Spox yine muhtesem bir taktiksel analize imza atmis. Ama ben onlarin tarihsel icerigine bugün dokunmuyorum ve elde edilen materyallerle Galatasaray üzerinden orta saha analizi yapmak istiyorum.
Bu dünya kupasi iste bu gibi ikilileri artik futbolun en yüksek konumu olarak belirlemistir. Van Gaal'in da üzerinde durdugu gibi sistemin en önemli ve onu belirleyici noktasi burasidir. Sistemlerin bugünkü kosullarda kalbidir, burada varolan oyuncularin niteliklerine ve yeteneklerine göre her sey degisir. Bu yüzden Almanya'nin bugün oynadigi 4-2-3-1 ile 2008 ve aslinda bakilirsa 2010 Hollanda 4-2-3-1 arasindaki fark oldukca fazladir. Cift önliberolu sistemler önliberolarin niteligine ve digerleriyle kurdugu iliskiye göre farklilasir.
Hollanda milli takiminda teknik adam Sneijder'a hangi görevi verirse versin sonuc itibari ile bu oyuncunun sahada nerede durmasini gerektigini belirleyen Van Bommel-Nigel de Jong ikilisinin capidir. Almanya'nin ön oyuncularinin aksine Sneijder'in sürekli geriye gelip pek cok maci neredeyse defansif orta saha gibi oynamasinin temelinde yatan da sadece Khedira-Nigel De Jong farki da degildir zira Van Bommel-Schweinsteiger ikilisi muhtesem bir sezon gecirip o hakimiyeti klup takimlarinda saglar iken birisinin yanina Khedira'yi verip digerinin yanina da Nigel De Jong yerlestigi vakit cok sey cok fazla degisiyorsa iste pasör defans diye yirtinmanizin nedenini buraya bakip anlayabilirsiniz.
Oyunun hakimiyetini gerideki defans ikilisinden kenarlardaki beklere kayan oyuncu grubunu defansif orta sahanin yönettigi bir pas organizasyonu sonucunda ancak saglayabiliyorsunuz. Bayern Münih kadrosu icerisinde bazen tek basina Van Bommel ve bazen Schweinsteiger rahat bir sekilde bu pozisyonun hakkini verir iken milli takimlarinda benzer dizilim ile sahaya cikmalarina ragmen yerlesim farkli bir sekilde olmak durumunda kaliyorsa bu yaninda oynayan defansif orta sahadan ziyade aslinda daha cok gerideki oyuncular ile kurulan ilisikinin sonucudur.
Buradan cikarilacak olan sonuc sadece tek bir oyuncu ile pasa dayali hakimiyet kurma eyleminin cok da mümkün olmadigidir.
Yerlesim icerisinde orta ikilinin kenarinda dahi ön oyuncusunun bulunmamasi önemli bir ayrintidir. Ilerideki oyunculari yardima cagirdiginiz andan itibaren sisteminiz ve bunun gerektirdigi dizilim kendisini tasfiye eder. Bu oyuncular geride oyun kurar iken beraber olan önlibero ikilisi arkadaki defans dörtlüsü ile Ispanya'ya göre daha buyuk ücgenler olusturarak hakimiyeti sagliyorlar. Burada ilerideki ön üclüsü oldugu yerde duruyor, top bu insanlara tasiniyor.
4-2-3-1 2008 Hollanda'nin oynadigidir ve en önemli göstergesi iki ile ücün arasindaki keskin ofans-defans ayrimidir. Skibbe'nin Galatasarayindaki Topal-Baris Özbek ile Arda-Lincoln-Kewell ayrimi gibi.. Almanya ise bunu bir kademe daha öne cikarmis durumdadir. Ayni seyi Hollanda misal De Jong yerine Van der Vaart secimiyle yapabilirdi. Teknik adamlarin secimidir.. Schweinsteiger ve Khedira'nin oldugu yerde defans ofans "sanildigi" kadar keskin cizgilerle ayrilmamistir bu ikili hem defans icerisine cok sik olmasa da ofansda sik sik yer almislardir.. Khedira siklikla öndeki üclüyü dörtlemistir.
Burada Galatasarayin eziyeti basliyor. Top bizde oldugu vakit bir türlü ilerleyemiyor ve Arda gelir, Keita gelir geriden topu almak durumunda kalirdi. Kewell yer yer defansif orta saha oynamak durumunda filan kalmistir gecmis maclarda.. Keita,Arda,Kewell gibi oyuncular eger ileride kenarda forvet kadar tehtit olusturacak kadar kalamazlarsa sistem ,dizilim sizin teoride gelistirdiginizin cok uzaginda kalir. Önden gelen her oyuncu ileriye dogru oynanilacak olan bir oynama noktasini takima kaybettiririr ve kalanlarin daha kolay bir sekilde baski altina alinmasina neden olur. Mesele ön oyunculardan yardim almadan ilerlemektir. Burada iki yuvarlak icerisine girmis iki defansif orta saha presi kiriyor bir sekilde, nasil ?
Sadece bir örnek.. Khedira'nin pesinde Arjantinli oyuncu geliyor, Schweinsteiger burada nerede durmasi gerektigini biliyor ve Khedira'nin acacagi boslugu görüyor. Bunlarin hemen hepsi cok öncesinde ciddi bir calisma sürecinden gecirilmistir. Nerede nasil bosluklar olusur ve buna göre oyun nasil gelismelidir ? Magath tam bu noktayi satranc ile özdeslestirir ve en sevdigi tarafidir belki de..
Önceden de söylemistik, insiyatif burada oyuncular cok fazla alamaz. Teknik adam ve calisma ürünüdür bir bakima.. Plan A olmazsa B olmazsa C diye gider ki cok fazla secenek de yoktur. Bunlar ilerideki aksiyonlara nazaran teknik adamin ögretmesi ve calistirmasi gereken konulardir lakin temelde temel eksiklikleriniz bulunmayacak, topu bir yandan digerine tasir iken sahadaki yerlesiminizi büyük bir ciddiyetle uygulayacaksiniz..
Ortada olusacak olan bosluga göre bir hareketlenme yasaniyor ve bu boslugun degerlendirmesi esnasinda burada Khedira ama genelde Schweinsteiger bir ileri bir geri gidiyor, hareketli bir oyun sergiliyor, oyunun da kalbini olusturuyor. Bunu Servet Cetin ile yapamamanizin nedeni sadece pas yetenegi yeterli düzeyde olmamasindan dolayi degildir; onu cok fazla dikine ve enlemesine pas attirmayacak seviyede orta saha hareketliligi de belirlemektir.
Yoksa Friedrich, Mertesacker ya da diger defanslar Pique gibi muhtesem paslar atan oyuncu degildir.
Su yerlesime bakar misiniz ? Bu yerlesimi bu kadar genis capta olusturan her noktanin bir yerden bir yere yine de hatasiz pas yapabilir olusudur. Burasini kucuk bir preste pek cok Anadolu Takiminin Galatasaraya yaptigi gibi kiramazsiniz, ancak kendinizi yorarsiniz cunku bir yeden bir yere sürekli orta ikilinin hareketli olusu ile ücgenler olusur, fare gibi ordan oraya kosarsiniz.. Burada defans pas veremezse oyun sikisir ve daha dün Fenerbahce macinda oldugu gibi Arda gelir geriye topu almak icin ve kendi alanini bosaltir. Topu alsa da oynama noktalarindan birisi yokoldugundan dolayi savunmasi cok daha kolay olur v.s.
Bu sekilde cikis yapar iken kendi yari sahasinda herhangi bir Alman hucum futbolcusu yoktur. Öndeki üclünün dizilim icerisinde 4-2-3-1 olarak kalabilmesi icin buraya karismamasi gerekir. Bir üc kare geriye gidelim ve ayni adamlarin ileride de nasil hucumu yönlendirdiklerine sahit olalim.
Bu yüzden Alman milli takiminin en önemli mevkisi buradadir. Geride oyunu kurup ileride hucumu yönlendirecek oyunculara topu tasimalaridir. Eger o iki oyuncu cevresindekilerle beraber defansi ya da hucumu kotaramiyorsa top cikamaz ve ayni zamanda ilerideki ön üclü orta sahalasir, gücünden vazgecer bir bakima..
Defansif orta sahalarin adedi de ayni zamanda ne kadar defans ya da ofans oynayacaginizi belirlemiyor. bir ile üc arasi degisebilir ve toplamda ilerideki üc forvetiniz veya kenarlarda oynayan hucum özellikleri fazla olan oyuncularinizi oyunun icerisine ne kadar sokabildiginiz ile de ilintilidir. Keza topu yeniden kazanma süreniz de sizin icin daha cok topa sahip olup daha fazla hucum yapabilmenizi belirler..
9 yorum:
bak bu süper bir inceleme yazısı olmuş Borges, tebrikler.
Aslında daha dibe inersek, nasıl ki zamanında Libero kavramının "lüks" üne karar kılındı ve tandeme geçilip, defansın önüne bir adam ilave edildiyse; günümüz futbolunda artık ön libero diye bir mevki de yok aslında,üst düzey takımlar için konuşuyorum tabi. Yani Khedira da bir ön libero değil, ona ancak defansif orta saha diyebiliriz. Hatta onu da demeyebiliriz.
Çünkü çapa tabir ettiğimiz bu bölgedeki hareket alanı ve görevleri kısıtlı. Bu darlıktan ekmek çıkartmak için olağanüstü farklı meziyetlere sahip olmanız gerek, ki bu bile yetmiyor. Örneğin Tugay, Pirlo hatta Veron gibi müthiş vizyonu ve bileği olan, 60-70 metreden kül tablasına top atan adamlar da kabul görmüyorlar. O adamın dışardan oyunu yönlendiren bir Maestro olmasından ziyade, oyuna direkt katılan, her bölgeye ayak basan bir oyuncu olması ve mobil vaziyette takılması şart. Çünkü bugünkü alan savunmasında marke edilip durdurulamayacak hiçbir futbolcu yok.
Bu bağlamda da "öldü" denilen Total Futbol bir tercih değil, kaçınılmaz ihtiyaçtır. Ne kadar iyi futbolcularınız olursa olsun, siz bu sirkülasyonu sağlayıp , boş alanları oluşturamadığınız sürece, bahsettiğin gibi en basit prese boyun eğersiniz. Ya da her topu atacağınız bir Hagi'niz olması gerekir, galatasarayın içinden çıkamadığı durum da bu zaten. Yaratıcı forvet oyuncularından Hagi üreticiliği beklemek. Bu mümkün değil.
Ben Cana'nın önüne iki kalifiye adam koyulsa da Galatasaray'ın bu işi kotarabileceğini pek hayal edemiyorum. Hoş, o iki adam bi gelsin de.
Pan Monroe: Aslinda ben bu yaziyi ikinci kez dahi okuyamadim. Su an dergiye sabaha yetistirmem gereken bir yazi daha var.
Bir firsat bulursam "defansif orta saha" ve tüm cesitlerini burada keyifle anlatmak isterim.
Temelde orta saha hakimiyeti ileride oyuncularin ileride kalmasini saglar. Birinci nokta.
Ikincisi bu sadece alacaginiz bir transferin yapacagi paslardan zyiade bir ekip isidir. bekinden stoperine kadar bu eylemde herkesin bir rolü var.
Ücüncüsü: Galatasaray buraya almadigim tek önliberolu iki orta sahali barca sistemini ya da üc defansif orta sahayi da deneyebilir. hepsi birbirlerinden farkli sekilde oyunu etkileyecektir misal üc defansif orta sahali sistem her zaman adam fazlaligina kolay gecisi yaptirir vesaire..
Ama dedigim gibi, bir yazi var bitireyim, üzerine Boby Charlton'dan bugüne defansif orta sahalari kapsayan bir inceleme yapariz seninle beraber:)
o zaman diyorsun ki Cana da gelse, Kallström de gelse olmaz bu iş. Bunu Rijkaard'ın öğretmesi gerek.
Rijkaard'a olan sonsuz sabrımla soruyorum, sence GS da bunu gerçekleştirmesi mümkün mü?
bir de fazla kişisel olmazsa hangi dergi?
dt.ibo: Sorun su ki Galatasaray kadrosunu sabitleyemiyor. Bir uyum gerceklestirecek vakti bulamiyor. Sabri'nin istikrari,Kewell'in kalmasi ve Servet'in bile oynamasi sevindiriyor. Iyi bir pasör gerdie kurulu düzen varsa kolay bir sekilde niteligini gösterir ama bes benzemez bir araya gelirse is cok zor. Rijkaard yapacak ama beyni bulamadi bir türlü.
4-4-2 dergisine Wolfsburg-McLaren yazisi. Yarina bitirmem gerek.
@Borges
Eyvallah dostum. Bence bunu kıta kıta,ekollere göre ayırmak en mantıklısı. Zira ben hala Redondo,Rijkaard mı daha iyi, yoksa Roy Keane, Strunz vahşiliğinde mi birleşelim sorusuna cevap bulamadım :) Hepsini de çok severim vesselam.
@dt. İbo
Galatasaray önce mevcut oyuncularını "öğrenci" kıvamına getirmeli. Rijkaard bugün sıradan bir Kore takımını çalıştırsaydı eminim ki daha fazla yol alırdı. Ama bugün Galatasaray'da Emre Çolak bile tribünlere oynuyor. Bu kadar umutsuz olmak istemezdim ama ortada duran tablo bu gibi gözüküyor malesef.
Rijkaard'ın bana göre atacağı adım, bu zamana kadar uğraştığı gibi bu kaotik yapıyı ehlileştirmeye çalışmak yerine, bu kaotik yapının üzerinden ne çıkartabileceğini hesaplamak. Aslında Galatasarayda başarı hep bu sistemsizliği lehe çevirerek geldi.
Pan Monroe: Yaziyi biraz daha okunur hale getirdim.
Hepsini farkli farkli kategorilerde anacagiz diyorum ben. Dominatöründen kesicisine ve oyun kurucusuna kadar cok farkli bölümlerde.. Schuster'inden Redondosundan Pirlosundan Makalelesine kadar. Yarin aksama aksilik cikmazsa diyorum.
Borges, Bayern Tymoshchuk'a yol verdi Bastian ve Van Bommel'in ortasahayı parsellemesi sonucu. Van Gaal'in açıklamaları var bu konuda. Galatasaray alsa sistemi tamamlayabilir mi tam anlamıyla? 100% cuk oturdu diyebilir miyiz Cana transferindeki gibi?
Erden Karakus: Timoschuk'un orada yapamadigini biz burada yapmasini istiyoruz. Cana olmasaydi oraya olurdu ya da 4-4-2 oynarsak fena olmaz da.. Pasör ve daha ziyade "hareketliligi" bize göre degil. Iyi bir oyuncu olsa da cok da pahaliya gelir üstelik.. Su an ithiyacimiz olan Nuri Sahin, Zorlarsak Trochowski filan..
Sistemden kasıt ne, onu da bilmiyoruz daha. Daha ortada sadece basit bir formasyon, yani 4-3-3 oluşturma çabası var.
Şimdi Cana'yı koyduk tandemin önüne.
Önlerine de verdik Kallström'le X futbolcuyu. Oldu mu sana total futbol :)
Benim son yıllarda izlediğim en dengeli iki Galatasaray, Hagi ve Skibbe'nin 4-4-2 siydi. Ergün-Conce, Ayhan-Topal ikilileri bu işi sezona çok iyi yaydılar. Hele Ayhan'ın o sezonki performansı çok belirleyici olmuştu. Yani elbette ki bu tarz bir oyuncunun takıma adapte olması Galatasaray'ı epey iyileştirip toparlayacaktır. Ve lakin sistem. İşte o çok uzak. Ben böyle yönetilen bir kulüpte Rijkaard'ın lüks olduğunu düşünüyorum, onu çok seven bir adam olduğum halde. Ve yanılmaktan da büyük keyif alırım. Tek bir ışık görsem, 10 sene bekleyelim diyecem, hiç de umrumda olmaz. Hani Barış topu ayağında tutmak yerine kısa oynayıp pozisyon almaya çalışsa ama başaramasa, derim ki "deniyor". Mecbur muyum ulan ben Barış'ın Ronaldo çalımlarını izlemeye?
Ve sorun şu; Neeskens sezon sonu çok güzel bir röportaj veriyor, bir bir anlatıyor bu yanlışları.
Yani tamam diyoruz, adamlar bundan rahatsız. E sahada yine aynı şey var? Tekrar ediyorum, sorun kötü oynayıp becerememek değil. Adamların bahsettiği oyun denenmiyor bile. O zaman hoca ve oyuncu arasında ciddi bir kopukluk var demektir.
Fakat sabaha kadar eleştirsek de bu gerçek değişmeyecek. Benim futbolcum böyle arkadaş. Şu takımın başına Cruyff'u getirsem, adama bildiğini unuttururlar.
Yorum Gönder