2 Mayıs 2011

Nuri ve Türk Olmak.!



Mesut Özil'in yolundan gidecek ve şunu söylemeliyim ki: Aklın yolu bir.!

2010 Dünya Kupası öncesi özellikle Lig Radyo'nun Total Futbol programında blogda yazdığım gibi sıklıkla şunu dile getirdik: Ballack sakatlığı sonrası ilk aday Nuri Şahin olacaktı eğer Alman milli takımı formasını giyseydi..

Bugün Madrid'de oynayan Khedira ise aslında Ballack-Traesch sonrası o bölgenin üçüncü adayıydı. Sakatlıklar olmasaydı aday kadrodan çıkarılması düşünülen oyuncular arasındaydı. Nuri ise Bundesliga içerisinde Schweisteiger'in hemen sonrasında ismi yazılan bir iki yönlü merkez orta saha. Madrid en iyilerini topladığına göre aslında Khedira'yı değil Nuri'yi transfer etmesi gerekiyordu zira asıl en çok istediği Schweinsteiger'i Bayern'den koparamamış Hoeness'in çabasıyla bir şekilde sözleşmesi uzatılmıştır.

Khedira Stuttgart okulu mezunu. Yeteneğinin dışında taktiksel olgunluğu üst seviyede ki bu Mourinho takımının o bölgesinde oynamak için bir hayli önemli. Nuri ise daha çok yetenek açısından Khedira'nın bir sınıf üzerinde yer alır.. Khedira'nın oynayabildiği yerde Nuri hayli hayli..

Türk Olmak..

Mehmet Demirkol'un geçenlerde yazdığı şu yazı tek kelimeyle muhteşem. Burada Nuri'nin Türk olmasının yarattığı sorun daha çok Türk milli takımının Dünya Kupasında olmaması nedeniyle biraz daha geç keşfedilmesidir. Eğer yeteri kadar iyiyseniz kimlik çok fazla önemli değildir. Elbette göz önünde olma kriteri de bir avantaj sağlıyor ve fakat misal dönemin Avrupa Kuapalarında dahi olmayan Dinamo Zagrep takımından Modric,Eduardo ve Corluka bonservislerine toplamda 50 milyon avro ödenerek Premiere Lige transfer olmuşlardır.

Bugün Türk oyuncularının kusuru ne pasaportu ne de en iyilerinde oynayabilecek yeteneğin eksik olması.. Sorun sınırlı yeteneğine rağmen Khedira'yı orada tutan taktiksel olgunluğun Türk oyuncularında kusurlu olmasıdır. Buna uyum,kültür farklılığı gibi etkenleri de eklediğinizde Hami ya da Hakan gibi geri dönüşler yaşanıyor. Bir oyuncunun futbol oynadığı yerin dilini öğrenebilmesi dahi başlı başına orada başarılı olabilmesinin kriterini oluşturabiliyor.

Demirkol'u tekrar etmenin faydası yok ve fakat o yazıya eklenmesi gereken ise üç büyüklerde yıldız olmuş genç oyuncuların kibirinin de gereğinden fazla olduğunun altını çizer iken başarıya giden yolda önlerindeki en büyük engellerden bir tanesi olduğunu belirtmeliyim. Nuri , Mesut ya da Thomas Müller herhangi farklı bir lige transfer olduğunda şöyle demeçler vermeyecektir:

'Beni hoca nasıl yedek bırakır anlamıyorum, ben UEFA Şampiyonu olmuş kadronun bla bla'

'Hoca beni anlamıyor, yabancı düşmanlığı yapıyor'

'Hocanın bana garezi var '

'4-4-2 oynasak ah o zaman ben...'

Türkiye Süper Liginden kat ve kat daha fazla geçerliliği olan Bundesliga şampiyonu olmuş Nuri ya da Almanya'nın değil Dünyanın en büyük beş kulubü arasına girecek Bayern Münih ile her türlü başarıyı yakalamış Thomas Müller ya da Mesut Özil böyle beyanatlar vermeyecek ve kadroya giresiye kadar çalışmaya devam edip sorunun kendisinden kaynaklandığını düşünerek koşullarır zorlayacaktır. Ve fakat bizde yıldız statüsüne ulaşmış oyuncular (Hakan Şükür, Arda Turan, Hami v.s.) bu tavrı sergilemekten inatla kaçınmışlardır. Bu yüzden orada başarı göstermiş oyunculara baktığınız vakit (Nihat-Tugay-M.Topal) genelde Türkiye'nin yıldızı, gözbebeği olmadığı zamanlarda farklı bir kimlik ile gidip başarıyı yakaladığını göreceksiniz.. Mehmet Topal transfer olduğunda onu başarıya götürecek olan en önemli detayın yeteneğinin dışında karakteri olduğunun da altını çizmiştim. Mehmet Topal böbürlenmez, sorunu başka yerde aramaz ve bir Klose karakterine sahiptir gibi..



(Videoda Hami'nin söylemleri önemlidir. Hocasının kendisine sırt çevirdiğini ve mücadele etmenin bir getirisi olmadığını söylüyordu.. Dahası uyumsuzluk v.s. Hakan Şükür'ü de konuştursanız Rizitelli v.s. diye farklı yerlerde arayacaktır.. )

Bu tam anlamıyla bir eleştiri değildir zira Üç büyüklerin yıldızı olarak her eyleminiz koca bir ülkenin futbol gündemini belirliyorsa farklı şekilde düşünmeniz ve kendinize bakışınızın sade olması çok zor.. Bu bakış açısının üzerinde duran ben dahi bir Hakan Şükür,Arda Turan gibi eylemlerimle ülkenin futbol gündemini belirleyen bir figür olsaydım aynı şekilde sorun çıkartmaktan geri durmazdım sanırım. Dolayısla bu yolda başarıyı getirecek olan ayrıntıların genç yaşta taktiksel olgunluğunuzu bir üst seviyeye çıkaracak Avrupa'nın beş büyük liginin orta sıra takımlarında havasını solumanız ve henüz bu tuhaf ortamın içerisine girmeden Nihat gibi erken bir şekilde oradaya geçişi sağlamanız gerekir..

En son nokta ise yetenektir. Çoklarının yüzeysel bir bakış ile belirttiği gibi koy Arda'yı Pedro'nun yanına ohh süper ama kazın ayağı öyle değil. Futbol Rıdvan Dilmen'in oynandığı dönemleri geride bırakırken üst seviyede bulunmanın kriterler fazlasıyla değişti.. Mesele Pedro, Thomas Müller yeteneğine sahip olmak değil sadece.. Onun haricinde ne varsa kusurluyuz orada.. Bunu kabul ettiğimiz andan itibaren ancak onları geliştirmek adına eylemlerde bulunuruz ve bu farkındalık sonucu değil Madrid uzay takımında dahi yeteneklerimize işlerlik kazandırabiliriz..

1 yorum:

Celal Abbas dedi ki...

Çok Güzel Bir Yazı ellerine sağlık. Önemli olan farkındalık. Portoda Morunhio tedrisatından geçmiş Boas Neler yapıyor. Türkiyede de böyle değişim yaratacak isimlere ihtiyaç var. ancak bu isimlerin çok güçlü olması lazım yoksa hemen ülkemiz her zamanki mekanizmasını çalıştırır ve onları yok etmek için elinden geleni yapar. depresyona sokarız.

Çünkü bizde bir düzen var. bu düzenin yıkılmasını kimse istemiyor. gene para çarkına dayanıyor bence. suyun başını birileri tutmuş kendinden olmayanları farklı düşünenleri kış kış ediyor.

Bakmayalım futbol yada kişi başı gelir olayına. Sistem ses soluk çıkarılmadığı sürece ,isyan dalgasına gitmediği sürece devam ettirirlecektir. Muhafazakarlık din görüşü değildir var olan sistemin devamının istenmesidir.