11 Eylül 2012

Milli Takım Ayrıntıları



Emre golün tekrarını televizyondan izlediği zaman böylesine mutlu bir anda yüzünün aldığı o nefret ifadesini görünce ne düşünür, merak ediyorum. Maçın tartışmasız en iyisi olan Emre'nin milli takımda kötü oynadığı maç sayısı yok denecek kadar az. Futboluna ben hiçbir zaman eleştiri getirmediğim gibi "sorunlu" olan karakter yapısına rağmen ondan verim alabilmenin de teknik adam özellikleri arasında olması gereken bir beceri olduğunu burada daimi olarak savundum.

Buna rağmen Emre'nin bu tuhaf gol sevincine gerekli eleştiriler getirilecektir. Şüphemiz yok, beklentimiz de budur.

Mevzu bahis konu Emre olduğunda sanırım bu ülkede yeteri kadar eleştiri çığlığı yükseliyor. Buraya bir ekleme yapma ihtiyacı da düşünmüyorum, ilginç olan ayrıntı ise Hamit Altıntop..

Hamit atılan her golün sevincini Emre gibi yaşamak durumunda mıdır? Her gol sevincinin davetini kabul etmek durumunda mıdır?

Elbette hayır.

Lakin Hamit kendisinin dışında farklı koşullarda mücadele eden arkadaşlarının ne kadar hazır olduğunun bilgisini basınla paylaşmak durumuda mıydı? Yine ve her zamanki gibi kendisini öne çıkarıp "bakın bana ne kadar fitim.. bir de bunlara.." derken arkadaşlarını basının önüne yem etmek durumunda mıydı? üzerine bir de bizim çokbilir basınımız bu davranışına övgü dolu sözler, methiyeler filan düzüyordu. Bana göre sorunlu karakterin en olağan dışavurumu olan bu arkadaşlarını suçlayıp üzerinden prim yapma amacına "süper açıklamalar.. helal olsun" yaklaşımlarını bugün dahi düşününce algılamakta zorlanıyorum.

Keza Hamit Welt'e verdiği o malum röportajda Mesut'un kariyer için milli takımı seçtiğini ama kendisinin kalpten oynadığını belirtirken, bu gibi durumlarda kalpten oynayan oyuncuların tavrı bu mu olmalıydı?

Hamit Altıntop her daim pek çoklarının yaptığı gibi diğerini eleştirerek "kendine" bir bakış atılmasını sağlayan ve sanılanın aksine kibiri dorukta gezen bir adamdır. Bana göre en son takım kaptanı olacak futbolcu da Hamit'dir ve onun transferini de yorumlarken sadece şunu söyledim; Yeter ki yedek kalmasın, iyi bir hamle.. Yeter ki o kibire dokunulmasın..

Galatasaray'da bir süre sonra kendisine gelir ve performansını zamanla yukarıya çeker. Tam aha bu oldu dediğiniz zamanda da sakatlanır, yıllardır bu Hamit algoritması hiç bozulmadı.



Maça gelirsek.. Abdullah Avcı'nın Selçuk tercihsizliği cesurcaydı. Estonya kendi evinde dahi Romanya'ya yenilmiş bir takım olsa da biz tam da bu takımlara karşı hep puan kaybetmedik mi? Türkiye adına bu karşılaşma önemliydi. Abdullah Avcı kafasındaki doğruyu baskılara rağmen sahaya uygulayabilme cesaretini gösterdi, risk aldı. Eğer bugün o kırmızı kartın da etkisiyle içeriye kapanan takımı açacak gol gelmeseydi bugün nelerin konuşuluyor olacağını hayal edebiliyor musunuz? Bu karakter meselesidir ve burada Türkiye'nin Estonya maçına deyim yerindeyse Abdullah Avcı yüklü miktarda yatırım yapmıştır...

Bunları söylerken olası bir puan kaybında dünyanın en ücra köşesinde ya da medeniyetin kol gezdiği Avrupa ülkelerinde dahi mağlubiyet sonrası asarlar, keserler ve diğerlerinin sesi gür çıkardı. Buna öykünmenin, buna karşı bir duruş getirmenin, kaybedilen puan sonrası milli takımda şu olmalıydı bu olmamalıydı gibi tercihleri eleştirilmesinin "absürd" olduğunu düşünen her insan önce bir kendine baksın sonra da hayal dünyasına.. Beşiktaşlı'sı Nobre'den Galatasaraylı'sı Barış'lardan onlardan bunlardan hiç şikayet etmemiş midir? Daha doğrusu hangi zaman diliminde böylesine bir eleştiri olmadan maç yorumları olmuş dünyanın herhangi bir ülkesinde..?

Bunu olağan görüp geçiştirecek açıklamalar yapmayı bir an önce başarmalılar..

Sonucunda kazandı.

Karşı karşıya olduğu büyük kitle açısından bakarsak tek "değer" budur. Evinde Estonya'ya karşı koşullar ve sonuç ne olursa olsun galibiyetin dışında bir sonucun Hollanda yenilgisinin üzerine mazareti kabul edilmezdi.



Bu maça dair Selçuk kullanılabilir miydi?

4-4-2 sisteminde Selçuk ancak Mehmet Topal'ın yerine bir ihtimal kadroya girebilirdi. O gol gecikseydi olabilecek en anlamlı hamle Topal'ın çıkıp Selçuk'un girmesi olacaktı ve teknik adam da golden önce bunun hazırlığı içerisindeydi. Selçuk İnan hiçbir zaman "on numara" pozisyonunda oynamamış ve bu konuda Emre çok doğru bir seçenek olmasa da Selçuk'tan daha iyidir ki kenardaki Arda ile bu görevi paylaşıyorlar.

Bu maç neyi kanıtlamıştır?

Hiçbir şeyi. Teknik adam bir anlamda Hamit ve Tunay yanlışlarından dönerek gerekli anda gerekli değişimi "kafasına yatarsa" inatçılık yapmayacağını göstermiş. Selçuk İnan tercihi ile "aslolan benim maç planımdır" demiştir. Bu hamleler evinizde oynadığınız zayıf rakibe karşı gerçekleştiğinden dolayı değerli bir üç puanı hanenize yazdırır ama bir önceki maçın hamlelerini doğrulatmaz da yanlışlamaz da. Arda'nın kenarda daha etkili olabileceği fikrini teknik adama ısındırmış da olabilir..

Selçuk İnan'ın saha içi davranışı?

Gollere genelde bu şekilde sevinir ama onun da işi çok kolay değil. Bu baskılar karşısında "taraf" olmamak, kendisine destek çıkan milyonlar yokmuşçasına davranmak belki doğrudur ama eylemek o kadar kolay değil. Etkilenim altında. Ben karakter konusunda taraf tutmuyorum, Alex'e onca övgü olduğu gibi son dönemde futbolu kadar karakteriyle de gönüllerde yer etmiş bir futbolcu da Selçuk İnan'dır. Onu insanların bu kadar sahiplenmesinin altında biraz da bunun yattığını düşünüyorum harika yeteneğinin dışında..

Gruplaşma oluyor gibi sanki milli takımda?

Olmuş. Bunu çok net gördük.. Taraftarların tavrı ister istemez o takımda bölünme yaratacaktır ve bunu başardığını da kabul etmeliyiz. Emre-Arda bir tarafta.. Hamit-Nuri diğer tarafta. Selçuk ise hocası ve taraftarları arasında.. Ömer Toprak, Sercan Sarerer, Hamitlerin grubuna gider, Gökhan misal Emre'nin yanında yer alır Semih Selçuk'un efendim Mehmet Topal burada da herkesle iyi geçinir, kimseye karşı olmaz.. karakteri gereği bu böyle. Derken bir gruplaşma doğmuştur ama kendi aralarındaki konuşmalar, teknik adamın olaya müdahale etmesi bunları sonlandırabilir. Şu an tehlikeli boyutta, bunu bilirsek çözümü de olur.

Emre'nin sürekli mesaj verme, ayar merakı?

Bizle her şeyi yazıp çiziyoruz. Söylediklerinin pek çoğuna katılmıyorum ama kendisini ifade etme ve bunun karşılığını bekleme hakkına da sahip çıkıyorum. Yanlış da olsa doğru da olsa bir şeyler söylüyor. Sen ve hatta ben "Kötü Hollanda" deme hakkımızın olduğunu düşünüyorsak onun da buna karşı cevabı "Aha gördün kötü Hollanda'yı, adamlar macarları evinde dörtledi" diyebilmesi gerekir.. Yanlış daha çok "olağan" eleştirilerin "çok ayıp bir şey yapıyorlar aboooooov teknik adamın tercih hakkını eleştiriyorlar" ruh halidir. Dünyanın her yerinde olur ve bu eleştiriyi yapan da mutlaka kendi takımını bir noktada bu şekilde eleştirmiştir, forumların ve köşe yazılarının yüzde 99'unun içeriği budur.. Benim sakındığım konu tercih meselesinden teknik adamın yeterliliğinin tartışılması ya da masaya yatırılmasıdır. Abdullah Avcı değerli bir futbol adamıdır.

7 yorum:

Celal Abbas dedi ki...

Umutun arka arkaya gollerinin tek açıklaması var. Form. Cidden Umut çok formda ve Formda olmanın ne demek olduğunu söylüyor.Fatih terim Burak yılmaza hazırlık maçı yaptırıp şöyle 5 6 tane gol attırsa iyi olacak. Yoksa Galatasaray bir resmi maçını Burakın golatacağım hırsı yüzünden hüsran olabilir.

Eğer bu maç planında da Selçuk yer almayacaksa ,Selçuk hangi maçların planına uygun oyuncudur. Biz 2014de breziyada hangi kadroyla mücadele edeceğiz.

ha şunu diyebiliriz hocanın tercihi böyle olmuştur. ben saygı duyarım ama şu soruyuda sorma hakkım var. şu iki maç planı göstermiştirki Selçuk asla bu kadronun ana planı olmayacak sakatlıklar dışında. Selçuk kimdir? Herkesin hemfikir olduğu Türkiye liginin şu an en iyi oyuncusu değilmi. Selçukun fatih terim sisteminde her türlü oyunuda oynayabileceğini göstermiyormu. Kora kor mücadele ise terimin galatasarayında yapıyor presse yapıyor iyi top kullanma ise yapıyor. frikiklerden golse atıyor.iyi teknik direktörü nasıl tanımlarız helede iyi milli takım teknik direktörünü. eğer elinizde çok formda oyuncu varsa ve bu oyuncunun form istikrarı artık uzun yıllar gidecek gibi görünüyorsa burada önemli nokta Selçukun istikrarlı olarak bu form durumunun uzun yıllar süreceğini düşünüyor herkes ,Selçuk böyle bir oyuncudur ,bu oyuncuyu milli takıma monte etmenin planını yaparım. iyi bir milli takım teknik direktörü bunu başarabilen hocadır. Milli takım teknik direktörününün benim tarzım mahmut tekdemir gibi bir tane kesicci ile oynamak demek doğru değildir. Adama sorarlar sen başka bir plan bilmiyormusun derler.

pelezinho dedi ki...

orhan abi yazının hepsinde ziyade hamit kısmında belli bir noktaya takıldım.zira hamit'in yanılmıyorsam almanya maçı sonrası yaptığı çıkış karşısında da bu minvalde bir yazı yazmıştın hamit'i eleştiriler nitelikte.keza bugün yine bu yazıda üstünden geçmişsin.hamit'in o gün aldığa övgülere anlam vermediğini söylüyorsun.

şu konuda kesinlikle katılıyorum hamit'i yaptığı çıkış sonrası tanrılaştırma çabaları çok abartıydı.lakin hamit'in de o gün yaptığı çıkış çok gerekliydi.senin pencerenden bi kaptan takımını basının önüne atmamalı.doğrudur.misal ispanyada casillas böyle bir çıkış yapsa bende çok garipserim.lakin bizde asla ispanya gibi özeleştiri kabiliyetine ve vizyonuna sahip oyuncu topluluğu yok.sonuçta çok fazla antrenman yaptırıyor diye hiddink'e saat almış bir zihniyetler topluluğundan bahsediyoruz.bu tip ortamlarda birilerinin kral çıplak demesi gerekiyordu ki hamit o gün tamda bunu yapmıştır.ve bunu kendisi üzerinden bir örneklemeye gitmiştir.takım içinde sevilmeyeceğini,hoş karşılanmaycağını bilerek bunu yapmıştır.ve o gün yaptığı çok net başarıya ulaşmıştır.herkes oturup düşünmüştür neresi yanlış diye.

hamit'in olayını takımı basın önünde satmak olarak algılamasını ise bende bugün hala anlam verememekteyim.bu ülke standartlarında kimse abi-kardeş ilişkisinden ötürü birbirini eleştirmekten,yermekten itina ile kaçınıyor.bakınız rıdvan dilmen emre eleştirmeden bile selçuk'un oynamamasını eleştirdi diye emre mikrofunu alıp 10 dk.lık ayar verdi.işte bu yüzden birileri çıkıp kral çıplak diyebilmeli.çünkü bu ülke şartları bunu gerektiriyor.ve bunun takımı satmak olarak algılanmasını ise nedense hiç anlamamaktayım...

Borges dedi ki...

Pelezinho: Bir açıdann haklısın, bizde özeleştiri yok ve bu gibi konulara kimse değinmiyor, ama bu işin bir tarafı.

Eğer ki "Bakın bana. altı ay oynamadım" kısmı olmasa ben de belki bazı konuları gündeme getirdiği için "doğru" bulabilirdim.

Öncesi ve sonrasıyla bir bütün halinde bakıldığında hoş değil. "Kendisine övgü" bekler şekilde diğerlerini ateşe atması ise hoş değil. Kabaca kendisini de içerisine alıp öyle olmasa dahi "biz çalışmıyoruz, biz eksiğiz" gibi söylemler olsaydı muazzam olurdu belki ama onun derdi bu değildi.. O cümleler sonrası arkadaşları basına yem edilecek, bunu da yapması yine doğru değildi bence.

Mesut hikayesinde de gerçek meselesi milli takıma aidiyetler değil kendisinin diğerlerinden yine ne kadar farklı olduğu v.s.

Kötü niyettir bende bu. Sevmem.. Vardır böyle insanlar çevremde, onlara da katlanamam..

pelezinho dedi ki...

tabiki hamit'i galiba bu ülkede en iyi tanıyanlardan birisi sen olsa gerek.bu yüzden söylediklerini çok dikkate değer buluyorum.benim dışarıdan görebildiğim hamit'i bu sene bu ülkede top oynadığı için daha yakından tanıma fırsatım olacak.keza birçok kişininde böyle olacak.mesut konusuna birşey diyemem ama zaten bahsettiğim konu ile bir bütün mesut konusu.bu sezon bizim gerçek hamit'i tanıma yılımız olsa gerek.yinede senin değer yargılarını da cebime attım,aklıma kazıdım.çünkü çok zihin açıcı tespitler bunlar.keza çok yararlı.ve bu bilgileri bize verme zahmetine katlandığın içinde çok sağol...

Borges dedi ki...

pelezinho: Hamit çok kötü çok iyi değil.İnsan işte.. sadece bu yönü de var. Bunun dışında zamanla gerçek performansına ulaşır ve eğer o dönemde sakatlık yaşamazsa göstereceği performans sonrası istediği alkışı da alırsa, güzel bir ortamda yaşar gider.. sorun en başında da dediğim gibi bunlar olmadığında zarar boyutu tahmin edilenden fazla olacak olmasıdır.

bu davranışı olağan görenler de kendi değer yargılarına göre haklıdır, bu benim bakış açım. Ben sevmiyorum bu tarzı. Bir başkasına okları yönetlmek, ordan kendine çıkar sağlamak v.s.

Del Piero dedi ki...

Selçuk konusuna taklıdım ben de. Son üç sezondur adam ligin tozunu attırıyor deyim yerindeyse. Trabzon'u şampiyon yapıyordu neredeyse, sonraki sezon geldi GS'yi sırtladı ve şampiyon oldu. Mücadele, teknik, şut, serbest vuruş ne desen var. Karakter de iyi zaten, uyumlu olduğu herkesin malumu. Daha ne isteniyor ki adamdan anlamadım. Selçuk mu Emre'mi kimse kusura bakmasın ama son yıllardaki istikrar ve form grafiğine bakılırsa Selçuk'tur her türlü. Ha Emre de zaten boğazın maradonası lakabını almış, her daim iyi ama Selçuk'a hiç şans tanınması haksızlık bence. Üstelik Emre çıkarılınca dahi yerine Selçuk değil 1.5 yıldır ne oynadığı bilinmeyen Nuri oynatıldı. Bir arıza var burda ama hadi hayırlısı.

Borges dedi ki...

Benim ikinci maça itirazım yok. Sistem gereği orada Selçuk oynayamazdı ya da Mehmet Topal'ın yerne oynayabilirdi on kişi kaldıktan sonra eğer gol gelmeseydi..

Lakin Hollanda maçında en kötü sonradan oyuna girmesi gerekirken Emre ile beraber de oynayabilirdi tek forvetli sistemde..