7 Şubat 2009

19.Hafta Bundesliga Cumartesi.!




Alti mac vardi bugün.. Babam ve Benim beraber olusturdugumuz kuponda durum altida dört. Iki tane mac beklenilmeyen sekilde sona erdi. hepsine mac mac deginecegiz simdi.. ve fakat son saniyelerin kurbani olduk biraz da.. Son saniye frikik ve Hamburg maglup.. O frikikden önce dahi mac bitebilirdi... Bir tek Leverkusen kaybedilmis mac olurdu ki üzerine bir de Gladbach'in son saniye golü.. Simdi 11 sansimiz var efendim.. 13 bilen cikacak midir görecegiz..

Schalke - Werder Bremen: 1-0


Cok da iyi bir mac olmadi isin dogrusu.. Bremen'de eksik cok, Diego ve Pizzaro gibi.. Schalke zaten kötü durumda.. Kötü bir Bundesliga maciydi. Bremen takimi Diegosuzlugun yaninda Mesut harici futbolcularin defansif anlayisa sahip olmasi, iyi oynadigi ilk yarim saatde dahi cok bir varlik gösterememelerine neden oldu. Özil'in kornerinden gelen tehlikeli pozisyonu haric cok da gözükmedi rakip kalede.. Bu arada benim bekledigim ama kendisinin pek beklemedigi tepki de Schalke stadinda vardi.. Son günlerde gerek sahada Schalkelilerden gerekse de enistesi basta lmak üzere cevresindeki türklerden cok fazla tepki aliyor Mesut ve biz de effenberglik yapalim, bunlari asarsan ancak buyuk topcu olursun evlat..

Schalke ise ilk yarim saat bocaladiktan sonra koca 45 dakika ayagina sadece 8 kez top degen Halil'in cikisi ile biraz daha yüklendi ve hatayi da affetmedi Höwedes. Macin kötü gecmesinin nedeni Bundesliganin ortalama top kaybinin üzerinde bir istatistigin ortaya cikmasiydi. Öyle ki yüzde yirmibes, yani her dört topdan birisi yanlis.. haliyle böyle sikici bir mac baska acidan dedigimiz gibi Schalke yenecek ya da berabere seklinde bir mac oynandi..

Karlsruhe - Hamburg 3-2

Yorumlarda bana inat Karlsruhe yenecektir diyen Fuzzy aklima geldi son saniyede Karlsruhe golü yedigi vakit. Karlsruhe gibi gol kisiri bir takima 2-0'dan mac vermek ancak ve ancak ilahi adalet ile aciklanabilir zira Ligin ilk yarisinda Hambrug hic de haketmedigi halde son saniye golleri ile gecmisti Karlsruhe'yi..

Jarolim her iki golün de pasini vermesi onu yildiz yapmis ve mac aslinda kopmus iken cok kötü bir defans hatasi yapan Graavgard hem macin kaybina ve ayni zamanda da teknik adam Jol'un hismina ugruyordu mac sonrasi demecinde. Ben böyle bir oyuncuyu hedef gösteren baska bir aciklama da bilmiyorum. "Öyle hata yaparsan, tüm takimi demoralize edersen" diye gider iken bir de ekliyor, son saniye golü frikikten geldi ya, öyle faul da yapilmazmis son saniyede.. Jol'a bu tavri yakistiramadim isin dogrusu ama ne diyelim..

Petric'in atilisi var ki Lincoln kadar olmasa da icim gitti. Engelhardt kendisine yapismis iken kurtulmak icin refleksif bir sekilde ittirdi.. Akabinde Engelhardt olayi abartti ve kendisi sari, Petric de direkt kirmizi yedi. Ve fakat adalet yerini buldu ve bir kac dakika sonra o da ikinci sariyi yiyip kirmiziyi gördü.

Karlsruhe, ikinci Ligde iken cosmus olan yildizi Federico'yu Dortmund'dan geri aldi. Tas yerinde agirdir, attigi gol bana göre ustalik isiydi.. Yerinde bir geri-dönüs oldu onun icin.

Mac 2-2 biter iken uzatmalarin dahi son saniyesinde Freis'in golü günün benim icin sürprizi oluyordu. Macin hakki ise beraberlik idi aslinda..
Bayer Leverkusen - Stuttgart: 2-4


Ben Hamburg macini futbolun güzelligi olarak görürüm, sonuc yaniltici oldu ama oyun bekledigim gibiydi. Hem Sonuc hem de oyun acisindan beni yaniltan bu oldu isin acikcasi. Üstelik Adler bu sezon basladigi hatalarina bir yenisini daha ekledi. Yanimda beraber seyrettigim arkadas grubuna Adler'in birinci yari oyunu terkederken ki sinirini gösterip "gününde degil bu, ilk defa böyle görüyorum" diye isaret etmistik.. Özellikle bu frikik golünde hatasi inanilmazdi ve gereginden fazla sinirliydi..

Her iki takim da maca gecen hafta basladigi gibi basladi. Özellikle Labbadia 2009 da oynadigi bütün maclarda ayni kadroyu öne sürerek rotasyon ile iliskisini bize gösterir gibiydi. Kroos sakat oldugu icin göremedik, Sinkievic'i keser dedim ben misal gecen haftadan sonra.. Yapmadi ve onun bariz bir hatasindan da golü yediler..

Gomez'in golü ile Stuttgart ipleri ele gecirdi. Leverkusen güzel ataklar yapsa da Stuttgart daha tehlikeli geliyordu ve geldiginden beri agresyon sorunu olan Vidal ikinci saridan kirmiziyi daha ilk yari bitmeden görüyordu ve bunu da Adler'in hatasindan yenilen gol eklenince mac erkenden kopmustu. Kiessling'in golü farki bire indirse de Leverkusen evinde umut tasimadan maci oynamaya devam eder iken Gomez "finish him" yazisini görüp bitirdi isini Leverkusen'in.. Vidal'in kirmizisi olmasa belki beraberlik ihtimal dahilinde olsa da oyun olarak da üstündü Stuttgart..

Yalniz Stuttgart teknik adam Babbel maca damgasini vurmustur bana göre.. Barnetta tehlikesine karsi Simak'i macin 37. dakikasinda disari alip benim cok begendigim oyuncu Hilbert'i sahaya sürerek Labbadia'yi mat ediyordu aslinda.. Goller ben kendimi bildim bileli o sag kanada inip asist manyagi olan Hilbert'in asistleri ile geliyordu.. Nerden baksan mac icerisinde cok hos bir hamleydi.. Bunu yapan bir de Schaaf vardir her daim.. Labbadia ise buna 66.dakikada oyundan düsen Barnetta ve Castro'yu oyundan alip Henriqe ile Karistiyas'i oyuna aldi. Bu dakikadan sonra bir ivmelenme olsa da her sey icin aslinda cok gecti..

M'Gladbach - Hoffenheim: 1-1


Her seyden önce kucuk bir özür.. Teber ve Marin sari kart cezalisi dedik, sinirindaysmis. Ama bunun disinda bekledigim gibi bir mac oldu. Yazik oldu Gladbach'a. bir son saniye golü ile Hoffenheim bir puani aldi.. Onca dakika savastilar ve tam üc puani alacak iken Wellington'un kafasi ile bir puana razi oldu.

Gladbach, bana göre cok iyiydi. Öyle savasti ki Hoffenheim'in defansif orta sahasi Gustavo bu tempoya cok fazla dayanamadi da diyebiliriz.. Bu macta hakem oyuna sonradan giren Obasi'nin bir pozisyonuna önce penalti dedi akabinde yardimcisinin uyarisiyla kendisini yere atma olarak yorumladi ve fakat ikinci kez izlediginizde müthis bir hakem karari. Cok iyi yakalamis ve belki de kendini yere atma eylemine en iyi örnek teskil edecek bir pozisyon, mutlaka izleyin bulursaniz.. Cok profesyonel ama hakemler de ayni sekilde cok iyiydi..

Ben bu bayern münih de olsa özellikle kendi sahasinda küme düsmeye oynayan her takimin Sampiyonluga oynayan takimdan daha azimli oldugunu dile getirmisimdir.. Pek cok örnegi vardir gecen aylarda.. bu da ona bir örnek, iki savasan takimin aslinda galibi Gladbach idi ama son saniyeler..

Wolfsburg- Bochum: 2-0


Bu haftanin en garanti maciydi, sürpriz yok Grafite'nin yoklugunda Dzeko sazi eline aldi ve bitirdi isi. Bochum her seye ragmen iyi oynadi, haftaya göz önünde getirilmesi gerekir..

Frankfurt - Köln: 2-2


Köln bir puani haketmedi, Frankfurt cok üstün oynadi ama orada Novakovic denilen golcü var, o var iken isler zor. Kadrosuzluk kölnü bu sene ancak buraya kadar tasir. Aslinda direkt frankfurt'a vermememizin tek nedeni daum manyakligi. Maci seyredin ve gercekten de bir teknik adam basarisi oldugunu cok iyi göreceksiniz.. Futbol oynamadan bunca puani almistir Köln.. Taktik cok önemlidir Köln maclarinda.. Fenin, inanilmaz voleler cikardi. Bu adam bahtsiz benim bildigim bu dördüncü diregi dövüsü ama golünü de atti. Bir de burada Steinhöfer diye bir adam ayni sekilde yedinci asisti sanirim Fenerbahceli Alex gibi. Cok iyi frikik kullaniyor, orta acisindan.. Frankfurt Funkel ile uzatti, klup rekoru sanirim altinci yili Frankfurt'da.. Bu da onlari bir adim daha ileri götürüyor rakiplerinden..

Taraftarlik.(!)



Gerizekaliliga örnek gösterilecek bir anlayisin ürünü ama nedir benim de icerisinde oldugu bir grup ile beraber anilacak eylem.. Sadece bu mu ? Benim adima, Galatasarayli maskesi ile milyonlarca insanin daha kabul etmedigim onlarca eylemini sahipleniyoruz.. Niye sahipleneyim ki ? En azindan benim bu firsatim var. Bu isi fazla kurcalamiyorum yer yer ayakta tutan futbolun taraftarlik kisminin anlamsizliklarina gelebilir, oluyor arada deyip gecistirmek en iyisi.

Galatasaray - Kayserispor: 1-1



Bunu bekliyordum ben. Bu Lincoln nefretinin yayildigi günlerde, hicbir sekilde hakemlere itiraz etmeyen Lincoln'un Erman Toroglu tarafindan hedef gösterildigi zaman eksi sözlüge de yazmistim, bugün de gerceklesti.

Bu Selcuk Dereli'nin degil didik didik televizyonda degil cocuklarin izledigi zaman diliminde dahi yasaklanmasi gereken insanciklari reyting ugruna program program dolastiran televizyon piyasasinin emeginin sonucudur.

Milyon tane mac izliyorum ben, bugün bu altinci macim ama is Türkiye Süper Ligine geldi mi degisiyor.. On iki dakika oynanmis, topun sahada kaldigi süre bir dakika ya vardir ya yoktur, iste burada anliyoruz Avrupa'yi terk ettigimizi..


Ben altini cizerek bir daha geciyorum Türk hakemlerinin mac icerisindeki insiyatifi ellerinden alinmistir. Hakeme kalsa böyle gudik bir sari kart göstermeyecek, lincoln bu kesin atar kendisini gibi ermantorogluvari düsünmeyecektir ama ona kalmiyor. Niyeti kötü degil dogrunun pesindedir muhakkak ki ama iste sorun dereli degil her aksam milyonlarin en kucuk noktasina kadar Hakemi tartismasidir..

Normal kosullar altinda ne Hincal Uluc'un garip söylemlerini ne de Erman Toroglu gibi henüz daha insanca konusmayi beceremeyen, iki cümle kurmasi dahi mucize olup analiz adi altinda bi yigin sacmalik sunan adami buraya konu yapmamiz gerekiyor ? Degil iste. Mesele Türk Futbolu ise ülkedeki cogunlugu etkileyen, Hakemleri dahi bir benzerinin herhang ibir yerde bulamayacaginiz sekilde gariuplestiren bu insanlarin toplamidir. Temizlik burdan baslamali..

Bana göre türk futbolunun önündeki en büyük engel gereginden fazla icibos hakem kararlarindan baska hicbir seyin konusulmadigi futbol programlaridir.. Ikinci kez tekar etme geregini duyuyorum.

Mac icin söylenecek cok fazla sey yok. Lincoln atilinca defans olarak yine ayakta kalan Galatasarayin hücümda gerekli varligi gösterememesi eksi olarak hanesine yaziliyor ama bir cümle de Arda Turan icin..

Arda Turan, lider karakterli futbolcudur. Galatasaraya kaptan olmasi gereken isimdir. Bu konu üzerine yazacaktim aslidna. Özellikle saha icerisinde insiyatif almasi, mücadeleci ruhu, yenilgiye karsi tahammülsüzlügü gibi süper özellikleri olan futbolcudur Ve fakat Avrupayi filan düsünmesin. Su kosullarda kendisi yetenekli futbolcu degil performans futbolcusudur. Ilk maclardaki Arda Turan'dan eser kalmamistir, bu Avrupa Sampiyonasi performansi icin de gecerlidir. Bu kadar cok top ezer mi bir insan.. Kewell'in yoklugundan beri her mac kendi kanadinda oynuyor ve üstelik müsait durumda onun üzerinde top aliyor, yüzde sekseni sonuc vermeyen aksiyonlarla dolu. Su an icin akli varsa asla ve asla Avrupayi düsünmesin.. Hem Galatasaray ona uygun hem de biz memnunuz ondan..

Kac mactir sakat, kac mactir yoktu kadroda görünce deli gibi sevindik, girer girmez Baros'a attigi no-look pass o maci seyretmek icin ekstradan vakit yaratma nedenim idi. Düsürüldü, sari karti yedi, refleksif bence cok da masumane bir harekette ikinci sari kart, bu daha cok güzel gecen bir günün bana attigi bir kaziktir, bütün keyfimi kacirdi gitti. Sonra mac zaten bayik bir sekilde gecti.

Linderoth bir daha tekrar etmekte fayda var, kendisine geldiginde bu ülkenin en iyi önliberosu oldugunu da gösterecektir bizlere. kendisine gelmesi her ne kadar yillar sürse de ben bu bekleyisin artik kazanc olacagi kanisindayim.

Skibbe 3-5-2 filan oynamiyor, Sag kanat sorunu cözebilmis degil. Bu sekilde 3-5-2 olmaz. Sag kanadi yok takimin ve orasini forvetlerden birisi veyahut Lincoln ile doldurma pesinde ve bu olmadigi vakit Sabri tek basina bir kanadi savunmak durumunda kaliyor ki ne kadar hata yaparsa yapsin su kadronun o bölgedeki ilk tercihi olmasi gereken futbolcudur üzerinden geyik ceviren milyon galatasarayliya ragmen..

Sol bekte Mehmet Topal tercihi pek de beklenilmeyen olarak gecenin ikinci Süprizi. Skibbe, muhtemelen hucum futbolunu oynayacak ve bekleri de orta sahada kullanacak idi ya da Mehmet Güven'e yer acmak icin düsünülmüs olmasi da ihtimal dahilinde.. Kimse fazla siritmasa da tehlikeli bir düsünce idi..

Ilk defa bu kadar cok sinirlendim, bu yüzden olsa gerek saglikli bir mac analizi mümkün degil.. Hakeme de kizmiyorum sadece canimi feci yakti, bilsin.

*Lincoln'un ikinci sari karti icin lütfen PcLion'un su postuna bakiniz efendim..

Mr.Bielefeld.!



Hicbir klup bir oyuncudan bu kadar faydalanmamis, bu kadar bir oyuncuya bagli kalmamistir sanirim. Yine atti Berlin karsisinda takimina bir puani getirdi. O Bielefeld'in bugüne kadar 1.Bundesligada en cok gol atmis futbolcusu. Onu bosverin bu sezon Bundesligada Armina Bielefeld 18 gol atti, 12'si Wisniyarek'den.. Yani takimin 66,6 oraninda golünü bir adam atiyor ki yaklasik 40 yildan bu yana böyle bir orani bir devre sonunda kimse yakalamamistir Bundesligada. 40 yil önce Klaus Fischer 13 golün 10'ununu 1860 Münih adina atar iken bir devre sonunda yüzde 77 ile rekoru elinde bulunduruyor.. ve fakat tüm sezonu baz alirsak elbette rekorun sahibi her yerde her rekoru kiran adama ait: Bombaci.. Gerd Müller. 1969/70 sezonunda 61 Bayern Münih golünün 30'una imza koyarak yüzde 49 ile basi cekiyor, Wisniyarek ise buna cok yakin..

2001 ve 2002 yillarinin ikinci Bundesligasinin gol krali olan adam yine golü attiktan sonra elleri yukariya dogru kaybettigi annesine dikiyor ve daha önceden de belirttigimiz üzre onun ölümü cok seyi hayatinda degisime soktu.. Futbol sadece futboldu artik ve Bielefeld demek Arthur Wichniarek demek idi..

6 Şubat 2009

Owen Hargreaves'in Effenberg yorumu.!



Babasi eski Boltonlu futbolcu ve fakat Kanadaya tasiniyorlar.. 13 Yasinda Calgary'de oynarken bir alman teknik adaminin seyircilerinin arasinda olmasi onu bugün Bundesliganin disariya acilan en pahali penceresi konumuna getirdi. 30 milyon euro gibi bir rakam verildi, o bir sene sonra rekor olan 25 milyon Euro'yu bayerne kazandirip Man U'nun yolunu tutuyordu..

15 yasinda Bayern'e geldi.. Kanada ile Almanya arasindaki farklari gelir gelmez hisseti, onu havaalanindan alan söförün sessizligi, sokaklardaki insansizlik ilgisini ceker iken futbola cok fazla zamanim oldu bu yüzden diye ekliyordu..

Böyle bir karari bu yasta tek basina verebilecek konumda idi cünkü 12 yasindan beri Mc Donalds'in mutfaklarinda calismaya baslamis, gazete satisina kadar türlü türlü is yapmisti ve 16 yas ona göre aslinda cok da kucuk degildi böyle bir karari verebilmek icin..

Hitzfeld cikardi onu A takima üstelik Hoeness ve genc takim sorumlusunun "bunlardan bir sey olmaz" raporuna ragmen..

Sonrasini o söyle anlatiyor:

"Ben herkesin bana yardim edecegini düsünüyordum ama hic de öyle olmadi. Herkes üzerime geldi, beni denedi ve ben de sonuna kadar iceriye girmek icin zorladim, Hitzfeld de bunu görüp bana iyi olduguma dair sinyali verdi. Cok sert tipler vardi sahada. Carsten Jancker, Effe, Sami Kuffour, Thomas Linke, Patrik Andersson, Jens Jeremies. Özellikle Effe.. Her gün beni tekmeliyordu, istisnasiz her gün bana tekme atip üzerime oynuyordu ve akabinde kaldiriyordu ve bir gün ancak bunlara katlanabilirsen büyük bir futbolcu olacaksin dedi ve ben o zaman anladim cok seyi.. Bunlarin hepsi beni deniyordu, test ediyordu ve gecmem gereken zorluklar önümdeydi."


".. her takimda hiyararsik bir yapilanma vardir. Su kesindi ki bizde Effenberg en üstte duruyordu. Simdi soracaksiniz ama ben hemen cevaplayayim ne benim bugünkü takimimda ne de baska yerde böyle bir lider yok. Ballack da ayni sekilde cok önemli bir oyuncu olmasina ragmen hicbir zaman Effenberg gibi bir lider olamadi, o su an daha cok Chelsea'nin orta üclüsündeki diger oyuncular gibi"


- Sizin o dönemde liderlige dogru yöneliminiz var miydi ?

"Ben o zaman daha baska görevlere hazirliyordum kendimi fakat Effenberg nasil yapiyor cok dikkat ediyordum. Aslinda "hadi simdi sahaya ezmeye cikiyoruz" gibi bir sözü herkes söyleyebilir ama sahada baskalasiyor isler. Bundesligada her takima karsi bu cok kolay dile getirilebilir ama Real Madrid, Milan gibi takimlara karsi öyle kolay da olmuyor saha icerisinde. iste tam bu büyük maclarda Effenberg her zaman olmasi gereken yerdeydi ve sorumlulugu üzerine alip tüm takimin ruh halini degistirebiliyordu"

-Effenberg gibi oyuncularin artik soyu tükendi , sizce neden ?

"Artik bugünkü futbolun belki de ihtiyaci yok digerlerine bu sekilde baski kuran lider oyuncularin. (2007 yilindaki bir röportajdir, unutmayalim) Büyük takimlara misal Barca'ya bakalim orada lider oyuncu Deco. Deco ama cok sessiz bir karakter. Saha icerisinde sorumlulugu aliyor, kararlari veriyor ve kalitesiyle takimi yönetebiliyor"

Efsaneye Bakis.!



Sepp Maier'dir karsida duran efsane..

Bombaci.!



Gerd Müller..

Babam ve Ben.!




Bu yeni bir bölümdür bu blogda.

Babam ve ben uzun zamandir Elferwette oynariz. 13 mac vardir her daim. Cumartesi oynanilan alti birinci Bundesliga, pazar oynanilan iki birinci Bundesliga ve bes tane de ikinci Bundesliga maclarindan olusur genelde. Onüc Mac... Sekiz tane 1.Bundesliga, 5 tane 2. Bundesliga..

Ben bu birlikteligin birinci Bundesliga uzmaniyimdir, kendisi ikinci Bundesliga zira ikinci Bundesliganin sonuclarini yer yer belirleyen tarihsel durumlarindan cografik olarak ayni eyalette olunmasindan dolayi derbi olmasi gibi ayrintilari ben bazen kacirabiliyorum, o daha cok hakim. Neyse buraya cikan sonucu da dökecegim hem bahis oynayanlari kandirmis, yaniltmis oluruz hem de keyifli olur, yorumlarda gelen her öneriyi de dikkate alarak baska acilimlari da kesfetmis oluruz. Yoruma acik maclari genis capli ele alirken digerlerini üstün körü gecmeyi düsünüyorum, ilk baslarda biraz düzen su bu sorunu yasansa da zamanla daha iyi olacaktir diye düsünüyorum. Biz bu isin parasinda filan degiliz ama muhabbeti hostur, maclari cok daha keyifli bir sekilde izlememize olanak sagliyor. Ben sadece fikirleri veriyordum artik simdi takip etmeye de basladim.. Beraber takip edelim dedik..

1. Bundesliga Maclari

Schalke - Werder Bremen (Cumartesi): 1-0

bizi cok zorlayan maclardan oldu. Sistem kullaniyoruz ve burada sistem kullansak dahi zorlaniyoruz. Her iki klup cok zor durumda siddetle puana ihtiyaci var. Schalke'nin saha avantajinin yani sira gecen hafta kaybetmis olmalarina ragmen oynadiklari muhtesem futbol ve ayni zamanda Diego-Pizzaro yoklugu nedeniyle 1-o dedik sonunda.. Ya Schalke alir ya da Beraberlik ama süpriz olabilir, üc ihtimalli maclar serisine giriyor.

Schalke, Hannover onbirini Ernst-Engelaar degisimi ile sahaya sürecek, Bremen'de Naldo geri geliyor ve Vranjes yerine de Jensen oynayacaktir yüksek ithimal.. Cok güzel bir mac olacaktir, kaciranlar üzülebilir.


Karlsruhe - Hamburg : 0-2

Hamburg, her deplasmanda oldugu gibi Jansen'i acik oynatip beke de genc yetenek Aogo'yu koyacaktir. Bu bence macin sonucuna etki edecek bir degisimdir, ben Marcell Jansen'i sol bekten ziyade sol acik olarak görüyorum ve muthesemdir aslinda..

Karlsruhe'de ise Mahir Saglik yüksek ihtimal ilkonbir baslayacaktir, nedir ne degildir görecegiz hep beraber.

Görünür de Hamburg alir ama buraya da sistem kullandik. Kafadan Hamburg demek yerine beraberligi de daire icerisine aldik.. Bana göre Hamburg yenecektir, olasi bir beraberlik babamin düsüncesi benim degil.

Leverkusen - Stuttgart : 1-0

Zor maclar var bu hafta. Leverkusen yenecektir ama beraberlik de olasi. En azindan Stuttgart'a ben galibiyet sansi tanimiyorum, 1-0 oynanilabilir.

Stuttgart'in nasil bir onbir cikaracagini merak ediyorum, son mactan cok iyi oynayan Elson'u kadroya koyacak midir eski Fürth ve Jena'li Simak-Lanig ikilisi mi sahada olacaktir bilinmez. Ve yildiray her zamanki gibi sakat.. Leverkusen'de ise Henriqe yüksek ihtimal cok sorun yasatan Sinkievich'in yerine sahada olacaktir. Bunu banko 1 olarak yorumlamak dahi mümkün aslinda..

Borussia Mönchengladbach - Hoffenheim : 1-0

Iste bizi delirten bir baska mac. Hoffenheim Cottbus karsisinda cok fazla defans hatasi yapti,henüz Obasi-Eduardo ikilisi oynayamiyor sakatlik ve cezalar söz konusu. Obasi carsamba antrenmana katilmis ama riske etmeyecektir onu Rangnick. Gladbach cok iyi top oynamiyor ama ölüm-kalim maci. Baska acidan takimin yildizi Marin kadroda yok, Selim Teber gibi kart cezalisi. Her sey beraberlige cikiyor aslinda. Gladbach, teknik adamini daha dokuzuncu haftada kovup Meyer'i takimin basina getirdi ama bu maci yenilirse eger ihtimal o ki bundesligada cok cok nadir gerceklesen bir durumu yasanacak ve Meyer'in da görevine klup son verecek. Bu yüzden sürpriz o0lasi aslinda Bana göre Hoffenheim aslinda yener dedik, Babam ise Gladbach'in sürprizinden emin. Gecen haftaki Cottbus karsisinda defansif zaafiyetleri de göz önüne aldigimizda Babamin görüsü de fena degil. Baska acidan;

Hoffenheim'in iki oyun kurucusu yok. Eduardo,Selim Teber. Buna karsilik Gladbach'in en önemli yildizi Marin yok. Hoffenheim sampiyon olmak istiyor, Gladbach kümede kalmak. Sizce hangisi baskin gelir ? Bence Gladbach.. Obasi oynarsa belki sonuc degisebilir ama hem Obasi,Eduardo ayni zamanda benim cok önemsedigim isim Teber yoksa isleri zor.. Gladbach yener, en kötü beraberlik sonuc..

Energie Cottbus - Hannover (pazar) : 1

Hannover, Schalkeyi yendi, Cottbus Hoffehneim'a yenildi. Ve fakat futbol acisindan baktiginiz vakit Hannover yirmi sifir yenilmesi gerekirken galip geldi, Cottbus Hoffenheim karsisinda sansizdi bu yüzden ben Cottbus hannover'i yenecektir diyorum, en kötü beraberlik ama sistemi her yerde oynamak mümkün degil elbette.

Diger maclar:

Wolfsburg - Bochum: 1

Frankfurt - Köln : 1-0

FC Bayern - Dortmund: 1(Pazar)



Ikinci Bundesliga.!


Mainz - 1860 Münih (pazar) : 1

her ne kadar can cekisiyor olsa da 1860 Munchen, Mainz maci alacaktir. Eger seyreden olursa sunu da ekleyeyim Markus Feulner gibi inanilmaz güzel bir orta sahaya sahipler. 27 yasinda olsa da milli takima alirdim ben ikinci ligden, cok iyi bir oyuncu.

St.Pauli - Greuther Fürth: 1-0

Cok düsündük, 1-0 mi 1-2 mi diye. Fürth cok formda, özellikle deplasmanda da iyi oynuyor ama baska acidan St.Pauli'yi evinde yenmek mucizedir, dehset güzel bir seyircisi vardir ve bu sene henüz orada yenilmedi. Fürth'ün yenilebilme ihtimali oldugu her mac beraberligi distalayacak sekilde oynanirdi ama bu sefer cok zor.. Bundesliga su an icin cok zor maclarin haftasina girdi. Cok az banko mac var malaasef. Bu da üc ihtimalli olup St.Pauli'nin yenilmeyecegini düsündügümüz maclardan..

Ahlen - Augsburg: 0

bu benim süprizim.

Ingolstadt - RWO: 1-0

Duisburg - SVWW: 1

Mesut Özil Alman Milli Takiminda.!




O gün secimini yapmisti, Bremen dedi. Bugün de bir secim gerceklestirdi: Almanya..

Bu konu artik hemen her yerde konusuluyor yorumlaniyor. Ben size söyle diyeyim, ilk jenarasyon böyle bir secimi hicbir zaman yapmazdi, cunku rahat degillerdi burada, evindeymis gibi kimse hissetmiyordu Almanyada. Ikinci jenarasyonun bir kismi entragrasyonu büyük öcüde sorunsuz gerceklestirir iken gettolasan bölgelerde Türkiyedeymiscesine yasamaya devam eden diger "büyük" bir kisim yine evinde gibi hissetmedi ama inanin bana bu ücüncü Jenarasyon ve hatta onun cocuklari ki Mesut buraya giriyor, cok farkli.. Iki erkek kardesim var benim.. Bundan bes yil önce ilk defa Türkiye'den Almanyaya geldigimde her aksam türkce dersleri veriyordum. Aksam yazin dedigim zaman "Achsam" seklinde cevap görüyordum ki tek bir türkce kelimeyi dogru yazdiklarini hatirlamam da neden böyle oldu sorusunun cevabi ücüncü Jenarasyonun cektigi acilarda gizlidir..

Jenarasyon olarak etkiletlersek eger yüzde doksani köylü olan birinci ve ikinci kusagin kirik-dökük bir sekilde yetistirdikleri evlatlarin -ki bunlar en cok aciyi cekmislerdir- cocuklaridir Mesutgiller.. Onlar kendilerine yapilan milliyetci/muhafazakar baskinin acilarini fazlasiyla yasadilar. Uzak durarak gittikce yalnizlasirlarken geriye yaslanacagi bir baska memletlerinin de olmadiginin cok sonralari farkina vardilar ve en azindan cocuklarina kendilerinin bizzat tecrübe ettigi acilari yasatmamak icin bütün kapilari actilar.. Almanca konusun, almanlarla iliski icerisinde olun, onlarin dogrularini da alin.. Yasama bakisiniz türkiye degil sizi burada cesitli zorluklarla yüzlestirmeyecek sekilde olsun diye vargücüyle cabaladilar.. Bir sonucu da Mesut Özil'dir.

Kimileri sanki bir baska yerde bir baska kimlikle kendileri yasamak zorundaymis ve bunun güclüklerinin farkindaymiscasina ahkam keser iken buna haklarinin olup olmadigini hic düsünmezler. Burada türk gelenek ve görenekleriyle yasamanin tehlikeli sonuclarini hicbir zaman farkememislerdir. Dogru yok arkadasim.. Dogrular görecelidir. Burada yasayan buranin dogrularini benimseyecek veyahut ömrü boyunca cesitli sikintilari göze almak durumunda kalacaklardir. O sikintiyi yasamayan, kendi ülkesinde kendi toplumunun olagan bireyi olarak yasarken bir baskasina dayatmak en basitinden neyaptiginibilmemezliktir, haricten gazel okumaktir..

Baba-ogul, tüm tepkilere ragmen bildiklerini okudular. Rund-Magazin'e verdigi röportajda güven duygusu bizim icin cok önemlidir. Biz o güveni hissettigimiz yerde olacagiz derken neden Schalke degil de Bremen ve ayni sekilde neden Türkiye degil de Almanya secenegini isaretlediklerini anliyabilyordunuz..

Öyle ki Schalke olayinda cok fazla suclu ilan edilmislerdi, paraci diyorlardi ve parayla yakin uzak iliskisi yoktu ayrilis hikayesinin. Mesut'u Schalkeden koparan yasadiklari güven sorunu. Lincoln'u gidisi sonrasi gelisen olaylardir onu Bremen'e gönderen.. Klup Mesut icin varolan planlarini acikladiktan sonra baba-ogul cok da fazla para talep etmeden yollarina devam etti. Onu Bremene getiren ise Schalke yönetiminin bahsettigi ve haliyle beklenilen o ilgi-alakayi ve on numarali formayi ayni yaslardaki Rakitic'e sunulmasiydi. Kirildilar cok.. Sadece forma numarasi degil formanin kendisi de bir baska genc oyuncuya sunuluyordu ki bu artik her an kovulmasi beklenilen Schalke menajeri Müller'in onlarca hatasindan sadece birisiydi. Güven sorunu yasadik biz diyordu, Lincoln'un gidisi sonrasi yasanilanlar icin kandirildik diye ekliyordu ve gidisini paraya baglayarak tutulmayan sözlerini örtpas ediyor diye ekliyordu Mustafa Özil Schalke menajeri icin..

Türk milli takimini secmemesi. Acik acik buraya yaziyorum,bir kez olsun Fatih Terim kalkip Mesut ile görüsmek icin almanyaya gitseydi bugün Mesut Türk milli takimi formasini giyiyordu her ne kadar kariyeri acisindan bu cok da dogru olmasa da.. Dün yine Bild'de her iki milli takimin yetkililerinin kendileri ile ilgilendigi noktada farkliliklarini dile getirdi ve kendisiyle bir görüsme gerceklestiren Löw'ün Mesut üzerine planlarini ögrendikten sonra secim kesinlesiyor: Almanya..Daha dün o an teklifler geldiginde kararimi verecegim derken Milli takim yetkililerinin bu aciklamasi sonrasi ne gibi bir yaklasim sergiledigini ben merak ediyorum. Ortada bi deger var bir sekilde sahiplenilmek istenilen. Türkiye adina tek koz anasinin babasinin alman degil de türk olmasi. Ve fakat belirtirim ki Klose,Podolski,Kuranyi,Mario Gomez, Asamoah,Compper,Serdar Tasci, Trochowski,Jermaine Jones, Boenisch,Dejagah,Jerome Boateng,Odonkor'un da anasi babasi alman degildi. Kozunuz cok yok aslinda. Siz diger milli takimin verdigi cabadan daha fazlasini vermek durumundasiniz hali hazirda almanyada dogup büyüyen, alman liginde oynayip alman genc milli takiminin yildizini almanyadan koparmak icin.. Babasi sunu bunu demis degil babasinin istedigi güven.. Oglumla ilgili planlariniz nedir ? Adam haksiz mi ? Iki mac oynayip kösede kalsa yildizi sönse yaptigi tercihin o muhtesem milliyetciligini kim hatrina getirecek idi ? Nuri Sahin'i aniyor musunuz bugün, kahraman ilan ediyor musunuz ?

Bu isin futbol ve kariyer acisindan dile getirilisi, Diger sosyal yönü belki degajman blogunun yazarinin belirttigi gibi hepsinden de önemliydi. Arada kalmis hicbir yere tam anlamiyla aidiyet hissetmeyen kardeslerimin de icerisinde bulundugu büyük bir insan kalabaliginin kendisiyle özdeslestirdigi bir insanin yasadigi yerde bire-bir örnek ve önemli insan konumuna yükselisi her bakimdan olumlu bir gelisme olacaktir. Mesut'un attigi her golde zamaninda belki de görmezden gelinen ekonomik kalinmaya yapialn o muazzam yardimi baska sekilde görünür kilacakti. Alamanci türkü derken hangi golle takiminizin galip geldigini unutmayin diyecek olan, biz de aslinda burada yasayan sizin gibiyiz, bizim de aslinda katkilarimiz var, biz de futbolda oldugu gibi yasadigimiz ve artik dogdugumuz yere bir sekilde katki sunuyoruz diyecekler.. "Sen bir baskasin" derken iki kere düsünecek almanlar..

Futbol acisindan ise dogru bir tercih, yanlis olan Serdar Tasci'nin secimidir. Defans,kaleci ve defansif orta saha alman veyahut almanyada temeli atilsmis ise süperdir, türkiye milli takimi keske bunu ve pek cok ayrintiyi önemseyip lehine bir secim gerceklestirebilseydi. Acik söylüyorum Mesut'u türkiye süper ligi bir sekilde cikarir ama Serdar Tasci icin 40 yil beklemek gerekecek..

Mesut baskiya karsi direncli olmasiyla aslinda pek cok önemli kararin altina imzasini atabiliyor. Bu hafta sonu sorunlu ayrildigi klubu Schalke'nin stadina konuk olacak.. Sorun yasayacak misiniz diyen Bild muhabirine "sanmiyorum ama olsa da ben baski karsisinda asla yilmam, oyunumu oynarim" diyordu. Iste yetenekleri degil bu karakteri nedeniyle büyük bir takimda oynuyor ve daha büyügüne de göz kirpiyor yillar yillar önce Eurosport'un canli canli verdigi Daimler Crysler turnuvasinda görüp de kanimin isindigi genc yetenek.. Ayni turnuvanin bir baska yildiz ismi Tevfik Köse ile arasinda yetenek degil karakter farki vardir sadece..

4 Şubat 2009

Alex Baumjohann.!



Bundesliganin bu senenin ilk özeti gectigimiz zaman Baumjohann'in bu muthesem golünü de videosuyla eklemistik.. Gercekten güzel bir goldü resimdeki gol.. Orta sahadan topu alip sürüp golünü atiyordu ve fakat gerek takimi gerekse de kendisi bu golün disinda pek yoktu birinci devre yine de Bayern onu aldi.. Neden ? Hamit yüzünden.. Hamit'in basarili olmasi nedeniyle.

Efendim bu oyuncuyu tavsiye eden isim Jupp Heynckes.. Ikinci Tavsiyesi de bu. birincisi tuttu ve ikincisini de gözü kapali aldilar, bazen böyle yürüyor isler..

Heynckes'in Hamit'i tavsiyesi de ilginc aslinda. Her ne kadar onun yönetimi altinda o muhtesem iki füzesi ile baslangic yapsa da Bundesligaya sonradan oynatmadigi Hamit'i Bayern'e tavsiye etmesi tuhaf gelmisti ama cok hayirli bir transfere zemin hazirladigi gercek, bakalim 87 dogumlu bu genc yetenek ne kadar hamit olacak görecegiz ..

Chinedu Obasi.!



Obasi, benim gercekten cok begendigim yetenekli futbolculardandir. Bazi futbolculari ben sadece sakatlik durdurur derdim, Messi gibi.. Dikkat edin onlari sadece sakatlik ve sonrasinda kendilerine gelme sürecleri engellemistir.. Obasi da biraz böyle. Oyunun iki yönüyle oynayan forvet tanimina bire bir uygun aslinda.. Mücadeleci, savasci ve teknik bir ortasahamsi forvet.. Süer bir yetenek, cok iyi bir kesif..

Hakkinda hep dedikodular var,Man U ve Chelsea'nin özelikle onda gözü oldugu biliniyor daha da önemlisi sürekli londraya gidip gelen Obasinin Premiere Lig sevdasi.. Röportajini okudum yine, cok da akilli demecleri vardir Kaka'nin secimi ve elbette Hoffenheim üzerine..

Simdi mutluyum diyor, sürekli Londra'ya gitmemin sebebi Norvec liginde ayni takimda oynayip ayni evde oturdugum kardesim gibi olan Obi Mikel'i ziyaret ediyorum baska bir nedeni yok diyor..



(Obasi Lyn Oslo'da 2005 yilinda Obi Mikel ile beraber iken)

Tam da bu konuya deginildiginde o dönemki Mikel davasinin ayrintilarini cok merak etmistim. tehtit edilmeler, kacirilmalar, yasanilanlar ama o bunun üzerinde fazla durmadi. Cok sükür ki gecip gitti diyor ama ben futbolun bu kötü yüzünü de böylece görmüs oldum diyor.. Hoffenheim'in Sampiyonlugu icin Obasinin sakat olmamasi gerekir.. Gönülden destekliyorum ben Hopp'un takimini.. Obasi,Eduardo,Salihovic,Teber,Beck,Comper'le beraber ipi gögüsleyebilir yeter ki bir daha ibisevic sakatligini bu isimlerden birisi yasamasin.. Akilli ve ne söyledigini bilen, güzel bir adam imis Obasi, biraz daha iyi anladik bunu..

Michael Skibbe Üzerine.!



Ilk defa 2008 yilinda Bayern Münih maci öncesi saha kenarinda takim elbise ile duruyordu. Leverkusenliler sasiriyordu, aliskin degillerdi onun bu görüntüsüne.. Dügün mü var yahu mac sonrasi diye saskinliklarini dile getiriyorlardi ama aslinda icsel degisimin bir baska yansimasiydi bu. Büyüyordu bir adam 42 yasini geride birakirken gayet sessizce.. Degisim basliyordu yavas yavas.. O gün bu kiyafet farkliligi ayni zamanda sürekli degisebilir olusunun, ögrenmeye merakinin yaninda aslinda tecrübelerden yeteri kadar beslendiginin belki cok baska bir ayrintisiydi. Bir yil önceki Skibbe'nin asla bir yil sonrasina referans olamayacaginin en güzel kanitiydi. O gün dedim, bugün de yineliyorum ileride cok baska bir yerde olacak teknik adamdir Michael Skibbe..



1982 yilinda Hamit ve Halil Altintop kardeslerin de yetismis oldugu Wattenscheid genc takimi Frankfurt'un B takimini 3-1 yener iken Sampiyonlugu kucaklamasinin yani sira genc yildizi ile parliyordu:Michael Skibbe.. 1965 Gelsenkirchen dogumlu genc futbolcu gelecege ve Schalke takimina mesajini iletiyordu oynadigi futbolla.. 5 Nisan 1986'da sadece 14 mac forma giyebildigi Bundesligada ilk golünü attigi zaman "ikinci Wolfganf Overath" olarak eski milli takim teknik direktörü Berti Vogts tarafindan yüceltiliyordu. Bu güzel yaklasimin sergilendigi günden tam dört bucuk ay sonra ayni dizinden ve ayni yerden gecirdigi üc ameliyat ile futbolu erken yasta birakmak zorunda kaliyordu, onun yaninda aslinda onun kadar dahi parlamamis olan Olaf Thon alman futbol tarihine damgasini vuracak iken.. Ayni yerden üc agir ameliyat ve bu hazin son.. Henüz 22 yasindaydi antrenörlük meslegine giris yaptiginda ve bu yüzden hala daha almanyanin en genc hocasi olarak rekoru elinde tutuyordu Sampiyonlar Ligi Sampiyonu ve Bundesliga Sampiyonu Borussia Dortmund'un basina sorumlu teknik adam olarak henüz daha 32 yasinda iken atandiginda..




Dortmund onu basa getirdiginde bugün dahi icinden cikamadigi krize girmisti aslinda. Degil o, ikinci ligden takimi birinci lige cikarip avrupada kupalar kazanarak adini duyuran Parmanin efsane teknik adami Nevio Scala dahi dayanamamisti bir kac yil önce yasanilan o muhtesem basarilarin yarattigi acelecilige.. Öncesinde ve Dortmund macerasi sonrasinda ve hatta 2004 Portekiz Avrupa Sampiyonasinin ilk turunda milli takimin elenisinden sonra Rudi Voller'in görevine son verilirken, Skibbe'ye Alman fedarasyonu Dortmund ve Schalke takimlari gibi yine gencler adina -U18- göreve cagiriyordu. Schalke,Dortmund,Almanya Fedarasyonu derken genclerin dilini o kadar güzel konusuyordu ki Augenthaler'den aldigi dökük Bayer Leverkuseni muhtesem transferlerle degil kendi yarattigi genc oyunculari ile basariya dogru sürüklüyordu.. Adler,Rolfes,Kiessling,Castro, Barnetta üzerindeki emegi bugün dahi Leverkusenliler tarafindan yadsinamaz bicimde ortadadir..



Skibbe'nin Dortmund macerasi bir bucuk yil sürer ve sonrasi aslinda istatistik bilgi icerir sadece. Cok yakindan takip ettigim söylenemez ve bu yüzden benim icin önemli olan 2005 yilinda Bayer Leverkusen ile anlastigi zaman diliminden 2008 yilinin sonunda görevine son verilesiye kadar yasadiklaridir.. Ben Dortmund macerasini cok erken yasanmis bir tecrübe olarak görüyorum. Dortmund bunu sürekli yapiyor, bugün Sammer adinda muhtesem bir teknik adam yok ise eger, bu Dortmund'un genc teknik adam konusunda israr etmesinden kaynaklaniyor.. Zorladilar onu ve kazandiklarini düsünürken aslinda kaybettiler. Skibbe en genc teknik adam apoletini, Sammer en genc sampiyon olmus teknik adam ünvanini Dortmund takiminda elde ediyorlardi ve bu da aslinda yetenekli olup gelecek vaad eden insanlarin erkenden kaldiramayacaklari yükü yüklemesiyle cöküsüne neden oluyordu zira basari kazansalar dahi Hitzfeld sonrasi girilen kaos ortami harciyordu hepsini.. Benim begendigim bütün genc alman teknik adamlar dortmundun olumsuz kosullarinin ve erken kesfinin yarattigi yikima maruz kalmislardir. Doll,Sammer,Skibbe ve simdi de Klopp.. Sammer paranin da biraz yarattigi güc ile elde ettigi sampiyonlugun kucuk bir ödülü olarak bir daha denedi, sonrasinda birakti ve daha cok sampiyonlugu, onun ona yükledigi ve degisimi mümkün kilmayacak karakteri nedeniyle pes ederken futbol da oynatamiyordu, Sampiyonluk gercekten agirdi onun icin.. ama Skibbe, Galatasaraydan da görebileceginiz üzere bu konuda azimli ve hedefine dogru inatla gidiyor.. Gercekten büyük bir inat bu.!

Gidiyor gitmesine de cok önemli bir eksikligi var, bunu Mourinho cok daha iyi bir sekilde dile getirmisti. Bugün aslinda hakkinda bilgi sahibi olmamaniza ragmen size "bu pek de iyi bir teknik adam degil yahu" dedirten olgu eksik olan Futbolcu kariyeridir. Yoksa nedir arkadasim Gerets ile farki ? Gerets'in pek de adi gecmeyen Belcika liginde sampiyonlugu olsa da Bundesliga macerasi bakimindan Skibbe kadar kariyeri yoktur. Gerets sadece bir devre Wolfsburg'a müthis top oynatmistir ama Skibbe üc yil cok iyi futbol bir yana, gencler, uyum, gelecek, cok seydi.. Ben, yani skibbeci ben degil bütün Almanya Skibbe icin Bundesliganin en iyi futbolunu oynatan adam etiketini cekinmeden yapistiriyordu üzerine.. Siz hayatinizda Leverkuseni iki kez Galatasaray karsisinda seyredip üzerine dehset güzel analizler yapar iken ben ellinin üzerinde Leverkusen macini seyredip bremenden sonra güzel oyunu ve gencleri sahaya sürmesi nedeniyle Almanyada tuttugum ikinci takim konumuna getiriyordum.. Lincoln, sizin icin bir bucuk yillik, hatta 30 maclik adamdir ben onu burada yaptigi macin üc kati kadar almanyada seyrettim haliyle her seye ragmen arkasinda durmamin nedeni o laubaliligi degil cok iyi bildigim futbolculugudur. Alti yildir seyrediyorum ben Lincoln'u, Dört yildir da Skibbe ile hasir nesiriz.. Schaaf,Skibbe severim bunlari. Schaafi en cok.. Ama Stuttgart'da Meira ile Sampiyonluk yasamis Armin Veh gelse sevinmem, zira oynattigi futbolu sevmiyorum, bütün denklem bundan ibaret..

Tarih 2006 Subat ayi.

Ilk basarisizliginda hemen gitsin sesleri yükseliyor taraftarlar arasinda.. Placente,Ponte,Franca gibi yildizlarini kaybetmis Bayer Leverkusen'i ilk sezonun yarisinda cok da hos olmayan bir sekilde bitiriyorlardi bundesligayi. Dokuzuncu. henüz Alti ay önce takimin basina getirilmis Skibbe gitsin sesleri her yerde.. Ikinci Devre'ye onsuz baslamak da ayni sekilde olasi idi. Aynen Galatasarayda oldugu gibi kariyersizligi aslinda en büyük belasiydi basinda bulunan. Kimse ona güvenmiyor,o küllerinden dogmak durumunda kaliyordu hep.. Ve o sadece basarili sonuclar alabildigi sürece rahat birakiliyordu, ilk maglubiyetinde varolan güvensizlik kendisini hemen hissettiriyordu. Bu kariyeri olmayip ve teknik adam olarak buyuk basarilara imza atmamis her teknik adam icin gecerli bir kuraldi. Oyunun icerigine bakip yorumlamalar yoktu aslinda daha görmeden kafada kesinlesiyordu, insan psikolojisi.. Kesin yanlis yapmistir bu yargisi ile yaklasinca futbol gibi yanlislarin bakis acisinda göre milyona varildigi noktada elestirmek cok zor degildi.. tüm bunlarin sona ermesi icin gereken tek sey, basari ve güzel futboldu ki ben ikincisinden emin degilim pek..

Basari.!

Tarih: 2006 Mayis ayi.

Sesler kesildi birden.. Skibbe inanilmaz bir ikinci yari cikardi. Belki hayatinin dönüm noktasidir bu. Leverkusene inanilmaz güzel futbol oynatmasi bir yana beklentilerin de üzerine cikti. Ligi besinci bitirse de oynattigi futbol, seri galibiyetler ve dört sira yukari atlamasi o dönem itibari ile onun kredisini yükseltti. Bakin bugün besincilik yetmez ama o gün borc/harc icerisinde kadrosuzluk sorunu da var iken Leverkusen icin cok iyi bir dereceydi üstelik kötü bir ilk devrenin ardindan.. Ne kadar iyi isler yaparsa yapsin aynen Galatasarayda oldugu gibi bir kisim insanin olumsuz bakislarini hep üzerinde tasimaya devam edecek idi. Dedigimiz gibi onun futbolcu olarak kariyersizligi, motivator hoca olmamasindan dolayi saha kenarindaki durusu ile birlesince isler zorlasiyordu. Üzerine bir de Voller'in kankasi yaftasi yerlesince durum iyice vahim hal aliyordu aslinda..

Tarih 3 Mart 2008.

Leverkusenli taraftarlar endiseli. 2009'da Skibbe'nin sözlesmesi sona erecek ve eger tahmin edilen yerde lig noktalanir, UEFA kupasinda da bir sürpriz yasanirsa bu hocayi elde tutamayiz kaygisi hakim.. Tam bu noktada forumlar aciliyor, sözlesmenin ne zaman uzatilmasi konusunda derin tartismalar yasaniyor, bazen kendi kendileriyle dalga geciyorlar.. "Ne yani Barca,Man U mu alacak bizim garip Skibbe'yi, telasa gerek yok yazin uzatilacak sözlesmesi" deniliyor.. Öyle ki arkadaslar teknik adamin o muazzam yasam döngüsü burada somut bir sekilde kendisini varediyor..

Durum cok iyi. Galatasaray gibi bir takimi elemis, daha da önemlisi kendi ic rakiplerinden Hamburg'u arkasindan eleyip UEFA kupasinda ceyrek final elde etmis. Skibbe basa geldiginde, Augenthaler'den takimi aldiginda parasizlik, satilan oyunculardan sonra elde kalan dökük kadro sonrasi muazzam gelisim ve elbette o an icin ligde ücüncü durumda olmak.. Öyle ki Sampiyonluk söz konusu, en kötü Sampiyonlar Ligi diyorlar.. Skibbe cok popüler, cok seviliyor.. Geldigi günden beri belki de ilk defa böyle.. Ama en cok da, tüm Almanyanin kabul ettigi bir gercek suydu ki o kaybetse dahi takima inanilmaz güzel futbol oynatiyordu.. Kicker'in röportaji bakin nasil basliyor onunla ?

"Glückwunsch, Sie sind der Trainer der Saison. Ihr Team spielt tollen Fußball, die Experten und Fans sind begeistert. Wie kommt das?

(Tebrikler, siz yilin antrenörü secildiniz, takiminiz muhtesem oynuyor, futbol otoriteleri ve taraftarlari etkilediniz, bu nasil oluyor )

Oluyor iste. Leverkusenin basinda teknik adam olarak 117 maca cikan Skibbe mac basina 1,52 puan, 1,80 gibi gol orani yakaliyor her ne kadar 1,41 de yedigi gol orani takimin..

Mayis 2008.

Velhasil saglam bir düsüs gerceklesiyor. Son on macta yani 30 puanin sadece yedisini alabiliyor Skibbe'nin Leverkuseni. Akabinde Hamburg sonrasi eslestigi, UEFA Kupasini alacak olan Zenit'den iceride disarida fark yiyor.. Ikinci kez geldigi UEFA ceyrek finalinden evine geri dönüs yapar iken Sampiyonlugun dahi ihtimal dahilinde oldugu son ceyrekte o tonlarca golün kacip da UEFA'ya dahi kalamayarak kovulmasina neden olacak Bremen maci her seyin sonuydu.. 1-0 yeniliyordu evinde Bremene ve artik Skibbe, aslinda tamamen kendisinin yarattigi kadronun potansiyeli altinda eziliyordu.. Düne kadar pek de kimsenin haberdar olmadigi Adler,Kiessling,Rolfes,Castro ve hatta Barnetta'lara sahip kadronun daha iyi yerlerde olmasi gerektigi ve bir teknik adam basarisizligi nedeniyle bunlarin olamadigina kanaat getirilip görevine son verildi. Aslinda bu teknik adamdan ziyade Leverkusenin kimliginden kaynaklanir biraz da. Statlari kucuktur,kadrosu her daim mütevazidir, muhtesem yildizlari yaratirlar ama büyük takim kimligi hicbir zaman olmamistir. Leverkusen sahaya cikmadan kaybeder cogu zaman.. Baskiyi kaldiramazlar, kimliksizliklerinden kaynaklanir.. Galatasaray maci öncesi sözlüge yazmistim, Alisamiyendeki macta oynamayacak baskinin oldugu yerde ama Leverkusende isler degisecektir diye.. Final maclari meshurdur, o kadar cok final kaybetmistir ki almanyada lig ikinciligi bir ara üzerine yapismisti. Sammer'in sampiyon oldugu zaman Topmöller'in sadece son üc macta bir galibiyet almasi gerekiyordu. Yapamadi.. Takim o yükü kaldiramiyor, Galatasarayin Kadiköye daha gitmeden kaybetmesi gibi bir sey bu. Skibbe de care olamadi, hali hazirda Daum gibi Terim gibi güclü karakterler ile bunlar asilabilir ama Skibbe ile zor.. Sampiyon olacak derken Leverkusen UEFA kupasina dahi gidemedi. Bir öncekinin tam tersi bir durum yasandi, henüz iki ay önce degil Leverkusen, Almanyanin dahi gözbebegi iken ucurmdan yuvarlandi.. Iki ay, sadece bu on mac onun sonunu belirledi. Voller belki de sirtindaki yükten kurtuldu zira her maglubiyette bir yüklenme de Voller'e oluyordu Kankasi geyiginden ama haksizlikti iste bana göre.. Bu haksizligi ve Galatasarayi imlemeden Türkiye Süper Ligi takimlarina isaret ederek bir post girdik, hepsi de buydu. cok buyuk dedikodu da Klopp'da ezelden gözü olan Leverkusenin bosa cikan teknik adami almak icin hamlesiydi ama o Dortmund'a sözü coktan vermisti ve karakteri nedeniyle bugün Klopp daha cok sevilir,edilir, dönmez verdigi sözden..



Tüm bu olup bitenlere yani son ceyrekte yasadigi cöküse ve basarisizliga ragmen kovulmasinin hemen ardindan pek cok leverkusenli onun takimda kalmasi gerektigine inaniyordu. Öyle ki bu minvalde iki isim vardir Almanyada artik. Schalke'nin Slomka'si, Leverkusen'in Skibbe'si. Gercekten alman Bundesligasinda göze cok hos gelen genclerden kurulu bir kadro ile muthesem futbol oynatmisti. Iste Borges'in Skibbeci tavri da bu oynattigi futboldan, geride biraktigi üc yillik antrenörlük diliminde Leverkusenin oynadigi futboldan ileri gelir.. Bu konuda yalniz degilim, acin okuyun diyebilirim alamanci dostlarima sadece.. Güzel futbol ve Skibbe iliskinin hakkini kimse yememistir.. Belki takim sefligi eksikligi söz konusudur, hani Löw-Klinsmann kisminin klismann kismi eksiktir löw tarafi bana göre fazladir gibi..

isler kötü gittiginde elbette takim dizilisi, secimleri cok tartisildi. Bunlarin basinda Gekas'i kesmesi cok buyuk elestiri noktasiydi cunku bir yil öncesinin Gol Krali olarak takima gelmisti o.. Ama bugün Leverkusen Gekas'i Portsmouth'a kiraliyor ve karari da Skibbe vermedi. Sadece Skibbe'nin seciminin bir baskasi tarafindan onaylanmasiydi. Gekas kötü bir golcü olmasa da Bochumun o dönem futboluna bire bir uyan bir yapisi vardi ve ben hicbir zaman "süper bir oyuncu" diyemedim kendisi icin, ibisevicin bir önceki versiyonudur, kucuk takimlarin güzel golcüsü hepsi bu..

Demecleri tartisildi.. Sampiyon olacak misiniz sorusuna verdigi cevap suydu:

"Önümüzdeki on yilda yedi ya da sekiz kez Bayern sampiyon olacaktir, aradaki bosluklari iyi degerlendirebilirsek neden olmasin" dediginde pek de kabul görmüyordu, her zaman gercekciydi..

Skibbe'yi Galatasaray profesyonel bir anlayis icerisinde takimin basina getirmedi. Cok basit bir yaklasim vardi. Kalli istedi,Polat ve Sezgin aldi. Oysa bu adam kimdir, nasil bir teknik adamdir'in analizine girisildiginde anlasilacaktir cok sey.. Baski buyuk sorundu onun icin. Gerets, Marsiya ile anlastiktan sonra basinin Marsilyadaki baskisini kaldirip kaldiramayacagi sorusuna soyle diyordu

"ben türkiyede iki yil calistim, siz neden bahsediyorsunuz, ne baskisiymis buradaki"

Yönetim böyle bir karaktere sahip Skibbe'ye bir yandan alisik olmadigi o stresli ortami bizzat kendisi ayarlar iken baska acidan aslinda bu sekilde de gelisimine yardimci oluyordu genc teknik adamin.. Genc dedigimiz teknik adam da mesleginde yirminci yilini dolduruyordu bir baska acidan.

O bir motivasyon hocasi degildir. Futbolculuk kariyeri olmayan adamlarin teknik adam olmak icin verdigi mücadele, icerisine girdigi futbol dünyasi hali hazirda bu insanlari daha fazla futbolun bilimsel yönüne atarlar. Minumum on yil profesyonel futbol kariyeri olan adam hemen hazira konup B diplomasini alir, geriye ufak bir kurs kalir ama ise sifirdan baslayan en azindan Almanyada pek cok engeli asip teknik direktör olabiliyor ve bu engeller de onu futbolun bilimsel yönüne atiyor, bu genelde böyledir.. Mourinho iyi bir örnektir.. Daum,Terim, Doll ya da Klinsmann.. Bunlar motivatör hocalardir, zaman gerekmez, geldigi anda etki ederler ama bir baska acidan her daim bir kac yil sonra hava degisikligine ihtiyaci olurlar zira motivasyon onlarin en buyuk kozuyken zaman icerisinde azalan heyecanlari bir futbol klubunde ömürlerini cok da uzun tutamamalarina neden olurlar.. Daum, ikinci Ligde ücüncü olarak zor cikti zira baskiyi hissettigi anda o da teknik adamligini konusturdu keza Terimi besleyen o baskidir, o baskinin olmadigi Milan Dönüsünde nasil bir teknik adamlik yaptigi herkesce malumdur.. Ama misal Lucescu'yu koy on bes yil ayni verimi alirsiniz baska acidan.. Skibbe, yirmi yil kalabilir o takimin basinda..

Skibbe'nin nazarimda kariyeri Leverkusene üc yil boyunca oynattigi o muhtesem futboldan ileri gelir. Yani yok denecek kadar azdir. 2002 finali olsa da o daha cok Voller'e yaziliyordu belki sadece Voller biliyordu basarinin kacta kacinin Skibbe'ye ait oldugunu ve bu yüzden ya da baska nedenlerden dolayi onu takimin basina getirdi. Skibbe, Klinsmann-Löw kisminin Löw'e ait olan tarafidir, takim sefligi yapamaz. Kalli ya da bir baskasina ihtiyaci var, Terim degil, Magath degildir.. Isi futboldur, baska da bir sey bilmez. Bu yüzden Voller,Kalli gibi futbolun disinda kalan konularla ilgilenecek insanlara aslinda ihtiyaci var.. En azindan simdilik..

Abitur'u vardir. Bu önemlidir benim icin ve zekanin bir baska göstergesidir Almanyada zira on yasinda belirleniyor bir insanin univeriste okuma sansinin olup olmamasi.. Cok dolambacli yollardan gecip ulasani varsa da dikkate alirim bu gibi durumlari.. Lahm misal bu da ayni sekilde Abitur'u vardir Hoffenheim'in kaptani Marvin Comper mesela.. 2,4 ile bitirmis. Bunlar hep kaptan olurlar, sessiz ve görevine sadik insanlardir baska acidan akliyla hareket eden insanlardir digerlerine ayip olmasin sonradan akli basina gelen de coktur sadece bir ayrinti olarak ele aliyoruz..



Disiplin sorunu da dile getirilebilir. Leverkusenden ayrilisi sonrasi Ramelow bu konunun üzerinde durmustu. Leverkusene katkilari, yetistirdigi oyuncular ve oynattigi futbolun yaninda belki de en önemli eksik son ceyrekte degil uzun zamandir varolan disiplin sorunu diye altini ciziyordu..Barnetta ilk etapta cok üzülse de Skibbe'nin gidisine -zira onu parlatan hocaydi o- Labbadia degerlendirmesinde Skibbe'ye göre daha sert antrenmanlar yapiyoruz diyerek bir baska ayrintiyi dile getiriyordu. Basta Adler ve Rolfes olmak üzere gidisinin ardindan karara saygi duyuyoruz aciklamasinin hemen sonrasinda üzüntülerini dile getiriyorlardi,özellikle Adler ve Rolfes'in bu konuda pek cok demeci vardir. En iyisi ise Barbarez'den geliyordu. Seyirciye firca cekiyordu Bundesliganin en cok forma giymis yabanci futbolcu rekorunu elinde bulunduran adam.. "Yahu bu seyirciler neden anlamsizca teknik adama yüklenirler, anlamiyorum. ne istiyorsunuz adamdan üstelik bir seyirci icin en önemli olan güzel futbolu oynatmis birisinden.." Voller, cok zor bir karar oldugunu, inanilmaz güzel isler basardigini ve klube pozitif pek cok katki sagladigini, kesinlikle basarisiz olmadigini ama bunca yillik arkadasimdan artik ayrilmak durumunda oldugunun altini ciziyordu..

Teknik adamlar mevzubahis konu oldugunda basari en az basarisizlik kadar yakindir bu isimlere. En basit örnegi Sevilla ile UEFA kupasini almis Ramos'a bakin.. Tottenham'da yasadigi basarisizligin arkasindan gittigi klup Real Madrid.. Dolayisla daha önceki Teknik adam ve Yönetim yazisinda da dile getirdigim gibi varolan kosullar, yönetimin tavri ve pek cok ayrinti bir teknik adamin kapasitesinden daha fazla rol oynuyor takimin basarisinda. Ülkemizde ekmek yemis Werner Lorant cok iyi bir örnektir aslinda.. O 1860 Munihi ücüncü ligden birinci Lige her sene bir üst lige cikartarak takimi bundesligaya tasiyarak kariyer olarak ucmustur ama ne yapmistir Türkiye Süper Liginde ve sonrasinda gittigi takimlarda.. Bir asi tutunca yanindaki her seyi parlatir, Ibisevic'in ücü penaltidan ikisi rakibe carparak attigi yirmiye yakin gol gibi baslkalastirir, aslolan nedir ona bakmak gerek.. Galatasarayin o muazzam basarisinda pay kimindir bilinmez.. Pek coguna göre Hagi ya da Terim'dir bana göre Faruk Süren mesela.. Yani bunu cok da iyi bilemeyiz..

Velhasil Skibbe dünyanin en iyi veya en kötü teknik direktörü degildir, iyi ve kötü yanlari vardir. Takim sefligi yapamaz, buna en azindan su zamanda aliskin degil, karakteri de uygun düsmez. Bir Fatih Terim, Bir Klinsmann ya da Magath degildir. Bunlar degisik tarz adamlardir, neyi aldiginizi bileceksiniz her seyden önce. Skibbe, futbol uzmanidir, otoritesidir ve bunun yaninda genclerin dilini cok iyi konusur cekinmez koyuverir kaleye Adler'i, ativerir Bundesliga Gol kralini yedek klubesine.. Kiessling'i forvet arkasi oynatmak gibi cok hos kesifleri de mevcuttur.. Bunun yaninda kimsenin anlam veremedigi kararlari, degisiklikleri de vardir. Futbol bu. Biz bunlari tartisacagiz, hak verip elestirecegiz ama teknik adam seciminin dogru veya yanlis oldugunu da sezon sonunda karar vermeliyiz ki bu gibi adamlar verimli olarak calissin, neyse geregi yapsin..

Belki buradan da kovulacaktir, bilinmez.. Gelisim döneminde oldugu aciktir ama gözüm hep üzerinde olacaktir. Berbatov gibi maksimunumu kestiremedigim bir adam olmasindan kelli takip etmekten buyuk keyif alacagim, degisime acik yapisinin yani sira durusuyla, efendiligiyle, gercekci olmasiyla her zaman takdir edip sevecegim en ufak bir yanlisinda cekinmeden elestirecegim gibi.. Skibbeciyimdir ama asla bir adamin yaptigi her seye dogru ya da yanlis diyecek kadar futbolun özünden kopmus, futbolu bir kenara birakip kendi egomun pesine düsecek kadar da futbola hakaret etmedim, etmeyiz de.. Basarili olmasini istedigim gibi en azindan burada olamadigi takdirde de" istifa skibbe" demekten cekinmeyecegizdir..

Ben onun su zamana kadar oynattigi futbola, Galatasaray ve Türk futboluna getirdigi yeni bakis acisina saygi duyuyorum, tam degil yari kadro oldugumuz zaman dahi beni memnun edecek futbolu oynatiyor simdilik.. Ileride degisime nasil olur, kim nerede durur bilinmez ama yaptigi icraatler ölcüsünde bir degerlendirme olacaginin altini cizelim ve simdilik kapatalim bu güzel hocann mevzusunu.

3 Şubat 2009

Sivasspor - Galatasaray: 1-1



Heyecan acisindan müthis bir macti. Penaltilarla elendi Galatasaray..

Galatasaray acisindan ele alayim ben.

Takimin ideal onbirinden su oyuncular yok.

Santchis
Lincoln
Baros
Servet Cetin
Kewell
Sabri
Ayhan

Kaleci teknik adamin tasarrufu olsa da onbir oyuncudan yedisi sahada yok. Keza yokluklarina varliklarindan daha cok alisik oldugumuz

Linderoth
Hasan Sas
Serkan Calik
Ugur Ucar.

Ve yukaridaki dörtlü önemli degil, önemli olan ilk listedeki yedi ismin sahada olmamasi. neden ? Sakatliklar..

bir basarisizlik var ortada ve dogru noktaya egilmek durumunda Galatasarayli taraftarlar. Bu yedek takimin performansi beni cok fazla ilgilendirmiyor isin acikcasi. Bu takimin iskeleti Kewell-Baros-Lincoln üclemesine siir yazdilar, Ayhan'a üc yillik sözlesme imzalatacak performansi ile olustu.. Dolayisla üzerine gidilmesi gereken durum neden bu kadar cok sakat oyuncunun olmasidir. Bunda pay teknik adamin antrenman sistemi midir, oyuncularin lakayit tavirlari midir Galatasarayin saglik ekibinde midir ya da olusturulan kadro türkiye süper ligine göre degil midir nedir üzerine gidilmesi gerekir..

Baska acidan sakatliklar Kalli döneminde baslamisti, 18 kisiyi bulamadan deplasmana gidiyordu ve Hakan Sükür sik sik bunu birlik beraberlik duygusunun olusmasi adina dile getirmisti. O dönem Lincoln,Linderoth, Hasan Sas, Emre Güngör ve pek cok sakatlik yasanmisti.. Skibbe ile bu ivmelendi. Bunun cok ciddi bir analizine girisilmeli.

Su kadro eksikligi ile degil Galatasaray, Barca, Man U olsa cöker.. Ribery olmadan bes hafta küme düsüyordu Bayern, Christiano Ronaldo'suz Man U ilk haftalarda bocaladi, daha dün Racing Santander karsisinda Messi'siz o bu yilin muhtesemi Barca yeniliyordu az daha.. Buraya bakiyoruz.. Bir kisi degil en üstten en degerli ilk bes oyuncu.. Arda,Meira,Topal elde kalan saglam oyuncular ve bu oyuncularin verimli oyunu nedeniyle uzatmalara giden Sivas maci..

Istediginiz taktik varyasyonlarini ve cesitli elestirileri ortaya dökün, bir takimin ideal onbirinden alti kisi cikardiginiz vakit hala tam takir gitmesi su devirde pek mümkün degil, ince ayar analizlerin hemen hepsi su noktada gücün bosa harcanmasindan baska bir sey degil. Mehmet Güven nerede sut cekecegini algilayabilse, ilkonbire girerdi, Nonda-Ümit formda olsa Baros oynamazdi, A'yi alin B'yi koyun diyemecek durumda iken nasil bir analiz mümkün olabilir ki ? O Nonda'yi altimis kusuruncu dakika da bombos pozisyonda sagina vermek var iken sut cektigi anda cikartilmali desem kimi oyuna alirdik ki ?

Ne zaman olur bilmiyorum ama biraz daha derinlikli bir arastirma ile Skibbe analizi yapmayi düsünüyorum her acidan..

Sivasspor'u yari finale kaldigindan dolayi kutluyoruz efendim. Amma velakin Galatasarayin tüm gücünün disarida oldugu bir dönemde Alisamiyen'deki yüzde yetmislik rakibe top oynattigi icin, bu kadro eksikliginde penaltilarla maci aldigi icin ben Bülent Uygun'u dahi ilan edemiyorum, Petkovic'in kaleci durusuna güzelleme yazilabilir en fazla.. Yazilacaktir da bol bol..

2 Şubat 2009

Sagnol'un Zorunlu Vedasi.!



Fransizlarin ortalamasini seviyorum ben.. Pek cogunda Zidane asaleti var aslinda. Profesyoneller ve görevlerine sadik. Daha dogrusu Brezilyali'nin karakter olarak zitti konumundalar Sagnol, Lizarazu gibi -Ribery'i katamiyorum icine- islerini son derece iyi yapip sessiz sedasiz terkediyorlar ve geride hep "güzel anilarla" kaliyor isimleri..

7,5 milyon Euro'ya Monaco'dan gelmisti Sagnol. Hoeness'e göre en basarili transferlerdendir o. Üstelik onun gibibisini bir daha zor buluruz diye ekliyor.. Hoeness, Bayern'in yeni bir sürece girdigini ve bu degisimin bir baska asamasi da Kahn,Mehmet Scholl,Jeremies gibi eski oyunculari klube geri kazandirmak.. Sagnol da bunlardan birisidir ve biraz beklesin diyor.. O ise yaz sonuna kadar Munih'de kalip sonra Fransaya tasinmayi düsünüyor..

8 yilda 184 kez bayern formasini gecirdi ve 14 tane kupa kaldirdi lakin isin dogrusunu söylemek gerekirse ezelden beri sakatlik onu hep engelledi.. Bugün sakatliklardan dolayi birakmak durumunda ve Monaco'dan aldigi menajerlik teklifini ya da televizyondan gelenleri degerlendirecegim diyor..

Yolu acik olsun, severdim cok..

Tranquillo Barnetta.!

Cufre Berlin'de.!



Eski CM'de ya da bu oyunu oynadigim dönemlerde -2001 yillari- Roma'yi alirdim genelde. Benim oyun yapima uygun kadrosu vardi.O kadro'nun güzel defansi Walter Samuel'in yanina hep bir adam arardik.. Lassisi'den memnun degildik cok ve Cufre ise umut veren, güzel istatistikleri olup da asla adam olmayan yapisi ile gönlümde yer etmisti.. O kadar cok oynadim ve o kadar cok Roma takimi ile hasir nesir olduk ki Cufre diyince kardesimmis gibi geldi bir an.. Berlin'e Monako'dan gelmis.. Bonservisi yok ve antlasmasi da alti aylik.. Kendisini ispatlarsa burada kalabilir ve gelir gelmez de Mertesacker'den özür dilemis 2006'da Almanyaya elendikten hemen sonra gelisen olaylar adina..



Adam diyor ki: Özür dilerim, sinirler gergindi iste.. Bremenle oynarsak Mertesacker'e özrümü yeniden iletecegim mac öncesi.. Olmasi gereken olgun bir davranis iste.. Mertesacker de diyor, ciddiyse eger telefon ile beni "özel" arasin..

Töbe töbe..

Olmazsa cicek göndersin sevgili Mertesacker, üzerine de yazsin "o gün olanlari unutup yeni bir baslangica ne dersin" gibisinden..

Adam özür diliyor daha ne telefonu.. Berlin performansi merak edilengillerden..

Ribery vs Van Buyten.!



Van Buyten, Ribery'nin arabasindan fax makinasini alip sakliyor, digeri keza ayni sekilde takim elbisesi sonra derken birisi lastiklerin havasini indiriyor, ayni sekilde karsilik aliyor ve sükür ki sag salim evlerine dönebildiler diye ekliyor spiker..

Yeni Ibisevic: Sanogo.!



Ibisevic'i sevemedim ben.. Sakatligi ise mutlaka ki problem ve baska acidan talihsizlik.. Bu denli formda olan oyuncunun su zamanda sakatligina üzülüyor insan.. Hoffenheim icin yeri kolay bir sekilde doldurabilir bana göre ve Sanogo iyi bir tercih.! Hoffenheim'da sorun olacak isim olasi bir Demba ba sakatligidir.. Cumartesi günü Sanogo gol atti ve fakat bakin o gol nasildi ?



Oyun acisindan Bundesliganin en iyisi kimlerdir ? Leverkusen,Hoffenheim, ilk devrenin ilk bes alti haftasini saymazsak Bayern Munih, Keza o devrenin ilk yarisina bakarsak Bremen.. Bu takimlar hucum futbolu oynarlar ve oyun olarak iyi oldugundan dolayi forvetler cok fazla pozisyon yakalarlar.. Oyun olarak yine iyi bir futbol ortaya koymalarinin yaninda sistem takimlarinin sistem ici görevleri geregi son vuruscular cok fazla gol atarlar.. Sistemin ürünü olan gollerin son vurusculari istatistik olarak büyütür iken gereginden fazla da bir "abarti" söz konusu. Baska acidan golcüler bunlarin disinda da varliklarini bize hissetirmeliler. Grafite mesela.. Ya da Helmes, ayni sistemin bir baska parcasi olsa da Ibisevic'ten kat kat daha iyi bir golcüdür.. ibisevic ise formda bir "düz" oyuncu. Yeri dolmamasi gibi bir sorun bana göre yoktur, Sanogo sacmalamazsa pek ala onun yerini doldurabilir, yeter ki Hoffenheim bu iyi futbolunu sürdürsün o vurus yapabilecek isimler her daim mevcuttur o kadroda..

Hirs.!

Bundesliga Notlari.!



Toni Kroos, Leverkusen'e kiralik olarak gitti.. Kiralamayacagiz filan derken Leverkusene gitmesinin en önemli sebebi oyuncunun bizzat kendi istegi olmasi. Bayern'de sans bulamiyor ve bulacaga da benzemiyordu isin acikcasi. Ofansif olarak iki kanat var oynayabilecegi.. Ribery birisini tapuladi ve diger tarafta ise aday cok.. Simdilik birinci Alternatif Schweinsteiger, akabinde Hamit o da olmazsa Sosa.. Baska da ofansif olarak orta sahada yer alamaz ve fakat Bayer Leverkusen de durum farkli. hucum futbolu oynuyorlar ve üc farkli pozisyon var, ücünde de Kroos oynayabilir.. Yüzde yüz onun icin dogru bir tercihtir bu ..



Mahir Saglik da ayni sekilde benzer problemlerden dolayi Karlsruheye kiralandi. Dogru bir tercih.. Mahir'in su anki wolfsburg kadrosunda kendisine yer bulmasi imkansiza yakin.. Grafite gibi gol canavari orada durur ve Dzeko gibi bir baska önemli isim var iken yedek kalacak idi.. Karlsruhe'nin kötü gidisine ilac olur mu bilnmez ama Freis ile iyi bir ikili olabilir orada.. Biz de daha cok seyretmis oluruz mahir'i..



Gekas'i Porstmouth'a satan Leverkusen onun yerine kimi aldi ? Nürnberg'den Angelos Charisteas. Gekas'in yerini dolduramaz o kesin.. ve fakat bu adamin su haliyle nasil Bundesligada kendisine is bulabildigine inanamiyorum ben.. Nürnberg'e ikinci Bundesligada ne yapmis da buraya aliyorlar ? Her daim transfer politikasini begendigim leverkusen takimindan beklemedigim bir sacmalik.. Canli canli da seyrettim bu adami ben.. Vicdanimi sizlatiyor bu.. Bunlar dahi futbolcu oldu biz olamadik diye icim icim gidiyor bazen..



Yoshito Okubo.. Fena degil simdilik. Ilk macinda bana göre göz doldurdu bu capun. Tam ayrintilari da söyle: 2 milyon euro bonservis.. Cok yakin zamanda Wolfsburg'un ilkonbirine girecektir kendisi.. Güzel bir orta saha.!



Bayern Klinsmann'in cok arzu ettigi oyuncu olan Anatoli Timostschuk ile anlasmis diyorlar, kesinligi yakinda belli olur. 29 yasinda ve iyi bir oyuncu. Kalite.. Belki de Bayern kendisine kaptan aliyor, kim bilir ? Su kesin ki Van Bommel seneye yok.. Ukrayna'nin son dönemlerde yetistirdigi en önemli isimlerden.. Bayern ile Zenit'in transfer mentalitesi birbirlerine benzer idi. Her ikisi de kendisini ispatlamis isimlere yönelirler, risk almazlar ve bu iki mentalitenin kesisimi de Timostchuk.. Zira o sizi yaniltmaz, sorun cikarmaz.. Bir baska ayrinti cok önceden beri istiyordu ve alamamasinin o zamanki nedeni de oyuncunun inanilmaz istekleriydi. öyle bir sözlesme ki parasindan ziyade ortaya koydugu maddeleri Bayern gibi bir klubun bile karsilamakta zorlanmasiydi, sonunda bir sekilde orta yolu buldular ama icerigini merak ettim ben o sözlesmenin..

Bundesliga: 18.Hafta




18.Hafta geride kaldi ve Ikinci devrenin ilk macinin yildizlari burada..

Kalede süphesiz ki Enke var. Öyle ki Enke'nin yoklugunda Hannover cok iyi oynamasina ragmen cok fazla puan kaybetti, Misal Hoffenheim Hannover'e fark atmisti ve fakat o macta iyi oynayan Hannover'di ve üc tane bariz kaleci hatasi vardi gibi.., Simdi ise durum tersine döndü.. Schalke, bastirdi da bastirdi ve Enke, üc puani takiminin hanesine yazdirdi, süper bir Comeback.. Owomoyela, bütün istatiklerde basi cektiginden girivermis listeye.. Yillar sonra asist yapmasi bir yana en cok topla bulusan ve ikili mücadelede kazanma orani en fazla olan ve ayni zamanda hic faul yapmadan o bölgede oynamasiyla yildizlasiverdi Klopp'un Dortmundunda.. Renato Augusto yavas yavas isindi artik Bundesliga'ya.. Hafta ici müthis bir gol atmisti, Dortmund karsisinda da takimin bütün hucum güpcünü ceken oyuncuydu.. Cok fazla asist sayisi olabilirdi biraz daha sansli olsaydi Leverkusen.. Eduardo'nun iki mac yoklugu Selim Teber'e yaradi aslinda.. Ben Salihovic'i begensem de aslinda Teber'i monte ederdim Rangnick yerine olsam.. Hoffenheim cok da iyi olmamasina ragmen Teber ile parladi biraz.. Öyle ki yüzde 70 ikili mücadele kazanma oraniyla oynadi ki bu bir oyun kurucu icin cok fazlaydi.. Wichniarek, Pantelic, Petric.. Her ücü de takimlarini galibiyete sürüklediler.. Pantelic duble yapti.. Wisniyarek Bielefeld adina efsane olup cikti artik.. Bremen'i evinde yenme serefine ulastilar ki takim arkadaslari biraz bencil olmasa sonuc biraz daha farkli olabilirdi.. 11. golünü atti. Petric ise söylenilecek söz yok.. Attigi dokuz gol var, yalniz bunlarin sekizi üc puani getiren goller.. Hepsinde Hamburg bir farkla kazaniyor bu da bu golcünün degerini yukari dogru tirmandiriyor.. Pantelic-Favre cekismesi ne durumda bilmiyorum ama bu iki gol teknik adamin Pantelic konusunda cok da rahat tavir almasini güclestirecektir.. Nerede önemli bir gol atilmasi gerekir Berlin adina, orada Pantelic belirir..

HAMBURG - BAYERN 1:0
HANNOVER - SCHALKE 1:0
KöLN - WOLFSBURG 1:1
DORTMUND - LEVERKUSEN 1:1
HERTHA - FRANKFURT 2:1
HOFFENHEIM - COTTBUS 2:0
STUTTGART - M'GLADBACH 2:0
BOCHUM - KARLSRUHE 2:0
BREMEN - BIELEFELD 1:2


Hamburg: 1 Bayern Münih: 0



Bela misin kardesim basimiza gibi bir kelami Bayernliler Hamburg icin sik sik ifade etmeye basladilar.. Henüz bu sene evinde maglubiyet yüzü görmeyen Hamburg formda rakibi bayerni tek gol ile gecti.. Daha önceden de belirtmistik Arena Stadinda henüz Bayern Hamburg galibiyeti göremedi. Gecen sezon da Hamburg evinde yenilmemisti, Klose'nin son ceyrekte attigi gol ile beraberligi anca yakalamislardi, bu sezon onu da yapamadilar..

Hamburg cok fazla adamini disariya verdi.. Jong da devre arasi gitti, öncesinde de Van der Vaart' gibi önemli oyuncusunu Madrid'e satip karsiliginda aldigi Brezilyali Neves ise hayal kirikligi yaratmisti.. De Jong, Kompany,Van Der Vaartve Petric karsiliginda verdikleri Zidane gibi önemli eksikliklerini cok da iyi kapatamamalarina ragmen üst düzey performans sergilemeleri beni sasirtiyor.. Kac yildir seyrettigim Bundesligada her daim yenilmesi en zor takim olarak bellemisimdir artik Hamburg'u..

Mac baslar baslamaz Pitroipa'nin sutu cözülüsün nasil olacagina istinaden kücük bir gösteriydi. Akabinde Schweinsteiger ile sansini degerlendiremeyen Bayern'e macin Lahm ile beraber bana göre ne iyi olan eski Bayernli Piotr Trochowski'nin sutunu parmaginin ucuyla celiyordu Rensing ve artik gole kadar süren bir Hamburg baskisi söz konusuydu. Petric, ki o bu gollerin adamidir, öne gecirdigi vakit ben en azindan Hamburg'un kaybetmeyecegini anlamistim.. Reinhardt'in Toni'ye yapismasi, Klose'nin oyunda olmamasi ve gol Hamburg'a ilk devreyi önde bitirmesini sagladi..

Ikinci devre dogal olarak kapanan Hamburg, hafta ici deplasmanda Stuttgart'a bes atan formda Bayern'in baskisi karsisinda mücadele gücü ve biraz da sansin yardimi ile direndi ve üc puani alip götürdü evine..

Hamburg takiminda sistemin oturmuslugu göze carpar her daim.. Mac icerisinde 4-1-4-1 ve duruma göre 4-2-3-1 degisimleri ile Bayerni zora sokar iken her oyuncunun nerede ve ne yapmasi gerektigi artik ezberlenilmis durumda.. Bana göre cok da iyi oynamadiklarinda dahi maci kazandiran unsur sistem takimi olmalarindan kaynaklaniyor.. Isimlerin bu yüzden bu takimda önemi cok da fazla olmuyor.. Olic'un yoklugu bir güc kaybi olsa da sistemin islemesi adina asil önemli isim su durumda Piotr Trochowski'dir.. Ki cok kaliteli bir isim olsa da Fabian Ernst, artik demode bir oyun anlayisinin ürünüdür ve yenisi de iste budur: Trochowski.. Ofansif yönü defansif yönü kadar iyidir ve cok iyi bir mac cikardi..

Bayern sansizlik ve ayni zamanda hakem kararlari derken yavas yavas beliren bir baska sorun ortaya cikiyor: Frank Ribery. Stuttgart macinda denedigi ve basarisiz oldugu Panenka penaltisi bir yana en az dört bes tane dünya capinda oyuncu alinmazsa giderim gibi demecleri taraftarlar arasinda dahi sorun yaratmaya basladi. Kendisini ne saniyor, takim arkadaslarini kucuk düsürüyor, gitmek istiyorsan adam gibi söyle gibi serzenisleri beraberinde getirdi. ve fakat iste Bayernin bütün hücum günün merkezi Ribery'den olusuyor, post'a koyulan fotodaki baskinin ana sebebi de budur.. Hucumda cogalinca onu dururmak, ona baski kurmak haliyle zorlasiyor ve fakat baskinin olmadigi yerde Ribery kilitlendigi vakit Bayern de hucumda kilitleniyor, Hamburg ilk yari biraz da buna calisti ve basarili oldu..

Hannover: 1 Schalke: 0




Gercekten sansiyla kazanan takim burada.. Hannover.. Neler neler kacirmadi ki Schalke. Enke'yi haftanin kalecisi yapar iken Hannover, teknik adami Deckin hem oyuncu hem de teknik adam olarak ömrü hayatinda ilk kez Schalke karsisinda galibiyet yüzü görebiliyordu.. hali hazirda teknik kadro olarak yetersizlikleri olan Hannover cok önemli ismi Hustzti'yi Zenit'e verdiler.. Eski bremenli Leon Andreasen 'i alsalar da formsuz forvetleri nedeniyle sorunlu bir hucum hattina sahipler..

Ernst, daha cok hucumu düsünmek adina henüz hazir olmayan Kuranyi'ye yerini birakti ikinci yari ve muhtemelen akli istanbuldaydi.. Hannover'in verilmeyen penaltisi, Enke'nin muhtesem kurtarislari ve Schalke'nin kacirdigi onlarca gol ile hatirlanacaktir bu mac..

Borussia Dortmund: 1 Bayer Leverkusen: 1



Leverkusen her zamanki gibi.. Oyun olarak bundesliganin en iyi futbolunu oynayangillerden.. Yine Dortmund karsisinda cok cok üstündü ve fakat ikinci gol gelmedi bir türlü.. Frei, söyledigi gibi forvette bir numara olma yolunda hizla ilerliyor, iyi bir comeback diyelim buna biz..

Goller Frei ve Helmes'den geldi belki ama Owomoyela ve Barnetta'nin katkilari golcülerden daha fazlaydi.. Golden sonra olusan Leverkusen baskisinin sonuc getirmemesi sansizlik ile beceriksizligin karisiminin sonucudur..


Diger Maclar:

Hoffenheim, cottbus karsisinda cok iyi degildi özellikle defansinda cok hatalar yapti ama cok önemli eksikliklerinin olmasi bakimindan üc puan altin degerindeydi. Demba Ba'nin asisti de görülmeye degerdi.. Bremen, dortmund'u hafta icerisinde yenmesine ragmen Bielefeld'e üstelik kendi sahasinda Almeida'nin müthis golüne ragmen yenildi.. Formsuz oldugu cok acik ve Diego ile olan problemler halledilmezse bu daha da uzayacaga benziyor.. Son derece keyifsiz mac olan Stuttgart-Gladbach macinin önemli ayrintisi Elson olsa gerek.. Oyuna ikinci yari girmesine ragmen etkiliydi.. Sürpriz takim Berlin, Frankfurt karsisinda da galip geldi ve evinde üst üste galibiyetler alarak inanilmaz bir form grafigine ulastilar.. Hafta ici teknik adami Favre ile sözlesmesini uzatip güven tazeler iken o teknik adamin gecinemedigi isim Pantelic de ayni sekilde iki gol atar iken bir baska acidan sezon sonu gidecegini acikladi.. Pantelic 30 yasinda ve önemli bir isim, kime giderse is yapar.. Bochum, sorunlu bir baska takim Karlsruhe'yi iki sifirla gecti. Karlsruhe, Wolfsburg'dan Mahir Saglik'i son anda kiraladi.. Mahir Saglik su iyi zamaninda yedekte beklememesi ve kendisini kanitlamasi icin önemli bir firsat elde etti.. Bakalim ve görelim diyoruz..