20 Şubat 2009

Rensing ve Elestiriler!



Kahn dedesi buna nasihat verdi. "Saglam durmalisin, biraz hircin biraz da saga sola saldir, naiv olma" gibi seyler söyledi bu da o gün bu gündür susmuyor..

Adler ve Neuer icin söyle demisti. "Neuer'i tanimiyorum ama Adler u-21'de üc yil arkamda yedek beklemisti, taniyorum". "Onlarin benden daha fazla birinci lig tecrübesi var ve su an bunun faydasini görüyorlar, yakinda kale benim.." Adler gayet de insani bir cevap verse de Rensing susmak bilmedi bir türlü.. Elestiri coktu ve Kahn dedesi onu daha fazla saldirgan olmasi yönünde itekliyordu.. Elbette Kahn takim arkadaslarini basin önünde elestirdigi icin Hitzfeld tarafindan hem para cezasi ve akabinde mac kadrosuna alinmama gibi kendi saldirganliginin yer yer ne gibi karsiliklarinin oldugundan pek bahsetmiyor..

Beckenbauer de sert bir sekilde Rensing'i elestirmisti ve ezelden beri imparatorun karsisinda hic susmamis olan ezeli düsmani Breitner da cevap verdi "herkes hata yapiyor, Neuer'in, Adler'in hatalari gündeme gelmiyor cunku Leverkusen,Schalke yenilebilir ama Bayern yenilemez. Fark buradan kaynaklaniyor, kalecilerin performansindan degil.. bekenbauercim akilli olsun"

Oysa öyle degildi.. Istatistik olarak gecen ilk yari sonucu kalecilerin süper kurtaris sayisi söyleydi: Adler 10, Neuer 9 , Rensing 2. Bunun yaninda ölümcül hatalarda da Rensing ve Neuer basi cekiyordu yine.. bunlar da cok dogru sonuclar vermeyebilir zira Bayern iki atak yer, Neuer 20 atak ve kurtaris sayisi da farklilasir.. Her seye ragmen gözle görülen suydu ki Adler en güvenilir kaleciydi.. Ve fakat saldirgan olmasi gereken Rensing gecmisteki u21 tecrübesinden büyük takim kalecisinin dezavantajlarina kadar konuyu gündeme getirip susmadi hic..

Simdi de diyor ki hata yapsam kabul ama her maglubiyette bana gözler dönüyor ve hatami ariyorlar.. Insanlar beni pek sempatik bulmuyorlar sanirim.

Ha sunu bileydin.. Abuk subuk öyle aciklamalar yapti ki genc ve yetenekli olmasindan dolayi varolan kredisini bitirdi bitiecek konuma geldi bende..

Toplamda Bayernin en zayif noktasinin kalecisi oldugu görüsü hakim. Ribery, oyuncu istediginde bir tanesi de Frey idi. Acik acik kalecimiz sakat demeye getirdi..

Büyük klupte oynamanin dezavantajlarini sürekli dile getirenler nedense avantajlari kismina hic girmiyorlar.

Ben yillar önce henüz daha kaleye gecmemis Rensing icin gelecegin milli takim kalecisi olacak diye kehanette bulunmustum. Hem Amatör, genc milli takimlarinda gördügüm yetenek ve daha da cok bayern gibi bir takimin kalecisi olmasindan dolayi böyle bir öngörüyü dile getiriyoruz.. Orada kalmak zordur belki ama kaldiginiz takdirde yüzde doksan en iyi kaleci olmasaniz dahi milli takimin kalesi sizindir. Tecrübe kalecide cok önemlidir ve Berlin kalecisi ne kadar iyi olursa olsun uluslararasi mac deneyimi fazla olan Bayern kalecisi milli formayi kapacaktir.. En azindan digerlerine göre sansi cok daha fazladir..

Rensing elestirilse de Bayern milliyetcileri tarafindan inanilmaz destek görüyor aslinda. Sadece Breitner degil pek cogu destekliyor. Amaclari yeni bir alman kaleci kazanmak.. Rensing alman, daha da önemlisi Bayern genc takimindan geliyor. Bence bu ikisi her seye ragmen onun pek cok hatasini görünmez kilacak önemli iki etken..

Tatil Notlari.!


* Bir ölüm.. Yakinlarimi, sevdiklerimi üzdü, beni etkilemese -tanimiyorduk cok- dahi tek basina ölümün gölgesi yasama bakisinizi degistirebiliyor. Röportajlarda gerek Hannover kalecisi Enke'nin gerekse de Wichniarek'in yakinlarini kaybettikten sonra degisen yasam algisini dile getirmistik. En azindan onlari ve Adorno'nun minima moralia'sindaki su cümlenin icerigini cok daha iyi anladik.

"Carpitilmamis yasamin geriye kalan tek imgesi ölümdür"

iyi bakin, baska bakin, yamuk bakin ama bir seyleri degerli kilin ki ölümden öte bir sey olsun bu yasamda yoksa hepsibir ölüm haric'e cikar kapi ve yasanmaz kilar bu hayati. Camus'u anlamak intiharin öncesidir sadece. "Hepsibir.."

*Evimden ayri gecirecegim yaklasik 45 gün var. 15 gün türkiye ziyareti, 30 gün aileyi ziyaret, is , güc.. Haliyle blog aslinda kucuk bir tatile giriyor. Aliskanlik.. Kendi bilgisayarim, kendi odam olmadigi zaman yazmak cok zor..

*Her zaman "Ne kadar iyi ve güzel yaziyorsun" mailleri almiyoruz, cokca zaman elestiri de geliyor. Toplum olarak elestiri ve övgü konusunda abartiliyiz her daim. Babamla yaptigim mac tahminlerini koydum, bahis sitesi olduk birden.. Kalitemizi düsürdük filan.. Yahu futbol muhabbeti sonucta, kim yener, neden yenmez.. Bochum Schalke'yi yener diyoruz, bir tahminin disinda nedenini de koyuyoruz, kötü oynamis diyoruz, kalecileri haftanin kalecisi diyoruz ama hepsini birden muhtesem bir sekilde "Bahis" potasinda eritebiliyorsunuz.. Bir daha tekrar etmekte fayda var, ben cok tiklanan sitenin yazari degil yazdiklarimin okunmasi, tiklanmasi pesindeyim. Haliyle nasil cok insan olur teorileri beni hic ilgilendirmiyor. Kaliteli bir blog yazma derdinde degilim, yazdiklarimin "kalite" oldugu yeri arayan gezginim daha cok.. Böyle bir dusuncem olsa futbolun da detayi olan Bundesliga degil cok baska haberpostlarinin yer aldigi blog yapardik.. Lütfen bu söyle olursa cok güzel olur teorilerini bir kenara birakalim..

*Evimin disinda ya da ailemin yaninda gecirdigim zamanlarda yazi cok az olur ve fakat cok fazla mac seyredip futbol cok daha gündemde olur. Bir seylerden kacarim ve burasi bu acidan cok iyi.. Öyle olur ki is ve futbol disinda hicbirseye yer birakmam.. Sinirli bir süre de olsa Türkiye ziyareti disinda gecen bu nekahat dönemi benim icin iyi oluyor, Nisan ayinda ve sonrasinda yazacak,cizecek cok sey olacak demektir..

*Babam italyan restoranti isletiyor.. Sabah da acik olan bir tükkanin calisma saatleri arada üc satlik bir dinlenme zamani olsa da sabah 9 ile gece 12 arasi ve haftada 6 gün. Tam karsida her ülkeden her maci seyredebileceginiz bölmelerden olusan bir klup var.. Iste bu is ve futbolun birlestigi yerdir.. Ve fakat o kadar özgür degilsiniz öyle ki her Galatasaray macinda mutlaka orasinin bana ihtiyaci olur, Fener-Besiktas maclarini güle oynaya seyrederiz filan..

*Atilan maillerde bir yorumdan üzerimize kalan etiketler, postlari da etkiliyor. Skibbeci,Lincolncü borges adi altinda özgürlügümüz elimizden aliniyor. Yorumlar ve etkiketlemeler arttikca suya sabuna dokunmayan nefret ettigim haberpostlarini girmeye dogru yol aliyoruz. Eskiden idealist takilip sallamaz iken artik uzun uzun yapilan karakter analizlerinin fazlaligindan dolayi cekiyor insan kendisini.. Eger blogu bes ayin altinda bir süredir takip ediyorsaniz, özellikle sadece uzun bir post okuyarak tanimis iseniz blog yazarini biraz bekleyin, bakin, sagina soluna ilisin, okuyun sonrasinda genel bir analiz cok daha iyi olacaktir, hem sizin hem benim icin..

*5 yildir burada yani Almanyadayim,bu sürecte ikinci kez ülkeye gidecegim ve korkuyorum. Iki tane korkum var, birisi bana kalsin digeri de sizin oLsun. Onca degisikligi, onca bensizligi ve yasanmamisligi karsilamak cok zor geliyor. Yillar yili oldugu gibi kisa bir tatil sonrasi dönüs gibi yasadim ben bu geride kalan bes uzun yili.. Simdi bu kadar zaman gercekten orada olamamisligi hissetmek, yeni paralara olan uzaklik ve taksilere bindigimde "abi dur carpacaksin öndeki arabaya" hissi ile kivrilmak, emniyet kemerini aradigim zaman gülen taksici abinin "ötüyordu biz de kestik onu" cevabina hala sasirmak ve gülmemek, ve o yabancilik.. Cok acitiyor bu nedense.. Bunun ayrintisi coktur ama toplami da budur, korku..

*Blog top 10 yapmayi cok istedim ucan hollandalidan sonra ama sanirim simdilik zor. Blog yazarligi üzerine yazacaktim. Ara diyoruz ve elbette Istersem resim alti kucuk haber seklinde günde yirmibes post girebilirim ki yararlidir da Bundesliga ve baska baska konular üzerine.. Ama ben bu gibi haberleri bloglarda okudugum zaman vakit kaybi olarak görüyorum, esktradan blog yazari o kuru haber ile kendisi arasinda bir iliskiyi buraya koymuyorsa, benim icin her yerde bulabilecegim haberlerin kisayoludur ki bloglar, gönlümde bundan öte isleve sahiptir.. Ya resim ya yorum, ikisinden birisi ilgicekici, o vakte deger olmalidir.. böyle oldugu vakit ara da kacinilmaz oluyor bizde..

*Hep mail sikayeti ama cok güzelleri de var aslinda. Bir sekilde ölüm haberini alan tanimadigi insana mail atiyor, destek oluyor ya da begenen insan oturdugu yerde "Begendim" demek yerine mail ile bildirme ihtiyaci duyuyor ya da cok baska inanilmaz sürpriz insani yaklasimlar ki ne zaman yeter tamam desem bu gibi durumlar hadi devam sekline dönüstürüyor bikkinligi.

* Bugün yazdim, yarin yazmicam, aman kisa bir ara, simdi iki gün yokum demeyi ben de sizin kadar hos bulmuyorum. henüz bu konu hakkinda bir elestiri gelmese de durum ortada. Sanki dünyayi kurtarmayi yarida kesiyoruz da haber veriyoruz millete. Ama öyle degil.. bir kac gün yazilmadigi vakit az biraz iletisime gectiklerimiz soruyor,ediyor. Hepsine de ayni cevabi verme zahmetindense okuyanlari irrite edecek seklinde dünyanin en önemli yazarligini yapiyormuscasina haber verme kolayciligina kaciyoruz..

"arkadaslar ben maalesef üc gün yokum lütfen aglamayin ,etmeyin"

*Burasi artik kendi cevremdeki hemen herkesin okudugu bir yer. Bu da benim karalamalarima, futbol disi yazilarima sinir getiriyor. Bir yazi yaziyorsun yüz kisi her cümlesinden hesap soruyor oldugum yerde.. Öyle ki birisi cok kizmis bir cümleye ve dogum günümü bu yüzden kutlamamis mis mis.. Yuh.! Eskiden kimse bilmezdi, sadece futbolseverler, bir kac insan.. O zamanlar özgürmüsüz demek ki.. Annem bile okuyor artik, siz düsünün gerisini.! "Gel gel oglun yine sacmalamis bak bak ne diyor senin icin"

Anonim kalmak aslinda saglam bir disavurusun en önemli kosulu..

*Samimiyet temelinde bir seyler ciziktiriyorsunuz.. Her yerde karsidaki insanin kabul edebilecegi sinirlar icerisinde dogrucu davut olabiliyorsunuz ama burada, yazida böyle bir sinir yoktu ve cok güzeldi kendi adima.. Yalan söylemiyorduk zira muhattabimiz ile bire bir iliski icerisinde degildik aslinda.. Bu yüzden keyifliydi.. Ama simdi belki ordan kacip da buraya gelme nedenim olan insanlar da burada. Gecmise dönüp bir daha bu sekilde blog acsak isim misim borges filan hepsini bir kenara birakir cok daha keyifli postlarin atildigi bir yer insa ederdim ama iste.. Yillar önce iletisim yollarinin kapandigi pek cok güzel arkadasimi da buldum burada ben, sikayet etmemek gerek.. Anlamsiz maillerin oldugu yerde inanilmaz güzel iletisimler de oluyor ve iyi olanlar, kötüleri dövüyor ki buradayiz hala..

*Blogroll'a eklenmek isteyen bloglar varsa ekleyebilirim. Tek kosul yeni acilmis olmamasi, en azindan bir ayi devirmis, güncellenen futbol blogu olmasidir. Diger kategoriyi cok fazla zorlamak istemiyorum. Sadece futbolbloglari icin gecerlidir, kisa bir mail ve blog adresi yeterlidir, bir ara kaybettim bütün listeyi ve tekrardan toparlamak uzun bir vakti aldi. Arada unuttuklarim varsa hatirlatsinlar ve simdiden özür..

*Sabaha kadar yazabilirim sanirim, öyle susamisim böyle rahat konusmaya ama size de yazik elbette..

19 Şubat 2009

Bordeaux - Galatasaray: 0-0



Ortalamasi vasati asamayan bir futbol maci. Bu gibi maclarda kötü mac olmasini saglayan en önemli etken gereginden fazla yapilmis pas hatalaridir her zaman. Sadece Galatasaray takimi oldugu icin her saniyesi yine heyecan icerisinde gecti belki ama ben bekledigimden cok kötü bir mac buldum bugün. En azindan bekledigimizin disinda bir skor gelmis degil. Ne iyi-ne kötü sinifindan bir beraberlik..


Maca Skibbe ilk defa gercek anlamda bir 3-5-2 dizilisi ile sahaya cikardi takimi. Hemen tepki verdim kendi capimda ama cok garip baska bir sey daha oldu. Galatasaray beksiz oynuyor ve kanada bindirilen toplar inanilmaz tehlike yaratabilirdi ki nitekim ilk yirmi dakika icinde az biraz o tehlikeleri hissettik ve fakat gecen seksen dakika icerisinde inatla kanatlara inmek istemeyen bir Bordeaux izledik ki bana göre Bordeaux'nun etkisizliginin en önemli nedeni ortadan delme inadidir.. Mehmet-Ayhan-Baris sonrasinda Emre-Servet-Meira'yi gecmek cok kolay olmadi, zorlama bir yönlendirme ile kenar hucumlari gerceklestirir iken asil hedefi olmasi gerektigini hicbir zaman düsünmedi. Izlenilmis bir Bordeaux takimina karsi alinmis bir önemlemden ziyade daha cok zorunlulugun dogurdugu bir dizilim midir nedir bilemiyoruz..


Ilk yarinin en etkili ismi suphesiz ki her seye ragmen Milan Baros ve Kewell idi. Özellikle Nonda girdigi zaman dogan bosluk aslinda Baros'u cok daha iyi anlatiyordu bize. Arda ise bu dizilimde yapabilecegi en iyi seyi yapti,o yerden kayarak aldigi top yani unutmadigi eski bek olmasindan kelli savunmasi. Hem Kewell ve ayni sekilde Arda tipik bir 4-4-2 sisteminde cok daha verimli olurdu. Ben bu anlamda yapilan bu fanteziyi anlamakta güclük cekiyorum. 3-5-2 Gercekten güclü bir orta saha (kanatlari iki cigerli) ile baskin bir futbolu garanti edebildiginiz takdirde yediginiz ataklarin seyrekligi ölcüsünde tehlikesiz ve yararlidir belki ama bu kadar diri ve güclü bir orta saha karsisinda basa bas mücadelenin verdildigi bir noktada beklerin bölgesinin cok bos kalmasi ciddi sorun yaratabilirdi. Bordeaux'un ortalamasi, gelistirtirdigi ataklarinin mac boyunca set hucumlarla ortadan cesitli hucum varyasonlari denemekten ibaret midir degil midir, buna göre bir dizilim ile sahaya cikilmis midir bilmiyoruz ama her seye ragmen savunma bugün kusursuza yakin oynadi, gol ve fazla atak yemedigine göre takim, burada sorun yok, karsi yaka biraz sorunlu idi. Mac basinda bekledigimin tam tersi oldu, Savunma oturdu, hucum biraz da savunmadan kaynakli sorun yasadi.

Biz aslinda oyunun iki yönünü istemiyoruz. Savunmacilar var, hucumcular var. Elbette Baros'un, Lincoln'un bastigi kadar, Kewell'in önlere kadar gelip kenar savunmasi yaptigi ölcüde bir pas trafigi beklentisi olusmasi gayet dogal ve fakat Savunma futbolunun degil bir defansin dahi atarken zorlanmayacagi toplarin atilamamasi bugün Galatasaray takiminin hucumlarini baslamadan bitirdi. Bordeaux'un bencillik edip ikinci yari topu arkadasina hic vermemesi sirasinda aslinda hem Arda, hem Ayhan ve Mehmet Topal ile muhtesem kontralara cikilabilirdi.. (Sadece Nonda-Kewell ikilisi basardi bir kez.. ) Bu oyuncular bu kapilan toplari rakibe attigi vakit inanilmaz bir rakip baskisi yedi ve süre de oldukca uzundu.. Oysa Nonda'nin yaptigi gibi ileriye dogru bosluklara güzel paslarla forvetler bulusabilseydi her sey cok baska olabilirdi bu hikayede.. O paslarin gelmemesi, Bordeaux'nun yedi sekiz futbolcu ile karsilarina yedi sekiz rakibi alip inadim inat demesi, ortada diretmesi ve burada kapilan toplarin yukarida bahsedildigi gibi kullanilamamasi hem pas ayni zamanda yerlesim sorunundan hucum gelistiremedi Galatasaray.. Zira Mehmet Topal bir dönüyor, kimseyi göremiyor, iki dönüyor , yine göremiyor bari yanimdakine vereyim derken topu kaptiriyor, iki kez bu sekilde kaptirilan top, arda, ayhan yanlis paslari ve yirmi dakikaya yakin bordeaux baskisi.. Inadi diyelim.

Yanlis pas, isabetsiz pas yüzdesi cok önemlidir. Bir atak size yazilacak iken aksine karsi tarafin atagi oluveriyor. Bordeaux'un baskin oynamasi o takimin kuvvetinden, baskisindan degil cok rahat pozisyonda cok fazla pas hatasi yapilmasindan dolayidir. Bu cok önemli bir sorundur, ayaga pas olarak cikilan yolda yandaki adama pastan aciz kalirsak sorular fazlalasir, ben bu maca özel bir kusur olarak görmek istiyorum.

Toplamda her iki takim icin gecerli olan kötü futbol, isabetsiz paslar. basarisiz olmus organizasyonu inatla tekrar etmeler Bordeaux adina ve her an gol yiyecekmis hissini veren bir defans anlayisi, 3-5-2. Bu birlesimden futbol cikmadi, cok da fena olmayan bir sonuc..

Eger Skibbe, sakatlik degil de taktik acidan bir Nonda-Baros degisimi gerceklestirmis olsaydi ben de baslardim "caylaktir, sudur budur " gibi geyiklere..

Baros, her an sari kart yiyecek gibi duruyor, yönetimin futbolcuya bir sekilde hakim olmasi gerekiyor. Baska acidan bekledigimizden iyi oynayan Kewell'i zamaninda cikardi ve Sabri, kim ne derse desin, sut cekme zamanini kestiremese de vargliyla su takima güc katiyor, dalga gecilebilir, Hakan Sükür ve Servet'le de yeterince dalga gecilmistir, hatirlatilir.. Iyi oynamasa da azmi cok seyi kapatabilir . Benim futbol dünyamda motivasyon önemli bir rol oynar, Lahm'a saglam calim attirir, yanlis yaptigi zaman bir baskasi oturur aglar iken Sabri geriye dönüp o yanlisi kapatabilir.. Özellikle 3-5-2 ise Sabri belki de bu sistemin oynayabilir tek adami.. En azindan 4-4-2'de oldugu kadar o kanat acik vermis olur..

Hakem garip idi. Ama bugün sahada türk hakemi olsaydi 4 tane kirmizi kart vardi. Lincoln düstü, kart, yine hizli kullanilan bir serbest vurusta kart ve daha nice kurallar ve kartlar.. Alkisladi kart.. kurt diye giderdi Galatasaray.. Ki ben bugün icin bir kac düsüsünü baz alarak söylüyorum ki gercekten haketmisti sariyi.. dur biraz ayakta ki biz de duralim..

Ne olursa olsun avantajli bir skordur nazarimda, her sey en azindan Galatasarayin kendi evinde bir galibiyetine bakar..

11 Şubat 2009

Hiddink Chelsea Yolunda.!



Futbol güzeldir. Herkesin futbola kendi penceresinden bakisi vardir.. Sevdikleri, yaklasimlari, baska türlü hikayelestirmeleri ya da her futbol hikayesinde kendine ait bütünlestirdikleri/masallastirdiklari kücük bölmeler.. Her insan farkli farkli tat alir.. Cok insan bilirim Mourinho'dan cok etkilenmislerdir, taktiksel dehasindan, oyunu kitlemesinden ve daha derin futbola hakim cok hos güzelliklerinden ve ben onlardan degilim.. Ben gelenekciyim bu konuda biraz.. Hala calimlara bakarim, estetik olan her seye daha fazla önem veririm bunun yaninda an ve an degil bir bütün olarak ele alip bütünün icerisinde, o bütünün sekil verdigi güzel bir kare olarak yaklasim sergilerim.. Mourinhocu degilim, defans futbolunun modern futbolda inanilmaz yeri olsa da hucumcuyum, golcüyüm,calimciyim hala.. Haliyle hucum futbolu ve bunu sahip oldugu her türlü olumsuz kosullara ragmen gerceklestirebilen Hiddink'ciyim. Gelin görün ki kaderde Premiere Ligde Chelsea taraftari olmak da varmis.. Kader her zaman Mourinho-Inter kucaklasmasi kadar beni memnun edecek gelismelere yol acmiyor, bazen böylesi de oluyor.. Chelsea ve Hiddink.. Haliyle gerceklesirse Chelsea takipcisi olacagiz cunku cok iyi biliyoruz ki basari gelmez belki ama oynadigi her maci seyretmeye yazili olacagiz.. Hiddink olsun o takimin basinda.. Sadece Hiddink oldugu vakit yönetim, kosullar, lig,ülke gibi sayisiz etkenin saf disi birakamayacagi bir oyun karakteri peydah oluyor.. Mevzubahis taraftari oldugumuz Galatasaray olmadigi her macta gecerli olan kural burada da islerlik kazaniyor.. yani , topun pesinde kosana degil o topun kosturulusuna asik oldugumuz gibi..

10 Şubat 2009

Gladbach'da Isyan.!



Gladbach'li futbolcular teknik adamina karsi mektup yazip yönetime sikayet ettiler , protesto ediyorlar arkadaslarinin sebebsiz yere takimdan kovulmasini ve bu devre arasi Türkiye kampini iptal edildigi zamanda baslayan ve bugüne kadar gelen bir memnuniyetsizligin sonucudur. O dönem Bild haber yapmisti su üstte yer alan fotograf ile.. Gladbach'da hava -9 derece iken normal kosullar altinda gidilecek olan Türkiyede 19 derece idi. Meyer önceden rezervasyonun dahi yapildigi Türkiye kampini "ceza niyetine" iptal ediyordu. Devre arasi calismalari öyle zordu ki cimlerin temizlenme asamasinda antrenman sahasi dahi zarar görüyordu. Günes istiyoruz diyen futbolcular solaryuma gitsin diyerek sert görüntü cizen Meyer'in özellikle devre arasi kadroyu 34'den 25'e indirme esnasinda kovdugu oyuncular ve ayni zamanda takimin sevilen fizikcisini de görevden nedensiz alinca takim, birlik ve beraberlik icerisinde yönetime Hans Meyer'i sikayet etti..

Yönetim ise simdilik oyuncularin sikayetini ciddiye aldiklarini ve neden arkadaslarinin klupten ayrilmasi gerektigine iliskin uzun konusmalar yapilacagini söyledi. Sunu derim ki Meyer ile yollar cok uzun degil.. Onu koruyan hali hazirda bir teknik adam degisikligi yapilmis olmasidir.. Ve fakat tüm oyuncularin birlik olup böyle bir arkadas savunmasi adina teknik adama rest cekmesi cesaret ister aslinda.. Daha henüz devre arasinda kaptanliga atanmis tanidik sima Filip Daems'in burada basi cekmesi saglam bir risk.. Bekleyip görecegiz sonucu..

Leader #1

Leader #2

9 Şubat 2009

Toni vs Klose.!



Toni cikarken Klose'nin verdigi eli kabul etmiyor.. Sinirliydi cok ki öyle bir mac ki bence Toni kalsaydi o da atardi iki tane aslinda ama toplamda Klose, Toni'ye göre daha iyiydi ve kalmasi gereken oydu. Fakat bu kizginligin nedeni sadece oyundan cikmasi degil futbol sahalarinda nadiren yasanilan bir durum gerceklesti Dortmund macinda.. Cok net bir gol pozisyonunda yaninda duran Klose'ye vermeden onun yanina dogru topu sürer iken Luca Toni birden defans oyuncusu gibi Klosenin kendisinden topu alip kaleye vurmasiyla cok buyuk bir saskinlik yasadi.. Simdi bu görüntüyü size getiremem zira özetlerde filan olmayabilir, bakmadim.. Ama pozisyon kaciyordu bir sekilde ve galibiyet golü olacakti, oldukca tehlikeli bir sut mesafesindeydi Toni, eger ki ayagindan top Klose tarafindan alinmamis olsaydi..

Iste bence bu olay onu kizdirdi ve su tavri koydu. Van Bommel, soyunma odasinda ancak kendisine geldi diyor hem cikarildigi hem de ayagindan topu alindigi icin kizgin olan Toni..

Klose aslinda inanilmaz paylasimci bir arkadastir ama son zamanlarda bir degisim basgösteriyor kendisinde ki yakindan izlemek gerek cok seyi.. O sessiz ve sakin adam yer yer inanilmaz cikislar yapiyor ki aslinda birisi de Ballack ve Frings ikilisine idi.. Kariyeri var, hakimiyeti de var ve aslinda formu da oldugu sürece almanyada dokunulmazlar listesinde, tesebbüs eden Ballack dahi oLsa..

St.Pauli.!



Ola ki Galatasaray Bordeaux'yu eler ve Hamburg cikar, bir St.Pauli macini da aradan cikartacak sekilde Hamburg'a dogru yol aliriz.. Insan her zaman hayallerine bu denli yaklasamiyor.. Millerntor bekle bizi diyoruz..

Ömer Toprak.!



Henüz gec degil. Temmuz 1989 dogumlu. Almanyada temeli atilmis son derede teknik her iki ayagini kullanabilen altini kalin kalin ciziyorum defans oyuncusu. Henüz alman U19'unda oynuyor. Almanlarda bundan cok var, Serdar Tasci gibi yanlis bir secim yapma ihtimali cok yüksek. Ikinci Bundesliga'nin güclü ve birinci Bundesligaya cikma ihtimali olan Freiburg'da oynuyor ve benim cok cok derin arastirmalarim sonucu kesfedilmis degil baya da bi gündeme geldi gelecek gibi duran süper defans.. Hoffenheim her zamanki gibi pesinde bu genc yetenegin. 1860'a atti, oberhausen'de atti öncesinde de atti kafa hakimiyeti de var yani. Ama bu ülkeden asla ve asla bir yirmi yil cikmayacak teknige sahip defans oyuncusu.. Lütfen efendim milli takimin ihtiyaci var bir el atin.. Yillar sonra telefonla milliyetci tavir beklemeyin, baska bir kusak, o tavirlarin yetistirdigi insanlarin cileleriyle büyümüs evlatlarinin cocugu bu.. Simdiden müdahale edin, genc ama yetenekli ve kisa süre sonra herkes farkinda olacaktir.. Milli takim yetkililerine duyurulur diyorum baska da bir sey demiyorum..

8 Şubat 2009

19. Hafta Bundesliga.!




Ribery süperdi tek kelimeyle.. Bir adam bir kanadi nasil kullanmali muhtesem bir sekilde gösteriyor.. Klose iki atti on kacirdi, keza cikasiya kadar Toni.. Te Roberto dönen Ribery sutunu tamamlayip atti golü. Dagitti tek basina.. Bizim Arda Turan az biraz baksin derim.. "etki etmek" nasil, ne sekilde oluyor.. Freis son saniye golünün disinda da iyiydi diyebilirim Hamburg karsisinda ve Gomez,Dzeko ikilisi de galibiyet golünü atan Klose yerine secilmesi son derece dogru bir tercih olmus, bekliyordum bu güzelligin görülmesini. Klose cok kacirdi, cok.. Misimovic su an Wolfsburg'un Ribery'si olmus durumda.. Dzeko'ya attirdigi gol.. Keza Magnin cok iyi oynamasi bir yana sezon boyunca yapmasi gerekeni yapti, ofans olarak katki da sagladi ve ilk golde süper bir asist.. Bu onun bu sene yaptigi ilk asist idi. Steinhöfer'den bahsetmistim her iki Frankfurt golü de onun asisti ile.. Toplamda sekizinci asisti idi. Höwedes daha cok attigi gol ile önem kazanir iken Wolfsburg kalecisi Benaglio muhtesemdi zira Bochum Wolfsburg karsisinda cok iyiydi. Misal haftaya Schalke'ye sürpriz yapacaktir hatta yenecektir Schalke'yi bile diyorum Bochum icin.. Aynen gecen haftanin kalecisi Enke'nin muhtesem olup bu hafta Hannover'in ligin en gücsüz rakiplerinden Cottbus karsisinda yenildigi gibi.. Jarolim net iki asist yapti.. Güzeldi Olic'in yoklugunda tasidi bir yere kadar takimi.

Bayern Münih - Borussia Dortmund : 3-1




Aslinda mac Klose'nin galibiyet golleri ile taclandirsa da bir Ribery resitaliydi.. Yildiz budur, kanat aksiyonlari da keza buradadir.. Bir önceki haftanin formda ismi Owomeyela ve ekibini felc etti. Mac cok önceden kopmadiysa eger bu Toni ve son saniye gollerini atan Klose'nin gol vurusu acisindan gününde olmamasindan kaynaklaniyor.. Cok formda bir Bayern var..

Dortmund tehlikeli akinlar gerceklestirse de bir diger formda isim de Rensing idi. Yavas yavas isiniyor ve su an icin Bundesliganin formda kalecilerinden..

Eenergie Cottbus - Hannover 3-1


(kusura bakma seyredemedim seni zira cok güzel bir maca doksan dakika ayirdik)

Bu maclarla beraber birinci Bundesliga tamamlandi. Cottbus, bekledigim gibi galip geldi. Toplamda Hamburg'un son saniye maglubiyeti ile Leverkusen maci sürpriz idi.. 8'de 6 yaptik.. Leverkusen hakkiyla beni yaniltti, o derece kötüydü de Hamburg maci biraz aci oldu..

Bundan sonraki haftalarda ikinci Ligi de misafir edecegiz. Her ne kadar türkiye ziyareti bir kac haftayi yok edecek olsa da..

Haftaya artik..

Yorum Farki.!




Öncelikle müthis bir yan hakem karari.. Budur hakemi aldatmaya yönelik hareket.. Gercekten cok hosuma gitti böyle bir pozisyonun son anda dahi yakalanmasi.. Ama derdim bu degil, bir de bu pozisyon sonrasi yaklasimlara bakin sicagi sicagina..

Sizce Obasi'nin bu pozisyonu icin ne der takim arkadaslari, Obasi'nin kendisi ve teknik direktörü ?

Obasi: Kesinlikle Penalti. O topu degil beni bicti, bu bize galibiyete maloldu. (Ulan iki post asagida hakkinda iyi seyler söylemistik, dur biraz bekle.. Penalti almak istemesine degil, bunu hala savunmasina ifrit oluyorum.)

Selim Teber(Kaptan): Penalti filan degil, Obasi kendisini cok erken birakti. (helal..)

Rangnick: (Hoffenheim tekik direktörü) Obasi penaltiyi cok istedi ve bu da hataydi.!

Spox sitesinde her hafta bir ünlü tahmin yapar ve sagda görürüz.. Bu sefer Rafinha idi. Schalke'nin Brezilyali Sag beki. Evinde oynayacagi Bremen maci icin tahmini ise 1-1 idi. Yillar yili "üc puan alacagiz, dayayacagiz,döseyecegiz demeclerini duymus bizimgibiler icin oldukca sasirtici bir tahmin idi.

Sonuc itibari ile nesnel bakisa, kendi üzerimizde objektif cikarimlara ihtiyacimiz var.. Bir Alman ile mac seyretmeyi seviyorum. Adam kendi takimi üzerinde dahi o kadar objektif ki inanamiyor insan.. taraftarlik burada kendi tarihine hakim olmak, kendi klubunu ve karakterini iyi özümsemis olmak ile bir tutuluyor, milyon tane insanin yaptigi her eylemi gözü kapali savunmak icin türlü türlü soytariliklari sergilemek degil..