Löw'ün idolü Nelson Mandela..
Welt'e de bu konu hakkında geniş röportaj vermiş. Yoksa Mandela'yı, Mohammed Ali'yi örnek alanları ben buraya almıyorum. Kötü değil sıkıcı, aynı cümleleri, aynı kelimeleri sürekli kuruyorlar, okuyamıyorum bile.. Kabaca geçersek Mandela'nın yaşamında örnek aldığı ayrıntısı tüm engellere rağmen hedefe doğru gerçekleştirdiği yürüyüş ve sonunda elde ettiği sonuç.. Güney Afrika'da olduğu zaman onun başkanlığı sonrasında içerisinde taşıdığı güzellikleri halkına taşıması diye gidiyor. Güzel bir seçim olmu deyip devam edelim.
Reus örnek aldığı insan olarak Thomas Rosicky'i gündeme taşıyor. Nerden bakarsan bak onca futbolcu, karizma şu bu dururken Dortmund'da ömrünün yarısını sakatlıklar sonucu saha dışında geçiren Rosicky seçimi ilginç olmuş.. Oyunu oynama temposu, hızlı driplingleri ve her zaman saha içerisinde muazzam bir fikre sahip oluşu onu cezbetmiş.. Lakin daha da önemli olan ayrıntı ise onun da kendisi gibi cılız bi topçu olması, fiziksel benzerlik'miş.
Manuel Neuer'in örnek aldığı isim Boris Becker.. Becker zamanında futbola da yetenekliymiş. Tenis ile Futbola aynı oranda yeteneği olan adam Tenisi seçmiş, hayatı değişiyor tabi. Neuer ise Becker hayranlığından dolayı tenise de başlamış ama futbola olan yeteneği haliyle işi farklılaştırmış. Neuer neden Becker'i örnek alıyor derseniz cevabı basit aslında. Onun maçlardaki tutkusu, sonuna kadar mücadelesi ve oyun karakteri örnek alınması için yeterli veridir. Oldukça da güzel bir seçim olmuş. Şumaherle F1'i, Beker'le Tenis'i, Con Staktın ve Jordan'la da NBA'i bırakmış bir insan evladı olarak bekeri seven bizdendir diyoruz..
Podolski'nin örnek aldığı insan ise Herbert Hainer. Adidas yönetim kurulunda ve bundan dolayı da aynı zamanda Bayern'in yönetim kurulunda olan insan..
Reklam arkadaşlığı ve cinlik de burada var mı diye insanda bir şüphe oluşsa da Podolski girmez böyle şeylere. Üstelik bu adamda hayran olduğu nokta ise yıllardır Adidas gibi bir markayı üst düzey rekabetin içerisinde tutup başarılı olması, 38 bin çalışanı olan firmanın üst düzey yöneticisi olmasına rağmen oldukça rahat, sıradan bir yaşam sürmesi olarak açıklıyor. Podolski de biraz böyledir.
Mohammed Ali ve Boateng.. Sıkıcı bir birliktelik zira bu dünyada sporcuların yüzde seksen beşi Mohammed Ali'yi örnek alır. Yoruma gerek yok burada.
Klose ve Kaiserslautern efsanesi Fritz Walter..
Hali hazırda profesyonel olduğu Kaiserslautern'in ve Almanya'nın büyük golcüleri arasında yer alan bu oyuncuyu idol belirlemesi olağan bir durum. Lakin Klose'nin Fritz Walter ile olan ilişkisi de oldukça güzeldi. Her maç öncesi Kaiserslautern'de oynadığı vakitler biletini gönderir, ayda en az iki kez konuşur edermiş.. 384 lig maçında 327 gol atan bir efsane 2002 yılında bu dünyadan göçtüğünde destek verdiği Klose ailesinin reisi de Dünya Kupası'nda coşmaya başlamıştı. Fritz Walter, 2002'de Almanya'nın çeyrek final maçından bir kaç gün önce vefat etmişti.
Andre Schürrle'nin idolü ise Roger Federer..
Zamanında tenise ilgisinin olmasının dışında futbol dışı bir spor dalından idol seçenleri seviyorum. Schürrle'nin ilgisini çeken ayrıntı ise onca başarısı, kupasına rağmen insan olarak Federer'in mütevazı karakteriymiş. E güzel..
Altın yetenek Mario Götze'nin idolü ise Dwyane Wade..
Yok zamanında basketbola filan yönelmemiş diğerleri gibi. Bu boyla sen nereye yöneliyon zaten.. Ama basketbolu takip ediyormuş. NBA filan seviyor çocuk. diğerlerine göre daha kısa boyuyla meydan okuması filan değil de daha çok Götze'nin hoşuna giden her maç öncesi Wade'in rituali olan potaya asılıp barfiks modunda takılması.. Şurdan izleyebilirsiniz..
Per Mertesacker'ın ise en iyisi; Bob Marley..
Zamanında müziklerini dinleyerek başlamış Bob Marley'in arkasından koşmaya.. Kimdir, necidir, bu sözler nelerdir böyle diye yakın takibe başlayınca müziklerinin içerisine sıkıştırdığı içeriğin de takipçisi olmuş, etkilemiş çok Mertesacker'i.. Müziğini seviyor, sözleri onu hayata daha başka baktırıyor ve onun ideolojisinin de peşinden gitmeye çabalıyor.. Daha önceden işlemiştim blogda bu konuyu, arayıp bulursunuz artık..
Thomas Müller ve haliyle Gerd Müller..
İkisi de Müller bir kere. İkisi de Bayern forması altında oynamaya başladı. İkisi de Dünya Kupası'nda gol krallıkları elde etti. Farklı tarzda oyun stilleri olsa da benzerlikleri de bir hayli fazla. Zaten bizim köylü Müller Bayern dışından bir şeye fazla ilgi duymaz. Güzel adamdır, basit yaşar ve basit golleri atar.. Mesut Zidane'ı örnek almış Höwedes Steve Jobs'u filan.. Sıkıcı buldum almadım buraya..
3 yorum:
çok güzel post. eline sağlık :)
"Philipp Lahm'ınki kimmiş acaba" diye soracaktım, sormak yerine bulup bakayım dedim: Roman Herzog imiş. Aslında buraya almaya değmez miydi?
Ben onu tamamen unutmuşum. aldım diye düşünüyordum sen yazasıya kadar..
Yorum Gönder