Mustafa Özil'in babası Mesut'un dedesi 1961 yılında misafir işçi olarak gelmiş. Mustafa Özil de iki yaşında Almanya'ya 1967 yılında geliyor. Mesut ise burada doğup büyüyen kesimin içerisinde. Bakın küfretmek yerine biraz anlamayı deneyin. Mesut'un misal Halil ve Hamit'den farkı babasının neredeyse tam anlamıyla bir Almancı olması ve onun yetiştirdiği bir evlat.. Kırık neslin yetiştirmesidir Mesut.
Hamit-Halil'in veya diğerlerinin -misal benim- ailemin Almancası yabancı dil kıvamındadır oysa burada Mustafa Özil'in dahi ana dili almancadır. Mesut ile beraber Nuri'yi, Hamit-Halil'i kıyaslarsanız farklı Türkçe seviyelerini göreceksiniz ve bu da size onların nasıl bir ortam içerisinde yetiştirildiğini gösterir.. Türkçe konuşmak zorunda kaldığında zar zor üç cümleyi yarım yamalak konuşabilen Mesut'un neden Türkiye'yi seçmediği tarafsız gözlerle izlendiğinde aslında net bir şekilde ortada iken biz biraz da işi sulandırdık..
Sonunda bu ikili verdiği karardan memnun. Babası biraz atak yapıda iken oğlu sakin ve mütevazi karakteriyle futboldan başka bir şey düşünmüyor. Ben bu ikiliyi Hakan-Sermet Şükür'e benzetiyorum. Hakan Şükür'ün bana oldukça ters gelen düşünce yapısından tuhaf karakterine kadar olan kısmına başlarda hiç kızmadım zira babasının sözünü dinleyen ve iyi insan olmak için çabalayan masum bir çocuktan başkası değildi. Şimdi ise her şey başka.. Belki biz de Mesut'u ancak bu güçlü baba figüründen sıyrılabildiği zaman göreceğiz.. Belki bu kadar mütevazi olmayacak ya da çok başka.. Zaman..
Welt'e sağlam röportaj vermişler. Türkiye sadece Bild'in ve diğer gazetelerin özetini sundu ama içerisinde özellikle babasının önemli açıklamaları mevcut.
Benim de çok eleştirdiğim şu konuya bir daha açıklık getirelim. Mesut diyor ki Türkiye beni kadrosuna katmak için her her şeyi yaptı ama benim kararım kesindi. Misal Serdar Taşçı böyle demediği gibi açık ve net bir şekilde diğer tarafın ilgisinin seçimini belirlediğini her zaman dile getirdi. Sadece burada eleştirilen kısmı Mesut'un Almanya'dan teklif almadığı dönemde Türkiye'ye zorunlu kaldığı süreci Terim'in iyi değerlendirememesidir. Babasının oğlu hakkındaki endişelerini farklı şekilde yansıttı basına ve bu da etkili olmuştur seçiminde..
Misal ben bir Baba olarak önce oğlumu düşünürüm. Onu tüm dünyanın önüne koyarım. Dahası alamancı karakterine sahip bir çocuğum varsa buradaki kabul edilebilirliği de benim üzerine düşünmem gereken sorunların başında yer alırdı.
Baba Mustafa Özil de bunların üzerinde duruyor olmalı ki şöyle devam ediyor röportaj..
"Biz bu kararı Mesut'a bıraktık, onun için zor bir süreçti. O burada doğdu, burada büyüdü v.s. Özellikle diğer tarafa baktığımızda kararının ne kadar doğru olduğunu görüyoruz.
-Ne demek istiyorsunuz ?
Mesut gibi burada doğup büyüyüp de Türkiye'yi seçen pek çok oyuncudan orada mutlu olmadığını işitiyoruz. Takım içerisinde kabul edilmiyorlar zira başka yerde doğup büyüdükleri için diğerlerinden daha farklı mentaliteye sahip. Yıldıray Baştürk ve Hamit Altıntop örnekler..
Araya gireyim. Burada sorunlu futbolcu Hamit değil Halil olmalıdır. Zamanında Halil benzer söylemler içerisinde bulunmuştu ama Hamit şu an burada kabul edilmeyi bekleyen oyuncu değil kabul edecek ana grubun içerisinde. Belki ilk zamanlarında olabilir zira bunlar hepsi bir arada iyi arkadaşlar.. en azındna görüntüde!
Nuri konusuna girilince Mesut Nuri'yi Nuri de Mesut'u anlıyor. O Türkiye'nin alt yaş gruplarında milli formayı ben de Almanya'nın formasını giydim ve seçimleri bunlar da etkiledi diyor.
Babasını Madrid'deki Mesut'a ilişkin analizi de önemli.
Mesut'un Madrid'de varolan potansiyelinin hepsini kullandığına inanmıyorum. Barcelona'ya bakın ve on kişinin bazen nasıl Messi'yi parlattığını görün. Burada on numara oynamasına rağmen onun üzerinden oyun kurulmuyor ve herkes kendisine çalışıyor. Mesut 12-14 km arası her maç koşuyor ve sıklıkla geriye gidip top alıp ileriye dağıtmak zorunda kalıyor. Bu da maç içerisinde inanılmaz fazla enerji harcamasına neden oluyor.Ben onun ileride kendisini daha da geliştirip takımın merkezinde yer alacağını düşünüyorum.
Mesut çokca masum ifadeler kullanıyor. Mütevzazi ve anlayışlı.
Islıklanma, hain damgalanmaları karşısında kızmıyor, küfretmiyor, sorun yaşamıyor. "Ben Türklerin hayal kırıklığını anlayabiliyorum diyor. Bizzat tribünde olduğum Berlin'de "Hain" olarak yaftalanması bir yana ayağına her top geldiğinde ıslıklandı. Misal bizim Mustafa Sarp ıslıklandığı yere golü atınca neler yaptığın hatırlayın, o gole sevinmedi bile..
Hedefleri arasında golcülüğünü daha fazla geliştirip Real Madrid'in değişmez ilk onbir oyuncusu olmak deyince babası mütevaziliğine dayanamayarak..
"Oğlum yeter.. sen zaten ilk onbirin içerisindesin her maç.." diyerek sözünü kesmek zorunda kaldı.
Türkiye maçında ıslıklanacağını biliyor ama etkilenmeyeceğini de belirtiyor. Türkiye tarafının bir kısmının kendisine saygı duyduğunu düşünüyor.
"Her şeye rağmen onlardan birinin Real Madrid'de forma giyiyor olmasından dolayı gurur duyduğunu düşüyorum. "
Mesut böyle.. Babasının da ufak da olsa bir romantizmi var.Eski günler çok güzeldi ve hatta bugünden bile daha güzeldi diyor.. İmkanı olduğu her maç onu izlemeye gidermiş. Beş yıl boyunca Mesut'un oynadığı Rot Weiss Essen de yetiştirme bedeli olarak bir miktar para almış ve bununla yeni stadyumlarını yapıyorlarmış..
Babası her maç sonrası en büyük eleştirileri Mesut'a getirirmiş. Mesut onu dikkatle dinler ve her dediğini yapmaya daha iyi olmaya çalışırmış ama şu ayrıntı çok güzel. Ben onu hep dinlerdim derken Babası araya giriyor ve bakın "sokak" futbolcusunun söz dinlemediği zamanı anlatıyor.
"Hep dinlemezdi beni.. Bir keresinde çok önemli maç öncesi sokakta beş saat arkadaşlarıyla futbol oynadı. Oğlum yeter bırak artık yarın çok önemli maçın var desem de dinletemedim. Haliyle ertesi gün kötü oynadı ve ben antrenörüne gidip onu oyun almasını söyledim zira bitmiş vaziyetteydi.."
-o günlerde ırkçı bir saldırı var mıydı ?
Mesut Özil: Ben hissetmedim çünkü oynadığım takımlar multi-kulturel kimliğe sahipti. Arnavut, Polonyalı, Lübnanlı v.s. Aile gibiydik hepimiz.
Mustafa Özil: Maçı kenarda izleyen aileler için aynı şey söz konusu değil. Sürekli ırkçı sataşmalar oluyordu ama ben bunları görmezden geliyordum.
12 yorum:
Paralel bir örnek vereyim. Hidayet Türkoğlu Yugoslavya göçmeni bir ailenin çocuğu. Ailesi Mestu'un ailesine yakın tarihlerde -yanılmıyorsam 1966- Türkiye'ye göç etti. Hidayet 20'li yaşlarında A Milli Takım tercihini yaparken Türkiye yerine Sırbistan adına mücadele etmeyi seçmiş olsaydı kendisine ağız dolusu hakaretler yağdıracak olan kitle, şimdi Mesut Türk Milli Takımı'nı seçmedi diye demediğini bırakmıyor.
Mesut neden Türkiyeyi seçmedi diyeceğimize, Mesutlar yetiştirmek gerek.
Mesut Almanya'da doğmuş büyümüş futbolu orada öğrenmiş. Almanya'yı seçmesi çok normal.
Su macta Mesut'a "ana vatanina hosgeldin" gibi bir pankart acsak, macta once alkislasak ne olur?
Ahmet Çakar twitter'da Arda Turan'a salladığında tüm medya Arda'nın arkasına geçti o bizim İspanyada ki temsilcimiz,o bizim göz bebeğimiz onla gurur duymalıyız Arda'ya sahip çıkılmalı bla bla twitter üzerinden mesajlar verdiler.
Eee Hamit ve Nuri bizim evladımız değil mi onlarıda biraz ansanız dendiğinde yada farkı ne dediğimizde yeaaa onları da seviyoruz ama, tabi ki onlarıda seviyoruz onlarda bizden... eaeaaaee da Arda bizim elimizde büyüdü daha kıymetli bu topraklarda yetişti (birde böyle bir cümle kuruyolar)
Bu topraklarda yetişmeyen ne oluyor acaba!!!! işinize gelmeyince?
eee tercih meseleri biz eşitiz eşitlikten yanayız geçeniz bunları....
Başlarda konuyu anlamadığımız için babasına kızıyorduk gazetelerde okuduklarımdan yola çıkarak ama basının burada yetişenle orada yetişeni ayrı yere koyması bir yana Milli Takım içinde dahi ayrımlar olduğunu en sonunda birileri çıkıp söylemesi gerekti ki bunu anlamak için de Mesut'un babasına gerek yok, tribünlerde dahi Alamancılarla yerlilerin farklı kefelere konduğunu rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz.
Mesut bir tarafa babası dahi Almanyada doğmuş sayılır,
İstanbul nufusunun %90 nı başka şehirlerden göç edenlerle dolu orada doğup orada büyeyen kaç kişi dedesinin yada babasının memleketine gidip geliyor yada anıyor yada burası atalarım şehri ben bu şehir için bir şeyler yapıyım diyordur?
Mesut ve avrupada yetişmiş oyuncuların neden tercihlerini Almanyadan yana kullandığını ısrarla altını çize çize yazılarında anlattığın için teşekkürler BORGES.
Basının,köşe yazarlarının dahi iki yüzlülüğünü görün artık....
@niko
Anlatmaya çalıştığın şeyi anlasamda vermiş olduğun Hidayet Türkoğlu örneği yanlış olmuş.
Hidayetin ailesi yugoslav göçmeni doğrudur.Ama Yugoslav değillerdir.Osmanlı zamanında ataları yugoslavyaya yerleştirilmiş öz be öz Türk ailesidir.Daha sonra zaten Türkiyeye göç etmişlerdir.Ki zira Hidayet Türkoğlu da ailesi Türkiyeye döndükten yaklaşık 10-12 yıl sonra Türkiyede İstanbulda doğmuştur.
Tamamen öz be öz Türk çocuğu yani.Yok 20 li yaşlarda sırbistan milli takımını seçseymiş filan böyle bir şey o dönemde yaşanmamış zaten.Böyle durum ortada yok.Vermiş olduğun örnek olmamış yani
Yazıya gelecek olursak.Orhanın yazıda anlattığı genel fikri destekliyorum.Birde onun tarafından olaya bakmamız gerektiğini , ordan bakınca ona hak vereceğimizi anlatmış Orhan. Tamam .
Zaten Türkiyede dönen bütün tartışma yanlış bir çizgide döndüğüne inanıyorum.Konu neden Mesutun Alman milli takımını seçtiği değilde neden biz oradaki insanlarımıza sahip çıkmıyoruz , neden onların almanlar tarafından asimile edilmeye çalışılmalarına göz yumuyoruz ekseninde tartışılmalı diye düşünüyorum.
Mesela neden TBMM de Almanyadaki gurbetçilerden sorumlu devlet bakanı yok ? Neden oradaki kardeşlerimizle aradaki bağları güçlendirecek çalışmalar yapılmıyor? tartışılması gerekenler bunlar bence.
Yoksa ben ne Mesuta kızarım , ne Serdara kızarım ne de bundan sonra alman takımını seçen diğer gurbetçi gençlerime kızarım.
Madem ilk yazıda basketbol oyuncusundan bahsedilmiş ersan ilyasova ve emir preldzic diyelim ona hido yerine. Arsen ilyasov 2003 yılında türk vatandaşı oldu ve türk milli takımında oynamaya başladı. Hepimiz oynadığı oyunla onu alkışladık nba'de gururumuz dedik. Emir'de son şampiyonada hepimizin beğenisi kazandı. Ki bu emir daha önce sloven milli takım formasınıda giymişti. Futbolda da aurelio'yu göz bebeği yapmıştık bi aralar. Aslında konu basit, Kazım Kazım ne kadar türkse Mesut ondan daha Türk. Kazımı türk gördüğün kadar, onlarda Mesutu alman görüyolar. Mesutu ıslıklamak yerine alkışlamak gerektiğini düşünüyorum..
adam Almanya'da dogup buyumus, anadili Almanca sonra neden Turkiye icin oynamiyor sorusu soruluyor?
Mesut'un tercihine saygi duyuyorum, kendisine basarilar diliyorum. Mesut'a odaklanicagimiza kendi altyapi sistemimize odaklanmaliyiz. 70 milyonluk ulkeden neden bir sol bek, santrafor cikmiyor? Defansta neden Servet-Gokhan Zan ikilisine mahkumuz?
Asil sorunu tartisacagimiza Mesut neden bizi secmedi sorusu cok sacma kaliyor? Malik Fathiyi Arap zanneden bir Milli takim teknik direktoru vardi.
Hiddink'e ne kadar kizsak da en azindan gurbetcilerle yakindan ilgili. Mesele biraz da bu. Milli takimda adam kayirmacilik biterse onumuze bakariz. En formda oldugu vakit Fatih Tekke milli takima alinmadi? Gokdeniz'e yillardir bir ambargo uygulaniyor. Kac mac oynadigi bilinmeyen Caglar Birinci milli takima alniyor vs...
Hulasa; ilk basta kendi altyapi sistemimizi gozden gecirmeliyiz. Rooney 16 yasinda Everton'da oynarken biz Arda'ya hala genc futbolcu diyoruz.
* ticari bir ortamda daha çok para kazanacağınız bile bile bir işi yapmadığınız oldu mu? ben tüm türklerin ve tüm insanların mesutu anladığını düşünüyorum. ama işte stadyum bir tiyatro ve orada moral bozmak için olacaksa olacak ıslıkta. yoksa kimsenin bunu kinden, hainlikten vb. yaptığını düşünmüyorum.
Eğer varsa da mesuta kızan kişiler sormak isterim kendilerine : Futbol sadece futbol değil bunu görmek bu kadar mı zor ki?
ben mesut'un seçimlerine yada kendini nasıl hissediyorsa öyle olmasına saygı duyuyorum.
ama onun ıslıklanmasınıda yanlış bulmuyorum. rakibinizin en iyi oyuncusunun kafasını karıştırma şansınız varsa taraftar olarak bunu yapmak istemez misiniz.
bu bağlamda ıslık gibi bir protestoyu yerinde bulabilirim ama hain yada daha ağır ifadeler ise kesinlikle saçma ve zedeleyeci olacaktır.
mesut kendini ne kadar alman hissederse hissetin gol kaçırdığında benle aynı tepkiyi aynı dilde veren bir insan :)
Hain diye isliklayanlarin, ekmek paralarini Almanya'da kazanan, belki cogu butun hayatlarini orda gecirmis insanlar olmasi komik degil mi? Kim acaba "Hain"?
Cagdas arkadasin söyledigine katiliyorum ve söyle eklemik istiyorum. Youtube a mesut özil türkiye dieye verin ve berlinde yapilan tezahurati bi dinleyin.
Ve aynen cagdasinda dedigi gibi, madem bu kadra vatan millet tutkusu var, giddin türkiyede yasayin, oraya bir katkida bulunun, ülkeye döviz girsin, orda askerlik yapin vs. vs.
Yani demem oki bu gerizekali kitle böyle gider önemli olan akli basinda insalarin cogunluk olmasi, tribünde biri küfür edince "yapma kardesim ayip" demesi gerekiyor.
Eline Saglik Orhan Abi herzaman ki gibi muhtesem olmus
Saygı duyuyorum fkat sebebini bilmediğim derecede Mesut'tan neffffrettt ediyorum.
Yorum Gönder