Dünyanin en büyük golcüsü kimdir diye soruldugu vakit pek cok insanin cevabi asagi yukari bellidir: Gerd Müller.. Öyle bir oyuncu düsünün ki istatistikleri aradan kaldirdiginiz zaman algilayabileceginiz bir yetenek ortada cok yoktur. En iyi oynadigi maci doksan dakika izlediginiz zaman burada bir futbol yetenegi vardir diye bir hisse kapilmayacaksiniz kesinlikle.. O kendisini sadece gollerin sürekliliginde anlatir. Kazanmadigi herhangi bir kupa yoktur ve ulastigi bütün kupalarin icerisinde imzasi cok belirgin bir sekilde vardir zira tabelada onun ismi yazilir, digerlerinin aksine.. Gerd Müller anasinin karnindan topu kaleye dürtükleyerek dogmus gibidir. "Nasil" yaptigi bilimsel teze konu olacak sekilde "siradan" olmasi onun anlasilmasi konusunda insanlari yormustur. Oldukca basit, oldukca siradan, bazen degerek, dokunarak, dürterek topu kaleye gönderir.. "Bombaci" lakabina sahip olsa da cezasahasi disarisindan attigi gol sayisi tek tüktür. O dar alanda top kendisine geldigi andan itibaren onu iki kale diregininden icerisinden filelere bulusturmayi düsünür, "nasil" oldugu yine cok önemli degildir. Sirti dönük vaziyette oda arkadasi, takim arkadasi, milli takim arkadasi, milli takim oda arkadasi, kaptani olan Beckenbauer'in sürdügü topun kendisine iletilmesi bir takimin gol yapmasi icin yeterli aksiyonu saglamis olmasi demektir. Sirti dönük vaziyette kendisi tutan ve arkadaki liberonun da kendisine yaklasmasi dahi o topun cizgiyi gecmesine engel olamayacaktir. Bilinen gercek budur, nasil gectigi, kicini, basini,omzunu nasil kullandigi önemli degil, sonuc ortadadir.. Ve böyle bir yetenek yüz yilda bir daha gelir mi bilmiyoruz... Bu hikaye O'nun ve o da ..
..3 Kasim 1945 yilinda Nördlingen kasabasinda dünyaya gelmesiyle baslar.. 20.yüzyilin en büyük golcüsü olarak anilacak olan Gerd Müller 9 yasinda dogdugu kasabanin takimiyla ilk ciktigi idmanda kaptani tarafindan "Bu siskoyu buraya kim getirdi" cümlesiyle karsilanir.. O "sisko" daha ilk macinda üc gol atacak olmasi bir yana 18 yasinda gerceklestirecegi transferinden önce takiminin bir sezonda attigi 204 golün 180 tanesine imzasini koyacakti. 20 bin kisilik sehirimsi takiminin köy takimlari karsisinda üstünlügü sonucu 15-20 gol farkin yasandigi ortamda önemli olan gollerin sayisinin üc basamakli olmasi degil onlarin yüzde doksaninin ayni isimden cikmasidir. Üstelik Gerd Müller, diger oyuncularin aksine ayni zamanda dokumacilik üzerine egitim alir iken idmanlarin pek coguna katilamaz durumda bunu gerceklestirir.. Benzer istatistiklere hemen her yerde kavusacak olsa da bu gibi elestiriler onu ömrünün sonuna kadar takip edecektir zira onu dünyanin en iyisi yapan özelligi atilan kücük gollerin sürekliliginden, sürekli golü atmayi basarmasindan ileri gelir..
Rasyonellige ve analitik düsünmeye kendimi adamaya calissam da bazen bu hayatin icerisinde sansa da yer vermek gerekir diye düsünüyorum. Güney Bölgesel liginde ileride Avrupayi basarilariyla sarsacak olan kadronun 20 yas ortalamasina sahip en önemli isimleri olan Sepp Meier, Franz Beckenbauer ve Gerd Müller üclüsününün bulusmasinin temelinde tesadüf etkeni bir hayli fazladir. Sepp Meier, oyuncu oldugu bir macta zorunluluktan dolayi kaleye gecip oniki gol yedigi zaman Bayernlilerin dikkatini "kaleci" olarak cekip Bayernin yolunu tutmus iken Franz Beckenbauer cocukluk hayali olarak gitmek istedigi klup olan 1860 Münih ile oynanilan bir mac icerisinde rakip takimin oyuncusu ile dalasip ondan bir tokat yemesi sonucu tercihini Bayern Münih klubünden yana kullanmak zorunda kalmisti ve bu üclünün golcü olaninin Bayern Münihe gelis hikayesi ise bu isimlerden cok farkli degil..
Bayern klubünün o dönem muhtesem bir scout ekibi ya da oyuncu taramasi gibi özelliklerinden ziyade onun yolunun cok istedigi ve kadroya girebilecegini düsündügü Nürnberg ya da onu isteyen 1860 Münih klubüne degil de Bayerne düsmesinin nedeni bir Kuaför'dür sadece.. O dönem Münih ilinde yaklasik 20 tane subesi bulunan Kuaförün sadece Bayern'in degil Almanyanin da ilk profesyonel menajeri olan Schwan'a Gerd Müller'i önermesiyle baslamistir bu mucizevi yolculuk.. Güclü kadrosu ve fazla milli oyuncusu oldugu icin forma sansi bulamayacagini düsündügü ve en basindan beri pek de gönüllü olmadigi sehrin en büyük klubü konumunda olan 1860 Münih'in Müller'in kapisini calacagi zamandan tam bir saat öncesi Bayern Münih yetkilileri oyuncu ile görüsmeye gider. Müller, imza atacagi son saniyeye kadar 1860 Münih klubü ile görüstügünü sanir ve o büyük basarilar yasayacagi Bayern Münih'e transfer oldugunu sözlesmeyi imzalayacagi zaman ögrenir. 1964 yilinda henüz Güney Bölgesel Ligde(Bundesliganin bir alti) oynayan Bayern Münih klubü 5 bin mark karsiligi Gerd Müller'i transfer etmistir. Ve her sey biraz da böyle baslamistir..
Gövdesine göre kisa bacaklari olan 1,74 boyunda yaklasik 80 kilo agirliginda olup 64 santimetre genisliginde bele sahip ve belki de futbolcular arasinda dönemin en büyük kalin baldirlarina sahip olmak gibi garip fiziksel özelliklere sahip futbolcuyu dönemin teknik direktörü Tschik Cajkovski görür görmez sok olur ve cocuklugunda yasadigi tecrübeyi ona bir daha yasatir:
"Bu halterciyle ben ne yapayim.. Bu figür ? Mümkün degil bunun futbol oynamasi.."
Yeni takiminda ligin ilk on macinda Müller idmanlarda cok fazla gol atmasina ragmen Cajkovski tarafindan oynatilmaz. Dönemin Bayern Münih baskani Neudecker, eger Müller'i teknik direktör kadroya almazsa bir daha maclara gelmeyecegini beyan eder ve bu baski sonucu Gerd Müller ilk macina Freiburg karsisinda cikar. Ilk Bundesliga macinda iki gol atmayi basaran Müller, bir daha o formayi sirtindan cikarmaz ve bölgesel ligde yeni takimiyla oynadigi ilk sezonunda 26 mac icerisinde 33 gol atarak Bayern Münin'inin 1.Bundesligaya cikisinda önemli rol oynar. O artik Cajkovski'nin "halterci" yakistirmasi ile asagiladigi caylak degil "Kücük, tombul Müller'im" diye yaklasim gösterip en sevdigi futbolcusu olmustur..
*Gerd Müller, saha kenarinda müdahale edilen Maier'in yerine kaleye gecer iken..
1965/66 sezonundan Bayern Münih artik 1.Bundesligada mücadele etmeye hak kazanmistir. Bu baslangicin "Bombaci" icin belki de en ilginc maci ligin dokuzuncu haftasinda karsilastigi HSV Hamburg karsisindaki mücadelesidir. 71 000 insan maci izler ve büyük sürprizlere gebedir. Mac icerisinde Sepp Maier dizinden sakatlanir ve disarida müdahale edilir iken Bombaci kaleye gecmek durumunda kalir. Uzun süre konusulacak bir performans sergiler zira Gerd Müller bu süre icerisinde unutulmaz bir kaleci performansi ortaya koyar. Maci deplasmanda 4-0 alan Bayern Münih, ayni sehrin iki takimi olamaz diyerek 13 sayfalik itiraz mektubuna neden olan kurulus yilinda 1.Bundesligaya alinmamasinin acisini cikartircasina maclar oynar ve ezeli rakibi 1860 Münih'in Sampiyon oldugu yil Bayern tabelada ücüncü olur. Bu Bundesligaya ilk cikis senesinde elde edilmis dereceler arasinda en iyisi olarak uzun yillar hafizalarda kalacaktir ve Rehhagel'in Kaiserslautern'i ikinci ligden birincisine cikarip ilk yilinda Sampiyon olmasiyla tahtindan ancak 32 yil sonra indirilecektir.. Bunun yani sira DFB kupasini da kazanarak büyük süpriz gerceklestirirler. Gelecek güzel günlerin habercisidir ve takimin üc önemli ismi vardir. Kalecisi Sepp Maier, onun önündeki forvete kadar alani kullanan ve Gerd Müller ile muhtesem verkaclari gercekelstirecek olan liberosu Franz Beckenbauer ve tüm bu güzellikleri sonuclandiran insan Gerd Müller. Ilk yilinda 33 mac sonucunda 15 gol atiyordu ve henüz o daha yeni yeni isiniyordu Bundesligaya..
Gerd Müller ikinci Bundesliga sezonunda 32 macta 28 gol atarak Lothar Emmerich ile beraber Bundesliganin gol krali olur. Her ne kadar Bayern o sezon altinci olsa da o herkesin ve özellikle de Alman Milli takiminin teknik direktörü Helmut Schön'ün dikkatini cekmistir. Zira ilk yilinda kazanilan Fedarasyon kupasi nedeniyle katildiklari Kupa Galipleri Kupasini da kazanir Bayern Münih.. 21 yasinda ilk milli macini 12 Ekim 1966 yilinda Turgay Seren'in Ankarada 50.milli macindan dolayi altin madalya ile ödüllendirildigi müsabakada oynar. Burada gol atamaz ama ikinci milli macinda Arnavutluk'a dört tane birden atar Bombaci. Oynayacagi 62 milli macta atacagi 68 gol ve yakalayacagi mac basina 1,097 gol orani mac sayisi göz önüne alindiginda inanilmazdir. Güzel günler baslamistir artik onun icin..
21 Augustos 1967'de o sezon ilk defa "Almanyanin en iyi oyuncusu" ödülüne layik görülür ve Uschi Ebenböck ile evlenir Gerd Müller. Evliliginden hemen önce Avrupa Kupa Galipleri Kupasini kazanarak ilk Avrupa Kupasini da kaldirmis oyuncu ayni zamanda Bundesliganin gol krali olmus olan adam artik baba gibi gördügü Tschik Cajkowski'den ilk tebrigi de alir. 1967/68 sezonuna evli olarak giren Müller, 33 Bundesliga macinda 19 gol atar. Ne takimi ne de kendisi üst düzey bir performans gösterir ama bu aslinda sadece firtina öncesi sessizliktir zira bir sonraki sezon Almanyada bir efsane tam anlamiyla dogmustur artik. Bayern Münih, 1968/69 sezonunda sampiyon olur ve takimin en önemli oyuncularinin basinda gelen Müller 30 lig macinda 30 gol atarak ikinci kez gol krali, ikinci kez Almanyanin en iyi oyuncusu ödülünü alir.. Ödülleri, golleri hep yereldir ve artik Almanyanin en iyisi iken yaklasan Dünya Kupasinda kendisini disariya da tanitmanin zamani gelmistir kesinlikle..
1970 Dünya Kupasi onun en sevdigi turnuvadir. Bombaci formunun zirvesinde katilir sampiyonaya zira sezonu 33 macta 38 gol atarak Bundesliga gol krali olarak tamamlamistir.
Turnuvada attigi 10 gol ile gol krali olur.. Bugün yüzyilin maci olarak anilan 1970 Dünya Kupasi yari final macinda Alman milli takimi Italya karsisinda elense de 1970 Dünya Kupasi, finalinde bizzat onun golüyle Dünya Sampiyonu oldugu 1974'den daha önemlidir zira bu takim daha baskadir, 70 Alman milli takimini ileride tüm zamanlarin en iyi kadrosu olarak anacaktir..Bir baska efsane Uwe Seeler ile müthis bir forvet ikilisi olusturur, Beckenbauer ile birlikteligi ve uyumu zaten Almanyada saglamistir coktan ve her sey muhtesemdir ona göre.. En degerli golü süphesiz ki dört yil sonra Hollanda karsisinda atacaktir ama ona göre en güzel gol Ingiltere'yi 67.dakikaya kadar 2-0 yenik götürdükleri maci 2-2'ye getirip uzatma dakikalarinda kupanin disina cikaran ve macin galibiyet golü olan Gerd Müller yarim volesidir.. Müller bu golü hayatimin en güzel golü olarak yaftalayacaktir.. Italya ile ciktiklari yari final macinin uzatmalarinda bes golün atildigi yüzyilin macinda iki gol de Gerd Müller'den geliyordu ve bu onu finale götüremese de Turnuvanin gol krali yapmaya yetiyordu.. Ayni zamanda Gerd Müller Avrupada yilin futbolcusu secilir iken ilk defa bir Alman oyuncu bu ödüle layik görülüyordu.. Velhasil ofansif futbolun ayyuka ciktigi ve gerek eledikleri ingiltere gerekse de elendikleri italya macinin temposunu, heyecanini hicbir zaman unutmayacaktir. O en cok 1970 Alman milli takimini ve bu turnuvada oynanilan futbolu özleyecektir..
Dünya Kupasi sonrasi Bayern Ligi ikinci bitirir iken Müller 22 gol ile yine takiminin en cok gol atan oyuncusu oluyordu. Arkasindan Bayern Münih'in bugün Sampiyonlar Ligi olarak anilan Sampiyon Kluper Kupasina ambargo koymasi gerceklesir. Müller, üc kez üst üste bu kupayi Bayern Münih ile kaldirir iken hepsinde en cok golü atan adam olacaktir, ondan daha iyisi, daha cok gol atani ne takiminda ne de turnuvadaki herhangi bir takimdaki futbolcu olamaz..
Nasil ki 70 Dünya Kupasi öncesi 38 gol atarak o müthis arenaya Avrupa Gol Krali olarak gitmisse 1972 Avrupa Sampiyonasina ise daha da abartarak bugün hala gecilemeyen rekoru gerceklestirerirerek katilim gösterir. 1971/72 sezonunda oynadigi 33 mac icerisinde tam 40 gol atiyordu Gerd Müller.. Bayern Sampiyon olur iken o da Bundesliga ve Avrupa Gol Krali oluyordu.. Avrupa Sampiyonasini kazanan Almanya'nin ve turnuvanin yine en golcü oyuncusu Gerd Müller olur iken kendi yasamini, tarihini rakamlardan ibaret kilacak sekilde matematige ceviriyordu attigi goller ile..
Sayisiz goller atmasina, basarilarina ragmen en degerlisi dedigi hemen herkesin artik her karesini ezbere aldigi 1974 Dünya Kupasi Finalinde attigi her bakimdan belirleyici olan o goldür. Turnuva boyunca bir degil iki adam tarafindan tutulmus, Kariyerinin de zirve noktasidir. 70'de gol krali olmus, 72 yilinda Avrupa Sampiyonu ve 74'de de Dünya Kupasi..
1974 yilindaki o müthis finaldeki golden sonra eglendiler.. costular.. Lakin o bu eglencenin, bu coskunun adami degildi kesinlikle. Futbolun disinda futbolun hayatina olan diger yansimalari kabul etmeyen farkli bir karakteri vardi Gerd Müller'in. Yanindaki adam Real Madrid'e gider iken o 100 bin marklik Barcelona teklifini reddediyodu zira bu kadarisi bile fazlaydi ona aslinda.. Dünya Kupasi kutlamalarina Fedarasyonun futbolcu eslerini davet etmemesini bahane gösterip Milli takimi 28 yasinda o zaman Breitner ile beraber biraktigini acikliyordu. Sonradan Breitner geri dönse de o bir daha milli takima dönüs yapmadi zira onun bahanesiydi Fedarasyonun futbolcu eslerine olan tutumu.. Müller, futbolu sever, o dünya kupasindaki golü atmayi ister ama hepsi bu kadar. Resim aldatmasin, partilerden filan hoslanmaz, stres, sikinti onu yormustu ve bunun birazini alip karisina, cocuguna daha cok vakit ayirmak istedi. Sadece iki Dünya kupasi oynasa ve 28 yasinda Milli takim kariyerini sonlandirsa da onun attigi golleri gecmek icin dünya 32 yil daha Ronaldo'yu beklemek durumundaydi.. O..
Kaiser gibi degildi.. Birbirlerine zit karakterler iyi anlasirlarmis derler hep. Burada da hikaye biraz böyle. Kaiser ne kadar disa dönük, lider ruhlu ise Gerd Müller de o kadar ice kapanik ve sadece sahada yildiz olan bir karaktere sahiptir. Onlar beraber geldiler Bayern Münihe. Sepp Maier ile birlikte bu üclü sifirdan bir dünya markasi yarattilar. Geldigi günden beri oda arkadasligi yaptigi Beckenbauer onun icin biraz daha baskaydi. Hem saha ici hem de saha disinda bir dostluk söz konusu. Müller'i gerek Bayern Münih klubünde gerekse de Alman Milli takiminda en cok besleyen belki en cok verkaca girdigi adam Beckenbauer'dir. Bugün Müller oynasaydi muhtemelen daha cok gol atardi ama Beckenbauer o sekilde orta sahayi gecip Müller ile bulusamazdi belki ama o dönemin yavasligini ve adam adama savunmanin avantajini kullanip libero/defansif orta saha pozisyonundan Müller ile gol arkadasligi yapabiliyordu Kaiser.. Gerek verkaclari gerekse de hem klup hem de milli takimda yapilan oda arkadasligi nedeniyle aralarinda müthis bir dostluk ve uyum olusmustur. Onun takimdan ayrilip Amerikaya gitmesi
.. kariyerinde ilk ve son defa olmak üzere mac icerisinde oyundan cikarilmasindan on gün sonra Bayern'i birakip Mülller'in de Amerikaya Fort Lauderdale Strikers takimina gitmesine neden olmustur. 1979 Subat ayinda oynanilan Frankfurt macinda teknik adam Csernai onu erken bir sekilde oyundan cikardigi vakit artik takimin Müller'i istemediginin bir göstergesiydi ve o tek tek golleriyle insa ettigi efsane Bayern Münih'in gelecek planlarinda artik bulunmuyordu. Amerika ona artik yoruldugu futbol meslegini biraz daha part time yapma firsatini sunuyordu. Alti ay orada top kosturup alti ay Münih sehrinde tatil yapiyordu. Futbol oynadigi sürece aslinda her sey planladigi gibi mükemmele yakin bir hayati ona sunuyordu bir sekilde.Florida da en büyük hatam dedigi "Steak Restoranti" acan Bombaci kariyerini bitirdikten sonra restoranti kapatip ülkesine geri dönüs yapti.. Ne olduysa bundan sonra oldu..
Bosluga düstü.. Ne yapacagi hakkinda hicbir fikri yoktu. Muadilleri klup baskani ya da teknik direktör olur iken o imza dagitip ünlülerin katildigi turnuvalarda mac oynamanin disinda kalan tüm vaktini televizyon karsisinda gecirmeye basladi. Karisiyla olan kavgalari ve bu futbolsuz sikici hayatin icerisinde icki, onun en yakin dostu oldu. Onu aslinda ilgisizlik ya da "unutulmusluk" degil daha cok "futbolsuzluk" vurmustur. Hicbir zaman daha fazla ilgi, oldugundan daha fazla hatirlanmak gibi bir derdi olmadi. Kariyerinin zirvesinde iken millli takimi birakmis, cesitli astronomik teklifleri reddetmis bir insanin her seyi sadece futbol oynamak ve gol atmak üzerine kuruluydu.. O tutku olmasa daha icerisinde de golü o denli tutkulu bir sekilde isteyemez, düsünemez ve bugünlere de gelemezdi kesinlikle.. Beckenbauer Amerikaya Almanyada yasadigi vergi sorunu ve daha cok para kazanmak icin giderken Müller, Amerika Güney Liginin ekndisine sundugu alti ay futbolun yaninda alti ay tatil nedeniyle gitmistir.. Ve fakat her sey bittigi anda ne yapacagi konusunda bosluga düsüp bunalima girer.. Neredeyse karisi dahil her seyini kaybedecek noktada alkolik bir sekilde gezinir iken basta Hoeness olmak üzere Beckenbauer gibi arkadaslari yani Bayern ailesi ona yardim elini uzatti. Önce dört haftalik bir alkol tedavisine ikna edildikten sonra tam anlamiyla iyilesip
Hoeness tarafindan Bayern Klubünün kaleci antrenörü olarak ise alindi. Klup icerisinde cesitli görevlerde bulunduktan sonra bugün Bayern amatör takiminin yardimci antrenörü olarak görev yapiyor ve 2010 yani bu sene 65 yasinda emekliye ayrilmayi düsünüyor..
Nasil bir Golcü ?
Her ne kadar Yüzyilin Maci olarak addedilen 1970 Dünya Kupasi yari final macinin uzatma dakikalarinda Müller'in attigi iki gol sonrasi spikerin "tipik Müller golü iste budur" söylemi olsa da ben daha cok onu en iyi anlatan gollerin 26 Mayis 1972 yilinda Münih Olimpiyat Stadinin acilis maci olan Almanya-Rusya macinda attigi gollerini görüyor ve buraya aktariyorum zira benim icin "tipik" Müller golleridir hepsi.. 49 ve 65.dakikalar arasi, yani 16 dakika icerisinde dört gol atmayi basarmistir bu macta..
Gerd Müller'in kariyeri boyunca attigi saysiz gollerin en önemli özelligi oldukca siradan olmasidir. Elebtte muhtesem voleler, Atletico'ya oldugu gibi muhtesem asirtmalar da var ama ortalamasina baktiginiz vakit pek cogu siradan, olagan gollerdir. Basit bir vurus ve hatta topu kaleye dürter, vurmaz. O kafasi, kolu,bacagi, kici, omzu yani vücudunun bütün organlariyla gol atmis bir adamdir. Gözü toptan mac icerisinde bir saniye dahi ayrilmaz ve bugün bu icgüdüye sahip olup böyle son vurus özelligi olan bir golcünün cok daha fazla gol atacagina inanir insanlar.. Zira gecmiste oldugu gibi basinizda bir belletmen misali adam markaji uygulayan defans ve libero ikilisi yoktur, sistem bugün icin Gerd Müller'in cok daha fazla gol atmasini saglar..
Aniden döneceksiniz, sürekli olarak rakip defansin-kalecinin olasi hatalarini gözetleyip bunlari degerlendirmek icin orada, dogru yerde olacaksiniz.. Düsünürseniz pozisyon coktan gecip gitmistir, düsünmeden sadece gole yönelik eylem yapacaksiniz, Gerd Müller böyle bir seydi. 89 dakika boyunca onu cok iyi tutabilirsiniz ama gözünüzün önünden bir saniye icerisinde kacip o yine golü atacaktir, böyle bir icgüdü, böyle firsatciligi doguran bir takipcilik bugün hicbir golcüde yoktur ve belki zamaninda eliyle Avrupanin Gol Krali ödülünü verdigi Tanju Colak, Gerd Müller'de olan firsatciligin ve golcü icgüdüsünün sadece ceyregine sahip olarak bunu basarmistir..
Önemli olan "nasil" oldugu degil o topun iceriye girmesidir. Herkesin golden ümidini kestigi bir anda sahneye o cikar. Cokca zaman hic kimsenin golü beklemedigi o dar alanda ne yapip edip golleri atip takimini galibiyete sürüklemistir. icgüdüsünü betimlemeye gerek yok ve fakat takipciligi, gözünün sürekli topda olmasi ve kalecilerin, defans oyuncularin hatalarina olan konsantresi bugünün golcülerinde kendisinin eksik buldugu yetenekten ziyade bakis acisidir.
Filipo Inzaghi, onun en büyük hayranidir ve ona en cok yaklasan oyuncudur da. Bugün onun bu piyasada gecmisteki futbol ortamindan cok daha fazla is yapacagini, cok daha gol atacagini ve yaklasik degerinin 100 milyon euro oldugunu belirtir. Lakin bu mümkün müdür ki ? Daha fazlasi olabilir mi buna da bakmak gerekir..
Istatistiksel acidan Gerd Müller.!
Daha önceden de söyledigimiz gibi 68 golü 62 milli macta atmayi basarmistir. Ondan daha iyisi mac sayisi göz önüne alindiginda Fontaine'i bir kenara birakirsak sadece altin kafa macar Sandor Kocsis.. 427 Bundesliga macinda 365 gol atmistir. Tam 7 kez Bundesliga gol krali olur iken her zaman takiminin en cok gol atan oyuncusu olmayi basarmasi bir yana 1971/72 döneminde bir sezonda attigi 40 gol bugün hala Bundesliganin gecilemeyen rekorudur. (Arkasindaki isim o sezon 22 gol atmistir ). Bir sezonda en cok gol atan isim odur, en cok gol atan ikinci isim de odur. (1969/70 sezonunda 38 gol ) ücüncü isim de yine odur. (1972/73 sezonunda attigi 36 gol) 12 sezon boyunca gol kralligi listesinde Bundesligada ilk üc icerisinde yer alan tek golcü yine sadece odur. Almanyada 30 gol barajini sadece bir kez olmak üzere gecen 4 futbolcu vardir (Heynckes,Uwe Seeler,Lothar Emmerich, Dieter Müller) ve fakat Gerd Müller bu baraji tam 5 kez gecmistir. En az 20 olmak üzere oynadigi mactan daha fazla gol atmayi tam 5 kez (1969/70, 1971/72, 1972/73, 1975/76, 1976/77) basarmistir. Gecen sene sadece Grafite, bu kategoriye 25 macta 28 gol atarak kendisini eklemistir. Sadece 2 Dünya kupasinda oynamasina ragmen attigi 14 gol, Ronaldo tarafindan 2006 yilinda gecilesiye kadar tam 32 yil onu Dünya Kupasi tarihinde en cok gol atan oyuncu yapmistir. 1970 yilinda attigi 38 ve 1972'de 40 lig golü Avrupanin En cok gol atan oyuncusu yapmistir. Katsayisi o dönem olmadigini düsünürsek tüm Avrupa Ligleri icerisinde en cok golü atan oyuncu konumunda olmustur. Bugünkü adi ile Sampiyonlar Ligi olan turnuvada tam 4 kez gol krali olmayi yine o basariyordu.. Edmund Conen ile beraber Dünya Sampiyonasinda hattrick yapan iki alman oyuncudan birisidir. Velhasil o golcüdür, nasilligini tartisabilirsiniz ya da kendi kriterlerinize göre estetik bir yargi koyabilirsiniz ama ondan daha iyi bir golcü olmadigini ben bugün cok iyi biliyorum..
Dogdugu kasaba ona stadin ismini bahsetmis.. Sayisiz ödüllere, en iyi yüz, en iyi on en iyi efsane onbir gibi secimlerde hep onun ismi olmustur. Lakin en önemli vurguyu da Franz Beckenbauer yapmistir.
"Bugünkü Bayern Münih'in temelinde onun golleri vardir ve biz onun golleri sayesinde bugünkü konuma ulasabildik. O olmasaydi Bayern Münih efsanesi de olmazdi"
11 yorum:
Tabiki onları unutmak mümkünmü?
Eline sağlık borges.
Yazının hepsini okudum. Yalnız Müller'e Jardel muamelesi yapılır çoğu zaman. Müller evet fırsatçıdır ama tek meziyeti fırsatçı olması değildir bence. Belini çok çabuk döndüren bir adam bir kere. Hem de o kalın beli. İkincisi ise deparı da olan bir adam. Olduğu yerde bekliyor veya iyi yer tutuyor, ayağına gelirse atıyor izlenimi garip geliyor bana. Sen ne düşünüyorsun tam anlayamadım ama ben bunu çok haksızlık olarak görmüşümdür.
Kaan: jardel daha jenerik goller atar ama bu dünyada bu adamdan daha firsatci bir adam yoktur. Simdi tüm mesele o dar alanda topu kaleye göndermek üzere gelistirdigi yetenegini anlatmak bir bakima. Vucudunu cok iyi kullanir, yer yer hizli bir sekilde rakibi ekarte eder, son vurusunun cok iyi oldugunu söylemek artik komik bir nitelendirme. Pozisyon almasi, her yerden kalenin ucunu görmesi ve hepsi..
Gollerini seyretmek acaip keyifli geliyor bana digerlerinin aksine. Nasil o firsati yakalamak icin cabaladigini görmek. Bu gole olan tutkunun golü dogurmasi gibi bir sey.
Ii yer tutmasi kadar gole dogru atilimi da müthistir. Jardel, hareketsizdir, Müller kadar dahi top teknigi yoktur, bitirici vurusu üst düzeydedir ve fakat kiyas kabul etmez, sinif farki vardir.
Sen neymişsin be Gerd Müller... :)
Teşekkürler Borges, zevkle okudum.
Borges üstad sen bilirsin bunu mutlaka. Sanırım bir Avrupa Kupası maçı ve Real Madrid'e karşı bir gol bu. Bayern golü yedikten sonra, tekrarı gösterilirken gol oluyor ve ancak tekrarını izletebiliyor televizyon. Hangi goldü bu? Zamanında babamın en çok etkilenerek anlattığı adamlardan biriydi Gerd Müller, en çok da bir şekilde gole ulaşma becerisini anlatırken verdiği örnektir bu sürekli.
Yazı her zamanki gibi gene harika, eline sağlık. Fazla yorum bırakmasak da sıkı takip ettiğimizi belirteyim, yazılarını eksik etme hiç bir zaman, özellikle portreleri.
adam kitap gibi yazı yazmış lan okuyosunuz madem teşekkür felan edin şurda!
Cagri: Benim tekrarinin izlenebildigi gol olarka hatirladigim iste burada verdigim örnektir biraz da.. Real Madrid 76 daki karsilasmada atiyor .. Goller cok güzel ama hatirlamiyorum sahsen.. Atletico golleri cok iyidir, estetiktir de. Muhtesem bir asirtma filan var, baban kesin o dönemin insanidir, bilir ve o maclari unutmaz.. BU portrede isleyemedigim ,uzun olur diye araya katamadigim detaylar var, icimi acitiyor biraz bu :) Ama daha baska portreler olacaktir, isin keyfi bu.
tA: Yok, tesekküre hic gerek yok. Keyif aliyorum ben ve ciddi anlamda mail ile tesekkür eden de oluyor zaten. En azindan öyle bir sikayetim eksiklik yok. yukarida da söyledim, tek sorun vakit.. vakit olsun da kimse yorum yapmasin, ben yazayim edeyim.. Sagolasin yine de ince düsüncen icin.
@ borges
Kesinlikle büyük klas farkı var Jardel ile arasında. Ama fırsatçı fırsatçı diye fazla vurgulanmasından mıdır nedir (daha fırsatçısını ben de görmedim o ayrı), olduğu yerde durup koca maç sadece bir vuruş yapıp maçı alan Jardel gibi bir adam sanıyor izlemeyenler. Oysaki gerektiği an iyi deparlar patlatıyor Müller. Çok daha üst sınıfta bir adam dediğin gibi.
Hakikaten ellerinize sağlık.Benim babamın da kahramanıdır Müller.Sahada futbolcu yeteneği göremezdiniz ilk bakışta demişsiniz. Kısa bacaklı sakallı tipine bakınca bu mu futbolcu derdim ben.74 dünya kupası finalinde attığı golu küçükken belgeselde görmüştüm, çocuk aklı hiç beğenmemiştim.Şimdi anlıyorum o goldeki dehayı; arkasına düşen pası hiçbir Hollandalının alamayacağı yere doğru ama mecburen geriye kontrol.Geriye bir adım ve gerisindeki topu düzeltmeye ihtiyaç olmadan kısa bacaklarına rağmen topu Jongbloed'in uzanamayacağı yere doğru bir plase.
O dönemden oyunu bugün bile geçerli olan yegane oyunculardandır. FM'deki "poacher" olayının yaratıcısır Bomber.
en super adamlardan biriymis gerd muller ama 74te kupayi hollandanin elinden almasi yuzunden kizarim biraz kendisine:)
Acaip guzel bir yazi borges,ustteki bir postta belirtildiği gibi fazla yorum yapmasak da sürekli okuyoruz ve şu türkçe futbol blogger aleminin en sağlam yazarlarından birisin,nazarlara gelmeyesin...
Kaan Kavuskan: Aslinda nitelendirilen kismi önemlidir. Ben Mülleri Müler yapan, 20 degi lde 40'a yakin gol attiran özelligini buraya aldim. Yoksa attigi goller bazen görülesidir, gol vurus ustaligi, topu saklayisi, koruyusu yer yer orta sahaya yardim eden oyun anlayisi vesaire. Ama bugün buraya konu ettiren, Dünya Kupas idenildigi vakit on futbolcunun arasina sokan özelli nedir, üzerinde duruilan nokta bu. Hrubesch'i anlatsaydim eger onun pek cok özelliginden ziyade muhtesem kafasinin üzerinde dururduk cunku onu o konumuna tasiyan özelligi odur ama onun disinda varolan özellikleri de mutlaka ki önemlidir ya da iyidir, lakin biraz da bu bakis acisi. Müller, cok özelligi olsa da "firsatci olmasi" "icgüdüsel olarak gole yönelmesi" onu tanimlar.. Bu güdünün dogurdugu hareketlerin bir ortalamasi yok cünkü. Bunu top takipciligi haric belirli bir plana göre yapmiyor. Cokca defa kendisi dedi, böyle bir yetenegi ögrenemezsinz, dogustan sahip olabilirsiniz ancak..
Kromme: Müller'in sevilmemesinin bir baska nedeni ya da estetik bulunmamasinin diyelim.. Jenerik olmus önemli/degerli gollerin "tipik" müller golü olusundandir. Oysa Real Madrid'e doksana taktigi ya da Atletico Madrid macinda yaptigi asirtmayi Dünya Kupasinda yapabilseydi herkes cok baska bir Müller portresi canlandiracakti kafasinda.. O golleri yutupdan seyretmeni isterim.
footballmaster: Tesekkürler güzel düsüncelerin icin. Sagolasin..
Yorum Gönder