27 Ocak 2011
Sevmiyim seni..!
Ne diyim ben daha ? Adam deyim yerindeyse leblebi gibi gol atıyor ama gelin görün bir başka oyuncunun topa vurması kadar olağan karşılanıyor. Böyle vardır bir kaç tane.. Misal Nonda.. Atardı o yaşına ve o kısırlığa rağmen golleri ve fakat daha çok yapamadıklarıyla konuşulurdu. Keza Beşiktaş Buca maçı. Hücum etmek var, hücum etmek.. Adamlar saldırdı resmen, delirtti rakibi ve pozisyon zenginliği bir yana muhteşem hareketler filan.. "Hemen sevinmeyin aslında ya dişli rakip ikili orta saha.." Lan sevinmedin ki zaten ? O tadı aldırmadın ki hemen farklılaşmak adına ilk uyarı yapan oldun ve tebrik ediyorum ilk mağlubiyetinde sen demiştin zaten diye özenle geleceğim yanına.. Bunun için yazıyorsunuz çünkü.. Bucaymış.. Trabzon başka mı oldu ilk yarıda ? Keza Querasma.. Saha içerisinde gerçekleştirdiklerinin elli birini yapana roman yazıyorlar ve fakat konuşulan daha çok atamadığı bir pas, yapamadığı çalımı sonrası bencillik filan felan.. Galatasaraylılar olarak ellide birini Yekta yapınca büyüleniyoruz biz.. Konuya dönersek..
Geçen Mario Gomez hattrick yaptı Kaiserslautern karşısında. 3 gol.. Van Gaal'i dinliyorum maç sonrası ve şöyle diyor: Atması gerekenleri kaçırdı ve benim için dördüncü veya beşinci golün önemi yok.. Lan adam tam da rakip seni skor nedeniyle baskı altına alacak iken (2-1 idi durum) üçüncü golü atıp maçı koparıyor, daha ne olsun ? Kaiserslautern 2-1 sonrası baskıyı arttırmıştı.. Üçüncü golün değeri olmaz mı ?
Van Gaal'i severim ama anlamadığım çok başka bir mantığı da var. Bugün misal Rangnick'in en iyi altı numara diye bahsettiği ve 17 milyon euro verdiği Gustavo'yu sol bek oynatıyor ve fakat sol bek olan Pranjic'i de defansif orta saha.. İkincisi güzel de birincisi tuhaf.. Saygı duyuyoruz ve fakat her zaman onaylamıyoruz efendim.
Gomez konusunda ise mesele Mario'nun kendisi değil daha çok Hoeness'in hollandalı hocaya çatması ve hatta haklı olma nedenidir Mario Gomez. Sezon başı teknik adamın kendisini üçüncü sıraya yerleştirdiğini gören Mario Liverpool'un kiralık teklifini kabul etti ve gitmek istedi. Nedeni de belki Premeire Lig'de golleri atarsam burada yeterli saygınlığa kavuşurum oldu.. Van Gaal izin verdi ve fakat Hoeness engelledi. Sonrasında ise bu oyunculara (Timo-Gomez) yeteri kadar şans vermediğinden teknik adamına çattı. Bugün her ikisi de Van Gaal'ın vazgeçilmezi oldular.. Bizzat Hoeness'in büyük paralar vererek aldırdığı iki oyuncudur. (30+11 eşittir 41 milyon euro) Her zaman sahip de çıkmıştır ve Gomez attıkça Van Gaal'den ziyade sevinen daha çok Hoeness'tir zira haklılığın bariz göstergesidir..
Gomez dünyanın en iyisi mi ? Değil tabi. Rıdvan Dilmen deyimiyle bir Torres değil ama Dzeko'dan da aşağısı olmadığını söylüyorum. 34 milyon Dzeko ediyorsa Gomez de 30 "rahat" eder..
Bu sezon itibari ile oynadığı resmi 28 maçta 26 gol atmış adamdır.. Şampiyonlar liginde altı maçta altı gol.. Sevilmez mi böyle oyuncu ?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Abi sen de olmazsan...Beşiktaşın Buca maçıyla başlayan süreciyle ilgili duygularıma tercüman oldu bu yazı resmen. Sevinmeyi bile bilmeyen bi' toplumda iyi ki sizin gibi insanlar var.
Bir mesele var, onu da aklım hiç almıyor. Sene başından beri kafa ütüleyen, artık klişeleşmiş Beşiktaş'ın savunma problemi geyiği. Aralıksız her hafta mutlaka en az birinden duyduğum şu; "BJK bu savunmayla çok açık veriyor, bir gün iyi bir rakip gelir fark atar, 4-5 tane yiyince görürsün." Hani nerde abi o rakip? Nerde?(Porto'nun yendiği 3-0 lık maç var. Schuster eleştiriler yüzünden açık oyununu değştirip daha savunmaya yatkın oynamaya çalışıyordu, ironye bakar mısın?) (İlk yarıdaki başarısızlık alışma sancısı ve sakatlıklar yüzünden geldi. Sezon başından beri ekstra sakatlık problemleri yüzünden BJK'yi hiçbir sistem iyi tutamazdı zaten,Guti ve Quaresma'nın beraber oynadığı maç sayısı 5'i geçmez.)
Schuster Real Madrid'deyken de takımı çok gol yiyordu, ama daha fazlasını atıyordu. Bu da onun Madrid'deki atılan gol/yenilen gol istatistiği: 114/63. Ve bu adam sezon bitişine 3 hafta kala şampiyonluğu garantiliyor. Bizdeyse o kadar cahil cesaretiyle eleştiriyor ki anlayamıyorum. Bir td sisteminin yapısı yüzünden neden bu kadar eleştirilir? Beğenmiyorsan başkanı eleştirirsin onu aldı diye,ama bu adamın sistemi böyle. Çok merak ediyorum, Madrid'de de bu oyun stiliyle eleştiriliyor muydu bu kadar?
Quaresma için de durum böyle. Ben bu adamın Türkiye'ye geldiğine hala inanamıyorum.Rüyamızda bile göremeyeceğimiz biri aksi tesadüflerle buraya bu genç yaşta geldi. Canlı kanlı dibimizde oynayıp mest ediyor resmen, o kadar rahatız ki onu bencil diye eleştirirken. Holosko, Tabata müstehak o eleştirenlere.
En son da 5-1 lik Buca galibiyetinde kaç yıldır böyle güzel futbol oynanmadı Türkiye'de, neredeyse Real Madrid gibi boğucu oynadı BJK. O maçta bile kulp arayan, eleştirenler, en güzel futbolda bile pusuya yatan benciller azalarak bitsin lütfen.
Futbol 45 dakikalık bir oyun olmuş olsaydı Beşiktaş'ile ilgili görüşlerinize katılırdım.Bu haftaki büyükşehir maçı daha gerçekçi bir test olacak Beşiktaş açısından...
Yorum Gönder