28 Mayıs 2010

Yeni Kaptan: Philipp Lahm.!



Almanlarin inanci odur ki Milli takimlari her daim güclü kaptanlarin liderliginde basariya kosmuslardir. Kaptanlik hem milli takim ve ayni zamanda büyük basarilarin yasandigi kluplerin icerisinde belirleyici role sahip olmustur. Michael Ballack'in yoklugu aslinda saha ici takima yaptigi katki acisindan üzücü olsa da cok büyük calkantilara sebebiyet verecek ölcüde agir bir eksiklik durumu degildi lakin Michael Ballack önderliginde uzun zamandir oynayan bu oyuncu grubunun birlikteliginin saglanmasi acisindan eksikligi oldukca önemlidir. 33 yasinda uluslararasi tecrübesi fazla olan oyuncunun takim icindeki gücü inanilmazdi. Bu yer yer kendisini "en büyük benim" konumuna getirse de Almanya bu gibi futbolculardan olumlu bir sekilde faydalanmasini biliyor ve gerekirse kimi tavizleri vermekten de cekinmiyor.

Bayern Münih'in Sampiyonlar Ligi finalindeki en büyük eksikligi böyle bir oyuncunun yoklugu sonucu takimin cektigi mental sikintidir. Takim Kaptaninin belki de en önemli görevi mental sorunlarin yasandigi dönemde takima sahip cikmasi, güc vermesidir. Kaptan ayni zamanda takimin oynayacagi sistemin belirlenmesi asamasinda ya da sonrasinda takima adapte edilmesi konusunda antreör ile beraber hareket edip takimin gizli yardimci teknik direktörüdür.

Bu gibi özelliklere sahip degilse en azindan saha ici formu en iyisi olmak zorundadir. Sürekli gol atan ya da takim icin cok önemli bir oyuncu olan kendiliginden lider pozisyonuna gelir.. O güven "performans" ile de saglanir ya da birlikte olmak zorundadir.. Mahalle maclarinda cok iyi diye bellediginiz abinizin takimda olmasi sizin dahi performansinizi belirler, "kesin bu maci alacagiz" hissi ile sahada topa girmenize neden olmasi gibi bir sey..



Almanya tarihinde üc kez Dünya Kupasini üc farkli ve güclü kaptaniyla kaldirmis ekiptir.

1954 Bern Mucizesinde kaptan Fritz Walter idi. Takim ici birlikteligin saglanmasindaki önemli rolü bir yana eger bu isim Almanlarin ünlü teknik adami Sepp Herberger'e göl kenarinda yapilan gezi esnasinda oda arkadasi Helmut Rahn'in kadroya girmesi gerektigi fikrin vermeseydi belki de bugün böyle bir mucizeden bahsetmiyor olacaktik zira en önemli gol takim kaptaninin tavsiyesi sonucu kadroya girmis oyuncudan gelmistir final macinda..

1974 Dünya Kupasinda ise kaptan Franz Beckenbauer idi. Birinci grup maclarinin final macinda Dogu Almanya'ya kaybetmeleri sonucu hem grup liderligini kaybediyordu ve ayni zamanda Bati Alman medyasinin hedefi oluyordu takim. Iste tam bu sirada Helmut Schön Beckenbauer ile Gerd Müller'in kaldigi odayi tiklatiyor ve kaptanindan yardim istiyordu. Mental olarak cökmüs takimi bir sekilde ayaga kaldirmasi gerekenin kaptan oldugunu kendisine hatirlatip ona takima liderlik etmesi gereken zamanin tam da bu an oldugunu söyleyip harekete geciriyordu. Beckenbauer tam bu zamanda kendisini gösterip takimi finale ve oradan da dünya kupasini kaldirmaya dogru yolculuga cikariyordu ama katkisinin önemli ayrintisi mental düzeyde olmasidir. Arda Turan'in belki de en önemli eksikligi.. O takimi ayaga kaldiracagina takimla beraber seyirci, yazarlar bir olup biz Arda Turan'i ayaga kaldirmaya calisiyoruz ve fakat zamanla asacaktir bu sorunu zira bu zamanla ve tecrübe ile de ilintilidir.

1990'da ise maalasef takim kaptani Loddar oldugundan mental ya da taktik-disiplin acisindan bir pozitif animiz yok.. Aksine takimin icini karistiran bir kaptan olarak yer etmistir gönüllerde ve fakat 1990 yilinda Avrupanin en iyi oyuncusu secilecek bir performans gösterir Lothar Matthäus.. Takimin en iyisidir, onun varligi kazanacaginiza dair önemli bir isarettir. Dolayli yönden kazanma ruhunu takima verir ki teknik adamin Beckenbauer oldugu yerde bazi sorunlar da yasanmaz zaten.. 1994 Berti Vogts yönetim altinda saha icerisinde de yeterli performansi gösteremedigi zaman herkesin üzerine gittigi hedef olmustur kendisi ve bu güven sorunun yasandigi yerde artik durmayacagini beyan etmis ve fakat bi alti yil daha durmustur garip bir sekilde..



Alman milli takiminin 2010 Dünya Kupasinda kaptani Philipp Lahm'dir. Bu köklü bir degisikligin habercisidir. Michael Ballack, aslinda Kahn-Effenberg tarzi kaptanligin biraz da kötü versiyonudur. Onlarin yetistirmesidir ama onlar kadar bu isi beceremez.. Onun tarzi özellikle de Lahm üzerinden cok tartisilmistir. Lahm ya da benzer karizma-kalite oyuncularin oldugu yerde Ballack tarzi yani bagirip cagirarak yer yer ezerek liderlik etme modasinin gectigini söyler iken Bierhoff en büyük destegi aslinda Lahm ve onun gibi düsünenlerden aliyordu.. Ballack tarzi krallik yönetiminin sona erip Lahm gibi demokratik yönetime gecis yapti Alman Milli takimi. Aslinda bu tarz yönetime en uygun isim süphesiz Miroslav Klose idi. Hem güclü hem deneyimli ve ayni zamanda takimda genclerin en cok sevdigi isim idi lakin saha ici performans özelligi olmazsa olmaz olan konumunda.. Miro muhtemelen ilk macta ilkonbir cikar ve fakat ligdeki konumu devam ederse ikinci maca yedek baslayacaktir. Klinsmann'in Bayern Münih klubünde yaptigi en büyük hatalarin basinda dogru bir sekilde lider oyuncuyu kesfedip(van Bommel) ona kaptanlik vermesinin ardindan bu oyuncuyu klubeye göndermesidir.. Klinsmann'in gönderilmesini saglayan etkenlerden birisi Van Bommel'in bugün bile devam ettiridigi Anti-Klinsmann lobisidir.. Güclü insani kesfedip onu karsisina almak büyük hatadir, sonucu da ortada.. Lahm, bu sene icerisinde alacagi cezayi göze alarak takim ici gerekli kosullari basina aciklayarak cok önemli bir liderlik gösterisi sunmustur insanlara.. Bu ayrinti muhtemelen Klose'nin formsuzlugunda Schweinsteiger'in önüne geciren en önemli etken olmustur.. Ve fakat ben onun ne kadar "Winner" bir oyuncu oldugu konusunda süphelerim var..



Takimin kaptani ayni zamanda hiyerarsik yapilanmayi belirler. Kaptan degisimi bu hiyerarsinin de temelden sarsilmasidir. Ballack zamani uzunca bir dönem oynadigi zaman Thorsten Frings ve gecenlerde futbola veda eden Schneider en az takim kaptani kadar yetkin isimlerdi. Gerek tecrübeleri,sürekli forma giymeleri gerekse de Ballack'in en yakin dostlari olmasi nedeniyle bu böyleydi. Almanya cok uzun bir süre Ballack-Schneider-Frings orta sahasi ile oynamistir. Bu üclüyü artik teknik adam bile bozmakta zorlaniyordu ki Frings'in yerine yerlestirdigi modern defansif orta sahalar, Ballack'in FAZ'a teknik direktörün secimini elestiren o meshur röportaji dogurdu.. Kolay degildi..

Her sey bunlarin cevresinde gelisirdi ve yer yer itirazlara da neden olurdu. Sorun su ki Ballack herkesin kabul ettigi bir "kaptan" olmasa da bir süre sonra artik teknik direktörün dahi itiraz edemeyecegi bir güce sahip oldu. Bu temeli Klinsmann tarafindan atilmis olup bizzat yönetim tarafindan olusturulmus gücün/karakterin kaybedilmesi aslinda bir eksidir. Bu konuma gelmis ya da getirebildiginiz oyuncu her zaman size katki yapar..

Simdi zamaninda mücadele verse de pek basarili olmamamis, farkli tarz kaptanligin artik olmasi gerektigini savunan Lahm Almanya Milli takiminin kaptani olmustur. Son derece zeki, her zaman ilkonbirin en degismez oyuncusu ve istikrarli formu ile pek cok konuda kaptan olmaya muktedir bir futbolcudur ve fakat gercekten Lahm tarzi kaptanlik basariyi getirecek midir ? Löw milli takim kampina rugby oyuncularini davet ediyor, onlarin birlikteligini örnek aliyor ama cok baska bir yola da Lahm ile beraber giriyor.. Ne kadar "dogru" bir secim oldugunu yakin zamanda ögrenecegiz..

5 yorum:

Temur dedi ki...

Euro 96'yı Kaptan profili açısından daha farklı bir yere koyabilir miyiz?

ummagumma dedi ki...

Kaptanlığa klose, lahm gibi adamların getirilmesi düşüncesi, iyi niyetli bir değişim çabası olsa da bence futbolun doğasına-hele de alman futbolunun- aykırı.nedenlerini yazında açıklamışsın zaten.lahm modeli torres-atletico madrid, fabregas-arsenal örneklerinde faydalı olabiliyor sadece.ki bu durum bizim ki gibi insanların yaşadığı ülkelerde ters tepip bir futbol takımının 1 senesine malolup, bir futbolcunun performansının dibe vurmasına neden olabiliyor.tabi ki galatasaray'ın bu seneki başarısızlını buna bağlamıyorum ama ayhan birinci kaptan olarak kalsaydı bence ne arda ne yönetim ne rijkaard ne de galatasaray bu kadar yıpratılmazdı.

Borges dedi ki...

Jürgen Klinsmann takimin kaptaniydi, ingiltere macinda sakatligi nedeniyle oynamadigi icin Möller olsa da lider oyuncu konumunda o vardi ki iyidir onun liderligi de. Lakin o kadro inanilmaz tecrübeliydi. 90 kadrosu götürüyordu isi. Klinsmann, Reuter, yine deneyimli Sammer, Kuntz.. Kaptanlara bile ihtiyaci yoktu, tecrübe iyiydi..

ummagumma: Deco misal sessiz bir lider oyuncudur derler, lahm tartismasinda Anti Ballack tarzina örnek idi. Iyi oynadigin dogru kararlar verdigin sürece bagirip cagirmana her zaman gerek yok derim ben. Ama biraz da takimin yas ortalamasina bakar. Bugün Almanya tarihinin en genc kadrosuna sahip, endiseli durum biraz da bu yüzden vardir..

GS'Da ise.. Yanlisti. Arda Turan, kendisin gelistirmesi gereken yerde Cevat Güler'in üzerinde durdugu gibi takimin sorunlariyla ilgileniyordu. Oysa bir ya da iki yil sonra tam zamaninda bu isi ele alabilirdi zira kaptanlik ve tecrübe cok önemlidir.. cok.. Lider özelligi var ama cok erken oldu bu GS icin.

joaquinsanchez dedi ki...

"1990'da ise maalasef takim kaptani Loddar oldugundan mental ya da taktik-disiplin acisindan bir pozitif animiz yok.."

bu uzun bir süre güldürdü beni.. =)

delorean dedi ki...

Westermann da sakatlandı. Bu nasıl şanssızlıktır böyle?