3 Temmuz 2010

Almanya - Arjantin : 4-0



Almanya bir baska büyük takimi da dört gol ile turnuvanin disina cikardi. Turnuva öncesi beklentileri en azindan bugün karsilamis oluyor. Gelecegin takimini kurar iken bugünü kacirmadan , bugünün icerisinde olarak bunu yapmasi takdire sayan.

Bizim sevdigimiz tabir ile Panzerler her zamanki gibi maca basladi. Messi'nin basina adam dikmedi, alan savunmasi ile ama en cok da hucum ederek savundu kalesini. Erken gelen gol ile geride alani daraltip hizli ama en cok da organize hucumlarla, kombinasyonlarla ileriye güzel cikislar yapti. Klose'nin kacirdigi gol, bir bakima macin ilk bölümünün kirilma noktasi olur iken ayni zamanda aslinda Maradona'ya maci cevirme sansi veriyordu zira ilk yirmi dakika Almanya sahada antrenman havasi icerisinde hucumlar gerceklestirdi..

Almanya'nin Arjantin ve hatta ispanya haric diger takimlarla arasindaki en büyük fark kisaca Bastian Schweinsteiger olarak özetleyebiliriz. Schweinsteiger, defansif acidan almanyanin sigortasi olur iken daha da önemlisi oyun kurma esnasinda öne cikip diger ön oyuncularini geri getirmeyecek derecede yerlesim almasini sagliyor. Buna mükabil bu macta özellikle Messi topu almak icin geri gelmek durumunda kaldi zira Mascherano'nun ya da icte oynama gayreti gösteren Di Maria - Rodriquez'in topu dagitma -Xavi- özelligi yok. Top ileri tasinamadigi ve karsida sizden korkup da geride yerlesim alan bir takim da olmadigi vakit en önemli özelliginden vazgeciyor Arjantin. Messi ve driplingler vasitasiyla oyunu ileri tasirken iyi yerlesim almis Almanya cok da zorlanmadan akini kesip kendi akinini baslatabiliyor. Akini kesen oyuncu, topu dagitacak oyuncuyu aramiyor, bizzat kendisi bunu yapabiliyor ve bu da oyunun Almanya adina hizinin arttirilmasinin en önemli nedeni. Khedira ciktigi vakit yerine giren aslinda Mesut gibi Marin gibi ofansif orta saha olan Kroos.. zira Löw'ün belki de en önemli farki onun lugatinda "süpürücü" diye bir mevkinin olmamasidir..



Almanyanin öndeki hareketli dörtlüsünün islerligi dahi defansif orta sahalarinin oyunun her alaninda topu tasiyabilecek pas yeteneginin olmasidir. Oyun sagda sikistigi anda Schweinsteiger diger kenara topu tasiyabiliyor ki ilk golün bu kisaca özetidir. Enlemesine sahanin tamamina yayabilmelerin nedeni onu dagitabilecek pasör defansif orta saha/oyun kurucularindan olusmasidir takimin.. Löw bunun icin yeteri kadar mücade etmis ve cesitli elestirilere de gözünü kapamistir.

Almanya'nin attigi iki Klose golünün birisinde Müller, digerinde Mesut önemli roller oynar iken Mesut'un misal sahadaki benzeri Messi'den 2,4 km fazla kosup Schweinsteiger'in 200 metre gerisinde en cok kosan adami olmasinin da bu güzel oyunda payi oldukca fazla olsa gerek.. Bugün "Kahraman" degildi belki Mesut ama ayni zamanda Alman ataklarinin hemen hepsine katilim gösterecek kosuyu saglamasi da kesinlikle takdire sayan bir kondisyon artisi göstermesidir. Müller-Özil ve kamat degistirmese de geriye yardim eden Podolski iyilerdendi bugün..


Arjantin Dunya Kupasinin basindan bu yana dile getirdigimiz üzere üc benzemez orta sahasiya oyuna Almanya ya da Ispanya gibi bir hakimiyet saglamasi mümkün degildi. Sadece oyunu önde kurduklari zaman Di Maria'sindan Tevez'ine kadar muhtesem bir hucum hattina sahip olacak idi ve fakat Almanya karsisinda topun öne tasinmasi en önemli problem idi. Veron'un oyuna girmemesi bir yana 1-0 iken, top bir oraya bir buraya tasinir iken Messi'nin kosu yoluna topu atacak tek bir adamin dahi olmamasi onu geride tuttu ve savunulmasi kolay bir oyuncu konumuna getirdi..

Ikinci önemli elestiri noktasi ise Otamendi. Bir bek bölgesinde Zanetti gibi bir yildizi almama elestirisine ancak ve ancak oraya koydugun isimsiz bir oyuncuyu motivasyonunla büyütüp baska bir oyuncu ortaya cikarirsan karsi durabilirsin. Üzerine bir onu bir bunu denersen insanlik hakli olarak Zanetti ile niye sabitlenmedik ki sorusunu soracaktir.. Eger bugün Löw defansif orta saha problemi yasasaydi hemen herkesin Frings vardi haci diye yaklasim göstermesinin olagan oldugu gibi. Nedenler önemsiz.. Birisi motivasyon digeri oyun felsefesi acisindan hocalar kimi yildiz oyunculardan vazgecerler halkin tepkisine ragmen ve fakat sahada "nedeni" görmek isterler ve bugün Maradona elestirileri hakli bir sekilde yükselecektir..

Messi, Mesut'dan daha yanlis oynayan bir insan olmamasina ragmen pas yüzdesi acisindan Mesut'un yüzde 14 gerisinde kaliyorsa bu teknik adamin yerlesim ve taktik acisindan ne kadar dogru veya yanlis yaptiginin en önemli göstergesidir..




Klose'nin ayakta kalan oyuncularin basinda gelmesi, Löw'ün ne kadar dogru karar verdiginin belki de en önemli kaniti. Macin iyilerindendi ve 14 golle Gerd Müller'i yakaladi. Iki gol daha atarsa Ronaldo'yu da gecerek tarihin en basina ismini yazdiracaktir. Bunu hani dürüst olalim oyunculuguyla degil de -Ronaldo degildir o- karakteriyle hakediyor, varsa böyle bir kategori.


Ve Maradona: Thomas Müller atlet olmadigi gibi Almanya da fizik mücadeleye dayanan bir oyun oynamiyor. Kolay degil üc tane on numaravari oyuncu koyuyor kadrosuna. Defansif orta sahasi bile on numaradir(Kroos) Dahasi Müller atlet de degildir aksine; Nerede duracagini ve ne zaman ne yapacagini cok iyi bilen, her seyden ortalamanin üzeri olan degerli bir oyuncudur. Bu sekilde anlamani istemezdim sahsen..

Almanya üzerine düseni fazlasiyla yapmistir; On yillik bir gelecegin bugün temellerini atmistir. Final gelirse bu "erken basari" olarak kaydedilecektir sadece..

Messi vs Mesut.!



Öncelikle olasi gerzek yorumlar adina su farki ortaya koyalim. Messi, icerisinde bulundugu Dünya Yildizlari grubunun en iyisi iken Mesut o gruba girmeye calisan bir oyuncudur daha. Arada sinif farki vardir gün itibari ile.. Yine de iki oyuncunun takimlarinin ofansif gücünün merkezinde yer almalari nedeniyle bir kiyasi anlamlidir.

Mesut Özil: Iyi bir turnuva cikariyor. En kötü zamaninda dahi oyuna etki edebilecek konumuyla "tehlikeli" sifatini hak ediyor. Almanyanin 13 gollük pasi ile bu alanda zirvesindeki futbolcu. Podolski'nin kötü günü en cok onu vurmustur aslinda.

317 dakika oynamis ve bu süre icerisinde 1 golü, 2 asisti ve 9 gollük sutu bulunmaktadir. 90 dakika basina 72 kez topla bulusmus. 37,8 km kosar iken yüzde 84,4 oraninda pas yüzdesine sahip olmus. 10 kez driplinge kalkisir iken en zayif oldugu nokta olan ikili mücadele kazanma orani da yüzde 37,0.

Lionel Messi: Gol atamasa da cok iyi bir turnuva performansi oldugunu düsünüyorum. Sahadaki varligi takiminin basli basina daha iyi hucum etmesine olanak saglayacak ölcüde rakibi bozuyor, sistemi deliyor. Veron olmadigi vakit daha fazla geriye gelip oyun kurmasi onun hucum performansini düsürüyor, genel kani bu yönde.

360 dakika oynadi ve golü yok bir asisti var sadece. 22 kez kaleyi yoklar iken 90 dk basina 99 kez topla bulusmasi söz konusu. 33,3 km kosar iken yüzde 87,5 pas yüzdesi ile oynuyor. 55,4 ikili mücadele kazanma orani ve dikkat.. 22 kez driplinge kalkismis.


Toplamda birisi Driplinglerin adami iken digeri verkaclarin.. Birisi ayaginda top tutmaz iken digeri topu size bir süre vermemesiyle ünlüdür. Birisi daha cok takimi oynatir, digeri gerekirse kendisi de tek basina oynayabilir. Birisi Dünyanin bana göre en iyisi iken digeri de Dünyanin en iyileri arasina girme savasi veriyor..

Ben ikisini de acaip severim..

Sürpriz Performans: Arne Friedrich.!



Ben onu hep bu kareyle hatirlayacagim. Enke'nin ölümüne verdigi tepki hic cikmiyor aklimdan.. Cocuk gibi agladi ya artik daha baska bakiyorsunuz ki akli basinda aciklamalarin da adamidir Arne Friedrich..

Düsen Berlin takimindan Kacar v.s. haric gündeme gelmeyen iki güzel oyuncu vardi. Kalecileri Drobny ve milli defansi Arne Friedrich..

Kadroya sakatliklar nedeniyle girdi, baska türlü sansi yoktu. Westermann'in sakatligi, Serdar'in formsuzlugu onu Mertesacker'in yanina civiledi. Herkes Mertesacker'den emindi ama Fridedrich ne yapacakti ?

Bir iki macin adami olacak seviyede yanindaki partnerinden dahi daha iyi bir performans gösterecegini kimse düsünemedi. Üstelik..

2 milyon euro bonservis ile Wolfsburg'a gitti ya, inanamadi insan..

Baris Özbek'i oradan bulup getiren kafa, bunu neden görmezsin sen ? Yeminle üc yil defans sorunu yasamazdin..

Wolfsburg'a hayirli olsun bu güzel adam.. Turnuvanin en sürpriz peformansini gösteriyor an itibariyle..

Arjantin - Almanya Mac Öncesi.!



Ne desek yalandir yahu. Sinirler gerilmis, hafif hafif tansiyon yükseltilmis ve macin basinda gol, kirmizi kart her seyi degistirir.. Bu mac icin kirmizi da ihtimal dahilindedir. Cok sevdigim yeni kesfim Werder Blogundan baslayalim öncelikle.

Baklava seklinde bir Arjantin diziliminin Almanya icin fazla ofansif olabileceginin üzerinde duruyor. Mascherano'nun süpürücülügünü üstlendigi yerde Tevez-Higuain'in saginda-arkasinda-arasinda oynayan Messi'li Arjantinin hucum gücünün fazla ve fakat Müller-Özil-Podolski'li Almanya icin yetersiz savunma olabileceginin altini cizip bir ihtimal Veron'u sahaya daha da defansif oynamasi icin sürebilir olusundan bahsediyor..

Katilmiyorum.

Savunmanin bir baska yolu sürekli hucum ya da topa sahip olmaktir.

Arjantin savunma yaparak istese de maci kazanamaz.. Önde daha cok Tevezin basini cektigi pres gücü yüksek futbolcularla kavga edecek ve maci orada oynacaktir. Baska türlü varolan kadro topa sahip olabilecek yeterlilikte degil. Sürekli hucum, daha az atak yemesinin ve savunma yapmasinn en önemli araci.

ve fakat bu oynadiklari sistem de Almanya'nin isine fazlasiyla geliyor. zira oyunun merkezini önde kuran Arjantin geride daha da kötü kosullarda yakalanabilir ki Arjantin defansinin yavasligi da isin tuzu biberi oluyor

Arjantin'de Di Maria'nin bu mactaki performansi oldukca önemli. Lahm'in hucum destegini bir sekilde etkisiz kilmali ki Almanya'nin en önemli hucum merkezi olan sag kenarin yeterince iyi islememesine neden olacaktir. Bayern'de Robben'in, burada Müller'in bu kadar cok iyi hucum etmesinin en önemli nedeni Lahm destegidir. Di Maria'nin üzerine buraya ekstradan Tevez'in de yardima gelmesi gerekir Lahm ipek yolunu bozma adina..



Arjantin Özil icin Mascherano faktörünü ortaya sürecektir. Öndeki üclünün sefi konumundaki adami stoperinizi "Önstoper" seklinde öne sürerseniz her basarisizliginiz arkada biraktiginiz boslukta ingiltere macinda oldugu gibi tehlikeli rakip akinina dönüsecektir. Portekiz gibi dörtlünün önüne bir stopervari oyuncu eklerseniz savunma gücünüz üst düzeye cikar ve elbette buna paralel hucumuz zayiflar. Her yerde oldugu gibi rakibin on numarasina önliberoyu verme eylemi Arjantin icin de gecerlidir. ve fakat geride sigortanin bir adama bagli bir oyun sürmesi en az Özil kadar tehlikeli Müller-Podolski icin hucum güclerinizin biraz daha geride oyunu oynamasi gerekebilir. Bu da Arjantin icin oyunu önde kuramama sorununu dogurur ki ne yaparsa yapsin, bir tek bunu yapmasin diyoruz..



Almanya ise Messi icin öncelikle oyuncunun kötü gününde olmasini bekleyecektir zira Messi isterse ne yapsaniz cok bir fayda etmez. Bunun disinda Messivari oyunculari artik eskisi gibi adam adama savunma yaparak durduramazsiniz. Ona alani dar edeceksiniz lakin tam bu esnada diger tehlikeli oyuncularin bosluk yakalamasini da engellemek gibi zorlu bir kontrol eylemi var. Ikili-üclü savunma digerlerine kapi acacaktir. Basina bir adam daha cok top almamasi nedeniyle konulabilir ama etkili olmayacaktir.. Alan savunmasi ve elbette pas yollarinin kesilmesi en iyi cözümdür. Schweinsteiger ilgilenecektir ve Khedira diger maclara oranla biraz daha defansif bir orta saha olacaktir bu nedenle.. Messi, hicbir sey yapmasa dahi su haliyle sahada bulunmasi Arjantin'in en büyük kozudur. Ona yakin tehlike arz eden Tevez'in varligi,Di Maria'nin Mart ayinda oynanilan macta oldugu gibi cosmasi ve dahasi Higuain gibi bir adamin sahanin icerisinde olmasi isleri zorlastiriyor bu yakada.. Yeteri kadar iyi savunma yapip hizli kontralara cikmayi deneyecektir.

Bugüne kadar olan maclardan cikan sonuc Arjantin'in baskili bir sekilde oynayacagi ve Almanya'nin "bilincli" bir sekilde geride durup kontralarla isi bitirmek istemesi yönündedir.

Her iki takimi da seviyorum ve mümkünse bol gollü, birinin digerine fark atmadigi ve son saniyelere kadar heyecan icerisinde gecen bir mac olsun..

Hicbir sey olmasa dahi bu macin varligi nedeniyle su andan itibaren macin baslayacagi saate kadar olan sürede bana yasattigi sevinc nedeniyle dahi; Futbol cok ya$a.!

Messi'yi Nasil Durdurursunuz?



Bu soruya verilen cevaplari söyle bir siralarsak eger;

Jose Mourinho:

"Ben adam adama savunma taraftari degilimdir genelde. Biz takim olarak alanin icerisinde savunuyoruz. Topu zaten pozisyonumuzu kaybetmek istemedigimiz icin istemiyoruz. Ben, tek basima Messi'ye karsi oynasam muhtemelen 50-0 kayberdim ki topa bile dokunamazdim sanirim.."

Hristo Stoitchkov:

"Benim icin "onu tabanca ile durdurmalisiniz" derlerdi.. O zaman Messi icin makinali gerekir"

Roberto Baggio:

" En iyi cözüm onun stadyuma girisine izin vermemek.."

Arsene Wenger:

"O topu aldiktan sonra artik imkansizdir.."

Bernd Schuster:

"Benim köpegimin tasmasini takmak gerekir ki sakinlessin. Diger türlü onu durdurmak imkansiz.."

Jung Sung-Ryong :(G.Kore kalecisi) Bizim az biraz Messi korkumuz vardi (Resme bakin bence). Onu durdurmak icin bacaklarini kirmalisiniz..

Alman futbolcularin tamamina yakini kollektif bir uyumla onun ancak durdurmaktan ziyade normallestirilecegini söylüyorlar. Espri yapan bir millet de olmadigi icin yukaridakiler gibi hos cevaplar da yok. Bilimsel analizlere girismisler, pas yollarini tikamak, alani ona dar etmek ve mümkün mertebe bire bir kimseyle kalmamasi seklinde..

Arjantin-Almanya DK Maclari.!



Son yillara baktiginiz vakit Almanya-Arjantin digerlerinden kendisini ayiracak derecede hikayesi bol maclari düzenli araliklarla oynamaya devam ettigini görüyoruz. Bugün sadece Dünya Kupasi tarihinde altinci kez karsilacak bu iki dev futbol ülkesinin maclarinin icerisinde iki Dünya Kupasi Finalini de barindiriyor. Biz en basa dönelim..



1958 Isvec Dünya Kupasinda Arjantin ile ayni gruba düser Bati Almanya ve ilk duello bu sekilde gerceklesir.

O dönemin Arjantin'i kapali kutu. Dünya futbolunca cok fazla taninmiyor zira en son Dünya Kupasini 24 yil önce oynamis. Son üc turnuvayi da boykottan dolayi katilim gösterilememis. Daha da önemli sorunu bir yil önce 1957'de kaldirdigi Copa America kadrosunun önemli isimleri Serie A'da oynuyor ve Dünya Kupasi icin izin alinamamistir.. Dönem baska, futbol baska Arjantin hepsinden cok baska..



Macin hemen ücüncü dakikasinda Arjantin Omar Corbatta'nin golüyle öne gecer. Imdi, Almanya'nin 54 sampiyon kadrosunun iki önemli ismi vardi. Fritz Walter -ki o dönem 38 yasinda -ve diger ismi, galibiyet golünü atan Helmut Rahn.. Rahn, zincirleme trafik kazasina neden olur ve iki hafta hapishanede kalir. Turnuva öncesi ancak affedilmistir ve bu maca da agirligini koyar. Iki gol atar ve ileride Efsane olacak olan dönemin genc yildizi Uwe Seeler'in de fileleri havalandirmasiyla Almanya, Arjantin'i ilk karsilasmasinda 3-1 yenip grubu birinci bitirir; Rakibi sonunculuga demir atar iken..



Gecmis maclarin hikayesi keyifli ve ögreticidir. Bugün Schweinsteiger'in yukari cikardigi tansiyon 2006'da da cok farkli degildi. Daha da ötesi 1958'de de durum ayniydi. Arjantin'in hocasi almanalrin oldukca sert oynadigi bu mac sonrasi söyle der:

"Benim takimim böyle sertlige(vahsilige) alisik degildi.."



ve bazi seyler hicbir sekilde degismiyor. Bild, bugün neyse o gün de odur..



62'yi pas gecip 66'da tekrar karsilasiyorlar.. Bu sefer B grubunda ve yine grup maclarinda savasiyorlar. Oynamiyorlar, savasiyorlar.. Ilk macin genc yildizi Uwe Seeler aradan gecen sekiz yil sonra takimin kaptani olarak sahaya cikar.. Malmö'de 33 bin kisi vardi lakin Birmingham'da Villa Park'ta 51 bin kisi maci izler..



Maci Arjantin 22-11 kazanir. En azindan golü olmayan ve haliyle berabere biten bu macin asil savasi fauller üzerineydi. Sekiz yil önceki mesele unutulmamis olacak ki tarihin en sert maclarindan birine tanik olur izleyiciler.. 33 Faul calinandir ve aslinda o kadar cok sertlik olur ve calinmayan fauller ile öyle bir karsilasma olur ki FIFA bir sonraki dünya kupasina Sari-Kirmizi kartlari devreye sokar zira bu macin icerisinde Hakemin bir oyuncuyu disari atmasi oldukca uzun bir zaman almistir. Cesitli tarsismalar ve itirazlar esliginde Arjantinli oyuncunun sahayi terketmesi yaklasik bes dakikayi bulunca 70'de Sari-Kirmizi kartlar dogmus..



3.Karsilasma ise 1986 Dünya Kupasi finali.. Maradona'nin her seyi belirledigi turnuvanin son ayagi.. Almanyada o dönem topla cok hizli oldugu icin dillerden düsmeyen Loddar'in Maradonayi durdurma imtihani.. Aslinda öncesine gitmek gerekir. 82'de dönemin yildizlarinin Almanya Milli takiminda oynamayi reddetmesi üzerine mini dünya kupasina Loddar'i götürür Derwall.. Brezilya karsisinda Zico'yu durduramaz ama Arjantin ile oynanilan ve ilk defa canli canli gördügü Maradona'yi sahadan siler Lothar Matthaeus.. 4 yil sonra ise Beckenbauer ayni görevi yine Lothar Mattheaus'a verir.. Mesele budur biraz bu Dünya Kupasinda.. Maradona'yi durdurmak.. Bunu becerir ama Almanyanin cok hizli olmasiyla biraz da ünlü olmus Matthaeus'un Maradona tanimi da bugün bile onun icin dile getirilir..

"Ben hizliydim.. Ama o topla, benim topsuz halimden daha hizliydi.."



Maradona, Belcika ve Ingiltere macindaki gibi degildir ama yine de final pasini veren oyuncudur. Lothar onu durdurmus lakin Arjantin yine de kupayi kazanmistir. Tarih tekerrürden ibaret gibi bir durum da söz konusu. 2002'deki Kahn gibi burada da Schumacher turnuvanin en iyi kalecisi konumunda lakin buradaki görüntü 2002'nin bir benzeri.. Schumacher'in ilk golde bosa cikisi beklenilmeyendir..



..tam bu noktada alman spikerin "Toni tut topu.. hayir" söylemi sonrasinda popüler tepkiler arasina girmistir.. Maradona'nin enfes pasinda Jorge Burruchaga golü atiyor. Maradona anilarinda santrada Burruchaga'ya "Hadi, onlar yoruldular, sen ileriye dogru kos ve bitirelim sunlarin isini" dedigini de yazar.. Tam da böyle olmustur, Arjantin de Almanya'yi yenip Dünya Kupasini kaldirmistir..



4.kez yine Dünya Kupasi finalinde karsilasir iki futbol devi ülke. Lakin bu sefer isler biraz baskadir..

Loddar-Maradona, 82'de ilk defa karsilasti ve Matthaeus Maradona'yi tutmak zorunda kaldi. Oldukca da basarili oldu.. 86 ise yine Maradona markaji ile gündeme geldi. Lakin simdi Matthaeus Maradona'dan en azindan bu turnuvada daha tehlikeli bir isim oldu. Turnuvanin basindan sonuna güzel bir performans ortaya koydu. Artik Maradona'yi bir baskasi tutacakti ve O da ..



Guido Buchwald.. Öyle güzel marke etti ki Stuttgartli oyuncu 90 sonrasi Bundesligada "Diego" olarak anilmaya basladi. Lakabi finalde bitirdigi Maradonanin ön ismi oldu Buchwald'in.. Benim izledigim ilk Dünya Kupasiydi ve belki bu yüzden cok sey bugünkü konumuna gelmistir de diyebiliriz..



Almanya bu turnuvanin en iyisiydi. Arjantin'in buraya gelmesi dahi cok da "hakki" degildi. Özellikle Dunga-Careca'li Brezilya karsisinda onca direk sonrasi gelen Arjantin golüne sükretmeliler.. Finale Italya'yi gecip aralarinda Caniggia'nin da oldugu dört oyuncusundan mahrum geldiler. Sahanin hakimi almanlardi.. Ikinci yari 36 dakika sonra ancak Bodo Ilgner'e top gelmsitir ki o da Jurgen Kohler'in geri pasidir. Buradaki penalti konusulur ama maci izleyen herkes finalin ve hatta Kupanin hakkinin Almanya oldugu konusunda hemfikirdir..

Aslinda Almanlarin penalticisi Lothar Matthaeus'tur. Lakin devre arasi ayakkabisini degistiren Lothar batil inanclari geregi sorumluluk almak istemez. Kaledeki kalecinin de o dünya kupasinda yedekten cikip Penalti katili olmasinin da bu batil inancinda etkisi var mi bilinmez lakin Brehme cok dogru bir secim idi. Loddar penaltiyi Hami gibi kullanir, kalecinin üzerine abanir ve bu gibi oyuncularin kacirma sansi sanilanin aksine oldukca yüksektir. Brehme, kaleci dogru köseyi tutsa dahi sansi olmayacak teknik bir atisla Almanya'yi 86'in aksine Arjantin karsisinda öne gecirir ve Dünya Kupasini havaya kaldirir..



2006'daki Ceyrek final macinda ise Arjantinli olarak delirdigimi cok iyi hatirliyorum. Bir teknik direktör elleriyle maci verir mi ? Arjantin teknik adami Jose Pekerman bunu basarmistir. Messi'yi turnuva boyunca yedek oturtmasi bir yana bu macin icerisinde Arjantin'in her seyi olan, her türlü organizasyonu saglayan saha ici sefi Riquelme'yi almasinin ardindan Crespo'yu da kenara cekince Ayala'nin golüyle öne gecen Arjantin karsisinda Klose'nin bu golü kacinilmaz olmustur. Ayni zamanda Arjantin kalecisi Abbondanzieri'nin sakatlanip cikmasi ve yerine Leo Franco'nun girmesiyle degisiklik hakkinin kalmamasi, bu iki hamle sonrasi Pekerman'i caresiz birakmistir ama sonuc ya da skor ne olursa olsun bu takimin icerisinde Riquelme cikarilmamaliydi.. Arjantin'in her mevkisini yasatan, her yere topu tasiyan ve de basindan bu yana cok güzel oynayan oyuncunun cikisi bu macin kilit noktasidir. Mac 1-1 biter ve penaltilara kalir..



Almanya henüz penaltilarda Dünya Kupasinda kaybetmemistir ama o gün Lehmann bir yardim da almistir eski milli kaleci Köpke'den.. Arjantin Cambiasso ve Ayala'nin kacirdigi penaltilar sonrasi elenir ve Dünya Kupasina veda eder.. Bugün Schweinsteiger'in dile getirdigi ve Demichelis'in "bugünkü futbolculari da kapsayan elestirisi" icin adam degilsin diye cikis yaptigi olaylarin baslangici da bu penaltilar sonucu gerceklesir.



Daha sonra Hertha Berlin'e gelip Mertesacker'den özür dilemisti Cufre bu tekmesi icin. Schweinsteiger bu görüntüleri unutamiyor ve pek haksiz degil. Lakin bugünkü tavirlari konusundaki yorumlari da cok "etik" degil. Rakibini asagilayacak derecede hos olmayan analizler sundu basin toplatisinda.. Bugünkü rakibi ama ayni zamanda takim arkadasi da "Adam degilsin" minvalinden cikisti Schweinsteiger'e.. Burada Mertesacker'in intikamini almaya calisan Frings de yari final macindan oldu..

1958'De Arjantin hocasi sertlikten yakiniyordu ve böyle vahsilige aliskin degil benim oyuncularim diyordu mac sonrasi.. 90'da Maradona penalti nedeniyle mafyavari suclamalari yapiyordu.. 2006'da bu görüntüler esliginde uzun süren tartismalar ve kavgalar.. Bugün daha mac baslamadan alevlendi ortalik..

Almanya-Arjantin, bir baska acidan "klasik" olmaya dogru yol aliyor. Yarin da bir sekilde olay cikarsa artik bu maclar baska türlü gelisecektir..

Tansiyon yükselse de her bakimdan cok keyifli bir mac bizi bekler.

2 Temmuz 2010

Brezilya kötü Hollanda iyi ?



Degil tabi.

Ama böyle yorumlar gelecektir yüksek ihtimal

Lakin hesap görülüyor bu dünya kupasinda, onu anladik biz. 1998'de Hollanda oynadigi futbol ile fazlasiyla hem turu hem de dünya kupasini hak eden taraf idi. Lakin beraberlik sonucu penaltilara kalmis ve Taffarel'in kurtarislari sonucu daha kötü oynayan taraf turu gecmisti.

2000'e dönelim ya da 74'e.. Degisen bir sey olmayacak.

Dolayisla oynamasa da kazanmayi yillar yili oynadigi güzel futbolla coktan hak etmistir Hollanda.

Bu turnuvada Brezilya, Hollanda'dan cok daha iyi bir takimdi ve fakat biraz hafife almalarinin sonucunu pahaliya ödedi Dunga'nin takimi. Van Bommel, mac sonrasi yaptigi röportajin icerisinde biz ikinci yari daha iyiydik demek yerine ikinci yari bambaska bir Brezilya vardi söylemini dile getirdi.

Dunga, biraz Kaka'nin formsuzlugu biraz Elano'nun yoklugu ve dürüst olalim biraz da hicbir zaman hesap edemeyeceginiz gollerin sonucu elenmistir. Bana göre Dunga aslinda cok güzel bir is cikarmistir ama tek mac üzerinden oynanilan her mac her sekilde bitebilir.. Ve bu da yaptiginiz isin degerlendirme asamasinda her seyi bir anda tersine cevirir..

Bir gün buraya geri dönüp bakarsam diye not düseyim kendime:

Bugün 1998 ve 2000 yillarinda oldugu gibi sahanin kötüsü kazanmistir bir sekilde. Özeti budur macin.

Maradona - Müller Karisikligi.!



Bir de Maradona-Müller elestirisi gelsin. Ayrimcilik-gayrimcilik yok, neyse koyuyoruz bak ortaya.

Bu olay mart ayinda oynanilan Arjantin-Almanya maci sonrasi yasanmistir. Maradona Müller'i tanimiyor ve teknik direktörlerin olmasi gereken yerde futbolcunun olmamasi gerektigini söylüyor ve tanimadigi Müller'i podyumdan kovmasinin arkasindan ancak onun Alman milli futbolcu oldugunu ogreniyor ve yaptigi konusmada da oyuncudan özür de diliyor..

Bu cok büyük sorun degil, olabilir zira Mart ayinda Arjantin karsisinda Müller ilk milli macini oynadi. Bundesliga disinda da bilen-eden cok yoktu. Maradona-Müller karsilasmasinin ilk saniyeleri ve birbirlerine bakislari da oldukca ilginc olmus..

..ve fakat bugün söyle bir aciklamasi var.

"Eger biz Maraton kossaydik Almanya Müller sayesinde kazanabilirdi lakin futbol oynuyoruz ve top ayagimizda iken biz onlardan daha iyiyiz.."

Bu söylemlerden sonra umarim Müller golüyle turnuvaya veda etmez Arjantin. Zira Müller ofansif acilimlari etkili olan ve cok kosmasi degil, dogru yere kosu gerceklestirmesi ile Almanyaya yardim edecektir. 3 gol atip 3 asist yapmis bir oyuncudur an itibari ile.. Ayaginda iken top cok da kötü degildir, umarim bunu yarin ögrenmek zorunda kalmaz.

Üst üste iki Müller hatasi cok da hos degil.

Beni Maradona Kovdurdu.!



1983 yilinda Barcelona'nin basinda olan Udo Lattek kovulur. Neden ?

Disiplin manyagidir ve Maradona karsisinda otoritesini korumak ister. Antrenman bitiminde aksam yedide otobüs gidecektir. Kim eksik.? Elbette Maradona.. Lattek, onu bekleyebilirdim elbette lakin o zaman otoritemi kaybederdim diyor bugün.. Maradonasiz bir sekilde otobüsü zamaninda kaldiran Lattek, sonrasinda yildiz oyuncunun sikayeti sonrasi Barcadan kovulmustur..

Keza bu kovulmanin icerisinde bugün Magath'in hala devam ettirdigi agirlik toplariyla yapilan idmanin da etkisi var.

Her gün antrenmana baska bir arabayla geliyordu diye hatirliyor Lattek..

Bu kötü hatiraya ragmen Maradona'nin özellikle Almanyada cok da fazla bulamayacaginiz ölcüde iyi ve güzel bir insan oldugunun altini ciziyor. Bizim de dedigimiz yanlis yapmamis bir insan degil, yanlislariyla da sevilecek bir karaktere sahip olmasidir.

Son olarak Maradona diyor Arjantinde öyle bir kult figür olmustur ki onun oradaki degeri benim, Beckenbauer ve Lothar'in Almanyadaki toplam degerine ancak denk düser diye bitiriyor Bild'e verdigi kisa röportaji hocalarin hocasi Udo Lattek..

Kendisini kovdurmasina ragmen hakkinda Lattek güzel seyler söyleyebilir iken biz neden sevmeyelim ki ? Di mi ama..

Anilar Düstü Pesime..



Ülkeye olan tek ziyaretin icerisinde yeri geldi dilimden düsürmedigim telafuzu ile tükkan bile diyemedik..

"ge$eft.. ge$eft.. Türkcesi neydi bunun ?"

Yillar yili cevresindeki alamanci akrabalariyla "Sen evine aynfah mi gidiyorsun, eheheh" diye dalga gecen adam ile yasamin dalga gecmesi bir yana anilarin, hatirlayan özneye olan uzakligini düsünebiliyor musunuz ?

Ayari kacmis bir intikam bu.

Anilar pesime düsüyor sürekli.. Rahatsiz ediyor, uyutmuyor, yedirmiyor, icirmiyor ve bazen yasatmiyor. Tedavisi olmayan kanserli hasta gibi hissediyorum kendimi cokca zaman.

Yarinlar muhabbetinin bayginlik verdigi noktada da bugünler de dünlerin yarinlari degil mi diye yaklasan insanlar haklidir aslinda. Bugünler de gelecekteki günlerin "anisi" degil midir, degerini bilmek gerekir. Daha da dogrusu cok da fazla sorgulamadan, gecmise de takili kalmadan yasamak lazim gelir ve fakat bizim yasam biraz baska, cok fazla sansin yok bu konuda.

Iki farkli ülke, haliyle farkli kosullarin yarattigi iki baska benlik, basbaya bildigin iki birbirinden zit yasam. Nasil digerine biraz da terketmisligin vicdan azabinda hüzünle bakmazsin ki ? Nasil digerine özlem duymazsin ki ? Birisi kara digeri beyaz ya da tersi. Sorgusuz sualsiz yasayip gitmek gibi bir sansin yok ki.. Misal birisinde "deden" var, digerinde yok.. Birisinde umutlarin var, digerinde öldürücü gercekler.. Birisinde ihtimal, digerinde o bile yok.. Birisini yasayan özne digerinin nesnesi olmus artik. Birisinde sürekli hayal kuruyorsun, digerinde kurulan hayalleri gerceklerle öldürüyorsun..

Aslinda hangi birisi iyi, kötü bunlarin da önemi yok. Cünkü iyi-kötü diye bir sey yok, hatirlamak var.. Hatrina getirdiginin bir daha hicbir zaman yasanamayacaginin "bilinci" var. Anilar var pesine düsen.. Onlarin oldugu yerde cirilciplak, cevrendeki her seyden on kat büyük kolay secilebilir bir hedefsin sen. Ne oldugu önemsiz, yasandi ya ? Bugün yasadigina o kadar aykiri oldugun icin hafizanda sürekli seni rahatsiz ediyor ya ? Artik pesine düsülecek bir hedef degilsindir zira..

kiskivrak yakalanmissindir artik sen..

*Unutmadik seni Kazim Koyuncu, bilesin..

1 Temmuz 2010

Ingiltere'yi Yikan Gollerin Acilimi.!



Almanya'ya bulundugum süre alti ayi gecince Türk Ehliyetini Alman Ehliyetine dönüstürmek zorunda kaldim. Hem pratigi hem de teoriyi yeniden Almanya kosullarinda yapmam gerekiyordu. Imdi, teoriyi hatasiz bir sekilde gecer iken direksiyon konusunda ufak bir sorun vardi. Sinavdan iki gün önce ne olur ne olmaz diyerek bir kereligine direksiyon dersi aldim, sadece bir kez.. Hoca beni "bisikletliler" hakkinda öyle bir korkuttu ki.. Aslinda hakliydi.. Bisiklet yoluna dikkat etmiyordum zira benim ülkemde böyle bir sey yoktu. Burada adim basi bisiklet yolu ve sürüyle bisikletliler.. Lakin hocanin da tavri beni fazlasiyla strese soktu. Alti aydir sorun yoktu aslinda ama yine de diyorduk. Iki gün sonra bu korkuyla sinava girdim.

Kaldim.

Neden biliyor musunuz ?

Kirmizi isikta, saga dönebilecegimi gösteren yesil levhanin oldugu bölgede gözüm sag taraftaki bisikletlileri kontrol eder iken asli tehlike olan ana caddeye hicbir sekilde göz atmadigim icin. Gereginden fazla bisikletlileri düsünüp onun korkusunu yasadigim icin..



Ingilterenin durumu da biraz buna benzedi aslinda.

Iki gün önce hos bir Alman bloguna rastladim.Terry'nin Almanyanin attigi ikinci golde gereginden fazla Özil korkusu yasayip onu durdurayim derken oyuncuya pres yapma hamlesi ile bos biraktigi alana Thomas Müller'in kacisini anlatiyordu.

Ayni sekilde ben birinci golü de bu minvalden degerlendirmek isterim. Neuer topa vurdugunda Terry Özile basayim derken arkasini bos birakti. Klose de o boslugu cok iyi degerlendirdi.

Ikinci golde ise.. Müller, Özile verir vermez Terry bölgesini terkederek Özile baski uyguluyor. Özil, topsuz alanda müthis bir seziyle Terry'nin bosalttigi alana kacan Müller'i görüyor ve arkasindan gol geliyor. Golün acilimi gereginden fazla "Özil" korkusu.. Onu etkisiz kilma adina arkasini sürekli bos birakiyordu.

Portekiz benzer hamleleri "Pepe" ile yapar iken iki tane dörtlü savunma hatti olusturuyor. Topa sahip olan oyuncuya yapilan benzer baskida Pepe, herhangi bir yerde bos bölge olusmasini saglamiyor. Arkasinda kendisinden bagimsiz dörtlü bir defans hatti var. Pepe, Özgür adam, her yere yardima gidebilir, kalabalik olusturup rakibi ni etkisiz kilabilir iken bu bosluk yaratmiyor. Burada Terry her Özil'e gidisinde Özil o bos alana kacan oyuncuyu görüp gole dogru sürükledi takimi..

Bu bakis acisiyla bir daha seyredin golleri derim ben.

Her seyin fazlasi zarar.. Korkunun da cesaretin de.. Her seyin..

Antipatik ve Samimiyetsiz.!



Kim ? Pele tabi..

Eski Dünya Kupasi maclarini izliyorum vakit buldukca.. 66 finalini misal Ingiltere-Almanya macindan önce yarim saatlik bölümünü izledik ya da eskilere de gidiyoruz.. Elbette o dönemin krali Pele. Futbol acisindan bakinca saygi duymamaniz mümkün degil ve fakat dünden bugüne adamin söylemlerinden yaptiklarina kadar hicbir sekilde kaniniz isinmiyor, her seferinde tepenizi attiracak minumum bir eylemi, söylemi oluyor. Hic ama hic sevemedigim bir adam varsa su futbol aleminde o da tartismasiz Pele'dir. Caba da harcamiyor degilim, böyle bir futbol adami sevilmelidir dusturunu dahi edindik.. Loddar bile sirin geliyor, en azindan onun kapasitesi bu diyorsunuz ki kizmaktan cok gülüyorsunuz.. Ve fakat Pele..

Simdi 11Freunde röportajinda hakemlere, Kaka'nin ne kadar haksiz kirmizi kart aldigina filan deginirken Klose'ye yapilan haksizliga da deginsmis ve haliyle Almanyanin futbolu soruluyor kendisine.. Söyle devam edelim..

- Almanyanin oynadigi futbolu nasil görüyorsunuz ?

Alman futbolunda bir seylerin degistigi görülüyor. Iki yil önceki Avrupa Sampiyonasinda gercekten güzel ofansif bir futbol ortaya koydular. Ama bu sefer Mesut Özil ve neydi digerinin adi ?

-Müller..

"neydi ötekisi" nedir ? Yalandan futbol seyrediyor. Sonra Overath ve Littbarski'ye benzetiyor bu iki ismi ve türlü iltifatlar.. Daha Müller'in ismini bilmiyorsun ama Alman "yeni" futboluna iltifat.. Isim de Müller. Bizzat kendisinin oynayip kazandigi 70 Dünya Kupasinin 10 gol ile gol krali olan adamin ismi. Insan biraz iliskilendirip bir bag kurar yahu ? Tüm Dünya bu cocugu Gerd Müller ile iliskilendiriyor, Pele haric sanirim..

Sonrasinda Brezilya futbolu hakkinda ne düsünüyor ? Hemen hemen halkin hosuna gidecek elestiriler, bilindik "defansif futbol" elestirisi vesaire. Peki Arjantin ve Maradona hakkindaki düsünceleri ? Spiker dahi "düsmaniniz Maradona" diye soru soruyorsa artik "benim onunla sorunum yok" geyigine girmemek gerek..

- Ben onun iyi bir antrenör oldugunu düsünmüyorum.

-Ama takimi basarili ve gayet iyi bir düzene sahip ?

-Orada Dünya starlari oynuyor ve onlar kendi kendilerine düzene girebilir zaten.

Diye devam eden sacmalik. Ben olacagim o soruyu soran insan..

Fransanin yildizlari dünya capinda degil midir ? Neden kendi kendilerine düzene giremedi ? 2002'de Arjantinde dünya yildizlari oynamiyor muydu ? Ispanya düne kadar Dünya Yildizlarini kadrosunda barindirmiyor muydu yahu ? Gerrard, Lampard, Rooney, Terry,Ashley Cole dünya yildizlari degil midir ?

Üc kurus etmez bir karakter..

30 Haziran 2010

Güzellikler.!



Sunu da ekleyeyim ben Sarahmania olarak. Schweinsteiger ya da bir baska erkegi degerlendiremiyoruz aslinda. Misal simdi adam cok güzel top oynadigi ya da bana hitap edecek sekilde iyi futbol oynuyorsa yanina herkesi yakistiririz.. Sarah filan dahi hikaye kaliyor yaninda. Sarah da kim ? Daha iyisine layiksin diyoruz, daha cekici , daha güzel geliyor gözümüze ve oynadigi futbol.. Cok güzel be bu Sarah.! Bilmeniz gereken bu.!



Juventus'a gidecek dedikodulari da basladi. Neden ? yanindakinin nedeni neyse bu dedikodunun da icerigi odur. Diego, Sarah Connor ile takilmaya baslamisti üstelik sevgilisi filan varken.. Eh elbette yanina bir arkadas gerek.. Mesut'u da o sekilde götürmüstür ve iki on numara ayni zamanda bacanak olmustur bu durumda. Baska türlü bu cocuk mümkün degil böyle bir hatunla birlikte olsun. Ne olduysa ahanda diyorum Diego'dur sebebi..

"lan Mesut.. bi kiz buldum, kardesini de sana ayarlayalim.. gel"

" Abi annemden iki yas kücük o ne yaptin .."

"lan gel lan gel.. güzel bu güzel.."



Bayan Kaka.. Ne desem bilemedim. Hani bazen her sey iyi gider, üst üste gelir ya tüm güzellikler.. Kaka'da bu bir yasam boyu böyle sanirim. Adamin tek bir kusuru yok su yasamda.. Ve ben bu iki insani birbirlerine cok yakistiriyorum..



Van der Vaart yenge. Yok, bir sey demiyorum. Kanseri yenmis, o güzel haberi vereyim dedim ben. Bu cok güzel bir gelisme, gerisi hikaye. "Önce saglik.." ile baslayan cok cümle duyarsiniz, zamanla ne kadar dogru oldugunu görürsünüz.. Helal.. Yendi ya o kanseri ? yeter..



Sneijder'in meshur Yolanthe'si. Valla cok övdüler filan ama burdan baktiginda pek bir numarasi yok gibi. Olunca, biz bir daha postlariz yengeyi. Tek fotoyla degerlendirmeyelim.



Casillas yenge. Ismi ne ? Sara.. H'si eksik. Sarah'a rakip olarak bir tek bunu görüyorum ben.. Ve simdi gecenin sürprizi..



Karistiyas.. Hic sasirdim mi ? Hayir..



Sarah postundan istek geldi Mamak Cezaevinde yatan arkadasi icin ve biz de kiramadik. Ortadaki güzel Silvia Meichel. Mario Gomez'in güzelligi.. Onun bize göre saginda kalan ise Mesut Özil'in Anna-Maria'si..Solundaki ise Piotr Trochowski'nin Melanie'si. Asagidaki Sarah postunda cok da bir seye benzemiyordu ama buradan bakinca gayet hos bir hatun..



Yeni kesif bu. En soldaki Dennis Aogo'nun hatunu Alessia Walch.. Baska resimlerini de gördüm, cok güzel bir hatun.. Ortadaki ise Mertesacker'in güzelligi.. Siz bence solda kalin.



Cok güzel gülmüs, ödüllendirilmeliydi sanki..

Sevemedim Seni Van Persie.!



Resimdeki konuya geliriz lakin cok da begendigim adamlardan degildir. Yetenegini ve özellikle Arsenal'da bir dönem gösterdigi performansi yadsiyacak degilim. Onu sakatliklar yikmistir resmen.. Disforvet taniminin en güzel örnegidir. 4-3-3 bu tarz iki kenar forveti ile cok güzeldir. Lakin bu gibi oyuncular bana göre asla ve asla en ucta oynamamalidir.. Etkili oldugu bölge ceza sahasinin o kösesidir. Kaleye uzak ama bir o kadar da forvet.. Mutlak suretle bunlarin önüne cakili ya da merkez bir forvet koyarim Klose misali.. Podolski'yi en uca yerlestirin bugünkünün yarisi kadar verim alamazsiniz.. Van Persie'nin bugünkü durumu da biraz böyle..

2008'de blogu takip edenler Avrupa Sampiyonasinda iyice aciga cikan Van Persie nefretimi iyi bilirler, bencilligi, zamansiz sut cekimleri ve uygunsuzlugu filan ifrit etmistir beni. O turnuvada Sneijder'in önünden frikigi vurmasi yeterince beni ve Sneijderi cildirtmistir..

Bugün ise..

..Slovakya macinin ortasinda RVP'nin teknik adam Bert Van Marwijk'e yaklasip bir seyler söylüyor. Hollandali NOS TV'si ve dudakokuyucu biliminine inangillerin iddia ettigi RVP'nin

"Sneijder'i disari almalisin.."

dedigidir.

Sneijder'in, herkesin her seyi söyleme hakki yani düsünce özgürlügü var diyerek gecistirmesini bosverin, takimin altini kazir bu istek..

Ayni zamanda Sneijder'i cikarip neyi koyacaksin ? Bu istegin arkasindan dört dakika sonra Sneijder golü gelmesi de sanirim RVP'ye en iyi cevap olmustur.

Dogustan Fanatik.!



Kimdir bu ? Henüz daha FC Pähl takiminda oynar iken sevgili Thomas Müller. Yatagindan formasina bir Bayern aski var ki cok güzel.. Esi ile yapilan röportaji okur iken sunu diyordu :

"..O cok sansli cunku hobisini meslege cevirebilmeyi basardi.."

Üzerine bir de fanatigi oldugu takimda oynuyor. Inanilmaz.. Lakin sunu da ekleyeyim ki cocukken cok daha seker bir seymis..

Casillas/Carbonero Ikilisi Calisiyor.!



Güzel bir sey bu.. Sevdim bu ikiliyi.!

Louis Van Löw.!



Thomas Müller, Almanyanin oyun anlayisinin Bayern München'e cok benzedigini söylüyordu ve hatta hocasini da basliktaki gibi etiketliyordu. Bugün Almanya'nin kazandigi basarinin arkasinda yatan bir baska isim kesinlikle Louis Van Gaal'dir. Thomas Müller-Badstuber kesfi ya da merkezdeki Schweinsteiger yaratimi icin degil sadece oynattigi futbol ve milli takim yansimasi da oldukca fazla olmasi nedeniyle böyledir.

Miroslav Klose, oynamadigini ve fakat Van Gaal antrenmanlarinda bulunmasinin cok önemli oldugunu dile getiriyordu.

Basin toplantisinda bu benzerlik soruldugunda Löw soruyu yadirgamadigi gibi farkliliklari da dile getiriyordu. Bayern kenarlardan bireysel yeteneklerinin cabasiyla ilerler iken Löw Kombinasyon futboluyla sonuca gidiyordu lakin bunun disinda yerlesim, alan parselleme, geride oyunu kurma ve Schweinsteiger üzerinden oyuna hakimiyet saglamasi gibi pek cok benzerlikler söz konusuydu.

Toplamda Bayern München ile Löw'ün Stuttgart'in basinda iken herkesi kendisine hayran biraktiran o Bermuda Seytan Ücgeninin birlesimidir bugünkü Almanya. Teknik direktörün katkisi görülebilir iken Van Gaal'in katkisi biraz geri planda kaliyor. Oysa Ribery-Robben yerine Löw'ün yillarca önce basardiginin buraya yerlestirilmesidir Almanya milli takimi.

Sadece Almanya-Bayern München mi peki ?

Inter'in basarisi sonrasi "saglamci" Brezilya yer yer Inter+Kaka+Robinho olarak anilir iken Ispanya-Barcelona arasindaki benzerlik, Juventus-Italya ve elbette zamaninda Galatasaray ve onun Milli takima katkilari da yadsinamaz.. Bugün Louis Van Gaal iken dün Fatih Terim bizim ülkemizde bu konumdaydi..

Ispanya - Portekiz: 1-0



Mac öncesi ZDF kanalinin verdigi güzel Portekiz analizini izledim. Pepe'nin icerisinde Ronaldo'nun muaf tutuldugu iki savunma bloku arasindaki özgür dolasimini cok güzel yakalamislar. Net iki cizgi ve arada kalan Pepe, topa sahip olana varolan baskiyi arttiriyor ve rakibin oyun kurmasini engelliyor. 11 insanoglundan sadece Christiano Ronaldo savunmadan muaf tutulmus. Hicbir sekilde yardim etmiyor ve yüzde 37 ile ikili mücadele kazanma orani en düsük portekizli olarak ondan farkli beklentiler icerisinde herkes.. Her ne kadar Portekiz, Kuzey Kore'yi gole bogsa da diger iki macta da gol atilmadiginin üzerinde duruluyordu. Orada cizilen Portekiz savunma cizgisi Ispanya macinda da harfiyen sahadaydi ve aslen savunma probleminden ziyade Portekizin, CR7'sine ragmen cok ciddi hucum problemi vardi. Iki macta gol atamamalarinin yani sira Almeida gibi Bremende dahi forma sansini zar zor bulan bir adamin en ucta gol umudu olmasi yeterince aciklayici oluyordu.

Ispanya ise her zaman oldugu gibi güclü.Avrupanin Brezilyasi sahanin mutlak hakimi ve fakat farkli bir Ispanya var sahada. En azindan golü atasiya kadar olan sürecte izlenilen, benim bekledigimden cok daha baska bir Ispanya idi. Daha macin basinda Torres, Villa ayni yerden ve ayni sekilde kaleyi güzel bir sekilde yoklar iken organizasyon sonucu elde edilen ataktan ziyade bireysel yetenegin konusturulmasi ya da mac boyunca kenarlara yerlestirilen oyuncularin yeteneklerinden beklentileri karsilamasi olarak hucumunu yorumlayabiliriz. Ramos ortasini kesiyor, Villa disforvetligini sonuna kadar takima yansitiyor ve fakat bunlarin geridekilerle beraber bir bütün icerisinde ancak bir tane pozisyon üretebildiler, o da gol oldu.. Atilan gol belki bizi yaniltabilir zira bekledigimiz Ispanya organizasyonu sonucu gelismis nadir ataklardan birisiydi ki aslinda ofsayt idi.. Bu gol olmasa galibiyet ihtimali Ispanyanin takim halinde ürettigi ataklardan ziyade "bir sekilde "kenara indirdigi toplarin ortalanmasi sonucuna endekslenmisti. Isvicre gibi birazcicik savunma yapabildiginiz vakit cok fazla üretken olamayacaklari asikardir.

Özellikle gol sonrasi biraz daha "ispanyavari" cikislarin olmasinin temelinde yatan ise Iniesta'nin takimin biraz geri cekilmesi sonucu Xavi ile daha yakin olmasi olarak gördük. Bu ikisi tüm takimi etkileyecek derecede sefligi ele aldiklari vakit durdurulmasi zor ve onlardan topun geri alinmasi imkansiza yakin oluyor. Ispanya'nin meselesi de Xavi-ileri uc ile olan mesafenin gereginden fazla uzun olmasi, saha ici yerlesim.. Sükür ki David Villa gibi turnuvada hepten cosan bir forvetleri var.. Atilan bes golün dördünü atmasi birini de hazirlamasi ki 2008 den bu yana bu yakada degisen pek bir sey yok.. Mübarek turnuvalar icin yaratilmis gibi oynuyor, attikca atiyor, costukca cosuyor..

Mevzubahis konu savunma oldugunda Portekiz iyiydi. Burada Mourinho savunmasi olmadiginin da altini cizelim. Iki dörtlü cizgi arasindaki mesafe Inter'in aksine oldukca kisaydi. Hiddink'in Chelsea'de uyguladigi Barca taktigine cok daha yakin idi. Ayni zamanda Mourinho dehasi bana göre Barcadaki macta hem skor avantaji ve ayni zamanda on kisi kalmis olmasindan dolayi ortaya koydugu toptan geri cekilme degildir. Mourinho zekasini Italyadaki Barca macinda konusturmustur ve bugünden oldukca farkli bir taktik ile sahada yer aldi. Basa bas oynadi rakibiyle ve Barcayi oynayarak yenmistir..

Velhasil Portekiz savunmada iyiydi ,rakibi costurmadi ve yer yer güzel cikislar da sergiledi ve fákat arkadasim.. 1-0 geride oldugun ve macin sonunda elenecegin bir eleme macinda hucum olarak son yarim saat neredeyse hicbir sey üretememenin nasil bir aciklamasi olur, bilemedim. Ben Christiano Ronaldo'nun yeteneklerinden artik kusku duymayacak ölcüde eminim lakin Barca'da cosan Messi'nin elemelerde Arjantinde gösterdigi performansi da hatirlatarak bu dünya kupasinin verdigi mesaji tekrardan yineleyelelim:

Isimleri bosverin, hepsini topladiginizda ortaya cikan bir sey var midir ? Dünya Kupasi teknik adamlarinin dehasi turnuva icerisinde oynadigi maclarda yaptigi hamlelerden ziyade öncesinde Dunga misali secimleriyle yarattiklari takimlarin sahada ortaya koydugu oyundur. Bu acidan Dunga, Maradona,Löw,Bielsa, gibi teknik adamlar sinavi basariyla gecmistir..

29 Haziran 2010

Sevilecek Futbolcudur Klose.!



Bu gol calismanin ürünüdür. Bu gol, kendisine güvenenlerin inancini bosa cikarmamak üzere verilen mücadelenin yaptirdigi takipciligin sonucudur. Bu gol resmen yetenegin degil karakterin attigi deparin sonucunda gelmistir. Miroslav Klose bunu cokca kez yapmistir. Klubünde kadroya giremedigi, kötü oldugu bir dönemde Finlandinya karsisinda ilkonbir cikmisti ve iki gol atarak cok önemli puani Almanya hanesine yazdirmisti Miroslav Klose.. O dönem Löw dedi ki..

" ..onu oynatmayacaktim aslinda ama siz de benim gibi onun nasil idmanlarda calistigini, hazir oldugunu görseydiniz onu ilkonbire koyardiniz.."

Ballack, Löw'ün Frings'i kadroya almamasi ya da alip da yedek birakmasi üzerine basina Löw'ü elestiren röportaji verdi ve bu olay yaratti. Bu gibi oyuncular derken Ballack isin icerisine Klose'yi de katti ve devam etti : " saygi görmeliler, yaptiklarindan dolayi kenara kolayca atilmamalidir" dedi..

Ve Klose ise cikip bunun üzerine sunlari söyledi:

"Bir oyuncu yedek kaliyorsa yapmasi gereken tek sey daha fazla calismaktir. Ben de klup takiminda ve milli takimda yedek kaldim.. Her zaman yaptigim ve futbolcularin yapmasi gereken sey konusmak degil daha fazla calismak, calismak.. "

Karakteri bir baskadir.

Bremen'de oynadigi zaman Bielefeld karsisinda mac henüz 0-0 gider iken 28.dakikada Hakem haksiz bir sekilde penalti noktasini gösterdi. Itirazlar sonucu orta hakem Fandel son care olarak Klose'ye sordu ve ondan aldigi cevap sonrasi penaltiyi iptal etti. Zira o kalecinin kendisinden önce topa müdahale ettigini söyledi..

Bir hikaye de size sevgili Okay Karacan'dan gelsin..

"Neyse dönelim konumuza, Allianz Arena'daki maça Van Gaal takım tertibini bozmadan Oliç-Gomez forvetiyle çıkmış, Klose'yi yedek kulübesinde oturtmuştu.

Gomez Bayern Münih'i öne geçirmiş, M.Gladbach hemen karşılık vermiş oyun 50 dakika 1-1'e kilitlenmişti. Van Gaal kazanmak için plan yaparken üçüncü forvet olarak Klose'yi çağırdı yanına.. Dakika 75'i gösteriyordu ve işte tam o anda Bayern'in golü geldi. Bu saatten sonra üçüncü forvet çok akıllıca görünmüyordu haliyle, ne var ki Klose dördüncü hakemin yanına gelmiş oyuna girmeye hazırdı. On sekiz yaşında bir delikanlı olsa neyse, koskoca Miroslav Klose'den bahsediyoruz. Van Gaal onu geri yollayamazdı kulübeye ve teşebbüs bile etmedi..

Sonra ne mi oldu?

Klose usulca eğildi Van Gaal'in kulağına, "zaten 2-1 öne geçtik, fazladan bir forvete ihtiyacımız yok!" dedi.

Hollandalı göz göze geldiği talebesine ne düşünerek baktı bilinmez.. İmrenmiş, kıskanmış, takdir etmiş, o an sarılıp öpmek istemiş olabilir.

Eminim geleceğin başarılı teknik adamını görmüştür Klose'nin gözlerinde.."

Neden Thomas Müller ?



Müller 1989 dogumludur. Cok degil bir yil önce amatör takimda Badstuber ile beraber yüz kisinin önüne cikar iken bu sene Sampiyonlar Ligi finalinde Bayern München'in ve Dünya Kupasinda da Almanyanin en önemli oyuncularindan birisi olarak sahne aldi.. Cok da sasirmadik aslinda..

Klinsmann yönetimi altinda Sporting Lizbonu Bayern gole bogdugu macta Müller son ceyrekte sahne aldi ki oradaki sogukkanliligi, sakinligi beni cok sasirtmisti. Ilk Avrupa macinda bir gol atip bir asist yapmasinin disinda beni etkileyen kismi sakinligi, baskiyi hissetmemesi,kirkyillik bayernli gibi oynamasi olmustur. Öyle ki Sampiyonlar Ligi finalinin agirligini kaldiramamasi hem beni hem de Van Gaal'i cok sasirtmistir. Yine de 20 yasinda oldugunun bir kez daha altini ciz mek gerekir..

Artik salt yetenege bakarak degerlendirip futbolcular hakkinda "gelecegi" var bu oyuncunun diyemiyorsunuz zira baska seyler de gerekiyor. Arda Turan'in "4-4-2'yi milli takimda ögrendik biz" demeci oldukca önemlidir Thomas Müller üzerine konusuyorsak eger.. zira kendisi gibi genc takimdan cikardigi, rakiplerine göre yetenegi cok daha az olan Badstuber ile onun ortak yani futbolu teorik olarak da sahada oynayabilecek konumda olmalaridir.

Thomas Müller,yeteneginin disinda özellikle Ingiltere macinda gösterdigi gibi pozisyon bilgisi ve oyunu okuma acisindan digerlerine fark atacak bir futbol olgunluguna/bilgisine yirmi yasinda ulasmis bir futbolcudur.Klose'nin yedek kalmasina ragmen Van Gaal antrenmanlarinda bulunmasinin ne kadar önemli oldugunu belirtir iken bu genc yasinda böyle bir antrenörün sekil vermesi onun icin de hayati önem tasimaktadir.

Thomas Müller, 1999 yilinda yasitlarinin oldugu yerde 20 macta Gerd Müller misali 120 gol yani takimin attigi toplam golün yüzde seksenini atan bir yetenege sahiptir ve fakat onu öne cikaran daha cok futbol yetenegin disinda teorik futbol bilgisi ve bu meslege uygun karakteridir. Futbol yetenegi acisindan bir anlamda onu yildizlastirmayacak ölcüde goller atan diger genc Bayern yetenekleri alt liglerde sürünür iken Müller'in burada olmasinin ya da Van Gaal gibi teknik adamin öne cikarmasinin temelinde pozisyon bilgisi, futbolu teorik olarak yasina göre cok üstün bir sekilde okuyabilmesi yatar. Cektigi sutun muhtesem bir sekilde iceri girmesi degil, orada bulunmasi onu önemli yapar. Cikista yaptigi kosu kadar Schweinsteiger'e verdigi paslar, tam sahaya hakim olacak sekilde gelismis futbol beyni onu öne cikarir..

Thomas Müller, orta cizgiyi gectikten sonra sahanin herhangi bir noktasindaki görevi icra edebilecek cesitlilige sahip futbol karakteri vardir. Yine bu cesitliliginin altinda yatan iki ayagini kullanabilir olusu ve pas yeteneginin disinda oyun bilgisi ile bire bir ilintilidir.

Thomas Müller, 2009 Aralik ayinda 3 yildir beraber oldugu bu resimdeki hatunla evlenmistir. 20 yasinda evli bir genc yetenek cok da kolay bulunmuyor. Düzenli yasami, yildizsiz ve gelismesine ket vuracak kaprisi olmayan karakteri cok ama cok önemlidir.

Thomas Müller, Ingiltere maci sonrasi ekranlarda röportaj verir iken aklinda bulunan seyi röportajin sonuna sakladi: Dedesi ve Babaannesine selam göndermek..! Sadece bunun icin dahi ona cesitli nedenlerden dolayi "Bauer" yani "Köylü" diyenlere güzel bir siktir cekeriz.. Buysa köylülük, milletin efendisi olmayi o hakediyor demktir. Sadece su Dede-Babaanne sevgisi dahi onu baska yapar gönlümde..

28 Haziran 2010

Sükür Kavusturana.!









Schweinsteiger'in aldigi Lampard formasini kapmis.. Schweini hediye etmis ve yakismis mi ?

Güzele ne yakis...

Bunda ne buluyorsun abi yaa diyenin kalbini kirarim ,simdiden uyarayim..

Aykut Kocaman Hamlesi.!



Aykut Kocaman Fenerbahce'nin basina gecti. Hayirli olsun her seyden önce..

Su konumda yerli bir antrenör tercihi dogrudur. Aykut Kocaman'in bir yildir klubün icerisinde olup sorunlara daha kisa sürede müdahale edip takimi düzlüge cikarma ihtimali acisindan da oldukca mantikli.

Lig Radyo'da konusurken araya havaalanindan Aykut Kocaman girince dinlemek zorunda kaldik. Yeni transfer Stoch hakkinda konusuyordu ve söyledikleri de oldukca mantikliydi. Üzüldüm bir an.. Bu nitelikte ve bu bilgiye sahip adam neden Sportif Direktör olarak kalmaz ki ? O teknik adamlik iki haftada bile elinden kayiverir ve iliskiler bir daha Fenerbahce'ye adimini atmayacak derecede bozulur.. Böyle de olacaktir yüksek ihtimal. Oysa kendisine güzel bir teknik adam bulsa, kendi yönetimi altinda futbolu Fenerbahce'de yeniden insa etse, futbolculari düzene koyup yeni gelen teknik adama avrupai kosullari yaratsa, Aziz Yildirimi geri cekse, futbolu Almanyadaki gibi futbolcular yönetse, güzel olmaz miydi ? Fenerbahce olsun yahu örnek, biz takip edelim.. neden olmadi ki ? Ayni zamanda birilerine ayip da oldu biraz gibi geliyor bana..

Biz hep Aykut Kocaman'in adamligindan bahsettik ve fakat burada cok ciddi bir sorun var, etik acidan Daum'a yanlis yapilmistir. Birakin Türkiye Süper Liginde ücüncülügü bile görmemis, son maclarda Sampiyonlugu kaybetmenin disinda hep sampiyonluk yasamis Daum'un önce icinin bosaltilmasi ve ardindan gönderilmesini.. Daum artik gitmeliydi lakin Aykut Kocaman bu sekilde mi gelmeliydi ?

Bir Sportif Direktör, teknik adamin kalip kalmayacagini, sportif acidan teknik direktörün basarisini ölcen kurumdur. Simdi Aykut Kocaman'in Daum raporu ve Daum ile iliskisi biraz sorunlu olmadi mi ? Öyle olmasa dahi takimin basina gecmek icin Daum'u bu duruma getirdi deseler, kim ne diyebilir ? E o zaman olmasin mi teknik direktör diyorsunuz..

Olacaksa, öyle bir niyeti varsa hicbir zaman sportif direktör gibi bir görevi kabul etmeyecekti.! Simdi ben bir radyonun programlarinin ne kadar kaliteli ya da dogru olup olmadigini kontrol eden yetkili kurumum.. Yayindan kaldirdigim programin yerine tutup kendimin hazirladigi programini koyarsam, degerlendirmelerim ne derece "objektif" ya da "ahlaki" olur ki ?

Sene boyunca Daum ile anlasamadi.. Bunun nedeni Daum'un yerinde gözü var deseler kime neyi nasil aciklarsiniz ki ? Teknik direktör olacak adamin o bölgede isi nedir ? Beckenbauer bile Rehhaggel'i kovdugunda bir macligina takimi idare edip sonrasinda yeni direktöre devretti.. Diger türlü dogru olmazdi. Hoeness'in, Allofs'un teknik adami kovup yerine gecmesi komik olur..

Acikca söylüyorum, dogru bir hamle ama yanlis bir yol cizilmistir. Daum su konumda her acidan haklidir. Almanya'da Fenerbahce klubü prestij olarak zedelenmistir. Beckenbauer gibi dünya futbol insani olarak anilan adam makaraya almistir ki ister kizin ister sövün; Haklidir.. Sen tazminatini verip kapiya koyacak gücte degilsen Avrupanin dev klupleri filan grubunun icerisinde de degilsin.. iki arti iki dört..

Terim, Milan'dan gitti ve fakat sözlesmesi geregi calisiyormuscasina ayligini almaya devam etti. Klinsann kovuldu, Bayern bilmem kac milyon euro verdi tazminati geregi..

Aykut Kocaman'in yaptigi yorumculuk adi altinda klup teknik adamlarini elestirip o klubün teknik adami kovduktan sonra basina gecmesi gibi bir durumdur. Etik degil, ne derseniz, neresine kulp takarsaniz takin "dogru" da degildir. Adamliktan bahsediyorsaniz bu adamlik da degildir.. Trabzonspor sonrasi beyanati ya da Istanbulspor'daki yaptiklari gibi benim icin bu da unutulmayacaktir mevzu bahis konu Aykut Kocaman oldugu vakit..

Ben bu gibi haksizliklar sonrasi basa gelen insanlarin hep basarisiz oldugunu gördüm ve fakat umarim burada baska türlü gelisir her sey..