16 Haziran 2010

Teknik Direktör Önemlidir: (G)ottmar Hitzfeld.!



Dünya Kupasi sizin icin tatsiz geciyor, benim icin muhtesem.. Eger keyif almak istiyorsaniz seyredeceginiz maclardan önce bir takimi tutacak kadar onun üzerine egilin, taraf olun.! Ister futbolcuyu ister teknik adami isterseniz dizilimi, belirli bir oyun felsefesini ya da gücsüz takimlari tutun, fark etmez ama öncesinde o takim hakkinda bilgi edinin, üzerinde durun.. Hali hazirda mutlaka oyunun icerisinde yer alan tanidiginiz bir kac önemli futolcu vardir ve hepsinin kombinasyonunda cok keyifli bir mac izlemis olursunuz.. Yazmak ile izlemeyi becerebilecek kadar vaktimiz olsa bizzat bilgilendirme eylemininin bir kismini üzerime alip mac öncesi hazirliklarla maclari daha keyifli hale getirmek isterdim ama günde üc mac, zor.. Elden gelen ancak budur.!

Ben iflah olmaz Hitzfeld asigi bir adamim. Bu gibi "begenin" ötesine gecen gönülden destekleme konusunda bende neyin önemli oldugunu ya da aidiyeti doguran etkenin farkina vardim. Mesele su ki ister Skibbe, Lincoln ister Hitzfeld olsun temelinde bir haksizlik olmasi gerekiyor. Ben Hitzfeld'in digerleri gibi hep hakkinin yendigini düsünürüm. Underrated adamlardir benim kahramanlarim .. Basardiklari inanilmaz ama buna ragmen genelde önemli yerlerde adi gecmez. En baba teknik direktör dersem Ferguson,Mourinho veya Wenger v.s diyeceksiniz.. Ama Hitzfeld'i hatirlamaz kimse.. Oysa bu adam öyle ahim sahim olmayan futbolcularla Sampiyonlar Ligini kazanmistir, yakin tamanda 7 kez Bundesligada sampiyon olmustur. 99'da Sampiyonlar Ligi finalinden sonra yari final ve hemen arkasindan 2001 sampiyonlar Ligini kaldirmis.. 3 yil üst üste futbolun en üst seviyesine ambargo koymustur. En cok elinden Ferguson ve Real Madrid cekmistir, bunlari sürekli elemistir cunku. 99 kucuk ,bir dakikalik bir istisnadir.. Ferguson Manchester'i birakacagini acikladiginda yerine düsünülen isim Hitzfeld idi ama kabul etmedi. Keza Real Madrid ve diger büyük kluplerden sürekli teklif almis ama o yine kabul etmemistir. Disarida klup takimi calistirmak dediginde cevabi sudur:

"Disarida bir klup takiminda calismak ? Ben Real Madrid, Manchester United Ve Chelsea'nin tekliflerini kabul etmedim. özgürlük bir insanin yapabilecegi eylemi yapmak zorunda olmasi degil, aksine bir insan yapabilecegi halde yapmak istememe secenegine sahip olmasidir."(kötü bir ceviri yapmisim)

Vuvuzela'ya takimi alistirmak icin idmani vuvuzelali yerel halka acan sevgili Hitzfeld'in portresini zamaninda yapmistik.Sonuc futbolu belki onun teknik adamliginin özetidir. Sonuca giden yolu aslinda basit bir sekilde örer cokca zaman.. Mac boyunca topun ordan oraya yönlendirilmesinden ziyade onun teknik adamliginin özeti mac icerisinde derinlemesine atilan pastir. Bir anda ve tek bir hamleyle rakibi öldürür, oyundan düsürür.. Oyuncularinin isimlerinin önemi cok yoktur; onun sözünün dinlenildigi süre boyunca.. Teknik adamdir o. Chapusiat ya da Mario Basler dünya capinda futbolcular degildir ama dünya capinda basarilar kazandirmistir. Rummenigge'nin aciklamalari sonrasi Van Gaal ile kiyas yapildiginda görülmüstür ki eldeki malzemeye bakildigi vakit basari konusunda kimse Hitzfeld'in yanina yaklasamiyor.. Bayern Münih'in bu sezon oynadigi final basarisi icin oyunculara ödedigi bonservis, elden cikarilan para Hitzfeld dönemi ile karsilastirilamayacak ölcüde fazladir. O su an icin Bayern'in basina gelmis en güzel sey olarak tescillenmistir.. Cunku Hitzfeld karakteri ortada olan bir teknik adamdir, imzasi cok nettir. Oyuncular onun elinde baska olur. Ona gelen sorulardan bir tanesi transfer gerekli midir zira eldeki malzemeden kendisine ihtiyaci olan her seyi yaratabilmistir hep, bahane üretmez cokca zaman.. Hamit, 2008 Avrupa Sampiyonasinda bir Hitzfeld yaratimiydi.. Basler'inden Effenberg'ine, Chapusiat'ina kadar yetenekler ordusu degil sahadaki cokca zaman üstün yetenek olmayan oyunculari yönetmek basarisinin unsurlari olmus ve bugün yine Ispanya'yi yenmistir Isvicre'nin basinda..



Isvicre'nin Ispanya gibi bir takimin karsisinda cikardigi kadroya dikkat etmek gerekir. Dünya Kupasinda trend haline gelen tek forvet ile sahaya cikanlarin aksine iki forvet koydu sahaya.. O gol de ikisinin kombinasyonu sonucu gelmistir bir baska acidan.. Anti-futbol geyiklerinin dönmesi icin ortada bir sinif farki olmamasi gerekir. Barcelona-Inter oynamiyor, bir yanda Puyol diger yanda Lucio yok.. Senderos gibi tüm sezon oynamamis ve hazirlik maclarinda sürekli yerlesim hatasi yaparak takimi yakmis bir defans oyuncusu mac icerisinde sakatlaniyor.. Yerine giren oyuncu Bundesligada tarihinin en kötü sezonunu geciren Berlin'de dahi forma giymekte zorlanan Steve von Bergen.. Takimin elemelerde yaptigi asist-gol orani ile yüzde 60'ini olusturan Frei sakat, onbirin degismez ismi Behrami sakat.. Sol bek keza turnuva öncesi sakatlanan Frankfurt'un kaptani istikrar abidesi Spycher..

Velhasil Derdiyok'a biraz Freivari forvet arkasi görevi verilerek yanina 35 yasinda artik Amerikada top kosturacak Twente'nin güzel adami Nkufo ile beraber sahaya cikti Isvicre. Inler ve Huggel'in kenarlarina Barnetta ve Fernandes yerlestirildi.

Muhtesem bir alan savunmasi gerceklestirdiler. Iki birbirine yakin savunma hatti ve cok az hata yaptilar..

Ispanya'nin topa sahip olma hakimiyetini kiramayacaklarini bilen Isvicre bu özgürlügü onlara baska caresi de olmadigindan biraz da zorunlu olarak verdi. Ve fakat topa sahip olma ile etkili olmak birbirlerinden farkli kavramlardir. Ispanya, Isvicre'nin yerlesim hatasi sonucu kalabalik oldugu bölgede Iniesta vasitasiyla topla 24.dakikada Pique'nin bulusmasi sonucu bir pozisyon buldu.. Ilk yarinin sonlarina dogru Villa'nin kacirdigiyla 45 dakika icerisinde toplam iki pozisyon ile maci tamamladi Ispanya..

Ikinci yari isler Ispanya icin daha da kötü oldu. Geride olan son Avrupa Sampiyonu öyle caresiz kaldi ki yarim saat boyunca topun sag kenardan bilincsiz bir sekilde ortalanmasi disinda hemen hemen hicbir sey yapamadi. Derdiyok'un muhtesem bir sekilde iceri girip ipe dizdigi Ispanya defansinin ardindan yaptigi klas vurus belki gol olmadi ama yine de "güzel hucum" olarak yazilmistir hanesine.. Isvicre, genis alani cok daha etkili bir sekilde kullanacagi Frei ve Behrami'den yoksundu. Bu Hitzfeld'in Isvicresini defans takimi olarak görülmesine neden olmustur ama hangi anti-futbol oynama niyetinde olan takimin iki tane merkez forveti olur ? O gol de iki forvet nedeniyle olusmamis midir ? Aradaki köprü ve cok güzel oynasa da cok basit hatalar yapan Gökhan Inler'dir hucumda daha az etkili gözükmesinin nedeni.. Muhtesem oynayan Inler, Isvicre'yi kestigi anda biraz daha Freivari oynayabilse belki cok daha baska hucumlar da izlenecekti.

Taktik disiplin önemlidir. Senderos'un yerine giren Steve von Bergen, Hertha Berlin'in kadroya giremeysen savunmacisidir ve fakat disiplinli bir sekilde olmasi gereken yerde oldugu zaman isimler degil takim öne cikar. Bugün benim cok begendigim bir adam olan Ramos'un saha icerisindeki disiplinsizligi kötü skorun bir baska sorumlusu yapmistir onu. Isvicre Behrami ve Frei'in yoklugunda kaptigi toplari diger maclarinin aksine kolay bir sekilde kaybetti ve fakat buna ragmen yaptigi düzenli alan savunmasi ile rakibe olmasi gerekenden cok daha az pozisyon verip Ispanya'yi yenerek turnuvanin ilk büyük sürprizini gerceklesmistir.

Hollanda icin de ayni seyleri söyleyebilirim ve keza Ispanya'da icin de.. Van der Vaart her seye ragmen ilkonbire ismi yazilacak futbolcudur; "kenarda"Elia'nin ondan cok daha verimli olacagi gercegine ragmen.. Bugün hazir olmayan, yari sakat bir sekilde oyuna giren Torres de keza ayni sekilde "Büyük isim" olmasinin kacinilmaz kuralini hayata gecirdiler. O esnada Torres yerine Llorente ya da baska saglam bir oyuncu girseydi her sey baska olabilir miydi ? zira Torres, formsuz degil sakat ya da hazir degildi.



HItzfeld'in basarilari:(Kisaca.!)

* Sampiyonlar Ligi.!

o 1997 - Borussia Dortmund

o 2001 - Bayern München

* Kitalararasi Kupa.!

o 1997 - Borussia Dortmund

o 2001 - Bayern München

* Bundesliga Sampiyonlugu.!

o 1995 - Borussia Dortmund

o 1996 - Borussia Dortmund

o 1999 - Bayern München

o 2000 - Bayern München

o 2001 - Bayern München

o 2003 - Bayern München

o 2008 - Bayern München


* Almanya Kupasi.!

o 2000 - Bayern München

o 2003 - Bayern München

o 2008 Bayern München

* Isvicre Ligi Sampiyonlugu.!

o 1973 - FC Basel (oyuncu olarak)

o 1974 - FC Basel (oyuncu olarak)

o 1990 - Grasshoppers Zürich

o 1991 - Grasshoppers Zürich

* Isvicre Kupasi.!

o 1975 - FC Basel (Oyuncu olarak)

o 1989 - Grasshoppers Zürich

o 1990 - Grasshoppers Zürich

Kazandigi Ödüller:

1985: Isvicre Yilin Antrenörü Ödülü.

1997: Dünyanin En Iyi Antrerü.!

2001: Dünyanin En Iyi Antrenörü.!

2001: "UEFA Club Football Awards Yilin Teknik Direktörü "

2008: Almanya Yilin En Iyi Teknik Direktörü.!

25 yorum:

BuRaK dedi ki...

lloris değil llorente sanırım.

Borges dedi ki...

Burak: onu düzeltmistim bile..

outlaw dedi ki...

borges,

cevirisini begenmedigin bölümün almanca orjinalini ver bir bakayim istersen...

Borges dedi ki...

outlaw: 2 yil önceydi o. Simdi bulsam sanirim daha güzel ceviririm :)

outlaw dedi ki...

ben e-mail atmaya üsendigimden buraya mesaj yazdim, sil istersen onu oradan... (bunu da tabii)

Borges dedi ki...

outlaw: Yok , iyi niyetli yardim etmek istiyorsun ktü bir sey yok. Ben 25 yil ülkede yasadim, burada hep "yeniyim" almancam süper süper degil hele iki yil önce:)

BuRaK dedi ki...

neyse önemli değil o.
zaten hücum olarak zayıf 1 takım karşısında Busquesin ne işi var.
lorente uzun isviçreliler arasında iş yapardı. isviçre'nin ilk golü yediği 1maçı alması bana mümkün gözükmüyor.
evet ottmar tanrı ama geriye düşen isviçrede 2 gol Bulacak kapasite yok. ispanya'nın ilerki maçlarda düzeleceğini düşünüyorum.

ummagumma dedi ki...

goldeki zincirleme trafik kazası da güzeldi,casillas'ın eren'e dalması,eren'in havada 2 takla atarken pique'nin kafasını yarması,eren'le pique'nin az da olsa fernandes'e teması. isviçre'nin mücadelesine yakışan bir goldü.torres güiza'nın eksikliğini hissettirmedi,navas da yaptığı ortalarıyla sabriyle caner'e çok yüklenmemiz gerektiğini gösterdi.iniesta da sağ kanat oynamasına rağmen hep sol kanada gitti, silva'ya top oynatmadı.sağ kanadı da navas girene kadar sadece ramos kullandı.takımda bir tek katalanlar iyiydi.ayrıca busquets barcelona ve ispanya milli takımında oynuyorsa, ben 22 yaşındayım bu yaz ağır bir idman temposuyla seneye bir süper lig takımında ön libero oynamaya başlarım, en fazla 2 seneye de a milli takımdayım, inanıyorum buna.eren'in pozisyonu da harikaydı,piqueyle puyol'u bakkala,casillas'ı da tekel bayine gönderdi,gol olsaydı kesinlikle dünya kupaları tarihinin en güzel gollerinden biri olacaktı.hitzfeld de 61 yaşındaymış çok daha yaşlı görünüyor.

maçtan sonra sergen yalçın'ı dinledim.david silvayla iniesta'ya kanat adamı değiller dedi,sonra juan mata'nın david silva'dan daha iyi bir sol açık olduğunu iddia etti,sonra xavi'ye ön libero dedi,hatta silva'nın hücum oyuncusu olmadığını söyledi(takmış adam).güntekin onay'ın ''e oha artık a.q'' diyerek sergen'e uçan kafa atmasını bekledim ama içinden küfrederek yorum yapmamayı tercih etti.

Borges dedi ki...

ummagumma: Sergen, Samuel de defans degil kahn da büyük kaleci degil demisti. Ben dinlemiyorum artik onlari.. Busquets de degildi sorun sadece..

Burak: Ispanya karsisinda muhtemelen ilk defa izledigin eksik Isvicre'yi yorumluyorsun. Buna mukabil Barca ve Ispanya karsisindaki takimlar da hemen hemen ayni seyleri söyleyeceksin.. ama öyle degil. Rakip Ispanya.. Bundan baska yol yok.. Isvicre'yi HOnduras ve özellikle SIli karsisinda izlemeliyiz ki ne nedir görelim.. Sili misal buradna baktiginda dagitir gibi duruyor, dagitir mi dagitmaz mi o mac sonrasi bir daha burada bulusalim.

BuRaK dedi ki...

bence isviçreyi hiç 1 takım dagitamaz. son yıllarda turnuvalara sürekli katılan bir takım. bak bakalim isviçreye kaç gol yemiş 2006-2008 de. ayrıca doğru oynadılar bugün.
yazdığım mesajdan nasıl böyle şey çıkarıyorsun hayret.
şilinin iddialı isviçreyi nasıl dağıtabileceğini düşünüyorsun

Borges dedi ki...

Burak: "isviçre'nin ilk golü yediği 1maçı alması bana mümkün gözükmüyor." Bu yorumuna istinaden bunlari dile getirdim.

Hucum gücü de cok zayif degil, aksine güclü bir hücüm hatti da var. Bu futbolu bir baska takim karsisinda "bence" oynamayacaktir. Sadece Isvicre degil Ispanya son dönemde hemen her takim karsisinda bu sekilde üstün olmustur ve rakibi hucumu zayif bir görüntü cizmistir. Bir degerlendirme icin iki maci daha beklemek gerekir. Kuhn'un takimi da DÜnya Kupasinda hic gol yemeden elendi ama bu daha "efektif" bir takimdir.. Gerekirse daha da hücümcu olabilecek potansiyel mevcut.

BuRaK dedi ki...

demek Istediğim isviçre defans olarak güçlü ama ofans olarak çok etkin değil. son yıllaraki turnuva maçlarına bakarak öngörü yaptım. ottmar her durumu ince ince düşünecek çözüm üretecek adamdır. ama gördüğüm isviçre yenik iken çokzor maç çevirir.
almanya-uruguay hariç üst yapan yok. arjantin-hollanda-brezilya ite-kaka kazandı.fransa-ingitere-italya malum. kimse kimseyi dağıtamazken şili için söylediğin garip geldi.

ayrıca barcelona hiç aklıma gelmemişti 2.mesajı yazarken..

2-3 aydır sakat torres-iniesta mutlaka sıkıntı yaratır..

Borges dedi ki...

Sevgili Burak, Sili Dagitir demiyorum ama ilk maclarin verdigi mesajlar bu yöndedir. Ben Sili-Isvicre macinin bir takimin digerini domine edecek sekilde topa sahip olamayacagini dusunuyorum hatta. Bunun disindakileri simdi anladim.

Biraz biraz anlastik simdi.

BuRaK dedi ki...

şiliyi izlemedim herkes çok beğenmiş.son 15 dakika lakayıt oynamasalar 3-0 olurdu deniyor.
ispanya-isviçre 2.devreye yetiştim.şimdi elindeki forvetler eren-gelson- barnetta vsvs.
bu adamlardan ne kadar hücumcu-golcü 1 ekip çıkar?
ispanya klasik 4-4-2 ve villa-llorente çift santraforla çıksa alırdı.villa 1.70 boyuyla biraz ezilmiş gibi.
2.maçlar elbette çok şey açığa çıkaracak. mesela almaya-sırbitanı çok merak ediyorum.khedira-schweisteigeri bir de stankoviç-milijas karşısında görelim.

BuRaK dedi ki...

ve tabiiki mesut-müller-podolski-klose'yi ölümüne oynayacak olan ivanovic-subotic-vidic-kolarov karşısında

lukovic yerine dortmundlu subotiç oynar herhalde..

QuaresmA dedi ki...

Çift forvet oynamayı hücum futbolu, tek forveti korkak futbol diye isimlendiriyor spor yazarları falan. Halbuki bugün İsviçre gayet defansif bir mantalitede oynasa bile çift forveti vardı. Zaten İspanya ve Barcelona'ya karşı çift forvet çıkmak zorunluluk gibi birşey. Adamlar defans, hatta kaleciden başlayarak kısa pasla çıktıklarından mümkün olduğunca önde basmak lazım. İspanya'ya kök söktürdüğümüz İspanya'daki maçta Fatih Terim de çift forvet başlatmıştı doğru bir hamle olarak.

CaRtMaNtR dedi ki...

Açıkçası Hitzfeld'in İsviçre'sini izleyemedim. Ama önceki turnuvalarda Kubi Kuhn'un oynattığına yakın oyunu geride kabul eden bir kontra atak takımı zihniyetindeydiler.

Hatta 2006 Almanya turnuvasında özellikle Ukrayna maçında iki takımda benzer bir oyun oynarak izleyenleri baya bir kör dövüşüne mahkum etmişlerdi.

Sonuç olarak tarzını kapanmaktan yana olan takımları eleştiremem. Hatta çirkefliğe yatmadan mücadele ederek kalesini savunmaya çalışan takımların baskılı oynayan takımlara karşı mücadeleleri bence izlenmeye değer olabilir.

Ama iki kapanan takımın maçını izlemek bazen çok ciddi sorun olabiliyor. Bu kupada ilk maçlarda bu anlayışta çok fazla takımın karşılaşması bu bakımdan biraz şanssızlık oldu.

Yinede ilerleyen turlarda artık takımlar arasındaki makas daralınca daha denk ve mücadelesi bol maçlar göreciğmizi umuyorum.

admin dedi ki...

Ben Hitzfeld'in, Mourinho'nun ve daha bunların gibi futbol oynatan teknik adamları her zaman savunurum. Çünkü ortaya taktiksel anlamda bir şey koyarlar. Alan savunması, doğru ve isabetli paslar, hızlı paslarla ileride çoğalıp gol atmak, sonrasında da maçı kaybetmemek için skoru korumak adına defansif bir sistemle oynamak birçok futbol izleyicisine itici gelebilir. Hatta anti-futbol yakıştırması bile yapabilirler. Ve sürekli eleştirirler, "Ya niye bu kadar defansif oynatıyorsun takımı" diye... Halbuki hatırlatırım, Barcelona'ya karşı Barcelona gibi oynamaya çalışan takım Arsenal, iki maçta 6 gol yedi. Ve o Arsenal şu an yeryüzünde Barcelona'nın oynadığı futbola en çok yaklaşan takımdır. Yani Barcelona'ya ve İspanya'ya karşı, aynı defans gücüyle ve aynı hücum gücüyle mücadele edemiyorsun. İlla ki değişik önlemler almak zorundasın. Ve Mourinho'nun Barcelona'ya karşı aldığı önlem ile Hitzfeld'in İspanya'ya karşı aldığı önlem tam anlamıyla taktik iki dehanın aldığı önlemdir. Tek çirkeflik yapmamışlar, oyunu çirkinleştirmemişler, rakibin ayağını kırmaya yönelik tek atılım göstermemişler, yalnızca rakiplerini yeşil sahada taktiksel organizasyonlarla durdurmayı başarmışlardır.

Eğer defans futbolu oynatıyor diye illa birini eleştireceksen, Ziya Doğan'ı eleştirmen lazım. Rakibi savunmayı yalnızca faul yapmaktan ibaret sanan ve golü attıktan sonra geriye çekilmeyi ekstra bir stoper alıp 5-4-1 sistemine dönmek sanan, bir garip teknik direktördür.

Velhasıl-ı kelam, benim için güzel futbol yoktur, doğru futbol vardır. Oyunu çirkinleştirmediğin sürece 11 kişiyle defans yapsan da olur. Eğer sonuca böyle gideceksen, buyur; önünde 90 dakikan var...

elektroposta dedi ki...

Hitzfeld benim için de bir numaralı td dür. ancak bu bahsettiğiniz gibi adı şanı anılmayan "underrated" bi adam da değildir. son 10 yılda her zaman en iyi 10 da sayılan bi td dir.

Unknown dedi ki...

Sevgili Borges, teşekkürler. Harika bir yazı...Ufak bir hatırlatma yapmak istedim sadece başarılar kısmında 2008'de Bayern'deki ikinci döneminde çift kupa yaptığı yok. Dolayısıyla bundesliga şampiyonlukları sayısı da 7ye çıkıyor.

Bu maçla Hitzfeld, Del Bosque'ye karşı 9. maçını oynamış oldu. İstisnasız her seferinde daha iyi kadroya sahip olan Del Bosque'ydi (Galacticos) ama bu Hitzfeld'in 7. galibiyeti.

Çok büyük bir teknik adam. Teknik,taktik, motivasyon, kadroyla iyi ilişkiler, oyunculardan verim alma, analiz, her departmanın bir üstadı. Benim gibi direkt ama taktik anlayışı gelişmiş futbol sevenlerin peygamberi. Keşke bu kadar özgürlüğüne düşkün olmasa da bir kere daha bir kulüp takımının başında boy gösterse. Mourinho, Şampiyonlar Ligi'ni iki farklı takımla kazanan teknik adam olma payitahtına ortak olunca belki yeniden hırslanır, bir deneme daha yapar diye umuyordum ki, İsviçre'yle sözleşmesini 2012'ye uzattığı haberi geldi.

Borges dedi ki...

Kromme:

Aha.. Dogru diyorsun cunku ben hep 7 Bundesliga sampiyonlugu var biliyordum.. Tesekkürler..

Unknown dedi ki...

Az önceki postta söylemeyi unutmuşum 1985 İsviçre Kupasını'da Aarau ile kazandı diye biliyorum ben.

Borges dedi ki...

Kromme: Söyle diyelim, 25 kupasi var toplamda:)

Frank Baumann dedi ki...

Senderos sakatlığı ciddiymiş, turnuvayı kapatmış galiba. Oyuna sonradan giren Bergen, bana fazla güven vermedi. Hannover'da sürekli forma giyen Eggimann daha iyi bir tercih olmaz mı?

Hem oyuncu kalitesi, hem de taktiksel yapı olarak çok iyiler. Süprizlere devam edebilirler:)

emir dedi ki...

kesinlikle katılıyorum takımların üstüne detaylı incelemeler yapınca maçtan bi başka keyif alıyosun