14 Mayıs 2010

3 Yil icin 18 Milyon Euro.!



Dinamo Moskova ile anlasti sonunda Kevin Kuranyi. 50 yildir Sampiyon olamayan Schalke'den 34 yildir Sampiyon olamayan Lew Yaschin'in klubune yani Dinamo Moskova'ya dogru bir gidis ama ne gidis.! Yillik "net" 6 milyon euro.! Ingiltere ve artik Ispanyada da herhangi bir takimda bu parayi alabilmesi icin yaklasik 11 milyon euro klubün oyuncuya vermesi gerekir ve eline net 6 milyon ancak gecer..

Berlin'de gecen sene güzel isler yapan Voronin de takim arkadasi artik..

Ilginc olan su ki haberlerde nihai karari Besiktas ile Dinamo Moskova arasindaki secim sonucu verdigini görüyoruz.. 6 milyon euro net verebilir miydi ki Besiktas ? Hic sanmiyorum.. Diger bir acidan Moskova'da futbol cok zor, ilk macina cikacak misal Sibir Nowosibirsk takimi ile.. Moskova'nin 3341 km ötesinde bir yer.. Kolay gele Kuranyi.!

13 Mayıs 2010

15 Mayis 1910.!














100.Yil kutlamalari resmi olarak dogum günü olarak addedilen 15 Mayis günü Glazer'e karsi tepki olarak kurulan FC United of Manchester klubu ile All Star St.Pauli arasinda yapilacak mac ile baslayacaktir.. 18 Mayis günü keza kardes klup olan Celtic Glaskow ile ikinci mac yine Millerntor'da.. Bu sene sezon acilisina kadar konserler ve cesitli etkinlikler düzenleyecek olan St.Pauli yeniden Bundesligaya dönüsün verdigi cosku ile beraber tüm yaz boyunca hareketli günler gecirecektir..

Klasiklesmis cikis tüneli görüntüleri AC/DC' Hells Bells esliginde..




Maci sunan spikerin de üzerinde durdugu gibi bu atmosfer baska yerde yok.. BU stadin icerisinde olanlar bu seviyede maclara cikan baska bir klubün icerisinde bulunamaz.. VIP yok, localar yok.. Banka müdürü de sokaktaki dinlenci de yan yana.. Insanlarin "insan" olmalarinin disinda bir degerlendirmeye tabi tutulmadigi, ayrimciligin hicbir sekilde yasanmadigi bu güzel atmosferi henüz bozulmadan gidip yerinde görmek herkese bir gün nasip-kismet olmasi dilegiyle..

100.Yilin Kutlu Olsun St.Pauli.!

12 Mayıs 2010

Taniyamadik Seni.!











Valla uzunca süre baktim, Avrupa Sampiyonasinda pek cogumuzun kalbini calan hatun bu muydu yahu dedim ? Yok kötü cikmamis ya da estetik bulmuyor degilim ama benzemiyorlar yahu birbirlerine.. Bu teknik, resim isi cok baska yapiyor insani..



.. Biz bu halini sevmistik.. Yukaridakiler de fena degil(fena aslinda.!) ama bu sanki daha güzel gibi.. Yesilcamromantigi Augsburg'dan bildirdi..

Felix Magath Klupleri.!



Magath, 1995 senesinde Hamburg'un basina dönemin Hamburg baskani ve Almanyanin-Hamburg'un efsane oyuncusu Uwe Seeler tarafindan antrenör olarak atanir lakin bundan öncesi de gelecege isik tutmasi bakimindan önemlidir. Magath hali hazirda 1976-86 yillari arasinda Hamburg klubünde futbol oynamis ve biraktiktan hemen sonra Menajer olarak iki yil boyunca Hamburg klubünde görev yapmistir. Amatör takimda ve yardimci antrenör olarak 1993-95 yillari arasi calismis ve bu klubün icerisinde kendisine iyi bir isim yapmasinin sonucu olarak teknik adamliga kadar yükselmistir.. Dahasi su ki 1992 yilinda Bremen liginin takimi FC Bremenhaven klubüne oyuncu- teknik adam olarak görev yapar.. Burada ilk yilinda sampiyon olur iken klup baskaninin ekonomi danismani olarak da calisir.Bir klubün hemen hemen bütün katmanlarinda görev yaptiktan sonra klubün basina teknik adam olarak gelmesinden dolayi gözleri digerlerine göre daha farkli seyleri görebiliyor ve ona göre kendisini konumlandirabiliyor bugün.. Hamburg'un basina gectiginde klup tabelanin son sirasinda yer aliyordu, düsme tehlikesi yasamaya basliyor iken Magath gelir.. o noktadan klubü alip UEFA kupasina katilim gösterecek yükselisi saglar.

Üstelik bir yil sonra UEFA kupasinda Hamburg takimini son sekiz takimin arasina sokar. 1997 Mayisinda ise oyuncular Magath'dan sikayet etmeye baslar. Antrenmanlarin sertliginden yakinirlar ve hali hazirda düsme tehlikesini yeniden hisseden Hamburg takimi yöneticileri oyuncularina kulak verir ve teknik adami kovar.. Ilk kovulusunu da ilk basarisinida oldugu gibi Hamburg klubünde yasar Porto Riko'lu bir askerin evladi olan Felix Magath..



Nürnberg klubü bölgesel lige kadar düsmüstü.Ekonomik krizin bir türlü asilamadigi zamanda sevgili halici baskanimiz tekrardan klubün baskani olur ve futbol konusuna inat bu alanda klubü darbogazdan kurtarir.. Bölgesel ligden klubü cikaran teknik adamina yol veren süper akilli, bir baska olan Roth takimi Magath'in eline verir. Magath, Nürnberg'i birinci Bundesligaya cikarir iken benim St.Paulim üc puan gerisinde dördüncü olarak kaliyordu ikinci Bundesligada.. Ve hemen sonrasinda pek cok anlasmazligin yani sira iki yillik anlasma yapmak istemeyen Magath ile yollarini ayirir Roth. Burada baslamistir sorunlar.. Magath biliyor ki biraz daha devam etse oyuncular kesinlikle isyan edecek ve basarili olamayacaktir lakin Nürnberg eger iki yillik anlasmayi kabul etseydi o elindeki güc ile daimi bir basariyi yakalayacakti kesinlikle.. Velhasil bir yil Nürnberg ve klubü birinci lige tasimasi yeteri kadar basaridir onun icin..



1995 Hamburg, 1997 Eylül Nürnberg ve 1998 Ekiminde ise onu yine "can kurtaran" teknik adam olarak Bremen ise alir. Resimde gördügünüz insanoglu Uli Hoeness'in kavga edip de barismadigi, isi tatliya baglamadigi iki isimden birisi olan Willi Lemke'dir (digeri de Daum). Hoeeness-Lemke kapismasi -ki cok saglamdir- ilerleyen zamanda yine ele alinir lakin Bremen klubü ile Magath birlesmesinin sonucu digerleriyle hemen hemen aynidir. 1,5 yil boyunca klubü son siralardan ele alip önce saglam bir cikis yakaliyor.. Akabinde basta Ailton üzerinde dönen tartisma olmak üzere oyuncularin sikayeti nedeniyle görevine son verilir.. Arkasindan gelen Thomas Schaaf belki Ailton'dan bir gol krali cikaracaktir lakin sorunlarin özünü olusturan Ailton, Bremen sonrasi gittigi her klupte -ki bu klup sayisi onlarca olacaktir- sorun cikarmaya devam edecektir. Burada Magath yine oyuncularin kurbani olacaktir.. Bremen klup yetkilileri üzerine basa basa kovulma nedeni olarak "sadece" sportif basarisizlik olmadiginin altini cizip oyuncu-teknik adam iliskilerini de gündeme getirir.. Belki sadece burada Magath'in gidisi hayirli bir ise vesile olmustur zira o gün takimin basina gelen Thomas Schaaf bugün hala bu klupte görevine devam etmektedir.. Ve fakat bir klup daha hemen hemen benzer giris-gelisme-sonuc hikayesi ile sonlanir Magath'in kariyerinde..



Magath Bundesliga gezisine devam ediyor. 1998 ekiminde Bremende iken 99 Eylülünde ise Frankfurt'un basina gecer. Zira bilirler ki düsme tehlikesini her kim yasarsa onun kurtaricisi Magath'dir. Peki neden ? Düsme potasindaki kosullar icerisinde muhtesem basarilar yakalayan Magath, basarinin hemen sonrasinda neden oyuncular tarafindan gönderilmek isteniliyor ? idman, sikinti, sorun, otorite ve futbol disi tonla geyik söz konusu.. Burada kim hakli ya da dogru davraniyor meselesinden ziyade böyle bir gercegin farkindaligina ulasmis bir teknik adamin olmasidir..

Frankfurt takimi sondan birincidir Magath'i basa getirdiginde.. Magath Frankfurt'u kurtarir ve o sezonun sonunda Frankfurt kümede kalmayi basarir. Öyle ki ikinci devre tabelasinda Frankfurt topladigi puanlarla ilk üc takimin icerisinde yer alir ve buna ragmen son macta ancak Frankfurt kümede kalmayi basarir.. Yeni sezona ise resimde de görüldügü üzere yeni oyuncularla ve umutla baslar Felix Magath.. Sizce ne olmustur ?

2001 Ocak ayinda Magath arka arkaya alinan 6 maglubiyet sonrasi kovulmustur. Acik bir oyuncu suikasti gerceklesmistir aslinda.. Magath'in basariya götüren o siki idmanlari ve sert yapisi ancak geminin su aldigi zaman herkesin can havliyle sorun cikarmadan kabul edebilecekleri bir görevler bütünüdür. Herkesin keyfi yerinde oldugu zaman neden herkesten fazla emek ve diger bütün futbolculardan daha fazla zorluk yasasin ki futbolcular ? Cikiverirler sportif direktörlerine, iki sikayet ile islerini hallediverir.. Kimse onlari dinlemezse onlar da kendisini "maglubiyet serileri" ile dinletmesini bilirler elbet...



Cok degil Frankfurt'dan kovulmasinn ardindan bir ay sonra.. 2001 Subat ayi. Bu sefer küme düsme potasinda yer alan klup Stuttgart.. 2001 ocak ayinda Stuttgart tabelanin son sirasinda yer alan Energie Cottbus takimi ile ayni puana(17) sahip olup sondan birincidir. Magath basa gelir ve takimi yine her zaman oldugu gibi kümede tutar, yeni sezona Magath yönetimi altinda girer Stuttgart takimi..

Sonrasi bilinen hikayeyi farkli kiliyor zira göreve geldikten bir bucuk yil sonra Magath, Menajer Rolf Rüsman'in görevini de üzerine alir. Artik takimin hem antrenörü hem de oyuncularin her seyinden sorumlu menajeri odur. Kimse onu bir yere sikayet edemez ve daha da önemlisi o kimi isterse onu takimda tutar ya da tutmaz, sözlesmesini uzatir ya da uzatmaz.. Otoritesini saglamlastirmis bir adamin basarisi da bu konumda kacinilmaz oluyor elbette..

Kuranyi gibi isimsiz oyunculari piyasaya sürmesi bir yana takimi Sampiyonlar Ligine götürecek basariyi yakalamistir Stuttgart ile.. Artik Almanya ondan "can kurtaran teknik adam" olarak degil Bayern Münih'in ilgilendigi basarili antrenör olarak bahsetmeye baslamistir. Ve beklenen gerceklesir, Magath Bayern Münih antrenörüdür artik..



Bayern Münih klubü onu alir ve Magath burada basarili olur. 2 yil boyunca üst üste Bundesliga Sampiyonu ve Almanya kupasini alir. Üstelik bunu bu sekilde iki kere üst üste alan kendisinin disinda bir teknik direktör yoktur, bir ilki de basarmistir. Ücüncü yilinda ise gönderilir ,yerine bana göre bu dünyada en iyisi diyebilecegim adam getirilir: Ottmar Hitzfeld.. Sözlesmesi haziran ayinda uzatilmasina ragmen kovulur ve ben daha cok Hoeness'in Hitzfeld aski nedeniyle gerceklestigine inanirdim hep.. Lakin sonradan Bild'e verdigi röportaj var. Orada israrla muhabir böyle kibirli bir adamin pismanliklari üzerinde durur iken iki isim cikti Hoeness'in agzindan. Heynckes ve Rehhagel. Magath sorusuna ise sunu diyordu: O uzun sürecte gönderilmek zorunda kalacaktir her zaman zira oyuncular istemiyor bir süre sonra.. Oyuncularin cogunluguna karsi yapabileceginiz cok fazla sey yok.. Biz Magathi göndermek zorundaydik ve bu yüzden pismanlik yok zira baska sansimiz yoktu..



Magath dinlendi bir süre ve Televizyon yayinlarinda maclari yorumladi. Hamburg,Dortmund ve Hertha Berlin takimlarindan gelen teklifleri kabul etmedi. Avrupa olabilir diyordu ama oraya da gitmedi. Tam iste bu sirada cekip alinabilecek bir adamdi. Üstünel sadece bu konuda dogru bir adim atabilmis olsaydi bugün oyuncu transferi bile yapmak zorunda olmazdi zira bütün isleri kendisi ve kurmaylari yapar.. Olmadi. Magath da dinlendi bir süre, pek cok seyi kafasinda bir daha yasadi ve basarili olmasi icin gereken kosullari gözden gecirip yoluna o sekilde devam etti..



Bayern Münih klubünü Almanyada futbolla ilgilenen futbolcu, teknik adam ,yönetici kesiminden cok az insan reddeder.. Oysa Magath sonradan edindigi ilkeler dogrultusunda Hoeness-Rummenigge ile olusturacagi üclü görev dagilimi icerisinde uzun sürecte basarili olamayacaginin farkindaydi. Wolfsburg klubündeki rahatligini anlatirken sik sik tek basina karar alabilecek olmanin güzelliginden bahseder, bir önceki dönemde herhangi bir karari almak icin kendisinin disinda iki ismin de(Hoeness-Rummenigge) onayinin gerekmesinin ne kadar zor oldugundan bahsederdi.. Ona kalsa Lincoln'ü alacakti.. Diego hedef idi, Van Der Vaart da olurdu. Yönetim ise Van Bommel'i getirdi. Büyük umutlarla transfer edilen Deisler'in de yoklugu onu Bayern klubünde basarisizliga dogru sürükler iken asli sorunun tekbasinalik oldugunun farkindaydi. Korkutugu bir bakima basina da geldi diyebiliriz.. Hoeness'e giden oyuncular onu kovdurmustu sonunda.. bu konumda olmazsa her yerde yasayacagi hemen hemen ayni seyler olacaginin cok iyi farkinda olarak Wolfsburg klubüne üc görevi birden alarak basladi. Dortmund'u ve diger klupleri de bu yüzden reddetti..


Wolfsburg gibi tarihinde besinci dahi olamamis bir klube Sampiyonluk kazandirmak icin gerekli olan sey iyi bir teknik direktör degildir, iyi bir klup yapilanmasidir. Bundan önceki kariyerinin tamamina yakininda her türlü klup görevini yapmis Magath tecrübelerinden edindigi sonuclari tek tek buraya uyguladi. gelenegi, gecmisi ve kültürü olmamasi yeniden yapilanma asamasinda ona cok büyük avantaj saglamistir. Schalke ile yasadigi ikincilik sonrasi verdigi beyanat cok daha aciklayicidir: "Wolfsburg'u Sampiyon yapmak, Schalkeyi bu konumda ikinci yapmaktan cok daha kolaydi"

55 milyon Euro harcadi, 30'un üzerinde yeni isim takima kazandirdi. Baska türlü mümkün degildir.. Iki forvetli, on numarali dünyanin en bilindik taktigini uygulamak degil mesele yegen, bir dogru etrafinda bir grubu toplayip yürümektir ve bu ugurda cikacak olan her türlü engeli asabilecek tecrübedir.. Magath yeni bir taktik, yeni bir futbol görüsünü ortaya koymak icin degil Sampiyonluga yürüyecek bir klup yapilanmasi gerceklestirmek istedi ve bunu basardi..



Schalkeye gelisi Wolfsburg'a gidisinden daha görkemli , daha güclü oldu. O Yönetim kurulu üyesi. O Andreas Müller yerine gelen sportif direktör. O klubün sefi. O stadin hisselerinin bir kisminin sahibi. O baskanin yerine konusacak olan kisi. O Schalke klubünün kendisidir bugün. Zamaninda edindigi bütün tecrübeleri akitabilecegi bir kanaldir, bu yüzden Dortmund ya da x klup degil burasidir.. Schalke'yi sampiyon yapmak istiyor ve bu Galatasarayin Sampiyonlar Ligi Sampiyonu olmasi kadar mucizevi bir durumdur Almanyada. 50 yildir nice teknik adam denemis, basaramamistir.. Bugün gecmise göre durum daha zordur. 135 milyon euro klup borcu var. Stadin da borcunu eklediginizde ceyrek milyar euro borc ile buna kalkisiyor Magath.. Moritz,Schmidt,Matip gibi amatör üc oyuncu takviyesinin yaninda yine kendisine uygun 9 oyuncu transferi daha yapmistir.. Bugün diyor ki: Biz gecen sene futbol oynamadik, karsi tarafa göre konumumuzu belirleyip savastik, puan aldik.. Asil simdi basliyor her sey..

Hikaye kisaca bu. Bir de her zaman oldugu gibi Magath gercekleri üzerinden Galatasaraya dogru yüzümüzü dönelim. Birazdan Galatasaray, Rijkaard,Skibbe,Magath,Fatih Terim..

Diego Karl Armando Marx Maradona.!



Nur inmis yüzüne. ..yakinda kilisesinin basina gecer, tüm dünya futbol piyasasinin yaramaz cocuklarina vaazlar verir, elbet bir gün kendisinin gibi bir yildiz daha gelecegine inandirmak icin futbolseverlere umut dagitir..

Bir tarafimiz hep Arjantindir bizim..

Bundesliga: Gollerin Kralini Atan Adam.!



Kim olabilir ki baska ?

Edin Dzeko hakkinda yazar iken az önce bir elestiri noktasi düsündüm, bulamadim. Bir forvet yasindan boyuna, tekniginden golcülügüne kadar dört dörtlük olabilir mi ? Gelecekte ne olur bilmem ama Edin Dzeko'nun iki yildir Bundesligada sergiledigi performans öyle güzel ki olumsuz tek bir noktasi yoktur.. 10 tane golünü aldik buraya.. Özellikle 7 numarada Villarreal'e attigi gol görülmeye deger iken cok da önemsiz gibi gözüken 1 numaradaki golde topu kontrol edisi ve öne alisi onu anlatir biraz da..

Dzeko calim atar, Dzeko orta keser, Dzeko ceza sahasinin icinden ve disindan olmak üzere her yerinden etkili olur. Dzeko kafa golü atar, vole atar ve her iki macta bir tane mutlaka atan bir adam,daha ne olsun ?

Arkadaslar Edin Dzeko bu sene oynadigi 52 macta 31 gol 15 asist yapmistir. Keza Bundesligada aynen gecen sezon oldugu gibi penaltisiz 22 gol atarak gol krali olmus, kesinlikle bunu en cok hakeden futbolcu olarak hakli bir ünvanin sahibi olmustur. Keza bu adam yine gecen sene oynadigi 54 macta 47 gol atarak muhtesem bir sezonu geride birakmisti ki onu gol krali yapmasa da 26 Bundesliga golü-penaltisiz- atmayi basarmisti..

Benim kelimelerim yetmez böyle güzel bir golcüyü anlatmaya. 1,92 boy ve 1986 dogumlu futbolcunun gözümdeki degeri rahat 30 milyon eurodur..

11 Mayıs 2010

Schweinsteiger-Van Bommel Üzerinden Orta Ikili.!



Bayern Münih teknik direktörü Louis Van Gaal futbol sahasini 18 esit parcaya böler. Her bir parcanin üzerinde gezinen oyuncularin belirli görevleri vardir. Bu denli kontrol manyagi ve taktik üzerine egilen bir teknik adamin kurdugu bir sistemin icerisindeki en zahmetli isler süphe yok ki orta saha ikilisinin üzerine yikilmistir. Zira sag bek ya da sag acik bölgesinde oynayan oyuncularin tercih edecegi cok fazla secenekleri olmamasi ve hakim olmak zorunda oldugu alanlar dar ve ayni zamanda ya daha fazla defans ya da hucum yapmak zorunda olup saha ici görevleri cok daha uygulanabilir konumdadir. Oysa orta ikili, oyunun her iki yönünde ve on sekiz esit parca bölünmüs sahanin belki de kenarlarinin disinda hemen her yerdeki yer yer farklilasan görevleri uygulamak durumundadir.. Bu yüzden sistemin özü burada yatar. Beceri kadar futbol bilgisi, yetenek kadar fiziksel dirilik istemesi ile modern futbol icerisinde kenarlara kaydirilmis bireysel yetenegi fazla olan oyuncudan sistem geregi daha özel konumdadirlar..

Bayern Münih sezona kötü basladi. Pek cok elestiri ve basarisiz sonucun ardindan Lahm'in topu ileriye tasiyamiyoruz beyanati ile medya üzerinden Bayern orta sahasi tartisilmaya baslanildi. Belki de Sampiyonluk ve diger iki kupanin finaline kadar ulasilmasinin en önemli nedeni tam da bu zamanlarda Schweinsteiger'i Hollandali hocanin Van Bommel'in yanina yerlestirmesidir.

Her iki orta saha oyuncusu da lider karakterlidir. Bunu görebilmeniz icin ikisinin oldugu dönemde Van Bommel'i ciplak gözle görmeniz ya da Van Bommel olmadigi zaman degisen Schweinsteiger psikolojisini iyi gözlemlemeniz gerekir. Dolayisla iyi bir oyuncu olmalarinin yaninda iyi bir tim yöneten lider futbolculardir. Zira oradaki oyunculari iyi bir sekilde yönetmeleri gerekir. Sahanin tam merkezinde, oyunu yönlendirici/kurucu etkisi bir yana tempoyu belirleme haklarina da sahip olan bu oyuncularin lideri ayni zamanda sahadaki takimin icerideki teknik direktörü konumundadirlar..

Van Gaal'in ana damari burasidir ve Galatasaray ile cok güzel bir kiyas yapabilirsiniz.

Bu gibi takimlar topa sahip olmanin birincil kosulu olan garanti paslarla hucum alanina dogru yönlendirilir iken topun kaleciden cikisindan itibaren birden fazla oyun kurma secenegine sahiptirler.

En cok kullanilani degil ama Galatasaray takiminda en cok uygulanmak zornda birakilan secenek sudur ki : Defans ikilisinin oyunu kenarlara acmasi ve kenar oyuncularin yanlarina gelen ic oyunculari ile kombinasyona girip ilerlemeleri.

Bu secenek Bayern Münih takiminda yer yer kullanilir iken asla ve asla "ana cikis yolu" olmamistir. Lakin Galatasarayin istenilen düzeyde bir orta sahasi olmadigindan dolayi kenar adamlari vasitasiyla hucuma kalkmak gariptir ki birinci asli secenegi olmustur. Dolayisla kenarlarda bireysel yetenegi fazla olan oyuncularin performansi ayni zamanda takimin genel performansini belirlemistir. Cokca Keita bazen Arda ya da Kewell,Caner olmadi son dönemde Giovanni..

Lakin normal kosullar altinda hem bireysel yetenekleri fazla olup takimin kaderini etkileyecek olan yetenekli oyunculari fiziksel acidan daha kötüye sürüklememek ve ayni zamanda merkezden de hucum edebilme avantajina sahip olmak icin merkez orta sahalarin oyun kurmalari birincil secenegi olmak durumundadir. Zira Keita ya da Robben'in gidecegi yol belirgin ve durdurulmasi ihtimal dahilinde iken Schweinsteiger ve Van Bommel'in en az bes farkli yere oyunu acma konumu mevcut..

Daha da önemlisi tüm sezon boyunca Galatasaray oyunun temposunu belirleme hakkindan muaf tutulmasinin da en önemli nedeni yine bu tempoyu belirleyen orta ikiliden oyun kurma ve acma asamasinda kismen yoksun olmasidir. Bu olmadigi icin 1-0 galip gelinen hemen hemen bütün maclarda zamani gecirememis, tempoyu düsürememis ve sonucunda gelen baski ile golü yiyerek pek cok puani son saniyede rakibine vermistir.. Man U karsisinda top kontrolünü elinde bulunduran Bayern Münih'in istedigini rakipten nasil aldigini incelerken orta ikilinin oyunu yönetme, pas trafigi gibi konularda nasil kilit rol oynadigina bakabilirsiniz..

Gerek oyunun temposunu belirlemede gerekse de oyunu dogru bölgelere tasima konusunda yetkin olabilmeleri icin orta ikilinin mücadeleci ruhunun yanina ekleyebildigi teknik özelliklerinin disinda merkez oynayabilecek gözlere sahip olmasi gerekir. Bu konuda özellikle Van Bommel bu sene müthis isler cikarmistir. Oyun sikisik oldugu vakit daha top ayagina gelmeden nereye atacagini görebilen gözlere sahip Bommel'in yaninda Schweinsteiger gibi o topu tam da Ribery'nin, Müller'in,Robben'in ayagina kadar iletebilecek teknik kapasitesi de bulundurdugu vakit bazen isler tim seklinde ilerler. Bir pozisyonda hic unutmam, Van Bommel topu bes metre ilerisindeki Schweinsteiger'e verir iken ayni zamanda elleriyle nereye atmasi gerektigini de isaret ediyordu..

Velhasil, Baris Özbek'in, Mehmet Topal'in, Mustafa Sarp'in önlerindeki on numaraya topu vererek gerceklestirilen hucum organizasyonlarinin icerisinde yer alip top yekün fizik mücadeleye bagli defansif oyun anlayislari e 4-2-3-1 ya da baklavali 4-4-2 dizilimlerini iceren oyun felsefelerinde basarili oalbilir iken takimin kenar adamlarinin ileriye tasindigi ve orta ikilinin oyunun her iki yönünde de ayni sekilde yer aldigi Hollanda ekolünde isleri oldukca zor.. Böyle görevleri yapamayacaklarini bildikleri halde onlara yüklemek hem bu futbolcularin degerini düsürür iken ayni zamanda takimin bu cok önemli ve olmazsa olmaz merkezini oyun disi birakarak bütünlügü, belirleyeciligini elinden almis oluyorsunuz..

Bayern Münih, Van Bommel ve Schweinsteigeri farkli sekilde kullanarak oyunun merkezini Ribery ya da Robben'e yikip da bir sistemi cok rahat kotarabilirdi lakin bu kadar tehlikeli ve durdurulmasi zor, en önemli adaminin olmadigi durumda dahi gücünden cok bir sey kaybetmeyen takim asla olamazdi. Secenek fazlaligi o kadar önemlidir ki Robben'in attigi calimlarda dahi feykini güclendirir, atamadigi vakit diger bölgeden hucum etme sansini dogrurur ve hicbir sey olmasa dahi son saniyeye kadar sizi umutlandiracak secenekleri deneyebilirsiniz aynen Manchester United macinda oldugu gibi..

Bu senenin en iyi teknik adam performansini Thomas Tuchel, en iyi orta saha performansini da Schweinsteiger-Van Bommel gerceklestirmistir ve simdi sira en iyi forvet ki hic sasirmayacaksiniz cikan sonuca..

Shinji Kagawa Dortmund'a Dogru.!



Kagawa 21 yasinda ve Osaka takiminda oynuyor. Gecen sene oynadigi 44 macta attigi 27 gol ile takimi Cerezo Osaka'yi Japonya Birinci Ligine cikarmis ve bu sezon oynadigi 10 macta da 6 golü var. Cok ama cok ofansif bir orta sahadan bahsediyoruz. Yutupvideolari esliginde bir analiz sunarsak bilekleri kivrak,calimci(cok calimci diyelim), sutlari fena olmayan forvet arkasi ve hatta daha cok forvet oynayacak Alexvari bir oyuncu profili cikiyor ortaya lakin sadece gollerden olusan görüntülerden baska bir sonuc cikmaz aslinda.

Muhtemelen transfer 3-4 milyon arasi gerceklesmistir.(350.000 euro.! ne tahmin ama) Bu önemli zira Dortmund klubünün yeni yapilanmasinin en önemli anahtari bu oyunculardir.

Dortmund klubü yetkilileri gecmisi ve basarilari sik sik anar iken sadece Bundesliga sampiyonluguna ulasmalarina ragmen 2002 yilini cok da hatirlamak istemiyorlar. Sammer ile sirketlesme sonucu elde edilen parayi carcur ettiklerinden dolayu bugünlere sarkan bir ekonomik darbogazin olusmasina neden olmustur. Klubün CEO'su konumundaki Watzke, Magath transferini dahi engelleyen Sportif direktör Michael Zorc'u inatla tutmak istemesinin temelinde bu basarili transfer hamleleri yatar.

Subotic, Mainz klubünden 4,5 milyon euro karsiligi transfer edilmistir ve bugün devleri pesinden kosturan bu adamin fiyati 15 milyon euro civarindadir. Keza Matts Hummels da Bayern'den 4.2 milyon euro karsiligi transfer edilmistir ama degeri bugün 10 milyon euro ki ilerleyen zamanda daha da artacaktir. Barrios, Kuba da ayni sekilde 5 milyon euronun asagisinda bir rakama transfer edilip 10 milyon euronun yukarisina dogru firlamistir. Daha net ve daha acik bir kar olamaz.. Bu yüzden Dortmund klubü "yutup golcüsü/futbolcusu" olarak anilacak oyunculara yönelip kucuk miktarlara büyük yetenekleri alip piyasaya sürmek istiyor.. Baska türlü yasama sansi yok ve bunu son yillarda büyük bir basari ile sürdürdükleri bir gercek..

Iste bu acidan baktiginiz vakit elde patlayan Valdez'i üc bes kurusa gönderip yeteneklerle ve Klopp ile kendilerine güzel bir gelecek hazirliyorlar.. Yöntemi tavsiye edilesidir..

Bundesliga: En Iyi Teknik Adam Performansi.!



Bana göre bu senenin en iyi teknik direktör performansini Thomas Tuchel cikartmistir.

Sezon basi üzerinde Skibbe ile beraber durmustuk ki her ikisi de bu sezon gösterdikleri performans sonrasi en cok övgü alan isimlerin basinda geliyorlar.. Skibbe de incelenecektir ama biz bu senenin en iyisinden baslayalim.

25 yasinda yasadigi sakatlik sonrasi futbolu birakmak zorunda kalan bir adamdir Thomas Tuchel. Rangnick'in basinda oldugu bölgesel ligde mücadele eden Ulm takiminin geri dörtlüsü icerisinde Milli olabilecek kadar yükseliste iken kendisini isletme okumak icin gittigi üniversitede pek cok ögrencinin yaptigi gibi barlarda barmen olarak calisir vaziyette futboldan tamamen kopmus bir sekilde bulur.. Sakatligi tam olarak gectiginde ikinci bir futbol sansi icin Stuttgart'in basinda bulunan eski hocasi Rangnick'e basvurdugunda teknik adamligi belki de aklindan bile gecirmiyordu aslinda.. Futbolu bosver, U15'in basina gec diyen bugün Hoffenheim'in basinda bulunan Rangnick, bu tavsiyesi ile Bundesligaya muhtesem bir teknik adam kazandirdiginin belki de farkinda bile degildi.. Rangnick ve Bayern'in artik milli de olmus defans oyuncusu Holger Badstuber'in babasi ve Stuttgart okulunun önemli isimlerinden olan Hermann Badstuber onun bu yoldaki en büyük akil hocalari olarak kaldi.. Hele ki Hermann Badstuber'in ölümü onun icin cok büyük kayip olsa da artik o bu yeni yasaminda tek basina da devam edebilirdi..

Spox gecenlerde bu sezonun 18 takimini mercek altina almis ve en basarilisini secer iken üc kupada final oynamis Bayern'i degil de Jürgen Klopp'un 1.Bundesligaya cikarip ve ayni zamanda düsürdügü Mainz takimini koymus zira Mainz klubü bu kisitli kadro yapisi ile Thomas Tuchel yönetimi altinda kendi tarihinin en cok puanini toplamis, en iyi derecesini yapmistir. Buradaki analizde de belirtildigi üzere ilk yilinda daha iyi basarilar kazanmis Hoffenheim ya da Kaiserslautern ile kiyas yapilmayacak ölcüde kosullara sahiptir. Yeni cikmis ve hemen herkes düsmesini bekler iken ligin bitimine dört hafta kala düsmemeyi garantilemistir..



Tuchel, FAZ'daki o müthis röportajinda aradaki pek cok büyük farkliliklara ragmen Barcelona'yi kendilerine yakin gördügünü belirtiyordu. Barca'nin oynadigi futboldan ziyade bunu nasil gerceklestirdigi ile ilgileniyordu daha cok.. Zira Barcelona da Mainz gibi kendisine has kosullari olan bir klüptür. Mainz en iyi hocayi degil kendisine en uygun hocayi takimin basina getirir. Tuchel, Barcelona'nin iki forvetli sistemi oynatan bir teknik adami olamayacaginin üzerinde duruyor ve dolayisla en iyisinin degil kendi kosullarina en uygun olan hocanin o klupte görev yapabilecegini belirtiyor.. Keza onlar gibi milyon euroluk oyuncu alamayacaklarini söyler iken unutulmamasi gereken ayrinti olarak Barca'nin kendi yetistirdigi yedi oyuncuyu ilkonbirine yerlestirerek basariyi yakalayabildiklerini ve dolayisla onu örnek alip Rhein bölgesinin en yetenekli oyuncularini yetistirebiliriz diyerek basari formülünü Barca üzerinden sekillendiriyordu.

Mainz'in basina Rijkaard,Guardiola ya da Lippi gelseydi bu kadar basarili olamayacagini tahmin ediyoruz. Zira Mainz kucuk bir klup, mütevazi bir kadro ve dar bir bütce. Misal Kaiserslautern'in ikinci Bundesligada oldugu bir yerde burada olmalari tamamen klup yönetiminin bir basarisidir.. Mesele en iyisini, en güzelini degil en uygun olanini almaktir zira basari bir bütünün dogurdugudur.Mainz klubü genc hocalarin kendilerini gösterebilecegi kosullara sahip olmasi bir yana kendi icerisinden yetistirdikleri futbol adamlari ile ayakta kalmaya zorunlu kilinmistir.

Tuchel, bir yil öncesi A genc takimi ile Mainz'i sampiyon yapmis bir adam. Bir klup yönetimi klubü 2.Bundesligadan birincisine cikaran teknik adamini kovuyor ve üzerine cok da düsünmeden genc takimin basinda olan ve 1.Bundesligada hic calismamis, deneyimsiz bir adami klubün basina getiriyor. Sezon basi Mainz klubü haric hic kimse Tuchel hakkinda bir fikir sahibi degil iken klubün kendisinden baska ona güvenen tek bir insanoglu da yoktu. Üstelik arkasindan geldigi teknik adam, klubü basariyla bir alt ligden üste tasimis idi.. Simdi söyleyin, Klopp, Tuchel'in karakterleri midir yoksa Mainz klubünün yönetim basarisi midir böyle genc teknik adamlar yetistirmek ve bunlardan faydalanmak ?



Ben her klupte basarili olamam diyor ve bence bu farkindalik cok önemli. Mainz'in basina herhangi birisi gelemez, buraya uygun yapisi olmasi gerekir diye de devam ediyor. Bugün Almanya'nin en cok konusulan ve ilk devre sonucunda bundesligist oyuncularin en basarili buldugu hoca olan teknik adamin gelecek planlari da bu görüsleri dogrultusunda sekilleniyor. Tuchel, ileride bir gün yurtdisi deneyimi yasamak istersem Avrupada bir klubün genc takiminin hocasi olarak calisabilirim diyerek herhangi bir seviyeye ait olmadiginin altini cizer iken belirli konularda basarili isler cikaracaginin farkinda olarak mütevazi durusu bir yana Magath gibi basarili oldugu kosullarin farkinda bir adam görüyoruz ki ünlü olmaktan ve daha pek cok konumdan uzak bir yasam sürmek istemesi de bir baska hedefi. En son gittigi Atletico Madrid - Real Madrid macinda doksan bin kisinin icerisinde hissettigi taninmazlik/bilinmezlik duygusunun da güzelliginden dem vuruyor..



Burada onun taktiksel güzelliklerini islemek istedim cok ama materyal bulma konusunda sikinti cekiyorum. Misal son ceyrekte oynanilan Frankfurt macinin icerisinde Andreas Ivanschietz'i sonradan oyuna alip sonradan yine oyundan taktik geregi cikarip yerine bir baskasini koyar iken tamamen oyun ici sistemler savasinin tarihini yaziyordu. Onun oyun icerisinde artik bir on numaraya degil kenar adamina ihtiyaci vardi ve bu yüzden henüz yeni oyuna girmis takimin yildizini cikarmakta beis görmez iken yerine oyuna soktugu Trojan'in ortasi da golü getiriyordu. Sonucta o hakliydi, takimin mac icerisinde sistem degisikligine ve kenar adamina ihtiyaci vardi.. Sadece Skibbe'nin Frankfurt'una karsi mac icerisinde üc degisim birden yapabiliyor ve Tuchel bu yüzden "Taktik Kurnazi" olarak yaftalaniyordu henüz ilk senesini yasadigi Bundesligada..

4-3-3, 4-2-3-1, 4-1-4-1 ve hatta 3'lü defansi dahi basariyla uygulamaya koyabilmis bir taktik dehasidir Tuchel. Tuchel herhangi bir taktigi iceren oyun felsefesinin uzmani degil daha cok taktikler üzerinde dönüsümler saglayarak kosullara göre oyunculari farkli disiplinler icerisinde sahaya yerlestirebiliyor. Frankfurt macini doksan dakika izleyebildigim icin söyleyebilirim ki muhtesem bir karsilasma olmustur ve Tuchel'i en iyi anlatan maclardan birisi bu 3-3'lük Rhein derbisi macidir.

Skibbe daha macin basinda Mainz önünde Meier ile 2-0 öne gecti. Gole ihtiyaci olan Tuchel ikinci yariya Nürnberg macinin basinda kirmizi görüp de ufak bir cezaya carptirilan Ivanschietz'i sag bekinin yerine alarak basladi ve her yerde bir kayma gerceklesti lakin macin basinda üstünlüge sahip olan Skibbe'den kontrolü tekrardan eline aldi. Korkmaz'in kirk yilda bir cekebilecegi sutu ile tekrardan üstünlük kuran Frankfurt, kontrollü oyuna dogru gecis yapar iken buna karsilik henüz ikinci yarinin basinda aldigi takimin en cok kazanani ve yildizi konumundaki Ivanschietz'i kenara alip Trojan'i sahaya sürdü. Oyun icerisinde Meier'i geriye cekip merkezi bir kat daha kuvvetlendiren Skibbe karsisinda kenarlara inme zorlulugunu görüp müdahele etti. Ivanschietz ikinci yari girdigi oyunda sadece 37 dakika kalabildi. Sonradan oyuna aldigi Trojan'in kanadindan yaptigi ortaya Bance kafayi vurunca gol de puan da geldi..

Ligin ilk iki macinda 4-2-3-1 dizilimi ile sahaya cikip hem Leverkusen ve ayni zamanda Hannover karsisinda beraberligi koparan Tuchel, Van Gaal'in Bayernine karsi 4-1-4-1 ile farkli bir taktiksel anlayis ile sahada yer alarak her bir kimildanisi gözünden kacirmayan Van Gaal'i sasirtarak evinde bu ligin sampiyonunu maglup edebilmistir..

Sonraki maca da 4-1-4-1 ile cikan Tuchel, Bochum karsisina deplasmanda Noveski-Bungert-Svenson üclü defansi ile cikarak ilk defa 3-4-3'ü denemis ve Bochumu deplasmanda 3-2 yenerek cikisini sürdürmüstür.

Her macin böyle bir "taktiksel" hikayesi vardir zira baska türlü bu kadar puan mümkün olamazdi. Mainz klup tarihinin en iyi derecesini, konumunu elde etti.



Cokca defa teknik adam kiyasinda iki önemli ayrimin üzerinde durduk. Motivator ve Taktisyen. Ve fakat oyunculari cesitli müziklerle, danslarla ve elbette konusmalarla maca hazirlayan Tuchel, her ikisinin karisimi bir kimlige sahip.

Mevzu su ki bir doksan dakikanin icerisinde dahi olan-biten duruma karsi cesitli varyasyonlar deneyen bir hocanin buna karsilik oyunculari da idare edebilmesi gerekiyor. Thomas Tuchel, Hoogland'i ilk defa bek pozisyonundan cikarip orta sahanin sagina yerlestirmis,Heller'i ise bunun aksine beke kaydirmis, oyuncularin dengesini sarsmistir. Isyan edenler karsisinda onlardan bu isi daha gördügünü anlatip farkli pozisyonlarda oynayabileceklerini onlarin anlayabilecekleri bir dilde anlatmistir. Ivanschietz onun en büyük özelliginin motivasyon yönü oldugunu belirtir iken tüm bundesliga yorumlarinda ise o bir taktik canavari olarak yaftalaniyor.. Hoogland bu senenin en göz alici performansini sergiler iken Magath bonservisi elinde olan bu oyuncuyu devre arasinda haliyle kacirmiyordu..

Onu dinlediginiz zaman ayaklari ne kadar yere basan bir adam oldugun hemen anliyorsunuz. Almanyanin Ajax'i olarak addedilen Stuttgart okulunda hatri sayili bir vakti geride biraktiktan sonra muadilleri olan Löw-Rangnick-Robin Dutt gibi isimlerden belki de en büyük farki taktisyenliginin yanina klup sefligini de ekleyebilmesidir. Ben gelecek yillarda bu motivator konumunda olan teknik adamlarin klup sefligi ya da sportif direktör olarak yasamina devam edecegini düsler iken taktiksel anlamda yetkinligi olan insanlarin da sadece bu ise konsantre olabilecegi görevlerle donatilacagini düsünüyorum.. Cok yerde bu basarildi -GS haric- ve fakat ne olursa olsun her ikisini de icerisinde bulunduran, her kosula göre ayak uydurup futbol pratik zekasi olan insanlarin bu iste bir adim daha önde oldugunu düsünüyorum. Tuchel, gelecek yillarda cok daha iyi olacak ve isminden siklikla bahsettirecektir..

Spox: Top 11.!



Pek cok 11 cikacak.. Bu ilki Spox'den..

Mainz kalecisi Müller'i 1 numaraya oturtulmasi hosuma gitti zira cok begendigim bir kalecidir ve bu sene cok güzel performans göstermistir. Yedegine de Butt'u yazmislar ki o da dogrudur.

Defans dörtlüsüne pek katilamayacagim aslinda.. Bordon cok kaliteli ve cok güzel isler cikartsa da takim savunmasinin meyvesini yemistir biraz.. Mertesacker'dan onu öncelikli kilan biraz bu kollektif savunmanin ve defans futbolunun getirisi.. Keza buraya yedek olarak da Matts Hummels ve Chris'i yazmislar Frankfurt takimindan.. Lakin ben Chris'i en cok defansif orta saha olan halini sevmisimdir..

Orta saha ise Kroos'un da Bayern'e gelmesiyle tam bir Bayern Münih orta sahasi olmus durumda. Spox'in yedek olarak yazdigi iki isim de tanidik: Mesut Özil ve Nuri Sahin.

Forvette ben Barrios'u almazdim. Burada Barrios as kadroda ve yedek olarak Kiessling ile Pizzaro var. Barrios'un kacirdigi goller Nuri Sahin'i yedege zimbalar iken kendisini burada tutundurmus. Oysa Stefan Kiessling bu ilk onbirdeki yeri hakeder iken Barrios daha cok Pizzaro ile beraber yedek olmalidir.. Keza Kuranyi de besinci isim olarak anilabilir.. Lakin su kesin ki tartismasiz bu senenin en iyi forvet performansini Edin Dzeko göstermistir. Tek bir elestiri noktasi dahi olmadan sezonu tamamlamis, muhtesem bir is cikarmistir.. Birazdan da bu senenin en iyi teknik direktör performansini buraya getirecegiz ve pek tahmin ettiginiz bir isim olmayacaktir..

9 Mayıs 2010

Van Gaal'in Sampiyonluk Konusmasi.!



Az önce oldukca keyifli gecen Amsterdam serüveni sona erdi ve ilk defa tüm hafta sonu boyunca tek bir mac izlemeden haftayi sonlandirdik.. Gelir gelmez oynanilan maclarin gollerine bakar iken Bayern'in geleneksellesmis Belediye binasinin önünde yapilan Sampiyonlu kutlamalarinda Van Gaal'i ve o müthis konusmasini gördüm.. Kisaca cevirirsek eger:

"Ok.. öncelikle burada görüyorum ki pek cok kadin var. Ayni zamanda Anne. Sampiyon takimin antrenöründen onlara büyük bir öpücük.."

Ve.. ve.. Kimin en iyi defansi var ?

"FC BAYERN.! FC BAYERN.!

"En iyi hücüm kimde ? ?

"FC BAYERN FC BAYERN"

Ve bu yüzden biz sampiyon olduk ve sadece Münih'in degil..

Gelsenkirchen'in de..

Bremen'in de..

Hamburg'ta da..

Biz Almanya'nin en iyisiyiz ve belki de..

Avrupanin.!"
................

Bayern eyaleti Almanya'da bir kac yil önce devlet olmak istemistir, ayrilmak.. En azindan Katalanlara yakin bir özerklige de sahip olmuslardir.. kendilerine ait yasalari ve daha pek cok haklari ile.. Su konusma sonrasi sanirsin Bayern eyaleti topyekün savasa kalkip bagimsizligini kazanacak, öyle gaza getirici.. Bu adam antrenör degil General derken ne kadar dogru bir yaklasim göstermisler, simdi cok daha iyi anliyorum..