2 Haziran 2010

Bir Kaiser Bir Hoeness.!



Sevgili Kaiser yeni bir tartismayi dogurmak istiyor. Son oynanilan milli macin öncesinde milli marsi her futbolcunun söylemedigine dikkat cekmis ve bu yanlis anlamalara neden olacagi icin herkes tarafindan söylenmeli diye görüs bildirmis. Klose haric etnik kökeni alman olmayan hicbir futbolcu söylemiyor. Mesut,Khedira,Podolski,Boateng, filan.. Beckenbauer, 1984'de her futbolcunun söylemesini sagladim derken Löw, her futbolcunun söylemesi güzel olurdu ama bu kisinin kendi kararidir zira pek cogunun anasi, babasi Alman degil.

Ben.. Bu gibi zorlamalardan nefret ederim ve artik kosullar 1984'de oldugu gibi degil. Gecmiste en fazla dedesi baska bir uyruktan olup tamamina yakini has Almanin olusturdugu milli takimda bugün kosullar oldukca farkli. Beckenbauer biraz böyledir Almanyada.. Futbol dünyasinda sadece onun sonuna kadar sacmalama hakki vardir ve cok fazla itiraz görmez zira sayginligi neticesinde biraz da oldugu gibi kabullenme durumu vardir..

Bunun disinda 2006 yili Almanya icin önemli bir tarihtir. Ben ilk defa Almanlarin o zaman icerisinde tekrardan bayraklara sarilip "Almanya" diye bagirdiklarina sahit oldum. Dünya Kupasi bunu tetiklemedi belki ama degisimi görünür kilmasini sagladi. Umarim bu degisim cok fazla ileriye gitmez, rahatsiz edici boyuta ulasmaz. Geldigimden bu yana bu ülke icerisinde son bes yilin bir bayrak göstericiliginin ivmesini yapsak durum felakete dogru yol aliyor gibi duruyor aslinda.. Cogunluk oldugunuz yerde düsünmeniz gereken her zaman "azinligin" haklari oldugun bir daha hatirlatmak gerekir. Ve o bayraklarin hemen yanibasinda dolanan sloganlar inanin iyi sonuclar dogurmuyor genelde..



Beckenbauer böyle der iken Hoeness de farkli bir noktaya parmak basiyor. Afrika'da Dünya Kupasi düzenlemesi icin henüz erken oldugunu düsünenlerden.. Dogdugundan bu yana akli paraya calisan bir adam belki su noktada oldukca haklidir: Sadece dört hafta sürecek bir festivalin gerceklesmesi adina 50 bin kapasiteli onca stadi insa edip yillar yili bu statlarin icerisinde bes bin kisi ile mac oynanmasi cok ciddi bir ekonomik ziyandir diyor.. Afrikada Dünya Kupasi gerceklesmesi gerekir ama bunun biraz daha zamana ihtiyaci vardi gibi devam ediyor..

Haklidir abi.

Bizim ülkemizin de 50 bin kisilik Urfa'ya, Adiyaman'a misal statlar yaptirmasini da ben komik bulurum. 20 milyonluk Istanbulun icerisinde milyonlarlarca taraftari olan üc büyükler dahi 30 bin ortalamayi tutturamadigi bir yerde bunlar geride kalan yillar icerisinde kullanilmayacak ve daha da kötüsü ortalama seyirci gelse dahi etki etmeyecek, toplamda yarardan cok zarari olacaklardir..Kucuk, modern, bakimli. güzel statlar gelisim adina gereklidir. Hedef Üc büyükler haric maksimum 30 bin seyirci olmalidir. Ki zaten ülkenin sorunu statlarin kapasitesi olmasa gerek.. Onlarca stadiniz olsa ne olur ki icerisini dolduramadiktan sonra ? Sadece varolmasi, onun dolmasina yetmiyor ki? Tüm bunlarin geliri-gideri dogru bir sekilde hesaplanmalidir. Arada EURO 2016 baskisi yoksa biraz daha ihtiyaca göre yapilandirma gerceklestirilmelidir.

9 yorum:

Feridun Bitir dedi ki...

adamlar eurovisionda bile ne bayraklar cikardilar sokaga. alti üstü bir eurovizyon, yillarin sifircisi biz bile o kadar sevinmemistik kazandigimizda. Trend devamli artan bir ivmeye sahip. Dünya kupasinda dahada cogalacak. Dedigin dogru hersey 2006 ile basladi. Daha önceleri utaniyorlar bayrak cikarmaya nazi yakistirmamasina magruz kalmamak icin.

varol döken dedi ki...

bu konuda sana güzel bir örnek vereyim...

1998 yılında adıyaman'a gittik, üniversite öğrencileri olarak... istanbul, ankara, gaziantep üniversiteleri sanırım...

bir ağaç dikme projesiydi, türkiye'nin en büyük kış kampıydı... 2000'i aşkın öğrenci, adıyaman'da her biri 20 kişilik 200 adet dev askeri çadırda konaklayıp kahta, samsat vb. çorak alanlara ağaç diktik...

bu proje için bir anfitiyatro şeklinde konser alanı yapıldı oraya... çok sayıda sanatçı destekliyordu çünkü, yeni türkü, haluk levent, edip akbayram vb. sanatçılar konser verecekti... halkla gençler kaynaşsın sonra halk izlemeye devam etsin diye... 5.000 kişilikti yanlış hatırlamıyorsam 10.000 de olabilir...

biz oradayken mükemmel geçti tabi, doldu taştı...

ama ne yazık ki biz ayrıldıktan sonra atıl kalmış orası zaten eksikleri de vardı... şehre uzak olduğundan ve bu şehirlere bayram senede 1 kez geldiğinden bir daha dolmamış, boynu bükük kalmış...

öyle işte...

not: yeni türkü yağmurdan dolayı yapamamıştı konseri herkes iptal sanıp uyumuştu, biz ayakta kalmıştık sonra bir baktık yeni türkü kampa gelmiş, oradaki en büyük çadırda 200 kişi hayatının en güzel akustik konserini dinledi... bunu da sana bir gün yüz yüze anlatırım:)

CaRtMaNtR dedi ki...

Urfa stadı yanılmıyorsam 30.000 kişilik bir staddı. Keza Anadolu kulüplerinin stad planları hakkındaki haberlerde genelde aklımda 35.000 kişilik stadları olduğu kalmış.

Bu 35.000 barajıda sanırım olası bir şampiyona için kullanılacak minimum boyutları tutturabilmek adına belirleniyor.

Onlar haricinde geçen sezon içinde Rize'nin yaptığı gibi 15.000 kişilik stadlar ile özellikle alt liglerde takımların kendilerine sağlam destek sağlayabileceğine ve kombinelerden önemli gelir elde edebileceğini düşünüyorum.

Kartal Bafiler dedi ki...

Borges merhaba , bu postla alakasız ama , Roberto Hilberg’i almışız ,

Alman futbolunun Türk uzmanı olarak merak ediyoruz nasıl bir futbolcu aldık ,eğer paylaşabileceğin bilgiler varsa , blogunda yer verebilirmisin .



Teşekkürler

Borges dedi ki...

Kartal Bafiler: Yorum, Eksikbesiktas bloguna gönderildi. Orada olacaktir..

Ve biraz yogunluktan dolayi yorumlari dahi okumadan yayimladim, aksama cevap gerektirecek olanlari cevaplayabilecegiz.. Simdilik bu kadar.

Asphalt Monkey dedi ki...

2002'de yari finale cikan milli takimimiz ile beraber Almanlara mac öncesi heyecan ve sonrasi sevinci ögrettik sanirim. Arabalara evlere bayrak asmalar ve hatta mac sonrasi kornali sevinclere varana kadar :)

mre dedi ki...

Bu kayzere bir nevi Hıncal Uluç muamelesi yapıyorlarmış. Delidir ne yapsa yeridir hesabı :)

outlaw dedi ki...

2006 alman bayrağının sergilenmesi, "futbol milliyetçiliği"nin zirve yapması, asılan birçok bayrağın hala inmemiş olması açısından; hatta "faşizmin üstünden bu kadar yıl geçti, artık biz de faşist olmakla suçlanmadan alman olmaktan gurur duyabiliriz" tartışmalarının dönmesi açısından bir dönüm noktası kuşkusuz. ama ben bu sürecin başlangıç tarihini 1990 olarak koymanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. iki almanya'nın birleşmesinin verdiği ruh haliyle bütün siyasetin sağa kayması, milliyetçileşmesi gibi bir durum yaşandı. ve kazanılan dünya kupası da bu duruma tuz-biber oldu.

Borges dedi ki...

mre: o kadar da degil:)

Outlaw: DOgrudur zaten Dünya Kupasi varolani görünür kilmistir bir bakima.