14 Ekim 2008

Gecen Haftalarda Bundesliga.!



Bundesliganin devami bu haftadan sonra baslayacaktir lakin gecmis yedi haftada neler olup bittigine dair iki satir karalamak da ritmi yakalamak ve bütünlügü saglamak acisindan önemli oldugunu dusunuyorum. Ayni zamanda hemen her sey bir bütünün parcasi oldugu ölcüde güzel ve keyifli gelecektir. Futbol degil hemen her konuda bu böyledir. Zambiya liginden belki cok güzel top oynayan iki takimin macini, cok güzel olsa dahi kimse izlemek istemez. Zira oyunculardan liglerine kadar kimse bir sey bilmemektedir, herhangi bir bütünden ayri tek basina güzel mac cok da güzel olmuyor haliyle. Pek cok "gereksiz" gibi görünen ayrintiyi buraya girmemin sebebi budur. Maillerde bir arkadas Oliver Kahn Portresinden sonra Oliver Kahn'in macini izlemek istedigini belirtiyordu. Artik ona daha cok hakim, daha baska görüyor ve daha cok ayrintiyi algilayabilecek düzeye geliyordu. Bu yüzden "bu da lazim miydi simdi" demeden bir bütün olusturma cabasi icerisinde gayet spontan aklima ne gelirse kucuk bir özet niteliginde.. zira her seferinde sil bastan tanim cok da kolay ve hos olmuyor..

dedikten sonra baslayim.


46. Bundesliga sezonu digerlerine oranla biraz daha cilginca, biraz daha alisilmisin disinda bir baslangica sahne oldu. Sonuclar inanilir gibi degildi. Misal,Hamburg tüm tarihi boyunca yedi hafta sonra liderligi hicbir daim alamamistir.
bunan mukabil Bayern münih yedi hafta sonunda bu kadar kötü en son 34 yil önce(ortalamasi bu) olmustur. Bayernin kötü baslangicina ithafen



Hoffenheim'in cikisi konusuldu. Ligin cokca defa üzerinde gecen sene durdugumuz yeni yildizi Hoffenheim idi. Bir takim nasil sinif atlar sorusunun en güzel cevabini veriyordu milyarder Dietmar Hopp. Yildizlara saldirarak kalici bir büyümeyi gerceklestiren bir takim ben görmedim. Hopp da bunu görmemis olacak ki genc yildiz adaylarini köyüne davet ederek o bölgenin takimi olma yolunda hem tesislesme, kurumsallasma ve ayni zamanda sportif basari olarak muhtesem bir sekilde ilerledi. Hopp, Abramovic degil. Almanyada yasalar geregi hicbir insanoglu bir klubun sahibi olamaz, yüzde 51 hissesine sahip olamaz ki yüzde 49'unu satan, halka acilan tek klup de Borussia Dortmund dur. Sammer'in carcur ederek bitirdigi bir miktar paraya sahip olmustur ama cok sey de kaybetmistir baska acidan.. Velhasil cok iyi bir baslangic yapti Hoffenheim lige.

Almanyanin Ismail Güldüren'i olan Maik Franz ve Guerero.!

11 sari-kirmizi kart cikti ki geride kalan haftalarda ki bundan daha azini ilk yedi haftada görmedi Bundesliga. Bir düzeye cekildi futbol alman liginde. Cok daha keyifli oldu, cok daha izlenilir oldu ki cok önceki postlarda toplamda varolan gelisimden bahsetmistik. Krizden bahsediyor insanlar ve bu olumsuz ekonomik durumdan yine en az etkilenecek olan ligdir Alman Ligi. Zira daha önceden ayrintili bir sekilde verdigimiz bilgi esliginde söyleyebiliriz ki Avrupanin en iyi bes liginden toplamda kar yapan sadece Bundesligadir.


Sertligin az oldugu yerde futbol vardir. Son 24 yilin en cok gol atilmis yedi haftasidir ve elbette bunda Leverkusen'in yeni transferi Patrick Helmes'in attigi yedi gol ile payi oldukca büyük. Baska acidan her takim büyük-kücük demeden futbol oynama cabasi icerisinde. Bayern karsisinda defans yap, Bremene karsi saldir, vur, kir yok.



Paul Potts'u ilk youtube'daki videosunda görmüs idik. Bu gibi konularda sürekli beni bilgilendiren youtube manyagi arkadasa sahibim. Sonrasinda birden Telekom'un reklamlarinda oynamaya, Kahn'in jubile macinda ve ayni zamanda 46.sezonun acilis sahnesinde gördük. Avrupa Yakasindaki Gülenay gibi bir durusu var, her izledigimde adamin basina bir sey gelmis gibi üzülüyorum onca reklam su bu parasindan köseyi sanki o dönemmis ki "ah yazik yaa" filan diye ic geciriyorum.

Velhasil bu sezon onunla basladi bir kere...


En büyük merak konusu Klinsmann idi. Elestirildigi kadar da övüldü. Toplamda umutluydu herkes ondan ama ben islerin bu kadar kolay olmayacagini cok iyi biliyordum. Hitzfeld ve hatta eklemek isterim ki Magahth gibi teknik adamlarin arkasindan gelmek cok zordur. Bu ikisi ile ilgili bir anektod var oyuncular sürekli her yerde bahseder, fikra gibi. bakin ikisi de söyle:

-Titanic'in kaptani Hitzfeld olsaydi ne olurdu ?"

-Kimse ölmezdi zira herkes karaya ulasacak düzeyde yüzme bilmeyi ögrenirdi

Cunku Hitzfeld yoktan varedebilir, her ne kadar o belirli bir idman ve antrenman ile oyuncu gelisimi konusunda essekten hicbir zaman at yapilamayacagini ve ayni sekilde bu kadar kolay olsaydi transfer denen zamazingoya hic ihtiyac kalmayacagini soyleyerek bir sinir cekse de gercekten elindeki oyunculari sonuna kadar cok iyi kullanabilen, onlara yeniden sekil verebilen bir hocadir. Hamit'in ortasahadaki ofansif oyunu Schalke de var miydi ki ? Milli takimda da keza sag bekten öteye gecememisti ya da Ribery bu kadar istikrari nerede saglamis ? Unutulan yildiz Demichelis onun rotasyonu ile tekrardan milli takima kadar yükselmistir filan.. Baska acidan Kahn gibi lider oyuncunun kaybi takimi cok ciddi etkilemisti. Bu sene Galatasarayin da gizli sorunlarinin basinda Hakan Sükürsüzlük de yatar.



Klinsmann kadar soru isareti olan diger isim Michael Rensing idi. Ben, bu adamin yeteneginden bir gram dahi suphe etmiyorum, cok acik ve net, cok yetenekli bir kaleci. Bundan önce oynadigi 27 bundesliga macinda Bayern yenilgi yüzü görmemistir keza oynadigi Sampiyonlar Ligi yari final-ceyrek final maclarinda da ayni sekilde. Bayern bu sezona gelesiye kadar Rensing saha icerisinde yenilgi görmemis idi. Ayni sekilde muhtesem kurtarislar, sunlar bunlar.. herkes biliyordu ve ona güvenilerek yola cikildi. Ve malasef su ana kadar gösterdigi performans hayal kirikligi yaratti. Rensing ve hatta Klinsmann sevdasi ayni zamanda Bayern Münih klubunun milliyetci bir cizgi icerisinde hareket etmesinin ürünüdürler ve bu konu baska bir postun konusudur ayni zamanda..


Diger yakada ise Martin Jol cok da iyi baslamadi. Böyle giderse eger Hamburg Comeback krali olacak. Cok kötü oynadigi maclari biraz da sansi ve ayni zamanda Joker oyuncu sayisinin fazlaligindan ve bunlarin basarisindandir. Yoksa misal Karlsruhe ve Leverkusen macini oynamadan kazandilar.. Yine de güclü bir karakteri var bu klubun. Her daim korkulur, Bayern henüz bu takimi Alianz-Arena'da yenememistir ve acilis macinda da yenemediler..



Ligin ilk yedi haftasinin en güzel oynayan takimi tartismasiz Bayer Leverkusen idi. Bol bol Michael Skibbe de anildi bu günlerde. Muhtesem hücüm organizasyonlari.. Helmes elbette cok yetenekli bir genc forvet velakin inanin bana attigi gollerden ziyade onu nasil topla bulusturduklarina bakin. Ligin ilk macinda dortmund karsisinda kendi evinde 3-2 yenilmelerine ragmen Klopp'un takimi deyim yerindeyse dagittilar.. Deplasman galibiyeti ile evinde maca cikan Stutgart'i ise hem oyun ve ayni zamanda skor olarak ezip gectiler.. Birazcik futboldan keyif alan her insanin bir Leverkusen macini seyretmelerini isterdim.. Kadro olarak yas ortalamasi 23 kusur idi su zamanda 24 olmus, bir kac insanoglu yaslanmis, dogum günleri gelmis olacak. Hoffenheim ile beraber gelecegin takimidir. Bu takim gecmis zamanlardaki Lucio,Ze Reberto,Ballack,Voronin,Berbatov'larini icinde tasiyor.. Vidal,Castro,Kieslling,Barnetta,Helmes, Rolfes gibi..



Hannover bu sene kesin düsecek dedigim Cottbus ile golsüz berabere kalir iken.

Hannoverin teknik adamini da cok begenirim, Dieter Hecking. Aachen'i ikinci lige cikardi belki ama oynattigi futbol muhtesemdi. Misal Gladbach da üstelik cok güclü bir ikinci Bundesligadan cok iyi sonuclar alarak yukari cikmistir ama asla bir Aachen futbolu oynayarak degil.

Velhasil cok kötü basladi lige Hannover. Gecen sezondan göze carpan Hucum gücü eksikligini Mikael Forsell ve Jan Schlaudraff'i alarak kapatmis olmasina ragmen kötü bir baslangic yapti. Akabinde Bayern Munihi dahi yenecek seviyede bir cikis gerceklestirdi ki tamamen bekledigim bir durum idi.


Ilk iki hafta sonunda Lider Bundesliganin bana göre hic de sürpriz olmayan takimi Hoffenheim oluyordu. Sadece onlar ilk iki maci galibiyet ile kapatiyorlardi. Nijeryali genc yetenek Obasi'nin yoklugunda sahneyi Demba ba aliyordu. Tam bir 9 numaradir. Yakin zamanda daha iyi bir cikis yakalayacaktir diye düsünüyorum. Baslarda Leverkusen ya da Bremen gibi göze hos gelen top oynamiyorlardi ama dengeli ve karakterli bir durusu vardi. Kontralari cok iyi ve her daim tehlikeli olacak bireysel yetenekleri üst düzeyde olan futbolculardan kuruluydu hoffenheim.


Lige Bayern kadar olmasa da cok da iyi baslayamayan Bremen takimina Pizzaro geri geliyordu. Bayern Munih ve akabinde Chelsea maceralarindan sonra tekrardan Werder Bremendeydi. 1,5 milyona alip 8 milyona Bayerne sattiklari yildizi yeniden kiralik olarak dahi olsa klube cagirdilar.. Ilk maca yetisemeyen Pizzaro Schalke macinda sahadaydi ve beklenilen golünü de gelecek haftaya sakliyordu.

Oturmamis iki takimin mücadelesi her bakimdan beraberlik tasiyordu sirtinda ve galibiyeti koruyamayan Bremen, bir puana razi oluyordu ve iki hafta sonunda cok da iyi bir görüntü cizmiyordu cunku Diegolari yoktu Mesut da o zamanlar henüz beklenen patlamayi yapmamisti.



Alexander Baumjohann ilk kez ilkonbirde basladigi macta kucuk messi olup muhtesem gol attigi karsilasma.. Gladbach'in elle tutulur iyi oynadigi belki de tek mac. Ikinci Bundesligayi bu kadar rahat ve seri galibiyetlerle gecmis bir takimin bu denli kötü baslangicina bir neden bulmak oldukca zor. hem Pizzaro ve ayni zamanda Diego gelecek haftalar icin umut verici birer gol atsa da mac asagida görüldügü üzere Gladbach'in galibiyeti ile ona eriyordu.


Baumjohann V Werder Bremen - video powered by Borges


Bremen'in formsuzlugu üzerine benim gördügüm en buyuk sorun Mertesacker'in yokluguydu Diego'nun yaninda. Mertesacker defansin sefidir. Görünürde Naldo cok daha hayirli isler yapiyordur belki ama yönetici pozisyonundadir Mertesacker. Cannavaro gibi bu isi sanat eseri kivaminda yapamasa da onun yoklugu cok sey demektir Bremen icin.




Herkes Bayernin ne zaman seri galibiyetlere baslayacagini merak ediyordu. Berlin maci bu acidan ümit verici olsa da aslinda Bayernin neseli günlerinin son kismiydi.

Klinsmann, takimi tanimiyordu. Köklü degisiklikler yapiyor ve bunun oturmasi icin gereken zaman icerisinde sürekli tökezliyordu. Misal Demichelis'in yeri ile oynuyor. Bu adan eskiden defansif orta sahaydi. Velakin Hitzfeld ile defansin göbegine cekildi rotasyonda. Öyle güzel tutturdu ki burada tekrardan milli takima cagrilmalar, Hamburg'da muhtesem bir sezon gecirdikten sonra gelen van Buyten'i yedege atmalar.. Cok sevdi yerini. öyle cok sevdi ki Hitzfeld ihtiyac aninda orta sahaya koydugunda isyan etti. Milli takimdaki yerimi kaybederim dedi.. tartisma büyüdü, Hitzfeld yola getirse de o bölgeyi ne kadar yadirgadigi alenen ortadaydi. Klinsmann'in buyuk hatalarindan birisidir bu oyuncunun yeriyle sürekli oynamasi.

Sonrasinda Ribery yok ve bence cok önemli bir oyuncu olan Hamit Altintop. Altintop'un dikkat ceken en önemli özelligi orta sahada sonuca yönelik oyun anlasiydi. O oynadigi zaman diliminde gol ya da onun bir önce aninda hep yer almistir. Sakatliklarin yaninda diger eksiklikler söyledir:

1- Kaleci sorunu. Rensing cok hata yapti ve misal Bochum macini kazanabilirlerdi ve belki bugün dönen pek cok tartisma da baslamamis olurdu, önemli bir eksigi.

2- Lidersizlik. Van Bommel, ki Lincoln'u alamayan Magath'in daha dün onun yerine son anda transfer ettigi isimdir, kaptan oluyorsa Lidersizlik cok ciddi bir sorundur. Kaptansizlik demiyorum, herkes kaptan olur ..

3- Transfersizlik. Sezon sonu onca sampiyonluk ve basarilara ragmen daha iyisi icin hemen herkes ve bütün futbolcular gerekli bölgelere yildiz oyuncu alinmasini istedi ama Oddo harici bir transfer olmadi. Oysa diger takimlar isi cigrigindan cikarircasina abartti. Haliyle öyle kolay da olmuyor galibiyet serileri..



Leverkusen, Hoffenheim'i dagitti deyim yerindeyse. Sadece ilk alti dakikada alti gollük pozisyon ürettiler ki Hoffenheim'un bu korkusuz futbolu bunu kaldiramadi. Bu mac cok ilginc idi. Yanimdaki diger bundesliga manyaklari ile derin bir tartisma ortami dogdu. Her iki takim da 23 kusur yas ortalamasina sahip ve iyi bir futbol oynarken kim yenecek idi ? Ben Hoffenheim'i her daim takdir eden, hakkini veren bir insan olarak futbolunu leverkusen kadar begenemiyordum ve ciddi bir Leverkusen fanatigiydim o dönem icin. "Dagitacak" dedim, zira Skibbe'nin oturttugu muhtesem bir sisteme sahiptiler. Hoffenheim heyecanini yeni yeni yeniyordu daha ve Leverkusen kadar organize degildiler.. Konferans olarak seyrederken Bundesligayi Stutgart macina geldigi anda görüntü uyuyordum ben o zaman. Velakin Leverkusen-Hoffenheim maci da macti yani.. Hoffenheim, kadrosunu cok fazla bozmadi, Wellington geldi ki yavas yavas isindirdilar takima. Bu yüzden birinci Bundesligada sudan cikmis baliga da dönmediler. Cok genc ve cok tehlikeli oyunculari var.. Bugüne kadar Demba ba yildizlassa da ben hala Obasi'yi bekliyorum. Leverkusen ise Labadia'nin teknik adamligi ölcüsünde bir gelisme gösterecektir. Fürth'ün basinda iken Fürth her zamanki gibiydi, ben bir fark göremedim ve simdi Skibbe'nin yoklugunda görecegiz ne kadar iyi ?




Ruhr Derbisi. Son dönemlerde hep Bundesliganin acilis maclarinda sahne oluyor. Schalke gecen sezon oynamadan yenmisti Christian Pander sayesinde. Daha önceden de belirttim bir daha üzerinden geceyim Fenerbahce Alex'i kaybederse hemen bu adama yönelsin derim ben. Zira o kadar güzel korner-frikik kullaniyor ki Schalke pek cok maci Bordon'un, Westermann'in kafalariyla oynamadan aliyor.. 4-1 lik mac bu sekildeydi ama simdi ?

3-0'dan maci verdiler.. Haksiz bir beraberlige imza atti Klopp'un ögrencileri. Iki kirmizi kart bir yana Frei'in o muhtesem golü de bariz Ofsayt idi. Pander demis iken ikinci kez Kirmizi görüyordu ki affedilmez bir hata. Zaten ayni zamanda Rap müzigi "icra" eden bir adamin sahadaki halinden her daim korkacaksin..

Klopp'un takimi iyi oynamiyordu ama sonuc aliyordu. Ikinci Bundesliganin gelmis gecmis en pahali futbolcusu olan eski ögrencisi Subotic'i alan Klopp bu oyuncunun golleri ile kah üzlüyor kah seviniyordu zira Subotic bir kendi kalesine bir diger kaleye golleri atiyordu. Baska acidan son derece yetenekli bu defans oyuncusu Amerika,Bosna,Sirbistan ve Almanya adina oynama hakkina sahip idi. Sirbistani sececekmis babasindan kaynakli diye haber almistik en son..





Hamburg Leverkusen macini diger iki maci gibi geriden gelip kazandi belki ama Schalke gibi Leverkusen de hakem kurbaniydi. Mac baslar baslamaz o Leverkusen yine muthis ataklarini ardi arkasina siralarken rakip kalede iki gol buldu, bes tane kacirdi. Tam da bu esnada henüz ilk yari bitmemis iken bir kirmizi cikti ki evlere senlik.. Sonrasinda gayet güclü kadrosu olan Hamburg biraz da Jokerinin -o zamanlar Joker idi Petric- sayesinde maci 3-2 aldi..




Ben Decking'e güveniyordum. Güzel futbol yavas yavas geliyordu ve patlama Gladbach'a oldu. Hamburg en son ne zaman bes gol atmis bir takima inanin hatirlamiyorum ama iste basta da belirttigimiz gibi Forsell,Schaudraff gibi takviyelerle takimi güclendirdiler ve sonuc..




Bayern ile Bremen, son yillarin almanyadaki en cekismeli maclarina sahne olmaktadir. Bayern'in bundesligadaki basari baz alindiginda en buyuk rakibidir. Ben ve pek cok insan Bayerni bu kadar aciz ve rezil bir durumda görmemistir kendi evinde.. Iki genc adam macin yildizi ve yenilginin sorumlusu durumundaydilar. Mesut Özil ve Rensing. Gecen seneden basladigi o güzel ara paslarina bu sezon daha da cok sahada kalmasindan dolayi artirarak devam etti. Sol ayak cok ince görüyor, cok iyi kesiyor , cok cok.. Kosmuyor hic belki ama zamani geldigi vakit yaptigi deparlara da hayret ediyoruz.. Benim kosmuyor dedigim adam gecen cuma oynanan u21 macinda öyle depar atti ki oyuncunun sagindan atip solundan gecip yüzde yüzlük bir gol hazirladi, inanamadim.. Velhasil cok güzel bir gol ve iki golde yüzde yüzlük katki ile macin yildizi iken Rensing icin de durum oldukca kötüydü.

Hamburg ilk yenilgisini Magath'in takimi karsisinda aliyordu: 3-0. Lider olmasina ragmen soyleyebiliriz ki ite-kaka maclari almis ve takim oturmamistir. Neves'in oturmasini beklerken joker olarak addedilen velakin artik ilkonbirin degismez ismi olmus Petric'in akliyla attigi goller ile puanlari, UEFA'da turlari gecmistir. Elbet bu takimda her daim iyi oynayan bir oyuncu daha vardir: Ivica Olic. Bizim ilic'in iki model üstü diyelim.. Ki beni sasirtan diger isim de Gueroro olmustur. Cok formda basladi ve cok güzel form tuttu. Sorun daha cok defansindaydi. Atoubanin disiplinsizligi sonucu gönderilisi, sakatliklarin en cok bu bölgede olmasi.. Onu da astiklari vakit seyretmek istiyoruz Martin Jol'un takimini..

Wolfsburg ise dengeyi bir bucuk senedir oturtamadi gitti. Gecen dönem muhtesem bir cikis yakalamis ve sezonu tarihinin en iyi derecesi yani besinci olarak kapatmisti. Takimin her seyi Magath'dir. Üc ayri görevi var. Sezon öncesi flas transferler yapmisti ki birisi de Mahir Saglik idi. Mahir golünü de atti bir yillik olan mukavalesini de uzatti Wolfsburg. Musimovic, iyi bir oyuncu olsa da ben o bölgeye cok daha sik bir isim alirdim. Lincoln sesleri dolasti daha baska isimler de geldi gecti ama oturtamadi on numarasini. Dzeko, forma girdi.. Grafite ayni sekilde gecen sene oldugu gibi istikrarli görüntüsünü devam ettirir iken italyanlar istikrar sorunu yasadi. Velhasil, henüz magath korkutucu degil ama her daim bu takimla oynayan beraberligi göz önüne alsin derim.


Su kesin ki Daum'un elinde cok iyi bir kadro yok. Novakovic gibi güzel bir golcüleri var, Adil Chihi gibi genc yetenekleri ama hepsi de bu. Ümit Özat'in yoklugu da etkiledi takimi. Oynadigi dönem icerisinde son derece güzel isler yapti ki ben gercekten Ümit Özat'i seyretmeyi seviyorum. Umarim geri döner takima.. Taner Yalcin ise artik Almanya icin oynayacagina karar vermis. Sadece Frankfurt macinda 88.dakikada oyuna girdigi icin bir performans analizi yapamayacagiz. Yine de daum, daumdur ve


onun takimi arka arkaya cok fazla kötü sonuc alamazdi. Schalke'yi evinde bu golle gecerken bir sonraki hafta Gladbach'i evinde son saniye golüyle deyim yerindeyse yerin dibine dogru gönderiyordu.

Keza Hannover de ayni sekilde ve ayni hafta Bayern'i evinde yenerek bitmeyecek gibi görünen tartismayi da baslatmis oluyordu Klinsmann üzerine..


Bremen takimi inanilmaz sempatik gelir bana. Ofansif futbolu cok iyi oynamasi bir yana mutevazi durusu her daim takdir edilir tarafimdan. Tam da bu klubun kendisine göre bicilmis bir teknik adami vardir. Cokca defa beraber roportaj yapan diger teknik adamlar kücülmüstür yanlarinda, Thomas Doll gibi. hicbir zaman heyecanlanmiyor gibi gelir bana.. Baska acidan bu takimin gercekten bir karakteri, kimligi var. Bremenli arkadaslar derler ki Borowski'nin gidisi kimseyi üzmedi cunku o Bayern'e yakisir bize degil. Havali bir tipmis Borowski. Suyum, buyum diyengillerden.. neyse efendim bir Hoffenheim maci oynandi ki huh.. bir daha bir daha bir daha o maci öyle seyretmeliyim dedik...

Maca hizli baslayan Bremen ve daha sonra ve anti-futbolun karsisinda olan durusu ile kendine gelen Hoffenheim. Bence bu macin bir baska anlami sudur. Hoffenheim acik futbol oynamayabilirdi, Bremeni evinde kim yenmis ki biz deyip kapanabilir, diegolarinin basina bir adam diker ve sekilde belki bir puan, belki son dakikalarda golü ile üc puan en kötü bir sifir yeniliriz deyip de maca cikabilirlerdi. Bizim anadolu takimlarinin temel mentalitesi budur. Galatasaraya karsi, Fenerbahce'ye karsi istanbulda rakibin oyununu bozmak üzere plan gelistirirler.. Hoffenheim bunu yapmadi, belki 4-1 geriye düstü ve hatta tarihi fark da olabilirdi ama futbolunu oynadi, muhtesem bir mac seyrettirdiler izleyenlere. Ve o macin sonucunu belirleyen de son haftalarin "Mini-Diego"su olarak adlandirilan Mesut Özil oldu. Ayni yerden ücüncü golünü atarken biz futbolseverler sonuna kadar doyduk o maca..

Mahir atti, Mesut Özil costu peki Sinan Kaloglu ?

Schalke karsilasmasinda da atmisti. Sinan, iyi bir teknik adamin ellerinin altinda. Marcell Koller burada Podolskiyi kesfeden adam olarak bilinir ve güzel bir hocadir. Sinan Bayern'e karsi golü atti ve hazirladi ayni zamanda.. ISte bu Sinan'in ortasinda Bayern'in kaosunun baslangici oluyordu.

Haftaya neler olacak, hep beraber görecegiz..

5 yorum:

Mesut Ulukök dedi ki...

Çok güzel bir inceleme olmuş, eline sağlık borges.:)

serkan utlu dedi ki...

geçmiş haftaların telafisini iyi yapmışsın.. bu arada biliyormusun Bundesliganın en çok hoşuma giden tarafı (kendi blogumda da söylemişimdir bunu)maç çekimleridir. Almanlar harbiden maç yayını konusunda oldukça profesyoneller . münich-bremen maçını izlerken en çok dikkatimi çeken noktlardan biriydi ..özellikle dünya kupasının maaç yayınlarıda mükemmel ötesiydi .allianz arenadan maç syretmek keyif olsa gerek...

Borges dedi ki...

Mesut Ulukök: Saolasin..

Serkan Utlu: Dogrudur, kesinlikle ben o farki cok daha derinden hissediyorum cunku hemen her Pazar Alman liginden Türkiye Süper Ligine bir gecis oluyor..Ama önemli olan nokta bence su: almanlar her takimina esit sekilde tanitim hakki taniyorlar. IKinci ve ücüncü liglerini dahi öyle güzel ortaya koyuyorlar ki cok saglam temelleri olmus oluyor ve en cok da ben ligimize bunu getirmek icin ugrasirdim ve bana göre gelisim de bu sekilde baslardi..

serkan utlu dedi ki...

o konuda haklısın...bizim türkiyede 3 büyüklerin maçları dışında diğer takımların maçları uyduruk pilot kameradan (sadece tek açı)özensiz bir şekilde 1kaç dakikacık veriliyor..uyuz bir durum.. bu arada saha içinde tepelerde uçup duran tuhaf kameraların mucidide almanlar olsa gerek..

Adsız dedi ki...

bende kamera çekimleri konusunda almanları tek geçerim. özellikle mesutun hoffenheim karşısında attığı goller inanılmaz açılardan çok yönlü görebildik. acaba borges digitürkle bundesliga kıyaslamasını birde fiyatlar üzerinden yapsa. ne kadar kazıklanıyoruz bi öğrensek.