11 Nisan 2009

Kisa Kisa..



Ben hep bu bekimin ne kadar kazandigini merak etmisimdir, o kadar cok söylenti var ki hakkinda dogrusu nedir diye baktik. France Football dergisine göre yillik 32,4 milyon euro. Elbette hemen hesap güne vurulur ki algisi daha kolay olsun ucuklugun.. Her sabah kalktiginde hasilat 89.000 euro. tatil günleri dahil.!



Francisco Coppado
Daha gecen sene Hoffenheim'i saha kaldiran adam idi. Bu sene basi az cok oynuyordu da birinci Bundesligada.. Derken bu yasli kurtu saliverdi Rangnick.. Simdi ücüncü ligde Haching takimindan da kovulmus durumda.. Sadece bir sene icerisinde herhangi bir sakatlik yasamadan bu sekilde bir düsüs ben bilmiyorum..



Sevmedigim futbol adamlari listesi yapsam ilk üce girer Berti Vogts.. Azerbaycanin basinda simdi ve oyuncusu Gurbanow'u kadrodisi birakmis cunku cok fazla McDonald's a gidiyormus. Sahane disiplin atilimlari.. Bayiliyorum bu hocalara ben..



O muhtesem seytan ücgenin üyesi Fredi Bobic, Bulgaristan birinci lig takimlarindan Chernomorets Burgas takimin Spor direktörü gibi bir seyi olmus. O takimin teknik direktörü de ücgenin diger üyesi Balakov.. Simdi geriye Elber abimiz kaliyor ve bence o da gitmelidir ve fakat asla "scout" olarak degil zira Breno'dan biliyoruz ki biraz bu isin ehli degil gibi duruyor..



Selim Teber, Hoffenheim'in kaptani ve on numarasi. Oynadigi mevkide pek cok yildiz oyuncu oldugundan iyi bir futbolcu olup hatta iyi bir performans sergilemesine ragmen sik sik yedek kaliyor.. Bu yüzden sezon sonu biten sözlesmesini uzatmayip Hoffenheim'dan ayrilacaktir.. Ben nedendir bilmem bu oyuncu Türkiye Süper Ligine gelecektir diyorum hangi klup olur bilmem ama böyle yetenekli ve bonservisi elinde futbolcuyu bir anadolu klubü kapacaktir kesinlikle.. Ki üc büyüklerde de oynayabilir bana göre..

Golsüzlük.!



Simdi kendinizi Karlsruhe taraftari olarak düsünün.. Tam yedi mactir gol atamiyorlar.. Resimdeki Joshua Kennedy, gecen sezon devre arasinda Nürnberg'den Karlsruhe'ye gecis yapmisti. Geldigi ilk mactan o sezon bitesiye kadar adam sürekli gol atip durdu. Bu sene sezon basindan beri oynadigi 16 macta tek bir golü yok.. Bu da Karlsruhe'nin bu sezon ki golsüzlügünün bir baska nedeni.. Bahtsizlik da biraz söz konusu aslinda.. Mahir Saglik'i aldilar Wolfsburg'dan ama o da care olamadi pek.. Rekora dogru kosuyorlar ve Bundesligada golsüzlük/bahtsizlik tabelasi su sekildedir efendim:

10 Nisan 2009

Dostluk ve Iliskiler Üzerine.!



Dost..

..bundan ben'de cok oldu. dostlarimdir yasamim derdim. aslina bakacak olursaniz baska caremiz yoktu. dost kavramina zorunlu olarak olumlu anlamlar kattik yillar yili. yurtlarda gecen yasamin baska bir öznesi olabilir miydi? "lar" takisi dahi cogullastirdigindan, birden fazla yaptigindan "kolay bulunabilir nesne" konumuna getirdiginden dolayi kabul edilemezdi. Üzerine titredik bu kavramin, önüne yasamimizi serdik. Her seyin parcasi oldu. Öyle oldu ki, bir seyi yasadigimiz zaman, o seyden aldigimiz hazdan daha cok, onu bir baskasi -dost- ile paylasacagimiza sevindik. karisir olduk. her seyi birbirine gecirdik. siralamayi sasirdik. aile,sevgili,dost ücgeninde kose kapmaca oynadik yillar yili. rekabet ve siralama sevdasi her daim pesimizi birakmadi. kim hangi sirada, nasil bir öneme sahip cetelesini tuttuk. önem verdik, degerli kildik, basimizin taci yaptik. sevdik, dövdük dost kavramini.

...kucuk bir rastlanti, ortak bir keyif, benzer acilarin tecrübesinin hüznünde bulusuverdik bir an. Istisnalar olsa da, uzun süreli iliskilerin baslangicinda mucizevi bir rastlantinin, olagandisi bir durumun olamayacagina inanirim. yavas, sessiz ve siradan baslayan dostluk/ ask ve her türlü iliski tutkulu, derin ve nitelikli olacaktir. hani nasil basladigini bile hatirlamadigim bir dost'um oldu. tanisma sonrasi yurtta beraber gecirilen üc yil sonrasi ciktigim eve zorunluluktan dolayi misafir olmasiyla gelisti/basladi her sey. yurttaydik iste. ailesiz, ilgisiz,sorgusuz sualsizdik. galatasarayliydik, bilardo oynamayi severdik.. ailesinden geriye kalan "amcasi"ni terk etmesiyle "ailesi" oluverdim. yasamda olumlu anlamda hicbir skim yapamadigima kanaat getirdigimden dolayi yasadigim huzursuzlugu, eksikligi varligiyla kapatmasi acisindan hayatimin "anlami" oldu. artik ikimizdik, ailesizdik ve galatasarayliydik. daha ne olsun du?

..dostluk, bir baska acidan özgürlügü her alanda yavas yavas satisa cikardiginiz bir alisveris merkezidir. iyi tanidiginiz bir insana anlatacaklariniz önceden kestirilmis, belirlenmistir. kimi paylasimlari sadece dostunuzla gerceklestirebilir iken, cok iyi tanidiginiz bir insana her türlü sorununuzu da anlatamiyor olusunuz dostlugun getirdigi yakinliga dair bir zorunluluktur. herhangi birisinin eksikligi de burada baslar.iki insan, birbirlerine karsi belirli bir zaman dilimi icerisinde yakinlastikca artan sorumluluklar ve ayni zamanda bu sürec icerisinde karsi tarafta olusan, yabana atilmayacak buyuklukte olan yansimaniza karsi sikintilar dogar. bir baska adi "yüzlemeskten kacis" tir. artik karsi tarafta olusan kimliginize her türlü tutarsizliginizi, sacmaliginizi anlatamaz konuma gelirsiniz. belki bazi sancilarinizi sadece ona dogru fitlatabilme özgürlügüne ve farkliligina erisirken, ayni zamanda siradan bir tutarsizliginizi da icinize atmak zorunda kaliverirsiniz..

..baslangiclar keyiflidir. ben, babamin kendi cocugundan cok kafasindaki cocugu sevmesi gibi, kendi cocugunun ne yaptigindan cok hayalini kurdugu cocugun ne yapmasi gerektigine konsantre olmasi gibi, yasadigim dostluktan ziyade dostluk kavraminin yarattigi anlam ile bogusuyordum. bir insana degil, kavrama dostluk sergiliyordum. tüme varmadim, tümden geldim. hazir yasanilmis ve bana bir sekilde özendirilmis dostlugu yasamak icin cabaladim daha cok. isin bir baska yönü; baska türlü yapamazdim. dayanamazdim. "salak" derdim "salakligima". her türlü insanüstü fedakarligin altinda yatan derin bir inanc vardir. ve ben de on bes yil yatili okulda konusulmus olan dostluga inandim ve basta da belirttigim gibi ; yasamimi serdim kavramin önüne..

Kant'in ahlakinda beni ezelden beri mesgul etmis cok önemli bir ayrinti vardir. "icerigi belirlenen her türlü ahlak yasasi gecersizdir". yalan söylemek kötüdür, adam öldürmek günahtir gibi dinlerin kesin hükümlerini de iceren her türlü etik yasayi distalayici olan bu akil yürütme günlük hayatimizda da önemli bir rol oynar. bizler, bir sekilde toplum tarafindan belirlenmis olan iyilerden sectiklerimizi yasama gecirmeye calisan eriskin olmayan insanlariz bir bakima. oysa eylemin icerigini ve niteligini bizim belirlememiz gerekir. yalan söylemek ve hatta adam öldürmek dahi gerekli kosullarda olumlu bir deger ya da yapilmadigi takdirde ahlaksizlik olarak yaftalanabilir. soyle ki; arkadas icin insan bunu yapar, dostu icin insan sunu yapar gibi genel gecer dostluk kurallari vardir. oysa hemen hepsi kosullara göre degisir, iyi ve kötü olarak farkli degerler alir. neyi neden yapacaginin bilincinde olmadigi zaman insan kendisi icin toplum tarafindan önceden belirlenmis kimi kurallari yasama gecirir. neden sonuc iliskilerini kuramadigimiz zaman ya da buna erindiginiz zaman olabilecek en basit ve cikar yol budur.

..parasi yoktu, ama zekasi muhtesemdi. beraber vakit gecirmek inanilmaz keyifliydi. ben de calismadigim icin dostlugun yirmisekizinci kurali geregi ondan calismasini isteyemezdim. boyle bir ise kalkistiginda da engellemek ile yukumluydum. ben oyle iyi bir dosttum. ona hayatindaki en buyuk kötülügü, dostlugumu göstermek adina yaptigimi bilmeden.. surda is varmis, calisayim ben diye gönülsüz bir sekilde geldigi zaman "lem olm iki kere disari cikmayiz, sen de bir ay calismaktan kurtulursun" diyordum ve aslinda hakliydim da.. bir baska acidan maddi acidan onu kendime zorunlu kilip sürekli ice gömülmesini, pasif kalmasini sagladigimi farkina varmadan.. iste olric, ya da onun büyülü "sessizligi" o zaman aramiza girdi. artik üc kisiydik, iki bedende..

yasanilan dostlukta her hangi bir dengesizlik, her türlü sorunu beraberinde getirir. kimi paylasimlari olanaksiz kilar. ailesi olmayan bir insana, ailenizden sikayet ettiginiz zaman sizi anlamayacaktir.empati hikayedir, yalandir burada. sizin hic babaniz olmadigi zaman oldu mu ki onu anlamaya cüret ediyorsunuz? hicbir sekilde asik olamadigim zaman anlatilan ask acilarini anlamak bir yana, cok matah bir seymis gibi algilayip kiskandigim gibi.. porsche mi ferrari mi alsam diye düsünen insanin karsisindaki dostu asgari ucret karsiliginda on iki saat calisiyorsa; porsche ve ferrari arasindaki farkin kisi üzerinde yarattigi sorunu anlamayacagi gibi.. anlamadigi gibi, gercekten boyle bir sorunu olan ve bunu dile getiren insani "hakaret ediyor" gibi baska anlamlar ile bulusturacaktir. denge, cok sey demektir.. birarada tutandir ve saglikli iletisimin ön kosuludur. maddi dengesizlik, ayni sözcüklere baska anlamlar yükleyerek iki insan arasina saglam bir mesafe koyar. baska kosullarin insani olursunuz ve farkli dertlerden muzdarip bir sekilde ice konuslanma baslar. uzaklasilir..

..benim ailem vardi yanimda olmasa bile. onun babasi, dogdugunda vefat etmis, annesi hayirsizin birisi. bir amcasi var, o da bakimi karsiliginda dehset acilari dayatiyordu. bu sekilde bulustuk, bir baska acidan bu zorunluluktan dolayi on yil yirmi dört saat gibi bir süreyi beraber gecirdik..acisiyla, tatlisiyla bir on yil diyerek kapatilamayacak buyuklukte bir zaman dilimi. dosttuk ve dolayisla özgür degildik. birbirimize actigimiz alanlarda beraber top oynamayi cok seven iki cocuktuk. fazlasi degil..

Sürekli beraber oldugunuz insan ile o ilk andan itibaren yasanilacak olan degisim ortak alanlarin insasidir aslinda. bu yuzden degisim sürecinde sizi bicimlendirecek olan kosullarin benzerligi oldukca önemlidir. Baska türlü degisim farkli yöne kayacak ve elbette ona öncesinde koydugunuz anlam degisime ugrayacaktir. bu sizin icin katlanilmaz olabilir. Zira degisimin bir baska anlami hayal kirikligi ile esdeger olacaktir.. "o bana bunu nasil yapar" in bir baska aciklamasidir bu. Eger ki bu degisimi iyi sezemezseniz, farkli kosullarin ona dayattigi yeni yasam bicimini gözden kacirirsaniz o zaman yeni tavirlar haliyle ihanet olarak damgalanacaktir öyle olmadigi halde.. Sadece sizin tanidiginiz andan itibaren farkli bir yola girmenin basit bir sonucu olmasina ragmen kabul edilemez olmasinin temelinde onu cok iyi taniyor olmaniz sanrisi ve degisimin gücünü hafifsemeniz yatar..

..universiteyi siklememek ile bir dönemde onunla her bakimdan ayni kosullara sahip olduk. yalniz, maddi dengesizlik sonucu her türlü parasal sorunu tek basima gidermemin üzerimde yarattigi baskidan kurtulamadigim bir gercektir. egosunu yenememis bir ben'in gecen onca zamanda dostum dedigim insana ne gibi sorunlar yasattigimdan bugün bile habersizim. olric ile aram hicbir zaman iyi olmadi. bizzat egomun yarattigi "sessizligi", ateist takiliyordu cogu zaman. biz onunla ne kadar iyi anlasiyorsak "sessizligi" ile de bir o kadar aramizda mesafe vardi. onu duymak görmek istemedim belki de. onu dinledigimde, herkesin diline pelesenk olmus dostlugun üzerine kara calacagimi, muhtesemligimin ve fedakarligimin gercekliginden suphe edecegimden korkmusumdur belki de , kim bilir ? o da bana o kadar uzakti ki.. biz de yoksadik aramizdaki kalin gercegi.. o zamanlar oyleydi, biz düsünmedigimiz zaman o sorun, tuhaflik yok oluyordu. her seyin bizim beynimizde gelisip bittigi, dis dunyanin gerceklerinden bagimsiz yasadigimiz dönemlerdi. maddesiz berkeley'in "algiliyorsam varsindir"in canli birer örnegiydi sorunlarimiz..

Dostluk iliskisinde asgari gereklilikler, iliskinin derinligi, niteligi ile belirlenir. Her gün evinize gidip "kendinizi" oynadiginiz zaman diliminin disinda, cafelerde bulusup arada bir beraber sabahladiginiz, her türlü derdinizi anlattiginiz arkadasiniz .. bir baska acidan ayni evi paylasmanin yani sira ayni gecim kaynagindan nasiplenip ortak acilarin altinda ezildiginiz insan ile sürdürülen iliski birbirlerinden farkli olup ayni isim ile anilandir. dostluk.. derine inildikce en ufak bir ayrinti ölümcül kazalara yol acabilir. ucagin üzerinde duran cizik gibidir. bakildiginda görülmez iken ucak, belirli hiza ulastiginda düsme sebebidir.

..birbirimizi yeteri kadar iyi tanimiyor iken, iki asik misali eglenceli ve güzel vakit geciriyorduk. düsünmeden iki kisiyi iceren her türlü karara "evet" diyorduk. "ankarayi yazicam ben, yasemin de orada, gelir misin" dedigim zaman "ne demek" dedi.. hic kimsesi yoktu, aslinda bakarsaniz benim de ondan baska görünürde "kimsem" yoktu. ciktik izmirden ank'ya dogru yola.. pek cok sorun vardi belki ama biz onlari düsünmedigimiz ve farkina varmadigimiz zaman "sorun" olmuyordu. görünürde önemli degildi. ucaktaki cizik misali, kucuk birer ayrintiydi. birbirimizi yanlislarin anlamsizligi hakkinda destekliyorduk. insan bir seyi istemeye görsün..

iki yabanci, sevgili,dost,arkadas birbirlerini yavas yavas kesfeder iken her insan karsidakine kendisinin en güzel parcasini tattirir. bilincli hareket edebildiginiz, her karariniz öncesinde düsünebilediginiz döneme tekabül eder ve özünüzden cok az bir parca tasir. kendiligindenlige dogru adim atildikca insanlar birbirlerini tanir. aslinda bu sekilde kabul edilmesi de cok "zor" degildir lakin ilk bakista koyulan yargi ile gercek arasindaki farktan kaynakli kabul edilme oldukca zor olur. evlilige dönüsen iliski, az biraz tanisip dost oldugunuz arkadasiniz ile cikilan evde yasadiginiz saskinlikta olagelen "kabuledilemezlikler" basta farkli anlam koymanizdan kaynaklidir. yine ayni nedenden kavgayla baslayan arkadasliklar daha saglikli gelisir. ya da ilk önceleri sevemediklerinizle.. bir degisim icerisine giriyorsunuz ve bu degisimin "olumlu" ya da "olumsuz" olmasi tamamen öncesinde koydugunuz yargiya göre belirlenir. aslinda "iyi" veya "kötü" oldugu icin ya da kabuledilemez degildir..

..cok güveniyorduk.. o kadar cok güveniyordum ki onun icin sürekli en iyisini istedigime, düsündügüme; artik o insan icin caba harcamaya gerek görmüyordum.nasil olsa biliyordu. hem kim bir insana on yil boyunca sürekli maddi destek saglar ? e o zaman artik benim onun icin cabalamaya, ruhunun derinliklerindeki korkularina göz atmaya gerek yoktu. biliyordu o her seyi. isin kolayina kacmistim. bir insan icin ugrasmayi, cabalamayi, didinmeyi, emek sarfetmeyi satin almistim. sosyalizm icin meydanlarda dayak yerken en baba kapitalist oluvermistik birden.. "ne demek abi al, bunu da al, paranin ne önem var" derken aslinda ne kadar önem verdigimin farkina varamadan gecirdigim yillar..

Güven.. o muhtesem güven, korkusuzluk.. bir iliskiyi bitiren, kayitsizligi doguran, sorunlarin ve monoton bir hayatin bas rol oyuncusu iliskiye olan güvendir. asiri güvenmenin aksine korku/kaygi , her türlü iliskinin sürekliligini saglayan cok önemli bir unsurdur. korkusuz olmak, aptalliktir. her iliski, korkuyu hakeder. güvensizlik, kaybedecegine dair olan korku, onu üzecegim korkusu, simdi nerededir korkusu.. her türlü korku iliskiyi besler. ayakta tutandir. hareket ettirendir. cabalattirandir. bu yüzden evlilikler, zorunluluktan dogan iliskiler, dengesizlikler iliskileri bitiren unsurlar olarak tanim bulurlar. zira iliskiyi rahat bir zemine oturtur, nefes alirsiniz.. nefes almak; artik onun sizde kalmasi, sizinle beraber olmasi icin emek harcamak durumunda degilsiniz. korkunuz yoktur..

..korkum yoktu, güvenim sonsuzdu ve bu yüzden belki de dünyada yüzde yüz saf halimi gerceklestirebildigim, kendim oldugum tek insandi. yasadigim gercek bir iliskiydi kendi adima. kendimi gizlemek icin en ufak bir nedenim yoktu. gercektik ama güzel degildik iste. bugün bile ben gercek ve güzel arasinda secim yapmakta zorlanirim. gercek olani kaldiramam, güzel olanin da gercekliginden süphe ettigim zaman tadina varamam. hangisini isterim ? bilmiyorum. en azindan birisini doyasiya yasadim uzunca bir dönem.. kisinin kendisinin en absürd tarafini dahi gösterebilecegi, üzerinde konusabilecegi bir insanin olmasinin keyfini yasadim on yil boyunca.. ortaya cikan görüntüden utanci da..

Insanlar, kusurludur. onlari bicimlendiren sistem carpiktir zira. dolayisla iki insanin saf ve yalin halde uzun ömürlü iliski kurmasi imkansiza yakin bir ihtimaldir. limit sifira gider ama sifiri icermez. yüzdesini siz hesaplayin. korku ve kaygi gibi ogeler, kisilerin kusurlu kismini karsi tarafa göstermemesi icin gereken cabanin itkisidir. bizler, özümüzü sakinmakla ancak bir baskasi ile birlesebiliyoruz. kendimiz ile kalabilecegimiz zaman dilimi, cok zaman özgürlük icin gereklidir. kusurlarin boslukta dans etmesi, bir süre sessiz sedasiz kalabilmesi icin gerekli olan yalnizlik dilimi.

..yillar sonra artik onunla yalniz kalabilme becerisine eristim. onun varligi ve yoklugu arasindaki farki artik ayrimlayamiyordum. bir gün üc gün üc gece boyunca championship manager oynadik. uykusuzluktan ya da sevgililerimizin dogal olarak dirdirlarindan dolayi olsa gerek; yanimda olan insani aramaya koyuldum evin icerisinde. on dakika yanimdaki insani aradim. oysa o adam uc gün boyunca bilgisayarin hemen yani basindaki sandalyede yanimda oturdu. türlü türlü muhabbetler, oyuncular üzerine yorumlar ve cay yapma geyiklerini sanki tek basima yapmis gibiydim. o günden sonra da bu degismedi.verecegi her türlü tepkiyi biliyor ve elimi oynattigim zaman sasirmadigim gibi; ona iki kelam ettigim zaman karsiliginda gelen sözcüklere sasirmiyordum. ucuncu elim,kolum olmustu artik..

Insanlar sürekli degisir. olabilecek en kisa zaman dilimi icerisinde dahi mikro ölcekte bir degisim yasar. bir insan ile sürekli beraber olmaniz belki onu iyi tanidiginizi ve verecegi her türlü tepkiyi görebiliyor oldugunu düsündürür size. yalniz bu buyuk bir yanilgidir. daha cok artik o insana olan ilginiz azalmistir ve bakan gözleriniz ilgisiz oldugundan farkliliklari ayirtedemeyecek seviyeye ulasmistir. degisim süreklidir. sadece caba ister. her türlü iliskide yasanilan monotonlugun sebebi ayni yasantilarin sürekli yasanmasi degil, artik o yasantilara olan bakisinizin bayik, baygin ve gücsüz olmasindan kaynakli genel gecer görüntüleri sürekli algilamasidir. yine bu yüzden korku, kaygi gibi ögeler cok fazla önemlidir.. bakisinizi diri tutar, sizi canli yapar ve ayni zamanda iliskiye keyf katar..

..yillar sonra bir gün olric vefat etti. almanyaya gitmeme cok az bir süre kala. ve ben deli gibi agladim onun ölümüne. pek coklari gibi, onun da degeri ölümünden sonra "yoklugunda" anlasildi. ölümü de yasami gibi ogretici ve faydaliydi olric'in. misal sunu anladik ki; yalan, pek cok gercekten cok daha degerlidir. yalanlar olmasa bugün yasam cekilmez olur. hatta ask dostluk dahi yok olur. gercekci olmak iyi bir sey degildir. cok zaman da anlami yoktur. önemli olan karsi tarafi mutlu edebilecek yalanlari gercekci bir sekilde disa vurma kabiliyetidir. patavatsizligin luzumu yok..

Bir...

...................................

Bazi seyler unutulmamalidir.

Stephen Ireland.!



Yorumunu yazmadim ama -insan bazen bikiyor ayni kelimeleri kullanmaktan - Shaktar - Marsilya macindan sonra ilac gibi gelmisti Hamburg-Man City mücadelesi.. Oyunun kalitesi, stadin atmosferi ve golleri ile cok keyifliydi.. O macin 38.saniyesinde deplasmanda Man City'i öne geciren Ireland'in Hamburg takiminin oldukca iyi oyunu sonrasi cöküsü ve dövmesi..

Muscle Museum.!



she had something to confess to,
but you don't have the time so look the other way
you will wait until it's over:
to reveal what you'd never shown her
too little much too late
too long tryin to resist it, you've just gone and missed it
it's escaped your world
can you see that i am needing,begging for so much more than you could ever give
and i don't want you to adore me
don't want you to ignore me
when it pleases you yeah
and i'll do it on my own
i have played in every toilet but you still want to spoil it to prove i've made a big mistake
too long tryin' to resist it you've just gone and missed it
it's escaped your world
can you see that i am needing...
so i'll do it on my own and i'll do it all by myself
you will never make it

*Bu benim vazgecilmezimin burada yer alan orijinal versiyonunun son 30 saniyesinin elektro solosunun aslinda agziyla cikarilan sesler oldugunu görmek inanilmazdi..

American History X.!



Sonda söylecegimi basta hemen dile getireyim, bu hemen herkes tarafindan begenilen ve neredeyse "kult" olarak adlandirilan film irkci bir filmdir. Irkciligin yayginlasmasi acisindan bakildigi vakit olumsuz sonuclari olan bir yapimdir. Bana göre toplumsal zarari olabilecek, gencler üzerinde kötü etki birakacak bir sinema güzelidir.. Baska acidan seyri keyifli, etkisi sarsicidir ama biraz da "kandirikcidir".

Yaklasik sekiz yil önce bu filmi ilk izledigimde cok etkilenmistim.. Bir seyler rahatsiz etmisti belki ama üzerinde durmadim ve yakinimda olan insanlara hemen izlemesini tavsiye ettim ki bu arada ben bir daha izliyorum.. Ve fakat her izleyiste rahatsizlik boyutu gittikce artmakta ve kaynagi da bilinmemektedir. Isin "film" yönü degil siyasi kurnazligi beni biraz endiselendirmistir. Film sonunda hissettiginiz tuhaf bir aci sizi birakmaz.. Kaynaginin ise muazzam bir ironik yaklasim ile diplere gömülmesi kesinlikle zekice buldugumu da saklamiyorum..



Konu irkcilik.. Irkci bir abi,demokrat abla ve abisine özenen gelecegin güzel irkci kardesi. Abi Derek ya da Edward Norton, örgütlenmenin popüler cocugu ve reisi durumunda. Kardesi feci sekilde abisine özenmekte.. Film, Flashbacklerle sizi sürekli gecmise götürüyor ve Derek'in nasil irkci oldugunu cok iyi bir sekilde gösteriyor.. Babasinin irkci tutumunun ve ogul üzerindeki etkisini. Yalniz, bu irkciliga gecisi o kadar muthesem bir sekilde yapiyor ki film, basinda izleyen hemen herkes biraz olsun hak vermek durumunda kaliyor. Derek'in neden irkci oldugu argümanlari cok kuvvetli bir sekilde temellendirilmistir. Babasi bir itfaiyeci.. Görev sirasinda ölüyor. Oglu Derek bu ölümü muhtesem bir sekilde analiz ediyor. Babasi öldü cünkü; Amerikada varolan göcmen yasasi geregince ise alinmasi gereken iki "iyi" beyaz yerine zorunluktan dolayi alinan siyahlar yüzünden. Eger ki siyahlar ya da böyle bir göcmen yasasi yürürlükte olmasaydi babasinin yaninda o yeri hakeden belki iki beyaz olacakti. Babasinin yaninda calisanlar o isin ehli olduklari icin degil göcmen yasasi geregince zorunlu olarak ise alinmak durumunda kalan ve muthemelen digerine göre daha "egitimsiz" iki siyah vatandas..

Muhtesem degil mi ?

Keza marketlerde ve her yerde o kosullarin olagan sonucu olarak konuslandirilan asyalilar ile issizlik arasindaki kurdugu iliskiye kadar siradan bir insani dahi "irkci" yapacak o kadar kuvvetli argümanlar filmde sunuluyor ki inanamiyorsunuz.. Ve siz bir izleyici olarak "irkcilik" basligi altinda sunulan bu argümanlarin cürütülmesini bekliyorsunuz.. Zira..

Derek, simdiki zamanda saclarini uzatmis tüm o pisligin disinda kalmistir. Ve biz bekliyoruz bu sunulan tezlerin cürütülmesini, irkciligin anlamsizliginin filmde islenmesini ve fakar o da ne..

Derek Hapishanede irkdaslarim dedigi insanlarin para alisverisi nedeniyle düsmanlarla isbirligi yapmasindan ve bir kac kuru nedenden dolayi onlara tavir aliyor. Bu tavir sonucu hapishanede bizzat irkdasim dedigi insanlar tarafindan tecavüze ugruyor iste bu yüzden dönüsüm basliyor.. Ve artik o irkci degil..



Ortalama insani dahi irkci yapabilecek argümanlarin sunumundan sonra bu ve diger bütün hastalikli zihniyetleri etkileyecek, irkciliga karsi elle tutulur tek bir argüman sunmuyor film size. Daha da önemlisi aslinda bu konuyu islemiyor bile.. Yukarida, havada birakiyor. Gönül rahatligiyla irkci insanoglu hapistekiler icin "paraci, davaya adam gibi kendisini verememis it sürüsü" der gecer gider üzerinden.. Ama özünde irkciligina zeval gelmez.. Ve fakat uzunca bir süre islenilen Derek'in nasil irkci oldugu ise tam bir ajitasyondur. Ve bu film aslinda tehlikelidir de bu acidan..

Sonuna deginmiyorum bile..

Bu ayrimci zihniyete sahip bosbeles kitlenin kendi capinda calip oynadiklari kötü niyetli filmler vardir.. Ya da söylemi önceden belli olan yapimlar.. Bunlar tehlikesizdir. Capi kadar ses cikarirlar.. Asil tehlike ise bence budur. Velhasil muhtesem bir ironi vardir aslinda Amerikan History X'de. "Irkciliga karsi film, helal olsun" derken icten ice büyüttükleri ayrimciligi cok kimse görmek istemez..

Amerikan History X film olarak cesitli acidan muhtesem veya igrenc bulunabilir. Oyunculuk elestiri noktasi olur ,acilar girer araya, ifadeler ayri ayri ele alinir filan.. Toplamda filmden cikan ya da filmi seyreden kitlenin beyninin icerisine yerlestirilen irkci tohumlar ise görünmez kilinmistir. Üstelik muhtesem de bir kilif gecirilmistir üzerine..

9 Nisan 2009

Tebrikler.!




Milliyet bu sekilde takdim etmis, dokunmadik biz de.. Helal.!

Tarih Tekerrür Eder..



Bayern Münih, Beckenbauer'in dedigi gibi gördügü en agir yenilgiyi aldi dün gece. Skor önemli degil, daha farkli da bitebilirdi ama böyle bir sinif farkini yaratacak denli aci olmayabilirdi.. Öyle bir 45 dakika ki oyun ve skor olarak koca Bayern Münih tarihinin en kötüsüyüdü. hali hazirda Bayern hicbir Avrupa macinda dört golü bir yarida yememistir. Efsane teknik adam Udo Lattek'in devre arasi agladigini söylüyordu Rummenige.. Lattek bunu haketmedi ama Rummenige sonuna kadar haketmistir kesinlikle..

Ben bunu bilir, bunu söylerim. Bu olmaliydi. Rummenige, Hitzfeld'in basarilarini kücümsedi degil böyle bir yenilgi bunun milyonda birisi sayilabilecek bir beraberlik sonucu muhtesem futbol oynatan adama hakaret edercesine hakkini yedi, hakarete vardirdi söyllemlerini ve bu sonucu o günden hazirladi.. Ilk defa paraya kiyip transferler gerceklestirdigi icin teknik adamdan ziyade oyunculardan kaynaklandigi dile getirildi. Oysa Magath'dan aldigi kirik dökük bayern ile Real Madrid'i elemisti Hitzfeld ve iyi bir futbol ile Milan'a biraz da sakatliklar sonucu elenmisti ama bu sekilde rezil bir oyun sonrasi degil. Sonuclara gerek var midir ki onun kariyeri ortada ama onu göremiyorsaniz Tarih ya da hezimetler size gösteriyor bir sekilde..

Uli Hoeness en büyük pismanliklarimdan birisi Jupp Heynces'i kovmak oldugunu dile getiriyordu. Neden ? Zira basarili olmus iken kovulmasini gectim arkasindan gelen Soren Lerby devre sonunda Bundesligada Bayerni tabelada onuncu siraya civilemis ve daha Avrupada ikinci turda Kopenhag'a 6-2 yeniliyordu, agir yenilgiler getirmisti takima.. Örnekleri coktur zaten, saysam bitmez burada. En yakin örnegi Skibbe'nin oynattigi futbolu oyunculara baglayan futboldisi insanlara inat Bülent Korkmaz'in gelip Skibbe'nin en azindan oynattigi futbolun mimari oldugu konusunda hakkini vermek icin elinden geleni yapmasi degil midir?Benzer zihniyetle Del Bosque'yi kovan, bize herhangi bir teknik adam gelse de olur diyen Real Madrid bes yil boyunca dünyanin belki de en iyi basarilarini kariyerine sigdirmis adama yaptigi ayibin cezasini cekmedi mi ? Lucescu'dan sonra Terim örnegi.. Siz vermiyorsaniz zaman ya da agir hezimetler onlara hakkini verecektir..

Simdi gülüyorum ben bu Rummenige'nin hallerine.. Lattek'e üzülüyoruz elbette, cok büyük bir futbol adamidir..



Bayern, hala daha Hitzfeld'in taktigi ile sahaya cikiyor ve biraz Barca macinda oldugu gibi farklilastiginda sonuc hep ayni oluyor.. Bir baska soru yine burada devreye giriyor.. Alman milli takiminin dünya kupasindaki basarisinin temelinde kim vardir ? Jürgen Klinsmann mi yoksa düne kadar ismi sadece ikinci teknik adam olarak gecen Jogi Löw'müdür.. Her ikisi de ayrildi ve kendi yollarina sapti ve Löw, Milli takimi biraktigi yerden devam ettirir iken Klinsmann'in durumu ortadadir.. Kim bilir Klinsinin yeteneklerinin ortaya cikmasi icin taktik icin getirdigi adamlari degistirmesi gerekir zira bugüne kadar onlari saha icerisinde göremedik biz.. Ben de olsam iki defansin önüne iki teknik defansif orta saha, ribery-schweini'nin önüne Toni-Klose.. Hitzfeld yani. Fark nedir ? Kosullar degisiyor, her sey baskalasiyor ama Bayern'in taktigi cok da fazla degisemiyor.. Öyle oldugu vakit özellikle sakatliklar ile sistem delindiginde taktisyen sikintisi bas gösteriyor.. Sonuc da kacinilmaz oluyor..

Barcelona Oyun Yapisi.!



Benim keyif aldigim futbol Barcelonanin oynadigidir. Ne olursa olsun izlenmesi en keyifli futbol benim icin budur. Sistem, fizik kondisyon, taktik ve her seyin disinda seyri basit futbol seyircisi icin muhtesemdir ve ben basit bir futbol izleyicisiyim..

Spox web sitesi cesitli televizyon görüntülerinden karelerle az cok analiz etmis bu güzel oyun yapisini. Biraz ceviri biraz da kendi yorumumuzu katarak bu muhtesem oyunun temel prensiplerini suraya koymak istedim efendim..

Temel Yerlesim:



Barca, iki defans oyuncusunu en geriye civiler.. Bekler mümkün oldugunda cizgiye yapisip olup en az on metre ileride mevzilenirler ki Xavi-Iniesta ile bütünlesip orta saha olarak beslenirler.. Capa-defansif orta saha, DMC ya da adini ne koyarsaniz koyun emniyet subabi olarak iki defansin hemen önünde yer alirlar.. Tehlike aninda hemen orada olup ayni zamanda oyunun kurulmasi icin defans ile oyun kurucular olan Xavi-Iniesta arasinda köprü görevi görmek adina..


Dis forvetler -Henry ve Messi- mümkün oldugunca cizgiye kayarlar ve yanlarina rakip defansin beklerini cekerler.. Bu ayni zamanda rakip geri dörtlünün arasindaki mesafenin acilip Xavi-Iniesta ikilisine oyun kurma ve cesitlilik adina daha iyi imkan yaratmak demektir.. Ileride görecegimiz gibi Ettoo'nun da katilimi ile kurulan ücgenlerin basarili olmasinin bir diger nedeni ya da kalabalik bir sekilde Barcelonaya pres yapilamayacaginin garantisi diyelim.. Yerlesim kadar böyle tehlikeli dis forvet oyuncularina da ihtiyaciniz vardir elbette..



Görüldügü üzere ikili defansin önündeki Capanin hafif solunda Iniesta ve hafif saginda da Xavi yerlesmis durumda.. Bu yerlesim ile sahanin iki tac cizgisi arasinin tamamini ve boylamasina da en az 50 metre'ye takim yayilabiliyor.. Oyuncu kalitesinin de getirdigi bir baska nokta kapladigi her alanda su durumda rakip takim tarafindan kontrol edilmek zorunda olunmasidir.


Oyun Kurma:



Hemen her takimin uyguladigi bir iki örnegi pas geciyorum benim icin önemli olan forvetlerin de isin icerisine katildigi oyun kurma secenegidir... Digerleri tipiktir.. Efendim Iniesta, oyun kurmak icin resimde görüldügü üzere pesine rakip oyuncuyu takip geliyor.. Bir adam eksiltiyor geriden ama rakip iyi bir savunma düzeni icerisinde..



Dolayisla aldigi gibi capasina/toure'sine hemen geri veriyor zira baski altinda.. Barca'nin oyununu bozabilmesnin tek yolu akilli ve hizli bir sekilde pres yapmaktir. Zira futbol pek cok acidan gelisti bu yakada daha da kusursuz oynaniliyor. Kendi hallerine biraktiginiz vakit tek bir pas hatasi yapmadan seksen metre kare icerisinde dans edebilir oyuncular toplulugudur.. Dolayisla gereken adamlara kalabalik orta saha ile pres ve fakat oyuna digerleri dahil oluyor.. Kirmizi ile yuvarlak icerisine alinmis Ettoo sistemin kilit parcalarindan.. Messi-Henry-Ettoo, orta sahanin islevselliginde Xavi ve Iniesta kadar önemli rol oynuyor..



Oyun kurma demek Xavi ve Iniesta'nin topu aldiginda oyunu kurabilecek kadar rahat pozisyonu yaratmaktir. Kaleciden Xavi-Iniesta ikilisinin oyunu kurabilecek konuma ulasma süresi icerisinde gelisen aksiyonlar.. Bu aksiyonlara iki defans oyuncusu, defansif orta saha ve forvetler dahildir, cok nadir bekler ve aciklar oyuna dahil olurlar.. Ve fakat Barca'da forvetler en az orta saha kadar oyun kurma isleminde önemli roller üstlenir.. Defansif orta saha ya da Iniesta-Xavi'lerle ücgenler kurup bosluk yaratir oyunu kuracak olana.. Burada Ettoo, geriden gelip ver-kac'a girip yerine dogru kosuyor ve top artik..



Xavi'nin ayaginda rahat bir pozisyonda.. Geride baski yedikleri zaman defans ikilisi kaleciye geri pas ve Defansif orta sahanin geriye cekilip yardimci olmasi gibi tipik oyun kurma eylemleri mevcut ve biraz ilerlediklerinde ise orta sahayi defansif orta saha ve forvetlerle kalabalik tutup presi etkisiz hale getiriyorlar zira her daim bir kisi fazla oluyor rakibinden..

Ofansif Anlayisi:



Birinci Opsiyon genelde budur. Ettoo'nun geriden gelip Xavi-Iniesta ile beraber ücgenler kurmasi. Burada önemli olan Ettoo'nun orta sahaya gelerek sayica resimde de görüldügü gibi fazla olup ücgenlerin etkili bir sekilde kurulmasina yol aciyor.. Ettoo'yu takip eden rakip defans geri dörtlüsünü de zor durumda birakir ya da kanat oyuncularina daha bos bir alan birakip Xavi-Iniesta ikilisinin seceneklerini ve haliyle islerini kolaylastirmis olur.. ücgenin sonunda bu resimde..



Ettoo ileriye dogru kosuyor ve fakat rakip düzeni oldukca iyi.. Xavi rahat bir pozisyonda ve hemen en önemli secenegini isaretliyor, topu




Messi'ye atiyor.. Eger ki Messi bu sekilde topla bulustugu zaman iceriye iki farkli yol ile girebilme lüksüne sahip.. Birisi her kanat oyuncusunun yapabilecegi gibi öndeki forvet oyuncusu ile verkaca girip cizgiye inmek.. Bayern macinda bunu cok sik yapti ve golü de buldu. Burada Ettoo, yerinde olmadigi icin cizgi önüne dogru yönlenebilir, oraya yönlenmis oyuncu ile ver kac yapabilir ya da sadece ona özel bir secenek olan önündeki oyuncuyu ekarte edip golü atmak ya da hazirlamak durumunda kalabilir.. Su pozisyondaki secenegi kanat oyuncusunun üzerine dogru cullanmaktir ki biz futbol görelim, arkamiza yaslanalim, keyif alalim..


Ikinci Opsiyon ise.. Xavi burada yönetmen koltugunda oturuyor, rakip oldukca iyi yerlesmis ve forvete dogru bir top cikarmak imkansiza yakin.. Barca bu durumda ne yapiyor ?




Hucum eden bütün barcalilar takip tarafindan kontrol altinda.. Üstelik rakip takim kapanmis, forvetlerin yaninda birden fazla defans oyuncusu ile etkisiz duruma getirilmis.. Burada Xavi topu Iniesta'yi veriyor, önündeki topun yönüne dogru kaydirir iken kendisi hucum bölgesine yönelip



duruma esitlik kazandiriyor.. Bu bazen öyle oluyor ki Xavi -Iniesta yerini kaybetmek istemiyor ve defansif orta sahasi iceriye dalip ya verkaca duvar oluyor ya da buada ve genelde oldugu gibi Xavi iceriye girip bozulan dengeyi yeniden sagliyor.. Su durumda orta gelse, Barca forvetlerini hünerlerini gösterir iken esit bir sekilde kapanan defansin geri dörtlüsü ile mücadele edecektir..



3.Opsiyon.. Artik bu ücgen tanidik, Ettoo yeniden orta sahaya dogru cikiyor ve sayisal üstünlügün ele gecirildigi ortamda ücgenin olumlu sonucunun garantisi konumunda. Bir baska önemli etken ise Henry ve Messi'nin cizgiye yapisarak alani genisletip Etto-Xavi-Iniesta üclüsüne daha rahat paslasma imkani sunmasi bir yana sürekli hareket halinde olan kanat oyuncularinin her ikisinin de ters ayakta olmasi oyunun orta saha kismina dahil olma kolayligini da sagliyor.. Hepsi ice kivrilabilir vaziyette hareketli ve dinamik bir sekilde cok yönlülügü saglayama etkin rol aliyor...

Defans Kurgusu:



Özellikle bu defans kurgusunun örneklerini Bayern Münih macinda fazlasiyla gördük.. Ve bir forvetin ne kadar etkin rol oynayabilecegini de izledik.. Efendim simdi defansdan oyun kurma cabasinda olan rakip defansa Ettoo baskiyi yapar, yana dogru oynamasini saglar..



Burada Messi hemen topun oynandigi bölgeye dogru baski yapmak adina kosuyor.. Burada dis forvet yapiyor, Bayern macinda misal bu baskiyi cokca kez Henry'nin yaptigina sahit olduk ve hepsi de Barca adina olumlu sonuc verdi..



Messi burada baskiyi yapar iken Ettoo geriye oynama ihtimalinin önüne geciyor ve dolayisla rakip oyuncuya Barca'nin Bayern macinda hic yapmadigi rakibin üzerinden uzun top yapma zorunlulugunu doguruyor ki topu kaybetme ihtimali oldukca yükse oluyor zira



Önceden calisilmis bu defans anlayisinda topun gidebilecegi yerde Barca rakibini izole etmis durumdadir.. dolayisla burda da dün gece de top rakipteyken cok fazla kalamadi, gidemedi..

(daha vardi ayrintilar ama yoruluyor insan bir süre sonra..)

4 Dakikaligina Bundesliga Sampiyonlugu.!



Daniel Simmes röportajinin sonunu söyle bitirdi: Hayat bu, verir ve alir.!Tersi de mümkün, aldigi gibi verebiliyor da. Ne verdigine ve ne aldigina bagli cok sey.. Hitzfeld, onca basariya ragmen teknik adamliga katlanamiyor artik.. O stresin tüm yila bu sekilde yayilmasina karsi ama kim ona kizabilir ki? 1999 Sampiyonlar Ligi finalinin ardindan kac kisi bu aciya dayanabilir ? O dönemin iki yil öncesi bilmem kac eksik oyuncusu ile deplasmanda dahi devirdigi Ferguson tekrar karsisindaydi.. Macin 89.dakikasina kadar 1-0 önde ve artik Sampiyonlar Ligi kupasini kaldirmak icin son saniyelerin gecmesini bekler iken olan oldu.. Bu aciyi yasamistir Hitzfeld ama Simmes dedi, Hayat bu..

Hayat gercekten buydu ama 2000/01 Bundesliga sezonu en az 1999 kadar inanilmaz bir finale sahne oldu. 1999 Sampiyonlar Ligi finali gibi mucizeler gerceklesti..

Simdi efendim hikayenin dört önemli takimi var. Bayern Münih, son haftaya 3 puan önde Lider giriyor. Schalke, 3 puan geride ama averaji daha iyi. Baska acidan düsme potasinda Stuttgart ile Unterhaching var. Bayern, bir puan dahi alsa Sampiyon oluyor ama son maci Hamburg deplasmani.. Cok zor.. Schalke ise düsmemek icin kendisini yenmek zorunda olan Unterhaching ile evinde oynuyor. Eger ki bir sira önündeki Stuttgart, Frankfurt'a deplasmanda yenilirse ve kendileri Schalke'yi maglup ederse Unterhaching ligde kalabiliyor. Yani Unterhaching kendi macini yenip rakibi Stuttgart'in da yenilmesini bekleyecek ki oldukca ihtimali olan bir durum.. Maclar söyle efendim..

Hamburg - Bayern Münih.. Bayern'in bir puana ihtiyaci var sampiyon olmasi icin.

Schalke- Unterhaching.. Bayern Hamburg'a yenilirse ve Unterhaching'i yenerse sampiyon cünkü averaji cok cok iyi.. Unterhaching Schalke'yi yenerse ligde ancak Frankfurt'un Stuttgart'i yenmesi durumunda kalabiliyor..

Maclar basladi..

Frankfurt ve Unterhaching macin hemen basinda golleri buldular.. Su durumda Bayern Sampiyon ve Unterhaching ligde kaliyor ve hatta Unterhaching, Schalke karsisinda iki farkli öne gecti. Hamburg henüz gol atmamis ve Schalke kendi evinde 2 gol yemis, seyirciler bitmis durumda ve Bayern Sampiyonluk kutlamalarina gecti artik derken..

Devrenin sonunda iki gol birden geliyor Schalke adina.. Mac berabere ve Hamburg maci da berabere.. Unterhaching ise Schalke aglarina sadece bir gol atmasi gerek ligde kalmasi icin zira Stuttgart iki farki yemis durumda.. Schalke'nin de Sampiyon olmasi icin bir gole derken devre bitti..

69.dakikada Seifert, Unterhaching'i öne geciren 3.golü atiyordu ve su durumda ligde kaliyordu, Bayern Sampiyon, Stuttgart küme düsüyor..

Üc dakika sonra Schalke adina Bohme, bir dakika icerisinde birisi frikikden olmak üzere iki gol bulup Schalke'yi 4-3 öne gecirir iken Stuttgart'i ligde birakiyordu ve fakat hala berabere giden Hamburg maci nedeniyle Sampiyonluk bir hambug golü kadar uzaktaydi..

Maclarin 89.dakikasinda iki gol haberi daha geldi.

Ebbe Sand, Schalke'nin besinci golünü atip maci 5-3 bitirir iken muhtesem bir haber de Hambug'dan geliyordu.. Barbarez 89.dakikada Hambug adina golü atip Bayern karsisinda takimini 1-0 öne geciyordu. Schalke Sampiyon.. Kendi macini bitirmis ve spikerlerden de Hamburg macinin bittigi haberini almislardi. Binlerce insan Sampiyonlugu kutluyordu ve Schalke tarihinden ilk defa Sampiyon oluyordu ve fakat Hamburg macinin uzatma dakikalari oynandigindan kimsenin haberi yoktu.. Video'da da görülebilecegi üzere Premiere spikeri de Hamburg macinin bittigini söylüyor ve fakat bu gercegi yansitmiyordu..



Hamburg- Bayern Münih macinin son uzatma dakikasinda yani 94.dakikada kale önünde cift vurus kazaniyordu.. Muhtemelen bu vurus sonrasi mac bitecekti..

Effenberg dokunuyor, Patrik Anderson vuruyor ve mucize.. 1-1. Bayern Sampiyon. Schalke ise 4 dakikaligina Bundesliga Sampiyonlugunu tadiyordu.. Bundesliganin kuruldugu günden bu yana hic ikinci Bundesligada yer almamis Stuttgart son dakikalarda bir ilk yasamayip ligde kalir iken yine tarihi boyunca hic Bundesliga Sampiyonu olmamis Schalke sadece dört dakikaligina bu keyfi yasayabiliyorlardi.. 1999 Sampiyonlar Ligi finalinde bir dakikada kupayi elinden kaciran Hitzfeld, son dakikada ve hatta son saniyede bu sefer Bundesliga Sampiyonu oluyordu..

Simmes'in dedigi gibi, Hayat bazen alir ve verir.. Aldigini geri verdi. Son saniyede yasanilan aciyi son saniyede sevince dönüstürdü.. Ve fakat Hayat ile Schalke arasindaki dengesiz iliski bugün bile sürüp gitmekte, son saniyede Sampiyon Ligi Sampiyonlugu dahi acilarinin karsiligi olamayacak seviyededir o cok baska..

Lars Ricken.!



10 Haziran 1976 dogumludur Ricken. Kariyeri 14 yasinda iken Dortmund takiminda baslamis, 32 yasinda yine ayni yerde sona ermistir. Araya hicbir takim girmemis ve sakatliklardan dolayi biraz da erken birakmak durumunda kalmistir. Nuri Sahin, 2005 yilinda yine dortmund klubünde ilk bundesliga golünü atmadan önce Bundesligada gol atan en genc oyuncu rekorunun sahibi Lars Ricken idi. Almanyada Ricken hemen herkes tarafindan gelecegi olan futbolcu olarak bilinir ve isin garibi 32 yasina futboldan emekli olasiya kadar bu beklenti ve tanimlama hic degismedi. O bir yildiz olamadi ama ondan daha iyi kimse yildiz adayi olmadi Bundesligada.. Ve fakat kariyerine söyle bir göz attiginiz vakit aslinda almanlarin neden böyle düsündügünü anlayabilirsiniz..

Henüz daha 16 yasinda iken Deportivo karsisinda UEFA kupasinda turu getiren golün sahibidir..Sene 1994. Ama asil cikisi ise Dortmund takiminin Hitzfeld ile mucizeyi gerceklestirip Sampiyonlar Ligini aldigi zaman gerceklestirir.. Dortmund, Ceyrek Finalde Auxerre'i, Yari finalde kesin favori olan Cantona'li Manchester'i elerken hep ayni sonucu ayni adamin golleriyle aliyordu. Henüz 20 yasinda olan genc yetenek Lars Ricken..

Ve fakat bugün Lars Ricken denildigi vakit akla sadece gelen tek bir gol gelir o da final macina kismet oldu. Hitzfeld her seye ragmen Boksic,Zidane,Del Piero ve Vieri'li Juventus karsisina Lars Ricken'i yedek soyundurdu..

Andreas Möller'in belki de en iyi zamanlariydi. Kafaci Riedle, önüne düseni kaleye gönderdikten kisa bir süre sonra Möller'in kornerinde en iyi yaptigi isi yapip kafayi cakiyordu ve durum ilginclesiyordu.. Favori Juventus, 2-0 yenik durumdaydi. Vieri'nin golü sayilmiyor, üst üste ataklar gelistiriliyor ve derken Del Piero golü atiyor sonucta.. Almanlarin kendisi dahi kupayi alacaklarina ihtimal vermiyorlar ve finali coktan Dortmund'a yeterli görmüslerdi bile.. Mac 2-1 oldugunda herkes Juventus'un beraberlik golünü atacagindan emin iken Hitzfeld bir degislik yapiyor.. Chapusiat cikiyor ve yerine 20 yasindaki ebedi genc yetenek olarak kalacak Lars Ricken giriyordu.. Daha on saniye gecmeden ayagina gelen ilk topu muthesem bir asirtma-sut ile kaleye gönderip Sampiyonlar Ligini ilk defa Dortmund'un kazanmasini garanti ediyordu artik..



Toplamda 301 Bundesliga macina cikip 49 gol atiyor Lars Ricken.. 16 kez de Milli olmus ve bir baska ayrintisi daha var..

"Ricken Effekti".

Bunu da Leverkusen sport direktörü sürekli yedek kalan Hanno Balitsch'in teklifler gelmesine ragmen klupten gitmeyerek oturdugu yerden parasini almaya devam etmek istemesi üzerine dillendirdi. Ricken kardesimiz de gözden düstügü dönem devre arasi Glaskow Rangers'in teklifine hayir demistir. Dortmund klubunde kesinlikle oynatilmayacaginin farkinda olmasina ragmen yeni bir maceraya atilmak istemedigini söyledi ve iyi bir sözlesmesi oldugunu, bankda da olsa parasini dortmund klubünde alacagini ve aldigini da belirtelim.

Velhasil, Doll ve yasadigi sakatliklar ikinci takima gönderip bir süre sonra futbolu birakmasini sagladi.. O aslinda cok da kötü bir kariyeri geride birakmadi ve fakat gelecegi olan futbolcu konumu onu sürekli rahatsiz etti. Ortalama bir futbolcudan Maradona beklentisinin sonucu Lars Ricken'dir.. Futbolu biraktiktan hemen sonra ne gariptir ki Dortmun takiminda genc yeteneklerin basina gecip onlari calistiriyor..

8 Nisan 2009

Barcelona - Bayern München: 4- 0



Kötü bir deyim belki ama tam anlamiyla tecavüze es deger bir ilk yariydi Bayern Münih icin. Nedenleri var ve onlara da deginecegiz kesinlikle ve fakat futbol adina kurgusu kestirilmis ve fakat oyunculugu muhtesem olan bir filmi izlemek gibiydi bu mac. Her seye ragmen Barcelona'nin hucum anlayisini sahada tüm ciplakligiyla görülmesi seyir adina keyifliydi..

Maci tatsizlastiran skoru degil daha cok gol atmaya hicbir sekilde inanmamis bayernli futbolcularin düsük motivasyonuydu.. Barca sadece oyun olarak degil sahada verdigi mücadele acisindan da büyük bir fark atiyordu rakibine.. Bu kadar pasif bir direnis acikca söylemek gerekirse motivatorlugu ile önplana cikan teknik adamdan beklemedigim idi. Bunun da nedenleri mac öncesi gereksiz yere ortami gerekn Beckenbauer'e Hoeness'in verdigi cevapta saklidir. Sirasimiydi simdi ? Beni macin sonucu veya Barca'nin muhtesem oyunu degil daha cok bayernlilerin kabullenisi ve hareketsizligi sasirtmistir. Ribery haric hicbir bayernli futbolcu sahada biraz farkli bir tepki koyacagina inanmiyordu. Iste tam bu noktada sürekli defansina bagirip onlari motive etmeye calisan Lider oyuncusu olarak adlandirilan Van Bommel'u da lider oyuncu basligi altinda biraz asagida tekrardan deginecegiz..



Maca Bayern Münih, Barcelona'nin gücünü kabul ederek basladi ve geriye yaslandi. Ve fakat Bayern'in en gerisinde oynayan süper "yetenek" Breno, sahilde gitar calar iken yanlislikla top oynayan cocuklarin arasina karismis güneyli ruh haliyle sahada gezindi durdu. Demichelis'in 82.dakikada penaltiyi da göze alip ya da "daha kötü ne olacak" diyerek iniesta'nin ayaklarina yattigi pozisyon belki de yerde kaydigi, biraz mücade ettigi tek zaman dilimiydi. Her seyin disinda defansin sefinin eksikligini ve ne yapacagini kestiremeyen iki defansin sacmalamasi Bayern Münihin tarihinde bir avrupa macinda bir yarida ilk defa dört gol yemesini sagliyordu..

Barcalonanin oyun sistemine ve muthesemligine gecmeden bu kadar kötü oyunun bayern acisindan en önemli nedeni geri dörtlünün tamamen degismis olmasindan kaynaklaniyor.. Bir baska acidan Bayernlilerin mücadele gücünden yoksun bir sekilde sahada pasif bir görüntü sergilemesi maci da Barca'nin antrenman macina cevirmesinin diger bir nedeni.. Klose'nin yoklugu ise bir ihtimal maci 4-1 bitmemesi ile ilgili kucuk bir ayrinti sadece.. Bu Breno ile iki macta 9 gol yiyen Bayern'in Klinsmann'dan önce arayip bulmasi gereken isim daha cok müthis kesfin sahibi Giovanni Elber olmalidir..

Guardiola, her seyin disinda cok akilli bir hamle yapti. Bayernin bu acemi defansi karsisinda basta Henry olmak üzere ileri uc oyuncularina pres uygulatti.. Lell'den, Breno'dan olusan geri dörtlü bu presi yiyince topu orta sahaya dahi iletemedi ki yüzde seksen degil yüzde yüz Barcelonanin hakimiyeti altinda gecen bir ilk yariya neden oldu. Hamit Altintop orta saha ve sag bek oynamasina ragmen Henry kadar savunmada yoktu ki ilk yari cikmasi Klinsmann'in bu macta yaptigi tek dogrusuydu. Sakatliktan yeni cikmis bir oyuncuya fazla yük bindirmek idi bu aslinda ki ben son ana kadar hep Borowski tercihini bekledim..



Barca'nin her adami hareketliydi. Bu herseyden öte futbolla ilgili degil oyuncularin sahada motive edilmesiyle ilintilidir. Böyle olmasa dahi topu bir sekilde kazandiktan sonra uzunca bir süre istedigi sekilde ceviriyorlar.. Bir süre sonra su sekilde cereyan ediyor olay:ilk adim Xavi'nin topu Messi'ye dogru atmasidir. Simdi burada Messi iki secenegi uygular. Ya kendisine gelen Ettoo ile verkaca girip cizgiye iniyor ya da önündekileri yetenegi ile saf disi birakip gole dogru ilerliyor.. Iyi bir defans düzeni oldugu vakit bu islemeyebilir ve topu Xavi'ye veriyor.. Xavi, önce araya defansif orta sahalayi sokuyor, bu kalabalik arasinda forvetlerden birisini kendisine cekip ver kaclarla iceriye daliyor.. Eger bu da islemezse(ki hepsi sonuc verdi) ücüncü vietese atiyorlar ve Iniesta ile Henry dogru yol aciyorlar.. Tüm mac boyunca hucum organizasyonlari asagi yukari bu sekilde olmustur. En büyük farklari kesinlikle ve kesinlikle yerden kisa paslarla topa yüzde yüz sahip olmak.. Durdurulamaz olmalarinin bir diger nedeni her iki forvet ikilisinin de orta sahaya kadar gelip takimin dengesini bozmasi ve ücgenlerde orta sahamsi rol alip kalabalik presi etkisiz hale getirebiliyor olmalaridir.. Bu sekilde kisa paslarla ilerleyen bir takimi durdurabilmenin tek yolu presdir ve fakat hareketli orta sahalarda rakipten bir ya da iki adam fazla oldugu vakit bu da oldukca zor oluyor.. Bu yüzden misal Luca Toni ya da cakili bir forvet Hicbir sekilde Barca sistemine uymaz zira pek belli olmasa da sistemin kilit adamlaridir..

Her ne kadar dört golü ilk yarida bulsalar da 45 dakika boyunca ben futboldan keyif aldim. Fark acilsa dahi cok sevdigim Hiddink'i yalniz birakip zaferine ortak olamadik.. Zira ben topun oyunda ve yerde kaldigi futbolu daha cok tercih ediyorum ve Barca'nin lig macini Chelsea-Liverpool ceyrek final macina dahi tercih ederim.. Bu farka ragmen seyri son derece keyifliydi messi dünyasini..

Lider oyuncu cok önemlidir ama tek basina bagirip cagirmalarla bu isin olmayacagini söylemisti Owen Hargreaves röportajinda.. Bir bundesliga macinda oyunculari gaza getirebilirsiniz cunku onlarin kotarabilecegi bir mactir.. Ama Milan-Real Madrid-Barcelona gibi rakiplere karsi saha icerisinde öncelikle futbolunuzla diklenebiliyorsaniz ancak Lider olabilirsiniz ve Klinsmann mac sonu bir kiyas yapar iken Hitzfeld dönemi ile sadece su farki söyledi: onun Kahn'i vardi..



Michael Tarnat'in blogda da postlanan röportajinda o unutulmaz macta Real'li oyuncular formasini vermeyecek derecede sinirlenmislerdi. Zira bugünden farkli olmasin Bayern'e sahayi dar etmisti Real Madrid.. Kahn cikip inanilmazlari kurtararak takimi atesleyip Elber'in golüyle maci galip bitiren adamdi.. Van Bommel'a kareledi televizyon sikca.... Isyan ediyor ve sürekli hirslandirma cabasi icerisinde ve fakat onlarin disinda kendisinin oyun olarak ortaya ne koydugu soru isaretidir.. Ballack bagiriyorsa ondan önce 40 metre'den kilidi aciyordur efendim. Kahn herkesi ayaga kaldiriyorsa önce kendisi yüzde yüzlük goller kurtararak bu ise basliyordur.. Iste sorun budur. Kahnsizlik Bayern'in bu zamanlarindaki en buyuk sorunudur.. Oyun olarak kaliteniz yeterli degildir, rakip üstün futbol oynuyordur ama bu kadar hareketsizligin ve mücadelesizligin acilimi da saha ici lidersizliktir derim ben..

Her seye ragmen Butt'in yüzüne gelen tekme, Marquez'in aman finali kaciririm diye dördüncü sarisini görmek icin süper bir taktik ile kart görmek icin yaptigi geyik, Messi'nin her topu alisinda hissedilen heyecan, bu barcanin bu skoruna ragmen verdigi futbol keyfi diger ayrintilaridir..

Bayern'e gecmis oLsun, Barca'ya Selam..

Bayern'de Son Durum: Lahm Yok, Butt Kalede.!



Bayern icin isler gittikce kötüye gidiyor, ideal onbirinin yarisi yok desek yeridir. Macin keyfini biraz kacirmadi desem yalan olur gelir gelmez Alper'in ve Ti esti to'nun yorumlarini görünce.. Kadronun üstelik Ribery sonrasi en önemli isimleri yok..

Kaleci; Sakat olmadigi halde yedege cekildi. Cok önemli bir karardir bu ve eger burada basari saglanirsa Rensing'in de sonu oldugunu simdiden belirtelim efendim. Diger yandan asil sorun kalecide degil sadece..
Defans ikilisi sakatlik ve ailevi nedenlerden dolayi Barcelona'ya götürülmedi.. Lucio ve Van Buyten. Özellikle istikrarli ve deneyimli Lucio'nun yoklugu etkileyecektir kesinlikle.. Belki de Messi'ye care olabilecek olan dünya capindaki muhtesem sol beki de son anda sakatlandi.. Formsuz Demichelis orta alanda kendine gelmis iken geriye cekilmek durumunda kaldi.. Gecen senenin en formda isimlerinden Hamit sakatliktan yeni cikmis durumda.. Formsuz dönemin ardindan Bayern'in seri galibiyetler almasini saglayan ve bana göre önemli maclarda gösterdigi performans ile yoklugunu en cok cekecegi Miroslav Klose sakat.. Daha ne oLsun ?

Her seye ragamn yine de Bayernliler umut tasimalilar.. Messi'yi belki de Lell durduracaktir ya da zaten hcibir sekilde dururalamaz oldugunu kabul edecektir insanlar.. Baska acidan motivator hocalarin bu gibi durumlarda cok daha basarili sonuclar aldigini unutmamak gerekir ve onlarin motive edebilecegi oyuncularin da isimsiz olmalari bir baska avantaji..

Ve fakat arkadaslar, Barcelona ile oynuyor ve haliyle Motivasyonun disinda ekstra hamlelere ihtiyaci var bu takimin..

Güzel bir mac olmasi dilegiyle..

Messi vs Lahm.!



Bu aksam kozlarini paylasacaklar.. Her sey Barca'nin lehine gözüküyor. Messi, iyi oynayarak hem Barcaya ofansif anlamda güc katacak baska acidan Bayern'in en tehlikeli bölgesinin iletisimi koparacaktir. Lahm'i geriye kilitleyip Ribery'i de etkisiz hale getirebilir ya da kosu alanini 70 metreye cikarip oyundan cok cabuk düsmesini saglayabilir.. Pek ihtimal dahilinde degil ama Lahm bunun tersini basarirsa Bayern avantajli bir skoru elde edebilir..

Alves-Messi'ye karsi Ribery-Lahm.. gercekten seyri inanilmaz keyifli bir mac olacaktir bu.. Bu ikiliden formsuz olani maci verir..

Messi benim icin dünyanin en iyi futbolcusudur ve fakat kesinlikle hafife alinmamasi gereken Lahm'in zekasidir. Bu aksam muhtesem bir mac bizi bekler..

Edit: Lahm da oynamiyormus ve hatta kalede de Rensing yerine Butt olacak imis.. Simdiden kolay gelsin diyoruzt Lell'e.. Tam bir sakatlar ordusu efendim..

Podolski: Eski Günler.!




Simdi arkadas bu adam Polonya'ya gol atti.. Memleketim dedi, sevinmedi.. Köln'e atti, eski klubüm dedi sevinmedi, üzüldü bile diyebiliriz.. Simdi bu aksam Barca'ya gol atarsa sizce sevinir mi ?

Franz Van Buyten.!



Bu resimde rakibini yere indirmis olan adam eski Amerikan Gürescilerinden -ve hatta dünya sampiyonu olmus- Bayern Münih'in Belcikali oyuncusu Daniel'in babasi Franz Van Buyten.. Su an icin Belcikada hastanede ve durumu agirmis. Van Buyten bu yüzden iki mactir takimini yalniz birakiyor.. (merak etmistim ben sahsen, Bild sagolsun bilgilendirdi) .. Aslinda Münih'e iyi haberlerle gelmisti ama son anda bir telefon ile tekrardan Belcika'ya ucan Van Buyten Barca macinin kadrosundan da cikarildi.. Son anda gelen bu telefonlardan korkarim ben ve umuyoruz ki korkulan olmayacaktir.. gecmis oLsun..

Avrupanin En Sevilen 20 Futbol Klubü.!



Avrupanin en sevilen 20 futbol klubü. Imdi, cok sevilenin acilimi en cok taraftari olan klup olarak ifade ediliyor ve haliyle de klupleri ve taraftarlarini listelemisler. Ben de bunu buraya aktariyorum. Bu listeyi ben yapmadim. Bunu önce bir acikliga kavusturalim. Kaynak Sport+Markt olarak verilmis ve cesitli web sitelerinde vardir bu top 20.. Dogrulugu da ayri bir tartisma konusu. Baska acidan ülkemizin Avrupaya dahil edilmediginin resmi kanitidir yoksa her büyük klubumuz en az 25 en cok 65 milyon taraftariyla listede ilk ücte olurdu ama öyle degil.. Bakin bakalim Avrupada durum nasilmis..



1- Barcelona

44,2 Milyon taraftar..

Sasirdim mi ? Hayir.. 44.2 milyondan birisi olarak gurur duydum. Bu takimi seviyorum ki sempati toplamasi cok da zor degil.. Dünya üzerinde bir sonraki siradaki ezeli rakibi muhtemelen daha cok seviliyordur ama bu arastirmada durum bu.



2- Real Madrid

41 Milyon..

E haliyle..



3- Manchester United

37,6 Milyon..



4- Chelsea

25,6 Milyon..




5- Zenit St. Petersburg

23,9 Milyon..

Listenin sürprizi benim icin buydu..



6- Liverpool

23 Milyon..




7- Arsenal

21,3 Milyon..



8- Milan

21 Milyon..



9 - Bayern München

19,8 Milyon..



10 - Juventus

17,5 Milyon..



11- CSKA Moskova

11,1 Milyon..



12- Inter Milan

10,3 Milyon..





13- Olympic Lyon

9,4 Milyon




14-Olmypic Marsilya

9,4 Milyon



15- Galatasaray

9 Milyon..



16- Spartak Moskova

8,1 Milyon..



17- Fenerbahce

7,3 Milyon..

Suraya bir ekleme yapmak istiyorum ki yorumsuz fotolarin kapladigi alan canimi sikmaktaydi zaten.. Bu listenin su konumundaki Fenerbahce beni sasirtti aslinda. Bu bir basaridir. ülke disindaki popülerligin yarattigi taraftar sayisi söz konusu ve Fenerbahce'nin son yillardaki basarisi, yildiz transferleri ile arayi kapattiginin bir baska göstergesi. Son bes yildir sürekli yabancilarla iliskide olan bir insan olarak diyebilirim ki bes yil önce Fenerbahce'nin adi pek gecmezdi, Zenit gibi.. Ve fakat bu yolda gerek yildiz transferleri gerekse de Sampiyonlar Ligi basarisi nedeniyle mesafe kat edip popülerligini arttirip ilk yirmiye girdi.. Eskiden bu fark cok büyük idi.. 2000'li yillarda özellikle.. Ilk 40'da dahi göremeyebilirdiniz gurbetciler olmasaydi..



18- Wisla Krakow

6,5 Milyon..



19 Ajax

6,5 Milyon..



20- Dinamo Moskova

5,7 Milyon..