22 Mart 2011

Türkiye'de Hakem Olmak.!



Zor, çok zor.

Frankfurt maçı esnasında net ofsayt olan pozisyonun penaltı ile sonuçlanmasının ardından çizgiyi geçen golün de verilmemesi sonrası şöyle bir Alman basınına baktım. Kimse suçlanmadı, kimse hakemi konuşmadı. St.Pauli teknik direktörü daha çok elde ettiği şansları kullanamayan oyuncularına yüklenir iken hakemlerle ilgili performans sorunu gündeme gelse de büyük bir suçlama, manşet atılma yaşanmadı.

Aynı hakemler maç sonu kendi kararlarını ekrandan izledikten sonra dahi değerlendiriyorlar. Kiminde hata yapmışım kiminde de bir daha izlemek gerekir diyerek çok keskin ama kısa cevaplarla işi bitirip konuyu kapatıyorlar. Burada yapılan fahiş hatalar en azından bu sene Türkiye Süper Liginden daha fazladır. Dahası burada öyle oldu ki birinci Bundesliga maçı kalenin içerisine girmeyen golün hakem tarafından verilmesinden dolayı maç tekrarı yaşadı. Toplamda baktığınız vakit Türkiye'de hakemler futbol gündemin yarısını oluşturur iken burada maç içerisinde bir kaç kez anılarak binde birine bile tekabül etmeyecek şekilde anılıyor.

Bizim memlekette saatlerce bir ileri bir geri oynatılarak yapılan yorumlar burada maçın spikeri tarafından sadece aynı pozisyonu bir kaç farklı açıdan iki üç kez seyrettiği anda yorumlayarak olayı orada kapatarak bitiriyorlar. Maçın spikeri daha mı iyi bir hakem ? Hayır. Sadece anlık karar vermek durumunda değil ve bir kaç kez farklı açıdan baktığında da görebiliyor. Yahu adamlar kendi aralarında doğru-yanlış bir birlikteliğe varamadıkları gibi basit bir hakem kararını TV ekranlarından verebilmek için bir daha bir daha diyerek onlarca kez oynatmasına karşılık o hakemden tam da o saniyede her zaman doğru kararı vermesini bekliyorlar ki olacak iş değil. Howard Webb'in bu sene yaptığı hataları bir Türk hakemi yapsa neler olurdu diye gece gece bazen kabus görmek istediğimde düşündüğüm oluyor.

Sadece son bir kaç haftada o kadar çok hata yapıldı ve buna rağmen insanlar o kadar sessiz ki.. Bu hafta Nürnberg-Bremen maçı da felaketti ve Nürnberg teknik adamı " biz çok kötüydük ama hakem de en az bizim kadar" diyerek iğneleme yapsa da bundan öteye geçilmiyor. Her şeyden öte önce kendi takımını suçluyor ve hakemin performansına yönelik çıkarım olsa da niyetine dair kimse bir şey söylemiyor.

7 yıldır burada aralıksız her hafta bundesliga seyrederim daha şu hakem bu takımın hakemi denildiğini duymadım. Ülkemizdeki Markus Merk istisnalardandır zira Schalke'nin dört dakikalık şampiyonluğuna neden olan o uzatmanın dördüncü dakikasında verdiği frikik kararı nedeniyle Schalke maçına bir daha atanmamıştır ama inanın bana on yılda bir böyle durumlar yaşanır.




İki hafta öncesi. Stuttgart Schalke maçı. Kesinlikle Schalke kaybetmez diye yorum da yapmışız ki çok önemli bir mücadele. Magath'ın geleceği ya da düşme potasında can cekişen takımların gözünün olduğu karşılaşma. Ne oluyor ? Maçın başında çok net yanlış penaltı ve kırmızı kart çıkıyor. Burada yaşansa ? Höwedes'n kırmızı sonrası Schalke neredeyse doksan dakika on kişi oynuyor ve burada atılan gol sonrası Stuttgart 1-0 yenebiliyor Schalke'yi..




Yine aynı hafta. Çok değil 15 gün önce. Hamburg'un çizgiyi geçmeyen golü sayılıyor. Mainz belki burada maçı çevirmeyi başarabiliyor ama hataya bakar mısınız ? Bu hafta ise bunun tam tersi yaşandı Frankfurt'da..




Bu çok değil bir yıl önce yaşandı. Buraya almamın nedeni ise hatanın büyüklüğü ve maçın skorunun 4-0 olduğu bir zaman diliminde yaşanması. Sonuç itibari ile Duisburg 5-0 yeniyor ama 4-1 olsa değişen bir şey olmayacak. Sonuç ise hakemlerin bazen bu denli büyük bir hatayı dahi yapabilir olduğunu algılamamız. Dünyanın her liginde her yerde olağan karşılanır iken bizde mutlaka "bilinç" ile yapılmış olması düşüncesi gündeme getirilir. Hangi takımın aleyhine hata yapılırsa o hakem o takımın tayfası tarafından ağır bir şekilde suçlanır. "kötü hakem" diye değil "maçı satan" olarak imlenir. Mükemmel olmalı ve yapılan her hata mutlaka Beşiktaş'ın, Fenerbahçe'nin ya da Galatasaray'ın çöküşü için tasarlanmış kusursuz bir planın parçasıdır..

Kolaya kaçıştır bir anlamda.

Hakemler çokca zaman bu ülkede gerçek suçlunun korunması adına insanların önüne atılan yem gibidir. Stanislawski Frankfurt maçında penaltı pozisyonunun üzerinde durabilir, net ofsaytı göremeyen hakemi gündeme getirir, işin içinden sıyrılabilirdi lakin gerekli pozisyonların yakalandığı maçta bunların değerlendirilememesini kusur olarak öne sürüyordu. Muhtelemen haftaya bu kusuru üzerinden çalışma yapıp üzerinde duracaktır. Nürnberg teknik adamı ise hakemleri gündeme getirdi ve fakat aynı şekilde kendi takımının oyununun kötü olduğunun üzerine basaraktan bu durumu değerlendirdi.

Türkiye'de çok ciddi bir hakem sorun var ve fakat sorunun öznesi Hakem'in koşullarıdır. Bu şartlar altında hakemlik yapmak mümkün değil. Hangi maç olursa olsun mutlaka o hakem bir hata yapacaktır ve sonrasında yaşadıklarının içerisinden sağlam bir psikoloji ile çıkması mümkün değildir. O hatanın korkusu dahi işi çığrığından çıkarmaya yeter. Dünyanın en dürüst, en namuslu insanı da olsanız işinizin gereği olan herhangi bir hata sonrası tüm bir hafta boyunca gündemde hak etmediğiniz tonla sıfat size yakıştırılacak. Dahası beş yıl sonra dahi bu hata peşinizi bırakmayacak ve belki de en trajik yanı bu basit hatadan türlü türlü komplolar üretilip çeşitli kurumlar, insanlar "olağan" durumdan olağan dışı bir durumun içerisine sokulacaktır.

Ben Hakem'leri aynı şekilde genç yeteneklerle özdeşleştiriyorum. Bizim kaybolan yıldızlarımız varolanların en az beş katıdır. Bu koşullar içerisinde yıldızlaşabilmek mümkün değildir bu koşullar içerisinde sağlıklı karar verip iyi performans gösteren hakemin olmasının imkansızlığı gibi. Bir Arda'nın çektiklerinin yüzde birini Mesut şu popüler haliyle çekmemiştir. Futbolcuları ve Hakemlerin daha iyi eğitilmesinden ziyade halkın bu insanları daha "insan" gibi algılaması için bir şeyler yapılmalıdır işin özü. Başka türlü hangi iyi hakem hangi iyi ve yetenekli futbolcu gelirse gelsin bu koşullarda başarı sağlaması mesleki yeteneğinin ötesinde psikolojik bir farklılık sonucu ancak gerçekleşebilir.

Hem hakemleri hem de yetenekli genç futbolcuları biraz daha az gündeme getirirsek iş aslında çözülmeyecek boyutta değil ama zor..

2 yorum:

ummagumma dedi ki...

almanların hakemlere bakışı da istisna ama. hakemlere karşı inanılmaz hoşgörülülermiş yazdıklarınıza göre. ingiltere öyle değil mesela yenilen takımın maçın hakemine sallaması normal sayılıyor. hatta ron atkinson'un bir hakem hakkında efsanevi bir sözü var; 'hayatım boyunca hakemler hakkında kötü konuşmadım, prensibimi bu gerizekalı için bozacak değilim'

Borges dedi ki...

ummagumma: Genelde ingilterede de hakemlerin yönetiminin eleştirisi var ve fakat niyet analizi yapılmıyor. Hakem teknik adamların hedefine oturtuluyor lakin hepsi bu.

Bu hafta sonu Hecking dedi "Hakemler en az bizim kadar kötüydü bugün". Performans eleştirisi başkadır şu takımı kayırıyor çok başka. Ve buradan çıkıp komplo teorileri üretmek.