7 Ocak 2008

Sylvie & Rafael van der Vaart

Bundesliga'nin en iyi oyuncusu


Kicker, Diego'yu dünya capinda yildiz kategorisine koyamayaz iken, Premiere ve Spox.com'un anketi onu bundesliganin en iyi oyuncusu olarak gösteriyor. Su an degeri 20 milyon euronun üzerinde olan Diego'yu bes milyon euroya satan Porto takiminin o zamanki teknik direktörü Adriaanse soyle demis zamaninda: Cok iyi bir oyuncu ama tek bir kusuru var: Gol atamiyor.. Oysa sahane goller atmistir, her iki golün birisi jeneriktir. Werder Bremen mali acidan oldukca iyi bir tablo cizer iken belirtmistik ki bunda teknik adam Schaaf'in da payi var. Bakin görün iste, milyon eurolara alirsiniz, bedavaya gönderirsiniz. Teknik adamin rolü de gayet belirleyicidir bu konuda. Listeye göz attiginiz zaman sunun hakki yenmis diyemiyorum, Luca Toni belki biraz.. Bana göre iyi bir performans sergiledi lakin takimin bel kemigi her zaman Ribery idi. O oynamayinca digerlerinin iyi oynama gibi bir sansi da kalmiyor. Bir de oy verengillerin ayni takimdan iki insana oy verememesi sonucu Toni arada kalmis gibi duruyor. bu biraz etki etse de genelde benim de ilk onumun degerlendirmesi boyle olurdu, oturup bir degerlendirme yapsaydim eger.. Bir istisna da Leverkusenli Simon Rolfes icin olurdu. Yalniz bu tarz oyuncularin güzelligini görebilmek icin sahada onlari izlemeniz gerekir, topsuz alanda yaptiklari ve seyircinin buyuk bir kismina pek de bir sey ifade etmeyen "siradan" oyuncu kategorisinde cok buyuk isler basarirlar.. Gerrard,Davids gibi hucuma yönelik cok buyuk katkiniz da yoksa arada kaynarsiniz, teknik adamlar harici hakketiginiz ilgiyi göremez, cokca zaman verdiginiz cabanin karsiligini seyirciden alamazsiniz..

6 Ocak 2008

Jurgen Klinsmann Galatasaray'a mi geliyor?



Efendim alaman basinina göre var boyle bir sey. Cok ilginc geliyor bana bu basinin tuhaf karakteri. Simdi yakin zaman icerisinde haber duyacaksiniz Bild ve der Spiegel Klinsmann'in Galatasaray ile anlasmak üzere oldugunu yazdigini yazacaklar.. Bir bakima dogru, boyle bir haber bugün itibari ile yer etmistir alman basininda. Velakin kaynagi da Türk basinidir, hem Bild ve ayni zamanda der Spiegel "Vatan Gazetesinin haberine göre" diye belirtmisler, kendilerinin kesfettigi, duydugu ettigi degil, Türkiyede cikan haberleri konu yapiyorlar.. Hele ki konu Klinsmann ve Feldkamp'i iceriyorsa..

Ben simdiden soyleyeyim fikrimi: Cok iyi olur boyle bir sey olursa.. Klinsi ikinci adamligi kabul etmez ya da bilmiyorum ama güzel bir teknik adamdir, ofansiv futbolu sever, Mondragon ikidir. yüregiyle isin basindadir ve o sekilde takimi oynatir, heyecanlidir, heyecani size de bulasir, keyfli olur. Yalniz biraz zor.. Ingiltere icin dahi adi geciyordu, pek cok klup istedi hicbirisine gitmedi.. Su an icin takim calistirmak istemiyorum diyor sürekli. Ikna edilirse, neden olmasin..

Tek basina Bild haber yaparsa, bilin ki faso fisodur. Hurriyet gecenlerde Bayern Munchenin teknik adam olarak dusundugu isimlerin arasinda Terim'in de oldugunu yazdi, kaynagi da "Bild" idi... oysa boyle bir haber yoktu. Hurriyet Bild'den de beter bir durumda salladi. Aslinda Bild gibi bir gazetede olabilir, orada her türlü dalavere, yalan haber, kulakta duyma, uydurma olur ama bu dahi yoktu.

Diyecegim odur ki; Feldkamp ile hicbir sekilde sorun olmasa dahi basin istedikten sonra boyle yavas yavas gönderir bir adami takimdan. Hicbir sey diyemezsiniz. O yalan haber yapar, öbürü onu kaynak alir isin icerisine sokar, digeri de durmaz üzerine ekler.. Üzerine mutlaka ki hocadan sikayetci olanlar da eklenir, hoop hoca sorunu var.. Hakan Sükür soyle yapti, Adnan Polat boyle.. diye gider. Oyuncular girer isin icerisine "bana baska, basina baska konusuyor" der.. karisir gider bir takim.. Sene basindan beri devam eden ve istenilen budur, basarilmadi da degil hani..

Bu yüzden iletisim cok önemlidir. Oyuncularin, Yönetimin ve Teknik kadronun bu gibi saldirilardan etkilenmemesi icin haftada bir toplanip durum degerlendirmesi yapmalari gerekir, yoksa zor..

Erotica

Ordan Burdan

#Son günlerde okumaktan ve hatta habere iliskin en ufak bir ayrintiyi görmekten dahi rahatsizlik duydugum iki konudan birisi sudur: Lehmann'in hangi klup ile anlasacagi ve sonunun ne olacagi. 37 yasinda adam nedendir bilinmez baska secenek yok gibi Avrupa sampiyonasinda kaleyi koruyacak.. Korusun da bu kadar tantanaya gerek var mi ki? Konu su: Arsenalda yedek kaliyor, yazin forma giymesi icin bir klube gitmesi ve oynamasi gerek yoksa isi zor diyor löw. Yaklasik alti aydir ayni geyik dönüp duruyor. Hal bu ya, kaleci eksikligi ceken her klubun gözdesi. Wolfsburg buyuk sorunlar yasiyordu; gündeme geldi. geliyor mu gelmiyor mu ? Derken dortmund, derken baska baska klupler.. "düsünmeliyim, ailemin karari da önemli" vesaire diye giden beyanatlar sürüsü. Git onca kalecin var senin bundesliga'da.. Almanya bu, kalecilerin en bol oldugu ülkedir yillar yili. Hildebrand,Enke,oynayan Kahn,Adler,Neuer ve daha niceleri.. Barnsley'deki Müller'i al .. bak herkes pesinde. 30'una yeni geliyor, tam yasi yani. Lehmann da lehmann.. sevemedim ben bu adami bir de. ezelden beri kanimin isinamadigi futbolcularin basinda gelir..


# ikinci irrite edici konu: Bayern'in teknik adami kim olacak.. Bu biraz daha önemli ve anlasilir bir konu, tamam üzerinde durulsun da.. Misal Bremenin cok sevdigim teknik adami Schaaf'i yakalamissin, roportaj yapiyorsun gündem yine bu konu. Adam sorularin on soruya yaklasik ayni cevabi verdi. "Benim kendi takimim var, yeterince sorunum var üzerinde dusunmek zorunda oldugum ve bu yuzden bir baska klubun sorunlari beni alakadar etmiyor" bitiyor mu bunu soyledikten sonra.. hayir, adam sorularinin iceriginde oynama yapiyor.. efendim sizi de dusunuyorlar, fikriniz nedir, teklif aldiniz mi sudur budur.. Anlasildigi üzere almanyada da üc buyuk var. Hepsi de Bayern Munchen.. Ama diyorum ya, tek basina Schaaf buna son verecektir, hadi cift basina olsun " Klaus Allofs" ile beraber..


#Arsene Wenger'in aciklamasi var, yine gündem Hakan Sükür.. Almanya 37 yasindaki kalecisini oynatmak icin cildiriyor, bir baska acidan Türkiye de Hakan Sükür oynatilmali mi sorusu.. Wenger demis, Sükür oynamalidir diye, kafa hakimiyeti yeter en kötü diyor.. bunda sasilacak bir durum yok. Yurt disina ciktiginiz vakit bilinen, takip edilen cok fazla oyuncunuz yok. Garip ama gercek sudur ki; Nihat ispanya gibi bir ligde onca gol atmis, Ronaldo ile cekismis ikincilikte, efendim Villarreal gibi kalburüstü bir takimda oynuyor ama Hakan Sükür'ün onda biri kadar taninmiyor, keza Emre icin de ayni seyi soyleyebiliriz.. Her ülkeden insanlar en kötü bir yildiz futbolcu bilir, eder.. Futbol ile derinlemesine ilgilenemeyen, kendi ligini yeterli görengillerin ortalamasi budur. Yillarca Sükür tek idi. Koca ülkede dikkatleri üzerine ceken ve ayni zamanda herkesin bilmekle yükümlü oldugu ülke stari oydu.. Simdi Emre'si, Tuncay'i, Nihat'i, Hamit'i var.. Var da öne cikan yok.. Hami Mandirali anlatiyordu milli takim kampinda yasadigi kucuk bir ayrintiyi.. "Basindan, ordan burdan geldi insanlar kampa.. biz de gittik ama herkesin konusmak istedigi Hakan Sükür idi biz de cekildik kenara, arz talep meselesi" diye.. Wenger her ülkeyi yorumlamak durumundaydi Türkiye hakkinda soyleyecegi sey ise zamaninda final oynadigi Galatasaray takimindan tanidigi isimler üzerine iki geyik yapmak hepsi bu, bosverin onu bunu, bakin isinize..

#transferler gözüme carpiyor.. Hamburg 18 yasinda defans aldi kimsenin bilmedigi.. belcikali genc yetenegin ismi: Vadis Odjidja Ofoe. ayni sekilde 20 yasindaki beyaz rus Anton Putilo'yu da kadrosuna katti. Schalke yine bir defans aldi gürcü.. Levan Kenia. 17 yasinda.. Gürcülere kafayi takmis durumda. aldigi verimi düsünürsek pek de haksiz degil. Koller efendim 34 yasinda yine transfer oldu Bundesligaya. Nurnberg aldi. Nurnberg cikisi bundesliga eskilerinde görüyor, yunan "karisteyas"dan sonra ikinci bundesliga eskisi Jan Koller.. Dortmund keza sirp defans oyuncuyu Antonio Rukavina'yi kadrosuna katti. Real Madrid silili Sebastián Pinto'yu transfer etti.. transfer konusunda sunu da eklemek gerek. Insanlar artik biraz daha sabirli. Arsene Wenger biraz olsun ders verir nitelikte bu konumda. bir oyuncunun baska bir takima gelmesi, isinmasi zaman ister.. Özellikle yabanci transferinde yaslarin gittikce düsmesinin ana sebebi budur. Alip soteliyorlar, ülkeye alisiyor, takima alisiyor, dilini konusuyor ve bir süre sonra sip diye karsinizda buluyorsunuz.. Bu yuzden yetenek olsun sadece.. gerisi zamanla hallediliyor. Artik gelsin, ilk macinda gol atsin, taraftari ayaga kaldirsin geyigi yok. En azindan genc ve tecrübesiz furbolcular icin bu söz konusu degil..

-to be or not to be continued-

Roy Makaay



Roy Makaay bir dönem Galatasaraya transfer oldu olacak idi. Ikinci terim dönemiydi sanirim. Deportivo, Mallorca'dan Alberto Luque'yi almis, Diego Tristan forma girmis, Makaay'i elden cikarmak istiyorlardi. Öncesinde Djalminha pazarligi vardi ve bu sefer soyle diyordu klup baskani "Djalminha gibi olmasin, gelip alin bu adami, ben Luque'yi aldim takima". Gözden düsmüstü, yanlis hatirlamiyorsam bonservisi de elindeydi ya da cok pahali degildi. Ama olmadi iste, gidilmedi üzerine. O forvet bollugunda o sezon 31 gol atti Makaay. La Ligada Nihat ile Ronaldo ikincilik icin cekisiyorlardi gol kralliginda. Sampiyonlar liginde Bayern'i evinde bes yil sonra yener iken Makaay takimin üc golünü de atarak transferini gerceklestiriyordu bir bakima. Bir zamanlarin bedavaya Galatasaray'a sunulan adam 18 milyon euro gibi bir rakama satiliyordu Bayern München'e. Kendisine ödenilen miktari bana göre sonuna kadar haketmistir oynadigi dört yil icerisinde. Bayern formasi ile ciktigi 128 macta 79 gol atti. Golcü özelligini sonuna kadar hakeden bir adam. Mac icerisinde top ayagina kac defa geliyorsa, bölün onu ikiye, attigi gol iste odur. 90 dakika boyunca silik bir görüntü cizer velakin vurdu mu yüzde seksen bes goldür. Cokca zaman ayagina gelen top sayisi ile attigi gol sayisi ayni olacak mi diye maci seyrettigim olurdu.. Neyse, simdi gitti kendisi. Feyenoord'da bos durmamis, 17 macta 11 gol ile devam ediyor kaldigi yerden...

Roportajini okudum az önce ve orada da "kalitesi"ni göstermistir. buraya birebir ceviremem ama soyle seyler soyledi:


"Gittigim icin pisman degilim, kimseye de beni gönderdikleri icin kirgin degilim. Ben geldigimde gol krali Giovanni Elber gidiyordu elbette simdi sira bende".

"Genel menajer Hoeness ve Bayern klubu ile aram iyi. Bir yillik sozlesmem daha vardi ama gitmem en dogrusuydu, para önemli degil, yedek kalacagimi dusunuyordum ve bu yuzden oynayabilecegim bir yere gitmek istedim ".

"cok fazla teklif vardi, birisi de Bremenden geldi ama Bayern harici bir klupte almanyada oynamanin dogru olmayacagini dusundum. Hedefim zaten Ispanya ve Hollanda idi. Hollanda oldu"

"Neden gönderdiler demiyorum, dogal bir sonuc. Ayni zamanda Bayern beni baska bir klube satip daha cok para kazanabilirdi ama benim secimime saygi duyup kolaylik sagladilar, saolsunlar".

"yerime gelen forvetlerden Klose icin derim ki: Bundesligan in en iyi golcüsü o. Toni'yi canli izlemedim ama buradan gördügüm kadariyla her hafta atiyor, o atmasa Klose. isler yolunda"

"Podolski kendisini kanitlamali. Alman milli takiminda iyi olabilir yalniz klup adina misal bu sene henüz golü yok. Bayerndeki performansi pek göz doldurmuyor. Geleli bir yili gecti, artik zamani gelmistir, ben de Hitzfeld yerinde olsam degistirmezdim Klose-Toni ikilisini.. zira her hafta bu ikili gol atiyor".

"yeni transferler hakkinda ise: Uli Hoeness'i Frank Ribery getirebildigi icin kutluyorum digerleri de olumlu transferler olmali ki takim rayina oturmus bir sekilde gidiyor"

"feyenoord'da bu sene iyi bir performans göstermem sadece bana bagli degil. Defansa bundesligadan gelen Kevin Hoffland ve Tim de Cler, Barcelonadan transfer edilen Giovanni van Bronckhorst ve yine Nuri Sahinin iyi bir performans göstermeleri sonucu olusan durumdur."

"Alman ligi fizige dayali daha cok. Hollanda ligindeki takimlar ise ofansiv oynamak icin kasar, evinde veya deplasmanda farketmez. bu da izleyiciye de oynayan futbolcuya da keyf verir "

Hitzfeld'in Koltugu



Kimileri araya Fatih Terim'i de sokuyor.. O kadar alman basinini okurum, ederim bir kez olsun "Fatih Terim" ismini duymadim. Neyse efendim bu Focus'un düzenledigi anketin sonucu. Toplamda 5561 insan katilmis, sonuc yukaridadir. Jurgen Klopp ismi gündemde. Cok iyi, sevimli ve kaliteli bir teknik adamdir. Arkadas gibidir futbolcularla, hepsi gol sonrasi kosarlar bu adama. Futbolculari oyle bir sever ki, takdir edersiniz.. Velakin Bayern gibi bir klupte ne yapar tamamen muamma. O baskiyi kaldirabilir mi ? Mainz degil ki orasi.. Ki Mainz su an ikinci Bundesligadadir. Iste insanlarin sempatisini kazanabilirsiniz amma velakin o koltuk daha cok Mourinho, Armin Veh gibi isimleri kabul eder.. Ki Mourinho benim adayim.. o da olmazsa eger Marco Van Basten uygun duruyor, digerlerini ikna etmek pek olasi degil. Matthaus önce teknik adamlik diplomasi alsin derim. Bosna'nin teklifini reddetmemesi gerekirdi diye dusunurum. Durum budur..

sonrasinda genel bir degerlendirme daha yapariz .. Benim adayim: Mourinho'dur. Bir sekilde ikna edilemezse Marco Van Basten.. onun ikna etmek gibi sorunu yok, sadece olasi "barca" macerasi engel olabilir ki sanmiyorum..

Secim Sonrasi Kenya #1


Bir iktidar kavgasi söz konusu Kenya'da. Secim sonrasi muhalafet ile iktidarin "secim" kavgasi. Secimlere hile karismis ve sonucunda cikan kavga sonrasi olusan durum sudur: 360 ölü, 250.000 insanin ülke disina kacmasi ve 500.000 ac insan. Ortada Kaos var.. kaos oldugu vakit sinirsiz bir güce ulasan güvenlik görevlileri..

bu insanlar da "güvenligi" saglamak ya da her zamanki gibi iktidarini saglamlastirmak üzere isbasindalar.. burada tuhaf bir durum yok, amaca yönelik hizmet söz konusu. ilk bakista keyfi bir tekme gibi dursa da her daim amaca yönelik hizmet eder o tekmeler.. Ve bilin ki pek cok iktidar, güc bu sekilde korunmus olur..

Secim Sonrasi Kenya #2



Baktiginiz vakit mutlaka ki kabul edilebilir kimi nedenlerden dolayi buradadir.. Bu karelerden cokca zaman bihaberiz. Halk bomba atiyor, halk terör estiriyor, halk, onu bunu yapiyor.. Karsidaki duran insanin insanligi sorgulanmaz cokca zaman. Ondan sonra hepimizin "canice" olarak nitelendirdigi olaylari bir kesim baska türlü bakinca "nasil olur" diyoruz.. böyle böyle oluyor iste..

Secim sonrasi Kenya #3

Patrick Helmes


Patrick Helmes(1984 dogumludur kendisi) , uzun zamandir bekledigi antlasmayi Bayer Leverkusen ile yapti. Genc ve yetenekli bir golcüdür kendisi. Bundesliga II'de 35 macta 20 gol ki nerden baksan muhtesem bir performanstir. Üstelik ikinci ligden milli takima kadar yükseldi. Daum'u yari yolda birakmak durumunda. Gerci orada Novakovic var iken kimsenin boyle bir transferi sorun edecegini sanmam. Neyse efendim rakibimiz Bayer Leverkusen gittikce gücleniyor ve her daim iyi transferleri yapandir ve bu yüzden her zaman üstlerde olacak, biraz da sansi yaver giderse sampiyon dahi olacaktir..

Resimde görüldügü üzere beyaz Porsche vardir altinda. Ama iste bu biraz sorun olmus. Leverkusen takiminin Ford ile antlasmasi var. Menajer Meier telefon acip özellikle soylemis, Ford marka araba süreceksin diye de.. Adam hizli araba seviyor. Altindaki araba 480 PS. 3.9 saniyede 100'e ulasiyor, 140 bin euro buradaki fiyati. 310 maksimum hizi. Simdi zorunluluktan Ford alacak, sürecek filan.. o da zor is yani. Sen kalk onca gol at, star ol, yüksel, milyon euroluk antlasmalara imza at, Ford'dan baskasina binme.

5 Ocak 2008

Karl Heinz Feldkamp



74 yasinda olan bir insan ne icin calisir ? En zengininden en fakirine bu yasta calisan insan bulmak cok zordur. Üstelik calistigi alan futbol ve klup ise Galatasaray.. Baski,stres,heyecan.. siradan bir insanin üstesinden gelebilecegi zorluklar degil.. Peki neden Kalli tekrardan calismaya basladi.. Paraya mi ihtiyaci vardi, san söhrete mi ? Düne kadar alman kluplerinin gencleri hazirlamasi icin getirdigi bütün teklifleri reddediyordu.. Bremen klubu ve bir kac klup de istemisti.. O kabul etmedi. Simdi neden Galatasaray ?

Ölümü göze almistir Galatasaray icin.. Bakin sadece galatasarayi cok sevdigi icin desteklenmesi gerekmiyor ama en azindan bu kucuk ayrintinin da göz önünde bulundurulup hakkinda yorum yapilmasi gereken insandir Feldkamp..

1992/3 senesinde Galatasarayi calistirdi. Bir yil önce Kaiserslautern'i sampiyon yapip geldi Galatasaray'a. getiren yine bugunku gibi Adnan Polat. Aslinda Polat filan getiremezdi. Derwall'in telefonu ile türkiyede calismaya ikna olmus ve gelmistir. Düsünün ki Kaiserslautern'in basina gectiginde takim düsmemek üzere debeleniyordu. Ikinci yari gecti, önce takimi kümede tuttu, bir yil sonra düsmekten son anda kurtardigi takimi sampiyon yapti. Kariyer bakimindan tavan yapmisti, gelmezdi bu ülkeye ve o zamanki ligine. Galatasaray takimi sezonu liderin 16 puan gerisinde bitirmis. Besiktas maglubiyet dahi almadan ligi tamamlar iken, Fenerbahce her zamanki yildiz transferlerini yapip sezona sampiyonluk parolasi ile girer iken kimse cimbomdan sampiyonluk filan beklemiyordu. 4 kupayi aldi Galatasaray takimi.. hani o Okan'in muhtesem oynadigi TSYD kupasi ile basladi her sey ve silip süpürdü önünde ne varsa. Roma'ya roma'da 3-1 yenildik, kendi evimizde 3-2 yendik. Bu Feldkamp'in o dönemde aldigi tek basarisiz sonuctur. Hani o bücür Haessler frikikten cakmasa Romayi dahi eleyip UEFA'ya o günlerde uzanacaktik, öyle güzel oynuyordu cimbomum.. Ama asil basari diger sezona saklanildi. Bir yil sonra takimin basina Hollman getirildi. Feldkamp'in kurdugu düzenin ekmegini yedi, daha sezon basinda Manchester United'i eledi ve yenilenen, lig usulune gecilen Sampiyonlar Liginin ilk senesinde 8 takimin arasinda yer aldi Galatasaray.. UEFA kupasi süphesiz ki cok önemli ve cok baskadir yeri. Ama ben o günü de dün gibi hatirlarim.. 8 tane takimin dev ableminin oldugu gece gördügüm o buyuk GS amblemi.. dörderli iki grup ve Sampiyonlar Ligi.. Sadece 8 takim. Galatasaray Manchester'in yerine girmis, ve tüm gözler galatasaraya dikilmistir. Bugün pek cok alanda türkiye denildigi vakit akla gelen ilk takim olmasinin en önemli nedenleri arasinda en az UEFA kupasi kadar rolü vardir o gecenin ve dikilen gözlerin sekizde birini kapsayan galatasaray ableminin.. Sonrasinda UEFA kupasini alacak olan kadronun önemli isimlerinin yer aldigi ve yetistigi dönemdir.. Bülent,Hakan Sükür,Tugay..

Bu yüzden Feldkamp'a güvenirim ben. Yanlislari coktur, belki gecmis ile bugün arasinda en önemli fark; basininin müdahalesinin gecmise oranla cok daha fazla olusu. Baskinin, stresin ve kararlarin kiisinin kendisine birakilmasinin imkansiza yakin bir konumda teknik adamlik yapiyor olusunu tasavvur edememesi.

Ama iste 74 yasinda bir adam. Daha takimin basina gelir gelmez yanina gelecekte takimin yönetecek bir adam yerlestirilmeliydi. Bir ekol, sistem isidir.. Derwall-Denizli-Feldkamp üclüsü bir sistemin parcalaridir, her seyin basidir Jupp Derwall.. oyle ki takimi biraksa bile sistemini devam ettirdi almanyanin en kariyerli hocasini takimin basina gecmesine ön ayak olarak.. Arkasindan devam eden hollmann..

Abdullah Avci'nin ismi sürekli gündemde. Cok da severim ben, gelecekte takimin basinda görmek istedigim insandir ama bir baska yandan bu sezon basi getirilmesi en basta Abdullah Avci'yi ziyan etmektir.

8 tane ilk onbir oyuncusunun takima girisi sonrasi basari gelmesi mucize gibidir. Bayern Muenchen dahi bugun bu zorlugu yasiyor. Teknik adam ile yönetimin dahi anlasabilmesi icin zaman gerekir.. Zaman her seyin ilacidir ve oturtur cok seyi. Fenerbahce,Inter,Dortmund,Madrid senelerden beri transfer üzerine transfer yaparak basari kazanabildi mi ki ? Hepsi oturmasini bekledi takimin.. Zico ile Fener, Mancini ile inter vesaire.. Bu takim oturacak ve ancak sonrasinda bir basari beklenecektir. Rijkard'in ilk sezonunda takim neredeyse küme düsüyordu.. Ilk defa Barcelona takimi bir devrenin sonunda küme düsme potasina girmisti, akabinde gelen basari bu zamanda onu takimda tutan yönetimin isidir..

Feldkamp zamanla taniyacaktir takimi ve akabinde gelecektir basari, güvenin ve arkasinda olun efendim.