
Radikal yazarı
Yıldırım Türker'in bugün "
Din dersi meselesi" yazısını okumalısınız.
"Bundan bir buçuk yıl önce nüfus kağıtlarımızdaki din hanesini sildirdik" cümlesiyle başlıyor ve sonunda oğullarının okulunda din dersinden muaf tutulması için yazdığı mektuba aldığu ret cevabından bahsediyor. Okuldan gelen ret cevabının içeriğinde ise din dersinin aynı zamanda ahlak dersi olduğundan bahsedip böyle bir şeyin mümkün olmayacağından bahsedilmiş.
İki ablam da Almanya'da yaşamaya devam ediyor. Büyük Ablam'ın kızı orada ve şimdilik hem Alman hem de Türk vatandaşı. Böyle bir sorunları yine yok zira Almanya'da aileler Din ve Ahlak'tan birisini seçebiliyor. Oğlunuz/Kızınız isterse Religion(din) dersini istemezse de Ethik(Ahlak) dersine giriyor. Bu sadece Hristiyan olmayan kesime değil Almanya'da yaşayan her insana sunulan bir hak. Anayasal hakkı olarak din dersi burada herhangi bir insana zorla gördürülemez. Bunun da zaman zaman tartışması yaşanılmış ve her defasında insanların anayasal hakkı olarak herhangi bir dinin dersini zorla gördürülmesinin imkansızlığına değinilmiş.
Bizim ülkemizde ise ikisi birleştirilmiş bir şekilde sunuluyor ve Din dersine çocuklar "Ahlak içeriği " nedeniyle zorunlu bırakılıyor.Oysa herhangi bir din dersinin içerisinde de o dinin ahlakı da konu edilir iken hepsinden bağımsız Ahlak'ın konu edildiği Etik dersi de mümkün.
Yıldırım Türker benim burada ve ekşi sözlükte sıklıkla sorduğum soruları bu yazısında yeniden sormuş.
"
İslam dini genetik olarak mı yayılır? Bu genetik zincirden kopabilmek için kaç halka gerekir?Dini inanışı olmayan kaçıncı kuşak Müslüman yaftasından kurtulabilir? Benim ve çocuğumun Müslüman olduğuna devlet nasıl karar verebilir?"
Bu hak yabancılara sunulur iken Türkiye vatadandaşı olan herhangi bir insana sunulamıyor zira yüzde 99'u müslüman olarak geçiyor. Sadece on milyon barajını aştığını düşündüğüm Aleviler'in böyle bir derse zorunlu tutulmasının anlamsızlığı ortada iken bu zorunluluğun içeriğini anlamakta güçlük çekiyorum.
Yıldırım Türker, muhtemeldir ki kendi yaşamı içerisinde kendisine ait sorunu olmasa dahi özgürlük anlayışı çerçevesinde başörtü özgürlüğü adına yazılar kaleme almıştır. Aynı şekilde öğrencilik zamanımda da bu baskı tutumuna karşılık destek verip alanlarda yürüdük. Bir de muhafazakar kesimden kendilerinin dışında bir anlayışa özgürlük istediklerini beklemek imkansızı istemek midir?
Genetik bir miras mıdır din? Benden ayrı bir köyde doğmuş olman seni Tanrı katında çok başka bir insan mı yapacaktır? Ne kadar süslersen süsle sonucunda gerçek sadece başka bir coğrafyada doğmuş olmanın ötesine geçmiyor. Anne ve Baba'nın dinini sahiplendiğin için muhteşem bir sevap kazanılacak ve fakat diğeri aynı eylemi gerçekleştirdiğinde onun "Annesi ve Babası" farklı bir inanışa sahip diye farklı mı olacak? Tanrı'nın adalet anlayışı bu olabilir midir?
Gerçek nedir, Tanrı var mıdır yoksa Müslümanlık ya da herhangi bir din en doğrusu mudur gibi konular aslında burada konu edilmiyor. Doğduğu günden bu yana yetiştiriliş tarzı nedeniyle farklı bir şekilde eğitime uğrayan insanın masa üzerinde zorla namaz kıldırılması dinen bir zorlama değil midir? Ailesi ateist olup da çocuğunu belirli bir yaşa kadar herhangi bir dinin eğitiminden geçirmek istemeyen ebeveynlerin böyle bir şansı yok mudur bu ülkede?
Yıldırım Türker, oğlunun ileride müslüman dahi olabileceği ayrıntısına eğilerek herhangi bir dinden soğumaması adına mücadele verdiğinin de altını çiziyor ki bu önemlidir. Ben de benzer şekilde düşünüyorum ve
doğmamış bir çocuğa ailenin kendi dinini biçmesinin hem burada hem de Tanrı katında "doğruluğu" ve "geçerliliği" bir yana çocuğun o daha olgunlaşmamış ergen bile olmayan aklına tecavüz olduğunu düşünürüm.
Geçilmesi gereken iki aşama var. Ama bugün ama yarın bu uygulanacaktır umudu taşıyorum.
Öncelikle bir çocuğun herhangi bir din dersi eğitimi alıp almama özgürlüğüdür. Bu başlı başına anayasal hakkı olarak kişiye sunulması gerekir. Sonrasında ise
seçilen din dersinin Sunni ve Alevi eğitimi olarak ayrılması. Yine Almanya'da Katolik ve Evangelist eğitim gibi ayrıma sokulduğu gibi burada da bu gerçekleştirilmelidir. Bugün için Aleviler dini eğitim hakkının devlet tarafından verilmesinin dışında Sunni-Müslümanlık dersine girmeme peşindedir.
Mezhep ayrılığı bize özgü bir durum değildir keza aynı şekilde Din eğitimi. Diğer ülkelerde olan bu özgürlük insan haklarının temelini oluşturur iken benim ülkem bunda neden diretir? Bu bizzat inancınızla çelişmiyor mudur? Birazcıcık insaf birazcıcık insanlık yetecektir bugünkü durumun kimileri için tecavüzden farksız olduğunu anlayabilmeniz için..