17 Mayıs 2012

Beşiktaş ve Rangnick ya da X Projesi



Beşiktaş ve Rangnick projesi hakkında şu zamanda yazmak istemezdim ama bazen bu kısa yol insana vakit kazandırıyor. Henüz resmiyet kazanan bir durum olmasa da kabaca bir fikir buradan yürütelim.

Öncelikle hangi teknik adam olursa olsun benim için ilk soru; Yerli mi yabancı mı? Bu ülkenin dilini konuşabiliyor mu yoksa tercüman aracılığıyla mı iletişime geçecek? Bu yabancı antrenörün kim olduğundan bağımsız "katkı" payı miktarının bir kısmını götürür. Dahası yabancı buradaki düzeni bilmez ve sportif direktör eksikliği, futbola bilimsel yaklaşımın yokluğundan doğan sorunlarda kendi başının çaresine bakamayabilir. Buradaki düzenin içerisine o "teknik adamı" başarılı şekilde monte etme girişimi başarının asıl anahtarıdır. Bu yüzden arkasını aramanız gereken bugün için teknik direktörün kim olacağı değil bunu kimin belirlediğidir.

Proje nedir? Ne kadar ömrü olabilir?

Beşiktaş'ın da düne kadar var olan futbol yönetimsizliği içerisinde bir teknik direktör-idareci'ye ihtiyaç vardı. Mustafa Denizli bu tarza iyi bir örnek oluşturuyordu ama şu an için oluşan yerli piyasada böyle bir isim yok. Rıza Çalımbay ve benzerlerini kapsayan diğer adaylar ve yabancı teknik direktörler'den önce bakılması gereken nokta futbol idaresi konusunda bu yönetimin fikri nedir? İbrahim Altınsay orada ve ona güven söz konusu ama eskiden yönetimde bulunmuş olsa dahi bu bölgeye yabancı olan güzel adamın ömrü yeni yönetimde ne kadar olacak? Ne kadar dayanabilecek? Bunlar şu an için teknik adamın isminden bağımsız Beşiktaş futbol kulübü adına daha önemli sorular.

Futbol direktörünün önemi altı maç ya da altı aylık değil minumum altı yıl orada kalıp çok uzun süreli projeler gerçekleştirebilmesidir. Teknik adamlardan bağımsız Beşiktaşlılar daha çok "fahri futbol komitesi başkanı" İbrahim Altınsay'ın orada kalması için çaba sarfetmelidir. Zira teknik adam dediğin altı haftada gider altı yılda altı başka isim gelir. Ama tüm bunlar olurken çalışmalar yapılmalı, scout sistemi geliştirilmeli, oyuncu izleme komiteleri ve altyapı.. Bayern'in üç yıl sonra alacağı oyuncu bugünden mercek altındadır. Hannover o Norveç pazarından bir oyuncu alırken minumum iki yıl onun peşinde dolanıyor ve gelen-giden teknik direktörlerden bağımsızdır Abdellaoue-ya Konan-Diouf gibi isimlerin transferi. Bu hemen hemen her kulüpte bu şekilde olagelir. Transferden kupa başarılarına kadar olan bölümde kazanılacak olan paralar da kulüp ekonomisini yakından ilgilendirir.

Kagawa'yı 350 kuruşa alıp milyon avroya satarsan, üzerine şampiyonlar ligi gelirse peşin peşin 20 milyon avro verecek konuma gelirsin 3 kuruşluk ürünlerde dahi tasarruf edecek konumdan..

Hülasa; bir "mantık" bugünlerde var burada. Teknik direktör adaylarından Bielsa ve Rangnick'in ortak özelliği taktisyenliği ve futbol kaçkını olmasıdır. Futbolu bilimsel bir şekilde en iyi yorumlayan iki iyi teknik adam, iki idealist. Beşiktaş'a bir "futbol aklı" girmiş, bu çok net. Ama orada kalabilecek midir? Baskın karakter olabilecek midir? Bu adamların doğru bir şekilde verim alabilecek konumda koruyabilecek mi ? Bizzat kendisinin yabancı olduğu yere bir başka "yabancıyı" getirip sorumluluğunu alabilecek midir? Bunlar önemlidir.

-bu arada Armin Veh ismini duyuyorum ki için kararıyor. Korkutucu isimler bunlar. Kaçının..

Teknik direktör bu işin "futbolcu" gibi bir parçası. Belirleyici olan bu projenin sorumlularıdır. Terim, Güneş, Denizli ve artık yavaş yavaş Aykut Kocaman'da olduğu gibi "menajer" donanımlı teknik adamlarınm varsa sorun değil ve yoksa çok çok büyük bir sorunun var demektir. Carvalhal'ı getirin Freiburg'a, başarılı olur ama burada olmaz. Zira bu iki kulüpte de uğraşmak zorunda kaldığı alanlar çok farklı.

Rangnick'e gelince..

Buraya "alın böyle bir adamı" diye not düşmüştüm Hoffenheim'dan ayrıldığında. Adam Hoffenheim'da rahatı yerinde ve parasını tıkır tıkır alırken yönetimin "hedefsizliği" nedeniyle ayrıldı. Azimli ama çok uzun yıllardır ara vermeden çalışınca biraz sorun yaşadı, heves gitti, içi boşaldı bir şeylerin ve akü bitti. Guardiola'yı da Rangnick'i de anlıyorum ve biraz ara verilmesi daha güzel sonuçlar verebilir. Burada "tükenmişlik sendromu" rahatsızlığı kendisini yeniden gösterir mi? Belki de risklerin içerisinde en alınabilecek olanı budur.

Buraya üzerine basa basa alınması gerektiğinin altı çizilmişti.

Bunun nedeni ise onun futbol konusundaki bilirkişiliği kadar futbol eğitmenliği ve bu konuda gösterdiği üstün başarısı, sistem kuruculuğudur. Stuttgart'a kurulan okulun Almanya çapında önemi büyüktür. Çizgiyi farklılaştırdı. Bilirkişiliği kadar cezbedici tarafı eğitmenliği, idealistliğidir. Bu ikisi birbirlerinden farklıdır.Bundesligayı yıllardır takip eden insan olarak diyebilirim ki bu ülke ligiyle bizim ligimiz bir kaç noktada benzeşiyor. Almanya , liberosuz dörtlü modern savunmaya ancak 2002'de "Rangnick etkisiyle" geçtiğinin altını çizelim. 1998'de zorluyordu bu adam bu sınırı.. tahtada ayrıntılarıyla anlattığı da neden dörtlü modern savunmanın diğerinden daha iyi olduğudur. Tüm Almanya'ya inat neyi neden yaptığını canlı yayında anlattı. Futbolun bu kısmına henüz bu konuların kitapları, videoları, onları bunları olmadığı zamanda eğildi. Alman halkı en az bizler kadar yabancıydı. Bu nedenle buraya da bir şekilde mümkün.

Almanlar basit olanı disiplinli bir şekilde uygulatma konusunda geçmişte bu ülkede başarı kazandı. Onlar da Hollandalıların aksine taktiksel oyun konusunda bizimle benzer çizgide yürüyordu. sonuna kadar savaşmak, bireysel yetenekler ve son saniyeye kadar mücadele v.s. Kalli'nin, Derwall'in devrimleri önemliydi. Bugün ise diğer alanda da devrime ihtiyacımız var.
Stuttgart'a o okulu kurduysa buraya da benzer şekilde üstelik daha kolay bir biçimde gerçekleştirebilir. Yeni gelen gençler onun temelini attığı bir akademik okulda eğitim alabilirler.

Bir daha altını çizeyim, dik kafalı bir adamdır, 70 milyon yüklense dediğini yaptırmak için sonuna kadar kasar. Bazen "yanlış" fikrinde de inat eder o zira insanların büyük bir kesimiyle mevzu bahis konu futbol olduğunda aynı dili konuşmadığını düşünür ki hakkı da vardı böyle düşünmeye. Bir Almanya'yı düşünüyorum doksanlı yıllarda.. bir de bu adamın girdiği tartışmaları, ele aldığı konuları..

Yıldızları -bu 34 yaşındaki Raul dahi olsa- gerekiyrosa koşturur, arasının iyi olduğunu çok söyleyemeyiz. Eğer onun felsefesinde Raul orta sahada koşacak ise koşacak.. Tüm Almanya "ne yapıyorsun sen" dese o yine onu koşturur. Siz tabuları yıkabilen bir karakterin arkasındaki dik kafalılığı hafife alamazsınız, diğer türlü uyumlu olmaya çalışan adamın işi nedir devrimle, tabuları yıkmakla v.s. Rangnick burada futbol devrimicisidir. Robin Dutt, tükenmişlik sendromu sonrası çok net söylemişti "Biz onun açtığı yoldan bugün kendimize iş bulabildik.. Bizim gibilerin yolunu o açmıştır.. Onun sayesinde v.s.

Tüm Almanya'yı karşısına almıştı bir dönem, burada da tabuları yıkabilir. Bu benzerlik nedeniyle böyle bir istek oluşmuştu. Benzer savaşı burada da verir, idealist bir adam, devrimci.
O zaman diyordu 3 bin mark bir video.. Kitap yok, şu yok bu yok. Milan'ı onu bunu bir ileri bir geri sardır sardır videoları bozuyorduk, her güne bir video almak durumundaydık diye de anlatır. Paramız da yoktu der v.s.

Pek çok yabancı teknik direktöre "para için buraya geldi" diyebilirsiniz ama Rangnick'e değil. Hedefleri uğruna beşinci lige de gidebilir, en iyi zamanında teknik adamlığı da bırakabilir. Futbol tutkunu, futbol bilirkişisi bir abi'mizdir. Bielsa gibi futbol kaçkınıdır. Yabancı "bence" işi yokuşa sürmektir ama böyleleri gelecekse şampiyonluğun dışında getirileri olması bakımından alınabilir bir risk..

Bu ülkede gelişime tanınılan zaman yok, bu ülkede futbol yorumlarını düşününce çıldırmaması mümkün değil. İş Rangnick ve benzerlerini getirmek değil bu planı yürütmektir, kolay değil.

Rangnick'e duyduğum saygıyı ve sevgiyi buradaki yazılardan rahatlıkla görebilirsiniz ama buradaki başarı şansı nedir derseniz bu konuda çok fazla ümitli değilim. Burada bu ve benzerlerini yaşatmaları çok zor ama Derwall sonrası bir başka alanda bir futbol devrimcisine bu ülkenin ihtiyacı var.

3 yorum:

Gürkan Alkan dedi ki...

Beşiktaşımla ilgili Alman piyasasından bir haber olunca ilk aklıma gelen yer burası oldu. Yanılmadım. :) Ümitlendiren yazın için teşekkürler.

raul #7 dedi ki...

almanların bjk ile kanları genelde uyuşuyor.bekleyip görelim..

Ben dedi ki...

Bu tip yazıları çok zihin açıcı ve fedakarca buluyorum açıkçası.

Blogumda benzer bir yazı ile , beşiktaş'la ilgili bir ''geleceke'' tasarladım.

Okumanız dileğiyle...

1. kısım :

http://ingenui.blogspot.com/2012/05/besiktas-jimnastik-kulubu-icin-yeni.html

2. kısım :

http://ingenui.blogspot.com/2012/05/besiktas-jimnastik-kulubu-icin-yeni_20.html