19 Mart 2009

Galatasaray - Hamburg : 2-3



Her golde almanlara dogru gittim.. 2-0'dan sonra inanc iyice arttikca üzerlerine yüklendik hafif de ickinin etkisiyle.. Haliyle sonumuz kötü oldu.

Aslinda sevinmemiz gerekiyor, Galatasaray kimi degerlerini filan kazandi. Terbiyesizlige kaptan cok iyi bir sekilde cevap veriyordu. Lincoln kim ? Koyarim banka, akli basina gelir. ben bunu dilim döndügünce anlattim Almanlara ve Fenerbahceli arkadaslara ve fakat sallamadi haliyle kimse. Bak dedim bu adam Skibbe ile belki Bellinzona,Trabzon,Olympiakos,Berlin efendim Besiktas, Ankara deplasmanlari maclarini filan kazandi ama inanilmaz terbiyesizdi, simdi yok öyle.. Bülent Hoca geldi bu terbiyesize hakkini verdi. Tarih de zaten UEFA kupasini alan Terimi yazmaz da oyundan alinirken kendisine artistik hareket ceken Hakan Sükür'ü her seye ragmen Berlin deplasmanina götürüp de oynatan terimin onursuzlugunu yazar.. Biz de almanlara, sahasinda final oynayacagiz diye üzerine gittigimiz fenerbahceli dostlarimiza filan hep degerlerimizi, bak nasil ders verdik oyuncuya diye anlatacagiz muhtemelen...

Teknik direktörlük, oyunculari idare etmektir. Sorunsuz oyuncu yoktur, bir sekilde oyunculardan maksimum verim almaktir. Effenberg olsun Ronaldinho ya da Rafinha, Diego. hepsi aynidir bunlarin. Becerebiliyorsan oynatmayi böyle yildiz oyuncu alirsin yoksa almazsin.. Her seyi gectim.

Lincoln Galatasaraya nasil gelmistir ? Schalke, bakmayin siz sagda solda yazanlara, forumlarda yattik kalktik biz o dönem, hicbir sekilde birakmak istemiyordu.. Adnan Sezgin on yerde üzerinden gecti, Lincoln kendisi telefon acip gitmek icin sonuna kadar zorladi. Isin maddi boyutu bir kenara kendisinin seyirciye yem edildiginden dem vurdu, yönetime kizgindi, teknik adama, kalmam dedi geldi Galatasaraya.. Bu adam bu yüzden gelmis.. Begenmeyebilirsin, sezon sonu akilli bir sekilde satarsin, para kazandirir sezon sonuna kadar da performans ile baska türlü para kazandirir sana.. Koca klup bu gülüm. Ligde birakilan iki puan Sampiyonlar Ligi ve bilmem kac milyon dolar.. UEFA finali taraftarlar acisindan yirmi yil ezeli rakibini susturabilecek, seni de efsane yapacak ortam.. Sirasi mi simdi Lincoln ile ugrasmanin, gaza gelmenin, oyuncularinin etkisinde kalip teknik adamlik yerine abuk subuk taraf tutup ortam germenin ?

Lincoln oynamadi zira takim ici dengeler altüst oldu. Meira gitti, kendisine sorun cikarmayan yabancilarin disinda tek bir oyuncu kalmadi.. Kamplasma oldu. Bu kamplasmayi körüklemek yerine birlestirici bir rol almasi gerekirken bambaska bir pozisyona girdi. taraf oldu.. Acemilik tamam da bu kadarisi normal degil..

Saha icine bakin, zorda kalmazsa kimse Lincoln'e pas dahi atmiyor, durum bu hale geldi, getirildi.. O da haliyle koydu tavrini. Yeteri kadar profesyonel olsa zaten bugün burda olmazdi..

Bes dakikada yenilen iki gol var. Bordeaux macinin hemen hemen aynisi ve bunun defansin olmayisi ile filan ilgisi yok. Kewell degil de Cevat Güler'i koysa ben elestirmem cunku yerine "sunu yapsin" diyecegim secenegim yok ve fakat bu konsantrasyon eksikligi cok ciddi bir sorun oldu.. Hem Bordeaux hem Hamburg maci, farki ben size söyleyeyim.. Elinize varsa Bordeaux macinin son on bes dakikasini izleyin... fark: Hasan Sas ve Lincoln farkidir.

Bordeaux macinin son on bes dakikasinda icgüdüsel olarak otomatige baglamis misali lincoln inailmaz bir oyun kurucu rolünde takimi ataga kaldirir iken bu gibi zorluklara dahi ihtiyaci olmayan, önünde bom bos alan ve sag kanata kacmis bir Sabri varken sacmalayan Hasan Sas farkidir.. Bülent Korkmaz farkidir.. Yönetimin maharetlerinin de sonucudur..

Toplamda Bülent Korkmaz, kendi bildigi sistemi isletme sevdasinda. oyuncularina motivasyondan baska verecek cok seyi yok ve bu da önemlidir aslinda. Bunun olmasi icin o birligin cikardigi sese biraz olsun ayak uydurmak durumundadir. Onlari motive etmenin bir cabasidir Lincoln'ün üzerine cizik cekip seyircilere yem etmek..

Daha yazacak cok sey var belki ama iste durum budur. Özeti bu: Lincoln'e gereken ceza kesildi, Trabzonspor'da iki puan, UEFA'dan da elenis..

tarihe bol bol büyük kaptanin takimin yildiz oyuncusuna nasil ders verdigini yazmak kaldi geriye.. Buna tutunun galatasaraylilar, cok buyuk bir is yaptigi sanrisina ihtiyacimiz var, yoksa bu kadar belese giden tur, puan , sampiyonlugu gectim Sampiyonlar ligi..

Simdi artik saglam bir satici bulup Lincoln'ü satmak gerek.. Rus pazari etkilenmemise benziyor bu krizden, bes alti milyon koparilir..

Git Marsilyaya elen, Dinamo Kiev'e elen de alman takimina elenme be cimbomum diyesim gelir önümüzdeki hafta icini düsündükce..

16 yorum:

BroWnTyGeR dedi ki...

Ayırdığınız zamana sağlık. O kadar çok yorum okudum, herkes birilerine sağlı sollu sallıyor ama sizinki zeka ürünü ve tamda durumu anlatan bir yazı olmuş. Özetide aynen yazdığınız gibi ;

Lincoln'e gereken ceza kesildi, Trabzonspor'da iki puan, UEFA'dan da elenis..

Emeğinize sağlık.. Keşke Galatasaray'ımızın başındaki büyüklerde görebilse ..

Adsız dedi ki...

Abi zaten Bülent Korkmaz'ın hataları ortada ve kendisi de bunu farkedecektir.Ama Galatasaray'ın ve genel olarak Türk takımlarının(Avrupa kupasını hatırlarsak mesela)mucize arayışı hakkında ne düşünüyorsun?Yani açıkçası ben penaltı oldu,biraz beklemeli dedim.Bekledik tamam ikinci gol geldi heralde artık bitti dedim ve rahatladım güzel bir futbol olacak vesaire.Bunun üstüne bakıyorsun takımda inanılmaz bir rahatlık.Tribünde bile bir e artık kazandık ne anlamı kaldı havası var gibi geliyor.Sonrası malum 3 gol geldi,kaç tanesi kaçtı.Böyle mucizeye bağımlı olmak,Fatih Terim'in 'Allah yardımcınız olsun' ekolünü asıl bir kenara bırakmak gerekiyor bence.Çünkü Lincoln'ün ötesinde,takıma bakıyorsun 2-0dan sonra bir 2 gol yiyelimde son dakikada atar çıkarız diye oynuyorlar sanki.Hamburg'da birden ironik bir şekilde aslan kesiliyor.Dengeler garip bir kamuoyu ve köşeyazarı sistemi üzerine oturmasada biraz mantık olsa akıl olsa 3-1 3-3'e dönüşmesin,3-3'te 4-3e dönüşmesin.Çok şey mi isteniyor?

Adsız dedi ki...

Abi zaten Bülent Korkmaz'ın hataları ortada ve kendisi de bunu farkedecektir.Ama Galatasaray'ın ve genel olarak Türk takımlarının(Avrupa kupasını hatırlarsak mesela)mucize arayışı hakkında ne düşünüyorsun?Yani açıkçası ben penaltı oldu,biraz beklemeli dedim.Bekledik tamam ikinci gol geldi heralde artık bitti dedim ve rahatladım güzel bir futbol olacak vesaire.Bunun üstüne bakıyorsun takımda inanılmaz bir rahatlık.Tribünde bile bir e artık kazandık ne anlamı kaldı havası var gibi geliyor.Sonrası malum 3 gol geldi,kaç tanesi kaçtı.Böyle mucizeye bağımlı olmak,Fatih Terim'in 'Allah yardımcınız olsun' ekolünü asıl bir kenara bırakmak gerekiyor bence.Çünkü Lincoln'ün ötesinde,takıma bakıyorsun 2-0dan sonra bir 2 gol yiyelimde son dakikada atar çıkarız diye oynuyorlar sanki.Hamburg'da birden ironik bir şekilde aslan kesiliyor.Dengeler garip bir kamuoyu ve köşeyazarı sistemi üzerine oturmasada biraz mantık olsa akıl olsa 3-1 3-3'e dönüşmesin,3-3'te 4-3e dönüşmesin.Çok şey mi isteniyor?

bonaventure dedi ki...

büyük hoca olacaksın ya. ferin sana bülent. senin kadar yetenekli olmayan adamlaın hepsini kes takımdan. yada haziranda bas istifanı git. en azından onurunu korursun. artık o zamana ne kadar kalırsa. ne sandın sen kendini? florya da kupayı kaldıran fotonu görünce orgazm mı oldun? ol ol? bizi de kahret. benzetmediğimiz adam kalmadı seni de, bir şeyleri unutmuşuz. biz galatarasarayız. seni de galatasaray zannetmişiz. hadi git yorumcu ol artık. bizi de daha fazla germe...

Sinan Yılmaz dedi ki...

Hayatım da en çok üzüldüğüm maç eminim artık.
Yok zaman geçiyor. Hazmedemiyorum, uyuyamıyorum yok yok olmuyor.
Ateşim var hafif ve başım ağrıyor... Yok hazmedemiyorum, sakinleşemiyorum.

7 saat geçti üstünden Lost izledim, 3 maymun izledim yok. Aklımda sadece maç var.

1 günlük, bir maçlık mağlübiyet değil bu hayır.
Gelecek mağlüp oldu bu maçta. İnancım yenildi.

2 yıldan beri kurulan gelecek düştü bu maçta.

Bundan önce en çok üzüldüğüm maç 99'da ki Atletico Bilbao maçıydı.
Fatih Akyel'in hatası ve 1-0 yenildiğimiz maç...

O maç çocuktum anlamamıştım gözümün önünde ki geleceği.
Üzülecek maç değildi o.
Çünkü bağırarak geliyordu gelecek.

Tıpkı bu gece bağırarak yok olduğu gibi.

92-93'te Feldkamp kurmuştu 2000'in iskeletini...
Arif, Hakan Şükür, Suat Kaya, Okan hep onunla çıkmışlar A takıma.
Sonra yarışmacı, karizmatik, insan ilişkileri mükemmel bir hoca aldı mirası. 2000'de geldi kupa.

Ve sene 2007 yazı.
Erikli diye bir sahil köyündeyim o zamanlar. Yalnız başıma çadır kurdum. Sene başı Lincoln ve Kalli gelmiş takıma.

Kalli hakkında bir sürü yazı okuyorum tatilde ve Lincoln merakı...

Hazırlık maçlarını izliyorum. Elimde bira millet deniz de ben Cafe'de.

Kalli isminin büyüklüğü gösteriyordu.
Belliydi bitecekti 2002'den 2007'ye kadar çektiğimiz sportif başarısızlık sancıları.

Göreve gelir gelmez başlamıştı Kalli temizliğe.
Galatasaray üzerinden geçinen oyuncuları temizliğe.
Evet, 27 yaşında ki Necati'nin beli dönmüyordu. Bugün kü Hasan Şaş'tan 2 kilo eksiği vardı evet. Baskın karakter yol verebilmişti ona.
Kalli idi çünkü o. Çok büyüktü.

Ve sonra ne diyorduk?
1 senede 2000'in iskeletini oluşturdu diyorduk.
Sayalım. Ankaragücü'nün sıradan oyuncusu Emre Güngör. Sürekli kiralanan Uğur Uçar.
Anadoludan Hakan Balta.
Alman ikinci liginden Serkan, Barış.
Galatasaray'da maça çıkamamış Mehmet Topal...

Yine bir senede çıkardı bunları.

O yaz döneminde okumuştum yine. 2004'te Zaman gazetesine yazmış Kalli.
Demiş ki; Servet Fenerbahçe'de kadroya girmeye başladı. Bu çok önemli Fenerbahçe ve Daum adına.
Devamı gelmedi ne Daum'un ne Servet'in.
Evet 25 yaşına kadar bu liglerdeydi Servet.
10'un üzerinde teknik direktör değiştirdi bu zaman diliminde bu üç büyükler.

Biri de anlamadı Servet'te ki potansiyeli.
Ve 20 milyon Galatasaray taraftarının küfürlerine rağmen forma giydi bu takımda Servet.
Kimse istemiyordu tek kimse... İstisnasız...
Kalli'den başka tabi..
Ve o Servet daha 4. hafta Manisaspor maçında ayağının altından topu kaçırıyor, Holosko golü atıyordu. 2-2 bitiyordu evet.
Milan maçından sonra Daum'un yaptığını yapmadı Servet'e. Arkasında durdu ve bir servet kazandırdı Galatasaray'a...
Evet 25 yaşından sonra Servet'i servet yaptı Kalli.
Biz ise ne dedik Kalli'yi gönderirken?
Servet'ten ön libero mu olur?
Çok biliyorduk, çok biliyorduk artık.

Gitti Kalli ama bir iki çapulcunun sözüyle ayrılmadı tamamen.
Geldi sportif direktör olarak.

Ama mesela Bülent Timurlenk abimiz dedi ki Kalli Olimpiakos'u izledi ondan yendik.
Dalga geçtiler adamla. Hareket alanını kısıtladılar.

Kalli devrimi tam anlamıyla sağlayamamıştı.

Skibbe'yi getirtmişti takıma.
Skibbe bir futbol fikri getirdi Galatasaray'a beraberinde...

Evet 2002'den sonra ilk kez. Gururla neşeyle izledim Galatasarayımı.
Benfica ile alay ederken, Hertha'yı ezerken. Gururla.

Fakat kısa vadede başarı baskısı ve 15 yıl sonra uzmanlaşmış basın baskısı sonunu getirdi Galatasaray'ın.
Servet ön libero oynar mı diyenlerdi bunlar.
Bu sefer de dediler ki 3-5-2 bilmem ne? Çok biliyoruz, çok öğrenmiştik.

Bir hatası vardı Galatasaray'ın bu devrimde...
92-93'te ki kadro 96'da hazır hale getirilmişti.
2007-2008'de ki kadro ise 2008-2009'da uçsun istendi.

Hayır uçamazdı yeterince temiz değildi. Ve koşamazdı çünkü şişmandı

31 kişilik kadro oluşturuldu ama akıl futbolunu oynayabilecek sadece 4-5 kişi vardı Galatasaray'da.
Ve birde tamemen temizlenememiş. Yeniçeri ocağı futbolcuları.

Her sakatlık verildiğinde yeniçeri ocağına başvurmak zorunda kalıyordu Skibbe.
Ve her sakatlıkta puan kaybı geliyordu.

Birde takımın dışında ki Yeniçeriler vardı.
Hakan'lar grubu diyelim.
Her ortamda her dakika eleştirdiler Galatasaray'ı.
Destek ayağına çelme taktılar Lincoln üfürükleriyle.

Sonra bir gün gördük. Arda Sabri Hakan Şükür ve Emre Belezoğlu aynı resimde...
Vay be... İki önemli yeniçeri daha kazanmıştı takım.
Arda'yı çok severim candır, Aslandır.
Kandırdılar onu, kandırdılar.
2. yarı da Skibbe gidene kadar Arda'nın performansına bakın.
B. Korkmaz geldikten sonra ki Arda'nın performansına bakın.
Bunu bilerek yaptı demem asla.
En büyük kahpeliktir bunu demek.
Sadece kafası rahat değildi baskı altında gibiydi.
Ve Sabri'nin Skibbe gidene kadar arkasına adam kaçırıp yedirttiği gollere bir bakın.
Sonra ki Bordeaux maçında kaç km koşmuş ona bakın.
Ve bakın kafası rahat. Ağbeyleri ile olan Arda'nın üstün performansına. Gururla gözlerim dolarak izledim seni 4 hafta üst üste.
Ama sana ağabeylerinden fayda yoktu be aslanım.

Aslında egosu inanılmaz büyük ağabeylerinden Galatasaray'a fayda yoktu yıllardır, yıllardır. Sene de 5 gol atıp, kırgınım demeler. Senede 5 maça çıkmayıp değneğimle deplasmandaydım demeler... Hiç samimi gelmiyordu bana hiç...
Biliyorum bunlarla ağlayan Galatasaray'lıların olduğu bir yere yazıyorum bunu. Ve özür diliyorum malefes ben sizin gibi düşünmüyorum.

Hasan Şaş'a küfretmeye gram hakkı yok Galatasaray seyircisinin.
Sen hiç sordun mu? Neden 2002'den beri senede 10 maçtan fazla oynayamıyorsun diyerek?
Hiç sordun mu? Neden geçen yılki şampiyonluk. Servet'e değil, Nonda'ya değil senin değneğine bağlandı diyerek?
Hayır sormadın.
Şimdi de aceto yazmış. Hasan Lincoln'ün ipini çekti diyerek.
Ben bilmiyorum görmedim.
Yazısında ki tek cümle beni ilgilendirir. 4 mevsim boza içilmez doğrudur.

Islıklayan taraftar oyuna girerken ıslıklayacaktı Hasan'ı? Neden mi?

Hasan'ım be söylesene sana sakat olduğun 5 ayda paran mı ödenmedi?
Sene de 10 maç oynamıyorsun 2002'den beri en çok para alan 5 oyuncudan birisin.
Söyle be güzelim madem paranı sakatken almayı biliyorsun da. 30 kilo ekstradan da mı almayı biliyorsun?

Bunu ıslıklayacak seyirci.
O göbekle dribling yapamamış, orta kesememiş. Eee mümkünatı mı var?

Saat 07'e geliyor miğde bulantısı da bastırdı bu oflamalara.

Son söz Bülent Korkmaz'a.
Onun da egosunun büyüklüğünü Gençlerbirliği forması altında bize kol geçirirken anlamıştım da.
Yine de saygım vardı be.
Rambo Bülent derdim ben ona çocukken.
Onunla gülmüşlüğüm, ağlamışlığım vardır.
Ha Bülent söyle bir stoper olarak hiç mi izlemedin Benfica, Hertha, Olimpiakos maçlarını.
Anlayamadın mı orada ki alan savunmasını.
Bakın maçlara.
Galatasaray Olimpiakos maçı 1-0 öne geçiyor 1-0 bitiyor.
Benfica 2-0 Herhta 1-0 Bordeaux 0-0
Bak alan savunmasına.
Peki birde buna bak.
Bordeaux 3-1 3-3
Hamburg 1-0 1-1
Trabzonspor 2-1 2-2
Hamburger 2-0 2-2
birtek Bordeux maçında tutmuş senin Lincoln çık Nonda, Ümit doluşun içeri futbolun be hocam.
Birtek o maçı çevirebilmişsin şişir indir karambol yarat vur futboluyla be hocam.

Senin geliş nedenin yüksek egolarını birkez daha gözler önüne sermek miydi?
Lincoln'ü ne güzelde def etti mi demeliyiz biz taraftar olarak?

Haydi be rambo Bülent? Bir cavap yahu?
Hiç mi anlamadın Skibbe futbolundan.

Evet alalım kenara Hakan Ünsal'ı... Engin taktik bilgisiyle fikir üretsin Galatasaray klubesinde. Bu mudur be hocam?

Lütfen 2000'in ekmeğini yiyenler, minnettarım sizlere. Aslanlarsınız. Ağladık sizlerle, ama lütfen. Bitti artık... Lütfen yol verin bu devrime.
Ve bu devrimin ilerdeki liderleri. Lütfen Galatasaray'ı kendinizden çok sevin lütfen.

Alisamiyen. net'te yazmıştım bunu. Burada da bulunmasını seninde okumanı isterim.
Fikirlerimiz uyuşuyor. Ve fikirlerimiz yayılmalı.
Galatasaray geleceği can çekişiyor, Galatasaray kurtarılmalı.

aksilaz dedi ki...

Hasan şaş, Ümit Karan gibi arkadaşlarını oyuna almasını hain Bülentin çapını belli etti. Yazıklar olsun bize ki ona güvenmişiz. Lincoln'e verilecek para Bülent Korkmazdan kesilsin. Bu takım ona muhtaçtır bu kadar basit. Fenerbahçelileri bir ömür boyu susturma fırsatını elinin tersiyle itmiştir küçük kaptan namı değer hain bülent...
çok sinirliyim hala sinirliyim ve bir ömür boyu bu hatasını affetmeyeceğim. Asla seni eskisi sevmeyeceğim Bülent Korkmaz...

Adsız dedi ki...

hocam ilk olarak yazıların için teşekkür ederim. uzun zamandır blogunu takip ederim. yoruma dayalı yazdığın çoğu yazıda aynı düşünceleri paylaşmışımdır seninle.
evet teknik direktörlük bir idare işidir, motivasyonun yanında idare işini iyi yapamazsanız dengeleri alt üst edebilirisiniz. bülent korkmaz da genç bir teknik adam bu olaylar onun kariyerinin gidişatını belirleyecektir eğer bunlardan ders çıkarırsa.
teşbihte hata olmaz derler bir örnek vermek isterim; şu anda büyük şirketlerin tepesindeki ceolara bakarsanız onların geçmiş dönemlerde çalıştıkları şirketleri iflas ettirdiklerini yada görevlerinden başarısızlıkla ayrıldığını görürsünüz ama onlar şu an dünyanın en ünlü ceoları arasındadır. spor için ne kadar geçerlidir bilmem ama eğer bülent bu olaylardan gereken dersi çıkarırsa hem galatasarayın senelerini kurtarır hem de kendisinin kariyerini geliştirebilir.
ancak 2 senedir galatasarayda olan ve oynadığı(burda kendisinden beklenen performans önemli) maç sayısı senin de yazında söylediğin gibi 7-8 maçı geçmeyen lincoln e zannediyorumki biraz fazla toleranslısın. geldiği günden bu yana taraftarın kendisine gösterdiği saygıyı en önemli maçta(dünkü maç) oynamayarak bertaraf etmesine ne demeli?
futbolcu psikolojisi üzerinden düşünürsek, eğer lincoln akıllı bir adam olsaydı bu maçta elinden geleni yapar ve kendisini kesen bülenti taraftarın önüne koyardı ve güç kazanırdı.
aslında sorum şu hırsızın hiç mi suçu yok:)

djemba dedi ki...

herseye ragmen bu elenmenin olumlu yansimalari da olmali diye dusunuyorum. Takimin, hocanin, taraftarlarin ayaklari biraz yere basar diye umit ediyorum. Ne tezcanli adamlar bunlar kardesim, daha takim iki tur gecmis "Kadikoye metrobusle geliyoruz".. Ne gordunuz Bordeaux macinda? ne oynadi bu takim Hamburg'da? Gidersiniz simdi kadikoye ister metrobusle, ister vapurla. Taksimden sari dolmuslar da kalkiyor.

Adsız dedi ki...

sen GS taraftari degil, Skibbe ve Lincoln taraftarisin..

Borges, merak ediyorum, Skibbe veya Lincoln hayatlarinda hic hata yapiyorlar mi?

Yayinlamayacaksin bu postu biliyorum ama yine de en azindan sen bilesin diye yazdim..

Su mactan sonra bile Lincoln'e toz degdirmiyorsun.. Bu kadar kör olunmaz..

mondo trasho dedi ki...

Aslında en büyük sorumlu yönetim. Sene başında Skibbe tercihiyle yaptılar bu hüsranın yolunu. Maalesef gittiğimiz yol yol değil. Ve bu, Bülent Korkmaz ile olacak iş değil. Ama yeni birini getirmek sozon başı, darphanede kriz zamanı para basmaktan, yani aslında kendine kötülük etmekten başka bir şey değil. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Tribünde hasta oldum, gece bölük pörçük uyudum, işe gidesim yoktu, çalışasım yok hala... Üzüntüsü de derin oluyor bu işin sevinci de.. Sağlık olsun diyeceğim ama olmuyor sağlık!

Fuzzy Logic dedi ki...

bes dakikada dünya degisti sadece bes dakikada. Eger galatasaray o bes dakikada iki golu yemese bugun takimdaki herkezin ne kadar kahraman oldugunu konusuyorduk ama malesef hayat boyle.

Birisinin kendi ayagina kursun sikmasi sanirim boyle birsey. Dün geceki mac degil kasdim yönetimin sene basindan beri yaptigi acemice uygulamalar, herseyi eline yuzune bulastirmalar.Oysa sene basinda yapilan transferlerle eli ayagi duzgun bir yonetime kavustuk demisken, sene basindan beri yapilan uygulamalari gözden gecirdiginizde bu acemice yapilmis bir intihardan baska hicbirsey degil, inanilmaz sacma sapan isler. Ticaretden, sirket yonetmekden zerre kadar anlamam ama bu insanlar koskoca firmalari, holdingleri böyle mi yönetiyorlar anlamiyorum, bu nedir ya?
Ne Lincoln'u, ne hasan'i ne de birbaskasini suclamiyorum yonetim haricinde.Hepimiz insaniz bir günümüz bir günümüzü tutmaz ama sistematik bir sekilde yanlis yapilmaz. Galatasaraydn nefret eden biri bile bu kadar yapamazdi acikcasi tebrik ediyorum yönetimi.

Gercekten cok uzucu, cok yazik hersey icin

Adsız dedi ki...

@extensor
@borges

duygularıma tercüman olan 1 yazı ve 1 yorum

Bülent le beraber Galatasaray a gelen kaos futbolundan başka bir şey değildir.

tıpkı euro 2008 de olan o klasik türk futbolu.
Rahat maç izletmeme ve işini hep şansa bırakma
en büyük korkum buydu ve bu futbol şu an galatasaray a geldi.
Sağolasın sayın adnan X 2 ve bülent hoca

flamboyant forward dedi ki...

dünkü oyunundan sonra lincoln haklı olsa bile haksız duruma düşmüştür.açıkça takımı sabote etti.ben bu kadar rezil bir durum görmemiştim galatasaray'da.bir oyuncuya bir şekilde bir ceza veriliyor ve ceza sonrası çıktığı maçta hiçbir şey yapmadan sahada dolanıyor.trabzon maçından sonra şimdi dertler halının altına süpürüldü ama iki kupaya birden mal olabilir demiştim.onu bile yapmamışlar aslında. iki tane galatasaray'a -artık-yakışmayan adamın ego savaşı yüzünden bu sezon kaybedilmiştir.ikisinin de yolu açık olsun,haziranda burada olmayacaklar.

Adsız dedi ki...

tüm düşündüklerimi yazıya dökmüşsün, sana teşekkür ediyorum zihnimdekileri düzenli bir şekilde okuma şansı verdiğin için.

hala inanamıyorum şu taraftarın bu kadar net şekilde görebildiği başarıya giden olmasa da gitmesi en muhtemel yolu kaptan'ın göremeyişine. onun hala galatasaray'ın başarısını başka her şeyden çok istediğine inandığım için başarının lincolnle gelebileceğinin farkında olduğu halde bu tercihleri yaptığına ihtimal vermiyorum.ama anlamıyorum, anlayamıyorum, neden....

inanamıyorum 5-10 yılda değil, 100yılda bir gelecek bir şansı bu kadar gereksizce ve tamamen kendi kendimize harcamamıza.
geçtiğimiz turu geri verdik, çok acı.

pink dedi ki...

Muhteşem bir yazı,emeğinize sağlık.Bülent Korkmaz doldur-boşalt varyasyonuna sahip(gerçi varyasyon bile denmez ama)çanakkale geçilmez futbolunu oynatmayı bırakıp,eski arkadaşlarına da forma vermeyi bırakırsa bu takım daha iyi yerlere gelecektir.Yapması gereken tek şey Skibbe'nin Galatasaray'a kazandırdığı ayağa yerden kısa paslarla olan göze hitap eden oyunu savunma futboluyla harmanlayıp ortaya çağdaş futbola daha yakın bir oyun çıkarmaktır.Bu sene geçtiyse dahi önümüzdeki senelerde bu atılımı gerçekleştirdiği taktirde Galatasaray Avrupa'da özlenilen başarılara ulaşacaktır.

mondo trasho dedi ki...

Alman gazetesi diyor ki:"Lincoln disiplinsiz, isteksiz. Ve de genel olarak güçsüz, sebebi de büyük ihtimalle sürekli yaptığı Almanya seyahatleri. Almanya'daki arkadaslarıyla sık sık yemek yiyebilmek icin sürekli Almanya'ya gidip geldigi söyleniyor..."

http://www.welt.de/sport/fussball/article3359824/HSV-Gegner-Galatasaray-ist-von-Lincoln-abhaengig.html

Belli adamın burada mutlu olmadığı. Yoksa neden gitsin Almanya'ya zırt pırt. Nefes almak istiyor herhalde. Magath tekrar isterse yolu Wolfsburg'a, kankası Grafite'nin yanına düşebilir.