Esen Şahin'in Karşı Gazetesi ve Yön Radyo'ya yaptığı Gülten Kaya röportajının tamamını burada yayımlıyorum..
........................
27 farklı disiplinden gelen sanatçıların nefes verdiği Ahmet Kaya’ya saygı albümü “Bir eksiğiz“ 3 Mart’ta raflarda yerini aldı. Hayko Cepkin’den Aynur Doğan’a , Sezen Aksu’dan Büyük Ev Abluka’ya kadar geniş yelpazede müzisyenlerin yer aldığı albümü ve Ahmet Kaya Müziği’nin birbirlerine zıt yaşam biçimlerinin ortak paydası olmasını Gülten Kaya ile konuştuk.
– Öncelikle albümün
adından başlayalım.. Neden "Bir eksiğiz" ?
Birkaç isim üzerinde durduk aslında fakat "bir
eksiğiz" içinde bulunduğumuz durumu çok iyi tanımlıyordu. Ne yapsak, ne
kadar çok insanı bir araya getirsek, ne kadar çok şarkı paylaşsak da bir
eksiğiz.
- Proje fikri nasıl
ortaya çıktı?
Eşimin yokluğunun onuncu yılında "onsuz on yıl"
adıyla bir gece yaptık. Gecede farklı seslerden, farklı disiplinlerden insanlar
sahne aldılar. Fikir o zaman çıktı. Çok heyecan vericiydi. Ahmet Kaya türüne
uzak olan insanların da bu şarkılara ne şekilde anlam koyup nasıl
yorumlayacaklarını da merak ettik açıkçası. Bu çalışmanın aynı zamanda
bestelerdeki zenginliği de ortaya çıkaracağını düşündük.
– Bu proje neyi amaçlıyordu?
Projenin birden fazla amacı olduğunu söyleyebilirim. Bugün
aramızda olmayan ama bize yüzlerce eser bırakmış sanatçıların bu değerli
yapıtlarını yeni kuşaklarla buluşturmak gerekir. Bu eserlerin yine yeniden
hayatın gündemine taşınması sektörel deyimle işlenmesi anlamına geliyor.
Projenin en çok anlaşılmasını istediğim birincil amacı budur. Sadece bizde
değil dünyada da genel işleyiş bu şekildedir. Öte yandan bestelerde müthiş bir
zenginlik var. Bunun da ortaya çıkması gerekiyor. Diyelim ki herhangi bir
eserde Jazz, Rock ya da başka bir tarzın ruhu varsa bunu keşfetmek gerekir.
Parçaların yeniden işlenişi esnasında Ahmet Kaya’nın yorumlama biçiminin ötesinde
bestelerin kendi içerisinde barındırdığı farklılıklar ve güzellikler de
keşfedilmesi gerekiyor. Hali hazırda var olan besteler onun kalbinin ve aklının
ürünüdür fakat diğer sanatçıların bu eserlerde ne hissettiklerini görmek de bizim
açımızdan fazlasıyla heyecan verici oldu. Başka açıdan eserler olduğu yerde
durduğu müddetçe yeni kuşaklarla tanışması güçleşir. Ahmet Kaya’dan bugüne
neredeyse üçüncü kuşağın oluştuğunu düşünürsek bu proje aynı zamanda taşıyıcı
sesler üzerinden eserlerin yeni kuşaklara iletilme amacını da güdüyor.
Ağırlıklı olarak Rock
müzik sanatçılarıyla çalışmanızın sebebi de yeni kuşaklara daha çok yaklaşmak
mıydı?
– Müziğin şu
disiplininden insanlarla çalışalım diye yola çıkmadık. Tersine Ahmet Kaya
türünün en uzağındaki isimlerden yeni yorumlar duyalım bakalım diye düşündük.
Ayrıca Ahmet Kaya türüyle dostluğu olan Cahit Berkay, Yavuz Bingöl, Leman Sam
,Niyazi Koyuncu gibi isimler de var albümde. Bir de biz daha önce de "
Dinle Sevgili Ülkem" isminde bir saygı albümü daha yapmıştık. Orada daha
ziyade Ahmet Kaya müziğinin ittifakları gibi daha yakın isimlerden yola
çıkmıştık. Burada biraz daha ters köşe bir şey yapalım istedik. Dolayısıyla
böyle bir skala çıktı ortaya.
- Eser-Sanatçı
eşleştirmesinde sizin bir rolünüz var mıydı yoksa sanatçılar kendileri mi
seçti?
Biz aslında hep Ahmet Kaya'nın özgürlük anlayışından yola
çıkıyoruz Herkes kendi şarkısını kendisi seçsin ve istediği şekilde
düzenlemelerini yapsın istedik. Diğer türlüsü sanatı disipline etmek olur. Ahmet
Kaya'nın da anlayışına uymaz. Seçim yapmakta zorlanıp bizden öneri bekleyenlere
elbette önerilerimizi sunduk. Fakat bu arkadaşların çoğu zaten biz teklif
ettiğimiz anda bir çırpıda ben şunu okumak isterim deyiverdi. Hepsinin bizim
repertuvara hakim olduğunu gördüm. Bir ilginç nokta da herkesin hep bir ağızdan
okuduğu, sektörel deyimle A-1 olarak adlandırılan eserlerden ziyade biraz daha
kıyıda köşede kalmış, kendi haline bırakılmış eserler seçildi. Bu da özel
olarak çok hoş oldu bizim açımız
"Ahmet Kaya hayatın, sokağın, Türkiye’nin müziği yaptı"
– “Ahmet Kaya'nın söylediği bütün şarkılar
sanki sadece Ahmet Kaya söylesin diye yazılmış gibi" tarzında yorumlarla
sık karşılaşıyoruz. Böyle düşünenler için neler söyleyeceksiniz?
Ahmet Kaya, sıra dışılığı çok severdi ve kendisi de öyleydi.
Biz bu albüme " Ahmet Kaya gibi okusunlar" diye yola çıkmadık. Mümkün
değil bu. Aksine herkes kendisi gibi okusun, kendi yorumunu ve duygusunu
katsın. Bu şarkıdan ne anlıyorsa bizimle onu paylaşsın anlayışından yola
çıktık. Bu tür saygı albümlerinde asla eserin sahibinin kendisi gibi bir sonuç
çıkmaz ortaya çünkü o bir besteci. Kendi hissettiği sözü bestelemiş. Yüreğini
koymuş. Kendi sesini koymuş. Bu sadece Ahmet Kaya için değil başka sanatçılar için
de geçerli. Örneğin Sezen Aksu şarkısını bir başkasından dinlediğimizde
kulağımız Sezen Aksu'yu arar. Bu son derece normal. Ama bu tür albümlerde amaç
onun gibi okunmasının sağlanması değildir zira bunu başarmak imkânsız. O eser
onun çocuğudur. Başkaları o çocukları sevebilirler ama asla babaları kadar
güçlü olmaz o duygu. Bütün eserler için taşıyıcılara ihtiyaç vardır. Pir Sultan
Abdal türkülerini bugün biliyor, ezbere okuyorsak bunu yüzyıllar boyunca
bizlere taşıyan taşıyıcı seslere borçluyuz. Aynı şekilde Bach'ın keman için
piyano için bestelenmiş eserlerini başka bazı yorumcular kendi hissettikleri
gibi çaldıkları için bu eserler bize ulaştı. Ahmet Kaya'nın tadı kıymetlenerek,
demlenerek olduğu yerde duruyor zaten. Diyelim ki bir şarkıyı Gripin grubundan
dinleyen ve hiç Ahmet Kaya ile tanışmamış birisi dönecek ve aslından onu bir
daha dinleyecek. İşte o zaman o repertuvarı keşfedecek. Buradaki asıl amaç
budur. Ahmet Kaya hayatın, sokağın ve Türkiye'nin müziğini yapmıştır.
– Ahmet Kaya
eserlerini bin bir çeşit farklı fikre, ideolojiye sahip insan dinliyor. Bu
eserlerin toplumda bu kadar büyük yankı uyandırmasını neye bağlıyorsunuz?
Bunun birçok sebebi var fakat bu albümle de anlaşıldı ki
müthiş geniş zamanlar besteleri yapmış Ahmet kaya. Onun repertuarına
baktığınızda Rock, Alaturka, Halk müziği motifleri olduğunu, başka
disiplinlerden denemeler yaptığını görürsünüz. Aslında bu albümle biz biraz da
bunu da keşfe çıktık. Hayatın müziğini yaptı Ahmet Kaya. Yaşamın, sokağın
dışında durarak acaba şimdi nasıl bir şey bestelesem diye düşünmedi. Sokağın
hayatın gündemi ona nasıl etki ettiyse işte onun müziğini yaptı. Çok sahici ve
samimi bir müzik. Bu sahicilik de çok geçirgen bir duygudur. Ayrıca Türkiye
gündemine de tanıklık etmiştir Ahmet Kaya müziği. 1985 'den bugüne ülke
gündeminde ne varsa Ahmet Kaya müziğinde o vardır. Yani buradan yakın tarihi
okumak da mümkün. Kurgulanmış ya da kendisine sipariş edilmiş duygudan ziyade
hissettiği ve kendi gözünü yaşatan temalar kullandı. O bizden biri. Sokaktan
biri. Sokağın dramını da, trajedisini de, mizahını da çok iyi bilen biri.
Sokaktaki portreleri de çok iyi tanıyor. Bunun için bize çok yakındır Ahmet
Kaya. Bunun ideolojisi de olmaz. Örneğin 12 Eylül hapishanelerinde yatan
ülkücüler de anneleriyle bir duygu yaşadılar. O analar da gençliklerinin bir
kısmını orada geçirdi. O şarkılarda kendilerini bulmaları hiç şaşırtıcı değil.
Ya da bir tezgâhtar Nebahat portresi... Hangimizin hayatına değmemiştir ki
böyle bir yaşam içeriği? Çünkü bu hayatın içinden bir portre. Bu ülkede otuz
yılı aşkın süre boyunca savaş yaşandı. Tarafları kim olursa olsun bu savaşın
sonuçları hepimize değdi. Komşumuzun oğlu askerdi ya da gerillaydı. Hatta
ailelerin içinden bir kardeş asker, diğer kardeş gerilla oldu. Bu yüzden
"Şarkılarım Dağlara" dediğiniz zaman o dağlardaki herkesi kastetmiş
oluyorsunuz. Dolayısıyla Ahmet Kaya hayatın, sokağın ve Türkiye'nin müziğini
yapmıştır.
Ağladıkça, Adı
Yılmaz, Şarkılarım Dağlara ,Gururla Bakıyorum Dünyaya gibi şarkıları söyleyen -
Ahmet Kaya’nın barışa, savaşa yönelik düşünceleri nelerdi? Ve bugün "
barış süreci" denilen bir süreç yaşıyoruz. Ahmet Kaya bu sürecin neresinde
olurdu?
Tam da bugünlerde
yükselen gerilim üzerinden çok da öyle hissetmesem de umuyor ki bir barış
sürecindeyizdir. Ben bu Newroz’da da Diyarbakır'daydım. Bir kaç yıldır hep
oraya gidiyorum. Orada halkın yükselen barış talebini birebir gözlemleme şansım
oluyor. Ve ne pahasına olursa olsun Kürt halkının barış istediğini biliyorum
fakat öte yandan bunun tarafı olan devlet açısından da aynı istek ve kararlılık
var mı açıkçası onu bilemiyoruz. Çünkü biraz perde arkasında yürütülüyor bu
işler ve ilişkiler. Biz faniler çok haberdar edilmiyoruz. Oysa demokratik
ülkelerde halkla paylaşılır. Ahmet Kaya duygu insanı. Bırakın insanın insanı
öldürmesini sokakta insanların birbirlerine uyguladıkları şiddetten bile çok
etkilenen, karıncayı bile incitmekten çekinen bir duygu insanıydı o. Bugün
olsaydı zannediyorum ki bu süreci hızlandırmaya dönük ona düşen ne varsa onu
yapardı bir sanatçı olarak. Çünkü hep hayata paralel üretti o. Eğer şimdiki
gündem sizin deyiminizle barış süreci ise ki umuyorum öyle olacaktır, o zaman
da son cümlelerinde olduğu gibi "binyıllar boyunca aynı çeşmelerden su
içmiş halkların yine aynı çeşmelerden su içmesi" ne yönelik bir duruşu
olurdu diye düşünüyorum.
"Ben o ödülü zaten Kürt halkı adına aldım"
-Sizin de sözü
susturulmuş ve kalbi incitilmiş bir sanat insanı olarak tanımladığınız Ahmet
Kaya'ya bu sene müzik alanında 2013 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük
Ödülü verildi. Bu ödülün Türkiye'de sanat adına bir şeylerin değiştirdiğini
düşünüyor musunuz?
Öyle mucizeler yüklememek lazım ödüllere. Keşke hakların
kaderi birer ödülle değiştirilebilseydi. Tabi ki öyle düşünmüyorum. Bir ödül
daha çok semboliktir. Tek başına hiçbir şey değildir. Ödülü veren kurum barış
sürecinde bulunduğu pozisyonun gereğini yaptığı oranda bunun gereklerini yerine
getirilmiş sayarım ben. Ben o ödülü zaten Kürt halkı adına aldım. Çünkü Kürt
halkına uzatılmış bir el olarak düşündüm. Umuyoruz ki uzatılan barış eli havada
bırakılmaz.
– Başbakan da son zamanlarda Ahmet Kaya
ismini dilinden düşürmez oldu. Bu beraberinde Ahmet Kaya yaşasaydı Gezi'yi
destekler miydi Başbakan'a karşı durur muydu tartışmalarını doğurdu. Siz neler
söyleyeceksiniz?
– Bu tartışmayı çok faydasız buluyorum. Şimdi Ahmet Kaya'nın
şarkılarına ve duruşuna hakim olan ve onu bilen herkes bu sorunun cevabını da
biliyor zaten. Dolayısıyla orada olurdu burada olurdu tartışmasına girmek
sahiden faydasız. Yaşasaydı nerede duracağı belli. Benim de nerede durduğum
belli. Onun ötesinde asıl Ahmet Kaya'yı algılamak demek, onun özlediği,
düşlediği dünyayı kurmak ona yaklaşmak, onun demokrasi algısına yaklaşmaktır
benim açımdan. Başbakan’ın Ahmet Kaya'dan söz etmesi daha öznel bir durum. Ahmet
Kaya mağdur edilen herkesin tarafındaydı. Başbakanın Ahmet Kaya'ya bir vefa
duygusu taşıdığını düşünüyorum. Çünkü o şiir okuduğu için tutuklandığı zaman
buna da karşı çıkmıştı Ahmet Kaya. Ben bunun dışında başka siyaseten bir amaç
aramıyorum. Ama eğer gerçekten Ahmet Kaya'ya yaklaşmak onun düşlediği dünyayı
kurmak gibi amaçlar varsa bu zaten muhteşem bir şey olur. O "gerçekten tam
bağımsız bir ülkenin dürüst bir yurttaşı olarak yaşamak istiyorum"
demişti. Bu kelimelerin içini tek tek açtığınız zaman bugünkü gündemle zaten
yan yana gelmediğini görürsünüz. Bu çok nettir. Ülke gündemiyle Ahmet Kaya'nın
bu sözü arasında çağ farkı var neredeyse. Siyaset sanata ihtiyaç duyar. Fakat
sanatı ya da onun taşıyıcısını algılayabildiği ona kıymet kattığı oranda bundan
fayda sağlayabilir. Ahmet Kaya nettir. Eserleri ve ne dediği de nettir. Bunu
artık hiç kimse manipüle edemez. Aramızda olsaydı üretiminde, duruşunda bir
farklılık olur muydu? Tabi ki hayır! Çünkü bu duruş üzerinden sürgünü,
yalnızlaştırılmayı, tek başına aramızdan ayrılmayı göze almış bir insandan söz
ediyoruz biz. Dolayısıyla bugün aramızda aynı Ahmet Kaya olarak yaşıyor
olacaktı. Onun nerede duracağını öngörmek çok zor değil.
– Peki albüme geri
dönecek olursak bu projelerin devamı gelecek mi? Mesela kardeşiniz Ahmet Kaya
şarkılarının çoğuna söz yazan Yusuf Hayaloğlu ile ilgili benzer bir çalışma
olabilir mi?
Benim yaptığım bütün projelerin içinde Yusuf Hayaloğlu da
var zaten. Ben onları bir bütünün iki yarısı olarak görüyorum. Yazdığı
sözlerle, kattığı emekle bizim üretimimizin yarısıdır Yusuf Hayaloğlu. Onun
eserleri de Ahmet'e paralel yeni kuşaklara taşınıyor. Ayrıca bizim projeleri
kurgulama sürecimiz birkaç yıl önceden başlamıyor. Fikir buldukça proje
üretiyoruz. Bu yüzden bundan sonrası ne olur onunla ilgili şimdiden bir şey
söylemek zor. Hayatın içinde olgunlaşacak ve şekillenecek. Ama bu çok değerli
şarkıları işlemeye devam edeceğiz. Tabi ki Ahmet Kaya'ya yapılan o devasa
haksızlıkla hesaplaşmaya ve onu yeni kuşaklarla buluşturmaya da devam edeceğiz.
Herkesin bir Ahmet
Kaya şarkısı vardır? Sizinki?
Şarkıların toplamı benim Ahmet Kayam
– Son olarak siz albümü dinlerken Ahmet Kaya
eserlerini farklı ağızlardan ve tarzlardan duyduğunuzda neler hissettiniz?
Benim kişisel duygumun ötesinde sanırım çok gelişmiş olan
empati duygumdan dolayı dinlediğim her şarkıda Ahmet 'in yüz ifadesi, kuracağı
cümleler geliyor aklıma. Çok kendim gibi dinleyemiyorum açıkçası. Çünkü ben bu
işlerde sadece fikri, projeyi bulan hayata geçiren bir aracıyım. Ama şunu çok
iyi biliyorum. Kendi şarkılarını başkalarından dinlerken çok etkilenirdi Ahmet.
Sokaktan geçen biri, bir hayranı ona kendi şarkısını okuduğu zaman çok
etkilenirdi. "Bambaşka bir şey okudun şimdi sen bana" derdi. Çok duygulanırdı.
Onun için bu arkadaşların çalışmaları benim için çok kıymetli. Ahmet'i tebessüm
ettirdiklerini, onu hüzünlü hissettirdiklerini düşünüyorum. Onun için bana iyi
geliyor bu çalışma. Bu arkadaşların hepsi benim için tek tek çok değerli. Özel
olarak da şunu söyleyebilirim. İşte o şarkılardaki zenginliğin keşfedilmiş
olması beni heyecanlandırıyor tabi. Bu albümü dinleyenlerin de yeniden bir
keşfe çıktıklarını düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder