11 Ocak 2010

Becker vs Agassi.!



Ahhh ahh.. O dönemler.. Chang, Edberg, Lendl, Courier.. Süper ace yapan Ivanisevic.. Krajicek,Sampras filan.. Hatunlarda basta Stefi Graf olmak Sabatini,Seles,Sanchez, Navotna ve elbette Navratilova diye gidiyordu.. Ben tam anlamiyla bir Becker hastasiydim o dönem ve misal Michael Stich'den de acaip nefret ederdim. Klinsmann ve Becker Almanyada yasayan yabancilarin biraz daha baska bakip sevdigi sporculardi. Aslinda yabancilar degil toplamda da inanilmaz sevilirdi ve dört-bes kez yilin sporcusu olmustur. Becker, Afrikaya yardim etmesi bir yana siyah irktan güzel bir hatun ile evlenmesi de kimileri(naziler) icin baya bi sorun olmustu. Bir sekilde Becker en cok takip ettigim ve en sevdigim tenisciydi ki onun henüz 18'ine basmadan kazandigi Wimbledon tenis sporu acisindan milat olmustur Almanya'da.. Onun sayesinde Tenis futbolun hemen arkasindan en cok takip edilen spor dali olmustur. Kendisi ayni zamanda futbol manyagidir ve en koyusundan Bayern Münih fanatigidir.. Almanyanin bugün dahi en cok taninan, bilinen simalari arasinda yer alir ve magazinel yasami da sürekli önümüze sürülür..

Andre Agassi ise dönemin genc kizlarin sevgilisidir. Bugünkü degil su resimdeki halidir aslen tutulan ,sevilen.. Saclarini da döküldügü icin zorunluluktan kazitmistir filan... Nike ve Agassi bir olmuslardi. Reklamdan da parayi götürdü ki saf yetenektir. Becker-Agassi ikilisinin futbolca acilimi bana göre söyledir: Boris Becker Hakan Sükür'dür, Andre Agassi Zinedine Zidane.. Becker'ime haksizlik yapmak istemem ama yetenek konusunda böyleydiler. Becker soguk kanli olusu, file önünde hucumsever güclü oyun anlayisi ve üc kez düsecek kadar yere egilip kalkarak attigi sert servisleri filan iyidir ama toplamda sinirli alanda cok üstün bir yetenegi vardi ve fakat oyun acisindan Agassi cok baskaydi. Andre Agassi icin derler ki is-güc'ten dolayi fazla anrenman etmeden bu konuma ulasmistir ve buna ragmen cok güzel bir kariyere sahip olmustur.. Becker'in Agassi'yi yendigi bir maci hic bilmem ben.. Lakin az önce okudugum(spox) haber de oldukca ilginc idi. Söyle ki..

Agassi bir gün Becker'e cok sinirlenmis ve hatta mac icerisinde rakibini dövmek istemis. Nedeni de mac esnasinda o zaman ki karisi Brooke Shields'e (Mavi göööl) Becker'in elleriyle öpücük göndermesidir. O an Becker'den nefret ettim diyor ve keske yaptigimiz boks maci olsaydi diye icinden gecirmis sevgili yetenek abidesi Andre Agassi..

Daha sonralari arkadas olmuslar ve bira icmeye gittikleri bir zamanda Becker'e bu tuhaf hareketinin nedenini sormus. Boris ise oldukca dürüst bir sekilde cevaplamis:

"Ben seni baska türlü yenemezdim.. Ancak bu sekilde bir etki gerekiyordu ki buradan bir sekilde galip cikayim. Sana da Sampras karsisinda ayni seyi yapmani öneririm zira sen de Sampras'i baska türlü yenemezsin"

10 yorum:

pink dedi ki...

Merhaba,

Uğur Meleke bugünkü 'Yeni bir Özil vakası:Taner Yalçın'adlı yazısında sizden Manfred Schadt olarak bahsetmiş.Şöyle ki;


Köln’de Taner’in hocalığını yapan Ümit Özat, onun çok özel bir oyuncu olduğunu anlatıyor. Köln alt yapı sorumlularından Manfred Schadt da, Yalçın’ın her mevkide oynayabilecek farklı özellikleri olduğu düşüncesinde
(devrimderki.blogspot.com).

Borges dedi ki...

Falagar: Simdi ögrendim ve oldukca sevindim. Yalniz benden Manfred Schadt olarak bahsetmemis, daha cok o bilgiyi aldigi yer olarak blogu imlemis. Benim Taner Yalcin postuma gönderme yapmistir, schadt bilgisi oradadir gibisinden..

Kendisine tesekkür ediyoruz bu inceliginden dolayi.

pink dedi ki...

Evet benim hatam :D.

shenem dedi ki...

çok güsel!!bir tenissever olarak sonrasında n'olmuş merak ettim ama bak şimdi.:o
gerçi Borisin tavsiyesi Sampras'a sökmemiştir.
"Becker Hakan Sükür'dür, Andre Agassi Zinedine Zidane.. "benzetmene bayıldım:)

Atilla Çelik dedi ki...

Tenisi artık eskisi gibi takip etmiyorum. Ben de sizin gibi Agassi, Becker, Navratilova, Sabatini, Stefi Graf'larla büyüdüm, Ivaniseviçlere hasta oldum ve onların oyunlarını seyrederek zevke ulaştım. Tabii o zamanlar sadece TRT kanalları olunca takip etmek hiç zor olmuyordu. Stefi Graf'a deli gibi aşık olduğum dönemleri hatırlıyorum. Sanchez'in ise etli butlu haline bayılıyordum. :)

Ivaniseviç'e çok daha farklı bir sevgi duyuyordum. Ace'lerine bayılıyordum. Çok geçmişte kaldı, hatırlayamıyorum ama bir final maçı vardı, 3-2 biten ve kiminle oynadığını bir türlü çıkaramadım. İnanılmaz zevk almıştım.

Arkhe dedi ki...

Jim Courier'i deli gibi severdim.

Borges dedi ki...

Atilla Celik: Agassi ile kaybettigi final var bes setlik ama siz 2001 wimbledon finalinden bahsediyorsunuz Patrick Rafter ile oynadigi.. O haliyle unutulmazdir.)

Arkhe: ;) Bizim dönemin cocuklari kimdir bu sekilde görüyoruz biz de efendim.

varol döken dedi ki...

mats wilander i unutmak olmaz...

yannick noah sonra, jimmy connors ve pek tabi deli mcenroe

bir de benim özel adamım vardı, greg rusedski... adının fonetiğini severdim sadece:)

zarif tenisiyle hiç unutamadığım christ evert, parfümüne hastası olduğum gabriela sabatini, adı yeter arantxa vicario sanchez, sonra sonra gelen ve aslında büyük yetenek olan jennifer capriati, hemcinsini mi sever insan böyle diye içlendiğimiz amelie mauresmo...

ama hiçbiri ve hiçbiri beni televizyona boris becker, monica seles gibi çekememiş, hiç kimse de izledikten sonra ataköy de kortlarda dolaştırmamıştır...

seni hiç sevmedim bu arada andre agassi:)

Borges dedi ki...

Mcenroe'nin cilginliklarini ve uzun uzun maclarini seyrettik ama sonradan hep.. yetisemedik sevgili varol o dönemlere.. Becker-Lendl kapismasi vardi ve ordan basladik.. Misal "genc" capriati" unutulmazdir zira o dönemin en genc teniscisiydi.. keza sabatini diger tarafin agassisi gibiydi, reklamlari, parfümleri.. cok güzel bulunurdu, ben sevmezdim filan..

Adsız dedi ki...

Yaşım saolsun, ucundan yetişebildiğim ama fırsatım oldukça sağdan soldan VHSler'i topladığım dönemlerdir. Carlos Moya, Kuerten, Medvedev ve tabii ki Tim Henman..

Geçen seneki Nadal - Gonzalez maçı final maçı olsaydı ancak yarışabilirdi şu maçla; 2004 Roland Garros Finali. Gaston Gaudio ve Guillermo Coria.

Daha 12-13 yaşında çocuktum, ama öyle bir kazınmıştır ki kafama bu maç, tıpkı nerden hatırladığımı anlayamadığım 1996 Avrupa Şampiyonası Çeyrek Finali gibi. Fransa-Hollanda.

Ama ben biraz daha geriye gidip tek bir isim vermek istiyorum kendi hesabıma; Björn Borg.

Valla borges çok teşekkürler ya, şu genç yaşıma rağmen hey gidi günler dedirttin ya.. :)