4 Temmuz 2012

Hikmet Karaman ve Telaffuz



Hikmet Karaman'ı çok sevdiğimi söyleyemem. Hakkında da hoş şeyler yazmadım. Aslına bakarsanız tek bir konu hakkında yargılarım oldukça sert oldu. Ülkemize gelen yabancı ve bazen Tolunay Kafkas'ın da isyanından anlaşıldığı gibi yerli teknik adamların kuyusunu kazma çalışmaları yaptığı için şiddetli bir şekilde eleştirdim.

Bugün de bunun üzerinde duruyorum. Psikopata bağlamış gibi Skibbe'nin Eskişehir'deki başarısı sonrası yorumlarını özellikle takip ettim. "Ne var ki kadro çok güzel, başarısız bile.." diye giden yorumlar, henüz ikinci haftasında ikide iki yaptığında kulağımıza gelen haberler ve Tolunay Kafkas'ın ilk istifası üzerine Mesut Bakkal ile beraber aynı suçlamaları yapması, yorumculuğunu iş bulma adına çıkar amaçlı kullanması gibi pek çok etik mevzudan konu ettik kendisini..

Lakin bir adamın her şeyi kötü değildir. Samimi bir tarafı var. kendisini geliştirmek istiyor, futbol ateşi programında yaptığı yorumların bazıları mükemmele yakındı. Dahası iyi bir teknik direktör, bunu da fazlasıyla kanıtladı. İki yıl önce Manisaspor'u çeşitli nedenlerden yakından takip ettiğim için başına geçer geçmez gösterdiği farklılık.. Keza geçen sezon Gaziantepspor'da başarılı olması gibi.

Bunlar farklı konular. Ama en kötüsü de... Eğitimi, geçmişi belli bir adamın telafuzunu eleştirmek. Bir dönem Fatih Terim eleştirilmişti, ben utanmıştım insanların yaklaşımından.

Belirli bir yaşa gelmiş insanın yeni bir dil öğrenmesi ne kadar zordur biliyor musunuz? Bunu neden olağan görmüyorsunuz?

Adam 30'lu yaşlarda, Bundesliga'yı sunuyor her hafta ama Wize diye okunan Bremen kalecisi Wiese'ye "Wayze" diyor. Laytner olarak okunan "Leitner" e ise "letner" diyor. Bundesligayı sunuyor ama Euro 2012'de Mandzukic'i Hamburg oyuncusu yaptı. Ve bunlar yeni nesil gençler, araştırma şansı ve enerjisi daha fazla olan ve olması gereken insanlar..

Hikmet Karaman'ın yorumculuğunu beğendim mi? Hayır. En basit gerçeği elektiriği yeniden keşfedermiş gibi sunmasını geçtim sahanın diğer bölgelerinden bana çok az gözlenim aktardı, hiç değil çok az.. Klose ile Gomez'in oyunda olmasının farkını algılayamadı. İki farklı santrafor tipinin oyunu nasıl değiştireceğini değil de bir forvet iki forvet basitliğinde kaldı. Taktiksel analizleri bana bir şey sunmadı, getirmedi..

ama arkadaşlar bu yaşta bu koşullarda yaşamış insanın telafuzuyla dalga geçerken sizin adınıza ben utanıyorum. Fatih Terim'in o yaşta İtalyanca, İngilizce öğrenme çabası çok büyük ama gerçekten çok büyük takdir görmesi gerekirken bu konuya yaklaşımlarda da utanmıştım.

Sadece Hikmet Karaman değil hemen her konuda "her şeyiyle iyi" ya da "her şeyiyle kötü" yaklaşımıdan kurtulursak her alanda yapılan yorumları daha keyifli okuyacağız sanırım. Hikmet Karaman'ın güzel ve başarılı işleri de oluyor. Takip ediyor Avrupa Futbolu'nu ve başarılı olma yolunda emek veriyor. sevmem ama feci takdir ediyorum ben onu bu konuda.. Telafuzunu dile dolamak ise bu konumdaki insan için ayıp.. Yeni ve modern gençliğin içerisinden gelen spikerlerin bu işi becerememesi başkadır, Terim, Karaman ise çok başkadır..

Sevmem, kuyu kazıcı, içten pazarlıklı çıkarcı yorum anlayışı vardı ve fakat teknik adam olarak başarılı ve iki yıl sonra çok daha büyük yerlere gelebilecek çabayı vermekten de kaçınmıyor. Bekleyip görelim..

1 yorum:

altiparmakli dedi ki...

Sonuna kadar katılıyorum Orhan abi.
Güzel bir konuya değinmişsin. İnsanları üsaçma sapan eleştiriyoruz maalesef.
Bir de telafuz değil telaffuz olacak doğrusu. Telaffuzdan bahsederken böyle bir hata yapmak biraz ironik olmuş. :)