7 Temmuz 2010

Ikinci Finalist: Ispanya.!



Bu konumda on mac daha yapsalar sanirim degisen bir sey olmayacakti. Bu mac özelinden konusursak hak eden finale yükseldi. Turnuva performansi acisindan Almanya finali hak eder iken son iki yila vurdugunuzda bu Ispanya takimi her acidan bir Dünya Kupasi finalini ve hatta o kupayi hak eden takimdir diyebiliriz..

Macin genis analizini yapacak degilim ve lütfen mac öncesi yazilanlara bakin. Del Bosque, akilli davrandi, Torres'i klubeye cekip Villa'yi merkez forvet oynatti. Bir kisi, sadece bir kisinin orta sahada adam fazlaligina kavusturmasi makina düzeninde yillar yili oynayan bu takimin eski formuna gelmesine yetti ki beklenilen de buydu tarafimdan. Almanya'nin tek kozunun iki forvetli -merkez, dis- Ispanya olmasi karsisinda saglam savunma ile Xavi-Iniesta arasini acip oyun hakimiyetini ele gecirmek idi. Pedro-Iniesta-Xavi-Alonso-Busquets'li besliye Alman orta sahasi karsilik veremez ve öndeki Alman üclü hucum gücünün de her birine bir adam seklinde rahatlikla savunma icerisinde karsilik verebilir..

Hem hucum hem de savunma anlaminda Villa'nin merkezde olup Torres'den yoksun olmasi inanilmaz bir avantajdi. Maceraya kacmadan her zaman oynadiklarini oynayip bir sekilde gole ulasip finale tarihlerinde ilk defa olmak üzere geldiler.. Almanya'nin su konumda yapabilecegi cok bir sey yoktu.

Mini Barca Ispanya karsisinda galip gelen dahi onlara topu kendi istegiyle verip ona göre konum alir iken neden Almanya topa sahip olmadi sorusu oldukca anlamsiz, burada sorgulanacak olan akini bir sekilde kestiginiz anda gerceklestireceginiz hucumun yetersiz kalisidir. Cok begendigim Kroos degil de Marin'in oyuna girmesi bu anlamda önemliydi. Kombinasyon olmuyorsa bireysel maradona gücü devreye girmeliydi ama mac sonrasi konusmak her daim kolaydir her zaman..

Van Gaal nasil Bayern ile Sampiyonlar Ligini alsak dahi Avrupanin en iyi ikinci takimi olacagiz cünkü Barcelona su an icin en iyisi diyorsa; Ispanya da bu konumdadir. Henüz bu pas trafigini cözebilecek bir takim yaratilmadi.

Bir ihtimal Hollanda'nin tuhaf golleri ? Finali bekliyoruz.!

Hak eden finale kalmistir, Tebrikler Ispanya..

33 yorum:

ka' dedi ki...

gelsin hollanda'nın tuhaf golleri:}

delorean dedi ki...

Bu İspanya yenilmez. Hollanda'ya büyük şans lazım.Şu ana kadar şans yanlarındaydı ama sanmıyorum.

ummagumma dedi ki...

En güzeli de dünya kupasını daha önce kazanmamış bir takım alacak, benim gönlüm İspanya'dan yana

mevlüt dedi ki...

yunanistan geldi aklıma bu ispanyayı izlerken. 2004de şampiyon olan yerden yere vurulan bir yunanistan vardı. yunanistanı yerden yere vuran aynı insanların bugünlerde ispanyaya adeta tapıyor olmaları çok şaşırtıyor beni. 50 tane pas rakibi uyut, karambolden bir gol hop 1-0 kupa cepte.

delorean dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
benden bu kadar dedi ki...

@mevlüt

evet abi özellikle villa'nın topu kalecinin yanından kaleye sokması büyük haksızlık.

lionel dedi ki...

@mevlüt
hangi mentalitenin ürünüsün bilmiyorum ama yol yakınken başka spor dallarıyla ilgilenmem benim naçizane önerim.

aydın dedi ki...

Made in Barcelona.
Tarih 10 yıl sonra tekerrür edecek, o zamana kadar tek başarısı Avrupa Şampiyonluğu olup fazla görünmeyen Fransa gibi aynı özelliklere sahip İspanya da duble yapacak.
Bir farkla, Fransa önce dünya şampiyonluğu kazanmıştı, İspanya tersten gidiyor.
Zidane Zidane diye kafamızı şişirenler de artık Xavi gerçeğini anlarlar artık.
Hollanda sevenler bu yorumu ters totem olarak okusunlar, ortada anlaşalım :)

Adam dedi ki...

Almanya'nın pozitif futbolu bırakıp (biraz da Müller'in sakatlığından sebep) eski Almanya görünümüne döndüğü maç olmuştur. Tabii İspanya topu vermediği için Almanya oynama fırsatı bulamadı da diyebiliriz.
Pedro'yu izlerken aklıma Hasan Şaş geldi. O saçma sapan pas vermeme pozisyonundan 10 dk önce şunu çıkarıp Fabregas veya Silva'yı alsa demiştim tam da. Adamda yetenek ve azim kadar akıl olsa maçın yıldızı olacaktı :)
Şahsen İspanya'yı izlemekten keyif alıyorum. Finale çıkmalarına da acayip sevindim. Çok ilginç bir final maçı olacak. Finalde 2-2 gibi bitmesini bekliyorum normal sürenin.

Sinan Yılmaz dedi ki...

Almanya'nın kazanma ihtimali öne geçme ihtimaliyle eşitti.
Almanya ilk golü atsa 1-0'a bağlayabilirdi.
Fizik üstünlüğü kullanarak.

Zeminin kötü olması ilk yarı İspanya alehine, ikinci yarı çok yorulan Almanya alehineydi.

Almanya zorlu rakiplerle oynamanın cezasını çekti biraz.
65'ten sonra kafaya bile çıkamamalarının nedeni bu yorgunluktu.

Mesut'un en büyük eksiği de fiziği bu arada. Biraz daha vücut geliştirme çalışmalı.

Bastian inanılmazdı maç sonu çatlamaması şaşırtıcı.
Falan.
Abi ben de maç yazısı yazmadım, aklımdakileri senin yorumlara ekleyeyim dedim, müsadenle

Pan Monroe dedi ki...

Bir kez daha ne kadar kısır bir futbol çağında yaşadığımızı bize gösteren bir maç oldu. İspanya resmen azap çektirdi bana maç boyunca, tek güzel şey golü atan adamın Puyol olmasıydı belki de.

Böyle maçlarda radikal işler yapmak zorundasınız. Belki Almanya hiç hata yapmadı, belki bu şartlar altında "doğru" oynadı. Ama bekleyerek varacağınız nokta budur hayatta. Şu maçta Xavi veya Iniesta'nın açılımını yapmak gereksiz bence. Çünkü zaten Pique gayet ekabir bir oyun kurucu gibi oynadı. Bu da benim için maçın özetidir. Lahm'ın çizgiye inmeden bitirdiği bir maçtır bu.Sorun Almanya'nın topa sahip olması değil, zaten o kaptıkları toplarla birşey üretemeyeceklerini adım gibi biliyordum. Halbuki rakibi biraz önde zorlayıp bozmaya çalışsaydı, maçı belki 75 dakika böyle sağlamcı götüremezlerdi ama en azından kayda değer birşeyler üretirlerdi. İspanya'nın kazanmayı haketmesinden daha fazla, Almanya kaybetmeyi haketti.

İspanya için yapacağım tanım şu: Çağının en dominant takımı. Ama şu ana kadar izlediğim dominant takımların en renksizi, hatta sıradanı.Arkadaşın aksine, Pedro o gereksiz çalımı deneyince yemin ediyorum sevindim. Sıfır beklenmedikle top oynayan bir takımın nesini seveyim gayrı.

mevlüt dedi ki...

bir barca hayranı olarak golü puyolun atmasına sevindim. ama her turnuvada mutlak favorim almanyanın en sevdiğim futbolcu puyolun golüyle elenmesinede kahroldum. ah ulan puyol yapılırmı bu bana. bak saat kaç oldu hale futbol düşünüyorum :))

TA dedi ki...

mourinho çözdü bu pas gevezeliğini.hemide 2 maçlık seride eledi barcayı.

hep güzel oyun güzel oyun diyorlarda nerede güzel maç?yok. tek taraflı maçlara izlemeye devam.

tempo fazla yoktu maçta.bol bol pas izledik yine.tahmin ettiğim gibi bir maç oldu.zaten barca-ispanyanın oynadığı maçlarda tempo araki bulasın.çok garantici oynuyorlar ve buna güzel oyun deniyor.ilginç.devam edin güzel oyuna.umarım hollanda bu temposuz garantici takımı eler.

TA dedi ki...

ulen şili bile bu garantici ispanyadan daha heyacan uyandırıyor futbolseverlere.

nerde ingiliz futbolunun temposu nerde barca ve ispanyanın oynadığı maçlardaki temposuzluğu.

birkaç kez hızlı hücum yaptı ispanya eli ayağı dolaştı.top çevirmeden edemiyorlar.

Del Piero dedi ki...

Almanya 3 maçta 12 gol atınca futbolseverler coştu ve İspanya'ya elenince de buna isyan edip dünyanın en creative takımı, defans oyuncusu bile birçok takımın oyun kurucusundan çok daha teknik olan teknik kapasitesi oldukça yüksek bu takımı Yunanistan kazmasına benzettiler ya, ben ne diyeyim...öfkedendir herhalde diyeyim...
Almanya bu turnuvanın en etkileyici takımıydı, elenebileceği sadece iki takım vardı bu turnuvada. biri Brezilye ötekisi ise İspanya'ydı. İspanya'ya bugün elendi ama bu genç takım eğer bu yapısını bozmasa 2012'de İspanya'yı da geçer ve en büyük favori olur şimdiden söyleyeyim. Açıkçası ben Almanya'nın bu turnuvada bu kadar başarılı olacağını asla tahmin edemezdim, bir hatırlayın turnuva öncesi ne düşünüyordunuz. Capello'nın İngiltere'si, Messi'li Arjantin, havalı kadrosuyla Fransa, son şampiyon İtalya. Tüm bu takımlar toz olup giderken Almanya havalı mı havalı bir oyunla buraya kadar geldi, bu büyük bir başarıdır. Ben turnuva öncesi ve turnuva başladıktan sonra her turda bir tahmin kaydı düştüm bloğuma ve kupa başlamadan ki tahminimde Almanlara şans tanımamıştım ki bu yanılgıya düşen epey kişi olmuştur(http://bruskvilla.blogspot.com/2010/06/dunya-kupas-tahminlerim-1.html)
İspanya ise ilk maçta Ottmar Hitzfeld dehasına yenildi sonrasında ise çok gereksizce eleştirildi. Tamam euro 2008 kadar efektif bir takım yoktu ama çekirdeğini son yıllara damgasını vuran Barcelona'nın oluşturduğu, birlikte oynamışlıkları çok olan bir oyuncu topluluğuydu. Almanya ise daha genç takım. Bu yüzden bu sonuç bana sürpriz olmadı. Ama Almanlara da helal olsun. Alkışı fazlasıyla hak ediyorlar. İspanya ise rüya takımdır, 1'er 1'er gitseler de öyleler.

TA dedi ki...

@pan monroe

''Bir kez daha ne kadar kısır bir futbol çağında yaşadığımızı bize gösteren bir maç oldu.''

genel yorumuna katılıyorum ama yukarıdaki yoruma katılmıyorum.

kısır futbolu günümüzde sadece barca ve ispanya oynuyor.diğerleri öyle değil.mesela bu ligde 3-2 beşiktaş-eskişehir maçları oynandı.keza trabzonun harika dikine oyununu izledik.zaten ilgiltere futbolunu söylemeye gerek yok.süprizlere çok müsait tempolu futbolları var.skor anlamında ş.liginde 4-4 biten keza premier ligde yine benzer skorlar olan güzel maçlar oynanıyor.keza alamanların yaptığı süprizli güzel oyun.pas gevezeliğine girmeden.

kısır bir futbol çağı değil bence.
kısır olan barca-ispanya futbolunun renksizliği.ki daha yakın zamanda mourinho bu renksiz futbola bir cevap vermiştir.
ayrıca hollanda dan çok ümitliyim.alamanyadan hiç ümitli değildim ispanya karşılaşmasında.yinede bazı fırsatlar yakaladılar.hollandayı intere benzetirsek hollandanın kupayı alması süpriz değildir.

semioticus (shelbyl) dedi ki...

Mukemmel mac oldu.

Madem adetten, yukarida herkes birbirinin futbol anlayisina laf etmis, ben de bozmayayim: Su mactan zevk almayan gitsin mahallesindeki hali saha maclarini izlesin, orada cok pozisyon ve gol oluyor.

Ispanya, Almanya'nin aklinin da ustune cikti. Almanya'yi gozumde favori yapan "duzen-yaraticilik" terazisinin yaraticilik tarafi bugun hafif kalinca, Ispanya bir adim one gecti.

Ispanya'yi turnuva basindan bu yana ilk defa bu kadar organize, bu kadar iyi yerlesmis gordum. Bu da sanirim "Torres etkisi" ile aciklanabilir.

Oyle ya da boyle, finali gozumde iki takim da hak ediyor oldugundan hicbir duygusallik hissetmedim, o da guzel oldu tabii :)

Adam dedi ki...

Almanya bu maçta "Çanakkale geçilmez" i oynamış, biz İspanya'ya kısır diyelim. Renksiz futbol oynuyorlar diyelim. Topu biraz karşı takıma verseler de onlar da oynasa diyelim. Hatta abartıp "Yunanistan versiyon 2.0" diyelim.
Halbuki böyle mi olmalıydı? Kalabalık defansın arasına şişirip durcaklardı topu. Uzun Almanların arasında kısacık kalan ileri uç elemanları olduğunu düşünmeyerek hem de. Futbolcu aklı ile oynamamalı ne de olsa. Anlamsız driplingler denemeli sık sık. 11 kişi defansa çekilmiş takımın üzerine deli gibi saldırmalı bütün takım. Defansında kabak gibi açıklar verip, kepaze olmalı Arjantin misali. Yaşasın kaos futbolu...

Pan Monroe dedi ki...

@TA
Eğer hala bir takım çıkıp da şu İspanya'yı sahasına hapsedemediyse, o dünya futbolu kısırdır. Bu açıdan Trabzon'un oynadığı futbol beni pek de ilgilendirmiyor dostum.

Ben İspanya'nın oynadığı futboldan değil, rakiplerinin bu kadar pasif kalmasından şikayetçiyim. Bakero'lu Amor'lu kadrosuyla sanki çok mu farklı bir oyun oynuyordu İspanya? Şu anda çok disiplinli bir jenerasyon yakalamış olabilirler, ama zaten uzun zamandır sahada benzer mantığa sahip bir takım bu. Ha seviyoruz, saygı da duyuyoruz. Ama bu şekilde maçlar gerçekten zulüm.

Ayrıca, Mourinho bu futbola cevap falan vermemiştir. Özünde Almanya'nın yaptığının daha hardcore'unu yapmıştır. Dünkü maçta Puyol'un ekstra golü gelmeseydi de, bir uzun topla Mesut gol atsaydı; Löw İspanya'yı mı çözmüş olacaktı?Yapmayın dostum allahaşkına.

Hep söylüyorum, 1994 Şampiyonlar Ligi finalini izleyin. Çözmek o'dur. Onun için de sağlam takım olman gerekir. Ne sağlam bir ülke takımı, ne de kulüp takımı var şu anda. İspanya ve Barcelona'nın başedilmezliğinin sebebi bu.

Pan Monroe dedi ki...

@ Adam

Dostum, lütfen. Burda sıfatlardan önce özneleri idrak edelim önce :). Ben İspanya'ya kısır demedim. Bu free form mentalitesi ve hız-pas diyalektiğini 15 senedir ilgiyle takip edip öven, sıradan bir futbolsever olarak yazıyorum bunları. Ben İspanya'yı zaten seviyorum. O başka bir hikayenin konusu.

Ama İspanya'yı sevmem, kimsenin bir reaksiyon gösterememesini alkışlamam anlamına da gelmiyor. Çünkü işin o kısmı artık sevgiyi aşıp fetiş haline geliyor. İspanya kendi yarattığı ekolü kusursuz çalıştırıyor, ve "doğru" oynuyor. Kimse de İspanya'ya "böyle oynama" demiyor zaten. Ama soru şu: 2000'in Fransa'sına karşı bu doğruluğu ne kadar üretime dökebilirdi İspanya? İşte o tartışılır.

Bize futbolu sevdiren tek şey akıl değildir. Akıl, zihinsel yükümlülüklerden yalnızca biridir, ve hiçbir spor dalı sadece akılla yürümez. Ben TA'nın İspanya eleştirisine katılmasam da, genelde ortaya çıkan oyundan yakınmasını haklı buluyorum. Koskoca Lahm'ın çizgiye bir kere bile inmediği maçı, " Vay be işte İspanya'nın futbol aklı" diye yorumluyorsanız sadece, iyi seyirler arkadaşım.

aydın dedi ki...

@Pan Monroe
İyi güzel de 94 Milan'ı ve Zidane'lı Fransa defansif birer ekiptiler, üzerine yaratıcı ve yetenekli futbolcular eklemişlerdi.
Uzun süre bu formül dünya futbolunda çok işe yaradı, Brezilya'da Dunga tutucu olmasaydı bu kupada da yarayabilirdi.
İspanya-Barcelona bunlardan farklı, oyun olarak değil ama aksiyon olarak hep ofansa yönelik düşünüyorlar.Fetiş haline gelmesi bu yüzden, 70'lerin Hollanda ve Ajax'ından beri tek.
Üstelik de bunu şu zamanda yapabilmeleri inanılmaz.
Seyir zevki konusunda katılıyorum, itiraf edeyim son zamanlarda hatırı sayılır Barcelona maçlarından pek keyif alamadım, tek düze dominasyon yüzünden.

Adam dedi ki...

@Pan Monroe
İyi futbol için akıl birincil kısıt değildir elbet. Ancak yetenek ve azmin yanına eklediğinizde yenilmez olursunuz. İspanya ve Barça sempatim burdan geliyor. Tarihten bu Barça-İspanya ile baş edebilecek bir takım getirseydim Sacchi'nin Milan'ı olurdu sanırım.

varol döken dedi ki...

bu tür maçlarda insan tuttuğu takımda (almanya benim için) hep isyan edecek bir yüz arıyor, bakın yetenek falan değil, bir ifade sadece (bknz. tuncay şanlı)... bu ifade dün gece bastian'da vardı ama o kadar yoruldu ki son dakikalara taşıyamadı... işte benim mesut'a eleştirim buradadır, uefa finalinde canlı da izlemiş, orada biraz cehaletimden bu mu çok övdükleri mesut demiştim... şimdi biraz daha biliyor ve futboluna elbette bir şey demiyorum ama geliştirmesi gereken bence fiziğinden çok o ifade ve ruhudur...

ispanya, kesinlikle en iyi takım değil... şablon bir futbol oynuyorlar ama bu dünyada şu an geçerli... iyi bir hatip karşısında kekeleyen zeki bir adam olduğunuzu düşünün, size herkesin bildiği, genel geçer doğrulardan bahsediyor, bunları çürütecek bilginiz, birikiminiz var ama diliniz tutuluyor konuşamıyorsunuz...

o yüzden diyorum ki hollanda'nın dili bir açılırsa ispanya'nın hitabı yarım kalır...

tabi gönlümüz her daim hollanda'dan yana olduğundandır biraz da bu istek...

ispanya seni hiç sevmiyorum biliyor musun?

Pan Monroe dedi ki...

@ aydın

İspanya hep hücumu düşünen bir takım değil dostum. İspanya'nın futbolu tamamen kontrol üzerine kurulu. Onlar topu tutuyorlar. Yani bir deyişle, defansı da top ayaklarındayken yapıyorlar.Her pasta takım bütünüyle hareket ettiği için pozisyonlarını da hep koruyorlar. Zaten amaç da bu. Dediğim gibi bunu eleştirmiyorum.Hatta bu çok saygı duyulacak birşey. Lakin Michels'in 3-4-3 üyle, ya da 2000 Hollandasıyla kıyaslamam bile İspanyayı. İspanya defansif bir takım olmasa bile, asla bir hücum takımı da değildir. Mevcut Kadrosuyla olamaz zaten.

TA dedi ki...

@pan monroe

son yorumunun altına imzamı atıyorum.
ispanya pas yaparak defans yaparken diğeri topsuz defans yapıyor.fazla br fark yok bu bakımdan(ama hücum oynuyor gözüküyor futbol izleyicisine).haliyle kısır temposuz maçlar oluyor.doğru futbol yanlış futbol bağlamında söylemiyorum.sade futbolsever için izlenmesi işkence olan pas gevezeliği şeklinde maçlar oluyor.

''Ben İspanya'nın oynadığı futboldan değil, rakiplerinin bu kadar pasif kalmasından şikayetçiyim''

şili gibi daha agresif olmasını istiyorsun ama birde şu varki fizik kuralları bunu ancak 60 dakika müsade eder.kolay değil agresif pres yapabilmek.
öyle uyuz bir takım ki bu ispanya sanki kaleye gitmek için değilde orta sahada paslaşmak için oynuyorlar.mou usta bunu bildiği için bütün planlarını az ama öz yapacağı hızlı hücumlara göre yaptı.yani enerjisini ispanyadan top kapmak için değilde hızlı hücum yapmak için sakladılar.eğer ileride geniş alanda pres yaparsan enerjin belli dakikalardan sonra düşecektir.oyun birazda fizik kuvvet ile oynanıyor.

ispanya ve barca takımları birazda rakiplerini yormak ve rakiplerine fazla hücum şansı vermemek için çok pas yapıyorlar.dediğin gibi defans yapıyorlar aslında.ama bunu yaparkende rakiplerini yoruyorlar.rakipler senin dediğin agresifliği yaparlarsa.
mourinho usta ise farklı bir yol çizdi.kendi 1. bölgesinde defansını kurarak.daha dar alanda defans yaptırdığı için fizik olarak daha kuvvetli kaldılar.hem hücumda hemde defansta.
senin dediğin agresiflik karşısında ispanya ne yapar biliyormusun.kendi kalecisine kadar pas yaparak geriye gelir sonra tekrar xaviye ineasteya verirler topu.sen ise yorulduğunla kalırsın.dikine oynama dertleri birinci planda değildir.0-0 iken özellikle.rakipleri uyuz eden bu total kontrol futboludur.mou usta ne yaptı. bıraktılar topu barcaya.barca yine al gülüm ver gülüm oynadı ama inter bu oyun karşısında fazla yorulmadı fizik anlamında.kendi 1. bölgesinde defansı kurduğu için.
ayrıca 1-0 dan 3-1 yaptığıda unutulmamalı interin barca karşısında.

aydın dedi ki...

@Pan Monroe
Katılıyorum, zaten o yüzden oyun olarak değil de aksiyon olarak ofansif olduklarını söyledim, her hamle bir sonraki hamle ile veya açık-boşluk bularak/yaratarak ilerlemek üzerine.

TA dedi ki...

@aydın

barca oyununun asıl verimi hücumsal değildir.defansif verim daha fazladır.alamanya maçında 60 dakika kaç pozisyon ürettiler.bu pas oyununun verimi defansiftir.alamanyaya az pozisyon verdiler.elbette hücumsal verim hiç yok değil.ama asıl verimi rakibin hücum konusunda kısıtlanmasına neden olduğudur bu pas oyununun.
mesela manu barcanın 6 hamle ile bulduğu boşluğu 3 hamle ile bulabilir.bu tempoyu aksiyonu getiriyor.diğer yandan barca 6 hamle yaptığı için rakibin hücumsal gücüne darbe vuruyor.yani bir nevi hücum yaparken defansta yapmış oluyor.

6 hamle sonrasını düşündüğü için değil, yaratacağı boşluğu 6 hamlede yaptığı için farklı bir tarz olarak gözüküyor bize.yoksa anormal birşey yaptığı yok teknik anlamda.borgesin hayran olduğu pas trafinin yarısında hücumsal zeka yoktur.sadece pastır.yani 6 hamle sonrasını düşünüpte yapmazlar.ancak son 3 hamle hücumsaldır yada zeka plan içerir.ilk 3 hamle(pas) defansif katkı verir(topa sahip olmaktır hedef) . altı, üç rakamlar sadece örnektir yanlış anlaşılmasın.

gollerin çoğu yada pozisyonların çoğu öyle dantel gibi pas işleyerek olmaz.olanlar vardır 1-2 yi geçmez.tempoyu düşürmek için yapılan paslaşmaları anormal hücumsal plan olarak görmek bana saçma geliyor.ama defansif açıdan çok yararlıdır orası ayrı.rakibin daha az hücum yapmasına neden olduğu için.
barca ve ispanya futboluna total kontrol futbolu diyebiliriz.

aydın dedi ki...

@TA
Güzel açıklama, yalnız M United veya Premier Lig'in o bahsettiğin baş döndürücü hızı İngiltere sınırları içerisinde geçerli, Avrupa'da ancak Milan veya Roma gibi takımlara ezici üztünlük sağlayabilirler.
Bir an için dikkatle bakarsınız Premier Lig'de fahiş defans hataları olduğunu görürsünüz, o hıza ayak uydurmak defans futbolcuları için kolay değil.

Pan Monroe dedi ki...

@TA

"senin dediğin agresiflik karşısında ispanya ne yapar biliyormusun.kendi kalecisine kadar pas yaparak geriye gelir sonra tekrar xaviye ineasteya verirler topu.sen ise yorulduğunla kalırsın"

Ha işte, İspanyol futbolunu bu kadar da hafife alma. Barcelona'nın bu seneki Real Madrid ve Arsenal maçlarını izlerseniz, bu konudaki efektif yanlarını da görürsünüz. Madrid'in önde baskı kurduğu anlarda 3 pasla rakip sahaya yayılan bir Barcelona da izledik.Arsenal maçında iki uzun tek topla gol buldular. Yani geniş alanı buldukları zaman o bahsettiğin "efektif" pasları da gayet hızlı ve yerinde kullanabiliyorlar. Bu bakımdan ne oynamaları gerekiyorsa onu oynuyorlar, yiğidi öldürüp hakkını yememek lazım. Zaten o yüzden önde baskı kurmak hiçbir takımın işine gelmiyor. Hezimet korkusudur bu. Yarı sahasına kapanan bir takıma karşı da 2-3 pasta pozisyon bulamazsın usta, Münih karşısında göremedik mesela o "efektif pasları" Manu'dan :)

Tekrar ediyorum, İspanya'nın eleştirilecek bir tarafı yok. Mourinho'nun yaptığı şeyi eleştirmiyorum. Ama onun yaptığı bir hamle değil, yapabileceği ilk şeyi yapıp beklemektir. Dün bunu Almanya da başardı. Pozisyon da vermedi İspanya'ya. Krool o golü atsaydı, "işte Löw İspanya'yı çözdü, hep pas hep pas nereye kadar" denecekti, adım gibi de eminim :)


Ama bunun anlamı teslim olup kapanmak da değildir. Şili belki akılcı bir oyun izlemedi ama o örneği vermemin sebebi, biraz baskı ve cesaretle İspanya'nın da şaşkına dönebildiği gerçeğidir. Malesef bunu yapmak da kimsenin işine gelmiyor.

TA dedi ki...

@pan monroe

küçümsemiyorum.ama bu futbolu heyecan verici bulmuyorum.

''Yarı sahasına kapanan bir takıma karşı da 2-3 pasta pozisyon bulamazsın usta, ''

topu rakibe kaptırdıktan sonra pres yapmazsan ileride, kendi alanına gelirsen 2-3 efektif pasla pozisyona girme olanağı doğar hızlı hücumla(tempo olur ).ispanya rakip sahada pres yaptığı için devamlı set hücumunda görünüyor.eğer rakipler gibi topu kaptırdığında kendi alanına gelirse hızlı efektif hücum şansı doğabilir.ispanyanın planlarında bu yok tabi.olmayıncada temposuz oyun çıkıyor ortaya.(tek taraflı)

doğru oyun yanlış oyun olarak değerlendirmiyorum şüphesiz.

''Yani geniş alanı buldukları zaman o bahsettiğin "efektif" pasları da gayet hızlı ve yerinde kullanabiliyorlar.''

maç içerisinde bu çok nadir gelişen durumlardır.

''"işte Löw İspanya'yı çözdü, hep pas hep pas nereye kadar" denecekti, adım gibi de eminim :)''

löwün yaptığı defans ile mou nun interinin yaptığı defans arasında bir bağlantı göremiyorum.

''biraz baskı ve cesaretle İspanya'nın da şaşkına dönebildiği gerçeğidir''

ispanya 0-0 iken hiçbir zaman şaşkına dönmez hocam.zaten ispanya için birinci planda pozisyon vermemek.sonra pozisyon üretmek.yani şili ispanyayı şaşkına çevirse bile eğer şili pozisyon üretemiyorsa ispanya için şaşkınlık olarak algılanmaz olay.en fazla biraz fazla pas hatası yapmış olurlar.dikkat edilirse alamanya şaşkına uğramıştır.pozisyon üretemediği için.ispanyada pozisyon üretememiştir.ama şaşkına uğramamıştır.hollanda şaşkına dönmez bu bakımdan alamanyaya oranla.zaten hollanda uruguay maçında da benzer bir yapıda oynadı.yani topu zaten az kullanan bir takım hollanda.top bana gelmiyor diye bir şaşkınlık yaşamayacak hollanda.

özetle doğru oyun ile güzel oyun başka şeyler olabiliyor.
şu maç yerine 3-2 biten beşiktaş -eskişehir maçını izlemeyi tercih ederim. mesela manu-barca final maçıda seyirkeyfi olarak yerlerdeydi.ispanya-alamanya maçının benzeriydi.yani hep mi rakiplerinden dolayı maçlar böyle temposuz oluyor.aslında tersi.barcadan dolayı maçlar temposuz oluyor.yoksa alamanyada manu da güzel oynayan takımlar.
tercihlere saygım vardır her zaman.güzel maçmı izlemek tercihin yoksa barcayı mı izlemek.barcanın olmadığı birçok maç güzel tempolu olurken barcanın olduğu maçlar böyle olmuyor.tek sebebi var.önce topa sahip olma sonra hücum etmek anlayışı.yani pas gevezeliği.

çok iyi oldukları bir gerçek.fakat çok iyi oldukları konuda heyecan verici değiller(yunanistanın topa sahip olma versiyonu bu ispanya).ve çok iyi oldukları için güzel maç izlenmiyor.çok güzel oynadıkları için değil.

subjektif bakış açısı bu şüphesiz.
yunanistanda doğru oynadı zamanında.bu farklı birşey.

eğer pas izleme manyağı değilsen bu oyundan keyif alanlarıda ilginç buluyorum.bunlar birde ingiliz futbolunun temposunu izlesinler.aksiyon-hız-tempo-mücadele ve süprizler.

barca ve ispanyaya karşı bir çözüm bekliyorsun.geçmişte verdiğin takımlarda buna bir çözüm bulamazlardı.risk almak çözüm değildir.çözüm basit ama bir o kadar zor.eğer alamanyada mou tarzı defansını 1.bölgede kursaydı ispanyayı eleme şansı olabilirdi.dinsizin hakkından imansız gelir misali.alamanya orta saha presinden dolayı çok fazla ve gereksiz bir efor sarfetti ispanya karşısında.vede orta sahaya yakın pres yaptığı için hızlı hücum şansınıda az buldu.ispanyayı tamamiyle birinci bölgene çekeceksin ki hızlı hücum yaptığında sadece karşında defans hattı ile muhatap olsun hücum elemanların.

''Münih karşısında göremedik mesela o "efektif pasları" Manu'dan :)''

bayernin manuyu eğer 11-11 oynansaydı eleyebileceğini mi düşünüyordun.ciddi değilsindir herhalde.bayern ne olduğunu anlayamadan 3 ledi manu.efektif oyunla.van gaali yok etti ,sahadan sildi fergi.van gaalin yardımına kırmızı kart yetişti.bayerni fazla abartmamak lazım.keza mourinho da rahat geçti bayerni.

Del Piero dedi ki...

Barcelona ile 10 maç yaparsan 2 bilemedin 3 maçı alırsın diğerlerini kaybetmeye mahkumsun. Dünyanın en iyi takımıdır şüphesiz, geçen yılki performansıyla yüzyılın takımı ünvanı bile yakıştırılmış. mou ustanız yenmiş olabilir ama o 10 maçın 3'ten biri denk geldi. Koca inter ancak ezik bir futbolla eledi barcayı.
Varın siz eleştirin, sevip sevmeme göreceli birşey zorla beğendiremezsiniz. Ama Xavi, Iniesta gibi oyuncuların oyun zekasını sorgularsanız futbol anlayışınız sorgulanır. İspanya takımı da barcanın karbon kopyasıdır, sadece messi'si yok.
Almanya'nın finalde olmasını isterdim ama bunu Almanya'da yaşayan gurbetçiler ve Mesut'un hatırı için isterdim başka birşey için değil. Bir de Almanya yıllarca sıkıcı oyunlarla finaller oynadı, farzedelim ki haklısınız İspanya sıkıcıydı(kesinlikle haksızsınız) dünyanın en iyi futbol ülkelerinden biri ilk defa finale çıkma hakkını elde edecek, varsın sıkıcı oynasın, bir kez de onun buna hakkı olsun, değil mi?

ya birşeyi merak ettiğim için kendimi tutamayarak soruyorum.
@TA Almanya'ya neden Alamanya diyorsun? başta yanlışlıkla filan zannediyordum ama hep öyle yazıyon:))

TA dedi ki...

@delpiero

alamanyayı sevdiğim için böyle yazıyorum.tıpkı berezilya gibi:)

barcada bencede dünyanın en iyi takımı.ama en izlenesi takımı değil.(bence)

büyük alman filozofu martin heidegger ile ilgili bir alıntı:

Heidegger’in tabiriyle “Sadece insanlar ölür, diğerleri telef olur.” Daha da enteresan bir cümlesini söyleyeyim “Bütün insanlar ölümlüdür, ben hariç!” burada tabi kelime oyunu var, “ben” ölümsüzdür diyor. Ben de yaptıklarımı telef olmamak için, ölmek için, ölmeyi becerebilmek için yapıyorum. Bazıları derler ki, yaşlılara güvenmeyin, çünkü ölüme yakın oldukları için çok bencil olurlar ve hayatta kalacakların çıkarını düşünmezler. Ben de yakın bir gelecekte ölebilirim yaşlı olduğum için; ama başka bir yönden kendi bencilliğimi savunuyorum, bu adam öldü, böyle bir endişe taşıyan kişi bu dünyada yaşadı dedirtmek için ölüyorum. Bu söylediğim, hayr ü hasenat yapmakla benzeşir.

Pan Monroe dedi ki...

@TA

söylediklerine cevabım var da mecalim yok :) özünde katıldığım tek yer, bu futbolun ne kadar keyifli olduğunun tartışılması.

@Del Piero

Xavi ve Iniesta'nın zekasını (ki ben bunu fundamental olarak tanımlıyorum) kabul edip etmeme gibi bir seçenek bile ortaya atılmıyor zaten. Ama rahatlıkla şu önermeyi de yapabilirim: Puyol ve Sergio Ramos, dünyanın bütün kalbur üstü takımlarında hemen hemen aynı verimlilikte oynayabilecekken, bana göre Xavi, Iniesta ve Pique'nin bu verimliliği sürdüreceği takımlar bir elin parmağını geçmez. Xavi çok iyi bir futbolcu. Ama onu çok iyinin ötesine taşıyıp "büyük" yapan şey Barcelona'dır.

Dün İspanya'nın en etkili ismi Sergio Ramos'tu. Hem Podolski'yi bitirdi, hem de sağ açık gibi oynadı. Golü atan adam da Puyol'du.
Bu iki adam da, İspanya'nın varoluşu içindeki en kaotik ve o sisteme en aykırı topçulardır. Akıldan çok sezgi ve içgüdüye göre oynarlar.

Futbol çoğu zaman eğrisi doğrusuna denk gelen bir oyun. Teorik olarak yanlış bir tercih yaparsınız, o yanlış tercih size gol getirir. Futbolu edebi bir ortama taşıyıp hayatla en çok benzeştiren spor yapan da bu zaten, bu yüzden futbolu çok seviyoruz. Ta'nın vurguladığı doğru oyun-güzel oyun ayrımı da budur.