4 Kasım 2012

Tek bir andan ibaret yaşam


Koşturuyorum, sürekli bir şeyleri yetiştirmeye çabası içerisinde geçiyor günlerim. Ama belki de bu yüzden  bulduğum o nadir boş anlar bu kadar keyifli ve bu kadar güzel. 

Uzun zaman önce insanların bana bakıp duyumsadıkları kendi acılarından muzdariptim. Benimkilere pek dokunamadıkları gibi hissetmediğim acı-sızı hikayeleri yazıyorlardı kendi iç dünyalarında..  Benzer şekilde şimdi de bir başkasının hayaline sahip olmadığım için anlaşılamadığım oluyor sıklıkla.

Ablam'ın kızı.. Aurelia.. Buraya geldi ve onunla geçirilen güzel zamanlar, benim basit hayallerimden sadece bir tanesi.  Şu salıngacı beklemektir benim için hayat bazen..

Geçenlerde bir gazetenin daha spor servisinde çalışmak istemediğimi belirttim. Anlaşılamıyorum bir türlü. Herkes iyiyi, doğruyu ben olmadığım halde benden daha iyi biliyorlar. Pek çokları yine kendi hayallerine dalıp benim için neyin iyi neyin kötü olduğuna karar verme çabası içerisinde. Misal şimdi  kahvemi alıp maçlarımı izlerken aldığım keyfin aslında oluşturulmak için büyük uğraşlar verilmiş, bedeller ödenmiş bir hayalin parçası olduğunu biliyorlar mı ki?

Para kazanmak araç değil de amaç olsaydı burada işim ne benim? 

Evim'i görmelisiniz. Öğrenci evi gibi.. Kimin evine gitsem kendi evim gözüme ucube gibi gözüküyor. Pek bir şeye benzemiyor. Ama misal en güzel kahve makinası bende.. Digiturk'um, DSmart'ım yani maçlarım var. Kahvem var ve hepsinden önemlisi çayım var.

E daha ne?

Az önce Juventus-İnter maçı öncesi kahvemi yapmışım, lap top'un başına geçip radyo spikeri olduğundan şüphelendiğim garip yorumcu arkadaşla beraber muazzam bir doksan dakikayı izledim. Çok büyük keyif aldım, 

dahası yok bunun.. Abartmamak gerekir bu yaşamı. Hepsi bu diyorum sıklıkla..

İnsanlara tahammülüm de ayırdığım süre de azaldı. İstediğim işle meşgul olabilmek adına gereğinden fazla yoğun çalışma temposuna girmek zorunda kalışımın bazı bazı "zaman" problemleri yaratmıyor değil. Sevgilimden arkadaşlarımdan  aileme kadar azalıyor dakikalarım ama her şeyin bir bedeli var diyorduk ya hep biz?

Yarın bana ne getirir bilmiyorum. İşe giderken bir arabanın altında mı kalırız, spot totoda hatasız giden kuponum tutar da 2 milyon mu kazanırım inanın bilmiyorum  ama daha da önemlisi ilgilenmiyorum. Değişik hayaller kuruyorum ve en önemli güzelliğim dışarıdaki çığlıklara kulaklarım uzun zamandır tıkalı. 

Yoksa nasıl Bayern Münih'in, Juventus'un  yenileceğini iddia edebilirdik ki?

Değil mi?


Bence siz de kendisi tek bir andan ibaret olan bir yaşamın anları üstünde durmayı öğrenin.. 

2 yorum:

Del Piero dedi ki...

ne güzel insansın sen arkadaş :) insanlar gençliklerini para kazanma derdiyle çalışarak, doğru dürüst içlerinde vakit geçirmeyecekleri beton yığınlara harcıyorlar. geçinmek için herkes paraya ihtiyaç duyar elbette ama parayı amaç haline getirip, yaşamından olanları anlamak zor. bir de sık sık sorarlar, bak arkadaşların evlendi, ev sahibi araba sahibi oldu diye .. oysa bilmiyorlar ki ne onlara dayatılan/oynatılan doktorculuk avukatcılık oyunu, ne düzenleri, ne başarı anlayışları, ne de sürü psikolojileri benimle hiç bağdaşmıyor.

Borges dedi ki...

Del Piero: Ben hepsine dokundum diyeyim. Bu yüzden belki bana pek çok şey çekici gelmez.

Para araç. eğer bu işten para kazanabilirsem ancak daha fazla futbol, daha fazla yazı.. Bu hedefe giden yolda araç.. Hepsi bu ama.

X demek gerekir, ne yapıldığı önemsiz. Mutlu musun yaptığınla? Tüm mesele bu.

Güzellik senin, çok uzun zamandır bu blogu okuyorsun, güzel olan sensin ben değil;)