15 Şubat 2011

Weidenfeller'in Çıkışı.!



Bak bu foto önemlidir işte. Son dönemin Neuer ile beraber en iyi kaleci performansını sergileyen ve an itibari ile yediği gole bakarak ligin en iyi kalecisi (kurtardıkları muazzam.!) olan takımın kaptanı kaleci Weidenfeller takımın golcüsüne çıkışıyor Kaiserslautern maçının sonunda..

Ligin lideri K'lautern'i son saniyede yediği golle yenememiş ve elbette bu durumda kaçırılan goller gündeme geliyor.

Diyorlar ki Dortmund düşüşte.. Skorlar aldatmasın sizi. Puan kaybettiği Stuttgart ya da Schalke maçında Dortmund'un yakaladığı pozisyonların haddi hesabı yok. Hele ki Lewandowski'nin bomboş kaleye kaçırdığı var ki.. İlk devre Dortmund her 8 pozisyonda bir gol atar iken bu devre 11'e çıktı bu sayı.. Misal Hannover koca maç boyu bir pozisyona girer bir gol atar.!

Maç 4-1 olsa ya da üç puanı alsanız kimin neyi kaçırdığından kime ne ? Her şey tolere edilir başarılı bir takımın içerisinde.. Atılamayan goller, zamansız kırmızılar ve her şey. Takımdaşlık da genelde hep başarılı takımların içerisinde dile getirilir ama puan kaybı olduğu vakit olası bir şansızlık dahi kusur olarak görülüp takımın içerisindeki dengeyi her daim bozar..

Lucas Barrios çok önemli bir golcüdür. Dortmund'un ön alanının oyun kurucusudur aslında. İçerisine on numara kaçmış dokuz numara gibidir. Sağında ve solunda oynayanlar kolu bacağı olarak bütünleşir onunla ve fakat geldiği günden bu yana çok şık ve önemli goller atsa da bir dokuz numaraya yakışmayacak goller de kaçırmıştır.

Tam da bu noktada bir kaptana yakışmayan bir davranış biçimidir(?). Haklıdır ya da haksız.. Bu noktada takım bütünlüğünü korumak çok önemlidir. Bu resmin olabilecek en olağan yorumu budur. Bir de diğer taraftan bakalım.



Müller ile Robben saha içerisinde birbirlerine girdiğinde Van Gaal bunu sevdi. Bu aslında futbolcularda olması gereken sorumluluğun yoğunlaştırılmasıdır bir bakıma. Özellikle golcüler konsantrasyon sorunu yaşıyorsa bana göre yeteri kadar sorumluluk duygusuna sahip değildir.. Bu gibi kavgalar takım içerisinde bir yere kadar tolere edilmelidir. İstenilen şeydir. Van Bommel bunların alasını yapar ve ölüsü dahi sıradan futboluna rağmen Milan'a kadar götürür onu. Futbol karakteridir bazen mesele.. Cana'yı analiz edenler mümkün mertebe Van Bommel ile kıyas yaparak ilerlerse daha iyi bir sonuç alabilirler..

Bana sorarsanız yukarıdaki klasik yorumun ötesinde Barrios'a bu itekleme gerekiyordu. O dokuz numaraya ait basit dokunuşların arkasında golcünün içgüdüsü kadar konsantresi vardır arkada.. Takım kaptanı burada da bir nevi sorumluluk alıyor ama öyle ince dokunuşlardır ki çok büyük hata ile afferin sana arasında gidip gelebilir bu davranışın değerlendirmesi. Kaptan burada bu insiyatifi alabilecek olup da doğru zamanlamada ortaya çıkacak olandır. Yine gördüğünüz gibi kaptanlığın efendilikle filan ilgisi de yoktur. Etliye sütlüye karışmayanın kaptan olması kadar anlamsız bir davranış biçimi de yok aslında..

5 yorum:

nusr@emre dedi ki...

Engin Baytar'ın da Burak Yılmaz'ı iteklemesi işte tam bu yüzdendir..
psikopat engin..:))

delorean dedi ki...

Weidenfeller haklı.Bu kadar gol kaçmaz yeter artık.Şampiyonluk gidecek nerdeyse.Yazık olacak şu takıma

futbol-ex dedi ki...

Weidenfeller haklıda olsa özellikle alman olmayan misafir sayılabilecek barrios a bunu yapması biraz ayıp olmuş...

"Etliye sütlüye karışmayanın kaptan olması kadar anlamsız bir davranış biçimi de yok aslında."

burası bana alex i hatırlattı nedense:)

Borges dedi ki...

futbol-ex: Sizce Alex bir şeye karışmuyor mudur ? Sanmıyorum ki öyle olsun.. FB'lilerin röportajlarında hissedilir onun takıma etkisi ve oyunculara pek çok konuda yardım edişi..

futbol-ex dedi ki...

yani karışıyordur tabi ama mesela Weidenfeller in barrios a yaptığını semih yada niang a yapamaz gibi görünüyor.