31 Aralık 2012

Jürgen Klopp




Real Madrid yönetimi yerinde olsam Mourinho sonrası düşüneceğim ilk isim sanırım Jürgen Klopp olurdu. Bu sene Avrupa başarısıyla her ayrıntıda artık kendisini kanıtlamış oldu. Üstelik Dortmund'un başarısının sırrı büyük ölçüde teknik adam imzası taşıyor. Oynadığı bütün büyük maçların içerisinde yüzde yüz teknik adam farklılığı kendisini net bir şekilde gösterdi. Bu sene sadece bir büyük hata yaptı ve Schalke maçını bu hatası nedeniyle kaybetti. 3-5-2 denedi ve sonuç hüsran oldu. Lakin bu maçın dışında kalan Bayern Münih maçları, Real Madrid, Manchester City maçlarını düşünürseniz hepsinden alnının akıyla çıkmayı başardı. Sonuçlara aldanmayın.. Manchester City en az deplasmanda beşlik olmalıydı ya da Real Madrid maçında Mesut'un frikiği beraberliği sağlasa da oyun olarak rakibi ve Mourinho'yu kilitlediği gerçeği değişmiyor.

Maç içi analizleri, rakibe göre farklı ve sıklıkla doğru taktikle sahaya çıkmasını yanı sıra İlkay Gündoğan örneğinde olduğu gibi oyuncuları dönüştürücü rolü, yeniden yaratması takdire şayan. Akademik olarak futbolla ilgilendiği kadar motivasyon yönü de inanılmaz. Oyuncularla kurduğu ilişki Mainz'da iken zaten gündeme oturmuştu.. 

Spielverlagerung sitesi 2012 yılının en güzel taktik hamlelerinden birisi olarak geçen sezonun şampiyonluk maçında Klopp'un hamlesini ayrıntılı işlemiş. Bir kaç özel ayrıntıyı da ben buraya taşıyorum ama bundan önce "Yensen de yenilsen de" programında bahsettiğim ayrıntıyı burada tekrarlayayım.

3-1 galip geldikleri St.Pauli maçında Kagawa'nın ikinci golü onu çok mutlu etmişti zira tam da çalıştığı gibi gerçekleşmişti. Bu ayrıntı aynı zamanda "Echte Liebe" kitabına da alınmış olduğunu gördük. 

"Cezasahası içi yerleşim daha iyi olamazdı. Biz her zaman en az üç ve sıklıkla dört kişi rakip ceza sahasında olmalıyız. İki kişi de kenarlarda olmalı.Burada da böyleydi. Götze çizgiye kadar topla indi. Penaltı noktasındaki Greukreutz'u gördü. O tam da olması gerektiği yerdeydi. Kevin  vurabilirdi belki ama arkasında Kagawa'nın olduğunu ezbere bildiği için topa dokunmadı ve Kagawa yerden köşeye golü attı. Eğer ki o top kaleciden ya da direkten dönseydi Bender de orada  dönen topu tamamlamak için bulunuyordu. Tam da bizim çalıştığımız gibi.. Muazzam bir "çalışılmış" gol."

Elimde bulunan kitapta öyle ayrıntılar var ki bu çalışmanın sonucunun bugünkü başarıdan dahi fazlası olması gerektiğini düşünüyorsunuz. Oynan maçın her karesini farklı şekidle yeniden izleyip oyuncularına yeniden yaşatıyor. Hataların üzerinden geçiyor ve yeni tekniklerle beraber farklı metotları uygulayıp fark yaratıyor Klopp..

İşte o farkı geçen sezon şampiyonluk maçında da yaratmıştı..



Mevzu bahis konu 4-4-2. Savunmada her iki takım da 4-4-2 dizilimiyle rakibi baskı altına almak ister. Bu savunma diziliminin en önemli getirisi stoperlerle defansif orta sahalar arasındaki bağlantıyı iki forvet baskısıyla kesmesidir. İki forvet sıklıkla iki stopere baskı yapar, oyun kurmasını zorlaştırır. Şunu da hatırlatayım.. Sezon başı Dortmund'un rakipleri oyun kurucu stoper olan Hummels'e baskı yaparak Dortmund'u bir süreliğine etkisizleştirmeyi de başarmışlardı. Ortalama topla buluşması 80 küsur olan Hummels 39'a kadar gerilemişti.  Klopp bunun da üstesinden geldi (başka bir post konusu olsun) Burada ise sorun Bayern'in presi. Bayern-Barça gibi takımlar topa bu kadar çok sahip olurken en önemli özellikleri tam saha presidir. Klopp burada farklı bir şey denedi.


İki defansif orta sahasından birisini iki stoperin arasında değil soluna yani sol bek Schmelzer'in dahi arkasına kaydırdı. Yerleşim 3-3-3-1 oldu.  İki stoper bir defansif orta saha.. beklerle beraber İlkay.. Üç ofansif orta saha ve bir forvet şeklinde. Bu şekilde Bayern presi kırılmış, forvet baskısı etkisizleştirilmiş oldu. İki forvetin(Gomez ve Müller) önünde üç oyuncu yer aldı. Adam paylaşımında ikilemde kaldılar.  İlkay Kehl'in yerine  geçti. Kehl sol bek Schmelzer'in arkasına yerleşti. Gomez ve Müller presi ise deyim yerindeyse anamsızlaştı.  Gustavo hali hazırda Kagawa'ya yapışmış, Kroos ise bir adım geri gelerek pas aldığında İlkay'a baskı yapacak şekilde kendisini konumlandırdı. Lakin Dortmund oyunu geriden bek bölgesinden kurdu zira buraya bir yardım da sol ön oynayan ama savunması güçlü Greuskreutz'u soktu. Bu şekilde hem presi kırdı hem Robben-Lahm gibi Bayern'in en etkili hücüm silahına üç savunma oyuncusuyla karşılık vererek etkisizleştirdi ve toplamda oyun dengelendiği anda sağ kenarında oluşan boş  alandan da sonuna kadar faydalandı..

Hayatım Futbol'a Hamburg analizi yaptığımız vakit Hamburg teknik direktörü Fink'in defansif orta sahasını pek çokları gibi  iki stoperin arasına "oyun kurucu rolünde" sıklıkla yerleştirdiğini ve diğer orta sahayı da hücumda on numara olarak kullandığını belirtmiştim. Geçen sene hatırlarsanız eğer Ersun Yanal da  başarılı bir deneyim olmasa da Dede'yi aynı şekilde kullanmaya başlamıştı. Klopp stoperlerin ortasına değil de kenarına yerleştirerek olası bir top kaybında gelecek kenar ortalarda merkezdeki stoperlerin savunmasından faydalanmaya devam edebildi.   Bayern'in etkili kenarına üç savunma oyuncusu koymuş oldu ve Scmelzer'i bir adım öne atarak daha etkili bir şekilde de kullandı hücumcu bekini. 

Bayern'e göre hazırlanmış muazzam bir maç planıydı.





Mourinho'nun İnter'i 2010 Şampiyonlar Ligi finalinde Robben'i benzer şekilde durdurmuştu. Cambiasso'yu solda Hamit'in de oynaması nedeniyle Robben kenarına kaydırmış ve çalımlarla ilerleyen Robben her seferinde aut çizgisinin dışında bulmuştu kendisini. Burada hem hücum hem de savunma açısından fark yaratacak bir plan kurmuştu Klopp..


Presi kırdıkları anda İlkay ve Pisczek ikilisinin Kagawa ile olan iletişiminin önünde engel de kalmıyordu.. 


Dortmund Lig maçlarında Bayern'e beş maçtır yenilmiyor. Beş maç içerisinde de Jürgen Klopp'un özel taktiği, imzası vardır. 

Real Madrid maçı öncesi söyledikleri çok iyiydi:

"İnsanların anlamadığı ya da yanlış anladığı konu şu: En yetenekli futbolcu saha içerisinde en fazla alana sahip olmuyor"

İki madrid maçında da Real'e alan bırakmadı. Götze gibi teknik bir on numaravari ofansif oyuncu deplasmandaki madrid maçının savunmasıyla maçın adamı oldu. İki maçta da kurgulanmış oyun planı sonuna kadar işledi. Belki ikinci maçın ikinci yarısı Mourinho'nun hamleleri işi değiştirdi diyebiliriz ama 180 dakikanın 130'unda Dortmund daha iyi olan taraftı. 

2012 yılının bana göre en iyi teknik direktörüdür. Yerel başarı: Yılın ilk yarısında hem ligi hem de kupayı aldı. İkinci yarısında ise ölüm grubunu yenilgisiz ve rakiplerine üstün gelerek lider bitirdi. 

Helal..

7 yorum:

niko dedi ki...

ama aykut kocaman 3 temmuz'a rağmen takımını ayakta tuttu. ( ya bunu twitter'a yazsan 120 rt alır. inş biz de böyle bi td görürüz başımızda. daum > klopp)

Borges dedi ki...

Niko: senin için söylemiyorum ama şunu da ekleyeyim: Sapla samanı karıştırmamak gerekir.

Bu ülke için bana göre hala en iyi teknik direktörlerden birisi Daum ya da bu tarz bir teknik adamdır. her ne kadar Daum da modasının geçtiğinin farkında olarak Ferguson'dan Wenger'e kadar pek çok teknik direktörü ziyaret edip kendisini geliştirmek istese de.

Tekniik direktörlerle röportaj yaptığımda en büyük sıkıntı oyuncuların pozisyon disiplininin olmamasıdır. Klopp belki de burada başarılı dahi olamaz. Daum olur bir başkası olur v.s.

Sadece "biraz olsun" koşullarına göre değerlendirme güzel olacaktır. Bu ülkenin koşulları, saha içi plansızlığı ve kaos ortamını yönetecek farklı teknik adamlar vardır gibi.. Başarıyı tek başına kıstas alamazsınız. Burada 80 şampiyonluk kazanır, diğer tarafta esamesi okunmaz ya da tersi mümkün gibi.

delorean dedi ki...

Bence de 2012'nin en iyi teknik direktörü ama fifa Del Bosque'ye verecek tabi.Bu zihniyete karşıyım.Bazı yorumlara bakıyorum.Klopp,Almanya'dan çıkmalı başarısını kanıtlamak için tarzı yorumlar görüyorum.İnsanlardaki bu ezbere yargıyı yıkmak imkansız.Almanya ligini çok küçümsüyorlar.Bence abarttıkları diğer liglere bakarsak Almanya'nın aşağı kalır yanı yok hiçbirinden.Ama hakkını vermeyecekler hiçbir zaman.

Bjk_KnightS dedi ki...

Aynı takımda sürdürülebilir başarı da Ferguson, Guardiola, Klopp liste uzayabilir. Farklı takımlarda kısa süreli başarıda ise açık ara mourinho bence. Asıl merak ettiğim ise Guardiola, Klopp'un başka takımlarda ne yapacağı ya da mourinho'nun uzun süreli başarısını hangi takımda kazanacağı. 2 seneden uzun durması pek yok son senelerde. Ayrıca bence Klopp'un Real'de en büyük yaşayacağı zorluk oyuncuların egosunu yenmek olacak. Çünkü Dortmund'da çalıştığı kadro nerdeyse hepsini kendinin yıldız ettiği oyuncular. Hepsi saygı duyuyor. Ama Mourinho'nun bile ezemediği Ramos, Casillas'ın egosunu geçmekte inşallah zorlanmaz. Ayrıca t.direktörlük konusunda her zaman Almanları tercih ederim. Disiplin ve taktik konusunda çok üstün geliyorlar bana diğer t.direktörlere göre.

Devil dedi ki...

Yaav hocam bırak Kloop durduğu yerde dursun)). Mimar Sinan'in dediği "gibi taş yerinde güzeldir". Real madrid egosunun Kloop'u harcamasına göz yumamam. Yillar sonra almanyada Bayern'a meydan okuyan takım çıkmış onu bari bozmasinlar. Bizi bu zevkten mahrum etmesinler bir kaç sene en azından

Celal Abbas dedi ki...

Türkiyede futbol ne zaman gelişir ZonalMarking yada spielverlagerung tarzı türkçe sitelerimiz olduğunda. Türkiyede futbol ne zaman gelişir TVdeki yorumcular maçlardaki hamleleri işte böyle yorumlayıp biz Halkla paylaştığında. Ben Yorumcuların izledikleri maçları böyle net taktik analiz ettiklerini daha doğrusu maçta hangi hamleler net nasıl yapıldı anladıklarını sanmıyorum. Anlamadıkları içinde TVdeki yorumcular ortaya ortaya cümlelerle artık ezberlediğimiz klişe lafları söylüyorlar. analiz değeri taşımayan laflar söylüyorlar.

Mesela son Galatsaray Fenerbahçe derbisinde Fatih Terim maç sonu demecinde diyorki satranç gibi bir maçtı 4 5 kez saha içinde hamleler yaptım ,oyuncu değişiklikleri haricinde bazen saha içinde oyuncuların yerleri ilede oynadım. Peki maçı TVde yorumlayan yorumculardan hangisinden Fatih Terimin yada Aykut Kocamanın Satrançvari hamlelerini görüp onları yorumladı. Maçı duran toplar çözmüşde efendim şu olmuşda bu olmuşda. Belki Fatih terimin taktiği duran top kazanıp Selçukun ayağından frikikten gol bulmaktı. Belki Fatih Terimin Maç Taktiğinde Volkanın barajı nasıl kurduğu üzerine bir taktik geliştirdi Selçukun o golü şans değildi yani. Belkide Başka bir şeyler yaptı. En azından Ben yorumculardan bunları dinlemek istiyorum ama hep ortaya ortaya laflar. Maç analizinde hiç değeri olmayan cümleler duyuyorum.

Türkiyede futbol gelişmiyormuş. Bu cümleleri söyleyen TVdeki yorumculara soruyorum sen maçı analiz edebiliyormusunki futbol gelişsin. Sen daha bu halini analiz edemiyorsun kaldıki gelişmiş halini ......

genar dedi ki...

Klopp alt sınıf bir Mainz takımını orta sınıf, orta sınıf bir Dortmund'u üst sınıf takım haline getirdi. Bu sırada dinamik bir takım, takım içerisinde genç yıldızlar ve seyircinin gönlünü fetheden bir yer...

Sizin yazılarınızda da görüldüğü gibi bunu sadece gazla yada taktik zekayla yada kısa süreliğine aşırı yüklemeye değil, hepsini içinde barındıran müthiş bir karışımla ve klübün sahip olduğu imkanları hiç zorlamadan yerine getirdi.

Çok daha kısa süreli olduğu için bir Ferguson veya Wenger ile kıyaslamak mantıklı değil zira omlar farklı jenerasyonlarla aynı standart başarıyı yakalayanlar belki bunu Klopp'ta başaracak ama görmek lazım.

Orhan hocam böyle kaliteli değerlendirmeler için tekrar tekrar teşekkürler, iyi ki varsınız.
Bu vesile ile iyi yıllar...