
Hugo Almeida sonunda Beşiktaş'a geldi.
Scolari Portekiz Milli takımın başında iken hakkında Avrupa'nın en iyi forveti olabilir diye görüş belirterek onun potansiyelini övdü ve bu potansiyel onun peşini hiç bırakmadı. Kimse ona 'kötü futbolcu' diyemedi, potansiyelini kullanamıyor diye baktı hep. 17 yaşına kadar olan bölüm dünya çapında bir yıldızın doğuyor görüntüsünde olsa da yakından takip edebildiğim Bremen dönemi pek de öyle olmadı.. Şu son devreyi saymazsak
istikrarsızlığın sembolü olmuş durumdadır. Hattrick yaptığı maçın ardından saçınızı başınızı yoldurtacak golleri kaçıran adamdır Almeida.. İşte bu yüzden pek çoklarına göre ya overrated ya da underated.. Ortası yoktur onun.. Üç gol atar ya da beş tane yüzde yüzlük gol kaçırır. Böyle bir adam..
Potansiyeline baktığınız vakit dünya çapında bir forvet olabilecek iken bugün geçen dört yıl içerisinde Bremen'in birinci forveti dahi olamayışının içeriğine bakmak gerekir. Bu aradaki farkı doğuran futbol özelliklerine yakından bakalım. Öyle bir şey ki Almeida; onu çok iyi yapan özelliğinin yanında mutlaka onu işlevsizleştiren bir başka olumsuz özelliği mevcut.
Şöyle bir şey:
O 1.91 boy ve 90 kilo ile inanılmaz güçlü ve mücadelesi üst seviyede bir futbolcudur.
Fiziğine göre baktığınız vakit inanılmaz hızlıdır ve fakat buna rağmen driplingi yoktur.Şut tekniği olabilecek en iyi seviyede ve fakat bundesligaya göre vasat olan top tekniği onun üzerine yöneltilen eleştirilerin başında gelir. Takımı ve kendisi çok fazla pozisyona girecek/sokacak kadar ateşlidir ve belki bu yüzden tam da o gol anı öncesi
soğukkanlılığını koruyamaz. Çektiği şutun şiddetini ayarlayamaz.
Çok fazla gol kaçırmasının temelinde gol vuruşu öncesi gerekli olan sakinliğe bir türlü kavuşamaması yatar. Soğukkanlı olamayışı en az
zayıf tekniği kadar eleştirilen diğer eksikliğidir onun. Tam anlamıyla bir
konsantrasyon sorunu vardır diyebiliriz.
Kafası vardır ama kafa golleri çok yoktur. Daha çok yanında bulunan ve belki de bulunması gereken ikinci bir golcüye ya da dışforvetlere pozisyon hazırlama görevini iyi yapar zira gol vuruşu öncesi huzuru bulamadığı gibi kafa toplarına hakim olsa da zamanlamasında sorun yaşar. Aslında bu kusurlarının nedeni olan 'kalpten oynaması' aynı zamanda Bremenlilerin onu diğerlerinden farklı görüp sevmesine de neden olmuştur ve bu anlamda Beşiktaş kendisine yakışanı transfer etmiştir. Ernst-Hilbert-Almeida varsa o takımın her zaman son ana kadar umudu da vardır diyebilirim..
Soğukkanlı olamayışı, kafa toplarında zamanlama hatası yapması,vasat top tekniği (Bundesliga için) ve oyun zekasının yeteri kadar iyi olmaması onun en önemli eksiklikleridir.
Sürekli pozisyona girebilme, kafasıyla çevresine pasör rolünü üstlenmesi, hızı ve çevikliliğinin yanı sıra dünyada çok az futbolcuda olan sol ayağı ile çektiği şutları, golcülüğü, mücadeleci ruhu ise artılarıdır.
Bremen'in belki ilkonbirine sürekli girememiştir ama geçtiğimiz yıllarda bu takımın en iyi jokeri olmuştur. Sonradan girip attığı goller, doksan dakika boyunca oynadığı maçlardan daha fazladır diyebilirim. Bremen'deki Joker Performansı Real Madrid seviyesindedir ki Mourinho bunu bile düşünmüştür.

Son altı ayda ise Almanya'nın en fazla gol atmış yabancı futbolcusu olan Pizarro'nun sakatlanmasıyla sürekli forma şansı bulmuş ve belki biraz da bu takımdan gitmeyi kafasına koyduğu için yaşadığı içsel rahatlama sonrası gollerini takır takır atmıştır. Bremenin ilk devre boyunca sakatlıklardan kurtulamayan Pizarro'nun yokluğunda umudu olmuştur. Sene başında
seviyoruz ama birinci forvetimiz de olamaz,
satılabilir denilir iken bugün üstelik bu fiyata satılmasına neredeyse bütün bremenliler tepki koymuş, üzülmüştür. En az 5 milyon euro edebilecek bir yetenek olarak görülüyordu.
Querasma'da olduğu gibi burada ona istikrar kazandırılırsa 26 yaşında oyuncu ileride bir transfer daha yapabilir. Şöyle derler: O girdiği pozisyonların yüzde ellisini atsaydı bugün Madrid'de oynuyordu.
Golleri kaçırması onu beceriksiz bir golcü olarak algılanmasına neden olmasın zira öyle beceri isteyen golleri atar ki diğerlerinin kaçırılmasını daha çok aceleciliğe ve soğukkanlı olamayışına bağlarlar ki görüntü de bunu onaylatır size.
Takıma hangi dakikada ne şekilde girerse girsin o her zaman mücadeleye hazırdır. Son bir dakikada on dakika fark etmez, kesinlikle sonuna kadar bastırır, golü kovalar. Zaman zaman defansa da yardım etse de genel anlamda takım savunmasına katkı yaptığı pek söylenemez.Kendi topunun ya da pozisyonunun peşindedir daha çok ve burada ikili mücadekeye girmektek, savaşmaktan çekinmez. Yer yer top alamadığı vakit ya da başarısız olduğunda küser, kendisini yere atar, o başarısızlığı başka bir şeyle kapamaya çalışır lakin çabuk toplarlanır, iki kere olmadıysa üçüncüyü de yaratma peşindedir. Onun bu istekliliği taraftar ile arasını hep iyi tutmasına neden olur. Hızlıdır. Bundesliganın sadece en erken iki golünü atması değil aynı zamanda elli saniyede iki gol atmasıyla da rekoru kırmıştır. Bu adam ritmini yakaladığı vakit Avrupanın en iyi golcüsü kıvamında goller atar, takımı sırtlar ve fakat kaç maç ?
Bobo ile farkı:Aslında Bobo ile çok daha iyi bir ikili olur Pizarro ile olduğu gibi. Şunu unutmamalısınız: Bobo ile iki pozisyona giriyorsanız Almeida ile bu beş olacaktır ama Bobo çokca zaman bunlardan en az birisini atar iken Almeida ise bazen birisini ama bazen de fazladan yarattığı pozisyonlar dahil hepsini kaçırabilir. Bobo'dan yetenek konusunda değil daha çok onu belirli bir düzeyde sürekli kılması açısından farkı vardır. İstikrar sorunu kısaca.. Şut tekniği konusunda Bobo'dan iyi iken top tekniği, golcülüğü topla beraber hareket etme konusunda Bobo daha iyidir Almeida'dan.. Potansiyel açısından (belki) Almeida Bobo'dan daha iyi ya da eşittir ve fakat o potansiyelin sahadaki işlerliği açısından Bobo çok çok daha iyidir.
Taktiksel açıdan nerede ne şekilde oynamalıdır ?Bu çok tartışılır ama benim görüşüm bu konuda çok nettir. O çok güzel bir merkez forvettir. Sadece ceza sahası içerisinde o topu gögsüne alıp önüne düşürmesi nedeniyle dahi bu bölgenin dışarısına çıkarmam. Özellikle takımınızda kanat akınları olur, ortalar sağdan soldan gelirse Almeida da parlayacaktır. Hücumun çalışmadığı durumlarda ise oyunu yukarıdan oynanması ve burada da basit goller atılmasını da sağlayacaktır zira elli metreden gelen topu gögsüyle çok güzel yumuşatır, önüne alır ve sonrası ise o günkü konsantrasyon durumuna göre değişir. Kenarda kaldığı vakit Podolski'nin vasatı olacaktır Thomas Müller'den ziyade.. Dripling yeteneği 'bana göre ' yoktur ama buna rağmen kenarda da oynayabilir, sert şutları ve mücadelesi ile orasın işlevselleştirir bir şekilde lakin en iyi verim alındığı dönemler ise hep çift forvetli sistemde gerçekleşmiştir. Gerek Pizarro gerekse de Rosenberg/Sanogo ile beraber genelde güzel işler yapmıştır. 4-4-2 ya da 4-4-1-1'in adamıdır. 4-3-3 ve 4-2-3-1'de ise "ben" olsam
merkez forvete yerleştirirdim..
Kenarda değil de merkezde oynaması gerekliliğinin bir başka nedeni çok fazla seçeneğin olduğu yerde oyun zekasının eksikliğinin onun yeteneğinin önüne geçeceği nedeniyledir. Kalenin dibinde olduğunuz vakit aslında çok fazla seçeneğiniz yoktur ve bunların hepsini bu adam güzel bir şekilde yapar ve fakat dışarıya aldığınız vakit mental eksiklik yetersiz tekniği kadar sorun yaşatacaktır.
Almeida, Ernst kalitesinde bir adamdır ama Ernst'in tam da zıttında yer alır. Ernst'i büyük futbolcu konumuna getiren o yeteneğini sonuna kadar sahaya yansıtabilmesini ve hemen her maç aynı şekilde takıma hizmet edebilmesidir ama burada tam da bu eksiktir. Ernst istikrarı yoktur ama bir anlamda o kalite mevcuttur. Beşiktaş'a değil de Valencia'ya ya da Aston Villa, Lazio'ya gitse şaşırmazdım lakin ona istikrarı kazandırmak gerekir.
Dil Problemi:Almeida çok sevilmesine rağmen belki de en önemli kusuru almanca konuşamamasıdır ki dört yıl kaldı bu ülkede.. Öyle ki bazen teknik adam Schaaf'ın talimatlarını yeteri kadar anlayabiliyor mu diye taraftar endişe ediyordu. Schuster'in portekizceye yakın bir dil olan ispanyolca konuşabilmesinin yanında portekizce konuşan oyuncu sayısının fazlalığı ona Türkiye'de güçlü fiziği kadar yardım edecek diğer önemli etkenlerdir. Belki de farklı bir Almeida'yı doğuracaktır.
Hazır mı ?Hilbert konusunun tersi burada söz konusu. Hilbert gün geçtikçe düşen performansın sonunda Beşiktaş'a gelmiş iken Almeida belki de en iyi performansını gösterdiği yerde transfer oldu sözleşmesinin biteceğinin de etkisiyle.. Bu yüzden buraya hazır ve çok formda geliyor. Son altı ayına bakarak yukarıdaki olumsuzlukların pek çoğunu silebiliriz. Hilbert kötü başladı ve iyiye doğru gidiyor ve Almeida'da ise tersi mümkün..
Gol Ortalaması ?Biraz aldatıcı bir durum söz konusu aslında. Çok gol kaçırdığını söyledik ama kendisinin çok fazla pozisyon yarattığını da unutmamak kaydıyla.. Şöyle ki Bundesligada
117 maç yapmış ve 41 gol atmıştır. ortalamaya vurmayın hemen, şöyle bakın:
117 maç aslında 10530 dakika demektir ve fakat Almeida aslında 6371 dakika görev almıştır. Bu aslında 70 tane 90 dakika yapıyor. (70 x90 =6300 dakika)
41 gol de bu açıdan çok da düşük bir ortalamaya neden olmaz.. Sürekli girip çıkmasının etkisiyle maç sayısını fazlalaştırmıştır ama aldığı süre aslında maç sayısı ile görülemez.
TavsiyeOnu yer yer çok önemli golleri kaçırabilecek ama bunun dışında o pozisyonları da yaratabilecek golcü olarak düşünüp biraz gol kaçırmasına izin verin, rahat bırakın. Belki Bremen'de hiç bulamadığı sürekli ilkonbir şansını burada bulursa herkesin beklediği o potansiyelini Beşiktaş formasıyla açığa çıkarabilir. Kimileri beceriksizlik ve yeteneksizlikten dolayı gol kaçırır ve fakat Almeida daha çok başka nedenlerden ve taraftarın ona göstereceği sabır varolan sorununu halledip müthiş bir gol ortalamasına sebebiyet verebilir.. Almeida her şeye rağmen sürekli takıma faydalı oluş bir isimdir, bir gün iki gün kaçırıyorsa üçüncü gün sizi kurtarmıştır. Kötü futbolcu almadı Beşiktaş ve markasına yakışır bir isimdir, bundan emin olabilirsiniz.
Kar-Zarar Transfer.!Eğer bu rakamlar doğruysa;
Sözleşme: 3.5 yıllık.
Bonservis: 2.3 Milyon €
Yıllık maaş: 2.7 Milyon €
Çok doğru bir hamledir. Bremen ona 2.7 milyon verebilmesi için 4 milyon üzeri maaş vermesi gerekir ki bunu alan o takımda sadece Frings ve Pizarro'dur, diğerleri için bu rakam mümkün değildir ve fakat altı ay sonra bedavaya gidebileceği nedeniyle 5 değil de 2,5 milyona bonservis işini bitirmiştir. Bonservisten kırptığını maaşına eklerseniz zarar etmediğiniz açıktır ve hatta potansiyelini açığa çıkardığınız vakit bir transfer daha yapabilir..