9 Kasım 2012

Gangnam Staylınıza!


Konuya girmeden önce.. Bayern Lille'i yendi. Arsenal ve Schalke yine kaybetmedi. Hannover, Stuttgart ve Leverkusen yendi. Gladbach da yenilmedi. 

Geçtiğimiz hafta Stuttgart harici hepsi kazanmıştı. Demem o ki Bundesliga Avrupa'da Şampiyonlar ve Avrupa Ligi'nde bugünlerde sürekli kazanıyor.  

Ligleri kendi içerisinde değerlendirmek çok kolay değil.. Hollanda kendi içerisinde ofansif, çekici ve muazzam futbol  oynuyor. Bu "güzel ofansif oyuncuları" yaratıyor belki ama genel görüntü adına doğru sonucu vermeyebiliyor. Bundesliga güzel statları, taraftarları içerisinde yıllarca kendi içerisinde çok iyi maçlar çıkarsa da uluslar arası arenada çok uzun zamandır kupaya hasret. Bunlar yanıltıcı olabiliyor sıklıkla.

Bir itirazım da Premier Lig algısına.

Tempo muazzam, bu konuda çok iyiler. Orta saha fazla olmadığı, sıklıkla tek topla geçildiği  için top bir o kalede bir bu kalede.. Fizik muazzam, hız falza, bekler yerinde durmuyor.. Lakin topun dolaşımı esnasında taşıdığı bilinç iddia ederim ki ortalaması Fransa Ligi'nden dahi daha azdır. Üst düzey iki takım oynadığı vakit seyrine doyum olmuyor belki ama üst düzey takımların arasına Liverpool'u dahi yazamıyoruz zaman zaman.. Bu kalbur üstü takımlar azaldıkça temponun içeriği ve tanımı fazlasıyla değişiyor. Çok iyi ile berbat arasında gidip geliyorsunuz.. Ortası yok..

Four Four Two'da okuduğum Fabreagas röportajında İngiltere'de taktiksel eksikliğin çok fazla olduğunu, beklerin arkayı o kadar çok plansız bir şekilde boş bırakmasının saçma sapan golleri doğurduğunu ve dahası İspanya Ligi ile en önemli farkının "taktiksel yoğunluk" olduğundan bahsettiğinde şaşırmıştım.. Benim genel geçer liglere bakışımla uyuşmuyordu.

 Nedeni ise şöyle açıklayayım...

Serie A misal belki de Premier Lig'in en zıttında duran lig. O kadar yavaş ve o kadar yavaş ki.. O kadar temposuz..  Bir açıdan çok keyifli zira futbolun asıl aktörleri olan oyuncuların oyuna katkısı, yönlendirişi ve belirleyici olması muazzam keyif katıyor. İtalya'da on numara durur, bakar ve muazzam bir pas bırakır, aynısı İngiltere'de gerçekleştiğinde refleksif bir dokunuş olarak yansır izleyiciye.. On numara da yaşamaz zaten o ligde.. Aslında bu yavaşlığı  taktiksel ağırlığını da artırabiliyor zira oyuncu kadar teknik adam müdahalesi de daha göze batar olabiliyor. Topun oyuncuda durma zamanı azaldıkça antrenörün rolü bana göre büyüyor, oyuncudan rol çalınıyor derim ben. Fabreagas'ın röportajını bir kenara bırakırsak topun ayaktan çıkma zamanı iki isaniyenin altında olan İngiltere Premier Ligi'nde bu yüzden daha fazla taktik, daha fazla teknik adam imzası taşıyan maçların oynandığını düşünürdüm. Oyuncuların belirleyiciliği ise diğer liglere göre daha azaldığını..  Bazıları oyuncuların daha hızlı düşündüğünü dile getirebilir, ben teknik adamın otomatizasyonu, oyuncudan "düşünmesinin" çalınması derim.  Taktiksel zekası düşük ve fakat top tekniği ve fiziği yüksek oyuncular göze muazzam görünür, bir başka ligde oynamadığı sürece..  

Lakin bu sene diğer yıllara göre daha fazla Premier Lig seyredince Fabreagas'a hak verdim kesinlikle..

Para'nın getirdiği yıldız oyuncuları çekip alın geriye zaten başarısız  İngiltere Milli takımı kalıyor. Orta sıra Serie A takımı doğru taktikle rahatça devirebilir.. Kalite açısından ele aldığınızda dünyanın en iyilerinden olsa da oyunu oynama biçiminden kaybediyorlar sürekli. 

Çözümüm ise şudur; Premier Lig'de daha fazla İspanyol ve İtalyan teknik adamın görev yapması.  Her ne kadar İsviçre doğumlu olsa da İtalyan Roberto Di Matteo güzel seçim.. Capello da bence doğru bir karışımdı. Ferguson ile Wenger dünya çapında çok başka adamlar zaten.. Daha fazla karışım, daha fazla karışım.. O kalite kesinlikle var ama hak ettiği şekilde değerlendirilmiyor ve kendi aralarındaki  maçlarda topun bir orada bir burada ama çokca kez bilinçsizce gerçekleşmesi, görselliği ve maddi koşullarının dünyanın en iyisi olması  da gerçeği fazlasıyla çarpıtıyor.  Elbette diğer bütün liglerden yayın geliri misli misli olan bu kulüpler dünyanın en iyilerini buraya yığarak her türlü başarıyı mümkün kılacaklar belki ama bazen onlar bile kurtarmıyor..  

Yeni hedefim Premier Lig'i daha fazla sevmek.. Bu da başlangıç olsun. Serie A'da Roma nefes aldırıyor, Premier Lig'de Arsenal aldırıyor(du). Daha fazla karışım, daha fazla nefes.. 

Konuya dönersek.. e yetti! Adam Szalai yaptı işte bu sevinci.. Daha ne? Burak'ın Ronaldo'yu taklit etmesi kadar kötü gözüküyor artık gangnam saçmalığı.  Moda oldu ama sıkıcı.. Yaratıcı gol sevinçleri en büyük özlemimiz..

4 yorum:

Devil dedi ki...

Abi biliyorum zevkler ve renkler tartışılmaz. Ama bana premier lig maçları diğerlerine nazaran çok daha zevkli ve çekici geliyor. Mesela bir bundesliga maçını izlerken bazen uyuyakalabilirim keza la liga maçı da öyle. Geçenlerde real maçını izlerken bildiğin uyudum la :-). Çünkü çok monoton ve fazla sürprizlere açık değil, kimin ne yapacağı aşağı yukarı belli ve kestirebilir ama premier lig böyle değil. Adamlar her an her şey yapabilirmiş gibi. Her kalbur üstü takım diğer kalbur üstü takımı yenebilir. La liga da olduğu gibi kutuplar arası çok fark yoktur. Ama doğrudur son yıllarda gelen arap ve rus sermayesi ile burada da kutuplaşmalar ortaya çıkmaya başladı. Ama Man.Untd gibi sistemi yıllardır aynı olan ve saat gibi işleyen takım bu paralara hala göğüs germekte. Umarım bundan sonra premier ligi daha fazla izler ve daha fazla seversin :-)

Borges dedi ki...

Devil: Sadece sana değil futbolseverlerin büyük çoğunluğu Premier Lig'i tepeye yerleştiriyor zaten. Burada zevkler ve renkler tartışılmaz cümlesini benim kurmam gerekiyor;))

Olağan olmayan benim yukarıdaki yazdıklarım zaten..

Devil dedi ki...

:-)

el fenomeno dedi ki...

Serie A'nın son dönemde yeniden yapılanmasıyla ve Almanya'nın keza son dönemlerdeki hem milli takım hem de kulüp bazındaki muazzam yükselişi Premier Lig'in o yukarıda bahsettiğin defosunu artık daha gözle görülür hale getirdi. Önceden arkadaşlara "premier ligde haldur huldur top oynanıyor sevmiyorum Serie A çok daha iyi" dediğimde benim farklı olma çabasıyla saçmaladığımı düşünürlerdi :) Çünkü çoğu insan Premier Lig'i Big 4'dan ibaret zannediyor. Şimdi aynı adamlar misal Sunderland-QPR maçını izlerken bana hak veriyor. Zevkler tabii ki tartışılmaz. Mesela geçen hafta Serie A'da sonuncu takımın oynadığı Pescara-Parma maçından aldığım hazzı EPL'de çok az orta sıra takımlarının maçından almışımdır. Sonuncu sıradaki takımın bile maç içinde donanımlı bir taktiksel döngüsü var. premier lig benim gözümde pazarlama harikası bir ligdir. Futbol İtalya, İspanya ve Almanya'da oynanıyor.