11 Şubat 2010
Futbol ve Okay Karacan Üzerine.!
Futbol iki farkli takipcileri yaratir kendi icerisinde. Ve biz genelde bu ikisini birbirine karistiririz. Her ikisinin de birbirlerini icerdigi kesisim kümesi olsa da genel anlamda farkli iki temel yaklasim söz konusu. Saf futbolun oynanis bicimine olan sevgi bir tarafta durur iken taraftarlik/aidiyet duygusu da isin diger kismidir. Her taraftar, kendi tuttugu takimin oynadigi oyuna "futbol" sevgisi nedeniyle de hayran olup sevebilir lakin ne oynadigina bakmadan da mutlaka takip edersiniz tuttugunuz takimi ve icerisine girdikce en anlamsiz macta dahi onu takip edecek kimi noktalar yakalayabilirsiniz.. Bu takipciligin temelinde futbolun disinda ve ona baskin gelecek rekabet duygusu, aidiyet, narsizm gibi pek cok alt basligi olan taraftarlik hissiyati vardir.
Genel taraftarlik basligi altinda yer alsa biraz da bize özgü Türkiyede futbol taraftarligi gibi cok ayri bir kategori de isin icerisindedir. Futbol takimina duydugu sevgiden ziyade rekabet icerisinde oldugu takimin asagilanmasindan, ötekini degersizlestirme eylemiyle kendisine "deger" katan, rekabetin körüklendigi ölcüde bagliligin arttigi, siyasi bir parti, ideoloji gibi tuttugu takimi sahiplenmeye kadar ilerlemis bir mentalite. Meselesi futboldan ziyade digerine kara calarak kendisini yukariya cikarma, toplamda ne oldugunun degil de digerine karsi hangi konumda olduguyla ilgilenilen fanatizm boyutunda sahiplenilme.. Cok hos bir seyden bahsetmiyor olsak da futbolu degerli kilan ve daha da fazla futbola ve belki biraz da sonuclara insani yönelten tepkileri dogurmasi nedeniyle oldukca da önemlidir aslinda.
Normal kosullarda futbolun degeri bu ikisinin karisimidir. Ülkedeki taraftarligin disinda tutulan saf futbol sevgisi 1 milyon euro eder ise eger taraftarlik üzerinden yaratilan bagliligin/takipciligin degeri de 320 milyon eurodur. Sonuc itibari ile o maci seyretmek istemeniz yeterlidir ülke futbolunun yerel piyasa degerini ölcmek adina. Taraftari olmadiginiz bir Manchester - Arsenal macindan beklentileriniz saf futbol sevgisinin icerigidir. Hicbir sekilde futbol oynamadan kavga dögüsle kazandiginiz bir derbi maci sonrasi duydugunuz heyecan, sevinc ise bu ülkede olusturulan taraftarligin tanimidir. Birisinin degeri 1 digerinin ise 320'dir.
Ben de her ikisi de mevcut zira bu ülkenin kosullari bicimlendirmistir her bi yanimizi. . Bu blogun icerisinde her iki taraf da kendisini var etmistir. Yukarida bahsedildigi sekilde taraftarlik, baglilik, fanatizm, rekabete dayali ilgi, alaka ilginctir ki okudugum yazarlardan seyrettigim Maraton, Telegol gibi programlari iceren ülke basini tarafindan olusturulmus ve yer yer körüklenmistir. Haliyle benim de bir tarafimin icerisinde oldugu bu fanatizme daha cok dayali olan grubun sekillendirdigi topluluk ülkede cogunlugu olusturuyor..
Peki 30 yasini gecenlerde geride biraktigimiz düsünülürse eger internetin ve hatta televizyon kanallalarinin dahi tek tük oldugu dönemlerde yetisen bizlerin saf futbol sevgisi nereden geliyor ? Buradaki hikayelere duyulan meraki bize kim asilamistir ? Futbolun taraftarligin disinda duran özüne duyulan ilginin kaynagi nerededir ? Herkes icin degil ama kendi dönemim icin konusmak gerekirse belirtmek isterim ki:
NTV , Futbol Mundial, Okay Karacan, Murat Kosova..
Ben futboldan keyif almak denilince Okay Karacan'in sesinin tonunu algiliyorum. Futbola farkli bakmami saglayan etkenlerin basinda dönemin NTV kanali ve futbol programlarinin/mac yayimlarinin etkisi cok fazladir. Dün gibi hatirliyorum Stuttgart'in seytan ücgeninin inceliklerinin tahtada anlatildigini ve hicbir yerde görmedigimiz yildizlarin portrelerinin islendigi programlari.. En önemlisi futbolun da bir hikayesi olabilecegi gercegini ve hatta bu hikayeler esliginde futbolun masalimsi bir tarafinin da olabilecegini.. buradaki incelemeler, hikayeler ve hepsine duyulan ilginin temeli burada atilmistir. Oraya bir özenme, o anlatma durumuna bir öykünme sonucu gelismistir cok sey..
Dün okudugum yorumlardan dolayi biraz kendimi tuhaf hissettim, vicdanim sizladi. Okay Karacan'i iki post asagida elestirmis, NTV sonrasi yaptigi isleri cok da dogru bulmayip ona olan ilgim farkli bir boyut kazansa da ben yine de kötü oldum. Bu blogun sevilen kisminin aslinda yaraticisi Okay Karacan'in kendisi de degil sesidir. Ben futboldan keyif almayi ondan ve NTV'den ögrendim. Futboldan keyif alinmasi gerekliligi cesitli türk futbolu elestirilerinden ziyade neredeyse hicbir sekilde elestiri barindirmayan anlatimlari ve ifadeleriyle NTV'nin kuruldugu yillarda yayimladigi maclardan, ceviri ile hayatimiza soktugu futbol programlarindan ve hepsinin iceriginde sunucularindan.. Murat Kosova, Okay Karacan anlatimlarindan..
Simdi bu adamlar ne yapiyor, neler söylüyorlar, nelerle ugrasiyorlar, cok fazla ilgilenmiyorum lakin benim ve burada yazdiklarimdan keyif alan üc bes ya da alti insan her seyi biraz da onlara borcludur.
Haliyle..
Okay Karacan bir Emre Tilev-Ertem Sener degildir. Degil Karacan dünyadaki her insani elestirebilecegime inanirim lakin hepsinin tonu farkli olmalidir. Tilev-Sener v.b bana ve Türk Futboluna ne vermistir ki neyi bekliyor ? Lakin ömrünü mac anlatimlariyla geciren insanin futboldan aldigi keyifden dolayi heyecan yapip sonradan da özür diledigi bir yanlisi dalga gecersenine islemek bana/bize yakismamasi da umrumda degil ama acaip koydu.. Bizim nesile de koyar abi bu, sizi bilmem.
Dün yazi yazdim futbol keyfi üzerine, neden biliyor musunuz ? Yillar sonra Okay Karacan'in mac anlatimi bana eski günlerde oldugu gibi futboldan keyif aldigim zamanlari hatirlattigi icin.. Futboldan keyif de alinabilecegini elestirerek degil keyif alarak toplumun bir kesimine bu hoslugu asilayabilmistir, bunu gördüm. Bunu nasil yapmistir ? Su böyle kötü, bu böyle cirkin diyerek degil bizzat dogruyu güzeli kendileri gerceklestirerek.. Kendilerinin aldigi keyifleri ekranlarindan dönemin insanlarina yayarak..
Maalasef o dönemin yoklugunda NTV istisnaydi, Futbol Mundial gibi programlar yapan baska bir televizyon kanali yoktu. Dolayisla ve belki de bu yüzden ülkedeki oran 320'e 1. Bendeki oran dahi cok iyi degil, bunu degistirmeye cabaliyorum.. Futbol her ikisinin karisimidir ama oran biraz daha farkli olmali sanki.. Biraz daha futbol kokmali. Bursa-Kayserispor macinin seyrinden de keyif alan milyonlar olup bu konuda baski yapacak seviyeye gelmelidirler. Sadece futbol da bazen yetmelidir..
Velhasil Okay Karacan da elestirilebilir ki ben de her zaman elestiriyorum. Bugün Mehmet Demirkol'dan Ugur Meleke'ye kadar tonla güzel adami elestiri yagmuruna tutuyoruz ve fakat asla elma ile armutu karistirmayarak.. Nesnel olmak, objektif tarafsiz gözlerle izlemek/degerlendirmek ne kadar mümkündür bilemem ama dogru analizin kistasi dogru noktalari görebilmektir. Gecmisini bildiginiz bir adamin heyecanindan yaptigi yanlis ile maci anlatmak yerine fikra anlatirken maci kaciran adamin yaptigi yanlis temelde benzesir olsa da nesnel bir sekilde incelendigi vakit fark oldukca fazladir. Elestirin ama biraz da size yaptigi bir katki varsa bunu da unutmayarak..
Sizler onlara özendiginiz.. O NTV kadrosunun yaptig isi algiladiginizi düsündügünüz bir an.. Sandiniz ki emek vermeden eksi sözlükte futbolcularin isminin basliginda yazilan kimi detaylari mac icerisinde yerli yersiz verirsem o seviyeye ulasirim.. Sonrasinda bu kolayciliginizin farkinda olan bir grup yazar yanlis bilgi ile sizi palyacoya cevirse de siz seviyenizden, muhtesem mac anlatimlarinizdan hic süpheye düsmediniz.. Bu sevgi oldugu kadar bir emek isidir, onu dahi vermekten kacip hazirdan bir kac absürd bilgi ile güzel spiker olabileceginizi düsündünüz.. Adamlarin yillar yili futbolla ic ice gecmis yasantisini üc madde ezberleyerek elde edebileceginizi düsündünüz..Arkasindan rezil kepaze olsaniz da "Ronaldinho'nun bes kardesi varmis, en kücügü de maragozmus ve kaka vurdu aut" anlatimlariyla süper bir is yaptiginizi sandiniz..
Siz sandiniz ve size bir sözüm yok da sizlerle Okay Karacan'i da bir tuttular, ona cok sözüm var iste.. Ayip ettiniz cunku..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
22 yorum:
'98 Dünya Kupası öncesi Halit Kıvanç ile yaptıkları ve her hafta bir kupanın hikayelerinin anlatıldığı programı es geçmemek gerekli...
Haftasonu -galiba cumartesi günleri- saat 23 ya da 24 sularında üçünün U şeklinde oturduğu stüdyodan yapılan yayını nasıl heyecanla beklediğimi anlatamam.
Yalnız maçta önce Milliyet yazarı Melih Aşık'ın yazdığı cemaat bağlantısı nedeniyle bu maçın Okay Karacan'a anlattırdığu iması bence çok çirkin.
Vasat ülkenin vasat tartışmaları ne yazık ki bunlar...
Ancak maçtan sonra da Okay Karacan'ın anlatımından memnun olan görmedim, o da sanırım kendisinin maç eksikliğinden kaynaklı...
dchetin: Elestirilsin. Ben de elestiriyorum. Yalniz bunun tonu, dozaji niteligi de önemlidir. Bugün yaptiklari ne olursa olsun gecmise oranla digerleriyle arasindaki farkin da es gecilmemesi gerekir. Bir macta yakip yikmali miyiz her seyi ?
Emre Tilev midir yahu Okay Karacan ?
Antalyaspor'a saygisizlik yapmistir belki ya da heyecanina yenik düsmüstür, bilinmez. Hepsi dile getirilmelidir ve fakat arkadasim biraz da hakkini da vererek..
Diger iddialara ise hic girmek istemiyorum nedense. Dogru bile olsa-inanmiyorum ben- girmek istemiyorum, aklimdaki gibi kalmasi icin cabaliyorum kendimce..
Okay Karacan'ı dinlemek ayrı bir keyif. Fenerbahçeli olduğum halde sırf Karacan anlatıyor diye izledim dünkü maçı. Bana göre gayet başarılıydı. Yaptığı 1-2 hatayı normal karşılamak gerekiyor. Maç eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyorum. Kalkıp ağır eleştiri yapan ya da kendisine küfür edenleri kınıyorum. Bir de Üründül amcayı ne demeye oturtuyolar oraya anlamıyorum. Bu kadar ezbere konuşan bir adam görmedim. Tilev gibi spikerler, Üründül gibi yorumcular müstehak bizim insanlara.
Bu arada dün GS'ye gülüyordum. Şimdi 2-0 yenik girdik devreye. Bu skorla bitmesine duacıyım.
Bu site ülke gündemini mi belirliyor abi ya?
Herkesin her tepkisine tepki verirsek işin içinden çıkamayız.
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.Devasa bir kariyer bu eleştirilerle mi yıpranır?
Şu sezon hayırlısıyla bitsin, şampiyon olanı altın dolu bir kasada denize atsınlar, diğerlerini kurşuna dizsinler.
Yeter Türk futbolu yeteeer!!!
Askin: ne alak.. Bir kez uzun zaman sonra gittim Eksi Sözlk ve mac tepkilerini okudum.. baya bi okudum, uzun uzun zaman sonra..
Sonra iki post attim, ikisi de burada. Bu benim gündemim, benim cocuklugum benim bakis acim. ÜLke gündemi haliyle bunlardan farklidir. Saniyorum ki farkli.
Abi estağfurullah hitabım sana değildi.Genel olarak bu kadar tepkiye tepki oluşması tuhafıma gitti.Geldiğimiz nokta sevilen bir spikerin anlatımı.Bir sonraki adım ne olacak çok merak ediyorum.
Askin: O zaten basli basina bir sorun. Mesele spiker, oyuncu, su bu degil. Birilerine küfredecek, birilerine tepki koyacagiz, birilerinin üzrinden birilerini yargilayacagiz, o nefreti bosaltacagiz.. nesnesi ne olur bilinmez.. futbol cokca bahanedir bu eylemler adina.
Borges yazini memnuniyetle okudum. Ayrica dün twitterde Okay Karacan'in tweetlerini okurken resmen üzüldüm. Bügün dünü maçi tekrar izledim ve özellikle Antalyaspor gol attiginda dikkat ettim. Okay Karacan ayni sesle, ayni heycanla, ayni isyanla, ayni bogazla bagiriyordu mikrofona... Gerçektende öyleydi, ve bu adam neyi yanlis yapmis diye kendime sordum? Arda, Elano, Emre güzel hareket yaparsa tabiki adam sevinecek ve bu sevincini bizimle paylasacak, bu güzel futbol sevgisidir, hatirlayin Ercan Tanerin meshur "Hagi, cok kliiiasss bir hareket" lafini...! Bence Okay Karacan'a inanilmaz haksizlik edilmistir, adam resmen twitterden isyan etti küfür etmeyin diye!
Bu arada (gerci olayla hic alakasi yok) bi kaç yazida fark ettim sadece senin blogunda degil (türkcem yeterli degilse simdiden özür dilerim): Mac yayinlamak mi yoksa yayimlamak mi? yayimlamak yazmisin, ve baska bloglarda 3-4 kere yayimlamak diye okudum bu kelimeyi... bunu bana birisi aciklarsa sevinirim :)
Anoz: Yayimlamak dogrusudur. Ama cokca kez yayinlamak derler ki ben de yaparim.. Ama dogrusu nedir dersen benim bildigim "yayimlamak" seklinde yazilanidir. Yine de bakmak gerek nedir dogrusu diye..
Eline sağlık çok güzel bir yazı olmuş.
Borges her yazdığın post ülkemizdeki futbol kültürüne duyduğum nefreti ayrı bir körüklüyor.Benimde futbolu bu kadar çok sevmemde Okay Karacan'ın c.tesi sunduğu İspanya ligi özetleri murat Kosova'nın pazar günleri sunduğu İtalya ligi özetleri büyük yer tutar.okay Karacan'ı bu ülkenin en iyi maç anlatan spikeri olarak bilen ve seven ben,dünkü maçtan sonra kendisine küfür edenlerin hangi zihniyetle futbol izlediğini merak ediyorum.Ama senin en son yazdığın iki yazıda da belirttiğin gibi güzellikleri sevmekten çok herşeyi kötü yapıp sonra ona küfretmeyi daha çok seven bir futbol ortamımız var.Ben Okay Karacan ve Murat Kosova'nın maç anlatımlarını dinleyerek güzel maç nasıl anlatılır diye bir kıstas oluşturduktan sonra Star'da yayınlanan maçlarda spikerlerin rezilliğini arkadaşlarıma anlatabiliyorum.Ama maalesef bu ülke galiba bunlara layık.Televizyonlardaki kaliteli yapım sayısı ve kaliteli blogların sayısında artış olmasına rağmen hala nasıl bu kadar alt seviyede futbol izleyicisi ve dinleyicisi olabiliyor bu ülkede merak konusu.
Ben bu tepkilerin daha cok Trt de yayınlanmasından dolayı geldiğini düşünüyorum.Kendi malımız olduğu için ! Trt.Maç yayınlanmadan önce Okay Karacanın Galtasaray maçını sunacağını milliyetin internet sitesinde okudum başlık su Trt spikerleri dururken neden dısardan başka bir spiker bu maça verildi?Bizim malımız ya Trt hesap sorarız
Kupa başladığından beri Trt su macı yayınlamadı tu ka ka diğer kupa maçlarındada Trt spikerleri baya eleştirildi bunun altında eziliyor sunucular ki hafta sonu prgramlarında dakikalarca acıklamada bulunuyor Trt spor program sunucuları kupa yayını hakkında.Ertem Şenerin herkesin dalgaya aldığı her yerinden öpüyorum lafı Trt de geçse idi eminim ki boyutu cok farklı olurdu.
Daha önce özel kanallardan yayınlanan kupa maçları 3 büyükler birde Trabzonspor başka maç yayını yok.
Adını sadece gazetede puan tablolarına bakarken gördüğüm Giresunsporun maçını seyrettim Trt de zevksiz mutlak favoriside Bursaspor olduğu halde keza varlığından bi haber olduğum Denizli belediyespor maçlarına baktım zevk de vermedi ama aşağılarda nasıl mücadele oluyor diye baktım.İşin bu kısmına değinen yok .Trt bizim malımız olduğu için vur abalının sırtına arada Okay Karacan gibi isimler de kaynasın
Yaptığım hatanın daha yeni farkına varıyorum.
''Bu site ülke gündemini mi belirliyor'' derken kastettiğim bu blog değil, Okay Karacan'a eleştiriler yöneltilen site..
İnternet ortamında dolaylı yoldan konuşma huyunu bir türlü terkedemedim :(
Askin: Hicbir sey anlamadim ama bir baska sitenin elestirisi burada olmazsa cok sevinirim. Burasi bunun yeri degil. Burada da bir iki üc degil genel yorumlarin ortalamasinin bir elestirisi vardir. Özellikle son iki postu eksi sözlük yorumlari sonrasi yazdigimi da belirteyim.. dolayli degil hic konusulmamasi daha iyi, konunun özüdür ilgi alanim mevzunun kimler tarafindan dile getirildigi degil. Pek cok kisi yine elestirebilir, ben kendi yasitlarimin, kendi neslimin bir elestirisini ya da düsüncelerini dile getiriyorum biraz da..
yeni kurallar geregi dogrusu "yayimlamak"tir...
ama eskiden yayinlamak idi ve hala pek cok insan bunu kullanmaktadir...
Evet bir kez daha dolaylı konuşmanın getirdiği yanlış anlaşılma :)
Benim kastettiğim de Ekşi Sözlük zaten abi! Kendilerinin ismini kullanmamak gibi bir tutum içerisindeyim ahaha!
Her insanın sporu sevme izleme nedeni başkadır. Bunlardan en temeli bir takıma aidiyet duymaktır elbette. Fakat bazen sporu sevdiği için aidiyet duyar.
1988 yılı spor ile ilgili ilk anılarımın olduğu yıldır. Dört yaşında bir çocuk olarak Galatasaray - N. Xamax maçı sırasında duyduğum heyecan ve sonrasında Galatasaraylı oluşum spor ve aidiyet dumuna örnekti belkide.
Fakat 1994 Dünya kupasında Bulgaristan ve 1998 Dünya kupasında ise Hırvatistan'ın yarattıkları sürizler onlara sempati duymama sağlamıştı.
Yinede insan büyüdükçe bu sempati algısıda değişiyordu. Belkide bu nedenle 2004'te Avrupa Şampiyonasındaki Yunanistan'ı yarattığı süprize rağmen sevemedim.
Bunları neden anlattığıma gelirsek. 1992lerde ilk basketbol maçlarının show tv'de yayınlandığı dönemlerde izlemiş ve çok beğenmiştim. O dönemde bu sporu sevmemde Murat Murathanoğlu ve İsmet Badem'in etkisi çok fazla idi.
Bu gün ise bu ikili maç anlatsa burun kıvırırım asla ve katha beğenmem ama yinede onlara olan saygıma yada bana kazandırdıkları için olan minettime bir etkide bulunmaz.
Futbolda ise özellikle Okay Karacan ve Murat Kosova ile daha önce hep özet olarak görüp görebildiğimiz takımları ve ligleri 90 dakika izleyebildik. Onların heyecanlı anlatımı ile heyecanlandık.
Şimdi olsa belki onlarıda beğenmem ama bu onlara saygısızca yorumlarda bulunmama asla neden olamaz ve olmamalı.
Düşününce sporun aidiyet kadar mücadele ruhu ve müsabaka bittiğinde her şeyin müsabakada kaldığını anlayacak bir kafa yapısı ilede beraber gelişebileceğini anlamak gerekiyor sanırım.
Sadece o maçta kötü bir gece geçirdi, vasat bir performans sergiledi ama gerçekten bu kadar da abartmaya gerek yoktu. Bahsedilen insan Okay Karacan yahu.. Güzel insan, güzel futbol adamı Okay Karacan..
ben ne okay karacan olsam üzülürdüm ne de okay karacan seven (değerini bilen daha doğru) biri olarak üzüldüm...
tren geçip gittikten sonra öküz boşluğa bakmaya devam edermiş...
Spiker direk olarak marka değerine tesir eder maçın ve dolaylı olarakta ligin. Sunumdur, pazarlamadır, sanattır... Bunu da Türkiye'de yapabilen sayılı insan vardır ki biride Okay Karacan'dır. E şimdi iki hata yaptı diye de böyle güzel bir standart dışı olan ancak ülkemizde çoğunun kullandığı eleştiri kalıpları ile eleştirilemez. Adamın kalibresi farklı.
Zevk aldım yahu bir maçtan uzun süre sonra, hele kupa maçından çok uzun süre sonra. Üstelik elenmemize rağmen :) Okay Karacan maç anlatmaya resmen açıkmış, susamış,... şeklinde hissettim hep.
1981 doumlu birisi olarak Lis yıllarımda NTV ile beraber Murat Kosova-Okay karacan ikisliyle birlikte bendeki 'ham' futbol bilgisi yoğrulmaya başladı.''işte premir lig bu'' cümlesiyle futbolun 'zevk' alınası bir eğlence oldğunu öğrendim Murat Kosovadan.Murat Kosova ve Okay Karacan'ın şuan bir futbol eksenli program sunmasını o kadar çok isterim ki,hatta gece tekrarına bir kez daha bakarım.:)
Murat Kosovanın NBA'ye odaklanmsından rahatsızımm ayrıca:)
eline sağlık Borges..
yayınlamak ve yayımlamak sözcüklerinin her ikisi de doğrudur, kullanılabilir. yaymak fiilinden türetilmiş kelimelerdir. Fakat fiilden isim yapılarak türetilen Yayın kelimesinin genel kullanılışı "n" harfiyledir. Bundan sonra tekrar türetilen fiilin de genel kullanımı "yayınlamak" olmaktadır. Fakat "m" harfiyle kullanılması bir hata değildir.
Yorum Gönder