3 Temmuz 2010

Arjantin-Almanya DK Maclari.!



Son yillara baktiginiz vakit Almanya-Arjantin digerlerinden kendisini ayiracak derecede hikayesi bol maclari düzenli araliklarla oynamaya devam ettigini görüyoruz. Bugün sadece Dünya Kupasi tarihinde altinci kez karsilacak bu iki dev futbol ülkesinin maclarinin icerisinde iki Dünya Kupasi Finalini de barindiriyor. Biz en basa dönelim..



1958 Isvec Dünya Kupasinda Arjantin ile ayni gruba düser Bati Almanya ve ilk duello bu sekilde gerceklesir.

O dönemin Arjantin'i kapali kutu. Dünya futbolunca cok fazla taninmiyor zira en son Dünya Kupasini 24 yil önce oynamis. Son üc turnuvayi da boykottan dolayi katilim gösterilememis. Daha da önemli sorunu bir yil önce 1957'de kaldirdigi Copa America kadrosunun önemli isimleri Serie A'da oynuyor ve Dünya Kupasi icin izin alinamamistir.. Dönem baska, futbol baska Arjantin hepsinden cok baska..



Macin hemen ücüncü dakikasinda Arjantin Omar Corbatta'nin golüyle öne gecer. Imdi, Almanya'nin 54 sampiyon kadrosunun iki önemli ismi vardi. Fritz Walter -ki o dönem 38 yasinda -ve diger ismi, galibiyet golünü atan Helmut Rahn.. Rahn, zincirleme trafik kazasina neden olur ve iki hafta hapishanede kalir. Turnuva öncesi ancak affedilmistir ve bu maca da agirligini koyar. Iki gol atar ve ileride Efsane olacak olan dönemin genc yildizi Uwe Seeler'in de fileleri havalandirmasiyla Almanya, Arjantin'i ilk karsilasmasinda 3-1 yenip grubu birinci bitirir; Rakibi sonunculuga demir atar iken..



Gecmis maclarin hikayesi keyifli ve ögreticidir. Bugün Schweinsteiger'in yukari cikardigi tansiyon 2006'da da cok farkli degildi. Daha da ötesi 1958'de de durum ayniydi. Arjantin'in hocasi almanalrin oldukca sert oynadigi bu mac sonrasi söyle der:

"Benim takimim böyle sertlige(vahsilige) alisik degildi.."



ve bazi seyler hicbir sekilde degismiyor. Bild, bugün neyse o gün de odur..



62'yi pas gecip 66'da tekrar karsilasiyorlar.. Bu sefer B grubunda ve yine grup maclarinda savasiyorlar. Oynamiyorlar, savasiyorlar.. Ilk macin genc yildizi Uwe Seeler aradan gecen sekiz yil sonra takimin kaptani olarak sahaya cikar.. Malmö'de 33 bin kisi vardi lakin Birmingham'da Villa Park'ta 51 bin kisi maci izler..



Maci Arjantin 22-11 kazanir. En azindan golü olmayan ve haliyle berabere biten bu macin asil savasi fauller üzerineydi. Sekiz yil önceki mesele unutulmamis olacak ki tarihin en sert maclarindan birine tanik olur izleyiciler.. 33 Faul calinandir ve aslinda o kadar cok sertlik olur ve calinmayan fauller ile öyle bir karsilasma olur ki FIFA bir sonraki dünya kupasina Sari-Kirmizi kartlari devreye sokar zira bu macin icerisinde Hakemin bir oyuncuyu disari atmasi oldukca uzun bir zaman almistir. Cesitli tarsismalar ve itirazlar esliginde Arjantinli oyuncunun sahayi terketmesi yaklasik bes dakikayi bulunca 70'de Sari-Kirmizi kartlar dogmus..



3.Karsilasma ise 1986 Dünya Kupasi finali.. Maradona'nin her seyi belirledigi turnuvanin son ayagi.. Almanyada o dönem topla cok hizli oldugu icin dillerden düsmeyen Loddar'in Maradonayi durdurma imtihani.. Aslinda öncesine gitmek gerekir. 82'de dönemin yildizlarinin Almanya Milli takiminda oynamayi reddetmesi üzerine mini dünya kupasina Loddar'i götürür Derwall.. Brezilya karsisinda Zico'yu durduramaz ama Arjantin ile oynanilan ve ilk defa canli canli gördügü Maradona'yi sahadan siler Lothar Matthaeus.. 4 yil sonra ise Beckenbauer ayni görevi yine Lothar Mattheaus'a verir.. Mesele budur biraz bu Dünya Kupasinda.. Maradona'yi durdurmak.. Bunu becerir ama Almanyanin cok hizli olmasiyla biraz da ünlü olmus Matthaeus'un Maradona tanimi da bugün bile onun icin dile getirilir..

"Ben hizliydim.. Ama o topla, benim topsuz halimden daha hizliydi.."



Maradona, Belcika ve Ingiltere macindaki gibi degildir ama yine de final pasini veren oyuncudur. Lothar onu durdurmus lakin Arjantin yine de kupayi kazanmistir. Tarih tekerrürden ibaret gibi bir durum da söz konusu. 2002'deki Kahn gibi burada da Schumacher turnuvanin en iyi kalecisi konumunda lakin buradaki görüntü 2002'nin bir benzeri.. Schumacher'in ilk golde bosa cikisi beklenilmeyendir..



..tam bu noktada alman spikerin "Toni tut topu.. hayir" söylemi sonrasinda popüler tepkiler arasina girmistir.. Maradona'nin enfes pasinda Jorge Burruchaga golü atiyor. Maradona anilarinda santrada Burruchaga'ya "Hadi, onlar yoruldular, sen ileriye dogru kos ve bitirelim sunlarin isini" dedigini de yazar.. Tam da böyle olmustur, Arjantin de Almanya'yi yenip Dünya Kupasini kaldirmistir..



4.kez yine Dünya Kupasi finalinde karsilasir iki futbol devi ülke. Lakin bu sefer isler biraz baskadir..

Loddar-Maradona, 82'de ilk defa karsilasti ve Matthaeus Maradona'yi tutmak zorunda kaldi. Oldukca da basarili oldu.. 86 ise yine Maradona markaji ile gündeme geldi. Lakin simdi Matthaeus Maradona'dan en azindan bu turnuvada daha tehlikeli bir isim oldu. Turnuvanin basindan sonuna güzel bir performans ortaya koydu. Artik Maradona'yi bir baskasi tutacakti ve O da ..



Guido Buchwald.. Öyle güzel marke etti ki Stuttgartli oyuncu 90 sonrasi Bundesligada "Diego" olarak anilmaya basladi. Lakabi finalde bitirdigi Maradonanin ön ismi oldu Buchwald'in.. Benim izledigim ilk Dünya Kupasiydi ve belki bu yüzden cok sey bugünkü konumuna gelmistir de diyebiliriz..



Almanya bu turnuvanin en iyisiydi. Arjantin'in buraya gelmesi dahi cok da "hakki" degildi. Özellikle Dunga-Careca'li Brezilya karsisinda onca direk sonrasi gelen Arjantin golüne sükretmeliler.. Finale Italya'yi gecip aralarinda Caniggia'nin da oldugu dört oyuncusundan mahrum geldiler. Sahanin hakimi almanlardi.. Ikinci yari 36 dakika sonra ancak Bodo Ilgner'e top gelmsitir ki o da Jurgen Kohler'in geri pasidir. Buradaki penalti konusulur ama maci izleyen herkes finalin ve hatta Kupanin hakkinin Almanya oldugu konusunda hemfikirdir..

Aslinda Almanlarin penalticisi Lothar Matthaeus'tur. Lakin devre arasi ayakkabisini degistiren Lothar batil inanclari geregi sorumluluk almak istemez. Kaledeki kalecinin de o dünya kupasinda yedekten cikip Penalti katili olmasinin da bu batil inancinda etkisi var mi bilinmez lakin Brehme cok dogru bir secim idi. Loddar penaltiyi Hami gibi kullanir, kalecinin üzerine abanir ve bu gibi oyuncularin kacirma sansi sanilanin aksine oldukca yüksektir. Brehme, kaleci dogru köseyi tutsa dahi sansi olmayacak teknik bir atisla Almanya'yi 86'in aksine Arjantin karsisinda öne gecirir ve Dünya Kupasini havaya kaldirir..



2006'daki Ceyrek final macinda ise Arjantinli olarak delirdigimi cok iyi hatirliyorum. Bir teknik direktör elleriyle maci verir mi ? Arjantin teknik adami Jose Pekerman bunu basarmistir. Messi'yi turnuva boyunca yedek oturtmasi bir yana bu macin icerisinde Arjantin'in her seyi olan, her türlü organizasyonu saglayan saha ici sefi Riquelme'yi almasinin ardindan Crespo'yu da kenara cekince Ayala'nin golüyle öne gecen Arjantin karsisinda Klose'nin bu golü kacinilmaz olmustur. Ayni zamanda Arjantin kalecisi Abbondanzieri'nin sakatlanip cikmasi ve yerine Leo Franco'nun girmesiyle degisiklik hakkinin kalmamasi, bu iki hamle sonrasi Pekerman'i caresiz birakmistir ama sonuc ya da skor ne olursa olsun bu takimin icerisinde Riquelme cikarilmamaliydi.. Arjantin'in her mevkisini yasatan, her yere topu tasiyan ve de basindan bu yana cok güzel oynayan oyuncunun cikisi bu macin kilit noktasidir. Mac 1-1 biter ve penaltilara kalir..



Almanya henüz penaltilarda Dünya Kupasinda kaybetmemistir ama o gün Lehmann bir yardim da almistir eski milli kaleci Köpke'den.. Arjantin Cambiasso ve Ayala'nin kacirdigi penaltilar sonrasi elenir ve Dünya Kupasina veda eder.. Bugün Schweinsteiger'in dile getirdigi ve Demichelis'in "bugünkü futbolculari da kapsayan elestirisi" icin adam degilsin diye cikis yaptigi olaylarin baslangici da bu penaltilar sonucu gerceklesir.



Daha sonra Hertha Berlin'e gelip Mertesacker'den özür dilemisti Cufre bu tekmesi icin. Schweinsteiger bu görüntüleri unutamiyor ve pek haksiz degil. Lakin bugünkü tavirlari konusundaki yorumlari da cok "etik" degil. Rakibini asagilayacak derecede hos olmayan analizler sundu basin toplatisinda.. Bugünkü rakibi ama ayni zamanda takim arkadasi da "Adam degilsin" minvalinden cikisti Schweinsteiger'e.. Burada Mertesacker'in intikamini almaya calisan Frings de yari final macindan oldu..

1958'De Arjantin hocasi sertlikten yakiniyordu ve böyle vahsilige aliskin degil benim oyuncularim diyordu mac sonrasi.. 90'da Maradona penalti nedeniyle mafyavari suclamalari yapiyordu.. 2006'da bu görüntüler esliginde uzun süren tartismalar ve kavgalar.. Bugün daha mac baslamadan alevlendi ortalik..

Almanya-Arjantin, bir baska acidan "klasik" olmaya dogru yol aliyor. Yarin da bir sekilde olay cikarsa artik bu maclar baska türlü gelisecektir..

Tansiyon yükselse de her bakimdan cok keyifli bir mac bizi bekler.

5 yorum:

Pan Monroe dedi ki...

90 finalindeki penaltıyla ilgili çok önemli bir ayrıntıyı atlamışsın Borges. O da Brehme'nin bu penaltı atışını sağ ayağıyla kullanmış olmasıdır. Kontrollü vuruşları "cici ayak" tabir ettiğimiz destek ayağıyla yapardı bazen bu solak abimiz.

Bu kupada Arjantin'in finale kadar ilerlemesinde en büyük etkenlerden biri de, şüphesiz ülkenin heryerinde hissedilen Maradona sevgisinin , Diego'nun takımını sanki evinde gibi oynatan motivasyondur. Almanya bu turnuvayı sonuna kadar haketmişti, nitekim de hakkını aldı.

Bu akşam gönlüm Arjantin ve Armando'dan yana kuşkusuz. Bütün eğlenceli görüntüsünün altında Arjantin, pek de bütünlük arz eden bir oyun oynamadı şu ana kadar. Çok istekliler, çok iyi bir motivasyona sahipler ama bu yok.
İlk defa bu dirayeti göstermeleri gereken bir takımla karşılaşacaklar. Oynadıkları 3-4-3 e karşı müthiş kozlara sahip bir takım Almanya. Bu baskıyı avantaja çevirip etkiye-tepki verebilecekler mi,(ki bunun anlamı da müthiş bir maç demek) yoksa Almanya önünde bu defoları ortaya mı çıkacak merak ediyorum. Gönül isterdi ki şu maç final olsun.

Borges dedi ki...

Pan Monroe: Benim icin bir takim bir milim önde ama bunu söylemeyeyim :)

Bunun disinda yazinin baslangicinda daha cok sagdan soldan okuduklarimizin derlemesi var. 90 -06 yazariz dedik aklimizda kalanlari ama öyle yoruluyorsun ki..

Pek cok ayrinti unutuluyor ama iste elden geldigi kadar, yorumlarla da bir sekilde tamamlaniyor. Bir post yorumlariyla bir bütündür :))) Bak simdi tamamlandi iste..

Her zaman derim ayrintilari gören, akilda tutan saglam arsivci yorumculari hicbir seye degismem:)

Pan Monroe dedi ki...

:)) dostum, sana yaptığım yorum kadar kendi bloğuma yazsaydım arşiv kutum dolup taşmıştı :) ama konu futbol olunca etki-tepki güzelliği olmadan yazmayı çok sevmiyorum, sözlü iletişimle futbol kültürümüz yapılanmış,bunlar da sonsuza kadar yapabileceğim geyiklerdir :) sebebi de bu sanırım.

Borges dedi ki...

Pan Monroe: Benim icin buraya yazdiran etken budur. Eskisi gibi övgü ya da temelsiz yergiler cok önemli rol oynamiyor. Daha cok farkli düsünceler. Hollanda postu birbirinden farkli düsüncelerden olusuyor, hakaret olmadigi takdirde "adam hakli beyler" diyere kde yaklasinca acaip de keyifli oluyor.

Gecenlerde misal TA'nin bir yorumunu burada kabul etmedim, baska yerde adamin söylediklerini iddia ettim, bize etkisi misal cok fazladir.

Ama dedigim gibi.. Laf olsun diye, inat olsun diye karsi cikanlar ya da "fanatizm" öbekleri dogrulari carpitmak isteyenler de isin tadini kaciriyor..

Sagolasin tüm yorumlarin icin, cok keyifli hepsi. istisnasiz hepsi degerli diyebilirim hatta.

gökmavi dedi ki...

yine süper-hiper bir yazı olmuş. bu kadar emek verip yazıyorsun ya, çok teşekkürler.
schweini maçtan iki-üç gün önceki bir basın toplantısında söyledikleri ile terbiyesizlik sınırını aşmıştı. bunları okuduktan sonra herife nefretim daha bir pekişti. "ulan bu kadar lafın üstüne Arjantin kaybetmese bari" dedik ama...