22 Şubat 2012

Feuerwehrmann (Cankurtaran)


Aşağıdaki yazı 20 Şubat 2012 tarihinde BirGün gazetesine yazılmıştır.

................

Bahis oynayanlar çok iyi bilir ki teknik direktörünü değiştiren takım ilk maçında kazanır ya da en kötü kaybetmez. İlk maçında bir şekilde başarılı olur. Elbette istisnalar mevcut fakat bu futbolun yazılı olmayan bir kuralıdır adeta. Peki neden? Henüz daha teknik adam imzasını atacak eylemlerde bulunmamasına rağmen neden çıktığı ilk maçta başarı oranı bu kadar yüksek?

İsimlerden bağımsız bir şekilde "yeni teknik direktör" olması başarıya yetiyorsa bunun açıklaması daha çok oyuncularla ilgilidir. Teknik adamın değişmesi ile oyuncular o "güvenli" yerini kaybeder ve hemen herkes tekrardan yeni patronunun güvenini kazanıp vazgeçilmezi olmak için final maçıymışçasına kendisini gösterir. Aslında gereğinden fazla mücadele eder. Her oyuncu kendisini yeniden kanıtlamak zorundadır artık. Yeni işine başlayan teknik direktörde ise azim, çalışma ve oyuncularına aşılayacağı yüksek motivasyonun da bu geçici başarılı olma durumuna etkisi fazladır. Sıklıkla düşme potasında yer alan takımlar son düzlükte teknik direktör değiştirir. Teknik direktör gemiyi kurtaracak olan kaptandır ve onun artık burada kovulması mümkün değildir. Dolayısla bu zorlu süreçte patronun oyunculardan istediği ağır istekleri de bu ortam içerisinde kabul ettirme gücü vardır. Felix Magath'ın "işkenceci“ teknik adam imajı bu zorlu koşullarda bir dönem sürekli bulunmasından dolayıdır örneğin.

Bu doping etkisini gösteren yeni teknik direktör atama eylemini kulüpler sıklıkla düşme potasında yer aldığı vakit ligin bitmesine az bir süre kala gerçekleştirirler. Bizler bu satırlar içerisinde sıklıkla plan ve programdan bahsedip sabır konusunu işlesek de büyük liglerde teknik direktör değişiklikleri son hızla devam ediyor. Ülkemizde Gaziantepspor, Bundesliga'da Hertha Berlin ve Serie A'da ise Palermo bu sezon içerisinde bu eylemi iki kez gerçekleştiren takımlar.

Son çeyrekte gösterilen başarının asıl sahibi düşme korkusu ve yeni teknik direktörün oyuncular üzerindeki etkisi. Aldatıcıdır. Başarılı olan teknik adamla yeni sezona girerler ve asıl performans ölçümü burada yapılır. Genelde bu şekilde takımı ligde tutan kulüpleri aynı son bekler ve son çeyrekte yine motivasyon üzerinden yürüyecek, üç beş maçı o korku ortamı içerisinde farklı şekilde oynayıp kazanacak bir başka teknik direktörü atayarak geçirecektir ömrünü. Almanya'da tam da bu zamanda takımın başına geçen teknik direktörlere "Feuerwehrmann" (cankurtaran) teknik direktör denir. Kulüplerin zora girdiklerinde başına üşüştükleri bu adamlar takımı ligde tutunca ilk başarısızlığında gönderirler. Zira, onların iyi bir teknik direktör olduğuna inanmazlar.

Bunların en ünlüsü ise Felix Magath'dır. Hamburg'un başına takım düşme potasına girince geçer. Orada o zorlu koşullar içerisinde futbolcularına isteği zorlu idmanları yaptırabilen Magath yeni sezonun içerisinde ise kovulur. Keza, Bremen ve Frankfurt maceraları da aynı şekildedir. Kulüpler Felix Magath'ı düşme potasına girince çağırır ve kümede kalınca da gönderirdi. "Feuerwehrmann“ bir teknik direktörün çok da hoşlanmadığı etikettir ve aslında hakaret niteliği taşır. Magath buradan kendisini sıyırıp büyük teknik direktörler arasında yer alabilmiştir. Peki nasıl?

Başarılı olduğu o korku dolu atmosferi kulüplerin içerisinde daimi kılmıştır. Kendisini kovacak sportif direktörün de yerine geçen Magath oyuncuların pestilini çıkarırken bu eşiği geçtiği Stuttgart'da hemen herkes onun gönderilmeyeceğinin farkındaydı zira takımın sportif direktörü de Magath'dır artık. Lakin toplamda Magath buradan sıyrılıp başarılı ve büyük teknik direktörler arasında yer alsa da sadece bir istisnadır.
Sıklıkla sorulan soru bugünlerde şudur: Michael Skibbe neden dört maç sonunda Hertha Berlin'den gönderildi? Cevap basit: Çünkü o bir "Feuerwehrmann“ değildir. Rangnick, Slomka, Klopp gibi futbolun bilimsel yönünü daha çok işler ve uzun sürecin sonunda etkisini gösterir. Hannover'e mucizeleri yaşatan Mirko Slomka sezon içerisinde aldığı takım ile çıktığı ilk altı maçı kaybetmiştir. Keza Louis Van Gaal asla sezon ortasında takımın başına geçmezken uzun yaz döneminin ardından dahi bocalaması devam eder ve oldukça geç açılır.

Başka açıdan kulüpler her zaman cankurtaran hocalardan ziyade belli bir program içerisinde hareket edecek plancı hocaları arasa da basit bir ligden düşmenin milyonlarca avro zarar olduğu bu yeni futbolun içerisinde cankurtaran hocalara sarılmaya devam ediyorlar. O teknik direktörün isminden bağımsız yeniliğinin kazandıracağı üç beş maç ile ligde kalıp plansız bir şekilde ilerlemeye devam ediyor pek çoğu.

1 yorum:

CaRtMaNtR dedi ki...

bizim ülkede bu role en uygun isimler muhtemelen yılmaz vural, güvenç kurtar (soyadı yeter :D ) ve son dönemlerde mesut bakkal'dır.