6 Şubat 2012

Yettirilemeyen Adam!



Ben anlayamıyorum. Sevdiğim, saydığım Beşiktaşlı arkadaşlara da sordum ama tatmin edici bir cevap aldığımı söyleyemem. Kısaca bunca eleştirinin olduğu yerde Yıldırım Demirören'in hala burada kalıyor olabilmesini ya da bunun Beşiktaş içerisinde birinci gündem olamamasının nedeni tam olarak nedir anlamış değilim. İlk cevap maddi açıdan kulubü kendisine bağladığı oluyor ama bu kadar kolay mı gerçekten? Taraftarı susturan bu ve benzeri gerekçeler midir?

Beşiktaş'ın sportif yönetimi her açıdan felaket. Ne oyuncuları ikinci sınıf ne de başındaki teknik direktörün yetkinliği asıl sorun. Sportif yönetim çok kötü. Parça parça güzellikler görebilirsiniz ama toplamda hedefe yönelik bütünlük içeren bir programdan yoksun. Querasma'nın futbola kattığı gibi "zaman zaman" keyifler alabiliyorsunuz ama bunları yaşarken dahi plansızlıktan ve hedefsizlikten doğacak sorunları da görüp keyfiniz yine de kaçıyor.

Yapılan transferler, teknik direktör seçimleri ya da bu zorlu süreci doğru bir şekilde yönetmek gibi üzerine düşen görevleri bence bu yönetim oldukça kötü biçimde idare etti. Menajer Mendes ilişkisinin sakatlığı üzerine tonla yazı var ama değişen hiçbir şey yok.

Galatasaray'da da benzer bir kötü yönetim söz konusuydu ve alınan başarısızlıklarda oklar genelde hep doğru yere çevrildi. Bir oldu iki oldu ama artık Adnan Polat çok sevdiği arkadaşını göndermek durumunda kaldı. Başarısız sonuçlar devam ettiğinde ise Adnan Polat da aynı şekilde gitmek durumunda kaldı. Ünal Aysal'ın da kredisi sanılanın aksine çok fazla yok.
Fenerbahçe zaman zaman yanlış yapsa da son dönem içerisinde yakaladığı başarılar söz konusu. Geçen sene gelen tartışmalı da olsa başarının önemli payı Aziz Yıldırım'a aittir Aykut Kocaman ısrarı nedeniyle. Dahası Aziz Yıldırım içeri girmeden önce transfer ve genel futbol idaresini Aykut Kocaman'a bırakmış ve bu minvalde yönetilen kulup çok da kötü hamleler yapmadı.

Beşiktaş inanılmaz.. Edu'yu Almanya'dan keşfetmek ilginç.Tüm Almanya misal Magath'ı Edu ve Ali Karimi gibi işsiz futbolcuları nasıl bulduğu üzerine tonla geyik çevirir iken burada da bunun başarılması tuhaf. En zor döneminde, yedek kadroyu sahaya süreceği vakit dahi yedek oturtabileceği ilginç yabancı seçimleri söz konusu ki Edu bile "iyi transfer" kalıyor bazılarının yanında. Dahası toplamda bir bütünlük yok.

BirGün'e bonservis zararlarını yazdığım vakit en kötü tablo Beşiktaş'ındı. Son dört yıl kabaca 80 milyon maddi zarar. Dahası bunların karşılığında alınan başarı yok ve bugün oyuncular paralarını alamadığı için UEFA'ya kulübü şikayet ediyor. Bunlar sürekli yaşanılan tanıdık yanlışlar belki ama bunlar karşısında yerinde bu kadar güçlü duran bir başkan bana oldukça tuhaf geliyor. Üstelik bu "eylem" konusunda ihtisas yapmış bir taraftar grubunun takımı ise daha da ilginç..

Beşiktaş hangi oyuncuyu alırsa alsın, hangi teknik direktörü getirirse getirsin çözüm olmayacaktır. Özellikle yabancı bir teknik direktörün bocalaması bu ortamda çok daha kolay. Eski bir efsane gelip yönetimin futbola el atmasının önüne geçip bir çeşit menajerlik ya da sportif direktörlüğü de beraberinde kotararak bu takımı düzlüğe çıkarabilir Mustafa Denizli'de olduğu gibi ama çok kolay değil.

Ben burada herkesin bildiği belirgin başarısızlıkları değil bunlar karşısında tuhaf bir şekilde taraftarın bu yönetime müdahale etmek istememesi, ana gündemin Yıldırım Demirören olmaması ilginç.

6 yorum:

Celal Abbas dedi ki...

Kullanılan her enstrüman aynı sesi vermiyor. aynı değeri görmüyor. Sinek vızılıtısı gibi duyuluyor duyulması gereken yerlerde. Bazısı bin kaplan gücünde ,bazısıda bir kaplan gücünde bile değer görmüyor ,etki etmiyor.

Şike sürecide böyle işlemiyor mu. adamlar gözlerimizin içine baka baka küme düşme kaldırılsın diyorlar bir seferliğine. hemde onca aykırı sesin yükselmesine rağmen. istifaya giden son TFF toplantısında kulüpler yapılanın yanlış olduğunu düşündükleri içinmi hayır dediler. hayır. Bank Asya ,2.lig ve 3.lig takımları federasyonla bir pazarlığa giriştiler. Federasyonda kabul etmeyince ret oyu verdiler. Bizde sanıyoruzki bunlar şikeye karşı çıktılar. Adalet yerini buldu. hiçde değil.

Bence hiçde tuhaf değil bunlar türkiyede. Türkiyeye tekrar hoşgeldin. bir süre sonra böyle o kadar şeyi normal karşılamaya başlayacaksın ki tuhaf görünmesi gerekenler tuhaf görünmemeye başlayacak.

çubuk makarna dedi ki...

bu konu benim de kafamı kurcalıyordu, ta ki şu yazıya kadar: http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=27154077

CaRtMaNtR dedi ki...

beşiktaş finansal açıdan öyle bir hale gelmişki nerdeyse demirören grubunun iştiraki olacak kadar başkana ve ailesine borçlanmış.

şuru tabloda tribünlerden belki isyan sesleri gelebilir ama olası bir yeni başkanlık seçiminde seçilmediği anda paralarını geri isteyecek bir yıldırım demirören'e kim karşı çıkabilir ki; yada bu karşı çıkacak kişinin söz konusu parayı kendi cebinden vermesi durumunda yeni başkanın kulübü kendine bağlamasına ne engel olabilir.

beşiktaş şu aşamada başkanına borçlarını ödeyebilecek finansal yapıya kavuşmadıkça hiç bir genel kurulda gerçek anlamda bir seçim savaşı yaşanmaz.

Yakup Sabri İNANKUR dedi ki...

Beşiktaş Taraftarı suskun değil aslında. Beşiktaş tribünü suskun. Taraftar ve tribün arasındaki bu sınır artık dikenli tellerle mayınlarla daha da ayrıldı. Sn. Demirören tribünleri kontrol altında tutuyor. Bugün Şeref Bey'de aleyhte bir pankart açmanız Rocky Balboa kuvvetinde ve motivasyonunda olmanız lazım. 15 raundluk darbeyi 3 dakikada alabilirsiniz.

Tribünden bir çok Beşiktaş emekçisi uzaklaştırılmış ya da "lanet olsun" diyip kendi uzaklaşmıştır.

Dün; Seba'ya kalkan başlar, Bilgili'ye edilen küfürler ve bugün Demirören'e "karşı" emredilen saygılı olun tutumu aslında görebilen için çözmesi çok basit bir puzzle'dır.

Beşiktaş medyasının sivri! kalemleri de hiç yapmadıkları yahut yapar gibi yapıp sübliminal "başkana saygı" yazılarıyla duruşunu belli etmiştir, yine görene...

Bakın Denizli maçında kadın, çocuk, yaşlı, genç her "yeter" diyen dayak yedi, ne medyada ne de bir takım taraftar gruplarında bir "çıt" çıkmadı.

Çıkan çıtlar "başkana küfür ayıp" satırlarının altında ezildi. Dahası "takıma dönün" emri geldi!

Bununla birlikte Beşiktaş Halkı herşeyiyle, tüm benliğiyle, Beşiktaşlılığıyla bu duruma YETER diyor.

Ancak her diktatör rejimde olduğu gibi mihenk taşlarında rejimin adamları nöbet tutmuş. Demokratik yollarla Demirören'in gitmesi artık imkansızdır.

Benim iddiam da odur ki, önümüzdeki dönemlerde kulübü iyice kendine borçlandırıp, sonra gerekli hukuksal düzenlemeleri de giderek satın alacak. Biraz işlettikten sonra da Arap, Rus, Çinli bir işadamı bulup kârını koyup satacak.

Zira şike süreci bu insanların spor adamı olmadığını iyice gösterdi.

Onlar sadece işadamı. İşlerini de iyi yapıyorlar!

M.Cagdas dedi ki...

Yahu bu adama bu paralar zorla mi harcatildi? Sen baskan ol, baska kimseye sormadan cebinden milyonlarca dolar para akit ama basarisiz transferlere, sonrada para gidince " bana borclandin" de klube. Yahu sen sictin, sen temizle. Ben klup olarak neden senin basarisiz yonetiminin cezasini cekeyim de bir de sana parani geri odemek durumunda kalayim? Ha tabi burda q7'ler simaolar geldiginde bu adamin saksakciligini yapan o tribunde de hata. Ben bi GSli olarak uzuluyorum su duruma ve igreniyorum artik.

Semih Çolakis dedi ki...

"BirGün'e bonservis zararlarını yazdığım vakit en kötü tablo Beşiktaş'ındı. Son dört yıl kabaca 80 milyon maddi zarar. Dahası bunların karşılığında alınan başarı yok"

Son dört yıldaki bir Türkiye ligi iki de Türkiye kupası şampiyonluğu başarı değil mi? Bunun ederi bu kadar zarar olmamalı doğru ama bu yıllar tamamen çöp de değil.