17 Nisan 2012

Bayern Münih - Real Madrid 2-1



9 kez Münih'e gelen Madrid 8 kez kabedip bir kez de berabere kalmıştı. Mourinho, geçmiş geçmişte kalmıştır ve bir önemi yoktur demişti belki ama İspanyol medyasının "öcü" yada "siyah canavar"olarak addettiği Bayern yarattığı bu "korkunun" içi boş olmadığının altını bir kez daha çizdi. Son dakikada galibiyet golü gelse de Madrid'den çok çok üstün bir oyun ortaya koydu.Özellikle Schweinsteiger çıkasıya kadar ön merkez hücumcu ve çıktıktan sonra da defansif orta saha olarak oynayan Toni Kroos muazzam bir performans sergiledi. Diğer yakada da Pepe'nin formu inanılmazdı..

Bence Madrid'in neden kötü olduğunu anlamak için şuradaki postu "tersten" okumalısınız. "Arkadan destek şart" Marcelo-Lahm'ı yer değiştirin, sonucu alacaksınız. Her ikisi de önündeki adamı parlatır, takımın hücum gücünü yüzde 30 artırır. Lahm istatistiklerine bakarak önündeki oyuncunun performansını nasıl farklılaştırıldığını görebilirsiniz. Muhteşem bir partnerdir. Robben'in şutu güzeldi misal ama orada arkadan o boşluğa kaçarak yanına defansı çeken Lahm ona bu şut şansını verdiğinin altını çizelim.Kroos sonrası maçın en iyilerinden birisi de tartışmasız Lahm'dı.

Elbette Bayern bugünlerde Lahm kadar hücuma etki eden ve önündekini destekleyen defansif orta sahadan bozma yeni beki Alaba'yı da etkili kullanıyor, bu çok başka. Sürpriz Alaba performansı dışında Lahm hangi kenardaysa onun önüneki "Süper yetenek kenar forvet" yıldızlaşıyordu. Aynı durum aslında Real Madrid için de geçerli zira temelde iki takım birbirlerine oldukça benzer bir şekilde futbol oynuyorlar ve bunun da nedeni Van Gaal-Mourinho benzerliğidir. Mourinho, Van Gaal kadar keskin olmadığı gibi ustasından en büyük farkı da yıldızlara verdiği özgürlük, özgüven ve onları kullanma becerisi. fizik futbolunu daha iyi oynatabilmesi. Van Gaal futbolunu da Heynckes keskin çizgilerinden çıkarıp başta yıldız oyuncularolmak üzere futbolculara saha içi özgürlüğünü vererek biraz farklılaştırdı. Van Gaal olsaydı Ribery sahada bu kadar plansız bir şekilde hareket etmez ve Mourinho'nun plan yapmasını da zorlaştırmazdı. Eğer Van Gaal olsaydı Ribery kenarda oyunun başlarında gördüğünüz sıkıştırmaları maç boyunca yaşardı.

Mourinho benzer şekilde oynayan Bayern Münih'i 2009 Şampiyonlar Ligi finalinde İnter ile muazzam bir savunma ile durdurmuştu ama bugün olmadı. 2-1'lik skor değil bugün Madrid oyun olarak çok kötüydü. 2009'un final maçında Ribery yoktu ve sadece Robben'e kademeli üçlü savunma yetebilidi. O zamanki savunma kenara kaydırdığı Samuel Eto'o dan başlıyordu ama burada Ronaldo'dan başlayamadı. O inter savunma futbolunu muazzam bir şekilde becererek finale gelir iken Real Madrid hücum yap(a)madığı vakit etkisi kaybolan bir takım. Topa karşı savunması muazzam iken toplu bir şekilde savunma yapmak alışık olmadığı bir durumdu.

Ronaldo etkisizdi zira arkasındaki adamın asıl görevi savunma üzerine kuruluydu. Tek başına topu alsa da taşıması mümkün değildi zira dört kişinin arasında topu kaybediyordu. Bugünün kötülerinden olsa da Schweinsteiger'in kenar sıkıştırmaları etkiliydi. Başlarda Mesut'un bölgesinde boşluk söz konusuydu ve iki önemli pası etkili oldu ama anında buraya müdahale Gustavo ile geldi. Brezilyalı oyuncu istikrarlı bir şekilde oynadığı vakit Bundesliganın top çalma istatistiklerinde açık ara öndedir her daim. İki metre bacağı var sanırsınız ki bugünün yine iyilerindendi..

Bayern tartışmasız doksan dakika boyunca çok iyi oynadı ve bu galibiyeti -belki de fazlasını- fazlasıyla hak etti. Lakin buradaki asıl "sürpriz" Real Madrid'in etkisizliği. Mesut Real'e transfer olduğu günden beri neredeyse maçını kaçırmadığım Madrid'i Barça maçları hariç bu kadar etkisiz gördüğümü hatırlamam. Bunun da bana göre başlıca nedeni her iki bekinin de gereğinden fazla defansif olması, hücuma etkisinin sınırlı seviyede ancak bulunması. Bu da gerek top taşımada gerekse de kenar forvetlerin bayern savunması tarafından baskı altına alınarak Real hücumlarını etkisizleştirdi. Diğer bir önemli detay ise Toni Kroos..

Nereye yazdım bilmiyorum ama -Blog,Dergi ya da BirGün- mikro taktikler son dönemin modasıdır. Çok yönlü oyuncular maç içerisinde takımın oyuncu değiştirmeden strateji değiştirmesine olanak veriyorlar ve bu sezonun Bayern farkı Kroos nedeniyledir. Bazen maç içerisinde bazen değişen oyuncularla beraber ön merkez hücumcu oynayabildiği gibi rahatlıkla orta saha savunmasına katılıp defansif orta saha da olabiliyor. Mesut misal bunu başaramıyor. Dolayısla Bayern rakibi ile aynı şekilde 4-2-3-1 olarak dizilip sahaya çıksa da hem merkezi hem de kenarları etkisizleştiren Ribery hırsı kadar Kroos'un savunmaya evrilebilmesinden kaynaklanıyordu.

Gomez çok kötü bir gece geçiriyordu ki Lahm'ın ona gol attırma inadı tuttu. İki güzel ortadan yararlanamayan Gomez sonunda Gomez'liğini yapıp o GerdMüllervari golünü son dakikada dao olsa atmayı başardı. Bir daha inatla üzerinden geçmek isterim ki Gomez öyle bir merkez forvet ki Bayern'in kenarlarının işlevsel olmasının dolaylı yönden etkiler. Formsuz dahi olsa Ribery-Robben ya da Lahm'ın kenarda sıkıştırılmaması adına ortada direk niyetine bekletilmelidir. Freiburg ve Leverkusen ve hatta Dortmund maçlarında o oyundan çıktıktan sonra Bayern kenarlarının etkinliği düşmüştü. Burada çıkarmadı ve doksanda da olsa Bayern galibiyeti onun golüyle buldu.

Ev sahibinin aldığı 2-1'lik skor benim için maçın yeniden oynanmasıdır. Ev sahibi bir gol geride başlıyor ve hepsi bu. "Hala" bu turu Madrid geçer diyorum ve bir ihtimal Neuer'in deplasmanda Kahnlaşması ve Gomez'in de elberleşmesi sonucu sürpriz bir sonuç çıkabilir..

16 Nisan 2012

Game of Thrones


Çalışıyorum. Bu seferki biraz farklı. Artık "Home Office" tarzı değil. Biraz daha otursun burada çay, kahve yaparız muhabbet ama bundan sonra işte böyle boş bulduğum zamanlarda ancak.. Bir ikisini feda etmek durumunda kalsak da dört koldan devam, güzel ve keyifli.

Deli gibi bekledik mesela bu diziyi. Saat yine oldu bak 1.. Yeni bölümünü gel de izle şimdi?

Arsene Wenger ?

"Mourinho'yu istemem"



Almanlar Mourinho'yu konuşturuyor, İspanyollar da Höness'i. Şu hayatta en çok röportaj yapmak istediğim adam işte budur.

Önce şuradan girelim: 1974 yılında Real Madrid'den teklif almış. Real'in o dönem benimle ilgilenmesi çok büyük bir onurdur hayatımda diyor ama 22 yaşındaydım ve Bayern'den gitmek istemiyordum diye de ekliyor. Demem o ki Real o dönem ayrılmaz ikili olan Breitner ve Höness'in ikisine birden teklif yapmış ama bu adamdaki Bayern aşkı bambaşka..

Bayern fazlasıyla Real ile benzeşir diyor. İkisi de ülkesinin en çok kupa kaldıran takımı, ikisi de Avrupa'da diye bla bla gidiyor. Kibirleri de benzeşir bu iki takımın ama yönetimi benzeşmez. İlkesizliği de benzeşmez. TV gelirleri hiç benzeşmez zira 140 nere 24 nere.. İki tane Cristiano Ronaldo alırsın aradaki farkla ama birisinin elde hazır parası diğer krediyle vesaire vesaire.. Diğer açıdan küresel bazda Real daha büyüktür Bayern'den filan.

Mourinho'dan girmişler.

Hakkını teslim ediyor, bugünkü Madrid için Zidan'lı kadrosundan daha iyi diyor, bizim onlara olduğu kadar onların da bize saygısı var diyor. Mourinho harika bir iş çıkardı ama sadece iki yıllığına diyor ki sonuna kadar katılırım. Twitter'dan da geçmiştim. Mourinho takımlara bir çeşit doping etkisi yaratıyor. Mourinho ile beraber uçuşa geçtikten sonra geriye çok bir şey kalmıyor. Misal Bayern basın toplantısında Mourinho'nun da çok "doğru" bir şekilde üzerinde durduğu gibi hala daha Van Gaal'ın imzasını taşır.

Mourinho'yu ister misiniz diye sorulunca..

İstemem diyor

ve samimidir inanın.

İstemem çünkü burada "kim olursa olsun" bir adam bütün kontrolü eline alamaz. En üstte kulübün kendisi vardır.Bu kulüp herhangi bir insandan daha önemlidir ve ilkeleri vardır diyor.

Oldukça doğru bir yaklaşım.

Ben Mourinho'ya her türlü takımı veririm, dünyanın sanırım şu an en iyisi desem "nefret edenin" dahi sesi çıkarmaz. Lakin Bayern dediğin kulüp profesyonelleşme konusunda üst düzey.. Başkanı ve hatta gelecekteki başkanı,sistemi her şeyi belirgindir.

Son olarak Real'de en sevdiği oyuncunun İker Casillas olması beni hiç şaşırtmadı. Sadece futboluyla değil karakteriyle de çok büyük bir kişilik diyor ki bu ayrıntı beni hiç şaşırtmadı. Bayrak adamları acaip sever, sadakat her şeydir onun için ve Casillas da her bakımdan ona uygun.

Çok keyifli geçecektir zira benzer sistemi oynayan iki takım yarın karşılaşıyor. Bana göre turu Real Madrid geçer, çok net ve fakat yine de çok keyifli maçlar olacaktır.

Dil etkisi



2011 Mart ayında beş büyük ligi analiz edip "o ülkenin dilini konuşmayan" teknik direktörün geçmişte olduğu gibi başarılı olma şansı bugün çok zor demiştik. Futbol gelişti, ülkeler arası farklar azaldı ve artık en ufak ayrıntı kaderinizi çizebiliyor. Uçağın üzerindeki çizik gibidir, uzaktan bakıldığında görülmez belki ama uçak belirli bir hıza ulaştığında onun düşme nedenidir. Futbolun gelişimi de fazlasıyla hızlı oldu.

Hamburg dönemi burada Fatih Terim söylentisi çıktığında hemen üzeri çizilmişti zira o "Almanca" bilmiyordu. Hepsi budur.. Oldukça da önemlidir.

Mourinho'ya basın toplantısında yeniden Bundesligaya gelme şansın varmıdır diye sordular. Cevabı ise fotoda görüldüğü üzere kulaklığı çıkarıp ancak bu kulaklık olmadan sorunu anlayabildiğim zaman olmuştur. Almanca bilmiyorum ve dil teknik direktörlük mesleğinde fazlasıyla önemli olan bir etkendir diyor.

Haksız mıdır?