip baska türlü iz birakmadigi zaman..

Önceden de söyledigim gibi milliyetciligin her türlüsüne karsiyim.Lakin azinlik olan halklarin milliyetciligi olamayacagini türkiyede okudum, burada algiladim. Kürt halkini dahi burada anladim ben. Pkk konusunu bir kenara birakin, halk olarak azinlik olmasindan dolayi bir sekilde asagilanan, kro olarak görülen insanlarin neden sürekli milletine dair söylemler icerisinde bulundugunu daha iyi anlayabiliyorum. Azinlik psikolojisinin algilanmasi adina belirteyim:Aleviyim, boynumda 20 yasima kadar ne anlama geldigini bilmeden kilicla gezmisimdir. Simdi bakip o fotolara gülüyoruz ama iceride sürekli bunu belirtme, bir sekilde gösterme, o Zulfikari gömlegin disina koyma gayreti vardi hep. "Aleviyim ve bundan utanmiyorum, siz asagiladikca inadina gurur duyuyorum" mesajini vermek icin yanip tutusuyorduk.. Hicbir Sunni vatandasin bu gibi eylemde bulundugunu sanmam. Azinlik/Cogunluk kavramlari ayni eyleme farkli anlamlari yüklemesi bakimindan önemlidir cok. Burada da durum cok baska degil. insanlar inatla türk olduklarini gösterme cabasinda. Bu kendi ülkesinde, kendi memleketinde , cogunluk oldugu halde ben türküm, en buyuk türktür deme gerzekligi ile örtüsmüyor. Azinliksiniz, girdiginiz her mekana sizden önce vatandasi oldugunuz ülkenin o insandaki anlami kapidan iceri giriyor.. is icin basvurdugunuz zaman, birey olarak neler yaptiginizdan ziyade bir türk olarak o insanda nasil anlam buldugunuz önemli oluyor.. Cok iyi de olsaniz isinizde daha baslamadan kaytarir bu diyorlar,lem hayatinda beni ilk defa görüyorsun diyemiyoruz.. bu yüzden türk kimligine dair ne varsa üzerinizde tasiyorsunuz, gittiginiz her yere götürüyorsunuz. Siz sahiplenseniz de sahiplenmeseniz de. isin ayrintisina girdiginiz vakit iplemeyebiliyorsunuz ama siradan vatandasi bu kosullar "milliyetci" yapiyor. Bu anlamda yapilana da karsi degilim, ömrü hayatimda ilk defa bayrakli mayrakli kutlamalara katildik ki insani distalayan her türlü soyut degere karsi inanilmaz bir düsmanligim vardir. ve bizimkisi biraz da kardes hatrina.. En son beyaz bir gömlegine yildiz-ay yapiyordu, ellesmedim ona ama. Yapsin.. kalabaliga karissin.. oyunun icerisinde olsun.. Disinda kalmak cok baskadir her bünye de kaldirmaz.

Kendi adima ne almancilarin yasadigi travmalardan gectim ne de bir maca futbolun disinda anlamlar yükleyecek noktaya geldim. Benim icin alt tarafi önemli bir mactir. Önemi de yari final olmasindan dolayidir. Turnuva öncesi almanlari yenecegimize olan inancim vardi ve pek cok alman ile kakara kikiri yapacaktik.. Ama iste buradaki insanlar icin durum cok baska. Türkiye,yari finale gelerek gerekli saygiyi kendisine duydurmus ve bu acidan su anda dahi pek cok sey basarilmistir. Su noktadan itibaren fark yememesi tek dilegim, bununla burada yasamak cok kolay degil bu insanlar icin. Bunun disinda yenerse eger, bugün varolan milyonlarca insanin yaninda ileride varolacak olan türklerin dahi tekrar tekrar hatirlayacagi ve gurur duyacagi mac olacaktir. Bir mac ile pek cok bakimdan karsisinda eksildigi alman karsisinda güc bulacaktir, tonlarca muhabbet konusunda önemli bir nokta olacaktir sürekli basmak istedigi.. tek tek insanlar ile iletisime gecip futbolun özünü ve önemi ve pek cok seyi anlatamam.. bu yuzden bugün, özellikle bugün kolayindan Türkiye kazansin istiyorum..

insanlar, gurbetciler cagrildigi/davet edildigi icin buraya geldiler. Kendilerini oynadilar. Onlardan istenilen sadece basit bir isi yapmalariydi. Cogunlugu köyden kalkip geldi. Kendi köyümden biliyorum, sadece erkekleri gelmeden önce ilkokulu tüm siniflar bir arada olmak kaydiyla okudular. Bes farkli seviyedeki sinifa bir ogretmen dusecek sekilde egitimden gecip buralara geldi calismak icin.. sehirde dahi yasayamayacak durumda olan insan bir bakima o Sehrin dahi yaninda köy gibi kaldigi Almanyada yasamak durumda kaldi. Köyünü özledi, koyunlarini düsledi, inegi aklina geldi, cimenlerde köyce konusarak gecirdigi muhabbetlere kadehlerini kaldirdilar ama calistilar.. karsiligini aldilar, karsiligini verdiler. Gün geldi bu insanlardan aslinda kimsenin hakki olmamasina ragmen entegre olmasini istediler.. O kadar kolay olamayacagi en basindan belliydi. Doktor,avukat ya da okumus insan istemedi kimse. Doktor avukatin yurdunun disinda isi ne ? Basit, egitimsiz, makina basinda durup dügmeye basacak niteligi olan insanlari cagirdilar. Bu cagriya kulak asacak olan köylüler olacaginin bilincinde. Önemli olan isgücüydü. genc,saglikli ve ayni zamanda bu isi yapacagina göre "egitimsiz" kesim özellikle tercih edildi. Sehirdeki konusulan türkceyi anlamayan, zorluk yasayan 50 yasindaki adamdan Almanca ögrenmesi istenildi. isteyebilirler de bir allahin kulu bu insanin bu konudaki sorunlarinin "olagan" oldugunu dile getirmedi. Siradan bir istanbullunun cok kolay bir sekilde yapabilecegi amma velakin köydeki insanin istanbulda dahi yapamayacagi her beklenti icin eksiklik duydu. fark irkinda, milletinde degil sahip oldugu kosullarindaydi, aynen Kürtler gibi.. Oysa o elinden gelenin fazlasini yapamayacak sekilde dünyaya gelmis bir ademogluydu eni sonu. Hangi hakla Özal öncesi elektrigi/suyu olmayan köyde yirmi yilini gecirmis insanoglundan New Yorkda buyumus bir insanmiscasina entegre olmasini ve almanca ögrenmesini isteyebilirisiniz ? Ya da bu basarilamadigi vakit "ah iste türkler böyle" diye gelecek olan iki nesli de bu veri altinda ezmeye cabalarsiniz ?

Bu insanlar isciydiler. Fabrika iscisi. Almanca bilmediler, ezildiler, alisverise almanca bilmemezlikten cikamadilar, ezildiler, doktora derdini anlatamadilar ezildiler, esege binmemis adam mercedesi görünce haliyle kaldiramadi, hakarete ugradilar.. velakin aslinda kendisini oynamaktan öte bir islevi olmayan, kosullarin en dogal sonucu olagan olan tüm davranislari sonucu özürlüymüscesine yaklasildi. Yasanilmis bu psikolojiyi kitaba sigdiramazsiniz. Ben, köyümden cikip izmirin sasali kolejine yatili gittigimde alti yasimda bile degildim. Catal-bicak tutmasini bilmezdik, ikinci gün bütün bir grubun bana güldügünü bilirim, delicesine agladigimi.. Onlar cocuk, ama bunlar egitimli yasini basini almis insanlar, ayni sekilde bu basarisizlikla sürekli ezdiler bir milletin öksüz evlatlarini.. Sadece buna özgü degil, kitlesel halinde bir eylem basarilamiyorsa, tek tek bireylerin ve daha kötüsü o bireyin irkinin/milletinin genetik özelliginden kaynaklanmadigini algilyamadi bu filozlar ülkesinin insanlari. "Türkler, kürtler, zenciler,araplar" degildi sorun. onlarin sahip oldugu kosullarin dogal bir sonucudur. Simdi bakin türklere, daha alman, daha medeni, daha sorunsuz. kendi kendileriyle dalga gecebilecek kadar kendileriyle barisik bir nesil geliyor arkadan.. Suraya konu olan ise ilk üc nesil.

Dil kursundayim.. a'yi b'yi ögreniyoruz daha. her gün herkese sorulan soru olan "dün ne yaptin" sorusuna olan cevabim "hasta olan kiz arkadasima yemek yaptim" dedigim zaman gülüyor hoca. Siz türkler kadina yemek yapar misiniz, dövmekten vakit buluyormusunuza gelen onlarca espri velakin ben gülmüyorum.. Susmuyor, tüm hincini benden aliyor.. Almanca da cok yok o dönem.. Akabinde gelisen konunun pek de icerigi olmamasina ragmen bir yerinde "agnostisizm" nedire gelince "bilinemezcilik" deyip gecmiyorum Kant'a giriyorum.. üzerine kendi ülkenin en önemli insanini/filozofunu yeteri kadar bilememesi üzerine firca kayiyoruz ingilizce.. Yani universite egitimi icin buraya gelen kesim her daim önyargi ile yaklasan insanlara gerekli cevabi vermistir, konu ben, o su bu degil. kendi ezilmisliklerinden dolayi almancaya, o kültüre yabanci kalmamasina birincil önem addeden gecmisin yarali ebeveynlerinin yetistirdigi yeni nesil de konu disi. Daha cok Annem, babam,teyzem, teyzeler ve milyona varan nufus, onlarca yillik ezilmislik.. kakilmislik.. o telefonlardaki futboldan anlamayan kesimin futbol analizi yapar durumda olmasinin insanda yarattigi inanilmaz hissiyat.. fabrikada yapilacak olan futbol geyigine hayati önem addetmek durumunda kalan türkler.. gurbetcinin asil karsiligi olan insanlar.. Hayatlarinda ilk defa Alman ile denklik saglamis bir nesil.. Milyona varan nufus.

Türkiye, Portekiz karsisinda yenildi. haketti dedim. futbol acisindan bakiyorum ve Terim'in 4-3-3 gibi haddi olmayan sistemi, iki kisa forvetin ortalardan set hucum yaparak uygulamaya koymasinin cezasini da ceksin istiyorum gelecek yillar adina.. Sonrasinda hep futbolu düsündüm. Yarin dusunmuyorum. Sadece Türkiye yensin diyorum, bu insanlara ne benim söylemlerim ne de baska bir sey yardim eder. Gerekli olan sadece Türkiyenin almanyayi yari finalde elemesi.. ve Lütfen elesin.. baska da bir sey demiyorum.

bir kac gün daha munihde olacagim sanirim ve yari final ve hatta final macinin yorumlari olmayabilir. EURO 2008 bitince blog da kendisini yokedecektir ya da futbol disina itecektir. Herkese iyi seyirler efendim..

14 yorum:

özhan dedi ki...

öncelikle bu güzel yazı-analiz için teşekkürler

euro 2008 sonrası futbol yazmayı bırakma kararnızı tekrar gözden geçirmenizi rica ediyorum

bu derece içeriği dolu bir spor bloğu bulmak kolay olmuyor, her ne kadar son dönemde birçok spor bloğu oluşturuldu ise de beim için gerçek anlamda okunacak olan blog sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor maalesef, özellikle sizin blogunuz, flyingdutchman ve noatsamisa diğerlerinden ayrılıyor benim için, herkesin idolü olan blogtan bile sizler kadar kaeyif almıyorum.
işlerinizin yoğunluğu sebebi ile yazmayı bırakacaksanız saygı duyarım, ancak daha önceki postların birinde belirtmiş olduğunuz düzeysiz yorumlar için futbol yazmayı bırakacaksanız buna çok üzülürüm.

umarım kararınızdan dönersiniz ve yeni bundesliga sezonu ile yazılarınızı takip etmeye devam etme şansımız olur.

teşekkürler.

Borges dedi ki...

Özhan: tesekürler..

simdiden hemen belirteyim. Ligler yok, futbol yok ve islerin güclerin attigi bir dönem. Kesinlikle yorumlarla ilgili bir sorunum yok. Ligler basladigi zaman burada tekrar oluruz zaten. Birakmak ya da yorumlardan dogan bir sorun hicbir sekilde yok. cok güzel iliskiler kuruyorum. EURO 2008 sonrasi gündem bitecek ve tekrardan ligler basladiginda bugunku kadar rahat bir konumda olursam yazarim ama kolay degil.

En kötü/iyi blog yazarindan dahi inanilmaz bir vakit caliyor bu is. Sorun bu.. olursa vaktim en cok ben keyif aldigim icin hep yazarim zaten..

aşkın dedi ki...

Almanların yaptığı elbet yanlıştır; zaten Almanın, Avrupalının bütün dünyaya ettikleri ortadadır.Velakin madem bu iş bu kadar kötüydü, niye insanlar oraya gitti?
Niye gitmeye devam etti?
Niye giden bir müddet çalıştıktan sonra illallah edip geri döneceğine geri dönmemecesine orada kaldı ve dahi çocuklarını orada büyüttü?
Daha çok para ve (görece) daha iyi yaşam koşullarının elbet bir bedeli olacaktı.Üstelik bu bedel kendi ülkende yaşamaktan çok daha az külfetliydi ki insanlar vatan hasretine rağmen orada kaldılar.
Yaşananlar yazıda da gayet iyi belirtildiği gibi trajedi fakat kimse zorla götürülmediği gibi orada kalmaya da zorlanmadı.Bunlar da göz önünde bulundurulmalı.
Yazar Hakan Şükür'ü Fatih Terim'i canla başla savunmak için türlü detaylar bulup gerektiğinde manipülasyon bile yaparken bu olayda işin bu boyutunu hiç düşünmemiş.Fanatizmin gözü kör olsun.

Borges dedi ki...

Askin:Niye oraya gitti ? Para icin, daha iyi bir yasam icin. Vasifsiz halinin türkiyede siradan bir yasami kotarmasi icin yeterli olmamasi nedeniyle zorunluluk.. Almanyadaki türklerin yaptigi tonlarca hata vardir. Bu kesin. Ben, istanbulun asagi semtlerinde suca bulanmis kürtleri, almanyadaki türkleri ve her besinden ikisinin amerikan ceza yasasinin yaptirimina maruz kalmis zencilere kizamiyorum genelde, siz neden orada kaldiniz ya da "gitmeseydiniz kardesim" diye de bakabilirsiniz.. Bu kosullarin sonucudur ve cözüm tek tek bireylerin toplaminda degil o bireyleri bicimlendiren toplumsal kosullarin sonucudur. bu yüzden burada dahi türkler eskisi kadar hakir görülmez zira alman yasaminin hemen her alaninda ve eskiden betimlendigi gibi de degil durum. zira bastan da belirttigimiz gibi mesele daha cok milleti ya da baska bir ögesi degil sahip oldugu toplumsal kosullaridir.

Hakan Sükürü de Fatih Terime de sempatim var yalniz Hakan Sükür Bayrak Adam midir diye bir post var. Fatih Terimin bu turnuvada basarisiz bir teknik direktör olduguna iliskin yorumlar var. Manipüle derken ? motivasyonu cok iyi, kötü bir teknik adamlik deneyimini dahi görünmez kilacak kadar iyi demek neyin manipüle edilmisidir ?

Dikkatli okuyalim postlari derim ben..

aşkın dedi ki...

Samimi birşey söyleyeyim mi? Beni utandırdınız.Oldukça sert bir üslup bekliyordum çünkü hassas bir konuya (gurbetçiler) değinmiş ve oldukça sert bir eleştiride(manipülasyon, fanatizm) bulunmuştum.
İlk konu hakkında ekleyecek birşeyim yok çünkü bakış açısına göre değişiyor.Ben biraz köşeli bir insan olduğum için olayları sadece iki yönlü değerlendiririm ki bu konuda yaptığım da buydu.
İkinci konuda ekşisözlükten de yaptığınız yorumlara dayanarak yola çıkmıştım.Belki zaman içinde Şükür ve Terim hakkında eskisi kadar memnuniyet içerisinde değilsiniz.Manipülasyon konusu daha öncelere dayanıyor.
Mesela bu ülkede "skor yazarlığı" eleştirilir ama Hakan sırf gol rekorları kırdığı için yeteneksizliğine bakılmaksızın baştacı edilir.Benim için onun kırdığı gol rekorları üzülünmesi gereken bir durumdur, demek ki onun yerine biraz olsun kabiliyetli birine şans verilseydi çok daha fazlasını atar, daha fazla başarı kazandırırdı.Misal atılacak fazladan 1-2 gol "Dortmund maçında 94. dakikada yapılan hücum pres"e gerek bıraktırmazdı.
"Hakan gibi istikrarlısı yok, yerine düşünülenler nerede" iyi de diğerlerine Hakanın çeyreği kadar şans verildi mi acaba? Neden şöyle bir baktığımda onun kariyeri boyunca milli takımda ve Galatasarayda doğru düzgün forma şansı bulan başka bir forvet hatırlayamıyorum? Doğru düzgün şans verilenler de kimseyi utandırmadı: İşte Jardel, Ümit Karan, Nihat Kahveci...
"Fatih Tekke en koyusundan dindar, onun dinciliği söz konusu edilmiyor " İşte bu en enteresan olanı, çünkü cümlenin kendisi kendini ele veriyor.Çünkü Fatih dindarlığını bayrak etmedi, her fırsatta milletin gözüne sokmadı, dindarlığını gruplaşma ve baskı aracı olarak kullanmadı.Hem zaten eleştirilen dindar olması değil bunu bir şov aracı olarak kullanmasıydı.Yoksa kimin dindar kimin ateist olduğu kime ne? Bir detay: Fatihin dindarlığını ekşisözlükte bir entryden öğrenmiştim, onu da okumasam hiç bilmeyecektim.
Bugün Aragones Fenere geliyor, bilimum Galatasaraylı ırkçılığından girip huysuzluğundan çıkıyor.Fatih Terim zamanında Saffet Susiç için "o Yugoslav benim ülkemde beni eleştiremez" demedi mi? Alın size ırkçılık.Küfürbazlığı dahil diğer kabahatlerini saymıyorum artık.Ama siz de dahil olmak üzere Galatasaraylılar onu bu konularda eleştirildiğinde hep savundunuz çünkü ne de olsa Uefa şampiyonuydu, onu eleştirenler de "kıskanç Fenerliler".
İşte manipülasyondan kastım bunlardı, uzun olduğu için özür dilerim; maç başlıyor şansımız bol olsun...

a.c. sedef dedi ki...

borges abi almanya-türkiye maçını izliyorum.yanlız şöyle bir durum var:iyi oynayan biziz , savaşan biziz.bütün dünyanın bizim yapmamızı beklediği çirkefliği , sahtekarlığı , hakemle oynamayı almanya yapıyor...hadi gel bu denklemi çöz bana.

joaquinsanchez dedi ki...

üvey evlat muamelesi gösterdiğim, sıkıcı bulduğum bundesliga'ya çoook büyük haksızlık ettiğimi, hakan-terim mevzularına hep tek taraflı baktığımı ve iyi bildiğim bir his olan (olduğunu düşündüğüm) azınlık olma hissini o kadar iyi bilmediğimi öğretti bu blog bana (bunları yeni öğrenmek benim aptallığımdan da olabilir tabi).. burada yazılanlardan katılmadığım pek çok fikir oldu, beğenmediğim yazılar tek-tük de olsa illa ki olmuştur, ama her zaman merakla bekleyip, bir solukta okumuşumdur bütün yazıları..

devam mı edersiniz, buraya kadar mı dersiniz sizin takdiriniz -ki isteğimiz elbette devam etmenizden yana-, bu blog için verdiğiniz bütün emekler için teşekkür ederim..

kendinize iyi bakın..

Borges dedi ki...

Askin: Hakan Sükür ve Fatih Terim mevzusu. Aslinda bu konuyla ilgili yeterince yazdigimi hissediyorum. Öncelikle suna karar vermeli insanlar. Varolan kisiligini mi analiz ediyoruz ya da futbol acisindan mi ele aliyoruz. Eger ki bir insan Terim basarili ya da Galatasaraya oynattigi futbol üst düzeydeydi ama ben böyle bir adami sevmiyorum, basarilarindan da gurur duymuyorum derse en cok takdiri benden alacaktir. Zira sevmedigi bir adamin yaptigi ise objektif bakabilmis, karakteri isiginda degerlendirme olmamis, sevmemis ki cok dogal bir sonuctur.. Böyle bir karakteri sevmek zordur, ben de bayildigimi soylemiyorum zaten. Bayilmasak da su kesin: Bu adam türk futbolcusunu cok iyi motive ediyor. Oyle ediyor ki bu turnuvada cok buyuk yanlisliklar yapsa dahi motiavsyon faktörü ile üc kisilik kosturmasi ile forvetten defans, iki kisiden bes kisilik verim alip sonuna kadar kazanacagiz duygusunu takima asilayip müc adeleyi sahaya koyuyor. Bu acidan baktigim zaman dünyanin sayili teknik adamlarindandir derim. Karakteri ise.. yanlislari coktur, Susic hakkindaki beyanati üzerine konusuruz sabaha kadar elestiririz, bunlari tasvip ettigimi hicbir zaman soylemedim, yazmadim da zaten. Ülkenin ortalama insani bellidir, bu insanlarin dilinden anlayan hoca da Fatih terimdir. Bir sorun varsa burada ülkenin siyaseti üzerine yogunlasilir, bahceye dalinir ama coktan olup bitmis meyvelerin üzerinde oynamalarla hicbir kazanc saglanmaz..

Hakan Sükür konusunda ise.. ben Galatasarayliyim. Takimin kazanmasini isterim her seyden önce. Klube bagli fakat yararsiz adami ben ne yapayim ? Ilic de Galatasarayi cok sevdi ama gitsin dedim takimdan, siradan bir oyuncu. Yani Hakan Sükür iyi bir golcüdür. Bir golcüyü tanimlayan tek basina teknigi ya da gol vurusu degildir. Jan Koller de cok güzel bir golcü degildir ama oyun sisteminin basli basina en önemli adamidir. Üstelik Sükürün kafa hakimiyeti avrupa capindadir. baska acidan motivasyonu hep üst düzeydeydi, sonuna kadar mücadele etti. Bu cok önemlidir.. burada sorun futbola olan bakis acisi. Ben tersini iddia ediyorum. Umit Karan, ayni mac sayisi yapsa dahi Sükür kadar takima faydali olmazdi diyorum. Karan'i sadece terim degil, gerets'de tercih etmedi, Hagi de tercih etmedi.. Sükürü ise bir hoca israr etse anlarim, Feldkamp ile basladi ve yaklasik 15 hoca vazgecmedi, ben de vazgecmezdim boyle bir oyuncudan.. Cok önemli bir oyuncudur ki giderken dahi 38 yasinda gol atan bir adama haksizlik yaptiginizi düsünüyorum. Dinciligi ise.. Saf buluyorum.. Simdi olgunlasmistir, cin olmustur belki ama uzunca bir süre babasinin ya da cevresinin belirledigi "iyi adam" olma cabasinda bir adam. Sorgulama cok yoktur, baglilik vardir ve benim cevremde yüzlerce sükür var. Tehlikeli bulamadim.. Fatih Tekke, Sükür kadar gündemde olmadi hicbir zaman. Tekke'ye saldirsaniz alacaginiz pek bir sonuc yoktur. Sükür, hicbir sey yapmasa dahi ismi Galatasaray gibi bir klubu karistirabilir. Bu yüzden cok masum ifadelerti bile carpitti insanlar ve bu sadece sükürün yersiz beyanatlarindan kaynaklanmiyor.. Ben o nesnelligi hissettigim zaman, fanatizmden arinmis bir sekilde yorumu gördügüm vakit ellesmiyorum.. Ama 4 yil boyunca muhtesem futbol oynamis olan Galatasarayin teknik adamina "aslinda hagi yapti" derseniz... Arsene Wenger'den Lippi, Ottmar Hitzfeld gibi buyuk teknik adamlarin dahi saygisini kazanmis Hakan Sükür futbolcu degil derseniz ben de kendi anladigim sekilde futbolculugunu dile getiririm hepsi bu.

Amacim derdimi anlatmak sevgili Askin. Anlasildigimi hissettigim zaman sorun olmaz. Küfür olmadigi sürece en sert elestirileri dahi getirseniz cok fazla sert olabilmem mumkun degil Ama inanin isimsiz yorumlarin oldugu dönemde gelen yorumlarin onda dokuzu burada yayimlayamayacagim icerige sahipti, bunlar beni kizdiriyor, bilincli bir sekilde degil gercekten düsündüklerinin bu sekilde olmasi beni sinir ediyor ki bas etmek cok zor. Aceto Balsamico'ya saygim artti kesinlikle bu blog isine girdikten sonra.. Kolay degil.

Anil: Kabullenmeliyiz.. Yani soyle ki: Biz de Hirvatistanin hakkini yedik. Yok yemediysek, almanlar da bizim hakkimizi yemedi. Futbol bu ve doksan dakikadir. Bunu biz de ögrendik.

Joaquinsanchez: Kendimi kötü hissediyorum böyle güzel cümleler okudugum zaman. Ben önceden söylüyorum aman insanlar ne güzeldi borges yaziyordu demesi icin degil. Sadece sorumluluk hissediyor insan bir sekilde. Cokca zaman yazmak durumunda kaldim gelip giden insanlara karsi bir sorumlulugum oldugu düsüncesi ile. Simdi ileride insanlara kizdigim icin degil gerek islerin yogunlugu gerekse de Futbola dair yazilip cizilecek transfer harici cok fazla konunun olmamasi nedeniyle yazamayacagim icin simdiden soyluyorum. Yoksa blogda yazmak tüm bu kucuk tatsizliklara ragmen muhtesem bir sey. Okundugumu, en azindan belirli bir kitlenin sürekli takip ettiginin farkindayim ve zaten onlara olan nasil bulastiysa sorumluluk nedeniyle bazen de yaziyorum. Cok güzel insanlar tanidim ben, cok güzel iliskiler kurdum, müthis bir sey. Bir seyler veriyorsun insanlara.. Postlar azalacaktir, konu futbolun disina cikacaktir, uzun süre sessiz kalacaktir ama ölmez de kalirsak ligler basladiginda su konumumda olursam yazmaya devam edecegim ama baska acidan önümde bir hayat var. Sorumluluklarim artiyor, isim baskalasiyor, su oluyor, bu degisiyor.. Cok ciddi bir zaman istiyor ki ben vermiyorum bile. okuyamadan poslari yolladigimi bilirim. Hatalar yapiyorsun o zaman ki hos olmuyor, bir kac kere uyari aldik hakli bir sekilde..

Düsünceleriniz icin cok cok tesekkürler.. ki bundan baska bir seyimiz de yok zaten.

(bir daha okuyamiyorum, tüm hatalar icin özür..)

Alper Öcal dedi ki...

Gündem var yav. Intertoto başlıyor :) Senin bana geçenlerde sorduğun Brezilyalı Diogo için de bir İtalyan takımı Arsenal'in verdiğinden daha fazlasını vermiş. Arsenal'in verdiği 9 milyon pound civarıydı.

aşkın dedi ki...

Hernekadar ifadelerime somut birer yanıt bulamasam da cevabınız için sağolun.Benim argümanlarımla sizin söyledikleriniz uyumlu değil ama olsun.
Hayatta başarılar dilerim
Saygılarımla

Borges dedi ki...

Askin: Dedigim gibi.. NAsil ki siz, Hakan Sükürün onlarca farkli teknik adama ragmen oynamasina kendi istediginiz yaniti veriyor, kendi kendinizi bu nedenle avutuyor "aslinda kötü futbolcu ama seyden dolayi firsat verildi onlara" diyebiliyorsaniz, benim cevaplar hep havada kalir. temelde düsünmeye baslamadan kabul edilmis "kötü oyuncu" vardir ve bunun üzerine kurulacak her türlü mantikli olusum sakat olacaktir, mesele bu ve digerleridir.

Size de basarilar efendim.

Alper Öcal: Öyle de vakit meselesi bu. Bunu dile getiriyorum ki hani euro2008 bitince insanlar da buranin bitecegni bilsinler.. Kimseyi kandirmis, etmis olmayalim. Post her daim atilir da iste aslen ligler basladiginda bir "futbol blogu" olur yeniden..

aşkın dedi ki...

Hayır kardeşim; Türkiye burası, kliklerin ve gruplaşmaların ülkesi.Şükürün takım üzerindeki ağırlığını bilmez gibi konuşuyorsunuz, ya da bilmezden geliyorsunuz.İşte bu yüzden sunduğunuz "o kadar hoca ondan vazgeçmedi" argümanı son derece yetersizdir.Onu takımdan kesecek gücü hangi teknik direktör bulabildi?
Son derece duygusal ve subjektif bakıyorsunuz; bu yüzden sizinle anlaşamayacağız.Halbuki bu fanatikliğiniz haricinde gayet mantıklı birisiniz.
İyi niyetlerinizi memnuniyetle kabul ediyorum,
Saygılar

Borges dedi ki...

Askin: En azindan iki "mantik" dahilinde düsünce üretebilen insan olarak anlasmazligin ortadan kaldiralamayacak olmasini algilayip gerekli yerde kesebiliyoruz cok da sorun yasamadan.. Kim bilir, fazla duygusalim ya da siz karakterini cok fazla öne cikartiyorsunuz degerlendirme asamasinda..

Saygilar..

shadow dedi ki...

aşkın'ın hakan ile eleştirilerine, dün gibi hatırladığım bir kaç anektodu ekleyeceğim. yanılmıyorsam euro 96 macerasında macaristan ile önemli bir maça çıkacaktık. hakan en az 10 maçlık bir seri boyunca rezalet oynuyordu. ne gol atabiliyor, ne pozisyona girebiliyordu. ama medyada, kimin çıkardığını asla bilemediğim şu haberler ağız birliği etmişcesine yer alıyordu: Hakana sabır lazım, Duygusal çocuk. duygusal kelimesinin altını özellikle çizmek istiyorum. sanırım bizim duygusal kelimesine karşı bir zaafımız olduğunu çözmüş biri hakan'a böyle bir kalkan giydirip onu manevi bir korumaya almıştı.Her yerde ağız birliği edilmişcesine bu nakarat dönüyordu: Hakan duygusal çocuk, onu baskı altına almayın, iyi olacak. en az 10 maç benim hatırladığım, icraat yok, hareket yok, hiç bir şey yok... ve hakan "duygusal çocuk" olduğu için ısrarla üzerinde durulan oluyor, bir şekilde kazanılıyordu.

Onun kadar "duygusal" olamadığı için harcanan süper yeteneklere bakıyorum da, üzüntü kelimesi hislerimi tarif edecek yetkinlikte görünmüyor.

Gurbetçiler hakkındaysa şöyle bir teorim var; Türk Rönesansını onlar başlatacaklar. Ben buna inanıyorum. gerçekleşir ve ya gerçekleşmez ama bu teorinin gerçekleşme ihtimalinin Hz. İsa'nın dünyaya dönme ihtimalinden daha fazla olduğu kesin..