20 Aralık 2011

Baba & Oğul #234






Arjen & Luka Robben..

Hangisi daha güzel ?



İki post aşağıdaki gol mü yoksa bu mu? Elbette aşağıda ilk verdiğimiz daha güzel ama bunun da ondan geri kalır yanı yok gibi..

Bundesliga: İlk devrenin golcüleri!



Bundesliganın ilk devresı sona erdi. Hayatım Futbol dergisinin 12.sayısınabu devrenin golcülerinin takıma en fazla katkı yapanlarından bir top beş sunduk. Öncelikle burayı okursanız üzerine bu çok güzel gider. Güzel insan Fatih Demireli'in çalıştığı Spox sitesi golcülere dair çok güzel istatistikler sunmuş. Buradaki verilerden yola çıkıp devrenin en golcü isimlerine biraz daha yakından bakmak gerekir diye düşündüm.



1 Mario Gomez (16 gol)

İlk yarının gol kralı.

2011 yılında attığı 32 gol tam anlamıyla onu anlatır. Merkez forvet ya da ceza sahası içi golcüsü tanımının içerisinde yer alan bütün ayrıntıları burada görebilirsiniz. Kaleye gönderdiği bu devre içerisinde 55 şutun dağılımı şu şekildedir:Sağ ayak (20) Sol ayak(16) Kafa(18). Yakalanılan gollük pozisyonları değerlendirme oranı ise 57.9! En olumsuz ve şaşırtıcı istatistiği ise 45 kez dripling girişiminde bulunup bunların sadece üçünde başarılı olmasıdır.(%6,7 başarı oranı). Maç başına 9.8 km koşarak Podolski sonrası sahada golcüler arasında en az koşan isim.Kafa gollerinde oldukça iyi olarak bilinen Gomez'in ligde sadece 2 kafa golü bulunması da şaşırtıcı.

Fiziği sadece bir golcü için değil futbol için muhteşem. Doğru yerde bulunma içgüdüsü de kimliğine yakışır şekilde güzel. Kaçırdıkları olsa da bekleneni kesinlikle veriyor size. En uzun süre gol atamadığı zaman 13 ile 15.hafta arasıdır, daha ne diyeyim? Kendisine iyi bakıyor ve sezonun büyük bir bölümü saha olmayı başarıyor ama değerlendirme aşamasında dikkat edilmesi gereken ayırıcı özellikler söz konusu.

Bayern'de oynuyor. Müller harici yanına destek koşusu gerçekleştiren oyuncu sayısı çok fazla yok. Dolayısla sıklıkla iki kişi tarafından tutuluyor.Kıyasa sokacağımız Huntelaar ile bu açıdan daha zorlu koşullarda mücadele ettiğinin altını çizmeliyiz. Bayern'i tutacak olan en başta ona yapışıyor. Doğru yerde bulunma iç güdüsü de son derece iyi. Golü kokluyor. Ceza sahası içi golcülüğünün yanı sıra Bayern'de pek fazla gösteremediği ceza sahası dışında da iyi olduğu gerçeği var Stuttgart performansından algılayabileceğimiz.. Dolayısla kendi koşulları içerisinde bence olabilecek en iyi performansı sergiliyor zira takımı bu sezon çok az yenilgi yüzü gördü. Pek çoğunun da bazen tek başına önüne geçti..

Bundesliga içerisinde bu alanda rakibi tektir: Klaas-Jan Huntelaar.. Bakalım o neler yapmış?

2- Klaas-Jan Huntelaar ( 14 gol)

Gomez ile kıyasa sokacağınız kriter yakaladığı gollük pozisyonların değerlendirme konusunda Huntelaar bir adım önde. Gollük pozisyonların %68.8'ini gol ile sonuçlandırmış. Özellikle ilk senesinde oyunun içerisine dahil olma konusunda sıkıntıları vardı ve sadece 1 asist yapmıştı ve fakat bu sene bu sayıyı 5'e çıkardı. Diğerlerinden ayıran en önemli farkı golcüler arasında en fazla koşan isim olmasıdır. Maç başına 11 km koşarak bu alanda en iyisi.

Ceza sahası içi golcüsü. Vücudunun her yanıyla gol yapabilecek yetkinlikte. Özellikle sol bek Fuchs'un performansı onu da etkiliyor zira kenar ortalarına karşı muazzam bir tepki veriyor. Attığı kafa gollerinin büyük bir kısmı beceri isteyen vuruşlar. Gomez'den önemli bir artısı Raul ile beraber oynaması zira ceza sahası içerisinde Raul'un içeriye girmesiyle daha fazla yalnız kalabiliyor ve fakat Bayern'de Gomez içeride mutlaka tutulması gereken tek oyuncu konumunda. Müller içeriye denge bozucu koşular gerçekleştirse de Raul etkinliğinde değil. Toplamda bana göre A sınıfı ceza sahası içi golcüleri arasındadır dünya çapında.. Schalke'de olduğu gibi Madrid ve Milan'da gereken süreyi bulamadığını düşünüyorum sadece..

Attığı golleri mercek altına alırsanız çok zor açılardan çok iyi vuruşlar yaptığını gözlemleyebilirsiniz. Bu açıdan en azından bu sene Gomez'e fark attığını söyleyebiliriz. Son dokunuş değil son vuruşu o sahanın her yerinden yapabilmesi takdire şayan.



3- Lukas Podolski(14 gol)

İlk devre boyunca oynadığı karşılaşmalar içerisinde çektiği 45 şutun 43'ünü sol ayağıyla gerçekleştirir iken sadece 2'si sağ ayakla. Kafa ile kaleye gönderdiği şut yok. Onu diğerlerinden ayıran en önemli özelliği ise yakaladığı büyük şansların yüzde yüzünü değerlendirmesidir. Solbakken'in taktiği gereği olsa da Bundesliganın golcüleri arasında en fazla kontra golünü(6) atan isim. Maç başına 9.4 km koşarak en fazla gol atan 11 isim arasında en az koşan oyuncudur. Takımın attığı 27 golün 19'unda payı bulunması açısından ligin en iyisi.

Diğerlerinden en önemli farkı onda varolan şut tekniğinin başka hiçbir futbolcuda olmaması. Özellikle soldan girdiği zaman kalecinin o topu kurtarma şansı çok fazla yok. Bu sezon sadece attığı goller değil attırdıkları da önemli. Oyunun olması gereken zamanda içerisinde. Kontra gollerinde bu devre çok başarılıydı. Diğerleri gibi bekleyerek değil bizzat pozisyonu hazırlama, pozisyona girme konusunda başarı göstermesi onu bu sene farklı yaptı.Yakaladığı bütün büyük şanların hepsini değerlendirebilmiş olması hem onun hem de takımın pozisyona giriş tarzıyla da ilintili. Ona yakın oyuncu Hannover'li Abdellaoue de keza kontra atağı iyi çalışan ekibin içerisinde yer alıyor. Benzer oyuncular benzer sistem içerisinde başarı kazanması biraz da teknnik adam ve onun idmanda başardıklarına bağlıdır.



4 -Claudio Pizarro(12 gol)

Yakaladığı büyük şansların %66.7'sini değerlendiren komple bir golcü. 4 tane kafa golü var ve daha da önemlisi 95 kez dripling yapıp 31 tanesini başarıyla sonlandırıyor. Zayıf kalacak herhangi bir ayrıntısı yoktur. Orta saha ile forvet arasındaki bağı kurma görevini de başarıyla yerine getiriyor maç içerisinde. Patlayıcı özelliği inanılmaz. Takıma deyim yerindeyse coşku katıyor, ileriye doğru sürüklüyor, o günündeyse Bremen genelde kazanıyor. 39 tane gollük pası var ve sadece 7'si değerlendirilmiş ama bu dahi Ribery sonrası golcüler arasında en asistsever oyuncu konumuna getiriyor onu. Çok değil beş yaş genç olsa ne yapar eder takıma alacağım ilk oyuncu olurdu kendisi. Magath onun için çalıştığım oyuncular arasında en iyisi diyerek ödüllendiriyor ki Dzeko ve Grafite'nin yanı sıra Kuranyi,Makaay gibi pek çok oyuncu ile çalışmıştır Felix Magath..

Benim en beğendiğim forvet Claudio Pizarro'dur. Diğer bütün golcülerin gole gidişlerinde mutlaka yan etken önemlidir ve fakat arkadaşlar Almanya'nın Bundesliga tarihi içerisinde en fazka gol atmış yabancı oyuncusu Pizarro için sistem, oynadığı bölge v.s. önemli değil. O varsa o takımda gol atar. Durdurulması gerçekten çok zor.. Devre arası İnter alacak diyorlar, 33 yaşında olmasına rağmen.. Tecrübesi ve oyun zekasının yanı sıra oynama isteği ile takımına yaptığı katkı gerçekten inanılmazdı. Uzaktan şut,kafa, sol ya da sağ ayak.. Komple "golcü"!



5- Robert Lewandowski (12 gol)

Hiçbir zaman bu oyuncu için "kötü" demedim, demem de. Lakin bir golcü için o kadar çok fazla yüzde yüzlük gol kaçırıyordu ki Barrios olmadığı vakit golcü olarak sahaya çıktığında Dortmund'un el freni konumundaydı. Oysa derdik geçen sezon Lewandowski on numara pozisyonunda muhteşem teknik goller atabilir, oyunu kurabilir ve her daim penaltıya sebebiyet verebilir zira tekniği on numara oyuncunun.. Attığı zaman da jeneriklik gol atar ve keza jeneriklik gol kaçırırdı.. Bu sene hepsini aştı, başka bir Lewandowski çıktı piyasaya..

%58.3 onun gollük pozisyonları değerlendirme oranı. Bu pek çok futbolcu için kötü bir veri olabilir iken Lewandowski için çok net bir gelişimin ifadesidir. Zira gerçekten de geçen sene çok fazla gol kaçırıyordu. Dortmund takımının her oyuncusunda olan savaşçı ruh onda da var ve maç başına 30.6 duello gerçekleştirmiş. Tekniğinden dolayı zor durduruluyor ve 36 kez faul yapılmış yine maç başına. 21 sağ 16 sol 16 kafa ile komple bir golcü görüntüsü çizmiş kaleye çektiği 63 şut içerisinde.



6-Raul (10 gol)

Hem Rangnick hem de Stevens onu orta sahada kullanmak istedi. Forvet arkası ya da on numara değil çok net bir orta saha tanımı söz konusu. Bremen maçında defansif orta saha rolündeki Holtby'nin yerine oynadı. Huntelaar ayrıntısında değindiğimiz forveti ikileme ve merkez forveti rahatlatma girişimini Bremen'e attığı gol üzerinden anlatabiliriz. Denge bozucu rolünü çok iyi bir şekilde gerçekleştiriyor.



Burada yer alan oyuncuların aksine orta sahaya daha yakın durmasıyla diğerlerinden ayrılıyor. Misal 578 kez pas alışverişinde bulunarak tüm golcüler arasındaki en fazla oyuna katkıda bulunan oyuncu olarak fark yaratıyor. Pek çok maçta takım durduğu vakit biraz daha geriye gelip doğru bir şekilde top çıkarması, oyunu yönlendirmesi ve kurması bakımından Raul sadece golcü olarak değerlendirilemez. Hamburg'da defansif orta saha Rincon nasıl stopere kayıp skorlara göre takımın sistemini farklılaştırıyorsa burada da Raul'un çift yönlülüğü Stevens'in en önemli kozlarından birisi. 29.8 onun ortalama hızı ve elbette bu da golcüler arasındaki en düşük hız. Yakaladığı gollük şanların %80'nini değerlendirmesi ise onun yeteneğidir.Daha çok "zekası"



7-Marco Reus (10 gol)

Reus'u istatiskler anlatmaz. Onun oyun zekası, üç hamle sonrasını kafasında yaşaması, taktiksel oyun içerisindeki yeteneğinden bağımsız futbol algısı nedeniyle varolan önemini ancak saha içerisinde görebilirsiniz ki en çok da değerini teknik adamlar bilir. Buradan gittikten sonra misal Premiere lig'de sorun yaşamadan yaşamına devam edebilecek ender futbolculardan. Favre onun için bugüne kadar çalıştığım en iyi oyuncu derken tek başına futbol yeteneğini kastetmediğini belirtmeliyim. Özellikle bu sezon attığı goller ile kazandırdığı maçların içerisine bakarsanız boş kaleye değil mutlaka önünde futbolcu var iken zoru başarıp gole ulaştığını da görürsünüz.

Maç başına 63 kez topla teması bir yana 117 kez dripling girişiminde bulunup 45'ini kazanması onu sadece forvet arkası ya da forvet değil her iki kenarda da oynayabilen çok net bir "ön alan oyuncusu" konumuna getiriyor. 4 asisti olsa da o arkadaşlarına 46 gol pozisyonu hazırladı devre boyunca. Çok zor açılardan çok zor golleri atıp puanlar kazandırdı. Bu devrenin en iyi çıkış yapan oyuncusu.



9- Mohammed Abdellaoue (9 gol)

Norveçli golcü kesinlikle bu golcüler arasında en enterasan olanıdır. Pek çok kez kendi kalecisinden daha az topla buluşmuştur maç içerisinde. Toplamda hazırladığı 14 gol pozisyonu ve 126 kez pas alışverişinde bulunması diğer bütün golcülerin arasında en kötüsü olarak gösterebilir ve fakat hemen her şey sistem takımı Hannover'den kaynaklanmaktadır. Yakaladığı gollük pozisyonların %88.9'unu değerlendirme başarısını gösterdi ve alınan pek çok puanın içerisinde onun payı yadsınamaz. Diğerlerine göre daha az maç yaptığını da düşünürsek takıma buna rağmen yaptığı katkı ilk beş içerisindedir.

İker-Cristiano-Sami







Kendi kalesine gol ama..



Daha iyi atılmış herhangi bir kaleye golü bulmak çok kolay olmasa gerek..

19 Aralık 2011

Javier Zanetti!

1970



Sir Alex Ferguson Rangers'dan Falkirk'e transfer olduktan bir yıl sonra..

Markus Babbel bilmecesi!



Hertha Berlin ile arasında geçen muhabbet mahalle kavgasına dönüştü. O diyor ki "yalancı" öbürü diğerine diyor "asıl sen yalancısın" filan ki anlamış değilim. Tüm bu kavga Babbel'in sözleşme uzatmak istememesi nedeniyle doğdu.

Sezon sonu sözleşmesi bitecek olan başarılı teknik adam Markus Babbel ile Hertha Berlin sezon sonu bitecek olan sözleşmeyi uzatmak istedi. Sportif direktör Michael Preetz diyor ki "Babbel uzatmak istemedi". Babbel da "Herkes istediği gibi anlamak istiyor, kulak doktoruna gitmeli" filan felan. Sonunda Babbel kulupten gönderildi.

Markus Babbel sözleşmesini uzatmak istemedi ki bu çok fazla dedikoduya neden oldu. Bundesligada bugün son sıradaki kuluplerin dahi teknik direktörünü gönderecek gibi bir durumu yok. Dahası son sırada yer alan kuluplere neden gitsin Babbel? Schalke ve Hamburg hocasını buldu, çok iyi yoldalar. Schaaf Bremen'den ancak ölünce kovulur. Stuttgart gayet başarılı ki Dortmund'un durumu ortada. Bir ihtimal Leverkusen diyorum ama..

Hemen herkes Bayern München ile anlaştı diyor görevi uzun süre devam ettirmeyecek olan Heynckes sonrası için.. Uli Höness bunu yalanlasa da hocası Juppp Heynckes uzun süre bu görevde yer almayacak ve Bayern şimdiden yarının planlarını yapıyor olabilir.

Bana sorarsanız Bayern için iki seçenek var: Jürgen Klopp ve Joachim Löw.. Bu ikisi olmazsa ancak eski bayernli Markus Babbel.. Düşük ihtimal ama başka neden sözleşmesini uzatmaz ki her şey bu kadar güzel gidiyorken? Olan Eskişehir'e oldu işte..

Burak & Gökhan



Teknik direktör olsam solunda demarke vaziyette boş durumda olan oyuncuya o pası atmadığı anda çıkarırdım oyundan. Çok değil üç dakika sonra yine aynı bölgede aynı pası yine veremedi.O nedir yahu öyle? Bencillik tamam da.. Ceza sahası dışından önünde oyuncu varken şut çekmek ile pası verdiğin anda kaleci ile karşı karşıya kalacak durumda yapılan bu seçim bencilliğin ötesinde bir durum..

Kısa zamanda kendisine gelmesi dileğiyle..



Maçın adamıydı Gökhan Gönül. Sarı kart çıkmadan bunu engelleme çabasının hangi koşullarda olduğu da gözardı edilmemeli. Trabzon'un taraftarının olmadığı ve tüm camianın rakibe düşman gözüyle baktığı bir noktada kırmızının önüne geçmek için yaptığı tavır inanılmazdı. Mehmet Topuz'un engellemesine rağmen oradan kurtulup hakemi ikna etme çabaları unutulmamlıdır. Bu ne kadar çok takdir edilirse oyuncular saha içerisinde biraz daha cesur olur bu gibi tavırları sergilemek adına..

Helal olsun sana Gökhan Gönül..

Top patlarsa..





İhtimali çok düşük ama olunca oluyor. Bu top nasıl böyle patlar?

Xabi-Nagore

Seninleydiler Herr Skibbe..



Kayseri maçı öncesi Eskişehir taraftarlarından Ömer Sülüngöz ulaşmıştı bana. "Hocamızın yanında olduğunu göstermek için pankart hazırlamak istiyoruz, yardımcı olur musun" dediler. İstediklerini tercüme ettik ve bunlardan bir tanesini de hazırlamışlardı Kayserispor maçına..

"Wir sind mit dir Skibbe" (Biz seninleyiz Skibbe)

Michael Skibbe ise 16 maç sonunda kazandığı 29 puan ve 250 bin avroluk tazminat sonrası yollarını Eskişehir ile ayırdı.

Şeytanın avukatlığını yapmam gerekirse eğer Alman bir teknik adamın gidebileceği yol her zaman Bundesliga üzerindedir. Yüzlerce teknik adam arasından şanşlı olan 18 tanesi burada iş yapabilir. Artık dil, kültür farkı kendisini daha fazla ortaya koyuyor ve her lig kendi adamına yöneliyor. Bir Alman'ın Premiere Lig'de görev yapması, orada yıllarca futbol oynamadıktan sonra çok zor. Hitzfeld bu yüzden Manchester'dan gelen teklifi reddetti. Alman dediğimiz gibi İsviçre,Avusturya,Hollanda tarafını kullanır. İngiliz misal Uruguay'lıya başvurmaz La Liga gibi. İskoç,Galler tarafına yönelir. Keza diğer beş büyük lig de böyle. Michael Skibbe'nin gelebileceği en iyi nokta Bayern München teknik direktörlüğüdür. Bunun da bir altı herhangi bir Bundesliga kulubüdür. zira burada Bayern sonrası sıralamanın çok fazla önemi yok. Hamburg ya da Stutgart ve hatta Bremen dahi kısa bir süre içerisinde düşme potası takımları arasında yer alabilir. (bu sene için örnek Hamburg)

Skibbe bu şekilde bıraktı Eskişehir'i. Bir başka örnek Thorsten Fink nasıl bırakmıştı Basel'i ? Şampiyon yapmış, Şampiyonlar Liginde bir üst tura çıkmaya ramak kala.. Oradan ligin son sırasındaki takımın başına geçiyor.Burada işler böyle.

Üç puanlı sisteme geçildiği günden bu yana ilk devredeki en yüksek puanını topladı Eskişehir ile Michael Skibbe. Tarihinde ilk defa Gaziantep deplasmanından üç puan çıkardı. Ankaragücü'nü keza öyle. Bursa aynı şekilde. Ola ki Mersin deplasmanından da puan çıkarırsa eli yüzü düzgün bir hocayla en kötü Avrupa Ligi için play off'lara kesinlikle kalır.

Maddi kriz, çarpık yönetim zihniyeti vesaire işin bahanesidir aslında. Mesele Bundesliga'dan teklif almasıdır. Yaşamı boyunca bu şekilde ilerleyecek. Düşerse Hollanda,İsviçre,Avusturya ligine gidecek ve başarılı olursa Bundesligadan herhangi bir kulubün başına geçecek. Abartırsa Bayern ve belki milli takım olmazsa misal Frankfurt'da iken Twente'nin teklifi vardı, gidecek buralara.

Bild'in dediğine göre 1 Ocak'tan itibaren Michael Skibbe artık Hertha Berlin teknik direktörüdür. 2.5 yıllık anlaşma yapıldı. Berlin kulubü 250 bin avro tazminat ödeyecek Eskişehir yönetime ki bu pek görülmüş bir durum değil. Bu paranın azlığı ise Skibbe'nin hali hazırda kontratında yer alan maddeden kaynaklıdır. Eğer bir Bundesliga kulubünden teklif alırsam bu para karşılığı serbest kalırım maddesi. Bu da zaten neden gittiğini yeterince anlatıyor..

Daha iyi koşullarda çalışacaksın, daha iyi kazanacaksın belki ama sürekli senin yanında olacak bir başka taraftar grubu bulamayacaksın. Hele ki Es-es gibisini çok zor.. Kalmanı isterdik ama gidiyorsan da yolun açık olsun..