10 Şubat 2010
Yorgunluk.!
Insan yoruluyor bazen ve yazmak gercekten agir geliyor cokca zaman. Okur olmanin hafifligini hissetim, surada üc bes kisinin beklentisi olmasa kilimi kipirtadacak halim olmazdi belki.. Sürekli birilerini itin götüne sokmaktan hoslanan bir topluluguz. Bir cezali bulup onun üzerine sürmeliyiz her seyi.. Kendimi de ayirmiyorum cunkü ben de bu toplumun icerisinde yetismis bir insan evladiyim. Almanya ile ister istemez kiyasa girisip bu kadar cok insan suclayan, insani asagilayan, sürekli olarak insanlarin hatalari ile mac analizi, mac yorumu yapan cirkinlik üreticisi bir toplum haline gelmis oldugumuzu maalasef zorunlu olarak görüyorum..
Az önce misal cok güzel bir mac oynandi, sonucu ne olursa olsun.. Heyecanli, kaliteli ve icerisinde futbol olan.. Futbol bu, ilk macta cok iyi oynayan Antalya iki kere gelmeden golü attilar bir sekilde, öyle istenildi, öyle de oldu.
Iyi oynayan Galatasaray ve keyifli bir doksan dakika yerine macin cesitli yerlerdeki yorumlarinda sürekli birileri suclaniyor. Mustafa Sarp'dan cikip Antalyalilardan girip macin spikeri Okay Karacan'a kadar geliyor is. Yuh diyoruz artik.. Mac güzel, oyun güzel, heyecan son saniyeye kadar var, ilk defa da elenmiyorsun nedir bu birilerini illa düsman bellemek, kara calmak, üzerine cesitli absürd yorumlar yapmak.. Hafif ironik bir dokundurma yaparak gecistirilecek hatalari dahi adam öldürmüs de adaletten kacmis insanmiscasina üzerine gidip türlü türlü cezaya kesiyoruz.. Adam macin heyecanindan takim isimlerini karistirmis, olamaz mi ? Olamaz. Mustafa Sarp golcü olmamasina ragmen seni kac kere kurtardi, bu kez de yaksin, yakamaz mi ? Her gün birilerini asip birilerini kral etmekten bikmadiniz mi yahu..
Ne Mustafa biraktilar ne Keita ne o su bu.. Rijkaard bile geldigi günden bu yana cok fazla degisim gösterip bize uymak zorunda kaldi. Yalcin' hedef gösterdi, Servet'i de forvet niyetine soktu onu da yapti, bunu da. Nasil yapmasin ki ? Ne zaman gülerek gelen bir yabanci olsa ya da hakemler karsisinda oldukca adaletli tutum sergileyen birisi olsa Mehmet Demirkol hep sunu der.. bir yil sonra görelim onu, ne kadar dayanabiliyor bize ? Hakli adam, bize kimse dayanamaz abi..
Bizi degistirmek cok güclesti artik.. Bize karsi duracak insan yok burada.. Alman disiplini, alman inadi bu yüzden en cok bizde tutuyor cunku baska türlü bir güzelligin bize karsi sansi yoktur fazla.. Dayanamazlar.. Bizden beter bizdenlesiverirler birden.. Zira alisik degil bünyeler, korku cok daha fazla ve bunun sonucu gelen degisimler.. Almanlar iyi bak, onlari gurbetcilerimizle biraz egittik, bagisiklik kazandirdik kimi yaklasimlarimiza.. Ama digerleri buna hazirlikli degil ki sizden uzaklasan ben bile eskisi kadar kolay karsilayamiyorum ve her yerde kavga edip birilerini kurtarayim derken birilerini de itin götüne sokup oturuveriyorum kendi elestirimin tam da göbegine..
Misal.. Bu ülkenin basina gececek olan teknik direktöre simdiden kolay gelsin diyorum ben, cok zor bir is ki milyon eurolarla ölcülmez bunun izdirabi. Simdiden kim gelirse gelsin hazir kita elestirerek öldürebilir miyiz diye üzerinde bilimsel calisma yapmak icin bekleyen milyon tane insan var. Oysa mesele ne Türk futbolu, ne gelecek olan insanin kalitesi, ne de fedarasyon.. Mesele sensin, mesele benim yegenim. Bir sey bulup da üzerine saldirmak icin simdiden siraya gectik, farkinda degil misiniz ?
Bloglara bakamiyorum artik. Elestiriden,sidik yarisindan gecilmiyor ortalik.. Oysa yapici olmanin farkli yollari vardir. Bizde olmayan güzellikleri öyle bir islersiniz ki burada eksikligi hissedilir, üzerinde durulur. Hali hazirda durulan konular üzerine Ömer Üründül'ün elektrigi yeniden kesfedermis gibi forvetsizlik sorununa milyon kez mac icerisinde deginip adami cileden cikarmasi gibi ayni konular üzerinde dönüp duruyoruz.. Toplamda kendimize sapliyoruz bicagi ama bunu farkedemiyoruz bir türlü.
Neden mi ?
Haftada canli olarak doksan dakika mutlaka seyredecegim en az üc mac oluyor genelde.. Her macin yarim saat öncesi oturuyorum ekran basina.. Sonra yorumlar, yazilar ve okumalar.. Toplamda bir sekilde moralsiz, psikolojisi sorunlu bireyler oluyoruz yeteri kadar disariya cikip kendimize söyle bir baktigimiz zaman farkedebilecegimiz gibi.. Psikojiyi etkileyen tuttugunuz takimin galip gelmesi, yenmesi etmesi degil daha cok sonrasinda okudugunuz yazilardan dinlediginiz insanlara kadar hemen herkesin bir yerden size negatif enerji yaymasi..
Ben burada her zaman kendimden yola ciktim. Yine bu sekilde davranip en azindan Türk Futboluna ayirdigim süreyi gözden gecirecegim. Zaten milyon tane yazarin, ilgili insanin oldugu yerde inanirim ki ben de cok gerekli degilim. Daha cok Avrupa Futbolu, daha cok anektod, daha cok Bundesliga yazmaliyiz/bakmaliyiz belki..
Yanis anlamayin ama keyif almayi ögrenmeliyiz futboldan.. Bence herkes disaridan kendisine bakip ne kadar futboldan keyif alip almadigini sorgulamalidir. Bu tek basina gerceklestirilebilecek bir eylem degil, bütünün parcasiyiz ve bütünden feci sekilde etkileniyoruz.. Biraz daha keyif, biraz daha hosgörü ve mümkünse biraz daha zekice satasmalar, dokundurmalar.. keyifleri bozmayacak ölcüde.
Ailenizin yeni polyannasi yazdi efendim..
Mac mi? Bugün yok, yarin belki. Müzik mi ? Mac sonrasi yazilanlari okudugum vakit feci sekilde sakinlestirilmeye ihtiyacim vardi, belki sizin de olur diye..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
29 yorum:
Güzel bir toplumsal öz eleştiri olmuş. Giovani ile Sarp'a pis sallayacaktım ama gidip kendime sallayayım biraz.
Karamurat: onu da buraya koyayim. Abi Lincoln topa degmeden kac maci bitirdi ? bugün süper oynayan Elano'nun oynamadan gecirdigi mac sayisi nasildir ? Caner ilk macinda nasil oynadi hatirliyor musun ? Dos Santos hazir degil, onu oynatmak cocugun özgüveni ile oynamaktir, neden bunu göremiyoruz ki.. Hitzslperger süper oyuncuydu degil mi ? Lazio da ilk macinda ortaligi götürdü, berbat bir performans.. dogal, cunku hazir degil.
Biraz hosgörü biraz da anlayis, olumsuzluklardan ziyade keyif almalidir yahu.. Sallayan salayana.. okumaz olaydim bugün sözlügü.. baska da bir sey demiyorum.
çok güzel bir yazı olmuş borges tebrik ederim. şu ülkede zaten futboldan zevk almak çok büyük dert. şu basit oyundan zevk almak istiyorum ben bir taraftar olarak. elbette olumsuz yanları vardır galatasaray' ın ama sürekli olarak bu olumsuzluklardan bahsetmek, bu olumsuzlukları okumak acaip sıkıyor insanı. eskiden galatasaray maçları sonrası bütün blogları gezer ve maç hakkındaki yorumları okurdum ama artık girmiyorum bloglara veya sözlüğe. bugün yenilsek bile ben bir galatasaray taraftarı olarak çok mutluyum. oynana futboldan çok zevk aldım ve başarıların sağlam bir temel atılarak kazanılacağının farkındayım. bu temel atma işlemi bitene kadar kazanılması gereken kupalar ertelenebilir.
benim de maç filan umrumda değil. sadece şunu sorayım, çok fazla duyulmamış (benim açımdan) ama çok güzel şarkılar bulup koyuyorsun buraya. var mı bunun bir kaynağı? yoksa özel zevk mi? birde rıdvan dilmen taraflı yorum yapıyor dendiğinde "beğenmiyorsanız izlemeyin" diyenler; şu maçtan sonra hangi yüzle okay karacan'a yüklenme hakkını kendilerinde buluyor?
Bahtiyar: Zevklerimiz uyusuyor, sadece bu ortaklasalik. yoksa sagdan soldan bir sekilde duyduklarimdir hepsi. Okay Karacan kusurlu dahi olsa bu denli hedefe koyulacak ölcüde hata yapmamistir, ama iste ihtiyacimiz var birilerinin hatasina ve olusturulan öfke bir sekilde kendini disa vurmak istiyor.
gfreeman: Belki de biz yeterli degiliu, bunlari yazan ben bile cokca zaman.. Ama degisim sart, ben kendimden basliyorum her zaman.
Çok haklısın Borges. Ne desen yerden göğe kadar haklısın. Sözlüktü, blogdu geçiyorum. alisamiyen.net bile aynı. Güya taraftar forumu. Kimse kimseyi eleştirmesin demiyorum. Ama eleştiri bizde hep bok atmak, hep asmak, hep kesmek.
Gio Rijkaard'ın torpillisi olmuş mesela. Yahu bir dur, adamın bu sene kaç maç oynadığına bak, eksiği var mı yok mu ona göre yorum yap. Maçı izleyen herkes görüyor Gio'nun sahada olmadığını. Yok ama illa gitsin. Uğur'un diz kapağı 3 parça olmuş, adam bir şekilde sahaya dönmüş, oynamaya çalışıyor; Pat yorum. Gitsin bu adam işe yaramaz. Ulan bir dur. O adam dediğin kar altında formanı terletirken dizini kırmış topu takımına kazandırmak isterken. Bir sakinleş.
Çok üzülüyorum gerçekten. Türkiye'de futbol sadece uzun forvet, ileri doğru top şişirerek mi oynanmalı? Neymiş efendim Rijkaard'ın istediği futbol, bu oyuncularla olmazmış. Yahu niye bu kadar skor odaklıyız. Rijkaard bilmiyor mu Mustafa Sarp'tan Yaya Toure olmayacağını? Ama olur diye uğraşıyor adam. Ülke futboluna faydası dokunuyor yahu. Ayıptır. Senin güvenmediğin adama güveniyor işte. Fena mı yapıyor Türk oyuncusuna pas futbolu öğretiyor diye?
Skibbe mesela. Son 10 yılda Gerets ve Hagi'yle birlikte en sevdiğim hocadır. Ama burada yok stajyer, yok hoca değil, yok zurna. Yeter yahu. Bıkmadınız mı adamları kesmekten? Adam geldi Lucescu'dan beri olmayan Avrupa performansını yarattı. Ama işte neymiş Galatasaray, Kocaeli'nden 5 mi yermiş. Yer arkadaşım, yer canım kardeşim. Suç mu yahu? Ne oldu Skibbe'yi yolladın da? 6. oldun. UEFA'da çok rahat eleyebileceğin bir rakibe elendin. İyi mi oldun?
Çok yazık. Bugün Okay Karacan eleştiriliyor. Niye? Elano'nun paslarına, Arda'nın rakibini geçişine, Emre Çolak'ın performasına alkış tuttuğu için. Galatasaray gol attığı için aşırı sevinse anlayacağım. Ama bu adamın güzel oyunu alkışladığını göremeyecek kadar beyinsiz adamlar var bu dünya'da.
Yahu kötü bir şey yazmayayım diyorum da bugün sadece tekme tokat dalan Antalyaspor'un ortasaha oyuncuları iyi mücadele etti diye alkışlanıyor maçın güzide(!) yorumcusu tarafından. Şimdi bu zihniyete sahip adamı oraya yorumcu yaparsan, izleyicin zaten bu kadar olur.
Adnan Polat çıkıp ligde kasap oyuncular var diyor. Öte taraftan Kayserispor, Adnan Polat kendi işine baksın diyor. Ulan beyinsiz güzel futbol, marka değeri diye ne bir tarafımızı yırtıyoruz o zaman. İyi gelen vursun, giden tekme atsın, adamlar sakatlansın bunun adı mücadele olsun. Sonra vay efendim niye Dünya Kupası'na katılamadık, vay efendim niye şöyle olduk. E olursun tabi. Senin hakemin itiş kakışa kart çıkarmazsa, oyuncun gider yurtdışında da aynı davranır, kartı yer oturur aşağıya. Sen tekme atmaya koşana kadar adam 3 pas yapar, topu kalenden çıkarırsın. Olacağı budur.
Neyse Borges. Umarım yazmaya devam edersin. Sırf şu tipler yüzünden ben blog açmayı düşünmüyorum. Sen yazmazsan daha seni de anlarım.
Fakat arada bir oh be demek istemiyor değilim.
Bu kadar bencillik, güzel futbol için yapılır bence.
Saygılar.
Bizim toplumumuz İnci de her zaman bok arar ve boku buldu mu başlar irdelemeye, eleştirmeye...
Fakat kimsede çıkıp demez ki; arkadaş neden İnci'yi incelemiyorsun diye...!
Okay Karacan Twitter hesabında Galatasaray'ın transferlerini öve öve bitiremeyip taraftarı olduğu Beşiktaş takımı futbolcularını hakir görmüştü vitrin ve isim açısından.
Bu akşamki anlatışı bununla örtüşüyor.Biraz da yaratılan havadan etkileniyor.O havadan herkes de etkileniyor.
Sanki Seyşeller'deyiz, bir anda futbolun f'sinin bilinmediği bir ortama Rijkaard ve tanınmış futbolcular gelmiş gibi.Dahası onlar başarılı olamazlarsa ülke futbolu kıyameti yaşayıp bir daha gün yüzü görmeyecekmiş gibi.
Galatasaraylılar sakatlıklara inanılmaz tepkiler veriyor, haklarıdır ama bir de şu ifadeler var:
Devrimin önü kesiliyor gibisinden.
Ortada bir devrim varsa bunun önünü alamazsınız zaten.Aşırı abartma huyumuz (ki bu Okay Karacan'a da sirayet etmiş bence) ve kavramları karıştırmamız yüzünden durum buralara geldi.
Galatasaray şu anda devrim mi yapıyor yoksa gündelik mi düşünüyor?
Bir de paranoya ortamı var, Rijkaard'ın ayağının kaydırılacağına dair.İlk sezonunda ilk 2 hedefini şart koşan kimse ayağı kaydırmaya gönüllü olan ilk onlardır.
Beklenen şampiyonluk gelmeyince 3 insanın intihar ettiği bir ülkede bunların olması doğal
Plaseyi Hanri Gibi Vuruyorum:
Ben her zaman yazacagim bir seyler lakin bazen elestirerek düzeltmek yerine kimseyi kirmadan güzeli daha cok önplana cikararak daha yapici olmak bizzat benim icin cok daha güzel bir yol, bunu diyorum.
Okay Karacan mesela.. Bundan önceki Antalyaspor spikerini bizzat ben elestirdim, Galatasarayla dalga mi geciyor diye ? Oysa belki de gecmesi gerekiyor. Okay Karacan da biraz kötü yorumda bulunsa bugün bir kesim taarfindan yine elestirilecekti. onu oraya yönelten de benim, bizleriz zaten yoksa kendisi Besiktaslidir ve güzel bir sekilde mac anlatir.
Elestiriye elestiri ile karsilik veriyoruz, burada biraz refleksif tavrin önemi oldugu kadar elestiren kesimin zamanlamasi ve elestirir iken ki samimiyetinden kaynaklaniyor daha cok..
Velhasil elestirinin amaci bir seyleri düzeltmektir. Ben de diyorum ki daha cok karalayarak, elestirerek düzeltmek yerine daha güzelini gösterip daha güzeli üzerinde vakit harcayarak yapici olalim. bu belki cok seyi degistirmez elbette ama benim icin daha hayirlisi olur gibi. O psikolojini icerisine biz de giriyoruz sürekli.O hakli, bu haksiz derken nefretle doluyoruz ve bosalacagimiz yer ariyoruz..
Yapabilir miyim bilmiyorum ama kendimi degistirmeye cabalayacagimi biliyorum, deneyecegim..
Krankyar: Bir önceki maci ve beni ele alalim.
Ben dahil pek cok insan gecen Antalyaspor macinin spikerini Galatasaraya gizliden laf sokmakla itham etti, Antalya'ya bahis oynadi mi diye alaya alindi, alaya aldim, aldik.
Simdi her sey ayni sadece tepki veren kesim degisti. Övenler de diger tarafa gecti.
Onlari bir oraya bir buraya biz sallayip duruyoruz sürekli. Uzun zamandir mac anlatmayan adam haliyle seyirci tepkisini ölcüp ona göre kimseyi kirip dökmeden mac anlatmak istiyor, bunu isterken de sesi cikmayacak kesimi unutmus oluyor. Biraz heyecandan biraz da macin güzelliginden hatalar yapiyor.
hata yapmistir belki ama ufak ironik bir dokundurma yapilir gecilir. Macin yorumlandigi her arenaya sirayet edecek bir densizlik degildir bu. Simdi bir sonraki macin spikeri bu sefer galatasarayi asagilayacak ve biz hep Okay Karacanlara ona buna suc bulacsagiz.
Emre Tilev sürekli ayrinti veriyor, bilincisizce ? Sizce neden ? Cunku bu bir süre önce oldukca göze hos gelen, iyi mac anlatiminin en önemli belirtisi sayiliyordu. Adam da yememis icmemis futbolcularin özel hayatlarini ezberleyip maci sunmaya girisiyor.. Daha dogrusunun bu oldugunun düsüncesi ile..
Demem odur ki bizler sekillendiriyoruz herkesi. Bizleriz aslen sorumlu. Bizi sekillendiren, bizi o sekilde yapip baska türlü olmamiza firsat vermeyen kosullari degistirmeliyiz, misal ben kendimden basliyorum..
Hay ağzına sağlık abi.
Daha biraz önce aynı şeyler geçti aklımdan. İlk paragraftan sonra kapattım açtığım blogları.
Okuru, yazarı, oynayanı, yöneticisi. Herkes her şeyi ne çok biliyor(!) bu memlekette. İşim vardı biraz izlemeyeceğim dedim, dayanamadım 20'den sonra oturdum izledim. Çok da keyif aldım. Çirkinlikler olmadı mı? Eh olacak tabi; bunlar bu oyunun içinde olan şeyler. Ama kaçırsam şu maçı üzülürdüm. Koca maçta 2 hata yapıp 2 gol yiyorsun ve eleniyorsun. Futbol işte bu.
Amatör düzeyde top oynadım. Çocukluktan beri de peşindeyim topun. Giriştik bir işe; ilerisi için de hayalimizin odağında futbol topu var. Bende açayım yazayım bir şeyler dedim ama, aynı şeyleri düşünüyorum zaman zaman. Ne olacak ben yazmasam? Hiçbir şey. Ama yazık günah bu olan bitene.
Taktiği tekniği batsın; hayatı futbol olan bir grup adamı, bilgisayar oyunu doğruları(!) ile eleştiren bir milletin spor anlayışı da tam olarak bu kadar oluyor işte.
Kavga, dövüş, itiş, kakış. Kaotik milletin, kaotik futbolu...
fanatik, fotomaç kültürü; onun bir gömlek üstü çoksatar gastelerin spor sayfaları; onun bir gömlek üstü piyasa dergi-gastelerinin kaliteli yazarları ve bloglar... kabaca tabakalar böyle. maalesef üsttekileri belirleyen en alttaki, bu düzende.. hepimiz için de az çok geçerli. ee internet gibi herkesin kendisini önemli hissedebildiği ve istediğine rahatça sallayabildiği bir mecra da olunca, işin zevk, eğlence, futbol kültürü kısmı örseleniyor. baskın çıkan şey memnuniyetsizlik oluyor. daha da kötüsü yıkıcılık.. eleştirinin boku çıkmakla kalmıyor, en olmayacak adamlara (taze örnek o. karacan) hakarete, küfre kadar gidiyor. bi yere varamıycam gecenin bu vakti; okay karacan'a yapılan muamele fazlasıyla sinirlendirdi beni zaten. bu insanlara her şey müstahak diye düşünüyorum, en kestirmeden..
Anlıyorum söylediklerini ama sen yazmalısın arkadaş o saydıklarını okuyup ruh sağlımızı bozdurma bize..:)
Ben bugünde antep macının son dakikasında atılan 3 korner esnasında kendimle içimden söylendiklerimi düsündüm ne olurki simdi antep gol atsa? bu takım o karda bana zevk vermiş oynadığı futbolu sadece sonuç odaklı oynayan yani ahlakından ödün verenlerden ayrı ya bana yeter
atmadı antep sagolsun antalya ise tur gecti ama ben antep macından dahada fazla zevk aldım bu karsılasmadan tabiki futbolu zihniyet olarak oynamaktan ziyade oynamamak üzerine kurmuş düsünce yapısı belirli dakikalar bizleri sinir etsede tribünlerde ben bu takımın oyunundan zevk aldım ve bu zevki tatsız tutsuz galibiyet ile gelecek tura değişmem değişemem
bende böyleyim arkadaş
deli demiyorlar bana..
desinler değişemem desinler değişemem!
stalker: "maalesef üsttekileri belirleyen en alttaki, bu düzende.." Biraz da böyle. Bu yüzden diyorum ki biz de iki kisiyi belirliyorsak hem o iki kisi icin ama daha cok kendimiz icin mümkün mertebe hakaretlerden küfürlerden kara calmaktan uzak duralim.
fatih demis ki yaz. Abi biz zaten yazioyurz, ölene kadar da vakit oldugu sürece bir seyler yazacagiz. Ama diyorum ki bu kadar cok kötüyü gösteren anlayisin oldugu yerde biraz baska olmaliyiz gibi. Bloglar icin bunu söylemek isterim ama Stalker üzerinde durmus, alttaki bizzat biziminsanlarin yetistirdigi, nefretle doldurdugu bir kitle var. Bir baskasinin kötülügüne basarak nefes aliyor..
5 gol olmus. 3-2 mac bitmis. Son saniyesine kadar heyecan dolu. Spiker de heyecana ortak olmus, hata da yapmistir belki. Ama bu kadar merkeze cekilip konusulacak olan konu bu mudur ?
Böyle bir macin ardindan gündem nedir ki ? O kovulsun, bu gitsin, su kötü, bu daha kötü, lanet olsun suna, buna. On analizin dokuzu küfre yakan karalama üzerine kurulu.
Biraz geriye cekilip resme baktiginiz vakit ekran basina insanalrin buyuk bir kismi bu küfürleri etmek icin gectigini görüyoruz, mesele kime edilecegi oluyor her seferinde.
Keyif almak, keyifli bir sekilde analiz edip hos duygular birakilacagi yerde sürekli nefret dili hakim.
Ben bunlari degistiremem, hasa. Bir kisiyi kisa süreligine etkiledik etkilemedik budur. Ama bunlari okuyarak her hafta ici tonla nefreti sirtima yükleyip nefret sacmak istemiyorum..
türk spikerleri ispanyol spikerleri örnek alsın.almalı.nasıl kasmadan eğlenceli anlatıyorlar.gollerde isim telaffuzlarında izleyeni maçın içine sokuyor.biz futbola çok ciddi yaklaşıyoruz.futbol eğlencedir.spikerlerimiz yorumcularımız ciddi.ispanyol spikerlerin güzel hareketlerde nasıl çoştuğunu gollerde nasıl goooool ü uzattıklarını (kasmadan) dinliyoruz.onlarda taraf tutma kaygısı hiç yok.oldukça rahatlar.eğlenceli anlatıyorlar.coşkulu anlatan bir spikerimiz olursa bir öncülük yapmış olur.tabi onu tutarlarsa.spikerlerimizin tamamı ciddi maalesef.
yaz cok guzel de, sonu olmamis. bence en cok da simdilerde yazmak lazim turkiye'deki futbolun guzelliklerini.
alttaki yorumlardan da -ksimen- gorulebilecegi gibi, bu blog gibi cokca okunan bircok kaliteli futbol blogu var internet aleminde. sizler futbolun guzel yanlarini yazip, insanlarin bakis acisini degistireceksiniz bence.
herkes futboldan bahsedebilir, herkes maclardaki guzel anlari fark edebilir ama herkes bu maclari "guzel" sekilde anlatamaz. karsi tarafta gurultuden nemalanan, kavgadan zevk alan guruh yazilariyla dunku maci, oyuncu ve teknik adam performansini yerden yere vururken ayni sekilde sizin gibi eli kalem tutan, guzel yazilar yazabilen insanlar pes edip, bundesliga yazmak yerine, daha da cok bu konulari yazmaya devam etmeli diye dusunuyorum sahsen...
tabii ki yine de fikir sizin, gorus sizin, kalem sizin, blog sizin. ister dikkate alir, isterseniz almazsiniz onerileri. :)
yazinizi da dunku maci da cok begendim ben acikcasi.
ruchankaya: Sanirim biraz yanlis analsildim ki bu da dogal. Her iki ayda bir gidiyorum, birakiyorum diyen insan haliyle bugün de bu sekilde anlasilir.
Ben diyorum ki: Türk futbolunun seyircisizligini mi elestiriyoruz ?Daha cok seyircili ortami anlatalim.. Türk futbolunun spikersizligini mi elestiriyorsunuz, daha güzel anlatimli maclardan aldigimiz hazzi anlatalim.
Türk futboluna katkiyi Avrupa futbolunun güzelliklerini bir sekilde burada dile getirerek yapalim.
Ben yasadigim sürece buraya yazi koyacagim zaten, ama ben o da bu topun icerisine girersek, forumlara malzeme tasirsak keyif kacar, sidik yarisina döner.
Bir sonraki postumun konusunu da ileteyim: Maraton programi seyrederek büyüyen cocuk ile Futbol Mundial izleyerek gelisen cocugun farklari bloglarin iceriginde gizlidir.
Bizler futboldan keyif almayi sürekli elestiri programlarinda görmedik, hicbir sekilde elestiri barindirmayaan NTV nin kuruldugu yillarda yaptigi yayinlarda..
Demek istedigim budur.
Yorum yazan arkadaslar, hepiniz cok guzel yazmissiniz. Kupa falan cok onemli degil, cok guzel mac oldu. Sanssizdik o kadar. Herkesin de isini layikiyla yapmaya calistigini gorduk, bu bana yetti acikcasi. (Omer Urundul haric tabi)
Borges boyle duyarli bir yazi yazdigin icin sagol tekrar.
Dün maçı izlemedim ama eleştirilerden ve yorumlardan anladıklarım şunlar;
-Öncelikle Okay Karacan bir spor aşığı olmasından dolayı ileriye oynayan her takımı anlatırken onunda duyguları kabarıyor. Fakat ülkemizde spor=fanatiklik boyutuna geldiğinden vay sen o takımı nasıl yüceltirsin moduna giriliyor. Halbuki kendisinin yücelttiği futboldur takımlar değil. (En azından yorumlardan Galatasaray'ın çok etkili oynadığına inandığımdan böyle düşünüyorum ki Antalyaspor'un futbol anlayışınıda az çok biliyorum)
-Daha sonra bir kasaplık mevzusu var. Her takımda bir kaç tane rakibine sert girebilen adam vardır. Olmasıda gerekir bu takımın mücadele gücünü arttırır. Ama ülkemizde özellikle Anadolu takımlarının arada yetenek farkını sistemli ve disiplinli bir oyun yerine rakipte ayağı top yapan kim varsa onun bileklere çalışma suretiyle kapatmaya çalışmasına inanılmaz prim verilmesi önemli bir sorun. Zaten berbat zeminlerde oynanan oyun birde bu şekilde tekme tokat birbirine dalan oyuncularla oynanınca tribündeki seyircide bundan çok pozitif etkilenmiyor. Ama bunu geçtim güzel futbol oynamak isteyen takımların istediklerini sahaya yansıtma şansları ortadan kalkıyor. Bu konuda sıkıntısı olan bir takım çıkıp konuşma yapıncada sendeki şu oyuncularda kasap deniyor. Doğrudur her takımda kasap vardır ama ligimizde bazı takımların ilinin kasaplar derneğinden kurulmuş gibi.
-Bir önceki bağlamda gündemde olan Antalyasporlu Yalçın'a gelirsek. Jo'nun sakatlandığı pozisyonu görmedim. Ama Ayhan'ın oyun tarzını izlediğim 4-5 maçta gördüm. Belki o pozisyonda gerçekten hiç bir şey yapmamıştır ama genel oyun anlayışı için kullanabileceğim en uygun sıfat acımasız olacak sanıyorum. Sürekli olarak rakibine bu kadar agresif yaklaşan bir oyuncunun sonra kendisi hakkındaki eleştirileri cevaplama şeklide bana tuhaf geliyor. Halbuki evet ben çok hırslı bir oyuncuyum bazen belki bunu abartıyorum ama böyle hırslı olmasam ülkenin en üst düzey liginde düzenli forma bulamazdım dese kimse itiraz edemez zaten.
-Bir diğer mevzu Rijkaard'ın başkalaşması. Bu bence önemli bir sorun. Sezon başında Rijkaard bizi değiştirsin diye takımın başına getirildi. Özellikle işe Galatasaray penceresinden bakarsak bu değişimde yol katedildiğine inanıyorum ama sorun işin diğer tarafında da ne yazıkki bir değişimin başlaması. Gerçi ülkemiz uyum sağlamak için biraz bize benzemek zorunda Rijkaard ama korkum bu biraz sınırının aşılması.
-Birde marka değeri konusu var her canı yananın dem vurduğu. Öncelikle ligin bir marka değeri olması için ligdeki takımların bir marka değeri olmalı. Bunun içinde takımların belli bir karakterleri olması gerekir diye düşünüyorum. Halbuki ülkemizde genelde ilk beşe oynayan Anadolu takımları Sivas stili kule forvete top şişir hızlı kanatlar onun indirdikleri ile pozisyon yaratsın defanstada allah ne verdiyse giriş rakibe anlayışı ile marka olunmaz. Olunsa bile ülke sınırları içinde kalınır. Bu bakımdan Bursa'nın yapmaya çalıştıklarını çok beğeniyorum ama Ertuğrul Sağlam'ın sistemde Turgay inadından vazgeçmesi gerekiyor o zaman Bursa taraftarınında istediği daha akıcı futbola bir adım daha yaklaşırlar. Orta sıra ve küme düşme adayı takımların genel stratejisi ise yine allah ne verdiyse rakibe dalıp 5-6 kişi ile kendi ceza yayı içinde Çanakkale geçilmez savunması yapıp sonra ilerdeki pırpır santrafora topu bir şekilde yollayıp ondan bir şeyler yaratması üzerine kurulu. Bu iki farklı stratejide de işin içine farklı şeyler koymayı deneyen farklılık yaratamaya çalışan tek bir hocada yok ne yazıkki. Ülke genelinde dört büyükler bir yana Gaziantepspor, Bursaspor, Gençlerbirliği ve belki biraz bu sezon sistemi üstünde değişiklik yapan Eskişehirspor dışında ortaya farklı bir sistem koymaya çalışan takım olduğua inanmıyorum. Bir tek Kayserispor bu iki stratejiye bağlı olmasına rağmen fark yaratıyor çünkü bu sisteme uygun bir kadro yapısı var. Hatta bence Kayseri'nin elindeki malzeme çok daha pozitif bir futbol ile sağlam bir defans anlayışını bir potada eritebilir. Bu noktada Tolunay Kafkas'ın önünde bence büyük bir sınav var. Ya ülkenin farklı ve kendi marka değeri olan hocalarından biri olacak yada bu ülkenin devri daim hocalarından biri olacak.
-İşin basın kısmına gelirsek hafta sonu oynayan maçlarda Diyarbakırspor'un ve Kayserispor'un hiçte tatlı olarak adlandırılamayacak sert futbolları ile sonuç almalarını överken olayı saçmalama boyutuna getirip işte total futbol budur diyenler oldukça bu ülkede ne adam gibi bir seyirci olur nede marka değeri.
-Hakemler açısı ise bence biraz daha hassasiyetle yaklaşılması gereken bir durum. Şu anda görev olan hakemlerin önemli bir kısmının maç dinamikleri içinde tarafsız kalamadıklarını düşünüyorum. Ama bu durum kendilerine güven aşılayan bir MHK ve federasyonla aşılabilir. Asıl sorun ligdeki sertlik ve sertliği cezalandırma kriterlerinin istikrarlı ve insaflı bir hale getirilmesi. Daha önce anlattığım Anadolu takımları stratejilerinin ülkemizde bu kadar uygulanmasındaki ilk neden hakemlerin toptan ziyade rakibe sertliğe aşırı müsamaha göstermeleri. Sürekli EPL'deki mücadele burda yok derken işin mücadele ile kasti hareket farkını ayırma kısmının es geçilmesi sonucunda ortaya futboldan ziyade kasap havası tadında bir şey çıkıyor.
Maçtan çok alakasız ve genel bir yorum oldu ama sanırım gündemde olan bitenler ve bu maç genelinde bunlara değinilmesi fena olmayacak gibi. En azından buralarda başlayacak bir kıpırdanma asıl bu konuların konuşulması gereken platformlarda konuşulmasına sebep olabilir.
Batı'ya şiddetli itirazlarım var, doğu'nun hikmetinden vb'den dem vuruyorum. umut doğu'da diyorum. batı sömürgeci, ırkçı... klasik müzikle bozlak arasında hiyerarşi yok diyorum (c. l-strauss'u anmış olalım). ama bu memleketin kahir ekseriyet insanı vatanından soğutuyor. ulan italya, almanya, isviçre ne şahane memleketler, insanları ne pozitif, ne sağlıklı, mutlu vs diyorum. kendi ülkene dönüyorsun her taraf kırık dökük, pislik içinde. düşünemeyen, düşünmeyi bilmeyen bir medya, siyasetçi, akdemisyen topluluğu. işte bu yüzden tuttu, herkes sevdi "yalnız ama güzel ülkem" lafını, ama kimse üzerine düşünmedi... insan gitmek istiyor buralardan.
sen orada yaşayan biri olarak bu konular üzerine ne düşünüyorsun merak ediyorum...
Türkler keyif almaz keyif verir :) Türkler keyif almaktan değil, acı çekmekten hoşlanır. Türkler keyif almaktansa, keyifsizliği aramayı tercih eder... diye gider...
Sevgili Borges
Öncelikle sizi tebrik ederim. Uzun zamandır blog'unuzu ilgiyle takip ediyorum. İlk defa yorum yazıyorum bir blog'a oda sizin blog'unuza oldu:
Toplumsal bir konuya çok güzel yalın ve oldukça başarılı bir şekilde değinmişsiniz. Blog'unuzda işlediğiniz fikirleride genel olarak beğeniyorum. Sizi yeniden tebrik ederim.
Sanırım futbol dünyada ve Türkiye'de bir yeni bir boyuta doğru kabuk değiştiriyor. İletişimin hızlanması, internet kullanımı , endüstriyel dinamıklerin futbolun içine girmesi derken futbol sadece sportif bir mücadelenin cok ötesine geçti. Hoş zaten yıllardır böyleydi belki ama şimdi birde inanılmaz bir ekonomik büyüklük eklendi.
Yazarken kolay geliyor ama Türk Futboluna milyar dolara yakın bir para akmaya başladı.Bu paranın geri dönüşümünün sağlanması ancak genel olarak toplam kalitenin artmasıyla mümkün olur.
Bahsettiğiniz sıkıntıları bu oluşan futbol sistemimiz bir şekilde giderecek yollar bulamazsa çöker ve iflas eder.
Sadece bu maça özel değil 4-3 bitmiş bir maç için bile olumsuz eleştrilerin çok olduğu, insanların bir şekilde mutsuz olmaya itildiği bir sistemde siz Futbolu nasıl daha fazla kişiye daha fazla fiyata pazarlayacaksınız? Kendi sattığı malı kötüleyen başka bir pazarlamacı var mı anlamıyorum gerçekten .
Özetle eğer bu milyar dolarlara dayanan futbol sistemi zamanla , kötü başkan, kötü futbolcu, kötü yorumcu , kötü hakem, kötü tesis gibi olguları dışına itmezse çöker gibi geliyor.
Elenmeye uzuldugum kadar, Emre Colak'a da sevindim. Cok guzel olacak bu cocuk cok...
arada bi uzaklasmak gerekir..madem yorgunsun madem bıkkınlık geldi..hazır almanyada karlar altındayken keyfini sür be hocam..bak ne guzel muzik..dinlenmeye baslamak için sebeb..hayatını değiştirenlere,hayatına yeni girenlere fırsatlar yarat..mutfaga gir...kendine meydan okuyacak baska bi alan bul..
Cartmantr: Degindigin konulara deginirsem bitimsiz bir tartismayi baslatmis oluruz. Mesele nedir biliyor musun ? Futbolun birbirleri ile bagdasmayan iki unsuru var: Taraftarlik, aidiyet duygusu ve futbolun kendisi. Cakisirlar ama özünde birbirlerine ilismeyebilirler de. Ben derim ki bu futbol kisminin biraz daha sevindirilmesi gerekir.. Yorumlarin hepsini okudum ama meselemin özü budur.
Murat: bati'ya benim de itirazim cok fazla. Her anlamsizligin ya da kötü kosullarin oldugu yerde tamamen bunlardan kaynakli hosluklar da mevcut. BIrbirlerini icerirler, biribrlerinin yaraticisi konumundadirlar. Her gün yasam derdindesindir ama baska acidan hayatin bir maceradir gibi.. Dolayisla bahsettigin degerler ya da yargilar dogrudur ama yasam icin bazen digerine de ihtiyac duyar insan. Dolayisla hangisi seni yasanmaz kiliyorsa ondan kacacaksin ki bu bazen bazi bazen de dogu olur.
Yalniz su kesin ki Türkiye'dekiler olmadan gördüm ki yasayabiliyorum zor olsa da.. Ama su alti yillik deneyim sonrasi bir daha ülkede yasayabilir miyim kolay bir sekilde ? Zor gibi. Hangisinin seni yasanmaz kildigi tamamen de sana baglidir haliyle bir genelleme yapilamsi cok dogru degil gibi.
Sade: Futbolun kendisi sevdirilmedi abi, sürekli rekabet pompalandi, sürekli taraftarlik duygusuna oynanildi. Haliyle bugün varolan futbol üzerine sevgi duyabilecek insan cok azdir ama GAlatasaraylilik fenerbahcelilik cok baskadir. Ülkenin liginin futbolunun degeri belki bir milyon eurodur ama bundan da öte ürünü degerli kilan diger unsur, taraftarlilik, aidyiyet aradfaki 320 milyonu size getiren unsurdur. Futbol degil biraz da kanli rekabet üst seviyededir ve bu ya sevilirsin ya aci cekersine gider, oysa ikisi olmadan eglenceli de olabilir futbol...
Eranio: Tesekkürler, cok da güzel yorumlamissiniz her seyi.
Elde iki tane var dedik diger yorumlari da göz önünde bulundurarak. Simdi biraz ürünün her yere yayilmasi, her yerde esit sekilde sevilmesi saglanmasi gerekiyor. Misal Diyarbakir-Antep macini seyretmek istecek derecede futbol sevgisi yaratmaliyiz insanlarda. Bu taraftarliktan uzak futbol üzerine kurulmus bir sevgidir ve eksik olan budur.. Bunu basarabilirsek ancak..
Mehmet Celik: Umarim bu kosullarda ayakta kalabilecek bir karakteri vardir Colak'in.. beni de heyecanlandiriyor.
Melusina: Futboldan degil ama su taarftarlik geyiklerinden biraz uzaklasmam gerekiyor, baska baska yerlerde saf futbol olan konulari islenilmesi.. yoksa bugüne kadar uzaklastigimda geldigim yerdi futbol benim.. öyle de devam etsin diyorum.
Başarıyorsun Borges.Yazmayı da, empati kurmayı da.
Bende maçı büyük keyifle izledim.Zaman zaman harika hareketler izledim en azından.Okay Karacan anlatımı benim hoşuma gitmişti ayrıca.Aslında uzun zamandır ilk kez bir spiker bizim için olumlu anlatım yoluna gitmiştir. Maçı güzelleştirmiştir bence anlatım tarzıyla.
Not: Müzik konusuna bende katılıyorum.Güzel seçim.
Yorum Gönder