24 Aralık 2009

Jose Luis Chilavert.!



Unutulmaz bir adamin unutulmaz bir karesidir. Bu görüntü 2002'den fakat aslinda 1998 Dünya kupasinda Bulgaristan karsisinda direkte patlayan frikigine üzülmüsüzdür.. Zira o gol olsaydi Dünya Kupasi tarihinde bir ilki gerceklestirip tarihe adini yazdiracakti ama her türlü yazilmistir onun adi aslinda.. 60'tan fazlasi klup takimlarinda olmak üzere Attigi goller, marksist olmasi, 99 da Paraguay'da yapilacak turnuvaya ülkenin ekonomik durumu acisindan yaklasip tepki koymasi, Martin Palermo ile olan kavgasi ki öyle ilerlemis ki düsmanlik, olasi kirmizi kart konusunda bu ikili söz konusu oldugunda bahisler filan iptal olurmus.. 1998 de karizmasi saglamdi, güzel ve renkli adamdi.. Severdim cok zira unutulmaz böyle isimler..

Bundesliga: Devrenin Yildizlari.!



Felix Magath

Inanilmazi basariyor bu adam.. Schalke takimi ile yaptiklari yenilir yutulur seyler degil. Önce dedi ki hemen olmaz, beklemek gerek ve süre 4 yil.. Bunu söylemeye su her bakimdan kötü devrealdigi takimda bu adamin hakki var ve Schalke ancak 4 yil icerisinde kendine gelebilirdi.. Istedigi hicbir oyuncuyu alamamistir, para yok.. Birakin oyuncu transfer etmeyi Rafinha'yi ihtiyactan satmak durumunda kaliyordu klup.. Ilk defa oyuncularin parasi verilemiyor dedikodulari yükseliyordu ve ekonomik acidan durum o denli kötü. Kuranyi-Farfan bitmis.. Rakitic silinmis ve baska da isyapar oyuncusu da kalmamistir.. Ve bu takimi ben sezon basi gördüm, cok kötüydü.. Hala daha iyi oyun oynuyor diyemiyorum ama mücadele öyle bir seviyede ki bu takimin kaybetmesi cok zor.. Son haftada farkli sonuclar alinsaydi ligi lider bitirecekti neredeyse.. Bir puan ile Leverkusenin ardindan ikinci durumda. Peki bunu kimlerle basariyor ? Benim Schlake'de ilkonbir cikan oyuncunun ismini ilk defa macta duymam cok nadir yasanir bir durumdur.. Bunu da bana yasatmistir.. Joel Matip, Lukas Schimidt, Christoph Moritz.. Az cok takip ediyorsunuz bu ligi , kimdir bu isimler bilginiz var midir ? 18-19-20 yaslarinda üc oyuncu.. Genc olmasi önemli degil misal Rakitic, Holtby,Zambrano Höwedes gibi kadronun gediklileri arasina girmis isimler de genctir ama biliyoruz..Simdi Kamerun da milli takima cagirmis, 18 yasinda bebe Joel Matip.. Bu gibi isimsizlerle Bundesliga ikincisi olmustur ki inanin bana sadece teknik adam basarisidir.. Gönderilmesi gündemde olan Kuranyi'yi zaten piyasaya sunan bu adamdir.. Magath etkisidir bu.! Bu ilk devrenin bana göre en basarili ismidir zira öncesi, bir hazirligi yoktur digerleri gibi..


Stefan Kiessling

Eskisi kadar genclere yönelmiyorum.. Lakin bir dönem özellikle genc oyuncular üzerinde cok fazla dururdum. Nürnberg'de iken Kiessling'i sevmistim cok.. Hatta benden cok kardesimin kesfidir bu. Kiessling, Hakan Sükür yerine alinmasini istedigim tek oyuncuydu aslinda zira bu adamin gol atmasi gerekmiyor bir forvet olarak.. Ki bu sene Bundesliganin ilk devresinin de gol krali olmustur lakin aslen size katkisi bir forvet olarak oyunun icerisinde yer almasi ve savasci kimligi nedeniyle onun ilkonbirin icerisinde olmasi orta sahaya fazladan bir ofansif oyuncu yerlestirme imkanina sahip olmaniz.. Leverkusen'in güzel futbolunun bir baska nedeni olan üc ofansif orta saha ile saha yer almasi buradan kaynaklanir.. Cok önemli bir katkidir bence.. Öyle basar ki bu adam inanamazsiniz.. Evlilige pek sicak bakmiyor ama cok düzgün bir iliskisi, cocugu filan oldugu icin hayati da sadece futboldur.. Alinmasini cok istemistik lakin olmadi. Kesinlikle takima her macta katki yapar, muadillerinin aksine golcüdür de.. Saglam asirtma golleri ,teknigi ve kafasi vardir.. Bu ilk devrenin oyuncu olarak bir diger yildizidir..



Thomas Schaaf

Sözlerim bitmiyor bu adam hakkinda.. Pek cok otorite onu Bundesliganin en iyi hocasi olarak gösteriyor artik.. Ben ezelden hastasiyimdir zaten.. 22 maclik bir yenilmezlik serisi yakalamistir.. O degil de durusu yetiyor adamin.. O ne sakinlik, o ne sadece isi ile gündeme gelebilme becerisidir.. Bir takime bir adam böyle yakisir mi ? St.Pauli'de de var bu zira 11 yillik futbolcusunu basina getirdi.. Bremen'de futbolcu olarak kariyerini tamamladi ve simdi de hoca olarak 10 yili geride birakti. Magath'in ardindan gelmisti takima ve hala da takimin basinda.. Inanilmaz bir karizmatik görüntü ciziyor Bremen-Schaaf ikilisinin beraberligi.. Gecen sene özellikle lig performansi yerlerde sürünür iken UEFA ve DFB kupasinda gösterdigi basarili performansin ardindan Diego gibi bir yildizin satilisi sonrasi bu sene hem Avrupa Ligi hem de Bundesligada güzel sonuclar almistir takimi.. Takimin oynadigi futbolun izleyenlere keyif vermesi de bir baska güzel ayrintidir. Son iki macta kaybettigi puanlar, güzel olan görüntüsüne bir kac cizik atmis olsa da bu devrenin göze batan performanslarindan birisini sergilemesine engel olmamistir yine de..



Ivica Olic

Bayern'in yeniden dirilisi esnasinda öne cikan pek cok isim vardir. Bu devreye damgasini vuranlar arasinda misal Thomas Müller ya da Holger Badstuber de önemlidir lakin iki isim sanirim biraz daha fazla öne cikmistir. Bunlardan birincisi süphesiz Ivica Olic'tir. Muhtesem bir performans göstermistir ve daha önceden de üzerinde durdugumuz gibi "kurtarici" rolüne bürünmüstür.. Önemli goller atmis ve zamanlamasi da mükemmeldir. Caliskanligi, hirsi ve becerisi takdire sayandir.. Van Gaal eminim ki yillar sonra bu döneme baktiginda sükranla anacagi iki isim olacaktir ve birisi Ivica Olic.. Digeri ise..



Daniel Van Buyten

Defans performansindan ziyade attigi kafa golleri onu inanilmaz yapmistir. Hamburg'da iken atmaya baslamisti ki bu sekilde öne cikmisti zaten.. üst üste attigi goller ile kendisinden bahsettirmis ve haliyle Bayernin yolunu tutmustur. Geldigi zaman Demichelis'i tandeme ceken Hitzfeld ondan muhtesem bir performans almis ve Lucio-Demichelis ikilisinden cok da forma bulamamistir.. Ve fakat Van Buyten oynadigi zaman kesinlikle size bir kac kafa golünü garanti eder bir yetenektir.. Sunu bilin ki bu bir istisna ya da döneme ait bir durum degil Van Buyten'in cok belirgin karakteristik özelligi ve yetenegidir bu goller.. Cok güzel kafa golleri atiyor.. Cok.. Olic ile beraber Bayernin ve belki de Van Gaal'in kurtaricilari olmustur..



Thomas Tuchel

Hemen her yerde bu devrenin yildizi olarak yer almistir kendisi. Deyim yerindeyse en iyi cikis yapan takimin cikis yapan hocasi konumudadir. Söz vermistik, hala aklimizda ve bir ara neden iyi oldugu konusu ayrintilariyla burada olacaktir.. Mainz belki de tarihinin en iyi cikisini yapmistir ve aldigi puanlarin nasil ve hangi takimdan olduklari da onu degerli kilan unsurlarin basinda geliyor.. Mainz kucuk bir takimdir Freiburg gibi.. Kaiserslautern ya da Köln gibi degil bir baska acidan.. Yeni cikmis bir takim olmasina ragmen ofansif futbol oynatmasi, gözle görülür güzellige sahip oyun ile sahada güc rakiplerinden puanlar koparmasi ve bunda bizzat teknik adamin yaraticiliginin da payinin olmasi onu buraya eklememize neden olmustur. Tuchel her bakimdan gelecen vaad eder bir hocadir.. Ilk devrenin de yeni cikmis takimi ile göze batanlari arasindadir..



Andreas Ivanschitz

6 gol 7 asist aslinda her seyi aciklamaya yetiyor.. Cok genc yasinda Avusturya milli takimina girip kaptan olan Ivanschitz yükselisinin ardindan cok ciddi bir cöküs yasamistir.. Avusturya'nin bekimi pozisyonunda disariya aciliyor ama isler umdugu gibi gitmiyor.. 20 yasinda milli takim kaptani iken 25 yasinda kadroya giremez bir görüntüsü vardi.. Sezon basi geldi ve inanilmaz bir performans gösterdi Mainz takiminda.. Goller, asistler, frikikler derken renk katti benim bundesligama.. Estetik olan her seye karsi bir ilgi söz konusu ve bu adam güzel goller atmistir asistlerinin yani sira.. Kendisine yeniden gelmis ve bu sefer biraz daha olgun.. Son maclarda bir düsüs gözlemlense de toplamda devrenin yildizlari arasindadir kendisi..



Bayer Leverkusen

Kiessling'e cekip aldim icerisinden ama aslinda ayirmamak gerekir.. Leverkusen takim olarak bu devrenin hem lideri hem de en cok göze batanidir. Hocasi keza gecen sezon son bes macta nasil yenilmediyse bu devre de hicbir takima kaybetmedi. Bakin hemen ardinda Magath'in Schalkesi vardir tabelada.. Lakin bir futbolsever olarak futbolu degerlendirme altina aldiginiz vakit fark cok fazladir. Leverkusen mini Barcasidir Bundesliganin.. Kazaniyorlar ama öyle de güzel oynuyorlar ki.. 4 tane Leverkusen macini üst üste seyredebilirim kesinlikle.. Bu devrenin en basarili ve en cok göze batan takimidir.. Lakin gecen sezonun ilk devresinde Hoffenheim ile beraber sonuc acisindan belki degil ama futbol olarak yine en az bu kadar güzel oynuyordu. Simdi soru gecen bilmem kac sezonda oldugu gibi bir son devre cöküsü yasayacaklar midir ? Iste bu yasanmamasi adina Hypia-Heynckes gibi tecrübeleri takimin basina diktiler.. Merakla bekliyoruz..



Eljero Elia

Su kesin ki Hamburg klubü transfer konusunda uzun zamandir cok basarili. Hollanda pazarini iyi degerlendirmesi ve Bundesliganin da hatalarini affetmiyor. Simdi de Hamit'in pesinde sanirim.. Keza alt yapiya verdigi önem de takdire sayan.. Nerede genc var hepsinin pesinde ve topluyorlar bunlari.. Elia ise yine bu güzel transfer hamlelerinden bir tanesidir. Bu devre bence müthis bir performans göstermistir.. Ze Roberto basi cekiyordu ama guerrero ve petric gibi sakatklaninca göze batan en önemli ismi Elia olmustur.. Devrenin yildizlarindandir bana göre..


Kevin Kuranyi

Belki de Dzeko'dan, Grafite'den Misimovic'den daha fazla Magath'a sükretmesi gereken insanogludur Kevin Kuranyi.. Neredeyse dibi görüyordu. Hali hazirda onu piyasaya sunan adamdir Felix Magath.. Tekrardan onun yönetimi altinda basarili bir performans göstermis ve attigi 8 gol ile devrenin ve Schalke'nin yildizlarindan olmayi basarmistir.. Ben begenmiyorum tarzini veya ona gösterilen sayginin karsiligi olarak bize sundugu futbolu.. O para etmez derim ve yillik aldigi ücret bir yana bonservisi kesinlikle ederinden fazladir. Magath etkisi dedigimiz seyin bir baska göstergesidir aslinda.. Misal Gomez yetenektir, forvettir, golcüdür ve nereye giderse gitsin atacaktir gollerini .. Lakin Kuranyi iyi bir futbolcudur belki ama yildiz oyuncu kavramina ben pek uyduramiyorum.. Ama iste Magath ile beraber yillarin ortalama oyuncuyu Grafite cosar da Kuranyi durur mu ? o da atar gollerini..



Toni Kroos

Bayern macina bilet buldugumuz nadir anlardan birisinde ilk defa Bundesligada forma giydi Toni Kroos.. Energie Cottbus macinda seyrettim onu ilk.. Televizyondan izledigim oyuncularin bir kisminin gelecegi ve kendisi hakkinda yanilabilirim ama canli canli izledigim oyuncular konusunda zor.. O genc yasinda ve ilk macinda bu denli insiyatif alip dogru oynayabilen bir oyuncunun önü aciktir.. Saglam bir yetenektir ve yüksek ihtimal Hoeness onu seneye Bayerne geri alacaktir.. Bu devrenin tartismasiz yildizlarindan birisidir.. Attigi her gol bir kac kez seyredilecek kadar güzeldir.. Leverkusen tam ona göreydi ve o da hakkini verdi bu güzel takimin icerisinde futbolun.. Aslen bir aksilik olmazsa seneye kendisini cok daha iyi bir sekilde gösterecektir.. Ben Kroos'u Marin-Özil ile birlikte gelecegin alman milli takiminin degismezleri arasinda görüyorum..



Dante

Aslinda listelere genelde bunun tandemdeki esi Roel Brouwers girer zira Van Buyten, Maik Franz gibi golcü defanslar arasindadir lakin bu inanin cok daha güzel bir adamdir.. Gladbach'in cikisinda onun emegi tartisilmaz.. Tandemde oynar lakin pas güzelligi ve sogukkanli olusu inanilmazdir. Simdi hatirlayamadigim bir gol var ki -sanirim schalke maciydi- geriden verdigi müthis pas sonucu gerceklesmistir. Galatasarayin aradigi özelliklere sahiptir ama buradan bu oyuncuyu cekip almak cok zordur. Nürnberg macinda canli izledigim icin biraz daha iyi görüyorum.. Maca gittigim eniste ile beraber gözümüzü alamadik.. Sogunkanliligi ve nereye oynamasi gerektigini cok iyi görebilen, sahanin tamamina hakim bir stoperdir.. Mac icerisinde defansif orta sahaya kayar gerektigi vakit zira o bölgenin de hakkini verir.. Ikili mücadelede kazanma orani ilk onun icerisindedir Bundesligada.. Cok güzel bir kesiftir ki belcika ligine de bakmak gerek arada.. Sol bek de oynar, tandem ve hatta defansif orta saha da.. Süper bir performans göstermistir..

-Aslinda basta leverkusen teknik adami Jupp Heynckes, Frankfurt takimindan Maik Franz, Bremen'den Marin,Özil, Wolfsburg'dan her seye ragmen Dzeko, Hoffenheim'dan Eduardo ve özellikle Berlin'den kolombiyali golcü Ramos,Mainz'den Hoogland da olmasi gereken isimlerdir ve unuttuklarimiz vardir mutlaka.. Lakin "simdilik" bu kadari yeter sanirim..

Arda Turan Ayrintisi.!



Hazir bahsi gecilmis iken ekleyelim, ben onun bu sene basindan beri sergiledigi performansdan dolayi gayet memnunum. Gecmiste o kaymalari, kosturmacalari arasinda gram efektif olmadan cabalamalarini geride birakti. Arda Turan analizinde özellikle bu efektif olmayasini, ilk parlama esnasinda bize gösterdigi oyuncu kimliginden gittikce uzaklastigini belirtir iken ya güzel bir hoca ile calismasini ya da Avrupaya gitmesini istemistik gelisimi acisindan.. ilk secenek gerceklesti ve oldukca güzel bir yola girdigini belirtmeliyiz sanirim..

Galatasaraylilarin yüzde doksan dokuzu ile ben Arda konusunda ayrilirim. Bugüne kadar her yaptigi eylemi yüzde yüz dogru buldugumu söyleyemem. Hatta acik acik genc yasinda bence biraz gereginden fazla sorumluluk almasindan dolayi cok fazla hata yaptigini dahi görebiliyorum.. Bakin bugünkü röportajinin bir ayrintisi sudur:

"Benim hayatım Galatasaray. Hani bir futbolcu, yerine başkası oynadığı zaman içinden der ki; birazcık kötü oynasın da kıymetim anlaşılsın.. Ben kendi içimde onu bile yendim."

Yenmistir. Ve inanirim ki bundan sonra yolu aciktir onun.. Cok güzel bir yola da girmistir kendisi. Hem oyuncu performansi acisindan hem de karakter olarak.. Lakin bugüne kadar böyle güzel bir adami kazanan Galatasaray takimi kesinlikle bu bedeli de ödemistir derim ben ve bu cümle bana cok da tanidik gelmistir..

23 Aralık 2009

Magath'in Sirri.!



Bir teknik direktörün takimin basari ya da basarisizligindaki payi nedir ? Genel kani odur ki basarisizligin asli sebebi takimin teknik direktörüdür.Bir takima etki eden faktörlerin hemen hepsi "teknik adam" basliginda toplanilabilir mi ? Misal takimdaki oyuncular, parasini alamadigi icin huzursuz olup performans sorunu yasarsa bunun nedeni takimin teknik direktörü müdür ? Nedeni olmasa da sonuclardan dolayi sorumlusu teknik adam olarak görülür her zaman. Yine takimin belki de zamanla oturan sisteminin bel kemigi konumunda olan oyuncunun sözlesme sorunu ya da ekonomik nedenlerden dolayi elden cikarilmasi sonucu basarisiz olan takimin sorumlusu takimin antrenörü müdür ? Her teknik adamin belirli alanlarlarda görev yapacak bir ekibi muhakkak ki vardir ama bunun disinda takima direkt etkiyen konumda bulunan klubun personelinin basarisizligi sonucu takima etkiyen sorunlardan teknik adam mi sorumludur ? Ortalama görev süresi iki yil dahi olmayan bir üst kurumun otoritesi/belirleyiciligi ne kadar olabilir ? Cok kisa sürede üst üste alinacak maglubiyetler sonrasi isinden olabilecek olan bir teknik adam kafasinda olusturdugu sistemi sorunsuz bir sekilde oyuncularin itirazina ragmen uygulabilme olasiligi nedir ? Kaderi oyuncularinin elinde olan bir teknik direktörün oyuncularla olan iliskisi sanildigi kadar otoriter olabilir midir ? Özellikle sahip oldugu idman metotlari icerisinde oyuncularin ondan sikayeti kacinilmaz olan bir teknik adamin üzerinden bu sorulara cevap bulabilecegimizi düsünüyorum.

Meslektaslarindan belki de en önemli farki calistigi oyuncu grubunun pestilini cikararak basariya ulasmasi olan Felix Magath'in teknik adam kariyerini mercek altina aldigimiz vakit bu sorulari sorarak basarili olabilecegi kosullari bizzat kendisinin cok iyi bir sekilde olusturdugunu görüyoruz. Zira onun sisteminde calistirdigi oyuncu grubunun itaatsizligi o cok güvendigi basari recetesini gecersiz kilmaktadir.

Magath, antrenörlük mesleginin baslangicinda "cankurtaran" antrenör olarak damgalanmisti. O düsme potasindaki pek cok klubun ilk secenegi konumundaydi. Takim o tehlikeli konumdan uzaklasir uzaklasmaz ilk basarisizliginda da calistigi klupten özelikle oyuncularin sikayeti sonrasi gönderilen ilk kisi oluyordu. Iki devre oynuyordu takimlarda.. Muazzam bir ikinci devre cikarir iken sonrasinda gelen yeni sezonun ilk maclarindan itibaren basarisizligi da kacinilmaz oluyordu. O geminin ancak firtina esnasinda kaptani olabildigini sürece basarili olabildigini Hamburg, Bremen, Frankfurt deneyimleri sonucu anlamisti.Durgun denizlerde ise otoritesinin sarsilmasi bir yana güclü olan oyuncu grubu onu göndermenin yollarini aramis ve cogunluga uyan yönetim de bu kacinilmaz sonu her zaman Magath'a hazirlamislardir. Daha dün Hoeness, Magath'in gönderilmesini ayni nedene yani oyuncularin onu istememesine bagliyordu.. Magath bu farkli konumlarda gelen basari ve basarisizliklarinin siki bir analizini yapmis olmali ki sorunlarin kaynagina inip onlari kökünden cözmeyi basarmistir.



Bir teknik adam düsünün ki elinde bir basari recetersi var ve futbolu biliyor. Antenörlük konusundaki basarisi o receteyi uygulayabildigi zaman ancak muazzam olabiliyor. Frankfurt düsme potansinda iken Magath ile calismaya baslamis ve öyle bir ikinci yari performansi göstermistir ki son macinda kümede kalmayi basarsa da ikinci yari puan tablosunda ilk üc takimin arasinda yer aliyordu. Yine de bir sonraki sezon kaderi degismedi. Buradaki fark oldukca önemlidir. Nedir bu iki farkli devrenin birbirinden farki ?

Küme düsme potasinda teknik adam degisikligine giden klubün en azindan sezon sonuna kadar bir baska teknik direktör ile anlasmayacagi ortadadir. Bu gercek oyuncularin özellikle onun o sert idmanlarindan dolayi isyan edip cesitli ayak oyunlari yapmasini engellemistir. Küme düsme potasinda olan takimin yildiz oyuncularinin da gücü normal kosullarin aksine yok denecek kadar azdir zira bu tabeladaki yerin kovulan teknik direktörün ardindan sorumlusu olarak addedilirler. Dolayisla Magath'in önündeki diger engel de kendiliginden ortadan kalkmistir. Yeni bir sezonun icerisinde ise yeni oyuncular ve oyuncularin takim icerisinde zamanla elde ettigi gücün yani sira Magath calisma sistemini begenmeyen insanlarin ona karsi cikma, isyan etme ve onu degistirme imkanina sahiptirler.. Dolayisla olmazsa olmaz otoritesinin saglanmasi bir önceki sezonun sonuna dogru olusan olumsuz kosullarin aksine cok da kolay degildir.

Magath formülünden kisa dönemde de olsa üst üste yakaladigi basarilari nedeniyle yüzde yüz emindir ve önemli olan sorun bu formülü uygulama konusunda önüne cikan engelleri asmaktir. Idmanlarin sertligi sonucu sportif direktörle bir olup kendisini kovduracak oyuncu kitlesine karsi en önemli hamlesini Stuttgart klubunde meslek hayatina devam eder iken sportif direktör konumuna yerleserek asmistir. Bu da onun kariyerinde bir takimi kümede tutma basarisinin disinda alt siralarda iken basina gectigi futbol klubünü Sampiyonlar Ligine götürerek gözle görülür bir basari kazanmasina yol acmistir. Bayern Münih klubunde ise ayni yil icerisinde üst üste iki kez hem ligi ve ayni zamanda DFB kupasini alarak duble yapip basarinin gücü ile isyana karsi durabilmistir lakin ilk tökezlemesinde oyuncularin da isyanini göz önünde bulunduran Hoeness onun isine diger kluplerde oldugu gibi ayni nedenden dolayi son vermistir.



O Wolfsburg'a gittigi vakit bir baskasinin basarisizligini teknik adam olarak kabul etmek istemiyordu. Hali hazirda kadro icerisinde onun isminin önüne gecip isyan edecek oyuncularin bulunmamasi bir yana uzun süreli olan sözlesmesi ve bir futbol klubunun hemen hemen bütün pozisyonlarindaki isimlerini belirleme hakkina sahip olarak kendisinin disinda kendi basarisina engel cikaracak her türlü etkiyi saf disi birakmasi basarisinin anahtaridir. Grafite, idman sirasinda bayginlik gecirse dahi isyan edemeyecek konumdaydi. Bayern Münih kariyeri sonrasi orta sinif takimi olan Wolfsburglu oyuncularinin hemen hepsinden ismi daha büyüktü ve bu onun basarisi icin olmazsa olmazi olan yüzde yüz otorite olmasini sagliyordu. Klubün masörlerinden oyuncu bulmasi icin dis ülkelere gönderilen scoutlara kadar her türlü personeli bizzat kendisinin belirlemesi sonucu daha ilk yilinda klube tarihinin en iyi derecesi olan besinciligi tattirmistir. Klubün tarihin degistirebiliyor zira onun köklerine kadar inip gerekli kosullari saglayabiliyordu. Arkasindan gelen sezon bir klubun tarihinde ilki gerceklestirip onu Bundesliga sampiyonu yapmistir. Bir klubün tarihine karsi durmak icin ona ait olan her bölgesini yeniden insa etmesi gerekliliginin bilincinde olmasidir aslinda Magath'i digerlerinden ayiran faktör. Her teknik adamin belirli kosullar altinda basarili olacak ya da basarili olmus bir formülü vardir belki ama cok az teknik adam kendi dogrularinin gecerli oldugu kosullari olusturmak üzere futbolun disina cikmayi akil etmistir. Futbolun hem basit bir oyun oldugunu ve ayni zamanda sadece taktik ve dogru felsefe ile yönetmenin basariya yetmeyecegini, futbolun disinda yer alan pek cok etkenin de basariya giden yolun icerisinde bulundugu oldukca karmasik bir oyun oldugunu bizlere göstermistir.

Magath, iyi bir teknik adamin her seyi dogru düzgün yapsa dahi önüne futbolun disinda yer alan pek cok engelin cikabilecegini görmüstür. Sahadaki futbolcularin istenileni yapmasi konusunda gerekli kosullari olusturmak icin caba harcar iken teknik sorunlarin yaninda klubun oyuncu bulmasindan ekonomik sorunlarina kadar olan her türlü sorumlulugu bizzat üstleniyordu. Sadece bir teknik direktör olarak onu tanimlamak mümkün degildir. Bugün Schalke'nin basinda klubün Besiktas'tan alacagi olan paranin pesine düsen bir teknik direktörden bahsediyoruz.. Ernst ve Ailton nedeniyle varolan borcun ödenmesi icin bir baska klube ultimatom vermeyi saha icerisindeki basari ile bire bir baglanti icerisinde oldugunun farkinda olan bir teknik adamdir Felix Magath.. O ayni zamanda Satranc oyunun da hastasidir ve Schalke stadinin hisselerini klubün efsanevi menajeri Rudi Assauer'dan 650 bin euro karsiligi alarak calistigi yere olan güvenini ortaya koymus, Rafinha'nin ve diger önemli oyuncularinin satilmak durumunda kalacagi ekonomik darbogazdan da kurtulmasina ayni güveni ana sponsporu Gazprom'un da göstermesini saglayarak dolayli yönden etkili olmustur.

Schalke deneyimi öncesi aldigi kupalar ile otorite konusunda sorun yasamaz iken klubun icinde bulundugu olumsuz ekonomik kosullarin basarisinin önüne engel cikarabileceginin farkindadir. Magath analizi icerisinde aslinda teknik adamin futbol klubunun basarisinda payinin sanildigi kadar büyük olmadigini cok net görebiliyoruz. Favre yönetimi altinda Sampiyonlar Ligi biletini son macinda kaciran Hertha Berlin bu sezon belki de tüm zamanlarin en kötü takimi olma yolunda lig sonunculuguna demir atmis bir sekilde hayatina devam ediyor. Kirilma noktasi ise teknik adamdan ziyade klubün futbolun disinda kalan konulari yöneten ve bugün Wolfsburg'un basina gecmis sportif direktörü Dieter Hoeness'in 2009 haziran ayinda klupten gönderilsidir. Bayern Münih'in son 30 yil icerisinde degisen tüm teknik direktörlere ragmen basarili olmasinin temelinde onlarca teknik adamdan ziyade Uli Hoeness'in klubü yönetme seklinin oldugunu herkes bilir. Barcelona bir yil icerisinde varolan bütün kupalari alir iken teknik adami henüz daha teknik adamlik kariyeri olmayan takimin eski oyuncusu Guardiola oldugunu biliyoruz.. Ferguson, Mourinho gibi dünyanin en iyilerinin arasinda yer alan hocalara neredeyse top yüzü göstermeyen Barcelona takiminin basarisini tek basina Guardiola "teknik adamligi" olarak addedilebilir mi ? Mourinho ile kiyasa soktugunuz vakit Guardiola "teknik adamligi" oldukca ciliz kalmaktadir belki ama Guardiola'nin 1990 yilindan bu yana zamanin buyuk bir bölümünü Barca takiminda gecirmesi, calistigi klubün kosullarini iyi tanimasi ve klubün gecmisten gelen belirgin bir felsefesi olmasi sonucunda teknik adamliktan ziyade "Guardiola yönetimi" ona büyük bir avantaj saglamistir. Gecen senenin finalina kalan iki teknik adamin en önemli özelligi iyi bir taktisyen olmalarinin disinda birbirlerine yakin süre o klubun iceirisinde nefes alip bir seyleri iyi bir sekilde yönetebilecek tecrübe ve akla sahip olmalaridir belki de..



Magath, gecmise bagli olan sistemin devaminin icerisinde bir isci olmaktansa klubü bastan sona yeniden kendi mentalitesine göre insa ederek ve klubün kendisinden bagimsiz isleyen mekanizmasini yokederek ona olan yabanciligini ortadan kaldirmistir ve öyle ki o calistigi klubün en yakin tanidigi kendisi olmustur. Onu belki de ilk yilinda ondan daha iyi yönetebilecek/taniyacak kimse kalmamistir zira her sey ona göre yeniden bicimlendirilmistir.. O her futbolcuya göre farkli bir tavir sergileyebilecek pedagoji egitimine veyahut bu kapasiteye sahip degildir belki ama her futbolcunun ona dogru yönelmesini saglayacak kosullari olusturma konusunda oldukca iyidir. Önelmi olan bu kosullari hazirlamasi degil, bunun gerekliliginin farkinda olmasidir ki zamaninda cankurtaranliktan oldukca isyan etmis bir adamdir ve inanirim ki bu isyan onu bu formüle götürmüstür..

Bayer Leverkusen'in degisen teknik direktörlere ragmen degismeyen oyun felsefesi, son ceyrekte yasadigi kacinilmaz düsüsler ve basarilarinin belirli bir düzeyde kalmasi da teknik adamin etkiyemecegi bir klup sistemi olduguna dair önemli göstergelerden birisidir. Leverkusen yönetimi kendisine daha iyi futbolu oynatacak bir teknik adamdan ziyade daha iyi yönetecek bir teknik adam arayisi icerisindeydi sezon basi. Skibbe ve Labbadia gibi iki farkli teknik adamin ayni sonucu dogurmasi isin teknik adamlik kismindan ziyade yönetim sorunu oldugunu acik ediyordu.

Felix Magath iyi bir teknik direktör olmasindan ziyade iyi bir analizcidir. Bir takimin basina teknik adam olarak atanmasinin yeterli olmadigini yasayarak ögrenmistir. Onun yönetimi altinda yer alan oyuncular, diger teknik adamlarin oyuncularindan daha fazla calismak, daha fazla emek vermek durumundadir ve bu basli basina bir rahatsizligin, fazladan bir isgücünün habercisidir. Oyuncu isyani kacinilmaz olarak kendisini gösterecektir ve ilk olarak buna karsi kendisini güzel bir sekilde konumlandirmadan o yola girmiyor. Akabinde her sey yolunda gider iken Gerets'in Wolfsburg klubünde iken yasadigi menajer-teknik adam sorunundan dolayi da kariyerine basarisizlik eklemek istemiyor. Bir kac basarisiz sonuc icerisinde kovulabilecegi bir sistemin icerisinde oyuncularin alacagi önemli rolü daha isin basinda kabul etmiyor ve uzun süreli sözlesmeler, umut vermeyen söylemler ile konumunu etkisizlestirecek durumlari da bertaraf ediyor. O, cok iyi futbol oynatabildigi ya da cok sert idman yaptirdigi icin degil kendi formülünün basarili olacagi kosullari bizzat kendisi hazirlayabildigi icin cok büyük bir teknik adam ve futbol insanidir. Sadece bu basit gercegi akil edebilmesidir aslinda cok sey..

21 Aralık 2009

La Rage.!



"Her şey bir rüzgâra bakıyor ağabey
Bakma esrar çekip mayıştıklarına
Bir gün var ya bu Mağribli çocuklar
Bir gün yakacaklar Paris’i" (H.Albayrak)

19 Aralık 2009

Galatasaray - Genclerbirligi : 1-0




Ve sonunda Galatasaray Lider.!

Ya ben Serdar Kulbilge'den baslamak isterim. Hic unutmam zira Kocaelispor'da oynar iken de ayni sekilde zaman gecirmek icin inanilmaz absürdlükler yapan bir kaleciydi. Bu tamamen onun oyun anlayisinin icerisine yerlemis bir taktik sanirim.. Cok ilginc bir kaleci oldugunu söylemek gerek.. Her mac icerisinde bunu deniyor ve nedeni daha cok psikoloji bilim dalini ilgilendiren bir mesele zira herhangi bir mantigi yok yaptigi sacmaliklarin.. Ama bu ilk degil, bunu hatirlatmak isterim ,sürekli böyledir.

Takimda kimi degisiklikler yapilmak zorunda kalindi. Balta, stoper'e gecti. sag bek Ugur Ucar olur iken sol bek de Caner Erkin. Caner, hucum acisindan umut vaad eder oyun oynasa da olgunlasamamis futbolu nedeniyle takima cok ciddi sorunlar cikartiyor. Genclerbirligi ilk yari boyunca gol pozisyonu üretemese dahi geldigi kanat hep Caner'in oldugu bölgeden idi. Savunma zaafiyeti bir soru isareti olustursa dahi hucumdaki hareketliligi nedeniyle üzerinde durulmasi gereken oyuncu oldugunu dusunuyorum. Yine de bu kadar savunma zaafiyetini tek basina olusturmasi cok ciddi bir sorun. Mesele hucum bölgesinde cok sik yer aldigindan dolayi geriye gelememe degil yerlesim hatasi, adam kacirma ve ofsayt taktigini bozma gibi temel defansif hatalar yapmasidir.. Sol acik mi sol bek mi buna kendi icerisinde bir karar verip o yönde ilerlemesi gerekir.

Takim ilk yari boyunca neredeyse pozisyon vermeden üst üste Kewell ile pozisyonlar buldu. Ben her seye ragmen cok ciddi bir orta saha problemi oldugunun altini cizmek isterim. Galatasarayin atak oynadigi, pozisyon vermedigi bir yari boyunca yanlis paslarin adedi nedir, ögrenmek isterim. Bu kadar cok pas hatasi normal degil.. Top kanatlara tasindigi vakit özellikle Keita ile takim cok önemli ataklar gelistirebiliyor lakin buraya gelesiye kadar olan sürec mercek altina alindiginda hem Elano'nun neden o bölgede topla bulusamadigi ve ayni zamanda onun yerine topla bulusan pas özürlü defansif orta sahalarin varligi tartisma konusu yapilmali ve üzerinde durulmalidir. Sorununuz nedir ? Silah zoruyla Elano'ya oynuyorlar ki bir pozisyonda Topal bilmem kacinci yanlis pasi sonucu olusan güvensizlik nedeniyle oynadi ki yan yanaydi her ikisi de.. O bir acik bulamadi ama Elano gayet sakin bir sekilde öndeki oyuncuyu gördü, pozisyon aut olsa dahi bu ayrinti orada kimin oyunu kurmak zorunda oldugu ya da insiyatifi kimin almasi gerektigine iliskin cok net bir cevap idi anlayana.. Yeter yahu.. Oynayin ve kurtulun.. Bir saga bakiyorsunuz, bir sola bakiyorsunuz ki top hala önünüzdeyse -ihtimal yüzde 50- iki adim ötenize ancak iletebiliyorsunuz.. Birakin isbilene..

Caner hamlesi defansin ahenkini bozmustur ki rotasyona sürekli basvuran teknik adamlarin özellikle bu bölgedeki degisimler sonucu kacinilmaz problemidir. Genclerbirligi 55 dakika boyunca varlik gösteremedikten sonra bu hatalar sonucu kendisine geldi. Üst üste yerlesim hatalari sonucu öyle pozisyonlar kacirdi ki kenardaki teknik adam cildirmakta sonuna kadar hakliydi. Bu bocalama döneminde sans Galatasarayin yanindaydi belki ama macin geneline baktiginizda elde ettigi galibiyeti sonuna kadar haketmisti. Sorun su ki gol Baros olmadan cok da kolay degil ve defans dörtlüsündeki degisiklikler, kademe ve pozisyon hatalarini doguruyor ki bunun disinda bir üstünlügü de olmamistir rakibin..

Kewell muthesem oynadi yine.. Öyle bir gol atti ki ofsayt nedeniyle sayilmasa dahi insan bir daha bir daha seyredesi geliyor.. Keita ile beraber macin en iyilerindendi süphesiz.. Keita hucum gücü demektir. Keita yoktan yere pozisyon üretmenin adidir.. Golün bir önceki adimidir ve ben sahsen istikrarsiz ya da formsuz görüslerine katilmiyorum zira kötü oynadigi maci hatirlamiyorum ama cok buyuk hata yapmistir Fenerbahce macinda, bu baska.

Bunun disinda takimin sahada macin basindan itibaren macin son dakikalariymiscasina panik halinde ataga cikmasi da henüz oturmayan sistemin ve bu sistemi icsellestirememis oyuncu fazlaligina isarettir. Hemen hepsinin de kaynagi orta üclünün gerek insiyatifi eline alamayan-aldirilamayan Elano gerekse de Topal-Sarp'in hucum konusunda aktif rol alamayacak ölcüde yetersiz kalislari.. Bu ayni zamanda savunma acisindan da olusan zaafiyetin de sorumlusudur zira siz atak yapmaniz gereken yerde yanlis pas nedeniyle atak yiyorsunuz ki olacak is degil bu kadar pas hatasi.. Tüm bu hatalarin esliginde Balta'nin stoperdeki cikislarini, pas isabetini ve hatta oyuncunun kosu yoluna attigi güzel toplari da takdir ettik.. Beklentisizlikten olusan bir memnuniyet hali olsa gerek..

Genclerbiligini ise begendim ben. Harbuzi'nin oyun aklini sevdim mesela.. Kendilerine güvenerek oynamalarini ve futbolu oynatmama üzerine degil de oynamak istegiyle süslendirmeleri takdir edilmesi gerekir. Seyir zevki veren maclara sahne oluyor onlar sahada yer aldiklari vakit.. Doll bu takim ve bu lig icin bir nimettir, üzerinde durulmasi gerekir lakin öyle bir hava var ki her an ya baskan "cek git" diyecek ya da Doll "ben gidiyorum yeter be" diyecek gibi.. Bu adam bu takimin basinda iki sene durabilsin, Genclerbirligi belirli bir konuma ulasacaktir kesinlikle..

Ve.. Futbolu bilmeyen Rijkaard ile Galatasaray Avrupa Liginde Lider, Türkiye Liginde de Lider olmustur, gerisi de simdilik ayrintidan ibaret..
Son olarak;

Heriiiiiii heriiiii kiwillllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll heri.. Heri kiwilllllllllllllllllllllllllllllllllll.!!!

18 Aralık 2009

Sami Hyypiä.!


Sonuna kadar anlamak istedigim kluplerin basinda geliyor Leverkusen.. Cok sey degisse de onlar icin degismeyen göze hos gelen futbol, son ceyrekte varolan cöküsleri, daimi ikincilikleri filan.. Klubun oyuncularindan ve yönetiminden bagimsiz kendisine has güzellikleri, sorunlari ve bir oyun felsefesi mevcut ki bunun üzerinde daha sonra diger örneklerle baska bir yerde duracagiz.. Leverkusen'in gecmisi cok degil 30 yil.. Bayer firmasinin öz evladidir. Ve fakat 79 yilindan bu yana klup ara vermeksizin birinci Bundesligada yer aliyor. Üstelik cok az klubun ulasabilecegi basarilari da mevcut.. UEFA kupasi, Sampiyonlar Ligi finali oynamasi gibi.. Bremen ve hatta Hoffenheim gibi güzel futbol oynayan kluplerin arasinda yer alir kendileri.. bunlarin bir baska özelligi de baskinin belki de yok denecek kadar az oldugu kosullara sahip olmasi filan.. Bunun avantajini saha icerisinde görür iken baska acidan basarili sonuclar sonrasi tepe noktasindaki kirilma aninda taraftar yüklenmesinden ziyade daha cok konumlarindan dolayi olusan baskiyi da kaldiramadiklari görülebiliyor.. Özellikle Bayer Leverkusen'in kaybettigi finallerin haddi hesabi yoktur.. Daimi Lig ikincisi gibi bir sifati layik gördüler bu takima ki 97 yilindan bu yana sampiyonlugu yoktur belki ama 4 kez lig ikincisi olmuslugu vardir.. O baski olmuyor iste.. Bu yüzden sene basinda cok önemli bir transfer gerceklestirdi ki yüzde yüz dogru bir hamledir Sami Hyypiä transferi.. Sanirim Schalke maciydi ve 75. dakikada sakatlanip cikmak durumunda kalmisti bu tecrübe.. 2-0 önde olan takim on bes dakikada öyle iki gol yedi ki her ikisi de defansin düzeninin bozulmasi sonucuydu.. Öyle güzel ve o kadar da önemli bir adamdir.. Lakin suraya konu etmemizin sebebi cok baska. Ben size aslinda cok basit bir sey sunacagim.. Ülkede eksikligini öyle cok cekiyoruz ki dayanamadim suraya koyuyorum.. Leverkusenin bu güzel futbolunu mercek altina almis Spox.. Ben de inanilmaz keyifle nasil oyun kuruyorlar, nasil deli gibi pres yapiyorlar, rakipleri köseye nasil sikistiriyor, taktikleri filan derken üzerine egildim. Bu analiz icerisinde oyun kurma esnasinda akla ilk gelen secenek ise bir Galatasarayli olarak hüzünlendirdi beni resmen.. Söyle ki:



..Sami abimiz oyunun kurulmasi adina topu Castro'ya dogru yolluyor efendim.. Servet ya da Gökhan Zan'in da siklikla yaptigi gibi..




Castro presi yiyince geriye Sami abisine oynuyor ki dogal ve dogru bir secim.. Bunu da kendi takimlarimizda siklikla görüyoruz..




Bakiyor ki rakip önde sizden daha fazla sayiyla size basiyor.. Ortadaki oyun kurucuya atsa üc tane rakip oyuncu aninda basip alacak.. Elbette bunun sonucu ileride bir adami bos birakmis olma zorunlulugunu doguruyor.. Bizde böyle oldugu vakit ne yapiyoruz ? Efendim coktan marke edilmis defansif orta sahalara oynuyup geri aliyoruz ki cok kez tekrarlaniyor ve baya bi süre de burada geciyor.. Peki Sami ve Avrupanin hemen her takiminin defansi bu durumda ne yapiyor ? Bizim defansin sahip olmadigi cok basit bir secenegi isaretliyor, ilerideki bos oyuncuya topu gönderiyor..



Ne kadar basit degil mi ? Iste bu basit olan neden benim ülkemde hep "cok zor" oluyor, onu hic anlamadim.. Bu ülkenin son yirmi yildir en büyük problemi su basit pasi atacak defans oyuncusundan yoksun olmasidir.. Ancelotti, Milan'da iken ofansif orta saha olan Pirlo'yu geriden oyun kurmasi adina defansif orta sahaya Gattuso'nun yanina kaydirmisti.. Bizim de ayagi top yapan her oyuncunun orta saha olmak istemesi nedeniyle bir diger sikki isaretlemeliyiz.. Topal'in stopere gecmesi gibi degisimler.. Ya da gurbetci kovalayacaksiniz.. Yoksa bu tarz bir defans cikmasi icin bi 20 yil filan daha bekleyecegiz gibi duruyor..

Adios München.!



Devre arasinda kesinlikle gidecekolangillerden..

Geldiginde yakiyordu ortaligi.. Bu sene basinda yasadigi sakatlik aslinda onun bugünkp konuma gelmesinde etkili oldugunu söylemeliyiz.. Oyuncunun dili baskadir, her antrenör kendi dilinden anlayacak oyunculariyla yoluna devam eder.. Olan bitenden kim ne kadar sorumludur bilemem ama Bayern'e yaptigi katki pek yadsinamaz.. Inter-Roma filan diyorlardi ama menajeri her ikisini de yalanladi.. Bonservisi filan yok, Hoeness alti ayligina kiralariz diyor, yani alti ay sonra sözlesmesi sona erecegi icin bedavaya alin.. Kesinlikle gidecek ama nereye ? Türkiye'ye yolu düser mi ? Ben Hoeness'in yaptigi katkilardan dolayi ona iyilik olsun diye degil de(eniste böyle dusunuyor bizim) aldigi hayvani yillik ücret yüzünden erkenden kurtulmak istedigini düsünüyorum.. Zira her seyi alt alta topladiginiz vakit Toni'nin buradaki kazanci yaklasik 10 milyon eurodur efendim.. Bakalim ve görelim ,nereye gidecek bu güzel golcü..

Anlastilar.!



Simdi Löw anlasti. Alman fedarasyonu ile olan sözlesmesini 2012 yilina kadar uzatti. Yillik 3 milyon euro. Bakin bu anlasma ve para konulari genelde cok kaba bir sekilde degerlendiriliyor.. Alaman türklerinin hangi milli takimi secmesinde dahi etkili olan bir para mevzusu var aslinda. Misal Löw 3 milyon aliyor ama reklam anlasmalari nedeniyle bu rakam aslinda 4,5 milyon euro. Oyuncularin Alman Milli takiminda oynamasi ile Türkiye Milli takiminda forma giymesi arasindaki "maddi" fark da secimlerde etkili olabilir.. Sponsorlardan reklamlarina ve tüm bunlarin sagladigi popülaritelerine göre degisiyor her sey.. Fedarasyonun oyunculara verdigi primlerin disinda misal Alman milli takimina sponsor olan markalarin oyunculara ekstra gelir saglamasi gözden kaciyor.. Toplamda ciddi bir fark oluyor her bakimdan.. Belki Türk Milli takimi icin söz konusu olamaz ama sadece Klose'nin Almanya'yi degil de Polonya'yi secmis olmasi kafadan bir 10 milyon euro zarara girmesine neden olacak idi..



Thomas Schaaf.. Beklenilen oldu ve iki yilik sözlesme imzaladi. Magath ile beraber tartismasiz su an Bundesliganin en iyi hocasi konumunda.. Bir fark sudur ki; Magath kendisini her yerde ispatlamis iken Schaaf ne oyuncu ne de teknik adam olarak Bremenin disina cikmamistir. Muhtesem bir birliktelik söz konusu ki yarim asira yaklasacak böyle giderse.. Toplamda Almanyanin kovulma ihtimali en az olan teknik direktörüdür.. Ofansif futbolun da temsilcilerindendir.. Bilbao'yu üclediler ki oyuncularin isimlerinin önemli olmadigi bir takim yaratmistir aslinda da bir zaman sonra cok daha iyi görülecektir..

Iletisim.!



Cok karisik bir gün yasadim. Gün gectikce bu güzel insanlarimi anlamakta zorlaniyorum. Lan iletisime gecmek neden bu kadar zor ? Neden bir bahane arar insan kendisine basit bir "merhaba" demek icin ? Neden dogum günü beklenilir.. ? Bu utangacligi, cekingenligi de hicbir sekilde anlamadim.. Yemiyoruz ki biz adami.. Bilmem kac gün, kac ay ve hatta kac yil beraber vakit gecirip de ayri düstügüm insanlarin uzun süredir su blogu takip ettiklerini ögreniyorum ve gelin görün ki bir merhaba demek icin dogum günümü bekliyorlar.. Yuh diyorum hepinize..

Bunun disinda iyi geldi bu özel gün.. Ne kadar kizsam da o kadar da güzel hissettim, o kadar iyi ki aramissin cümlesini kurdum. Buradan da arayan,soran, bir sekilde iletisime gecen herkese cok cok tesekkürler..

14 Aralık 2009

Bremen Laneti.!



Ben bu futbolcuyu kimseyle tartismam. Bir iki degil 100 macini seyrettim. Yetenekli ve cok güzel bir futbolcudur Diego. Cok iyidir ama ondan daha iyi olan bir sey varsa o da Bremen'in lanetidir. Bremen'de parlamis ve buradan giden yildiz oyuncularin bir baska yerde "Bremen performansi" sergileyememeleri uzun zamandan beri görülebilir bir durumdur. Lanetidir Bremenin.. Zira sizi parlatir, sizi bir baska sunar futbol piyasasina..

Ismael, almanyanin en iyi defansiydi, Borowski milli takimin bile vazgecilmeziydi, Ailton Bundesliganin en cok gol atan yabanci oyuncusu olmustu ya da Frings Alman milli takiminin Ballack ile beraber degismez oyuncularinin basinda geliyordu.. Bremenden gittikleri yerde oynayamadilar.. Pek cogu bir yil oynayip geri döndü.. Klose belki iyidir ama asla ve asla Bayern'de bir Bremen performansi gösterememistir.. Pizzaro cok iyi bir baska örnektir. Yeminle diyorum iki tane Anelka'ya degismem ben Pizzaro'yu. Her türlü gol atan bir golcüdür. Sag ya da sol ayak.. Kafa ya da frikik.. ceza sahasi ici ya da disindan.. Ama gelin görün ki Bayern'e gitti, ordan Chelsea'ye.. ve dönüp dolasip geldi yine Bremende oynuyor ve cok iyi oynuyor da.. Diego'nun da sonu sanirim Pizzaro'ya benzeyecektir böyle giderse.. Oyuncularin kötü olmasi degil Bremenin lanetinin cok güclü olmasina bagliyorum ben bunu.. Bir istisna ise Fabian Ernst'in Besiktas performansidir belki.. Adam burada Bremen'deki performansini bile geride birakacak sekilde yeniden dogdu ki benzeri cok yoktur..

Iki lanete inancim sonsuz.. Birisi Ballack'in her oynadigi finali kaybedecegine digeri de Bremen'den giden yildiz oyuncularin bir daha asla Bremen performansina ulasamayacagina.. Bremen&Ballack lanetleri oldukca güclüdür ve bu ikisine inaniyorum zira mantikli bir aciklamasi yoktur tüm bu olup bitenlerin..

Tunay Torun..!



Hakkinda bir sey yazacak degilim. Nasil bir oyuncu oldugunu merak eden cok güzel bir asist ve ondan daha da güzel, beceri gerektiren golü attigi Nürnberg karsilasmasinin özetlerini izlesin ki Youtube kaldirmadiysa hala duruyor orada.. Göz göre göre gelen bir türk oyuncu daha. Peki milli takim yetkilileri ne yapiyor ? Tunay zamaninda Almanyanin u18 davetini reddedip Türkiye adina U17'de oynamisti.. Hadi Mesut'u göremediniz ve degerini algilayamadan ayagina gitmem yok sunu bunu yapmam dediniz. Ama bilin ki su cocuk da kacarsa sorumlusu kesinlikle Tunay ya da babasi, kayincosu degil Türk milli takim yetkilileri olacaktir.. Simdiden söylemesi diyorum ben, baska da bir sey demiyorum.. Sadece su cocuga hakkini verdigi icin Labbadia'ya baska bakiyorum artik ben.. helal olsun.. Berg'in onun bunun oldugu yerde adaletli davraniyor..

Edi ile Büdü.!



Saglam bir kapismaydi onlarinkisi. En azindan kol kirilir yen icinde kalir sacmaligina düsmeden acik bi sekilde meydan muharabesine dönüstü varolan kavga. 15 gol atamayacagina iliskin iddiaya girmelerden kitap yazarak ayar verme girisimleri ve daha neler neler.. Kazanan kimdir cok da ortada degil belki ama Matthaeus'un cok sey kaybettigi bir zitlasma oldugunu söyleyebilirim zira Klinsmann almanlarin bir baska sevdigi adamdir.. Öyle ki koca Bayern lobisini bile adam etmistir milli takim sefligi yaptigi dönem icerisinde.. cok az insan bunu basarir..

Kizdirmayin Onu.!



Sey derler.. kaybettigi zaman cildirir, delirir, cok degisir.. Öyledir de. Bir röportajinda 90 dünya kupasi ceyrek finaline iliskin kucuk bir ayrintiyi dile getiriyordu. Rakip 10 kisi kalmis ve takim 1-0 önde ama gel gör ki Klinsmann her topu aldiginda üc kisi arasina girip kaybediyor.. Kenarda deliriyor Kayser.. Yanina gelen italyan top toplayici cocuga yaklasip "sen girsen hepsinden daha iyi oynarsin" diyor filan.. Klinsmann iyice sacmalayinca yanina yaklasan Brehme'ye emri veriyor: Tüm takima söyleyin kimse Klinsmann'a oynamasin.. Böyle bir sey dogru ya da yanlistir, önemi yok. O tam da o zamana göre alinmis bir karardir.

Sunu demek isterim: Kazanma hirsi genelde aranilan özelliktir. Bu tarz kaybetmeye tahammülü olmayan lider ruhlu adamlarin genelde belirli bir "basari recetesi" yoktur. O an ve kosullar gereginde cok seyi yapabilirler.. Bu yüzden kopya edilemezler.. Pek de kucumsenmeyecek basarilar kazanmis olan Fatih Terim'in de belki size verecegi akli yoktur ama kaybetmeye de tahammülü yoktur ve bu bazen tek basina yetebiliyor..

Degismeyen Yüzler.!



Sizi bilmem de ben görür görmez tanirdim bu iki kardesin kim oldugunu..

Ahmaklik ?



Bremen Sportif direktörü Allofs Özil'e sinirlendi. Nedeni de sudur: Özil, ilk yari sonunda kabine gider iken yolda Farfan ile forma degis-tokusuna girdi. Allofs bunun pek profesyonelce yapilmis bir davranis olmadigini belirtir iken Özil'in saha icerisine konsantre olmasi gereken yerde böyle budalaca bir eylem icerisinde olmamasi gerektigini söyledi. Özil ise Farfan'in kendisine gelip forma istedigini ve bunun bir sorun olacagini düsünmedigini lakin yine de sorun olduysa özür dilerim diyerek ortami yumusatacak tavri sergiledi.

Allofs sinirlenme konusunda haklidir belki ama bu kadar sinirlendirecek kadar absürd bir sey oldugunu düsünmüyorum. Daha cok sorun su ki Mesut sözlesmesini uzatmiyor ve Diego gibi klube para getirmeden gidecektir, biraz da bunun sinirini cikartiyor gibi geliyor bana.

Kurtarici.!



Inanilmaz.. Van Gaal yatsin kalksin bu adamin alindigina sükretsin.. Elbette son bes macin besinde de gol atan Gomez ya da ortalamanin üzerine cikan Schweinsteiger performansi filan da önemli ama bu cok baska.. Sakatligi süresince bayern yerlerde sürünmüs ve iyilesir iyilesmez takimi ayaga kaldirmistir.. Hirsi,mücadelesi bir yana öyle etkili bir performans gösterdi ki takimin tek basina kendisine gelmesini saglamistir.. Bir de pek kimsenin farketmedigi Badstuber ayrintisi da önemlidir ve "kurtarici" sifatina yakisir eylemlerde bulunmustur. Tuchel'in de mentoru olan mart ayinda vefat eden babasinin o güzel kimligini de üzerinde tasiyor bu genc yasinda.. öyle olgun ve öyle gelecek vaad eden bir futbolcudur..

Velhasil Olic'li Bayern durdurulmaz bir takim olma yolunda ilerliyor..

10 Aralık 2009

Sen Takla Atarken Ben.!



Insana Ibrahim Sadri siiri yazdirir bu resim..

Sen takla atarken ben
yaslandim diregin arkasina
seni bos birakan o embesil defansa
delicesine küfrettim..

Sen takla atarken ben
sunu bunu sunu bunu yaptim
devrik cümlelerle de anlatinca
siir diye bunu millete kakaladim.

Sen takla atarken ben
yaptiklarimi anlata anlata
sair oldum yere düsemeden
sen.

Sen takla..

Bayern Mucizesi.!



Aslinda Stuttgart da bir mucize gerceklestirdi lakin onun acilimi cok zor degil. Yeni bir teknik adam, yeni bir hava ve kendi evinde olmasi gereken cok da güclü olmayan ekibe karsi bir galibiyet.. Lakin yüzde doksan yeni yili baska bir yerde karsilayacak dedigimiz Bayern'in bir üst tura cikmasi mucize. Birakin farkli skoru, Ribery'li dahi Sampiyonlar liginde böyle güclü rakibe karsi deplasmanda böyle bir zafer elde edilmemistir. Robben katkisi da önemli olsa da Ribery-Robben ikilisi olmadan bunu basarmislardir..

Simdi hakkini vermek gerekir. Hazir bizde de sportif direktör, futbol yönetimi gibi konular tartisiliyorken belki biraz yardimci olur.

Basinin büyük bir kismi alinan basarisiz sonuclardan dolayi Van Gaal'i istemiyordu. Cok insan coktan kovulmasi gerektigine karar kilmisti. Sampiyonlar Liginden herkes elendi gözüyle bakar iken ligde de durum oldukca kötüydü, nerden baksan fiyasko bir hoca secimi olarak etiketlenmisti. Iste tam bu noktada futbolun icerisinden gelen adamlarin futbolu yönetmesinin avantajlarini görüyorsunuz.. Klinsmann'i kovar iken Hoeness bizzat sahit oldugu taktiksizligi de göz önüne bulunduruyordu oyuncularin son bes macta güvenmedigi hocayla calismasi sonucu bugün bir üst tura ciktigi Sampiyonlar Ligi biletini alamama tehlikesi bir yana.. Hem Beckenbauer hem Hoeness o cok kötü günlerde biraz da baskanlik nedeniyle sürekli röportaj verdiler.. Sürekli olarak sunu dile getirdi ikisi de:

Biz antrenmanlari seyrediyoruz.. Van Gaal'in bu isi ne kadar iyi yaptigini görüyoruz. Isine saygili ve her bakimdan güzel is cikartiyor, anlamadigimiz tek nokta basarisiz sonuclardir. Hocanin yanindayiz, yaptiklarindan memnunuz lakin bu basarisiz sonuclar devam ederse olacaklara da karsi duramayiz..

Demem odur ki Bayern Münih'in farki biraz da para babalari tarafindan degil de kendi futbol efsanelerinin klubü yönetiyor olusudur. Paradan oldugu kadar futboldan da anliyor olmalaridir. Böyle olmasaydi isin kolayina kacip herkesin "evet" dedigi bir isim bulup basari beklemeye koyulurlardi filan..

Maca gelirsen Olic ve Butt muhtesem oynadilar ki Olic artik dayanamadi. beni cikarin bittim dedi. Lahm'indan Van Bommel'ine kadar ölümüne kostular.. Kaptirdigi pek cok topu yerdeyken mücadele etmesi sonucu geri kazanmislardir onlarca defa. Iyi futbol biraz da mücadele etmeleri nedeniyle oynanilmistir ki sahada gördügüm uzun zamandan beri en iyi Bayern idi.. Helal olsun..

Hakli Gurur.!



Özil neden gitti biliyor musunuz ?

O Schalke'nin gelecek vaad eden oyuncusuydu. Babasina Lincoln'den sonra onun yerine gececek futbolcu olacagina dair söz verdiler.. Lincoln'un cok önemli bir zaman diliminde aldigi bes maclik ceza nedeniyle ilkonbirde forma sansi dahi bulabildi. Herkes olasi bir Lincoln gidisi sonrasi onun buraya gececegini düsünüyordu. Schalke'nin cok akilli menajeri Müller ne yapti ? Lincoln'u Galataaraya vermesinin disinda Mesut'un önüne ayni yasta baska bir genc futbolcu aldi, 10 numarali formayi da ona verdi: Ivan Rakitic.. Babasinin ve Mesut'un delirme noktasi budur. Benim oglum yedekte kendi yasinda bir oyuncunun arkasinda bekleyemez diyordu babasi.. Ya da eger yedekte kalacaksa bugün aldiginin iki kati parayi almasi gerekir onun mantigiydi. Schalke kubü menajeri ile savasti ve o sevgili Müller Mesut'u yetenek oldugunu bile bile 4,5 milyon euro bonservis bedeli karsiligi satisa koyup sunu dedi: Oglunu Maradona saniyor, madem öyle onu isteyen gelsin biz vermeye haziriz.. elbette bu parayi ona verecek bir klup cikarsa.. Kimsenin talip olmayacagini düsünürken Hannover, Stuttgart hemen atladi üzerine.. Derken Bremen sonradan gelip isi bitirdi.

Bugün Bild'deki yorum söyledir: Zavalli Magath.. Mesut Özil'e karsilik Rakitic ile sahaya cikacak..

Ileride ne olur, misal Bremen karsisinda Rakitic cosar mi bilmem ama su yorumu yazdirabildiyse cok hakli bir gururu vardir hem babasinin hem de Mesut'un.. Dilerim ki ayni gururu Terim karsisinda da yasamazlar bir gün..

Butt Penaltisi.!



Cok usta isi penalti atmistir Bayernin "yedek" diye alip günden güne yildizlasan kalecisi Hans Jörg Butt. Burada kaleci olmasinin avantaji sonuna kadar kullanilmistir. Ve aslinda güzel penalti atmanin sirri topu iyi bir yere gönderebilmekten ziyade tamamen karsidaki kalecinin psikolojisi üzerine yogunlasmaktan gecer.. Bana göre penalti atislari tam bir psikolojik savastir.. Penaltiyi imkaniniz varsa bir daha izleyin ve ne demek istedigimi anlayacaksiniz..

Bir Teselli/Tavsiye Verme N'olursun.!



Size bir sir vereyim mi ? Aramizda kalsin ama ben yasami ve yasamayi sevmiyorum. Aramizda kalsin derken aramiza aldigimiz insan sayisinin da fazlaligi isin tadini tuzunu kacirmaya basladi. Eskiden birileri daha okusun diye yapmadigimiz soparlik kalmaz iken okurlar arttikca yazarak rahatlayan, nefes alan insanlar olarak kendimize zarar verdigimizi gec de olsa anladim ben. Bu yüzden ileride bu tarz hicbir yere oturmayan yazilarin burada son bulmamasi adina bir kac bir sey yapmayi dusunuyorum. Okurlarin sayisinin artmasinin sanilanin aksine olumlu faydasi yoktur zira sizi tutarli olmaya dogru itekler. Tutarli olma cabasi bilin ki bu dünyada sizi bir baskasi olmaya, sahtekarliga götüren en siktir boktan erdemin adidir. Insanoglu her an ve her saniye yeni bilgilerle yenilesip bambaska birisi olurken daha az bilgi ve tecrübe sonucu olusmus eskisine nasil ve neden bagli kalsin ? Düsündügünüzü cokca zaman ice atmanizi saglayan, sizi gelismekten dahi alikoyan ise bugüne göre cok daha az bilgiyle varolmus kendinizden cikan sonuclari iceren söylemlerinizin üzerinizdeki "tutarlilik" baskisidir. Tutarlilik ve Sadakat, Oscar Wilde'nin yillar yili öncesi söyledigi gibi olumsuz anlami aslinda daha fazla olan ve size "erdem" diye yutturulmus iki absürd kavramdir. Tuttuguna yapisip kalabilme kolayciligi nasil ki her zaman güzel bir eylemin ifadesi degilse her yeni bilgi kirintisinda dahi degisen insanin zamanla yeni olusan benligini ve bunun sonuclari olan begenilerini/secimlerini inkar edip gecmiste kalanda israr etmesi de hos degildir. Ve fakat istenir ki insan on bes yasinda degismeyen gercegi kesfetmis olsun ve ömrünü buna adasin ki tutarli olabilsin ya da sadik kalabilsin..


Bir seye "Sadik kalmak", tutarli olma halinin eylemidir. Gelisimi ve degisimi reddetmektir. Misal On yil önceki kit beyninle ulastigin sonuclara ve secimlerine sadik kalmanin neresi erdemdir yahu ? bugün eyledigini/söyledigini yarin yanlislayacak bir bilgi ile karsilasmayacaginin garantisi var midir ? Bilim bile kendi buldugu sonuclara sadik kalmamis, quantum ile aldatmis iken newton'u sen kendine su halinle nasil güveniyorsun ? Misal ergen ve dünyadan bihaber saf halinle gözünde büyütüp sevdigin bir insana bugün sadik kalmayip onu gerizekali bulman daha cok senin gelismisliginin bir göstergesidir, sadakatsizliginin degil. Baska türlü bunu anlatirsam cok baska bakarsin ama. Bu gercek önünde durur iken hala ve inatla ömrümün sonuna kadarli cümleler kurma askiyla insanin yanip tutusmasini anlamak cok zor. O ki herhangi bir sey olabilir, düsünce ya da insan, yillar sonra dahi sadik kalabiliyorsan sana o yillarin pek bir sey katmadiginin bir baska ifadesidir, sorun degil lakin erdem adina, sadik kalmanin/tutarli davranmanin toplumsal yasamda sana daha güzel kimlik bicecegi inanci ugruna böyle dangaliklar yapiyorsan ileride bir gün anlarsin ki is isten gecer ama bu konformist tutumun yüzünden kaybettiklerin gözünde büyür, seni de yer bitirir simdiden soylemesi. Sadede gelirsek gittikce artan okur kismina bir seyler sunmak hem beni ortalamaya dogru süründürüp ise yaramaz yapar, hem de bu birliktelikten filan derken aslinda ben cok baska bir sey diyecektim. ne diyordum ?

Yasam..

Yasadigim hayattan ziyade basit bir sekilde herkesin kendi capinda yasadigi bu hayati sahsen "ben" cok anlamli bulmuyorum ve bana biraksalar yasamak da istemem. Gereksiz buluyorum cokca zaman ve acikca söylemek gerekirse icerisinde bu kadar aciyi barindiran bir varolmusluk haline türlü türlü övgü düzülmesini de hicbir zaman anlamadim. huh, sizce ne derler tam bir depresyon bunun adi degil mi ? Yalan yok, nasil adlandirildiginin da önemi yok ama durum bu. Genelleme yapmaktan kacinmak gerek ve ben kendi capimda yasadigim hayatin icerisinden cikan sonucu buraya aktariyorum. Inaniyorum ki yasamin saf hali degil ama sizin hayatiniz yasamaya deger tonla ayrintiyla doludur, buna sözüm yok ama sizin de bana kendi yasaminizi ve icerisinden itinayla sectiginiz o güzel ayrintilari öne sürüp yasamak cok güzel be abi gibi iseyaramaz tesellileri vermeye hakkiniz yok. Anlamsiz bir sey bu.

Intihar etmeyi düsünmüyorum. Böyle bir ihtimal dahi yok lakin bu ihtimali düsündürecek olmasi nedeniyle bu konulari da olmasi gerektigi gibi cok acik bir sekilde de konusamiyorsunuz. O sacma salak ve gercekten de adami intihara sürükleyecek tavsiyelerden, yaklasimlardan kacmak adina icinize gömülüyorsunuz ki bu kacis hali bile ise yaramiyor cokca zaman.. Icine türküdügümün empatisi de iste burada devreye giriyor..

Kendinizi karsidaki insanin yerine koymanin adidir Empati. Nefret ettim su kavramdan ve buradan yola cikarak bana ve yasamima iliskin inanilmaz gerzek tavsiyeler veriyorlar ki ne susturabiliyorum onlari ne de dur yahu sacmaliyorsun diye kesebiliyorum iskenceyi. Cabani takdir ediyorum yalniz sen kendini benim yerime koyarak daha cok kendi alacagin keyifleri, mutluluklari ya da üzüntüleri kesfedebilirsin ve bunun bana su yaziyi yazdirmanin disinda bir yarari olmuyor genelde. Bana ne senin benim yerimde olsan alacagin hazlardan ? Sen ben misin ki ? Sen belki ickiye düskün bir adamsin ve elimin altindaki viskiden yasama deger biciyorsun ama ben degilim.! Sen belki asiksin ve bir gün bir ihtimal dünyanin en mutlu insani olacaksin ama ben asik filan da degilim. Ha bir de ask.. Kendisinden degil ama insanlarin ondan bahsetmesine artik tahammülüm kalmadi benim.

Söyle ki..

..abi asik mi oldun ya da hatun mu sorun yoksa diye baslayan yaklasim nedendir bilmem bunalimli olarak gördügü bir insana sorulmasi gereken ilk soru olarak akillarda yer etmistir. Kesinlikle bir ask-mesk sorunu olmasi gerekir bu kirli düsüncelerin altinda yoksa yasamak muhtesem bir seydir gibi absürd bir sonuc cikariyorlar karsima. Böyle bir sorunun olmadigini belirtmek icin "hayir" cevabi da yetmiyor bu hayatinin merkezine en az kendileri kadar tuhaf bir kadini koymus hanzolara ve kafayi cakasi geliyor insanin israrli yaklasimlari karsisinda. Bunun da kaynagi yine empati denen nanedir. Velev ki asik olmus olalim, benim durumum yeni degil ve bunun farkinda olmamak gibi bir sansim da yok. Kendimi eskisi gibi kandiramiyorum. Bir insana kaba hatlariyla tarif ettigim böyle bir ruh haliyle yasami nasil reva görür insan ? Hele ki sevdigi bir insani su cehennemin icerisine ortak edebilir mi ? Insan en cok kendisini iyi tanir ve yüzünde olusacak her türlü kivrima dikkat kesildigi bir insana böyle bozuk bir mali güzelmis gibi gösterip kazik atabilir mi ? Insan belki ortalamanin ask tanimi geregince bencillesir ve kendisinin yasayacagi hazlar adina her türlü soytariligi yapip bir sekilde karsidakini kandirabilir lakin en azindan ortak bir paydada bulusabilecegimizi düsündügüm sevmek cok baska bir duygu ki sevdigi insana kisinin bizzat kendisinin aci verecegi gercegi yeterince acidir. Kim demisse cok dogru demistir, sevgi insanin gücünden ve kendisinden vazgecme halini doguran en büyük duygudur.

E peki evlilik diye soran ve burayi okuyan tüm es,dost, akraba, arkadas ne varsa: Simdilik düsünmüyorum. benim gibi yasami cok da bir boka benzemeyen bir baska insan olursa belki bir ihtimal ve bunun disinda hele ki beyaz atli prens hayalini kuran alaman türkü ile hicbir sekilde. Benim atim yok olsa da zaten beyaz olmazdi ve hele prens hic degilim. Öyle "aynfah" degil bazi seyler ki aklinin alamayacagi ölcüde "böyse" seyler barindiriyorum icimde. Ne yazik ki nedenleri konusunda anlasamak da sonuclar konusunda mutlu sona ulastik muhattaplarimla diyelim.

Ve rica ediyorum.. Beni her kemanli bir müzik dinler iken gördügünde, her davet ettigi yere gelmedigimde, kafasindaki mutlu insan profiline her uymasimda, her "biraz yalniz kalmak istiyorum" dedigimde, her rakiya gömülüsümde, her türkü dinleyisimde burayi okuyan "sanirim bunalimda yaninda olmaliyim simdi" diye yaklasim gösteren her türlü alaman türkü basta olmak üzere es,dost,akraba,arkadas: Lütfen teselli vermeyin, kahramanim olmaya calisirken kabusum oluyorsunuz, farkinda olun artik. Intihar edecek olsam zaten "bu hayatin anlami yok be haci" der sizden teselli bekler sonrasi da kendiliginden gelir. Yok olmaz'dan, hayir abi'lerden anlamiyorsunuz ve iyi niyetinizi kavrayissizliginiz gibi silah gibi üzerime dogrultuyorsunuz ki bir gün o dogrulttugunuz nesnenin tetigini cekip sucu üzerinize atip kacmayi düsünüyorum. Bir daha özel isimleri cikarsak 50 kelimeden olusan dünyanizla baska insanlarin özel alanlarina girebilme cesareti gösteremeyesiniz diye.. Azicik susacaginiz yeri bilesiniz diye..

Iste bu nedenlerden dolayi kisa bir süre yokum ve geldigimde kim bilir, bunlarin hepsini yanlislayacak düsünceler icerisinde olacagim. Iste bu yüzden hala hayattayim ve sonuna kadar da bu umudu tasimak dilegiyle..

9 Aralık 2009

Öncesi ve Sonrasi.!

Önce..









Ve Sonra..




Mac icinde olan mac icerisinde kalmalidir geyigi de güdülebilir ama samimiyetsiz de olmamak gerek.. Su durumda her sey böyleyse kazanan Maik Franz olmustur zira saha icerisinde istedigini almistir her bakimdan..

8 Aralık 2009

Güzel Olmus.!

"Futbolu bilmeyen Rijkaard.!"



Rijkaard'in ilk sezonunda Galatasaray takimi ile yaptigi 15 mac sonucundakipuan tablosu su sekildedir:

4 .Galatasaray 15 9 3 3 30

Barcelona ile ilk sezonunda on ücüncü durumda iken on bes mac sonucunda olusan puan durumu da bu sekildedir:

13. FC Barcelona 15 5 5 5 19:20 -1 20

Rijkaard, Barcelona'ya geldiginde klup bazinda calistirdigi tek klup olan Sparta'yi klup tarihinde ilk olmak üzere küme düsürmesi etiketini tasiyordu o muhtesem Hollanda milli takimiyla yasadigi 2000 performansi disinda..

Ne ilginctir ki ikinci klup takimi kariyerine de yukaridaki istatistikler isiginda devam etmis ve klubu tarihinde ilk defa küme düsürme potasina sokmustur. Ve fakat bir devre sonucunda o potadan inanilmaz bir seri yakalayarak Valencia'nin ardindan ligi ikinci bitirme basarisini gösterebilmistir. Barcelona Rijkaard öncesi son sampiyonlugunu 1998/99 yilinda Van Gaal yönetiminde kazanmisti. Rijkaard ile 5 yil aradan sonra La Liga sampiyonlugunu tekrardan kucakliyordu ikinci yilinda.. Kendisinden önce mükemmel bir kadronun devami niteliginde bir basarisi olmadan üzerine bir yil sonra ikinci kez Barcelona'yi sampiyon yapar iken ayni yil Sampiyonlar Ligi Kupasini 14 yil aradan sonra Barcelona'ya kazandiriyordu. Cok degil 3-4 yil önce Mourinho'yu eleyen, onunla kiyaslanan bu adam bugün futbolu bilip bilmedigi konu edilebiliyor. Ilginc bir milletiz..

Simdi futbolu bilmeyen bir adam hem teknik direktör ve ayni zamanda futbolcu olarak futbolun en üst noktasi olarak kabul edilen Sampiyonlar Ligini kazanan dünyadaki bes insandan birisidir. Barcelona klubu yillar sonra sampiyonlugu ve sampiyonlar ligi sampiyonlugunu görüyor bu teknik adam yönetimi altinda.. Futbolculuguna girseniz kupa galiplerinden Uefa kupasina, Italya sampiyonlugundan Avrupa Sampiyonluguna ve hatta Sampiyonlar Ligi Sampiyonlugunu üc kez almasina kadar gider ki bitmez bu kupalar lakin sizler de utanmazsiniz o cok baska.

Futbolu bilmeyen Rijkaard, Barcelona gibi bir klubu kendi sistemine göre insa eder iken klubun tarihinde bir ilki gerceklestirip devre sonunda küme düsme potasina sokmasina ragmen bugün uzay futbolunu oynayan takim olarak adlandirilan yapinin temellerini atabilmistir.

Rijkaard Galatasaray'a geldiginde ise Barca'nin aksine calistirdigi tek klup sparta deneyimi ayrintisi yerine Barcelonaya yillar yillar sonra Sampiyonluk ve Sampiyonlar Ligini getiren adam olarak karsilaniyordu. Barcelona-Galatasaray farki bir yana gecmisine baktiginizda hem futbolcu hem de teknik adam olarak tartismasiz bir isim olmasi gerekir iken bugün son saniyede kacirdigi liderlige ragmen "Rijkaard'i tartismaliyiz" demeclerinden gecilmiyor ki mevzubahis konu teknik adam hatalari, mac icerisindeki yanlislari degil teknik adamin futbolu bilip bilmedigi konusudur. Barca gibi bir klupte kredisi üc ise burada on olmasi gereken yerde sanirim tam tersi durumda her sey. Barcelona deneyimi dahi olmadan futbolu bilmeyen bir adami alip bes yil sonra sampiyonluk ve on dört yil sonra sampiyonlar ligini kazanir iken Galatasaray cok aptal bir yönetime sahip ki futbolu bilmeyen bir hoca ile calismaya liderligi son saniyede kacirdigi bir gol sonrasi devam ediyor pek coklarina göre.. Avrupa Liginde lider olmasi da ancak o ligde basarisiz oldugu vakit cok degerli/önemli bir konumdur muhtemelen..

Galatasaraylilar huzursuzdur. Bir Galatasarayli olarak geldigi ilk gün Rijkaard hamlesi baslikli yazida bugünlerde yasanilacaklari görüp tedirginligi en sevincli günümüzde hissettigimizi yazdik. Yazilanlara gülüp gecemiyoruz zira yönetim takima önemli isimleri kazandirmanin ötesinde bir yöneticilik basarisi gösterememistir. Su ortam icerisinde bu basarilarina ragmen Rijkaard'in yetkinliginin tartisildigi noktada Skibbe ile dalis yapma cesaretinden ziyade onu ne hallere soktugunu hatirlayalim, yeter. Bugün Dünyanin en basarili klubu olarak addedilen, en iyi futbolu oynayan takim olarak gösterilen Barca'nin basarisi biraz da bu sonuclara ragmen Rijkaard'a güvenme, Rijkaard'i oraya getirme isbilirliginden/yöneticiliginden kaynaklanmiyor mudur ? Takimin basina getirmek baskadir sahip cikip basarilarina ortak olmak cok baska.. Barca o günlerde teknik adamini kovsa bugün buralarda olabilir miydi ? Galatasarayin 2000'li yillardaki sportif basarilarinin icerisinde Fatih Terim'i göreve getirmekten ziyade onun kadar zor bir adam ile calisma basarisini gösteren Faruk Süren'in payi da oldukca fazla degil midir ? Su ortama Skibbe'yi getirmekten ziyade onu koruyamayarak basinin önüne yem diye atma sacmaligidir.. Lincoln'u Feldkamp gibi bir adamla yan yana getirip sonuclara sasirmanin isbilmezligidir mesele. Arda'ya iki ay önce git deyip iki ay sonra sen bizim her seyimizsin tutarsizligidir. Dogru-yanlis degil ne yaptigini bilememezligin göstergesi ya da belirli bir felsefe dogrultusunda hareket edilmedinin bilincidir bizi korkutan.. Bülent Korkmaz'i atesin icerisinde atip sonrasinda kovmak gibi sürüyle örnek var ve Rijkaard bilsinler ki bizim oldugu kadar onlarin da son sansidir.

Iste bu yüzden bu korku nedeniyle taraftar olarak Rijkaard'i takimda tutmanin refleksidir 10 mac dahi oynamadan onun üzerine kara calmaya calisan kesime karsi koruma ve hicbir sekilde dokundurmamak.. Zira bu basinin cikardigi ses büyürse herkes bilir ki o yönetimi de ele gecirecek ve biz Feldkamp'dan bu yana yine yeniden baslama masalinin icerisinde bilmem kacinci kez düsecegiz.. Ister putlastiriyor deyin isterseniz de tanri muamelesi cekiyor, hic önemli degil. Taraftar bilinci onu korumak durumundadir. Bir sezon sonunda on besinci dahi olsa ikinci sansi verdirmek icin vargücüyle calisiyorum, calisiyoruz.. Biz bunlari yapar iken siz "onu kovun, bunu kovun" demeclerine devam edebilirsiniz, bizce sorun yok ama bizim bu tavrimiz da sizce cok sorun oluyor, anlamak da mümkün degil..

Seydou Doumbia.!



Seydou Doumbia'yi sezon basi izleme sansimiz cok oldu ki her macta atiyordu. Sanirim ilk bes alti macta golü var. Young Boys Bern takiminin parlayan yildizidir kendisi. 1987 dogumlu oyuncu gecen sezon isvicre liginin 20 gol ile gol krali olur iken ligin en iyi oyuncusu da secilmisti. Arkadaslik macinda sonradan girdigi oyunda Fildisi Sahili milli takimi ile Almanya karsisinda golünü de atar iken Hoffenheim'in dikkatini cekmis ki bu konuda yalniz olmadiklarindan eminim. 10 milyon euro gibi bir para söz konusu ve devre arasi takima katma düsüncesi icerisindeler.. Tottenham'in filan da ilgilendigi dedikodulari var ve ben daha baska kluplerin de bu oyuncuyu almak icin caba sarfettigini biliyorum..Bu sezon icin performansi 15 macta 17 gol ki daha ne olsun?

Dünya Kupasi yildiz adaylarimdandir kendisi.. Feci atletik cevik, hizli ve teknik. Baktiginiz vakit bundan cok varmis gibi durur ama zamanla kendisini digerlerinden ayirmistir. Öyle ki oyuncu capun liglerinde gezer iken Young Boys Bern bunu alir. Bakin gecen sene isvicre liginde sonradan oyuna girip attigi goller ile kendisini ispatlamis, halkin sevgilisi olmustur. Öyle ki ilk bes macinda bes gol atar iken sahada 25 dakikadan fazla kalmamistir. Tam bir Joker oyuncu konumunda iken 20 gol atip gol krali olur ve fakat hicbir zaman ilk yarida gol atmadan bunu basarir. Sezon boyunca da sadece 5 kez ilkonbirde baslar.. Bu sezona firtina gibi girmistir ve yakinda daha da beter cosacak bir görüntüsü vardir.. Hoffenheim bu oyuncuyu almayi becerirse gercekten sampiyonlugun en önemli adayi olacaktir ikinci devre.. Umuyoruz ve bekliyoruz..

15.Hafta Bundesliga..!


Frankfurt- Mainz: 2-0

Burdan baslamali sanirim. Maik Franz yine i$ basinda. Daha önceden de belirtmistim, galibiyete giden yolda cok sey onun icin mübahtir efendim. Tam bir pisliktir lakin bu özelligi nedeniyle de sahadadir ayni zamanda. Bance'i da taniriz biz.. Onun da kadin dövmeleri, dirseklerden dolayi kirmizilari vardir.. Bu iki bomba bir araya geldiginde olan budur lakin surada sorun kesinlikle Maik Franz'in provakasyonu sonucu gerceklesmistir. Mac sonrasi Bance, Maik'e orta parmagini göstererek hareket ceker iken Franz'in kendisinin annesi ve babasi hakkinda iyi konusmadigini ve hatta hic cekinmeden "orospu cocugu" diye küfür etmesinin yani sira irkci söylemler icerisinde oldugunu belirtti. Maik Franz ise cok seyi kabul edebilirim ama irkci söylemler benim etik degerlerime aykiridir ve o da biliyor böyle bir seyin olmadigini ama bu yalan onun karakterini cok güzel gösteriyor diyerek kendisini savundu. Fedarasyonun hem mac sonrasi Bance'in hareketi ve Franz'in bahsedilen irkci söylemleri nedeniyle ikisi hakkinda sorusturma actigini da ekleyelim..

Maci maalasef seyredemedim dügün nedeniyle.. Bazen hayat böyle pustluklar yapar size. Yapacak hicbir sey yok deyip gectik ki ordan burdan takip ettik.. Akabinde özetleri seyrettim. Özet görüntüleri sonrasi söylenebilecek seyler de sinirlidir.

Maca damgasini Maik Franz vurmustur her bakimdan. 4.golünü atti ki Bayern'e karsi gol atan Gladbachli Brouwers ile beraber en golcü defans oyuncusu konumunda. Takimda da Meier'in arkasindan (5 gol) ikinci en cok gol atan futbolcu. Bunun disinda sadece Bance'i degil Amri'yi de bitirdi mac icerisinde.. Rakibin sinirlerine profesyonelce oynuyor.. Ileriye cikislari oldukca saglam ve attigi goller de puan getirici niteliktedir. Ochs'un takima dönmesiyle sag bekten stopere gecerek rahatladi ki her bakimdan "lider oyuncu" konumundadir..

Mainz'in kacirdigi bir gol var ki Bance'in sutu sonrasi inanamadim.. Akabinde bombos pozisyonda bir baska golcü defanslardan Hoogland atacak iken Bungert ile anlasmazliga düsüyor ki kaderini degistiriyor oyunun..



Cok degismis her seyden önce. Mac sonrasi pazar sabahi almanyanin en güzel spor programlarindan olan Udo Lattek'in her daim icerisinde oldugu Doppelpass'a konuk oldu. Yönetim ile tartismasini sürdürdügünü belirtir iken henüz Frankfurt'a gelmeden önce varolan düsüncelerim yüzünden takimin basina getirildigini ve baskan ile olan 20 yillik dostlugun da verdigi güven ile her türlü kavgayi yapmaya devam edecegini söylüyor ki özellikle baskanin ekonomik acidan elini cebine atamamasi üzerine oyuncu istedigini inatla belirtti. Tartismaktan ve fikirlerini dayatmaktan da vazgecmeyecegini tekrarladi.

Klinsmann kovulduktan sonra tv programina cikip cok önemli seyler söyledi. Bu pek cok teknik direktöre ders olacak nitelikteydi aslinda. Bayernin eski antrenörü , en büyük hatam yönetim ile uyum göstermek icin caba sarfetmem ve söylenilen her seyi kabul etmem oldu diyordu. Misal Lehmann ile anlasmasina ragmen yönetim istemedigi icin vazgectigini ve daha özellikle transfer konusunda sergiledigi tutumdan dolayi pisman oldugunu dile getiriyordu. Bir sene önce misal UEFA kupasinda yari finali gecemeyen takima katki yapmadan Sampiyonlar Ligi Sampiyonlugu hedefi koyulmasinin anlamsizligi diye gidiyordu.. Skibbe de biraz Galatasaraydan ve bu yasanilanlardan ders almis durumda. Inatla isteklerini bastiriyor ve devre arasi onun en cok istedigi Lincoln gibi bir oyuncuyu takima kazandirmak. Iki oyuncu var listede.. Ikisi de eski oyuncusu. Lincoln ve Gekas.. Bu ikisi gelirse cok baska seyler olabilir diyor ki yanlislikla Lincoln'ü transfer etsin Skibbe, Frankfurt'a kombine almayan ne olsun diyorum ben baska da bir sey demiyorum. Cok önemli bir üc puan alarak taraftari da bir süreligine tepkisizlige gömmüs durumda. Haftaya Hoffenheim deplasmaninda da alacagi bir puan dahi kar olacaktir zira sezon basi belirlenen hedefi yakalamis durumdalar.. Maalasef güzel oyuncu Maik Franz sari kart cezasi nedeniyle oynayamacaktir..



Stuttgart - Bochum: 1-1

Bu hafta en ama en cok güvendigim, kesin galip gelecektir dedigim takim Stuttgart idi. 90.dakikaya da 1-0 önde girdiler lakin son saniyede muhtesem bir frikik golüyle her sey degismistir. Kirilma anidir bu, Baros'un Konya karsisinda kacirdigi penalti gibi. Babbel haliyle mac sonrasi kovuldu zira taraftarlar ayaklandi, protestolar filan.. Lakin sunu da belirtmek isterim ki Bochum macta daha iyi olan taraf idi. Beraberligi sonuna kadar hakettiler.. Babbel'i kovma düsüncesi en azindan simdilik yoktu zira Sampiyonlar Liginde bir üst tura cikma sanslari mevcut idi. Sadece bu sansin elde edilmesi ya da bir üst turun getirdigi güzellik dahi Babbel'in kredisini arttiracakti lakin iste kendi evinde son saniye golü ve pankart her seyi acikliyor aslinda.. 14 macta 11 puan ve 17.sira.. Cankurtaran teknik adamlarin ya da kötü giden takimin basina gecip takimi iyilestiren antrenörlerin ne oldugu her zaman soru isaretidir. Sunu söylemek isterim ki Babbel'i getiren ve basariya götüren isimler ayni zamanda onu kovduran etkenlerdir. Takim kaptani buna cok iyi bir örnektir kesinlikle..

Yenecek bu takim derken sanirim bir seyleri de eksik hesapladik. Hafta ici cok önemli bir sampiyonlar ligi maci oldugunu unuttuk gibi. Bu cok önemlidir zira Babbel'i ayakta tutan unsur idi. Egersadece lig macina kalsaydi kesinlikle alirdi. Babbel, son saniye golü ile beraberlige razi oldu ama mac icerisinde de cok kötü bir Stuttgart vardi sahada..



Hannover - Leverkusen : 0-0

Leverkusen'in yenemeyecegini cok iyi biliyordum. Mac ortada gecti de diyebiliriz. Cok önemli firsatlari degerlendiremedi her iki takim da.. 15 mactir yenilmiyor Leverkusen. Mini-Barca bu takim. Barnetta'nin Derdiyok'u ters kanattan bir görüsü var ki izlemeye doyamiyor insan.. Gol olmasin lakin ataklari öyle organize ve güzel ki seyretmesi inanilmaz keyifli.. Hannover, hem Schalke ayni zamanda Bayern karsisinda yenilmesine ragmen cok güzel oyun ortaya koymustu. Beni "yenilmez" dedirten bu Enke ölümü sonrasi ortaya koyulan performanslariydi.. Leverkusen karsisinda cok net pozisyonlar buldular ve rakibi karsisinda "oyun" olarak ezilmediler ki macin hakkidir beraberlik.. Ya Konan-nasil isimdir bu böyle- hareketli, dagitici özelligi ile iyi bir ön oyuncusu belki ama gol atamiyor bir türlü ve atacak gibi de durmuyor.. Zor günler yasadilar ve belki hala yasiyorlar.. Yavas yavas kendilerine gelecektir. Leverkusen ise cok buyuk bir aksilik olmazsa bu devreyi ilk iki icerisinde bitirecektir ki asil sorun ikinci yari nasil bir performans gösterecegidir.. Zira gecen sezon oyun acisindan bu sezondan bile daha iyidir. Sami Hypia muhtesem bir transfer olmus. Sadece bu oyuncunun olasi yoklugu-sakatligi bu takimi dagitmaya yeter.. Heynckes tecrübesi nasil etki edecektir görecegiz ilerleyen zaman icerisinde..



Wolfsburg - Freiburg: 2-2

Arkadas ne bahtsiz bir takimdir bu böyle. Kendi aptalliklari yüzünden kaybedilen maclar yetmiyormus gibi hakem hatalarina kurban gitti ki Bremen macinda da inanilmaz hatalar yapilmistir. Bundesligada bu sezon su maclar öncesi yapilan basit hatalarin tamami gecen sezon tüm sezon boyunca oynanilan maclarda yapilan hatalardan daha fazla imis istatistik olarak.. Wolfsburg yok yere iki oyuncusunun carpismasi sonucu rakibine gol attirdi. Akabinde Freiburg'un kendi kalesine gol atmasiyla durum esitlendi.. bastiriyor da bastiriyor ki maci alacak gibiydi derken bir penalti.. Huh.. Bir sey demiyorum izleyin.. Hata tamamdir ama böylesi nasil mümkündür ?



Efendim bir sekilde benim gelecek vaad eden oyuncu dedigim Fabian Johnson ile beraberligi saglayan Wolfsburg, Dzeko ile öyle bir gol kaciriyor ki adami kader kismet cümlelerine dogru itekliyor..



Borussia Dortmund-Nürnberg: 4-0

Bundesliga gittikce gariplesiyor.. Gecen hafta cumartesi gündüz maclarinin hemen hepsinin ilk yarisi deplasman takimlarinin attigi gol ile sonuclandi. 5 mac 0-1 seklinde devreye girdi. Bu hafta ise gündüz maclarinin Dortmund-Nürnberg harici beraberlik ile sonuclandi. Nasil bir anlasma yapiliyor, kim düzenliyor bunu bilmiyorum lakin bir uyum söz konusu. Keza bu uyum Nürnberg icin de söz konusu. Nasil takim yillardir bir düsüyor, bir cikiyor ise bu sezon da aynen öyle. Bir hafta önce Berlin'e misal 3 atiyor, Leverkusen'den 4 yiyor.. Wolfsburg'u deplasmanda güzel bir oyunla yener iken 3 atiyor Dortmund'dan 4 yiyor.. Gel de bu takim icin bir tahmin yürüt.. Bu sezon tribünden izleme sansimizin oldugu takimlardan idi ve muhtesem defansi vardi.. Gel gör ki yedikleri gollerin haddi hesabi yok..

Dortmund ise Hoffenheim ile basladigi bu genc kadronun ortadan isirip rakibi hazirliksiz yakalama felsefesini devam ettirdigine sahit oluyoruz.. Gecen sefer Sahin idi bu macta ise Owomoyela.. Nürnberg kendi yari sahasindan cikamadan pozisyonlari teker teker yedi ki Barrios denilen arkadas biraz daha "golcü" bir adam olsaydi bugün4 degil 14 olurdu tabeladaki skor.. KAdro inanilmaz genc.. 1860'dan tanidigimiz lakin ayiramadigimiz Bender kardeslerden birisi burada kadroya girmis durumda keza ilk golü atan Grosskreutz, Nuri Sahin, kuba.. Orta dörtlüye bakar misiniz ? Ikisi 21 yasinda Bender 20 Kuba 23. ortalamasi cok genc ve mac boyunca basiyorlar ki bunlarin ekmegini yiyor Klopp..



Köln - Bremen: 0-0

Beni yaniltan ikinci mac budur. Öncelikle kadro konusunda yanildim zira Özil hastalanmis ve kadroda yoktu. Pizzaro ki benim su an Almanyada en begendigim forvetlerin basinda gelir -6haftadir yok-. Lakin buna ragmen Marin'in bariz penaltisi ve son adam olarak düsürülmesi sonucu kirmizi karti yenilmis ki anlamak cok zor hakemleri.. Bu sene Bundesliga hakemleri rezilleri oynuyor resmen.. Köln son saniyede galip gelecek idi Novakovic gününde olsaydi eger.. Özilsiz Bremen her seye ragmen etkiliydi ama iste aldiklari bir puana da bir sekilde razi olmak durumundalar ki maci ve seriyi kaybebilme ihtimalleri de hayli yüksek idi..

Köln öyle bir takim ki seyircisi en cok futbol kokan, futbol manyagi bir klup. Inanilmaz atesli ki Podolski'yi geri döndürür, Daum'u ikinci ligde basa getirir. Bu takim kesinlikle birinci lige ait her bakimdan ama öyle SIKICI ve kötü futbol oynuyorlar, ben seyredemiyorum. Podolski dedigin adamin mac boyunca daglara taslara attigi tek bir sutu var.


Bayern Münih-M'Gladbach: 2-1

Bayern zor da olsa 5 mactir yenilmeyen rakibi karsisinda 3 puani aldi. Bu da onlarin garip gol sevinci.. Kaleci golf sopasi ile atisi yapiyor, oyuncular da o atisi seyrediyor ve ilk vurusta delige sokma basarisini gösteriyormus gibi vesaire vesaire.. manyak misiniz lan siz ? Bu nasil gol sevincidir böyle ? Arango'nun sutunu muhtesem bir sekilde cikaran kaleci Butt'un önerisiymis. Gecen hafta da herkes motor gibi yeri delme ugrasisi icerisinde bir sevinc gösterisi yapti ki anlasilan her hafta yeni bir sey bulacaklar.. Baska acidan bu da onlarin neden yenilmeyeceginin cok baska bir gösterisi. Lahm önderliginde takim bir sekilde kendisine gelmek icin caba harciyor.. Gladbach özellikle ilk yari cok iyiydi ve cok zorladi Bayerni.

Genc Badstuber'in gol atmasi cok önemliydi Van Gaal icin. Benim de icine katildigim cok buyuk bir grubun en buyuk Van Gaal hatalarindan birisi Lucio'yu takimdan gönderecek sekilde tavir almasiydi. Van Gaal da bunun üzerine genc oyuncuyu A takima aldi. Bu hem Lucio elestirilerini biraz olsun kapatir iken hem de cok önemli bir ic saha galibiyetidir. Lakin dananin kuyrugu italyada kopacaktir Juventus karsisinda..

Bu mac sonucunda iki sey eklemek isterim sadece. Son 3 mactir gol atan Gomez bu takimin degil bu sene önündeki bes yil icin degismez forveti olacaktir ve sakatlik problemi olmasa Robben, Ribery'den bile daha iyi bir futbolcudur nokta.!

(Haftaya da taihsizsakatliklarinkrali Hamburg ile baslariz artik)