28 Temmuz 2010

Haldun Üstünel Yöneticiligi.!



Ben 10 Mayis 2009'da yazmisim. Demirkol nedeniyle blogun belki de en cok okunan yazisidir. O zamanlar ne Lincoln-Üstünel olayini biliyordum ne de diger absürdlükleri. Yine de yazdim bunlari..

"Welt Gazetesi gecenlerde Türkiye'de calismis teknik adamlarin yasadigi garip olaylara el atmisti.. Bursaspor'da calisan alman abi anlatiyor: Yönetimde bulunan her adamin transfer ettirdigi bir oyuncu vardi ve hepsi tek tek gelip o oyuncunun oynatilmasi icin baski yapiyordu bana.. Ben de caresiz hepsini oynatiyordum ki oynatmadigim zaman bu baski sonucu eller silahlara bile gidiyordu diyor.. Galatasaraydaki durum da bundan farksiz.."

Ve söyle seyler de o zaman yazildi.

"Skibbe'yi alan zihniyet bilincli bir atilimi gerceklestirecek olsaydi bu seneyi cöpe atar ve sene icerisinde oynanan futboldan gelecege dogru kendisine yön cizerdi. Daha ücüncü macta bitirdiler Skibbe'nin isini.."

ve daha söyle seyler.

"Takimdaki gruplasmanin nedeni Bülent Korkmaz degildir.. Yönetimdir."

15 aydir Galatasarayin asli sorununun sizin "futbol subesi baskanligi" dediginiz benim siklikla buradaki anlayistan kaynakli "sportif direktör" olarak cevirdigim kurumun basiretsizliginden kaynaklandigini ve bu yüzden basariya uzak bir Galatasaray oldugunun üzerinde durdum.

Rahmetli Berger'in Bursaspor'da yasadiklarinin benzerini yasamis Galatasaray. O gün olan-bitenden habersiz bir sekilde ben bu olaylar yasanmiscasina yazdim,durdum. Aylar sonra Lincoln röportaji ile kimi detaylar gün isigina cikti. O röportaj da aylar sonra dile getirildi. Ya dile getirilemeyenler ?

En bastan baslayalim. Nasil yönetildi Galatasaray ?

Kariyerinden ve tavrindan dolayi basin nezdinde ve dolayisla oyuncularin gözünde otoritesi sarsilmis bir teknik direktör olan Skibbe'nin kendisinden habersiz ve fakat basina haber verilerek yardimcilari görevinden yönetim tarafindan alindi. Futbol subesinin bir kararidir.

Gerizekali bir yönetim bicimi benim icin budur. Su zihniyetin Galatasarayi ücüncü-besinci yapmasi bile aslinda basaridir.

Bir futbol subesi sorumlulugu ola ki teknik adaminin yardimcilarindan memnun degilse dahi teknik adamin otoritesinin her seyin önünde olmasi gerekliligi bilinci ile bu hamleyi dogru bir sekilde teknik adam ile konusup kendi arasinda cözmesi gerekir iken ipleri tamamen oyuncularin/basinin eline verip takimin basinda bulunan teknik adami caresiz, gücsüz ve etkisiz hale getiriyor.

Bariz bir yönetememezlik örnegidir bu.

Yardimcilar alinmasi gerekebilir, degisitirilmesinin dogru olacagini düsünmüs olabilir ama bunun tarzi yöneticilikten bihaber mantigin en güzel resmiydi. Galatasaray benim sorumlulugum altinda olan profesyonel bir sirket olsa o an icerisinde varolan yönetimi tasfiye ederdim. Yapilan eylemin icerigi degil yapilis tarzi ile takima verdigi zarari göremeyen, teknik adamin otoritesinin takim icin önemini kavrayamamis insanlarin varligidir asli sorun.

Sonra diyoruz ki futboldan gelenler yönetsin, isadamlari denetim kurulu olarak Almanyada oldugu gibi disarida kalsin. Bundesliga 15 yil önce birakti bu yönetim tarzini ve biz hala daha neyin ne oldugunu, nasil zarar verecegini algilayamayan isadamlarinin ise burnunu sokmasi sonrasi gerzekliklerine katlaniyoruz. Oysa UEFA kupasinin sirri, Faruk Süren'in her seyi 14 yil bu camiada top oynamis Fatih Terim'e birakmasi sonucu gelmistir. En kötü futbolcu yöneticisi en iyi isadamindan iyidir. Bu böyle biline..

Allofs,Hoeness,Nerlinger, Zorc,Bobic keyfinden sportif direktör olarak atanmiyorlar.. Hamburg daha yeni emekli ettigi oyuncusunu hemen buraya atadi. Neden acaba ? Stuttgart eski oyuncusunu daha dün yine sportif direktör olarak atadi, neden ?

Devam edelim.

Skibbe'nin Galatasarayi Ali Sami Yen'de Kocaelispor ile oynuyor. Sans bu ya; Takim oynuyor ve fakat belki de Skibbe'nin Galatasarayin basinda iken en buyuk kusuru olan defansindan dolayi garip goller yiyor ve 3-2 geride.. Bir penalti. Herkes, seyreden herkes biliyor ki o penalti girse maci alacak Galatasaray.. Cunku öyle oynuyor.. Baros kaciriyor ve dönüsünde yenilen golün üzüntüsü bir gol daha getirip 5-2 gibi bir skora ulasiyor rakip takim.. O mac icerisinde oynanilan futbol her seye ragmen atesli, keyiflidir ve fakat bu Skibbe'nin sonu oluyor.

Teknik adami kovmasi gereken eski futbolcu ise oradaki istahi görüp sabredebilir ve fakat yöneticisi ise isin tamamen "5" kismina takilip kalip rezillik olarak algilayip hamle yapar. Bu isadami-eski futbolcu farkidir. Hoeness, son bes hafta kala Sampiyonlar Ligine katilamayacagi korkusunu duyup Klinsmann'i "yeterli taktik antrenmani veremedigi" icin kovar iken kötü de skorlar alsa Van Gaal'in calismasini görebilecek yetkinlikte oldugu icin kalmasi yönünde ilk kriz aninda karar verebilmistir. Bunlar isadaminin kotarabilecegi isler degildir. Skora bakarlar, basin önünde rezaleti ölcerler, baska bir sey yapamaz.!

Futbol, sözlesme karsiligi futboldan gelen insanalr tarafindan yönetilmelidir.!(x 2586)

Bülent Korkmaz geliyor.. Muhtemelen ona edilen küfür sonucu cikardigi olaya bakarsak (tahmin) Haldun Üstünel'in muhtesem fikri oluyor bu. Takim henüz daha Skibbe'nin takimidir ve Bordeaux sonrasi Hamburg maci belki de bugünü anlamak icin bakilmasi gereken tek yerdir.

O takimin asist krali, oynadigi zaman mutlak suretle size galibiyeti getiren adami Lincoln. Öyle veya böyle Lincoln ile beraber Avrupada üstelik yillar sonra ve hatta daha cok deplasmanlarda cosmus bir Galatasaray var.. Nonda'ya gözü kapali asisti yaptiktan kisa süre sonra kirmizi kart sonrasi cikarilan Lincoln, oynama arzusu nedeniyle teknik adamina cikisiyor..

Büyük yönetici, aldigi kararlarla Galatasarayi kupalardan kupalara götürmüs Haldun Üstünel soyunma odasina iniyor. Adnan Sezgin'in "Olur böyle takma kafana" söylemleri ile yatistirmaya calistigi Lincoln'ün üzerine gidiyor ve öyle bir saldiri gerceklesiyor ki Lincoln oynadigi klubun yöneticisini FIFA'ya sikayet etmek istiyor ve fakat tek bir oyuncu buna sahit olmuyor.

Bir oyuncuyu(Lincoln) yönetici tartakliyor, arkadaslari bu olayi alkisliyor, teknik adami kadro disi birakiyor ve Haldun Üstünel, Galatasaray'in degerlerini koruyan isim olarak yine taraftarlarin aslani.

Bakin.. Lincoln'ü o an icin dövüp ülkesine gönderirseniz kötü de olsa bir yöneticilik yapmis olursunuz ve en azindan oradan Bülent Korkmaz'i Skibbe'nin aksine güclü cikarip daha basarili olmasini saglarsiniz.. Insani acidan sizi elestiririm ama yöneticilik babinda sözüm olmazdi.

Ve fakat arkadasim Galatasaray Lincoln'suz ciktigi Eskisehir macinda Ali Sami Yen Stadinda on kisi kalmis rakip karisinda 1-0 eleniyor. Aslen keyifsiz, istahsiz, ataksiz futbol burada basliyor.

Simdi kendinizi Lincoln'ün yerine koyun. Seni dövüyorlar, buna kimse sahit olmuyor ve sensiz Eskisehirspor macina cikip kahraman olmak istiyorlar ve fakat olamiyorlar. Ne x ne y kurtarabiliyor takimi.. Akabinde yine yedek ve yine beraberlik.. Sonrasinda Hamburg macinda "gel bizi kurtar" diyorlar..

O macta coklarinin dedigi bilincli bir sekilde oynamadigidir. Galatasaray yenildi. Oynasa "Dövdüm adam ettim" diyecek zihniyet tribünde.. Neden oynasin ? Neden dövdügün ve seni mahkemeye vermeyi düsündügün bir adam senin icin oynasin ? Adam futbolu birakiyordu az daha..

Alti yildir burada takir takir oynuyordu da sana gelince neden tuhaf oluyor ?

Bu nasil yöneticiliktir ?

Oyuncu transfer ediyormus.(Baska da tek bir iyi eylemi yok, oyuncu transferi... )Iyi tamam da sen takimin Sampiyonlugunu,UEFA kupasini caliyorsun. Sampiyionlar Ligini calip milyonlarca euro zarara sokuyorsun. Oynatip satabilecegin adami oynatmayip satamiyorsun uzunca bir süre..

O dönem öyle puanlar kaybetti ki rakipler, Galatasaray en kötü Sampiyonlar Ligine girerdi ve Bremeni de eleyip finale kalirdi UEFA kupasinda. Haldun Üstünel'in muhtesem yöneticiligi nedeniyle bu olmamistir. Eskisehir maglubiyeti, düsen Hacettepe'yi yenememe v.s..

Su ayrintiya dikkat etmek gerekir. Adnan Sezgin'in oyuncunun sirtini sivazladigi ortama dalip kesip bicen bir adamdir. Yaptigi eylemin disinda Adnan Sezgin ile olan bir meselesi mevcut. Bu ikibasliligin oldugu yerde ilk satira dönün.. Her teknik adamin bir oyuncusunun oldugu yer. Nonda-Lincoln Sezgin transferidir zira..

Adnan Polat cokca zaman karar alici konumunda olmadi, cevresindekileri dinledi ve bu yüzden Galatasaray'in tuhaf ve birbirleri ile celiskili olan tavirlari vardi. Arda Turan "ben íkinci kaptan olmam" diye seyircileri gaza getire dursun, oyuncuya karsi bir cikis yapiliyor. Florya'nin 5 kapisi var diye.. Bu cikistan cok degil bes ay sonra "Metin Oktay, 10 numara, senin etrafinda takim kuracagiz".

Anlayan beri gelsin..

Mesele su ki herhangi birisini tavir olarak al, bir yere kadar dogrudur hepsi. Ve fakat her ikisini birden alti ay icerisinde aliyorsan cok ciddi bir cekisme, sorun, kriz vardir orada. Ortaya cikmiyor.

Diyorlar ki: Sadece transfer konusunda yetkili olarak kalsa olmaz miydi ?

Bu güce sahip olmus bir insan bu sekilde kalabilir mi yahu, mümkün mü ?

Her seyin disinda önce sunu dedim: Birisi gitsin bu takimdan, kim oldugu "Birisi gittikten" sonra tartisilabilir ama dogru olan bu iki isimden birisinin yöneticilik vasfinin olmamasidir. Burasi profesyonel bir kurum olmadigindan dolayi yönetici olarak bir digeri kaldigi ölcüde oyuncular, sunlar, bunlar takimin basini agritacaktir. Görev yetkileri alindigi ölcüde daha da beter kuyu kazilacaktir arkadan..

Pek cogunuz ve hatta yüzde doksandokuzunuz keske Haldun Üstünel kalsa da Sezgin gitseydi diyeceksiniz.

Ben derim ki: Sezgin bir kere sazi eline aldi, Galatasaray Sampiyon oldu. Üstünel sazi alip neler yaptigi ortadadir. Her eylemi taraftara yönelik ve fakat dogru degildir.

Benim dilegim:

Ne Adnan Sezgin ne Haldun Üstünel.. ikisi birden olabilecek en kötüsü.!

Stuttgart nasil eski futbolcusu Bobic'i getiriyorsa bugün ayni sekilde Galatasarayi da bu klubün icerisinden gelme bir futbolcu yönetsin. Belki o bir oyuncunun önemini, bir teknik adamin otoritesinin takim icin ne demek oldugunu ve dahasi bu gibi sayisiz problem karsisinda onlarca yillik oyunculugu sonucunda elde ettigi tecrübesi sonrasi kendiliginden dogru karari verecektir.

En kötü futbolcu yönetimi en iyi isadamindan her zaman iyidir.!

Almanyada delegeler "denetim kurulu"nu secerler. Yaklasik 11 kisi. Bu insanlar -Polat ve ekibi diye düsünün- futbolu ve sirketi yönetecek olan insanlari sözlesme karsiligi takimin basina getirirler. Profesyoneller yönetir, isadamlari degil.! Futbol subesinin profesyonelleri de her zaman eski futbolculardir. Bu sisteme gecilmesi en büyük dilegim..!

Futbolu futboldan gelme insanlar yönetsin, isadamlari degil.! Bir kez Terim o sekilde sazi eline alinca UEFA kupasi gelmistir baska türlü mümkün degil..

Simdi bu düsünce bicimi tepki cekecektir. Cunku taraftar üc önemli ismi getireni baskan yapiyor, yöneticiyi de Allah.. Burada kimseyi elestirmiyorum ama gelinecek yol yukarida cizdigim tablodur. Ama bugün ama yarin bu is profesyonellere kalacaktir sonunda..

Ve Haldun Üstünel transfer konusu disinda kötü bir yöneticiydi.

27 yorum:

Pan Monroe dedi ki...

ben sorunun tepeden, yani Adnan Polat'tan başladığını, o varlığını bu şekilde sürdürdüğü müddetçe de hiçbirşeyin düzelmeyeceğini düşünüyorum.

Hayatımda en sinirlendiğim adam Lincoln olmuştu galatasarayda. O Hamburg maçından sonra "N'olursa olsun bari bizim için oynasaydın şerefsiz" diye az küfür etmedim. Biz sadece iki maç oynatılmadı diye tavır aldı zannediyorduk. Şu Üstünel olayını öğrenmesek, hala da öfkem geçmeyecekti, ki kimbilir daha neler neler var. Adnan Polat bu kadar konuşmaya ve başkandan çok plak şirketi sahibi gibi gezmeye devam ettikçe daha da batıyoruz. Böyle bir ortamda, çocukluk kahramanım Tugay Kerimoğlu bahsettiğin göreve gelse, ondan bile nefret ettirir hale getirir bunlar bizi.

Anıl Koç dedi ki...

Öncelikle yazı çok iyi teşekkürler.Kulübün içerisinden gelme bir futbolcuyu yönetici olarak göreve getirebilcek Galatasaray'ı göremiyorum ben.Nedenini ise Galatasaray'da böyle vasıfları yerine getirebilecek yada ona güvenilebilecek bir Bülent,Hakan,...'ın takımdan nasıl,ne şartlarda gönderildiğini,ayrıldığını biliyoruz.Ben şayet bu isimlerin yerinde olsam böyle bir teklif gelse dahi kabul etmezdim.Bugün görüyoruz Guti'ye Real Madrid tarafından verilen değeri ve takımdan ayrılış anını...

Batu dedi ki...

Skibbe, Lincoln ve Haldun Üstünel hakkında söylediğin her şeye katılıyorum, Skibbe çok kolay harcandı bana göre. Üstünel'in sadece transferden sorumlu olması belki profesyonel olarak mümkün, ama şu durumda dediğin gibi kesinlikle olmaz, daha fazlasını ister. Bu mevkiide eski bir futbolcunun görev alması fikri mantıken doğru, mesela kim yapabilir şu anda böyle bir görev Galatasaray'da? Sonuçta eski futbolcu etiketi yetmez, kalifiye olması da gerekiyor.

Borges dedi ki...

Anlamadigim bir de su var:

Dünyanin en iyi teknik adamlarindan birisi getiriliyor, herkesin alkislayarak kariyeri belli yildizlar geliyor, yerlilerin hemen hepsi milli oyuncular ve ücüncülüge bile sevinecek durumda bir basarisizlik söz konusu.

Arda yildiz, polat baskan, üstünel allah da kim suclu arkadasim bunlar yasaniyor ? Birileri bir yerde hata yapmis olmasi gerekiyor. Birileri konustukca anlayacagiz ama konusmadan da benim gibi teknik adamlari,oyunculari buradan izleyip orada görmek de sonuc cikarmak icin yeterlidir.

Sonrasinda kim gelsin ? Futbol oynamis bir insan gelsin. Onlar bilir pek cok doguruyu, onlar verimli kilar teknik adami, onlar bu medyanin bu yönetimin bu kararlarin futbiolcuya etkisini görebilir..

isadami dedin mi sansa kalmis isimiz. iyi cikar kötü cikar ama en iyisi en kötü futbolcu eskidinden iyi degildir.

Alper Öcal dedi ki...

Bizde de var böyle.

Pırasa gibi doğruyo yıllardır. Baktı sıra kendine geldi, futbolu futbol bilen birine emanet etti.

Göreceğiz neler olacak ?

Ama gerçek şu ki tek sorun yönetici ayılıkları da değil. Lincoln ve Skibbe'nin doğalarının da payı var.

Amiyane olacak ama çok büyük bir futbol figürü değillerse böyle sünepe karakterler Türkiye'de tutunamıyor. Rijkaard'ı da şu ana kadar kurtaran bu uluslararası popülaritesi. Yoksa onun da kriz anlarında nasıl sersemleşip pasifize olduğu malum.

Borges dedi ki...

Alper Öcal: Lincoln gitti, Skibbe gitti dhaa iyileri ya da kötüleri geldi, mesele ya da beni ifrit eden zihniyet.

Adam teknik direktör otoritesinin takimin basarisindaki öneminden bihaber.

Üzerine cullandigi oyuncudan medet umacak kadar dünyadan bihaber.

Yardimcilarini teknik adamdan habersiz basin yoluyla görevden alarak nelerin dogacagini göremeyen insanlar.

Zihniyet futbolun basarisi icin önemli olan detaylari görebilecek konumda degil.

Lincoln "bence" oynardi,Skibbe'nin isi sampiyonluga ve basariya bagliydi. Biraz da sansi da yaver gitmedi diyelim. Bunlar takimi yönetecek kötü de olsa bir "abi" eksikliginden doguyor.

Daha önce de yazdim. Skibbe-Rijkaard dedigin adamlarin geldigi klupler bizim aksimize kendi icerisinde cok iyi yönetilen, futbol felsefesi olan takimlar. Onlara sadece takimin teknik direktörlügü kaliyordu, Barca'da, Leverkusen'de. Burada cok baska..

Lincoln'un yasadigi travmaya baksana: Adam futbol oynamak istemiyordu, Frankfurt transfer edecegi zaman Skibbe aciklamasidir. Üstelik zar zor birileri konusturunca FIFALik olayi aciga cikariyor, bir de söylemediklerini düsünelim..

Bunlar önemsiz, önemli olan zihniyetin degismesi ve yönetimin futbolculara gecmesidir.

Aykut Kocaman'i ben sadece bu yüzden destekliyorum. Basarili olursa cok büyük devrim yaratacaktir..

sicko dedi ki...

Yazdıkların gerçekten doğru ve mantıklı şeyler. Fakat şu futbolu futbolcular yönetsin olayı Türkiye koşullarında gerçekleşecek bir durum değil bence.

Senin anlattığına göre Hoeness Klinsman'ı görevden alan kişi sportif direktör olarak. Fakat Fenerbahçe'de Daum'u gönderen Aziz Yıldırım, sportif direktör Aykut Kocaman değil. Sportif Direktör teknik direktörü seçen değil, teknik direktör olacak olan mantığıyla hareket edilir bizim ülkemizde. Yani yetkilerin tümü Almanya örneğindeki gibi Sportif Direktöre bırakılmazdı.

Bırakılacağı günler gelir umarım fakat o durumda da seçilecek ismin karakter anlamda önemi ortaya çıkıyor nitekim Terim, Şükür gibi admlar teknik direktöre destek olmaktan çok altını oyarlar.

efe dedi ki...

Tamam eski futbolcu gelsin idare etsin ama kim yapacak bunu? Hakan tayfa her hafta anasına dövüyorlar kulubün. Ergün, Bülent, Suat.. Teknik direktörlük kariyerleri ortada, sportif direktörlüğü de kaldiramayacak duzeydeler. Tugay 10 yıldır bu takımdan ayrı. Yeni yeni alışıyor. Bence geriye tek bir isim kalıyor: George Hagi. Prfsynel anlamda Avrupa standartlarında bu işin altından anca Hagi kalkar. Kredisi de bol olur, taraftar bı kere kırdı kendisini ikincisi olmayacaktır. Gelsin bu takımın başına. İstedigi teknik adamı, futbolcuyu getirsin. Kimsenin gıkı çıkmaz. Ben bu göreve Hagi'den baskasını uygun görmüyorum.

Koray Özdemir dedi ki...

Skibbe aslında tam bir proje adamı. Bir iki yıl bütün yetkiler ona verilseydi başarılı olurdu diye düşünüyorum ben. Rijkaard için de aynı şey geçerli. İkinci yıl da şampiyon olmazsa başarısız ilan edilecek. Osya aslolan futbol projeleri, planları, programları olmalı.

Bir de o "eski takım oyuncusu" bence Hagi'dir. Onun kadar zeki, egosu suyun altında, futbol görüşü yüksek bir adam daha gelmedi Galatasaray'a, Kerimoğlu'ndan önce odur benim adayım. Şu takımın da gördüğü en Galatasaraylı adamlardan biridir ayrıca. Keşke geri dönse sportif direktör olarak...

Marat dedi ki...

Adnan Sezgin in ne kadar başarılı olduğu da ayrı bir soru işareti benim için.

Adnan Sezgin

Yıllar önce Rahmetli Özhan Canaydın başkan iken gs nin resmi sitesindeki biyografinin son cümlesinde şöyle yazıyordu..Şirketini profesyonellere devretti ve tüm mesaisini GS ye ayırdı..

O zaman demiştim keşke GS yi de profesyonellere bıraksa. Ama o profesyonel Adnan Sezgin midir bunu tartışırım.

Skibbe'ye yapılanlar, Geretsler,Feldkamplar,çeşitli oyuncular konusunda sportif a.ş genel md olarak bu adamın hiç mi suçu yok. Hadi diyelim daha üst düzey olan Haldun Üstünel onu ezdi. Demez mi ki ben bu şartlarda çalışmam.

lions dedi ki...

haldun üstünel zannedildiği kadar masum değil Osman Tanburacının son yazılarından birinde sanırım gs ya nekadar zarar verdiğini, içierden haberleri vatan gazetesi aracılığı ile nasıl medyaya servis ettiğini anlatıyor. Haldun üstünel büyük zarar vermniştir gs ya . Ama benim çok sevdiğim Adnan Polat ta yanlış yönetim anlayışı içinde . Haldunu pat diye silmek istemedi bu yüzden böyle ağırdan aldı diye düşünüyorum. Bundan sonraki hamleleri daha iyi oalcak goreceksiniz. Haldun büyük bir tümor du gs da. Cok hayırlı bir karar herkes bunu yakına anlayacak.

Koray Özdemir dedi ki...

Bir de olaya teknik açıdan bakmak lazım. Bugün bizim en çok konuştuğumuz şey Galatasaray ortasahasının, bilhassa ortasahanın yerli rotasyonunun zayıf olduğu konusu. Haldun Üstünel'in tam yetkili olduğu dönemlerde kulübe kazandırılan yerliler: Ufuk Ceylan, Mustafa Sarp, Serkan Kurtuluş, Gökhan Zan. İki yılda yalnızca 4 isim. Ayrıca bu iki yılda orta sahaya alınan tek yabancı oyuncu da Elano.

Sezgin'in tam yetkili olduğu zamanda alınan yerli oyuncularsa Mehmet Topal, Servet, Halan Balta, Emre Güngör, o zamanlar iyi bir yatırım sayılacak Barış Özbek. Bu transfer dönemine de 5 yeni yerliyle girdi Sezgin. Haldun Üstünel'se ortasahayı çok boşladı ki, iki yıldır oraya neredeyse hiç yatırım yapılmıyor. Sezgin bence transfer, planlama, programlama konusunda daha gerçekçi. Yine de ikisinin yerine Hagi'nin sportif direktör olmasını yeğlerim.

Anıl dedi ki...

Borges daha önce de değinmişti buna ve içinden geçenleri şöyle dile getirmişti: "Taraftar mantığıyla yöneticilik yapılmaz!" Benim çok hoşuma gitmişti bu düşünce. Bugün yukarıda okuduklarımız ile bunun ne denli doğru olduğunu anlamak mümkün. Yine de olayların bu noktaya gelmesinde taraftarın da büyük suçu var. Bizim için en ufak iş yapan adamı omuzlara alıyoruz. Sonrasında o koşulsuz desteği arkasında hisseden kişi kazanmış olduğu dokunulmazlık hissiyle birlikte istediği her şeyi yapabileceğine inanıyor. Galatasaray futbol takımı son iki sezondur bir kreşten farksız. Eskiden Galatasaray'ı rakiplerinden üstün tutan en büyük özellik arkadaşlığın ve takım ruhunun zirvede oluşuydu. Şimdi kim iddia edebilir bunun aynı şekilde seyrettiğini?

Taraftar her zaman bir suçlu bulur. Yalnız hiçbir zaman aynayı kendi yüzüne tutmaz. Transfer karşılamak için havalimanı basan, tek bir isim için besteler yapan taraftar da içinde bulunduğumuz başarısızlıkta pay sahibidir.

Yazı için ise zaten diyecek pek bir şey yok. Ne düşündüysem onu yazmış Borges. Eline sağlık.

Plaseyi Hanri Gibi Vuruyorum dedi ki...

Adnan Sezgin'i beğenmem ama yüzde yüz eminim ki Haldun Üstünel'den daha iyi futbol takımını yönetecektir.

Haldun Üstünel, benim de sevdiğim, en azından taraftarın, Galatasaray'ın üzerindeki ölü toprağı atacak, özgüven sağlayacak isimleri, güzel maliyetlerle Galatasaray'a getirdi. Heinz'lar, Carrusca'lar, Inamoto'lar yerine Keita'lar, Baros'lar, Kewell'lar geldi. Bu müthiş bir özgüvendir taraftar için.

Fakat..

Hamburg maçında, soyunma odasında yaşanan olay Haldun Üstünel'in kesinlikle Florya'dan uzak tutulması gerektiğinin apaçık göstergesidir. Adnan Sezgin eğer orada sevmediğim Lincoln'ü teselli ederken, Haldun Üstünel üstüne yürüyorsa; Adnan Sezgin eldekiler içinde en iyisidir bu görevi yapabilecek. Arda'yla olan atışmalarını da unutmamak gerekir Haldun Üstünel'in.

Haldun Üstünel'i severim. Çünkü bana özgüven sağlayan bir takımı yaratmıştır. Fakat istifa etmesine üzülmem. Çünkü o takımı örseleyen isimlerden biridir.

Bana göre bu işi yapabilecek, futbolu yönetebilecek tek adam Fatih Terim. Fakat basın en ufak mağlubiyette Terim için sahaya insin muhabbeti yapacağı için o da olmaz. Hagi bana göre bir daha gelmez. Taraftar utanmalıdır bu yüzden.

Hakan vs. zaten gelmesin. Tugay, Suat, Taffarel denenebilir. Aslında Taffarel harika bir seçim olabilir.

Ama ne olursa olsun Adnan Sezgin'in bu sene yapacaklarını bir izlemek gerekir.

Eline sağlık Orhan abi. Her cümlen ayrı doğru.

berserk dedi ki...

son söyleyeceğimi en başta söylüyeyim:
bu yönetim "insan yönetimi"nde başarısız bir yönetim.

futbol takımının başarılı olması için insanların iyi yönetilmesi şart. başkan yardımcısından-alt yapı antrenörüne kadar.

ama galatasaray şirket olarak, ekonomik olarak, pazarlama açısından nispeten iyi yönetilmeye başlayınca "insan yönetimi" dışlandı, gereksiz görüldü. insanları robot gibi görüp parasını ver transfer et, antremanını yapsın maçı kazanır gibi düşünmeye başladı. bu hiç bir zaman işe yaramadı ki. ve yaramayacak da...

a.polat ilk başkan olduğu zaman son 6 hafta hocasız(cevat hoca ile) kazanılan şampiyonlukta takım olma adına çok güzel hamleler yapılmıştı. barbeküler, eski başkanların, eski futbolcuların stada davet edilmesi gibi.
ve 6 da 6 yapıp şampiyon olmuştuk.

sonra ibreler kaydı, parasını verip alalım şampiyon oluruz ekseninde düşünülmeye başlandı, yönetim ve de taraftar tarafında.

barca sistemi dendi 4-3-3 dendi, ama 4-3-3 sadece rakamlar topluluğudur. barca'nın nasıl takım olduğu hakkında hiç fikirleri yoktu. topla yapılan bir antreman vardı çember olup ilerliyolardı tüm futbolcular topu yere düşürmeden bi ileri bi geri oynuyolardı. youtube'da vardır bakabilirsiniz.


herneyse çok uzatmadan galatasaray'ın takım olamadığını görenler ve içeriyi iyi bilenler de bunu eleştiriyor bazısı. ama nedense sen de dahil borges hakan şükür' ü eleştirdiniz. yok galatasaray ın çıkarlarına karşıymış, içerisini karıştırıyormuş, yabancı futbolcu düşmanıymış v.s v.s.


kusura bakmayınız ama o adam galatasaray'ın nasıl başarılı olduğuna en yakından tanık olan adamlardan biri, nasıl başarısız olduğuna da iyi bir tanık. 12 sene bizle beraberdi, 8 lig şampiyonluğu yaşamış biri. (diğerlerini söylemiyorum, zira artık lig şampiyonluğuna hasret kaldık)
taraftar da çok konuşuyor, biz zamanında gol orucuna girdiğinde çok destekledik(sanki yuh çekmeliydi bunu yaptığında marifet de hakan a lütuf sunuldu değil mi? )

saniyen bu klübe HAKAN ŞÜKÜR ün sportif direktör olması gerektiğini onun çözebileceğini düşünüyorum. adnan polat ile kırgınlıkları olabilir ama hallolur söz konusu GALATASARAY olduğunda, görev verildiğinde koşa koşa GALATASARAY a geleceğinden eminim.

transferler, sistem filan da umrumda değil bu bütünlük sağlanamadığı taktirde.

Cana geldiğinde yeteri kadar sevindim zaten, Elano'nun da bizim takımda kalması gerektiğini düşünüyorum ama göndereceklerini de biliyorum. Baptista gelmiş, Jean Makoun gelmiş farketmiyor benim için.

Galatasaray takımı hedefe güdümlü büsbütün bir füze gibi olmadığında
hasbelkader kazanılmış başarılardan ya da galibiyetler topluluğu mu demeliyim? -den başka birşey beklemiyorum.

turnuva, sistem, şampiyonluk(winner) takımı olamadıktan sonra kazandıklarımız başarı değil daha az başarısızlık olur ancak. bunları başarmanın tek yolu takım olmak, bütün olmak.

bireylerle, birey topluluklarıyla maç kazanmak umrumda değil, başarının geleceğine dair zerre inancım da yok. GALATASARAY a dair umudum hiç bitmez, desteğim de bitmez; ama hayalperest olmaya gerek yok. GALATASARAY başka realite başka.

Ferhat dedi ki...

Rijkaard geldiği günden bu yana her türlü yazı ve videoyu arşivliyorum.Bunlar eğer bir gün Rijkaard'la çok önemli yerlere gelinirse "işte ben bunlara şahit oldum." cümlesini kurabileceğim kendi küçük kanıtlarım olacak(tı).Malesef olmadı gidişat günden güne daha beter olmaya başladı.Hem transfer hem insan yönetimi hem de basınla ilişkiler konusunda yönetim sınıfta kaldı.

Mart'taki seçimde ben bir taraftar olarak Polat yanlısıydım.Onca yanlışına rağmen Rijkaard'la devam etmek istediğini söylemişti.Sonra şirket birleşmesi gibi bir çok proje devam ettirilmeliydi.

Her neyse Polat hala devam ediyor.Yanlış yapmaya da devam ediyor.Ama nadir de olsa arada doğrular da yapıyor.Eğer basına haber sızdıran yöneticiyi bulup gönderirse muhtemelen bu yıl yaptığı en doğru şey olacak.

Bunun dışında Üstünel'in gidişi bence de iyi oldu.Ama bu çözüm olmayacaktır.O yoksa bile Rijkaard'ın işine karışacak bir sürü kodaman var.Bunun Helvacı'sı var Yalçındağ'ı var Sezgin'i var, Şardan'ı var.Yani futbolla profesyonel olarak ilgisi olmayıp her şeye maydanoz olacak çok isim var hala.Ama Üstünel bunlardan en tehlikelisiydi.İstediğinde futbolcu tartaklayabilecek istediğinde teknik adam kovdurabilecek kadar güçlüydü.Taraftarı da arkasına alabiliyordu.Ama çözüm bununla bitmez.Üstünel kadar olmasa da bir çok amatör hala işbaşında.Seninde dediğin gibi yerliler milli, yabancılar kalifiye ama ne hikmetse bir türlü olmuyor.Belki de sebep bu malzemeyle güzel birşeyler yapsın diye alınan ustaya her seferinde karışan bir sürü amatördür yalnızca.Veya istenen malzeme ile alınan arasında kalite farkı vardır.Bilemem ama yönetimde her kafadan ses çıktığı artık gün gibi ortada.

Çözüm profesyonel yöneticilerin işbaşı yapmasıdır.Bu bence UEFA 11'nin herhangibir yerlisiyle de olmaz.Çünkü bir çoğu kendi egosunu tatmin etmekten yönetiiliğe vakit ayıramaz.Bir çoğu futbolu yalnızca oynamış ama bunun ötesinde günün futbol trendini takip etmeyen adamlar.Bence de en iyi aday Hagi'dir.Hagi'nin futbol görüşü bir çok yerli alternatifin ötesinde çok daha geniş ve vizyonerdir.Ayrıca Hagi inatçıdır.Ona yanlış yapıldığında kendine verilen yetki ne kadar dar bile olsa tüm gücüyle doğru olanı söyler ve gerekirse yanlışlar karşısında çekinmeden istifa bile eder.Rijkaard'ı kollayan ve onun elini güçlendiren bir Hagi belki Houness etkisi yapar.Keşke bunu akıl edip Sezgin'i de tasfiye edip getirseler Comandante'yi.

Aslında şöyle bir Skibbe'den bu yana olan bitene bakınca hep geriye doğru bir gidiş var.Bunun düzelmeyeceğini de düşünmeye başlamıştım ta ki iki üç ay önce daha sportif aş ve futbol aş yönetimleri dağıtılırken benim de arşivimde olan bir ligtv.com videosunda Mehmet Helvacı; "profesyonel yönetime geçiyoruz." demişti.Hatta bunun için bir firmadan bu şekilde bir yapılanmaya geçiş için destek alıcaklarını söyledi.Dediklerine göre yönetim kurulu denetleme anlamında daha pasif hale gelecek ve atanan profesyoneller futbolu yönetecek.

Umarım bu olur ama yine de o kadar umutlu değilim çünkü şimdi de Üstünel'in yerine Abdurrahim Albayrak gelicek söylentileri var.Hani ağlayıp zırlayacak romantikleri yönetime sokup taraftara şirin görünmek peşindelerse cidden bu gidiş hiç iyi değil.Abdurrahim Albayrak gelince Üstünel'den oluşan gerilimi alıp yeri geldiğinde stres topu vazifesi görecek o ağlacak veya tribünde coşacak ki taraftarın içindeki büyük çoğunluk mutlu olsun.Ama bir ben gibiler mutlu olmayacak.Çünkü ihticımız olan son şey bu tipte amatörler.Hala futbola sembolik baktığımızın resmi olur böyle olursa.O zaman hala her yıl 2000 ruhu çağırmaya devam ederiz.İşimiz metafiziksel 2000 ruhunun dönmesine bağlı anlayacağınız.

Ha olan Rijkaard'a olacak.Adam Benitez'den boşalan koltuğa otursun diye Liverpool'dan teklif aldı ve reddetti.Bu işi onur meselesi yapmış olmalı ki her türlü zorluğa rağmen bu yılı bitirip öyle ayrılacak muhtemelen.İstediği transferler yapılmadığından huzursuz olduğu da yazılmaya başlandı.Kısaca boşa giden bir yıl daha...

Ferhat dedi ki...

Hem transfer hem insan yönetimi hem de basınla ilişkiler konusunda yönetim sınıfta kaldı.

Üstünel'in gidişi bence de iyi oldu.Ama bu çözüm olmayacaktır.O yoksa bile Rijkaard'ın işine karışacak bir sürü kodaman var.Bunun Helvacı'sı var Yalçındağ'ı var Sezgin'i var, Şardan'ı var.Yani futbolla profesyonel olarak ilgisi olmayıp her şeye maydanoz olacak çok isim var hala.Ama Üstünel bunlardan en tehlikelisiydi.İstediğinde futbolcu tartaklayabilecek istediğinde teknik adam kovdurabilecek kadar güçlüydü.Taraftarı da arkasına alabiliyordu.

Çözüm sizin de belirttiğiniz gibi profesyonel yöneticilerin işbaşı yapmasıdır.Bu bence UEFA 11'nin herhangibir yerlisiyle de olmaz.Çünkü bir çoğu kendi egosunu tatmin etmekten yönetiiliğe vakit ayıramaz.Bence de en iyi aday Hagi'dir.Hagi'nin futbol görüşü bir çok yerli alternatifin ötesinde çok daha geniş ve vizyonerdir.Ayrıca Hagi inatçıdır.Ona yanlış yapıldığında kendine verilen yetki ne kadar dar bile olsa tüm gücüyle doğru olanı söyler ve gerekirse yanlışlar karşısında çekinmeden istifa bile eder.Rijkaard'ı kollayan ve onun elini güçlendiren bir Hagi belki Houness etkisi yapar.Keşke bunu akıl edip Sezgin'i de tasfiye edip getirseler Comandante'yi.

Aslında şöyle bir Skibbe'den bu yana olan bitene bakınca hep geriye doğru bir gidiş var.Bunun düzelmeyeceğini de düşünmeye başlamıştım ta ki iki üç ay önce Mehmet Helvacı profesyonel yönetime geçiyoruz demişti.Hatta bunun için bir firmadan bu şekilde bir yapılanmaya geçiş için destek alıcaklarını söyledi.Dediklerine göre yönetim kurulu denetleme anlamında daha pasif hale gelecek ve atanan profesyoneller futbolu yönetecek.

Umarım bu olur ama yine de o kadar umutlu değilim çünkü şimdi de Üstünel'in yerine Abdurrahim Albayrak gelicek söylentileri var.Hani ağlayıp zırlayacak romantikleri yönetime sokup taraftara şirin görünmek peşindelerse cidden bu gidiş hiç iyi değil.Abdurrahim Albayrak gelince Üstünelden oluşan gerilimi alıp yeri geldiğinde stres topu vazifesi görecek o ağlacak veya tribünde coşacak taraftarın içindeki büyük çoğunluk mutlu olacak ama bir ben gibiler mutlu olmayacak.Çünkü ihticaımız olan son şey bu tipte amatörler.Hala futbola sembolik baktığımızın resmi olur böyle olursa.Hala o zaman 2000 ruhu çağırmaya devam ederiz.İşimiz metafiziksel 2000 ruhunun dönmesine bağlı anlayacağınız.

Adsız dedi ki...

Galatasaray'da son birkac yildir varola gelen probemin sebepleri konusunda sana katilmamak mumkun degil. Ancak cozum olarak soyledigin onerme su anki takim sartlarinda cok mumkun olmayan bir yaklasim gibi geldi bana. Oncelikle bahsettigin Almanya orneklerindeki basarinin nedeni, bana gore, ordaki futbolcular ile is adamlari arasinda karakter, karizma ya da entellektuel olarak cok buyuk farklar olmamasi. Bizde ise futbolcularin durumu ortada. Bircogu iki kelimeyi bir araya getirmekten aciz insanlar. Aslinda genellemeleri sevmem ve muhakkak ki cok basarili yonetici olabilecekler de vardir, ama bulmasi bence Almanya'ya gore cok daha zor. Ikinci problem ise Galatasaray'a ozgu bir durum. Bir cok arkadasin da bahsettigi gibi, su an bu goreve getirelebilecekler cogunlukla UEFA sampiyonu takimin o malum oyunculari. Bunlarin Adnan Polat, Adnan Sezgin ve su anki diger bircok yoneticiyle aralarinin nasil oldugu ortada. Hatta hergun televizyon ve gazetelerde atip tutmalari ve kendi kisisel hesaplasmalarini surekli takim menfaatinin onunde tutmalari bunlarin bu direktorluk olayi icin ne kadar yersiz olduklarini acikca ortaya koyuyor.

Peki o zaman senin cozumun ne diyeceksin. Bence butun is su an taraftardan geciyor, taraftarin beklentilerini azaltmasindan. Onumuzdeki birkac yil icin sampiyon olamamayi basarisizlik olarak gormekten ve Avrupa'da buyuk basari beklemekten vazgecmek gerek. Senin de dedigin uzere, taraftar gibi davranan yonetici de beklentilerini azaltacaktir dogal olarak, ve de fevri, yersiz davranislardan kacinacaktir. Bu da bence bir kac yil sonra, 96-2000 arasindaki gibi bir cikis ve basariyi getirecektir muhakkak.

Ferhat dedi ki...

Bu blogger'ın olayını bir türlü anlayamadım.Bir yorum yazdım yayınla dedim.Bana uzun yazdın az kısalt gibi birşey dedi.Ardından kısalttım tekrar gönder dedim.Şimdi de dönek blogger hem uzunu hem kısayı kabul etmiş.Böylelikle aynı mesajı tekrar yazmış gibi oldum.Neyse bu eleman niye çift mesaj atmış diye merak eden olursa durum budur efendim.

Not:Allah seni davul etsin blogger!

Borges dedi ki...

Ferhat: Ayni anda cok yorum geldi ve aslinda birden fazla ayni yorumu gönderenler oldu. Aynilarini sildim, farkliliklari biraktim.

Evet lanet bir sey burada uzun bir yazi yazmak.. cok cektim, cokca defa silindi, delirdim ordan biliyorum.

Sade dedi ki...

Mutlak doğrunun bulunması için denenebilecek bir yol olsa dahi sonunda doğrular ile karşılaşılamayacağını, esas doğru sonuçların bulunabileceği yanlışların farklı mevki ve noktalarda olduğunu düşünüyorum. Bu pencereden olayı kişisel boyuta indirmiş ve sadece sportif yönetici mevki için konuşmuş olunuyor, sadece dert buysa entegre edilebilecek modeller bellidir. Peki tek dert bu mu? Bence dertler daha derin, eğitimsel, psikolojik, karakteristik,... gibi temelleri bazı alıp konuşmakta fayda var ki sorun kökten çözüme kavuşsun yoksa sadece yüzeysel bir yaklaşım olarak kalır.

Borges dedi ki...

Sade: Tek dert bu degil, cok dert, cok sorun, iyilestirilmesi ve degistirilmesi gereken cok sey var ve fakat gecen Dieter Hoeness icin söylemistim. Takima ayar ceker.

Tüm dertlerin, sorunlarin oldugu yerde yine de bir "dogru" vardir mutlaka. Yönetim denilen nane sadece iyiye dogru hamleler yapmak degil, sorunlarin ortasinda pek cok problemin oldugu noktada dogruyu bulmak, yönetmektir.

Cokca varolan sikintilar ayni zamanda avantaja da cevrilebilir. Bunu ayarlamak, buna göre bir yol cizmek. Mesele budur.

Sonuc itibari ile kabaca futbol, teknik adam ve futbolcularin kombinasyonundan olusturur. Siz her ikisine birden iki de bir yanlis ayar cekerseniz diger tarafta milyon dogrunuz olsa da ise yaramaz.

Yönetim, dogrulari bulmak degil, "yönetmek"tir kusurlariyla beraber her seyi..

CaRtMaNtR dedi ki...

Tek tek tespitlerin üzerinde durmayacağım. Ama pek çoğuna katıldığım söyleyebilirim.

Adnan Sezgin konusunda ise hiç ama hiç memnun değilim. Kendisi işinin gerektiği karizmaya ve ağırlığa sahip bir oyuncu değil.

Bu pozisyon için Popescu, Taffarel, Suat, Ergün veya onlar gibi takımla küsmeden ayrılmış ve zekalarıyla öne çıkmış isimler düşünülebilir.

burak dedi ki...

Kulüp başkanlığı seçiminde ilk sandığa kulüpte sözü geçen -artık kodaman mı dersiniz duayen mi dersiniz ne diyorsanız- kişiler oy atar. İlk sandık açılıp Adnan Polat'ın önde olduğu açıklanınca, Polat ilk sandık bu seçimin sonucunu belirler demişti. Nitekim de öyle oldu. Böyle bir ortamda bu kodamanların takıma karışmayacaklarını düşünmek çok optimist bir bakış açısı olur.

Haldun Üstünel hem taraftarlar tarafından hem de kulüp içindeki insanlar tarafından sevilen bir insandı. Adnan Öztürk'e oy verip, pusulaya Haldun Üstünel'in de adını yazan bir çok insan olmuştu. Bunun çok da bir sebebi yok. Kulüp içindekiler de dışındakiler de transfer politikasından çok memnundular. Hep gözden kaçan almak yetmiyor, yönetmek de önemli kısmıydı. Şimdi şimdi oturdu her şey. Bakalım bu yoldan devam edebilecek mi Adnan başkan.

hagi dedi ki...

Cok dogru ve guzel yazmissin Borges.Haldun Ustunel'in yonetici olarak basarisiz oldugu su goturmez bir gercek.

Lakin benim daha cok onemsedigim bir konu var.Onu istifaya goturen surec nasil isledi,nedenler nelerdir?Ne olursa olsun,bizim olcegimize gore futbolu iyi yonetememis olsa bile camiada cok 'flas' bir isimdi,herkesin sevgilisiydi bu adam.Ve neticede harcandi veya daha guclu donmek uzere gitti.Kulupte sivrilen bir adami(hem de liseli) bu kadar kolay harcayan bir kulturu ne zaman gelistirdik bir camia olarak?Bence bu su istifadan cok daha onemli zira yarin tam manasiyla dogru bir isim futbolun basina gelse bile bu cadi kazaninda harcanmayacagini bilemeyiz.Hatta acik konusayim Fatih Terim gibi disli degilse,taraftarca sevildigi takdirde cok cabuk devre disi kalacaktir.Yahu adami yaptigi transferler uzerinden vuran yoneticiler vardi bu takimda,Elano ve Keita gibi adamlari getirdigi suc oldu adamin bu nasil bir akbabaliktir be kardesim?Anlamak mumkun degil.

kutay dedi ki...

yorumların hepsını okumadım belki yazılmıştır ama ufak bir düzeltme;

iki hamburg maçı arasında eskişehir değil ts deplasmanı oynandı. çok da önemli değil zira lincoln trabzon maçında da yedekti..

emir dedi ki...

vallahi okuduğum yazılarından ciddi keyif almaktayım. şu adam için yapılanlara uyuz oluyorum. transfer de transfer. kendi takımında 18 e giremeyen 3-5 yıldız! bozuntusunu aldığı içinmidir bu tartışma.
ayrıca kimse onları haldunun kaşına gözüne vermedi. para vardı alındı bu kadar basit.