7 Eylül 2011

Maximillian Popp'un Fenerbahçe Haberi!



Birden bu genç çocuğun yaptığı habere sarılıp çevirisini Hürriyet'e dahi koydular. Kimdir Maximillian Popp ?

2007 Ekiminden bu yana İstanbul'da Uluslararası Hukuk ve Politika okuyan bir öğrenci. Bugün 25 yaşında ve daha yeni geldi İstanbul'dan.. Başarılı bir gazeteci olma yolunda emin adımlarla gidiyor. Mardin'e kadar gitmişliği, Kürtleri tanıtmışlığı oradaki havayı burada okuyuculara güzel bir şekilde aksettirmişliği mevcut ama hepsi de o.. Biz ona ne verdiysek onun algıladığı ve buraya taşıdığı o işte..

Geçtiğimiz günlerde gazeteye yaptığı analiz İstanbul'da oturan bir stajer gazetecinin o bölge halkından algıladığı gerçeği kabaca yansıtmak. Ben bunu büyütmediğim gibi UEFA'nın buradaki görüntüye bakıp Fenerbahçe'yi suçlu bulmasını ya da buraya yönelmesini de büyütmüyorum. Bunların hiçbirisi gerçeğe yaklaşamıyor daha çok bu soruşturmanın yarattığı görüntünün analizleri. Daha önceden hem gazeteye hem bloga yazdığım yazının temeli de bu görüntünün doğuracağı sonuçlara ilişkin belirlenecek stratejinin ne olduğuna ilişkin görüşlerdi. Burada Fenerbahçe toplamda suçsuz dahi olsa stratejik hata yapmıştır şüpheli sahışlarıyla kurumsal ilişkilerini kesmeyerek..

UEFA devletin resmi yargı organları ile ilişkiye girip bir sonuç çıkarır iken gazeteci halkın arasına karışıp oradan bir sonuca varıyor.

Gerek UEFA gerek Spiegel'in gazetecisi buraya geldiğinde bizim ona verdiğimiz görüntüyü algılayacaktır. Peki gerçek nedir?

Gerçek ise tartışılmalı, araştırılmalı ve üzerine gidilerek şekillendirilmelidir.

Galatasaray'lıyım. Bugün geriye doğru 30 yıllık süreçte varolan tüm pisliğin sadece Fenerbahçe yapmış gibi bir algının yaratılmasından rahatsızlık duyuyorum. Gerçeğin de bu olmadığına inanıyorum. En azından adil değil..Zamanında oyuncuların kaçırılıp transferlerin edildiği, maç yayınlarının çok fazla olmadığı her türlü pisliğin olageldiği dönemde her kulubün bir parçası olduğu bu kirli futbolun sadece Fenerbahçe'nin cezalandırılarak temizleme çabası da hiç adil değil. Kulupleri burada birbirlerinden ayırt etmek mümkün değil zira diğer türlü Samsunspor eski başkanı İsmail Uyanık'ın da belirttiği gibi "başarılı bir başkan olmak" çok da kolay değildi. Yönetici kadrosuna girebilme şartı en azından eskiden bu gibi konularda işbilir insanlar olmasıydı. "Bu gibi konular" bu toplumun bir parçasıydı, futbolunun koşullarının doğurduğu bir sonuçtu.

Şike'nin gerçekte bir eyleme dönüşüp futbolu zedelemesi kimsenin umrunda değil. Bunun Fenerbahçelisi Galatasaraylısı yok ülkenin umrunda değil. Kulupler birliğinden fedarasyona kadar içselleştirilmiş bir suçtan bahsediyoruz.. Düşünülen tek konu para, ekonomi v.s.

Buradaki görüntü UEFA'yı da yanıltır Spiegel'in öğrenci muhabirini de.. Futbolsever olarak Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe'nin ceza alması karşılığında ben resmi net kanıtlar görmek istiyorum. Tutuklu yargılama ve yargı süreci dış basını, UEFA'yı farklı şekilde düşünmeye itebilir belki ama Ergenokon sanıklarından yola çıkıp bugün pek çok masumun dahi yargılanabildiği, tutuklu olarak ayları, yılları içeride geçirebildiğini bilen insanlar olarak kanıtları net bir şekilde isteme hakkımız var. Böyle olmuştur diyemiyorum ama ihtimali göz önünde bulundurarak bir tarafı suçlu olarak da addedemiyoruz.

Darbe girişimi ve Şike yapılıyor iddiası ortaklaşalığı!

Her ikisinin de herhangi bir kanıta ihtiyaç duymadan toplum algısında kesin kes gerçekleşen suçlar olarak yer edindiğini çok iyi biliyoruz. Bu iki iddiaya dayanarak bu ülkeden kimi içeri alırsanız alın hemen herkes "demek bunlarmış yapanlar" diyerek soruşturmaya ilk etapta destek vereceklerdir ki öyle de oldu. Lakin toplumun algısında çoktan yer etmiş bu suçların suçlularını belirleme konusunda iktidarın kendi çıkarını düşünerek hareket etmeyeceğinin garantisini kimse veremez.. Dolayısla bir yanımız "şike yapılıyor bu ülkede" diğer yanımız da yargının "bazen" bağımsız olamadığı konusunda aynı derecede emin.. Ve zaten tüm mesele bu ikisinin çarpışmasıdır zira iki tarafa olan güvensizlik ancak diğer tarafı aklıyor, suçsuz addediyor. "Kesin Aziz Yıldırım'ı siyasi bir çıkar adına tutukladılar" söylemi temelde diğer tarafın "Kesin şike yaparken yakalandı" iddiasıyla aynıdır. Aralarında en ufak bir fark yok, sadece inanıyorsunuz ya da güveniyorsunuz bir şekilde ve kanıtınız daha çok diğerinin güvensizliği üzerinden belirleniyor.

Misal "Suçu işleyen Fenerbahçe'yi kendi çıkarı doğrultusunda hedefe oturtmak da ihtimaller arasındadır ama bunu gündeme getireni bulamazsınız zira herkes diğerinden yola çıkıp gerçeğe ulaşma peşinde.

Fenerbahçelilerin büyük bir kısmı bu şike operasyonunun siyasi bir eylem olduğuna inanmak istemesini yadırgamıyorum ama bazı gazetecilerin Fenerbahçe'nin de üzerinden geçip tek başına zamanında kurduğu ilişkiler dolayısla Aziz Yıldırım fanatikliği çevresinde olayı ele alışını da anlıyorum ama tasvip etmiyorum. Zira şüpheli olan şahsiyetlerin sürekli yanında bulunan eşinin, çocuğunun dahi neyi yapıp yapmadığını bilebilecek durumda olmamasına rağmen dışarıdan basit bir taraftar olarak yüzde yüz bir güven duyup sadece işine gelen ayrıntılardan yola çıkıp sürekli eksik bütünlerle kurumdan ziyade kişileri temizleme çabasının niyeti hoş değil.

Basında milyon tane haber çıkıyor. Birisi diğerini öldürse ve bu yüzde yüz bir gerçek olarak kalsa dahi bu haberin içeriğine dair on bin tane yalan haber de söz konusu olabilir. Bu yalan haberlerin kolajlarından bir bütün yapıp katil yok demek de en az bu haberlerden yola çıkıp "kesin suçlu x'dir" demek kadar yanlış.

Yarım kalan bir yazı bu zira devamınında sunulabilecek, tüm bu çetrefelli olayların doğru bir şekilde sonlanabilmesi için önerebileceğim bir yol yok. Beni de yanlış anlamasın kimse. Net bir sahtekarlık olmadığı ama olmayacağının da garantisinin olamadığı bir durumun içerisinde herhangi bir şeye inanabilmem mümkün değil. Bir yazı yazdım ve bu da gerçeğin ne olduğundan ziyade görüntünün neyi doğurabileceği üzerineydi. Buradan dahi her iki taraftan da pek çok mail aldım ve bir tanesi dahi olumlu değildi yazı hakkında.. Bu mailler devam edecektir ama ben sadece inandığımı ve gördüğümden çıkardığım sonucu yazmaya devam edeceğim işime gelsin ya da gelmesin..

6 yorum:

jugador dedi ki...

"Fenerbahçe'nin cezalandırılarak temizleme çabası da hiç adil değil."

bu kısım pek doğru olmamış. yani fenerbahçe'yi cezalandırarak bir temizlenme çabası yok. fenerbahçe,bjk vs bir şeyler yaptılar ve bir yerlere takıldılar. haliyle bunun cezasını çekecekler.

zaten gelinen süreç de sizin gibi düşünen kafaların ürünü olarak gerekli maddeleri değiştirip küme düşme cezasını kaldırmaya kadar geldi.

hayır yani şike yaptıysan cezasını çekersin. neden fenerbahçe'ye özel muamele yapılıyora getiriyorsunuz ki olayı anlamakta güçlük çekiyorum.

Borges dedi ki...

Jugador: Şike kanıtı hemen ona verilecek cezayı ortaya çıkarmalıdır. Sonuna kadar da verilsin.

bugün yapılması gereken budur: Şu şahıs şuradaki suçlar nedeniyle böyle bir cezaya çaprıtılmıştır.Cezası da bu.. Bitti, gitti. Buna bir itiraz gelebilri mi? Ama bugün sulandırılıyor her şey.

suçlu, kanıtlar ve cezası. Üçü sırayla gerçekleşmeden olmaz. Kanıtlar? Ve elbette bu kanıtlar olduğu zaman gereken "ceza". Sadece suçlu'dan dolayı cezanın peşinde olmamak gerekir, mesele bu.

orkun dedi ki...

Bu oğlanın yazdıkları "zırva" olsa dahi, Platini dahil ortalıkta bu kadar "zırvalayan"ın yanında bir de bu olsun bari.

Bir de, adam kendi blogunda yazmamış ki bunu, sonuçta herhalde Der Spiegel'in hangi yazı yayınlanır hangisi yayınlanmaz karar veren bir kurulu vardır.

Borges dedi ki...

Orkun: Zırva değil ama belgeli bir analiz de değil. istanbul'daki görüntünün halkın görüşünün düşündüklerinin bir bakıma yansıması. Bir anlamda değerlidir zira bizim basın bunu açık bir şekilde ortaya koyup tartışamıyor. Ama gerçeğin ne olduğuna ilişkin bir veri değil.

UEFA ile Spiegel'in farkı şu: Birisi devletin yargı organları ile iletişime geçiyor, diğeri de halkın kendisi ile.. İkisi de yaratılan görüntünün yansıması, bizim yarattığımz bir görüntü.

bonaventure dedi ki...

türk arkadaşları ağır fenerbahçeliymiş.

Deepfly dedi ki...

@ jugador:

Vallah kimse neden FB ye özel muamele yapiliyora getirmiyor, olay böyle.

Baskanin cikis yasagi olan bir kulüb nede Sampiyonlar ligine gönderiliyor.

Gecen sezon Antrenörlüge getirlimis bu sene icin takimin basindaki hocasi ve menajeri hapiste olan bi kulüp neden fener gibi Avrupadan men edilmiyor.

Bütün TV programlarinda hep Fener düsücek fener kalacak diye konusulkuyorda, Antrenörü ve Sportiv direktörü hapiste olan Eskisehirin adi hic bir yerde gecmiyor.


Yani olay su ki bu Kamuoyunda söyle bir algi var:

Bu dava Fenerbahceye acilmisitir, madem Aziz yildirimi aldilar, bide simdi UEFA men etti ozaman KESIN fener sucludur.

Biz 12 Eylülde iceri alinan herkes icinde "demek karismis, ki iceri aliyorlar, yoksa seni beni neden atmiyorlar hapise" diyen bi toplum oldugumuz icin Fenerin cezasini coktan kesmisiz ve Fener aklansa bile bu toplum yine Aziz baskan halletdi olaylari diyecek kadar suursuz bir toplumdur.

Dava sonu herkesi tatmin edecek deliller konulsun ortaya eger sucluysa göndersinöer bank asyaya. Ama artik bu kadar yargisiz infaz yapmamak lazim. Umarim Lig Tv nin reklaminda dedigi gib artik biraz futbol konusur/konusulur