6 Ekim 2011

Almanya Analizi!


Almanya'yı yenebilir miyiz ?

1970 yılındaki Dünya Kupasını Gerd Müller bir başka sever, 10 gol atıp turnuvanın gol kralı ve yıldızı olmuştu. Almanya da muhteşem maçlar oynamış, yarı finaldeki "yüz yılın maçı" sonrası İtalya'ya elenmişti. Bunun hemen arkasından 1972 Avrupa Şampiyonası elemelerinde Almanya'nın rakibi Türkiye idi. Kimsenin sallamadığı o zamanki Türk futbolu 1970 yılının ekim ayında deplasmanda Gerd Müller'in penaltısı ile 1-1 berabere kalarak Almanya'dan puanı koparmıştı. Beckennauer'ler, Müller'ler filan çıldırmıştı bunun üzerine. Keza bu ülke futbolu grup lideri olarak en korkutucu rakipleri (Hollanda, Türkiye) evinde yenip deplasmanda da yenilmeyerek en zorunu başarmıştı hatırlarsanız. Dolayısla mevuz bahis konu Türkiye ise her rakibi yenebilir. Hatta geçmişe bakıp diyebiliriz ki grubun en önemsenilmeyen rakibini yenme ihtimali grubun en zorlu rakibinden puan koparma ihtimalinden düşüktür. Kısaca: Zoru severiz ama bunun "zor" olduğunun bilincindeysek eğer..

Burada Hiddink'in politikası bana göre çok doğrudur. Zira biz ancak o takımı gerçekten yenilmesi mucize olacak şekilde görürsek konsantre olup sürpriz başarabiliriz. Bu memleketin milli maçlarını sizler gibi büyük heyecan ile takip eder iken en çok korktuğum maçlar, kesin alırız gözüyle bakılan zayıf rakiplerdir. Dolayısla bizi bizden daha iyi tanıyan Hiddink'in galibiyet elde edilmesi çok zor bir takım olarak ihtiyacımız olan motivasyonu sağlaması bakımdan doğrudur.


Almanya'nın muhtemel 11'i!

Son dönemde Polonya karşısında denedikleri 4-1-4-1 ya da U-20'lerde uzun zamandır hazırlığı yapılan merkez forvetsiz sahte dokuzlu 4-2-4 farklı sistem denemeleri mevcut ve fakat yaptığı basın toplantısında bu maç içerisinde deney yapmayacağını belirtti. Dolayısla biz Löw'ün başarı kazandığı 4-2-3-1 üzerinden kadroyu kuralım. Lakin basın toplantısında ufak da olsa 4-4-2 sürprizini hissettim ve fakat şimdilik "sürpriz" olarak değerlendirelim. Önümüzdeki maçlarda buraya geçiş yapabiliriz diyerek belirsizliğe bıraktı. Ben bilindik Almanya 4-2-3-1'ini düşünerek bir kadro oluşturdum..

1 - Manuel Neuer(Kaleci)

1000 küsur dakikadır gol yemeyen ve rekor kıran çok yetenekli bir kaleci. Tek bir kusuru var: Her an ama her an çok basit bir hata sonucu gol yiyebilir. Dolayısla gole inanmak ve şartlanmak gerekir. Aynı zamanda tehlikeli yanı ise siz gol attığınızı düşünür iken onun topu dışarı çelmesidir. Dikkat edilmesi gereken önemli ayrıntısı ise oyun kurucu bir kalecidir. Çok hızlı bir şeklide oyunu başlatıp kontradan gol attırabilir takımına.


2- Philipp Lahm (Sol bek)

Bayern'de yeni teknik direktör Heynckes ile beraber sol beke geçti ve kadronun tartışılmaz bir kaç isminden birisi. Son dönemde de oldukça formda. Lahm solda olduğu için dünya kupasının aksine hücumlar sağdan değil soldan gelişecektir. Bana sorarsanız Almanya'nın kilit noktası burası. Yedeği yok, takımın kaptanı ve iyi bir analiz sonrası göreceksiniz ki aslında hücumun nereden gelişeceğini belirleyen oyuncu da burasıdır. Onu nasıl durduracağız ? Sürekli rahatsız edecek, hücum gücü yüksek bek ve kenar oyuncusuyla mı yoksa hem kenar hem bek oyuncusunun savunma özellikli olmasıyla mı? Bu kilit sorudur. Kısaca hücum mu edeceğiz yoksa geride çakılı kalıp onları kontralarla mı avlayacağız cevabı Lahm'a göre şekillenmelidir. Hücumda en güçlü bölgesi iken diğer beke kıyasla savunması da en zayıf olan taraf burasıdır. Almanya'yı buradan yüklenerek vurmak oldukça mantıklı ama basit değil.

3 Holger Badstuber (Sol stoper)

Hoffenheim karşısında grip olduğu için oynamadı ama geride kalan karşılaşmalarda Bayern'in on gol yemediği maçların içerisinde takımın en formda oyuncusuydu. Bek olarak Dünya Kupasında çok fazla eleştirdik ama asli mevkisi stopere geçince değişti her şey. Badstuber dengeli ve ağır bir defans oyuncusudur. Tehlikeli yanı ise içeriye zor pasları sorunsuz aktarması, takımın doksan dakika içerisinde daha fazla ve daha az pas yaparak hızlı hücum yapmasını sağlamasıdır. Zayıf yönü ağırlığıdır. Hızlı hücumcu karşısında ola ki yardım gelmeden bu oyuncu yakalanırsa çok güzel değerlendirilebilir.

4- Mats Hummels (sağ stoper)

Mertesacker da mümkün ama ben Hummels'ın tercih edileceğini düşünüyorum. En az bir defansif orta saha kadar oyun kurma becerisi mevcut. Marsilya maçında formsuz olup ölümcül hatalar yapsa da hızlı ve atak oyuncular karşısında Almanya'nın muhtemelen sigortası konumunda olacaktır. tere yağından kıl çeker gibi çeker topu ve inanılması güç ama bir o kadar da iyi oyun kurar ve ileride frikiklerde dikkat edilmesi gereken oyuncudur zira kafası da bir hayli iyidir. Bana göre kusursuz bir savunma oyuncusudur.

5- Jerome Boateng (sağ bek)

Almanya'nın kadrosunun 2010 yılından bu yana tek bilinmezi ve oturmamış bölgesi. Lahm sağda olduğunda solda Badstuber denendi sonra Boateng, Traesch v.s. diye gitti. Bugün üç seçenek var: Boateng, Höwedes, Traesch. Bunların hiçbirisinin asli mevkisi sağ bek değil. Traesch defansif orta saha iken diğer ikisi stoper. Boateng daha çok Bayern'de hem burada da oynadığı için hem de aralarında sürekli forma giyen en formda oyuncusu olduğu için tercih edilecektir. Güçlü bir oyuncu olmasına rağmen ağır. Tekniği iyi ve fakat yavaşlığı baskı karşısında sorun yaşatabilir.



6 - Bastian Schweinsteiger (Defansif Orta saha/oyun kurucu)

Tanıtmaya gerek yok aslında. Hücuma yardım ettiği ölçüde defansa da aynı şekilde katkı yapabilen tam anlamıyla çift yönlü Almanya'nın oyun kurucusu. Lakin Hoffenheim karşısında Bayern'in hücum gücünü düşüren yegane etken bu adamın neredeyse adam adama savunulması, top aldırılmamasıdır.Elbette orada Lahm-Ribery bölgesine forvetlerin de basması söz konusuydu. Bunu başardığınız ölçüde Lahm'ı da kitlerseniz oyun kurmakta zorlanabilir Almanya. Yanında oynayacak olan Khedira'nın oyun görüşü yeterli seviyede değil, sıkışıklığı açabilecek ekstrem zekadan ve teknikten yoksun. Agresif oyun oynanacaksa Türkiye bu Schweinsteiger'in başına adam koymakla mümkündür, diğer türlüsü gereksiz koşuları doğuru zira Badstuber'inden Hummels'ine kadar pas yapabilen defansları ile açılım sergilediği zaman ne presiniz yeter ne de koşturmanız.. Türkiye'nin kaçarı yok. Oyunu stoperlere kurdurtmak zorundadır Almanya'yı etkisiz kılabilmek adına. Skibbe'nin Galatasaray karşısında denediği ve başarılı olduğu yarım saatlik baskı burada da olmalıdır ve çok daha önemlisi ev sahibi olmanın da getirisi ile bu baskıda bulduğunu atacaksın.. Üzerine de yatabileceksin. Tüm mesele budur.

7- Sami Khedira (Orta Saha)

Dinamik, seri ve orta sahaya direnç katan bir savaşçı kimliği var. Madrid'in aksine Khedira Alman milli takımında Schweinsteiger'in önünde oynar ve ileriye top taşıdığı gibi yer yer saha içerisinde 4-1-4-1'e döndüren farklılığı sağlar. Öne çıkarak, sürekli koşular gerçekleştirerek dengeyi bozar, Mesut ve Müller'e boş alan yaratır. Taktiksel açıdan önemi inanılmazdır Almanya adına. Şükür ki bu adamın bir de ofansif açıdan tehtit oluşturan versiyonu Kroos sakat ve gelemiyor buraya..

8- Thomas Müller (Sağ ön oyuncusu)

En tehlikeli yanı sahanın her yerinden her an ve her şekilde gol atabilir oluşudur. Golcü içgüdüsü Gerd Müller bu kadar olmasa da inanılmaz.. Kenarlarda rakibinin belini kırabilir, tuhaf çalımlar atıp tuhaf pozisyonlar üretebilir. Hesap edilemez bir bir yönü var. Bu oyuncu için alınması gereken önlem oyunun her anında kontrol altında olması gerektiğidir. Böyle bir tehtitin maç boyunca varlığının bilincinde hareket edilirse bir nevi etkisiz bir oyun çıkarması sağlanılabilir. Korkmuyorum desem yeridir, ordan burdan çıkar, kafası gözüyle golü atar, çalımı ile attırır. Mesut'u en fazla anlayan oyuncuların başında gelir. Mesut varsa Müller de olacaktır..Reus'u konuşuyor herkes ama ben ilk onbir için Müller diyorum..

9-Lukas Podolski (Sol ön oyuncusu-Dış forvet)

Doksan dakika boyunca onu görmezsiniz ama asist ya da gol olarak ismini her an tabelaya yazdırabilir. Onun performansının tek ölçüsü gol ya da asist.. Almanya'nın tartışmasız en skorer oyuncusudur. Şut tekniği inanılmaz ve sol koridorda Lahm'ın arkasında olması nedeniyle Almanya'nın hücumcu kenarı olacaktır ve yine Lahm nedeniyle Mesut ile birleşip kombinasyon futbolundan örnekler sunabilir. Dolayısla Thomas Müller'i unutmadan bu oyuncuya mümkünse kalabalık savunma arasında oyundan küstürmelisiniz. Zira oyundan kopabiliyor, iyi başlamazsa konsantrasyon sorunu nedeniyle takımı bir kişi eksik dahi oynatabiliyor. Üzerine oynatılmalı ve Mesut ile verkaçlarına dikkat edilmelidir. Lahm her daim dibinde olacağı için pas seçeneği en fazla olan oyuncu olacak doksan dakika içerisinde.. Burada Favre'nin yaptığı gibi stoperleri kenara kaydırıp dengeyi bozmadan defansif orta sahaları kenarlara yardıma göndermelisiniz. Çok ciddi bir savunma isteyen bölgenin çok tehlikeli bir oyuncusudur. Dahası ilk onbirin formda olan oyuncularındandır aşağıdaki iki oyuncunun aksine.

10 Mesut Özil (On numara- ön merkez)

Kilidi açar. Belki de Mesut Özil çakılı bir şekilde Almanya'yı bekleyip savunma yapılmaması gerekirliliğinin tek başına nedeni. Polonya bunu çok iyi becerip iyi kontralarla çok fazla etkili oldu ama Mesut yoktu. Dolayısla Almanya karşısında hücum ya da savunma gibi temel stratejinizi tek başına değiştirebilecek derecede etkili bir oyuncu. Güzel olan haber ise belki de ilk defa form durumunun düşük oluşu. Bu bir avantajdır. Merkezden etkili olamadığı zaman özellikle kotralarda sola kaçıp dehşet deparlar atıyor Madrid'e gittiğinden bu yana.. Takım yenik durumda ve önde basar vaziyette iken dahi ekstra bu oyuncuya önlem alınarak hücum edilmelidir. Konsantresi yerinde formunun zirvesindeyse zaten senin benim yapabileceğim çok bir şey olmuyor pas seçeneklerini kısıtlayıp daha hayvani bir pas atmasını sağlamaktan başka..


11- Mario Gomez (Merkez forvet)

Gomez atıyor, bunun engellenmesi çok zor. Nedeni yok abi, adam atıyor.Golcü. Mesut Özil ile beraber takımın formsuz olan iki oyuncusundan birisi. Formsuz olmasına rağmen doğru yerde bulunma içgüdüsü nedeniyle Man City'i yıkan iki golü atmıştır. Ceza sahası içi golcüsüdür. Mutlak suretle form durumuna bakmadan doksan dakika kontrol altında tutulmak durumundadır ve mümkünse boyu boyuna uyan bir defans oyuncusu seçimi yapılmalıdır. Stoperlerin beklere yardımı esnasında oluşan yanlış eşleşme umarım burada olmaz. Normal koşullar altında Miroslav Klose oynaması gerekir iken Klose'nin Gomez'den daha sakat oluşu Gomez'e ilk onbir yolu açıyor.

12- Marco Reus (Ön oyuncusu)

Bir ihtimal ilk onbir başlayabilir ama ben sanmıyorum her ne kadar Löw basın toplantısında bunun sinyalini vermiş olsa da. Tahminim maç içerisinde özellikle skoru koruma ve kontra atak benimsendiğinde sonradan oyuna girme ihtimali büyüktür.. Küçük bir ihtimal defansının iyi olması nedeniyle defansif strateji belirlenmesi durumunda ancak ilk onbir.. Patlayıcıdır. İleriye doğru fişek gibi gidip ceza sahasının her yerinden goller atabilen bir adamdır ve defansına gelip yardım da edebilen oyuncudur. dikkat edilmesi gerekir.

13 - Andre Schürrle(Ön sol kenar)

Eğer Almanlar maçı önde götürürse Reus girer.. Yenik gidiyorsa çevirmek için Schürrle devreye girecektir Podolski diğer kenar oyuncusundan daha vasat görüntü çiziyorsa.. Benim korktuğum oyuncular arasındadır. Birden hızlanır.. ne olduğunu anlayamadan kale önünde bitip golü atar ki sonradan girdiği pek çok maçta bunu gerçekleştirmiştir. Almanyanın yine en çok koşanı bu oyuncu olacaktır, doksan dakika bitmez mücadelesi. Uzaktan şutları tehlikelidir. Podolski kombinasyon futboluna yatkındır, Schürrle ise çalımcıdır bazen sıkışık alandan topu çıkarıp filelere gönderebilir. Etkili şutlar, teknik ve koşu mesafesi hayranlık uyandırıcı bir oyuncu.. Hızlıdır da çok.

14- Miroslav Klose (Merkez forvet)

Lazio'daki formu nedeniyle ilk onbir dahi başlayabilir. Bir ihtimal odur ki çift forvet başlar Löw ve kadroda yer alabilir. Sonradan girip her türlü sürpriz golü atar. Gol atamasa dahi defansı yıpratır, asistleri de önemlidir. Oyunu açar, dokuz numaranın hakkını sonuna kadar verir. Ceza sahasının dışına çıkıp defansın dengesini bozmasıyla da ünlüdür. Geriden gelir, diğerlerine açtığı yol da gole götürür takımını. Lazio yönetimi ve taraftarları gibi "bu kadar teknik olduğunu bilmiyordum" demeyin, dar alanda inanılmazı başarıyor bazen. Onu tutmak, Gomez'den daha zor olabiliyor formundaysa ki Serie A'da 3 tane ligde 2 tane Avrupa liginde gol atmış önemli bir oyuncu. Sakatlığı ciddi, ilk 11 şansı bu yüzden zayıf. Sonradan oyuna girebilir.

15- Mario Götze (Ön Merkez)

En tehlikeli oyuncularından birisi. 40 milyon verdi Arsenal, satmadı Watzke. Sorun şu ki Löw onu ilginç bir şekilde kenarda oynatmak istemiyor. Kahn ve elbette ben bu duruma karşı çıktık ama Löw bilgiğini okuyor. Yani ilk onbir çıkabilmesi için tek koşul Mesut'un ya yedek kalması ya da sakatlığı nedeniyle maç kadrosundan çıkarılması. Götzde çok hızlı, çok seri ve Mesut'dan artısı şu ki çok golcü. Dolayısla Götze ile başlanırsa ben savunma stratejisini daha doğru buluyorum. Kalabalık savunma ile bir ihtimal durdurulabilir ama Löw'ün aksine ben onun kenarlarda da Dortmund'da olduğu gibi inanılmaz etkili olduğunu düşünüyorum. Dar alanda kıvrak hareketleriyle çizgiye inebilir, içeriden girip golü kendisi atabilir. Burada Messi ile kıyaslanıyor, üstelik fark olsa da çok büyük değil. 19 yaşında henüz..



Sürprizler:

Kadro sürprizleri şunlar olabilir: Hummels yerine Mertesacker. Boateng yerine Höwedes ya da Traesch. Mesut yerine (sakatlığı sorun yaratıyor) Götze.. Müller yerine de Reus.. Podolski yerine de Schürrle olabilir. Gomez yerine de Klose.


Joachim Löw:

1995/96 sezonunda Rolf Fringer'in yardımcısıydı. Hocasıyla bir yılı geride bırakmış ve takım ancak onuncu olabilmişti. Stuttgart'ın yardımcı antrenörüydü. Sezon başı tam ligler başlayacak iken teknik adam İsviçre'yi çalıştırmak üzere görevini aniden bırakınca garibim Löw yeni teknik adam bulunasıya kadar takımın başında zorunluluktan kaldı. O süreç uzayınca ve Löw maç kaybetmeden altı maç geçirince başkanı bari bunu teknik adam yapalım dedi ve Löw bu şekilde başladı teknik adamlık macerasına ve şef antrenör olarak ilk maçını da kaybederek hızlı bir giriş yaptı. Bakın Stuttgartlıların en çok keyif aldığı sezon burasıdır. Şampiyonluk yoktur ama güzel futbol konusunda zirve yapmıştır.Oynattığı futbol o kadar keyifliydi ki Balakov-Elber-Bobiç şeytan üçlüsünün futbol eğlencesi..

Demem o ki Almanya'nın taktisyen antrenörlerindendir kendisi. Durdurulamaz bir şeytan üçgeni yaratmıştı ki bugünkü Almanya dahi o futbolun devamı niteliğindedir. Onun değil Alman futbolunun gelişimi bu gibi teknik direktörlerin önünü açmıştır. Yoksa zamanında Türkiye'de başarısız olunduğu gibi "taktik" konusunda benzer gelişimi en azından 90'lı yılların sonlarına kadar Almanya'da da gösterdiği için Fenerbahçe, Adana dönüşü misal Karlsruhe'de de başarısız olmuştur 18 maç içerisinde ancak bir maç galip gelerek.. Gelişen ve direksiyonunu farklı şekilde kıran Löw değil Alman futbolu oldu.

Nasıl ki Stuttgart'da yardımcı teknik adamlıktan ilerlemişse aynı şekilde Klinsmann'ın da yardımcı teknik adamlığından bu konuma ulaşmış. Öyle ki 2004 yılında Klinsmann başa getirildiğinde profesyonelleşme adına önemli adımlar atıldı ve her bölüm kendi başına uzmanları tarafından yönetilmek üzere diğerlerinden ayrıldı. Futbolculuğun üzerinden çok fazla zaman geçmeden deneyimi olmayan Klinsmann kendisine taktisyen hoca arıyordu

Klinsmann'ın ve aslında bakarsanız Almanya'nın taktik deyince aklına ilk gelen isim Ralf Rangnick idi. Rangnick bu görevi kabul etmeyince eski dost Löw takımın başına getirildi.
Ordan buraya geldi. Löw'den ziyade daha önceden de üzerinde durduğum gibi ben bu yeni teknik adam modelinin 2000'li yılların başında yürürlülüğe konulan öz kaynak devrim ile beraber yaratılan, vizyonu başka, algısı çok farklı yeni oyuncu modeliyle açıklıyorum daha çok. Artık devir Almanya'da Rangnick ve öğrencilerinin oldu zira onları anlayan genç ve son model tekniklerle geliştirilmiş oyuncu grubu var. Klopp da Tuchel de Löw de Slomka da bu yeni oyuncu grubu üzerinde ancak bu kadar başarılı olabildi ve tam anlamıyla Almanya'da yeni teknik adam modeli hayata geçti. Türkiye ile asıl ayrımı burada yaşadı.

Löw'ün Eksikliği, kusuru belki bu işin motivasyon(Klinsmann) kısmıydı ama öyle bir takım yarattı ki maalasef puana ihtiyacı olmadığı Türkiye maçında dahi motive olmuş durumdalar. Nasıl ?

Maçı hafife alırlar mı ?

Belki teknik adam alır da oyuncular almaz. Zira Arjantin maçında kötü oynayan Podolski yerini az daha her maç sonradan girip gol atan Schürrle'ye kaptırıyordu. Önemsiz gördüğü maçlarda oynamayan Mesut ve Khedira bugün Almanya'da tartışılıyor Kroos ve Götze acaba daha mı iyiydi diye ? Gomez mi Klose mi bilinmez, birisi kötü oynarsa yerini kaybeder. Reus mu Marin mi Müller mi bilemezsin, performansa göre. Hummels mi yoksa Mertesacker mi ben bile karar veremiyorum. Boateng ya da Höwedes ya da Traesch ? Lahm hariç en yıldızının dahi yeri bugün garanti değil. Hazırlık maçında dahi kötü oynayanın üzerinin çizilme tehlikesi mevcut hele ki Avrupa Şampiyonnası yaklaşır iken.. Dolayısla oyuncuların hiçbirisi bu maçı hafife alamaz. Buna hazırlıklı olun..

Hücum mu Savunma mı?

Türkiye'nin belki de bu maç içerisinde karar vermesi gereken temel soru budur. Her ikisi de kazanmaya yönelik oluşturabilecek stratejilerin temelini oluşturuyor. Ben Almanya'ya karşı agresif bir savunma yöntemi ile daha çok Burak'ın varlığını da hesap ederek kontra futboluna uygun bir strateji geliştirilmesi taraftarıyım. Özellikle Schweinsteiger'in baskı altına alınması ve sol kenarını adam çokluğuyla kilitleyip ani kontralarla, hızlı çıkışlarla bir gol bulup bunun devamını sağlamak.. Kalabalık bir şekilde geride bekleyerek değil agresif bir şeklilde savunma yaparak oyun kurdurtamaz biçimde kapılan toplarla doğru hücumları gerçekleştirmek. Hem savunmasının zayıf yönünü keşfedersiniz ve aynı zamanda da tam saha pres ile durdurulamayarak eksik bir şeklde yakalanıp gol yememek için.. Almanya maçının temel kıstası gol yemeden atmayı başarmaktır. Diğer türlü yenilecek olan tek gol onların ekmeğine öyle bir yağ sürer ki buradan size geri kalan senaryayou eksiksiz yazabilirim..

Bir ihtimal taraftar desteğini de düşünerek ilk yirmi dakika atak bir oyun düşünülebilir ama doksan dakikaya bunu yayıp gol yemeden Almanları orada tutmak çok zor.. o ilk yirmi dakikada bulduğunu atacaksın, kural bu...

Şans yanımızda olsun..

Almanya maçına ilişkin daha başka sorularınız varsa buradan veya twitterdan bana ulaşabilirsiniz zira maça ilişkin daha geniş daha detaylı konuşmayı Lig Radyo'da bu akşam Mustafa Sapmaz'ın konuğu olarak gerçekleştireceğiz.

13 yorum:

İbrahim Çürükoğlu dedi ki...

ben birşeyi merak ediyorum. şu yazdığınız almanya'nın as kadrosu. bu adamlar bütün maçlarını kazanıp grubu lider tamamlamayı garantilediler bildiğim kadarıyla. hiç mi rotasyon yapmazlar, hiç mi milli takımda fazla forma bulamayan adamları oynatmazlar? insan bi yedek kadroyla çıkar da bi güzellik yapar tarihteki en büyük müttefikine :P

selaminko dedi ki...

savunma yaparsak bu macı farklı kaybederiz. ne olursa olsun önde basmak zorundayız. 2000 galatasarayı gibi önde sok pres yapmamız gerek özellikle khediraya bence. stoperlerimizi ağır adamlardan seçmeme sansımız olmadığına göre ön libero ve beklerimizden en az 2 si hızlı olmak zorunda. bu mac nefret ettiğim Emre B.'nin macı aslında ama onun da durumu belirsiz.Arda yerine daha seri Gökhan bence daha çok iş yapar bu maçta sol acıkta. Arda illa oynayacaksa ki yuzde yuz oynayacak. Serbest oyuncu olarak Almanyadaki Mesutun Turk versiyonu olarak oynamalı.

cikkoleite dedi ki...

Guus Hiddink´in Almanlarla pek iyi anilari yok!
1993 yilinda Valencia´yi calistiriken UEFA kupasinda 3-1 ´in rövansinda Karlsruhe´ye 7-0 yenilerek görevini birakmak zorunda kalmis(bkz. Wunder vom Wildpark)
Bizim de yari final oynadigimiz 2002´de Güney Kore ile evlerinde Almanya maglubiyeti ve elenisleri var..
Rusya ile 2010 Güney Afrika elemlerinde yine Almanya ile ayni gruba düsüp grup ikincisi oldular ver baraj maclarinda Slovenya´ya elendiler..
Gecen sene Türkiye ile ayni kaderi yasadi Hiddink.2´de 2 yaparak gittigimiz Berlin´den 3-0 ve kötü futbol ile döndü Hiddink..
ve sene 2011 Hiddink´in kaderi yine Almanya´nin ellerinde..

CaRtMaNtR dedi ki...

normal şartlar altında savunma yapılarak kazanılabilecek bir maç bizim için. ama sorun şu ki biz hiç bir maçı savunarak kazanamayız bu nedenle bir şekilde oyunun kontrolünü ele almamız gerekiyor.

orta sahanın performansı burada çok önemli. mesut'u yavaşlatmak adına mehmet topal, sol tarafta lahm-poldi duosunu bozmak için gökhan-kazım ve sağ tarafı hırpalamak için bizim sol tarafımızda arda'nın üst düzey performans sergilemesi gerekiyor.

forvette ise burak'ın muhakkak bulacağı pozisonları değerlendirmesi lazım.

belki sol tarafta gökhan töre ile başlayıp ardayı forvet arkasında kullanabiliriz.

stoper olarak her ne kadar çok fazla basit hata yapsada hızlı olması nedeniyle gökhan zan ve inanılmaz formda olan egemen ikilisi tercih edilebilir. ama eğer gomez ilk 11de olacaksa ben servet - egemen ikilisinin daha uygun düşeceğine inanıyorum.

sol bek en sıkıntılı bölge. ismail'de, hakan balta'da bu pozisyonda hiç ama hiç güven vermiyor.

serkan balcı belki ortasahada süpriz bir isim olarak ilk 11 başlayabilir. bitip tükenmek bilemeyen nefesi ve sabri'den daha dengeli oynaması nedeniyle rakibi bozmak için tercih edilebilir.

konsantre olur ve doğru strateji ile oynarsak kazanma şansımızın olabileceği bir maç. ama en ufak bir hatanın bedelinin büyük olması dolayısıyla oyuncuların üstündeki baskı çok fazla olacak.

Borges dedi ki...

Çikozi güzel yakalamışsın Schafer'in schollu karslruhesi ile Hiddink'in Valencia'sını.

Bu dahil hemen hepsi radyo'da değerlendiririz.. fikirler güzel

emilio santos dedi ki...

eğer sabri lahm'In karşısında 2008'de durduğu gibi durabilirse şansımız birazcık daha yükselebilir. ama nolursa olsun bu maçın 90 dakikası bittiğinde galip olan ülkemiz olmayacaktır üzücü ama çok net...

Celal Abbas dedi ki...

Gökhan töreyi ben beğenmiyorum şimdilik. Oyunu olgun değil ve hızını kontrol edemiyor. sabriden biraz daha iyi olsada hızını kontrol edip nerede pas nerede dribling kararları iyi değil.

Ben hertanın dortmund maçındaki tunay torunu beğenmiştim. müthiş oynamıştı. Tunay bence düşünülmeli ve sporumluluk verilip güvenilmeli ,güven aşılanmalı. Hertaadaki rol gibi. ileride beklemesi söylenirse olmaz tabii.

hArun dedi ki...

@Borges

Allah rizasi icin su postu bi spor servislerine faxlasan da "yorumcu" kiliklilar mac esnasinda "yahu su 16 numara ne iyi topcuymus bilader" deyip bizi cildirtmasinlar :)

Emek ve zaman icin tesekkurler. Bir ulusal gazetemizin rakip takim icin boyle bir analiz yapmasini bi 50 yil daha bekleyecegiz sanirim.

Borges dedi ki...

Harun: Ben burada yaşadım. Dil var ilgi var.. Haliyle detaylı olacak ve memlekette yaşayanlar haliyle yüzeysel. Herkesin her ülke futbolu hakkında böyle derin analiz yapmasını beklemek haksızlık olur.

Celal Abbas dedi ki...

Bu analizleri beklemek hakkımızda hatta bekliyoruzda takan kim. herkes işin magazin boyutuna sululuğa ortadan ortadan konuşarak yüzeyselliğe kaçırtarak işin kolayına kaçıyorlar. Halkımız talep etmiyormuş şuymuş buymuş. insanımıza saygı duymuyorlar. Halk öyle bide Talep ediyorki. Yapmaya kalkarlarsa çalışmak araştırmak emek harcamak zorunda kalacaklar. Kıçlarını niye yorsunlarki. Halkımız onların kıçlarını yerinden oynatmalarını istemiyor. Niye yorsunlarki kendilerini kıçlarını. Kolayca sayfaları ekranları tvleri emek harcamadan doldurmak varken yüzeysel yüzeysel ortadan ortadan resimlerle resimlerle dedikodularla polemiklerle.

halkı hep böyle uyuttular. Erman toroğlularla Ahmet Çakarlarla. Acunlarla. isteseler Ekranlara daha kaliteli insanlar çıkartabilirlerdi. araştırmalar yapılarak programlar hazırlanabilirdi. Ama onlar Toroğluları ,Çakarları seçtiler.

Ülke olarak internet kullanımı arttıkça ve bloggerlar çok daha kaliteli işler çıkardıkça ,sesleride duyuldukça mecburen kaliteyi artırmak zorunda kalacaklar mecburen.

tomates dedi ki...

Harika bir analiz...
Bence genç solbek Aogo yu kullanabilir. Hani şu kahverenkli olan genç arkadaş. Lahm ı da sağ beke koyar…
İşte senin çıkardığın 18 var…Umarım doğru dizmişimdir...
http://idealkadro.com/kupon/244/Borgesdevrimderkiblogspotcom-deki-muhtemel-Almanya-18-i

Adsız dedi ki...

@Borges
Ben Ispanya Turkiye macinda yorumcu olan Ridvan Dilmen'den "Ispanya'nin 15 numarali beki cok iyiymis" yorumunu duydum.. Aci ama gercek.. Oraya maca yorumcu diye oturtuklari adam Ramos'u tanimiyordu yahu..

Ondan sonra Turkiye'yi yuceltmeler, diger takimlari kucumsemeler, kucumserler tabi adamlar edirnenin disinda ne olup bitiyor bilmiyorlarki.. Ben orada "su 7 numaraya dikkat etmek lazim" diyen adamlari gormek istemiyorum acikcasi..

baldassare dedi ki...

Maçı izlerken yukarıdaki değerlendirmeden şu iki bölüm aklıma geldi
1) Hamit'in ilk yarıdaki kaçan pozisyonunda Neuer hakkındaki''Aynı zamanda tehlikeli yanı ise siz gol attığınızı düşünür iken onun topu dışarı çelmesidir.''
2) Yediğimiz golde de ''Çok hızlı bir şeklide oyunu başlatıp kontradan gol attırabilir takımına.''
cümleleri ders niteliğinde karşımıza çıktı, eline sağlık.