24 Ekim 2013

Düzensizliği Yakala



Son dönem Alman Futbolu’na hakim olan felsefe.  Benim uzun uzun anlatmaya çabaladığım “Gegenpressing”  ya da “Umschaltspiel” gibi pek çok taktiksel kavramın var oluş sebebi  aslında düzensizliği hedef almakla ilgilidir. Uğur Meleke buna tersten bakarak "düzensiz hücum" da diyor. Hepsinin ortak hedefi  rakibin düzeninin bozulduğu anda ondan istediğini almak! Barça sadece topu geri alıyor ama başta Dortmund olmak üzere Stuttgart, Mainz gibi pek çok Alman takımı düzensizlik üzerine hücum etmeyi de organize ediyor.

İşin özeti topu kapmak ya da hücum etmek için rakibin en az konsantre olduğu ve yerleşik düzeninden çıktığı anı kollamaktır.  Asıl soru şudur; Rakip düzenini ne zaman bozar? İşte "gegenpressing"i etkili kılan bu sorunun cevabıdır. Rakip düzenini size pres yaptığı zaman bozar. Size pres yaparak topu sizden kazandığı an, düzeninden çıkmış, en ufak bir saldırıda sonuç alabilecek kadar organizasyon sorunu vardır. Olağan düzenine geçmeden topu kazanmak ve hücum etmek sıklıkla bu nedenden dolayı başarılı sonuç verir.

Pres düzensizliğe yol açar..

Bir takım hücum ederken topu çevirir. Bu noktada rakip topu sizden kazanmak için pres yapar. Siz topu rakip yarı sahasında çevirdikçe pres yapan takım genel düzeninin dışına çıkar. Rakip presinde topun olduğu alan belirleyicidir. Pres yapan takım topun olduğu bölgeye baskısını yoğunlaştırdıkça var olan düzenini bozar.  Pres yapan takımın hareket alanının belirleyen topa sahip olan rakiptir. Top dolaştıkça olağan düzeninden rakip çıkar.

 Rakibin yaptığı presin başarılı olduğu an ya da sizin yediğiniz pres sonucu topu kaybettiğiniz zaman aslında topu rakipten kapmak için en uygun zaman dilimidir zira o ilk beş saniye sizden topu kapmış olan takımın oyuncusu doğaçlama oynamak zorundadır ve seçenekleri ise kısıtlıdır.  İşte o an yeniden saldırıp topu geri kazanmak kolaydır. Size yapılan başarılı prese karşı presle cevap verirseniz topu yeniden kazanırsınız. 

 Bu “gegenpressing” ya da “karşı pres”. İngilizlerin sonradan bulduğu deyim ise kontra pres..  Lakin bu Almanların asıl “farkı” değil. Orijini  hali hazırda Guardiola Barça’sına aittir.  Barça topu yine yeniden dolaştırırken pek çok kez kaybediyor ama o kadar kısa sürede topu “gegenpressing” ile geri kazanıyordu ki top doksan dakika bu oyuncuların ayağında kalıyordu.

 Almanlar ise bu fikri geliştirdi. 

 Gegenpressing sadece topu geri kazanmak için uygulanan pres çeşididir. Hepsi bu. Bunu birbirlerinden taban tabana zıt oyun felsefesine sahip Barcelona da Dortmund da uygular.  Heynckes’in ikinci yılından itibaren Bayern Münih de uygulamaya başladı. Düzensizliği hedef alan eylemlerden sadece “bir” tanesi. 

Almanlar ise  bunun üzerine hücumunu da oturtuyor.  Fark da buradan doğuyor. Barça ve Dortmund'un hücum başlangıçları benzer ama hücum süreleri birbirerine tezat oluşturacak ölçüde uzun.

Sadece “gegenpressing” söz konusu olduğunda bunu her takım kendi meşrebine göre farklı şekilde yapıyor. Sanılanın aksine topu kaybettiğinde saldır şeklinde değil.  Öncesinde çalışılmalı ve mental açıdan yetkinlik istiyor. Bu açıdan Fatih Terim’in 96-00 Galatasaray’ı da yapıyordu ama bilinçsizce.  

Spielverlagerung sitesi 1974 Hollanda’yı da katarak 4 farklı takımın uyguladığı birbirlerinden farklı çalışılmış gegenpressing modellerini işlemişti.  Ben size 3 farklı takımın nasıl topu kaybettiği anda geri kazandığını o görsellerle göstereyim.

Barcelona


Guardiola'nın sayısız numarasının temeli rakip ceza sahasının önü ile orta saha arasına olabildiğince adamı yığması sonucu oluşturur. Üçgen kurmalar, topun olduğu bölgeye yoğunlaştırılmış baskı v.s.  O bölge Guardiola'da önemlidir.  Bek açık gibi oynar, forvet geri çekilir, sahte dokuzla oraya gelir. Nihayetinde o bölgeye 8 oyuncu dizer. dolayısıyla buradaki adam fazlalığı avantajını "karşı pres" söz konusu olduğunda topa sahip olanın pas seçeneklerine baskı uygulayarak gerçekleştirir.  İkili mücadele burada pek sık görülmez.  Öncesinde çalışılmış olduğu için Barça kapattığı alana topu yönlendirir.  Sıklıkla bu Busquets'in bölgesine denk düşer. Bir başka seçenek ise rakibi yanlış pasa zorlamak. Bunun için üçlü ve hatta dörtlü sıkıştırmalar yeterlidir.  Çünkü rakip bu topu kazandığı anda hafta içi çalıştığı ya da ezberlediği sistemin dışında kaldığı için otomatizasyonunu yitirmiş, doğaçlama ve baskı sonucu hızlı karar vermek zorundadır. Sıklıkla bu pres topu geri kazanmasına sebebiyet verir. Ancak topu geri kazandıktan sonra izlediği yol ise Dortmund ve diğer Alman takımlarıyla taban tabana zıttır.

Borussia Dortmund


Dortmund'un karşı presi daha topun kazanıldığı bölge hedef alınır, o bölgeye yoğun baskı şeklinde gerçekleşir. Adam markajından ziyade topun olduğu bölge hızlı bir şekilde Dortmundlu oyuncular tarafından kontrol altına alınır. Aşağıda incelenecek olan Bayern'den farkı da adama değil alana kanalize olmalarıdır. Bu yüzden öncesinde çalışılmış olması bir yana kenarlarda sıklıkla gerçekleşir. Zira kenarda Dortmund her daim adam fazlalığına ulaşır kendi sistemi gereği. Bu yüzden Dortmund sisteminde kenar forvetlerin en az 11 km maç başına koşması ya da Aubemeyang'ı zorlayan savunma aksiyonları önemlidir. Reus'undan Götze'sinden Kagawa'sına kadar her kenar forvet Dortmund'da oynadığı süre boyunca savunmasıyla fark yaratmıştır. Öyle ki Götze zaman zaman defansif orta saha dahi oynamıştır 13 km'ye ulaşması bir yana..

Dortmund sadece topu kaybettiği zaman değil rakibe presi de bu bölgede yapıp topu doğal presle yine kenarda kazanır. Bunun için rakip oyun kurarken Dortmund öyle bir pres yapar ki top kenarlara orada bırakılan "bilinçli"  boşluk nedeniyle yayılır. Diğer bölgeler kapatılır. İster karşı ister normal presle olsun, Dortmund sıklıkla bu bölgede adam fazlalığına ulaşıp topu geri kazanır. Barça'dan farkı da budur; Topu geri kazandığı anda topu çevirmez, direkt hücum eder zira rakip o zaman diliminde var olan temel düzeninden kopmuştur..

Bayern Münih

Bayern Münih topu kaybettiğinde topa sahip olan rakip oyuncuya diğerlerinden farklı olarak bir ya da iki kişiyle baskı kurar. Rakibin o anda var olan bütün pas seçeneklerine ise adam markajı ile kapatır. Dolayısıyla Barça ve Dortmund'dan farklı olarak bölgeye adam yığmaktan ziyade bir-iki oyuncunun baskısıyla topu geri kazanacak şekilde alan-adam markajı ile topa sahip olan oyuncunun bütün görünen opsiyonlarını yok eder. Topa yeniden sahip olmasıysa sadece an meselesidir artık..

Almanların Farkı

Görüldüğü üzere birbirlerinden farklı oyun felsefelerine sahip olan takımlar "gegenpressing" ile topu kazanma seçeneğini işaretliyorlar. Oysa Stuttgart, Mainz, Dortmund ve bugünkü Bayern Münih dahil "düzensizlik" üzerine hücumu da geliştiriyor. 

Dortmund ya da Stuttgart topu rakibe veriyor. Bu takımların hücumu topa sahip olduğunda değil topa sahip olmadığında başlıyor. Önemli olan nokta topu hangi noktada geri kazanacağını belirlemek. Dortmund kenarlara rakibi yaptığı presle itiyor ve orada kazandığı andan itibaren Barça gibi topu çevirmek yerine hücum ediyor. Topu dolaştırmıyor. Topu kazandığı zaman rakibin düzeninin bozuk olduğunun farkında olarak "zayıf" anında hücum geliştiriyor. 

Real Madrid'i elediği maçların gollerine bakarsanız eğer topu orta sahada kazandığı andan itibaren uzun toplarla gollere gitmişlerdi. Sadece Real Madrid maçında kenarlara değil Xabi Alanso'ya baskı yapıp merkezde kazanarak hızlı hücumlarını geliştirdiler. Bu açıdan Götze grup maçlarında "defansif orta saha" oynayarak savunmasıyla fark yaratmıştı. Zira Madrid'in zayıf karnı Alanso'suz hücumlarıydı v.s.

Geçen sene oynanan Fürth maçının özeti. Aslında 9 dakikalık özeti çok daha iyi gösteriyordu. Dortmund bütün gollerini topu kazandıktan sonra gerçekleştirdiği hücumlarla yapıyor. Rakip konsantrasyonu, bozuk düzeni üzerine felsefesini geliştiriyor. Barça gibi sadece topu geri kazanmak için değil hücumlarını da rakibin düzeninin bozulduğu ana oturtuyor. Bazen topu kaybettiği anda yaptığı "karşı pres" ile bunu başarıyor bazen de topu tam istediği bölgede yeniden kazandığı anın hemen sonrasında.. Buna "umschaltspiel" diyorlar. Geçiş futbolu olarak da çevrilebilir. Savunmadan hücuma geçiş gibi algılanabilir ama hücum aslında savunma yaparken başlıyor. Rakibi istediği bölgeye çekerken istediği zamanı kolluyor. Asıl hedef topu rakip ceza sahasında ele geçirmek.


greuther-furth-vs-borussia-dortmund von livefootballvideo

Juventus muhteşem bir seri yakaladı. 49 maç yenilmedi. Özellikle hücum aksiyonları söz konusu olduğunda bazı analizciler Juventus'un topu rakip ceza sahasında bilinçli olarak kaybettiğini dahi dile getirdi zira kurulu düzene saldıran Juventus sonuç alamıyordu belki ama ribauntlarla, topu kaybettiği anda kazandığı toplarla sıklıkla sonuç alan bir yapısı vardı. Nihayetinde gerçek şu ki son iki yılın Juventus'u ilerideki karambolden fazlasıyla faydalandı. 

İki gün önce Reus Arsenal'in üzerine giderken tüm takım onu karşılaşmak için konsantre bir şekilde bekliyordu. Yanlış pas attı, topu kaybetti, Arsenal artık hücumu düşünüyorken yeniden saldıran Reus topu kazandı ve gerçekleştirilen hücum golü getirdi. İki hücum arasında aslında devasa fark var. 


Temel felsefe "karşı pres" değil. Öyle olsa bu hali hazırda bir Barcelona işidir. Barça topu kazandığında şöyle bir geriye yaslanır, topu çevirir. Yerleşik savunmaya hücum eder. Öyle güçlüydü ki o savunma bir şekilde deliniyordu. Almanlar ise tamamen bu yerleşik savunmadan kaçmak üzere felsefe geliştirdiler. Bu yüzden topa sahip olup topu dolaştırdığın ölçüde rakip yerleşimini alır. Dortmund, Stuttgart ya da pek çok takımın topa sahip olarak oyunu kontrol etmek gibi bir amacı yok. Top rakipte iken onlar topu hangi bölgede gele geçireceğini düşünür zira asıl mesele hücumu rakip savunmanın hangi anına denk getirme meselesidir. Ve karşı pres de zaten bu açıdan önemlidir zira pres yapan takım başarılı olduğu anda savunması düşmüş, düzeni bozulmuştur. Juventus'un karambol topları, ribauntları başarıyla gole çevirmesi de aynı şekildedir. Fark "gegenpressing" değil, düzensizliği yakalamaktır. Yerleşiksizliğin üzerine oynamaktır. 

Hiç yorum yok: