14 Eylül 2010

Trabzonspor - Sivasspor: 6-1



7 tane golün atıldığı ve futbola dair her türlü güzelliğin içerisinde olduğu bir maç her şeye rağmen tarafsız gözlerle maçı izleyenler açısından çok da keyifli bir karşılaşma olmadı zira güç dengesi bir taraftan yana oldukça fazlaydı. Burada Trabzonspor'un kadro açısından çok uçuk bir fark yaratmasından ziyade Şenol Güneş'in teknik adamlık olarak karşı tarafa ağır basan 'yeteneği' de söz konusu. Sivasspor'u Galatasaray ve Antalyaspor karşısında izlemiş bir futbolsever olarak takım halinde yer yer çok güzel defans yapabilmenin ötesine geçememiş görüntüsüne bugün çok iyi bir karşılık gördü. Trabzonspor'un kadro yapısından bağımsız bir şekilde oyunu kendi yarı alanında kabul etmekten başka çaresi olmayan bir rakibe olabildiği kadar ofansif bir onbir çıkartmak bence yapılması gereken idi.. Şenol Güneş biraz daha defansif bir onbir çıkartsa da oyunun genel görünümü çok fazla değişmezdi sadece gol sayısında ve etkili pozisyon üretme anlamında farklılık olurdu.

Mesut Bakkal futbol oynatmak ya da hücum planları çizmek zorunda. Bu takımın en etkili hucum oyuncusu aslında bugün sahada olmayan Bruno Zita idi. Onun olmadığı yerde kimse sazı eline almadı ve alması gereken Ceyhun Eriş ise bırakın hücumda farklılık yaratmayı daha çok kaptırdığı toplar ile savunmasının dengesiz yakalanıp maçı koparan çok önemli ikinci golü yemesine neden oldu. Maç boyunca sürekli olarak topları ezdi ki onun olmadıği bir takım bana göre kenarlara açılmak durumunda kalıp çok daha etkili olacaktır. Israrla ve belki de çaresizlikten Cihan'ı sol kenarda kullanarak hem oyuncuya hem de takıma yazık ediliyor.. Tam bu noktada Ceyhun'dan vazgeçilmeyecek ise Cihan ile yerlerini değiştirmek bu takımı daha 'modern' yapacaktır.. Bakkal çok daha hücumcu bir anlayışı benimsemek durumundadır. İki tane uyumlu stoperinin sağ kenarında Abrurrahman ile dörtte üç değişmezin önüne yerleştirdiği Kadir ile savunma dengesini koruyor.. Mehmet Nas'ın dışında kenar adamlarının dahi yardımını alıp birbirleriyle olan mesafesini kısa tutup golü erken bir şekilde yemezlerse eğer başarılı savunması ile oyunu tutup kontralarda Ceyhun'un günündeyse asistlerine ya da Mehmet Yıldız'ın çevresini beslemesi gole gidiş planı ve bu takımın hücum anlayışı.. Çok ama çok ciddi bir hücum problemi söz konusu.

Trabzonspor bu maç içerisinde 4-2-3-1 ile sahaya çıktı ve bence olabilecek en iyi kadroyu sahaya sürdü. Öndeki yetenekli ve hücum gücü yüksek dört oyuncunun dışında sistemi diğerlerinden farklılaştıran en önemli artısı gerideki orta ikilinin klasik kesici defansif orta saha olmasından ziyade iki tane merkez oyayabilen dağıtıcı pasör kimliğinde oyuncu olmasıdır. Bu maçın fark yaratan kısmı bana göre Colman ve Selçuk'un gerideki Giray'ın da katkıları ile oyunu öndekilerden çok fazla yardım almadan tutmayı ve savunmayı başarabilmeleridir. Diğer türlü öndekileri gereğinden fazla yardıma çağırdığınız takdirde diziliş böyle olsa da kendi içerisinde farklılaşacaktır. Colman ve Selçuk özellikle maçın başında baskı karşısında topu güzel bir şekilde gezdirdiler.. Presi ancak ve ancak bu şekilde yıkabilirsiniz.. Gerideki altılı öndekileri gereğinden fazla geriye çekmeyecek şekilde presi kırıp oyunu kurabildikleri vakit hepsi birbirlerinden tehlikeli ve golcü olan oyuncular maçı kendi aralarında oynayarak rahatlıkla koparacaklardır.. Burada dahi orta ikiliden Almanya'nın Khedirası gibi destek almak durumundadır..

Maçın hemen başında Teofilo kendi yeteneği ölçüsünde iki güzel pozisyon yarattı. Önüne alışı ve geçişi santrafor oyununu ne kadar güzel oynayabildiğinin göstergesiydi. Sivasspor maç boyunca hücumu biraz da Ceyhun'un etkisizliğinde düşünemediği için orta ikilinin oyunu tutması ile bir devre boyunca Trabzon ön dörtlüsünün neleri başarabileceğine şahitlik etmek durumunda kaldık.. Umut Bulut'un forvet olarak kenarda yer almasına rağmen defansına en fazla yardım eden ve bir yarı boyunca kendi takımının en çok koşan oyuncu olması kayda değer ayrıntı iken Jaja'nın uyumsuz görüntüsünün yanında tekniği ve on numara bölgesini kaldırabilecek yeteneği ilk izlenimimde bana hemen hissettirdi.



Maçın asıl kahramanına gelirsek eğer;

tek başına futbol O'nu açıklayamaz. 61 numaralı formasından kaptanlığına ve attığı gollerdeki estetik boyutunun izleyenlere verdiği hazdan sorumsuzluk abidesi karakterden en olgun insana doğru geçiş yapmasına kadar.. Yattara bir Trabzonspor fenomenidir.! Top ile arasında kurduğu ilişki en az Trabzon halkı ile kendisi arasındaki ilişki kadar bana 'estetik' geliyor.. Muhteşem frikiğine mi yoksa kaleciyi yatıran feykine mi ya da kenarda ipe dizdiği oyunculara mı satırları boşaltalım karar veremedim ama en çok da Trabzon'un kimliği olması bana güzel gelir. Tüm bunları toplayınca altında imzanın 'Öğretmen Şenol Güneş' olduğunu belirtmek gerekir.. Muhteşem bir maç oynadı ve maçın tartışmasız kahramanıydı..

İkinci gole dikkat kesilmek gerekir. Sivasspor nadiren gerçekleştirdiği hucum anında Ceyhun'un sol kenarda iki tane boş oyuncunun olduğu yerde yavaşlığı ve bana göre isteksizliğinden dolayı bilmem kaçıncı kez Colman'a topu kaptırıp sadece bu anda değil maç içerisinde pek çok kez yaptığı gibi Giray'ın muhteşem pasında Yattara'nın koşusu ve golü.. Maçı çevrilmesi imkansız bir noktaya getiren tam da bu andır. Sivas'ın Antalyaspor ileoynadığı maçın analizinde de üzerinde durmuştuk ve bu takımın sol beki takım savunmasının kusurlu tarafıdır ve görüyoruz ki aradan geçemn zaman sonrası biraz da sakatlıklardan dolayı iyileştirilememiştir. Bunun dışındaki büyük sorun Ceyhun ise ancak ve ancak son dakikalarda takım yenik duruma düştüğünde katkı yapması için sonradanoyuna girmesi gereken futbolcudur. Ceyhun Eriş'in varlığı Sivasspor'un daha farklı hücum etme şansını ve daha dinamik bir takım olmasını imkansız kılıyor.. Bir daha tekrar etmekte fayda var: Tam da onun bölgesine yerleştirilecek olan Cihan tüm takımın hücum anlayışını değiştirecektir..

İkinci golden hemen sonra Ceyhun'un maç içerisinde yaptığı tek olumlu pas sonucu Cihan kaleci ile karşı karşıya kaldı. Genelde bu gibi durumlarda oyuncu vurur ve kaleci iyi bir şekilde uzanmışsa bir yerlerine çarpar ve golü engeller ve fakat çok az kaleci bilinçli bir şekilde üzerinden geçen topu elleriyle keser.. Onur Kıvrak'ın bu hareketi hem maçın zora girmesini engellemiştir ve aynı zamanda muhteşem bir kaleci kurtarışı gerçekleştirmiştir... Çok değil bir kaç dakika sonra oldukça uzak bir mesafeden Selçuk'un attığı muhteşem gol aslında maçı erken bir şekilde sonlandırmıştır..

İkinci yarı Egemen'in ıskasında topla buluşan ve ağırlığı nedeniyle kaleci ile karşı karşıya kalmasına rağmen Mehmet Yıldız'ın vuruşu gol olmuyordu belki ama Cihan'ın geriden gelip tamamlaması Sivasspor adına maça tekrardan ortak olabilmenin kapılarını açıyordu ve fakat Sivasspor üzerine pek düşünmediği bu hücum anlayışıyla hiçbir maçı çeviremez konumunda.. Zira sistem ve taktiksel anlayış savunma futbolunun sürpriz çıkışları üzerine kuruludur..

Yattara'nın kenarda dans ederek çalımlar sonrası kestiği ortada Umut ve Teofilo'nun yer tutuşunu bir kenarda tutarsak hemen arkasında gerçekleştirilen hücumda Yattara'nın merkezde yaptığı aşırtma pas Trabzonspor'un öndeki dörtlüsünün değişim hızını oldukça güzel özetliyordu..

Alanzinho'nun müthis pası ve Trabzonspor şovu maçın sonuna kadar aralıksız devam etti.

Sivasspor tüm bu olumsuzlukların dışında gergin futbolcularıyla kendi durumunu felakete doğru sürükledi. Ceyhun'un agresif tavırları ve bu takım için olmazsa olmaz Sedat'ın kırmızı kartı sadece bu maçı değil ilerleyen haftalardaki durumunu da etkileyecektir..

Bu kadro yapısı ile Trabzonspor ise güçlü takımlar karşısında Colman-Selçuk ikilisinin gerideki dörtlü ile beraber oyunu ne kadar tutabilecekleri ya da savunma konusunda öndekilerin yardımına ne kadar muhtaç olacakları bir soru işareti olsa da Almanya'nın Dünya Kupasında sergilediği 4-2-3-1'e Türkiye'de en çok yaklaşan takım Trabzonspor oldu.. Ben bu dizilişin üzerinde durması gerektiğini ve dahası alan parselleme konusunda doğru adımlar atıldığı takdirde defansif açıdan sorunlu olsalar da pasörlükleri ile presi kırabileceklerini düşünüyorum. Umut'un ve Jaja'nın ya da takım savunmasının önemi aynı zamanda topa sahip olduğunuz ölçüde farklı bir boyuya taşınacaktır. Topun geri kazanımı bir ihtimal sorunlu gibi olacak olsa da tüm takımın uyum içerisinde hareket ettiği vakit bu top yapan takım kendisini koruyarak başarıya ulaşabilir..

10 yorum:

mustafa dedi ki...

yazı için teşekkürler..güzel özetlemişsin...

obey444 dedi ki...

Yazıda aklımın bir türlü almadığı bir konu var. Cihan; dripling yeteneği olmayan, adam eksiltemeyen, dikine pas veremeyen, sol ayağını hiç kullanamayan bir oyuncuyken nasıl olur da Sivasspor takımının"tüm hücum anlayışını değiştirir". Benim kanaatim Sivasspor'un kümede kalmasında tek yol; Ceyhun-Mesut Bakkal ikilisinin yola devam etmesidir. Ha; bu doğru bir futbol yaklaşımı mı o tartışılır(Ceyhun'un istikrarsızlığı ve başına buyrukluğu ile Mesut Bakkal'ın yetersizliği dolayısıyla) fakat bu aşamada Sivas takımının başka türlü kümede kalması mümkün değildir.

Borges dedi ki...

Selcuk: Cihan Sivasspor'a ilk geldiği vakit Bülent Uygun'un kovulduğu sezonda defansif orta saha oynardı ya da merkez.. Dripling yeteneği olmayan adamın kenarda ne işi var diye sorulur daha çok.. Çalım atması da gerekmiyor, pasör kimliği ile Ceyhun'dan çok daha iyi ve çok daha Modern bir hücum anlayışını doğurur ve evet baştan aşağı değiştirir.. Mesele burada Cihan değil daha çok Ceyhun'un tükenmiş halidir.

Oyun tarzındna ziyade bitmiş ruh halinin zararı çok.. izlediğim bütün maçlarda kötüydü. Bakkal Ceyhun ısrarını sürdürür ya da Ceyhun bu konumunda diretir ise kümede kalamaz..

Ceyhun oyunu hiçbir şekilde iki maçtır açamıyor, hucum edemiyor takım.. Cihan ya da başka bir seçenek.. farketmez, bu sorunu çözmelidir.

Ice-Man dedi ki...

Borges'ten Trabzonsporu okumak çok keyifliydi.Teşekkürler.Umarım devamı gelir.

CaRtMaNtR dedi ki...

ceyhun yeteneklerine ihanet eden adamlardan. yaklaşık 10 yıldır heba ettiği kariyerinde biraz takım oyuncusu olsa biraz istikrarlı olsa ne alt yapısından yetiştiği galatasaraydan nede bir dönem formasını giydiği fenerbahçeden kovulmazdı.

şimdi ise oynadığı zaman maç kazandırabilecek bir yetenek olsada o mütemadiyen kendi havasında takılmayı tercih ettiğinden takımını yakma konusunda başarılı

obey444 dedi ki...

Üstad Ceyhun'a Galatasaray maçında kötü demek biraz yanlış olur sanki. Onun dışında da burada takımın özelinden bahsettiğimiz için dripling ve adam eksiltme konusuna değindim. Sivas'ın topu başka türlü rakip kaleye götürme şansı dahi kalmıyor özellikle deplasmanlarda.Mehmet Yıldız'a vur o tutsun geriden birileri gelsin tamam da bir yere kadar. Ayrıca Cihan'ın bence en temel özelliği; topsuz koşuları, arka direkte pozisyonları bitirebilmesi(bir nevi Samisa deyimi ile "uzak forvet" olabilmesi). " Mesele burada Cihan değil daha çok Ceyhun'un tükenmiş halidir." konusu ise daha farklı benim gözümde ve muhakkak haklılık payı olan bir konu ancak ben de çok beğenilen Cihanla ilgili bu konu özelinde de olsa görüşlerimi belirtmek istedim...

ayb dedi ki...

borges: bulent uygun kendisi ayrilmak istemis ve ayrilmisti, yonetimin onu kovmak gibi bi niyeti yoktu diye hatirliyorum, yaniliyor muyum?
bilgimden emin olmak ve yanlissa duzeltmek icin soruyorum. hatani kolladigimi dusunme lutfen :)

Borges dedi ki...

aybars: yazıda Bülent Uygun geçiyor mu ki ? Ben de bundan emin olmak istedim sadece..

ayb dedi ki...

allah allah, simdi tekrar okudum da hakkaten bulent uygun nerden cikmis :D
ya baska bi yazida bulent uygun'la ilgili bi paraf okudum ve aklimda kalmis, ama o zaman yorum yapmamisim buna denk geldi.
ya da isyerinde sıkıntıdan patlamak hayalgucumu de olumsuz etkiledi :))
kusura bakma ustad

Borges dedi ki...

aybars: Biz neler neler yapmıyoruz ki ? olur öyle hocam...