26 Ocak 2009

Issiz Adam,Oblomov, Masumiyet ve Ask.!



(issiz adami seyretmemis olanlar hicbir sekilde okumasin, spoiler seviyesi üst düzeyde)

Oblomov'u okudugumda cok etkilenmistim .. Ivan Goncarov'un bu kitabi aslinda o dönemin rusyasina ait bilindik bir tipolojiyi cok iyi islemesinden ibaret idi ve öyle ki "uyusukluk, tembellik" gibi kavramlarin hemen hepsi eserin yarattigi etkiden kaynakli o koca rusyada tek bir isim altinda birlesti, günlük hayatta kullanilan terim oldu. "Oblomovluk" Kitap öyle tembel,uyusuk bir adami anlatiyordu ki 200 sayfa yataktan kaldiramadiginiz bir adamin konu oldugu eseri okurken siz de sikiliyordunuz.. O denli uyusuk, o denli tembel bir adamin hikayesi ama beni vuran kismi bu olmadi. Uyusuk,tembel ve ayni zamanda inanilmaz saf, iyi niyetli ve zeki bir kisilik olan Oblomov'un her seyin farkinda olarak bir sekilde icine girdigi askta verdigi tepki siradisi olmasa da askin anlamini sorgulatacak ölcüde inanilmazdi.. Varolan ve artik degistiremeyecek oldugunu idrak ettigi karakterinin zaman icerisinde asik oldugu insani üzecek nitelikte oldugunu bildigi icin kendisini ondan kacirip uzak duruyordu.. Her sey cok iyi giderken, sirilsiklam kendisine asik olmus ve ugruna kisa bir dönem de olsa yataktan kalkabildigi askina "ayrilalim" diyordu..

Burada asiri tembellik olgusu aslinda olagandisi bir durum olarak algilanabilir. Bu Oblomov'da tembelliktir, issiz adam'da biseksüellik ve carpik iliskilerin adami olmaktir, borges'de basina buyruk yasamak ve özgürlük adina hicbir zaman huzuru yakalamayacak olmanin verdigi bilinctir, farketmez.. Mutsuzluk bilincidir bu. Issiz Adam ve Oblomov gibi bu dünya üzerinde birden fazla yili beraber gecireceginiz insana kendinizi veremiyor olusunuz gercegi önemlidir ama Oblomov ile Issiz Adam'in asklarinda nitelik farki vardir..

Issiz Adam, ben seni haketmiyorum derken sevdigi insana korumaci yaklasimi sergilerken diger yandan özgürlügüne olan düskünlügü, bencilligi yine önplandadir her askta oldugu gibi.. Oblomov, kendi alacagi hazdan sevdigi insanin uzun sürecte mutsuz edecegi farkindaligi nedeniyle vazgecmistir, Kant'in insan olmanin kosulu olarak öne sürdügü ödev ahlakinin birebir temsili gibidir..

Issiz Adam, bir süre sonra aciya dayanamayarak ayrildigi sevgilisini arar, geri kazanma adina ve hatta bu sekilde belki de onun hayatini gel-gitlerle yoketme pahasina hazzin pesinden kosar iken ölürcesine taptigi kadini, kendisini aradiginin farkinda olmasina ragmen onun iyiligi icin ondan uzak duran Oblomovdur.. Oblomov, en sonunda cok yakindan tanidigi ve tüm bu iliskiselliklerden bihaber olan zeki, atik ve tembel olmayan cok iyi dostu Alman Stolz ile sevdigi kadinin iliskisini/evliligini duydugunda sevinir, onun hakettigini aldigindan memnuniyet duyar ve huzurla ölebilirim der.. Issiz Adam, sevdigi kadinin aslinda cok düzgün bir iliskinin icerisinde buldugu zaman kiskanir, uzakligin, dokunamadigin ölcüde ivmesini yukariya dogru cikartmis bulunan hazzin eksikliginden aci ceker.. Ben buna ask, sevgi demiyorum.. Tutkudur, sevgisiz Asktir ama asla sevgiyi icinde barindiran herhangi bir kavram degildir.. Asil degildir, siradandir..

Velhasil Issiz Adam, asil olmamistir gözümde böyle bir derdi de yoktur belki ama bu acidan bana aski siradan gelmistir ya da sarsmamistir.. Oysa Annesinin söyleminden sonra sadece sevdigi insanin mutlulugu adina kendi karanligina hapsolmayi göze alan bir karakter olarak canlanmisti ama elinde olsa ikinci kez gördügünde ya da tokayi bulduktan hemen sonra yine o karanligina o "sevdigi insani hapsetmekten cekinmeyecektir.. Filmde ise bu celiskili bir sekilde islenmistir, Sef Garsonunun hakkindaki söylemleri ve daha pek cok özelligi ile iyi niyetin bir simgesi olarak cok iyi bildigi kötülügünden sevdigini kacirma eylemi gerceklemis diye düsünürken her uzun iliskinin yarattigi o bunalimdan kaynakli bir özgürlük arayisidir eger bir kac gün sonra geri dönme eylemi gerceklesiyorsa..

Issiz adamin issizligi ise yine beni ilgilendirmiyor. Ben bu hayatta her insanin kendi adasinda digerlerine oranla marjinal kacacak ölcüde anormallikleri bulunduguna inaniyorum . her insan en cok kendisini iyi tanir ve kendisinin bir baskasi ile beraberligini imkansiz kilacak tuhafliklari mevcuttur. Veyahut sevmek, aslinda insanin gücünden vazgecmesidir. beraber olmanin, o güzel günlerin bedeli olarak yer yer özgürlügünden, keyfinden feragat etmektir. Bir de Haluk Bilginer'in Masumiyet filminde anlattigina bakin isterseniz her ne kadar elma ile armutu yan yana koysak da ask ortak paydasinda pekala birarada islenilebilir..




Mesele ortaya cirilciplak konulan ask olgusu ise bu anormallikler karsisinda bireyin sergiledigi tutum olmalidir aslolan.. Ve buraya baktigimizda Alper karakterini cok iyi anliyoruz cunku cevremizde cok fazla var.. Cok iyi anliyoruz cunku anlasilmayacak bir tarafi yok. Cok iyi anliyoruz cunku her insan gibi egosunu belirli ölcüde yenip toplamda egosuna yenileni oynuyor, nedir ki ilgi cekici olan ? Müziklerin yarattigi hosluk ?


Cagan Irmak, Babam ve Oglum'da da yeni bir sey söylemedi, farkli bir sunum da getirmedi ama duygulari, o hepimizin neredeyse seksen sonrasi mimumum bir yakinin yasadigi bilindik hikayeyi öyle isledi ki ben dahil hepimiz agladik.. bana göre tek basarisi budur onun.. Burada da ayni sekilde ama birakin aglamayi, Alper icin gram üzülmedim.. O Adasini o kadar yasadigina dua etsin, biz burada kucuk toprak parcasini legenin icine atip ada diye seyrediyoruz, yasadigi yeter, cok bile..

Filmin bende yarattigi en büyük etki, Ada gibi karakterlerin yokluguna alismis bünyeyi rahatsiz edip muthesem türkiye görüntüleri ile geri dönelim mi lan geyigini harekete gecirmesidir, daha yeni yeni kendime gelir iken..

Cagan Irmak'i aslinda sadece bir konuda kiyasiya elestiriyorum ben. Almanyada yasayan bir insan olarak bunu diziizle.net'de seyretmeye beni zorunlu kildigi icin.. Türkiyedeki her etkiyi bu kadar yakindan takip eden ve sadece almanyada milyon ile ölcülen bir nufusun Ata Demirer ve Hababam Siniflari gibi abuk subuk filmleri türkiye ile ayni zamanda izleme sansina sahip iken Hem Babam ve Oglum ve ayni zamanda Issiz Adam'i alti ay ara ile seyredecek olmalari.. ve burada o türkiyedeki etki ile sinemaya kosacak onlarca insani kaybetmesini.. Bu pazari önemsememesi ve kacirilan onca para..

Issiz adam, agir gelebilir ama Sahan'in komedi türüne zimbaladigi Recep Ivedik'in diger versiyonudur. Kimse kizmasin bana.. Ben Recep Ivedik 2'yi sabirla bekleyen adamim, kötü demiyorum ama nitelik acisindan karsiligi da budur.

Bir zaman önce Ugur Yücel'in Hirsiz ve Polis adinda diziyi cevirir iken anlattiklari aklima geldi. Benim gibi sürekli nitelik kaygisi güden insanlar icin tokat gibi bir seydi. Ben dedi, para icin dizilerde oynuyorum, Yazi Tura'yi cektikten sonra girdigim borcun altindan kalkmak icin.. Bu ülkede nitelikli film yapildigi zaman durum ortada ve haliyle ortlalama algiya oynayan Cagan Irmak'i hicbir sekilde suclamiyorum ve hatta seviyorum, cok seviyorum yine bir film yapsin yine merakla beklerim, hayal kirikligi yaratsa da.. Sadece etiketler iken ustalara ve sinemaya haksizlik yapmadan... Ask, Masumiyet filminde Bekir'in Ugur'a, Ugur'un Zagor'a, Yusuf'un umuda duydugudur.. Bizi sarsan bunlardir, Alper-Ada ise zaten bildigimin biraz güzel bir sekilde hikaye edilisidir ki güzel olsa da sinemadan daha fazlasini bekliyorum ben.

9 yorum:

Dobrowski dedi ki...

"biz burada kucuk toprak parcasini legenin icine atip ada diye seyrediyoruz"

Kartal Bafiler dedi ki...

Masumiyet ve Kader seyrettiğim en iyi iki Türk filmidir.

cikkoleite dedi ki...

"Kader" inanilmaz bir filmdi hala aklima geldiginde ürpertir beni.

Borges dedi ki...

kader'i sonradan izlemistim, "masumiyet" ile arasinda sanirim "oyunculuk" farki var.. Baska acidan burada video'daki hikayeyi islemis, kurgusu belliydi.. yine de iyiydi.. Ama masumiyet cok baskaydi diyebilirim..

Adsız dedi ki...

yada gözlerimizi tamamen kapatip kafamizda yaratiyoruz adalarimizi ki camurdan yaptigi puta tapan adam gibi kendimize inanamiyoruz biz buna nasil inaniyoruz diye.

PIERREMANU dedi ki...

Aşk net bir şekilde tanımlanabilen ya da tanımlanmış birşey olmadığı için insanlar kendilerine göre bir aşk tanımı yapıyorlar ve içerisinde aşk olduğunu iddia eden ya da aşk olduğu iddia edilen filmlere, kitaplara, şiirlere, olaylara, durumlara ya da her neyse çok farklı tepkiler verebiliyorlar. Genel geçer bir aşk yok. Ne olduğu tam olarak belli olmadığı için tepkiler benzerleşmiyor. Ancak Issız Adam'ın konusunun çok basit ve sıradan olmasından, herkesçe tasarlanan aşkın en temel unsurları üzerine kurulmasından ve bu doğrultuda da hemen hemen herkesin filmin bir sahnesinde kendi hayatının bir sahnesini tekrar yaşamasındandır kanımca filmi bu kadar fenomen yapan.

Diğer taraftan başkasının hak ettiğini yaşadığını görerek mutlu olmak ve "Artık huzurla ölebilirim" demek de takdir edilmeden önce sorgulanması gereken bir zihniyettir diye düşünüyorum. Kendinizi birisine layık görmemek, değiştiremeyeceğiniz huylarınızın karşı tarafa zarar vereceğini düşünmek, ardından olanlar neticesinde huzura ermek sevgi göstergeleri midir özünde irdelemek lazım. Ben çok öyle olduklarını düşünmüyorum.

Borges dedi ki...

"iğer taraftan başkasının hak ettiğini yaşadığını görerek mutlu olmak ve "Artık huzurla ölebilirim" demek de takdir edilmeden önce sorgulanması gereken bir zihniyettir diye düşünüyorum. Kendinizi birisine layık görmemek, değiştiremeyeceğiniz huylarınızın karşı tarafa zarar vereceğini düşünmek, ardından olanlar neticesinde huzura ermek sevgi göstergeleri midir özünde irdelemek lazım. Ben çok öyle olduklarını düşünmüyorum."

Diye belirtmissiniz ama neden öyle düsünmediginizi es gecmissiniz Sevgili PierreMANU.

Olaylarin nesnel acidan ne oldugunu tartismiyoruz zaten. Oblomov'un niyetidir masaya yatirdigimiz. Ki Oblomovluk, kitapta ve onun hayatinda zararli ve degistirilmesi ve hatta kacinilmasi gereken özellik olarak islenirken, evlenip de bosanmanin pek de olasi olmadigio dönemin rusyasinda, sonu bastan görüp hic baslamamayi hayat felsefesi yapmis bir adamin mutsuzlugu önceden görüp bunu sevdiginden sakinmasinin neresi zararlidir ?

Issiz Adam'in hikayesi oldukca basit. Bunu kötü niyetle söylemiyorum, keza Babam ve Oglum'un hikayesi de son derece alisilmis icerige sahip idi ama muhtesem film oldu. Baska acidan Issiz Adam'Da soru sudur, karakteri sorguluyoruz ya..

"Alper neden Ada'yi terketti . Onu birakinca neden tüy gibi hafifledi. Bunu anliyoruz. Neden geri dönüyor ? Bir kac zaman sonra dönmek istiyor.. Sonunu göre göre bile bile, zarar vereceginin farkinda olarak geri dönmek istemis, ama Ada'dan kaynakli olmamis. Simdi burada Alperi neden isliyoruz yahu ? Cevremde bin tane Alper var benim.. Filmin ayintilari keyifli, iliskinin aciga cikardigi detaylar hos.. Film cok kötü bir film de degil ama ister istemez karakterlerin üzerine egiliyoruz ve son derece siradanlasiveriyor birden..

Ben burada algilayabildigim ölcüde ask konusundan yola cikiyorum. Tek tarafli tatminin mümkün oldugu bir iliskide ötekini gözettiremeyen askin bencilligini de ele almisimdir.. birinin sevmenin aslinda kendini sevmekten baska bir sey olmadigini da iddia etmisimdir kim bilir ? Sevdigin insani mutlu olmasindan neden insanlarin mutlu olmadigini da görmek istemisimdir belki ? Bir insani seviyorum ama benim disimda cok baska mutlu bir hayati yasadigi zaman onu sevemeyisimin özünde ne yatar bunu da bilmek istemisimdir ? Eger ki sevdigimiz insan bizim disimizda mutlu oluyorsa ve bu bizi mutlu etmiyorsa, biz neyi seviyoruz ?

Turgay Keskin dedi ki...

Sevdiğimiz insanın başka biriyle mutlu olması bambaşka düşüncelere sevkedebiliyor bizi. ''Benimle neden mutlu olamadı?'' sorusu gibi mesela. Kaybettiğimizi anlayınca yaptığımız hataları anlıyor, bazı şeylerin değişebileceğini ama o zaman bunu o kadar önemsemediğimizi farkediyoruz. Aslında kendimize yalan söylüyoruz, biliyoruz ama yine de söylüyoruz..

Bir arkadaşım eski sevgilisi için ''benden sonra mutlu olmasın'' demişti. Çok şaşırmıştım. O kadar alışmıştım ki ''umarım benden sonra mutlu olursun, iyi biri karşına çıkar'' cümlelerine, garipsedim. Bencilceydi, kıskançlık vardı bu cümlenin içinde. Ama sanırım fazlaca sevgi de barındırıyordu..

Issız Adam süper bir film değildi, basitti. Ama anlatılış şekli herkesi etkiledi sanırım,sevildi. bu yüzden Mesela Zeki Demirkubuz'un Kader'de anlattığı aşk daha vurucuydu, ama böyle bir kitleyi çekemedi..

alessandro del piero dedi ki...

kader filmi içeriğiyle de anlatımıyla da ıssız adam'dan kat kat önde giden bir başyapıttır. ha neden onun kadar ilgi çekmedi, hakkında tartışılmadı diye düşünenlerin bu ülkede ahmet çakar, erman toroğlu gibi futbol cahili adamların neden kendilerinden çok daha kaliteli adamlardan daha fazla tutuluyor olduğunu biraz olsun düşünmeleri yetecektir farkı anlamalarına.