29 Mart 2009

We Löw You.!

Pantelic vs Favre.!



Imdi, ülkemizde benzer durumlar yasandigi icin bu örnegi isliyoruz..

Pantelic, Berlin takiminin olmazsa olmaziydi. Gecen devre sonuna kadar Pantelic'in olmadigi tek maci dahi Berlin galibiyetle kapatamamisti. Öyle goller atiyordu ki ya galibiyete sürükleyici ya da puan getirici nitelikte idi, cok iyi de bir performans gösterdi bu sezon dahil..

Isler 4.Hafta kopmaya basladi. Wolfsburg macinda durum 1-1 berabere iken penalti kazandiran oyuncu Pantelic idi ve fakat penaltiyi atmasi gereken ise Cicero ya da Ebert.. Teknik heyetin belirledigi isimler.. Öncesinde 3 tane penaltiyi arka arkaya kacirmis Pantelic topun basina izinsiz bir sekilde gecip penaltiyi kacirinca kiyamet koptu kenar yönetiminde.. Her seye ragmen Pantelic kadroya girmeye devam etti ve gollerini de atiyordu sezon sonu sözlesmesi sona erecek olan futbolcu biraz da naza cekiyordu kendisini..

8.Hafta öncesinde Milli maclar nedeniyle verilen aranin ardindan herkes Persembe günü idmanda yerini alir iken Pantelic ise dinleniyordu evinde sakatligini bahane edip.. Ve fakat pantelic idmanda olmaz iken hicbir insanogluna haber dahi vermemisti, kendi kendisine izin yapiyordu ve haliyle ceza kapidaydi.. Stuttgart macinin kadrosundan cikarildi.

Burada teknik adam hakliydi süphesiz. Ama bunun ne önemi vardi ki ? Önemli olan sonuc. Pantelic olmadan tek mac kazanamayan Berlin Stuttgart'i evinde yeniyordu. Ceza da hicbir sekilde büyümüyordu. Bir sonraki macin kadrosunda olan Pantelic oynamaya devam etse de teknik adam ile aralari acilmisti artik..

15.Hafta yine yedek baslayan Pantelic sonradan oyuna girip takimin galibiyet golünü atiyordu Köln karsisinda.. Akabinde yine yedek basladigi Schalke macinda yenilince Pantelic ipleri eline aliyordu artik.. Konusmaya basladi:

"Ben 16 macta 9 gol attim.. Hicbir sekilde hakkim verilmiyor benim..yeter artik"

"Birisi beni yoketmeye calisiyor, bunu hissediyorum"

Bu ve benzer demeclerinden dolayi bir ayligi kesintiye ugruyordu. Favre eli mahkum onu oyuna almak durumundaydi zira oyun sistemi biraz da Pantelic üzerine kuruluydu. Burada bir degisiklik yapmadan böyle bir ceza Pantelic'e degil takima kesiliyordu. Devre sonuna kadar hakli da olsa haksiz da olsa Pantelic oynadi ve bir sekilde devreye girildi.. Burada Favre oyun plani üzerinde degisiklige gitti.. Voronin asil forvete cekildi ve Pantelic yedege..

Berlin takimi üst üste galibiyetler almaya basladi,Voronin costu ve artik kimse Pantelic'den bahsetmiyor..

Tek maclik ceza dünyanin en iyilerine de olsa hep verilir.. Hitzfeld, aynen Pantelic gibi basina verdigi takim arkadaslarini elestiren demeclerinden dolayi Oliver Kahn'i bir mac kadro disi birakti, ve fakat yedege de almadi, acik acik basina bildirdi: Kahn, bir macligina kadro disi kalmistir diye.. Gecenlerde Schaaf , ingiltere gidip son idmani kaciran Pizzaro'yu kadro disi birakti ya da Sanogo'yu da idmanda kavga ettigi icin filan..

Bu kadrodisi birakilmalarin en önemli özelligi kesinlikle futbolcu klubede dahi olmaz. Bunun disinda antrenör oyuncuyu kafasinda sildiyse o oyuncu olmadan takimi galibiyete götürecek olan yolu insa etmelidir aksi takdirde oyuncuyu degil takimi ve haliyle bir süre sonra kovularak kendi sonunu hazirlamis olur. Cezalarin dogrulugu da sonuclarla bire bir iliski icerisindedir..

Pantelic'in sezon sonu sözlesmesi bitiyor. Berlinde aldigi yilligi yaklasik 1,5 milyon eurodur. Bakalim nereye gidecek bu sezon sonu..

Pierre Littbarski.!


(Cocukluk dönemimin bir numarali spor dergisi ve Litti..)

Insaoglu her seyden öte bahis oynarsa futbolla olan iliskisi cok baskalasiyor.. Öyle liglerin öyle takimlarini takip ediyorsunuz ki bu isi biraz daha uzatirsaniz cok güzel kesifler de sizi bekler, bu konuya ileride bir daha deginiriz elbette.. Efendim, son zamanlarda isvicre ligi Basel güzelligi nedeniyle daha bi ilgi alaniydi benim icin. Söyle ki Basel, Zurih ve Young Boys Bern sampiyonluga oynuyor, Özellikle Basel ve gecen haftaya kadar Zürih takimi firesiz yoluna devam eder iken(Young Boys'a yenildiler son olarak) bir hafta öncesi Young Boys Bern deplasmanda Vaduz takimina yeniliyordu, Vaduz.. Liechtenstein takiminin isvicre liginde olmasi bir yana basindaki teknik adam da oldukca tanidik bir isimdi futbolseverler icin..

Pierre Littbarski..

1960 dogumludur Pierre . Ismin okunusu ya da agza oturusu o kadar güzeldir ki cocuklugumun gol öncesi cigliklarinin yarisi bu adama aittir..

"Littbarskiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii.."

1990 kadrosunun her ismi benim icin önemlidir ama Littbarski bunun disinda da bir yere oturuyor gönlümde. Teknik adamligi ve futbolculugu iki ayri kategoride incelenmesi gerekir ve öyle ki teknik adam maceralari aslinda futbolculugunun da disinda ele alinmasi gerekir, öyle tuhafliklarla doludur.. ve Fakat o henüz daha Hertha Zehlendorf'un genc yetenegiydi bir sekilde transfer oldugu takim ise



FC. Köln..

Efendim oldukca yakindan tanidik bir isim ile 1978 yilinda gol sevinci yasar iken.. Falco Götz ile beraber yeni transfer oldugu takimi Köln'de yildizlasirken..



Henüz 19 yasindaki oyuncu Hertha Zehlendorf'dan transfer edildikten cok kisa bir süre sonra kendisini göstermeye basliyor ve Alman futboluna damgasini vuracagi dile getiriliyor.. Forvet olarak Köln takimina gelip goller atsa da her iki kanatta her iki yöne dogru atabildigi o müthis calimlar ve sutlari onu forvet arkasina dogru itekledi yillar icerisinde..



1978 yilindan 1986 yilina kadar Köln'ün basinda kalacaktir Pierre.. Bu dönem icerisinde Alman kupasi ve UEFA yari finali olsa da takiminda aslen milli takimda yasiyor pek cok güzelligi.. 1982 Dünya kupasi ilk büyük turnuvasi Littbarski'nin.. Baska acidan finallerin adami da diyebiliriz 1990 yilina kadar.. Orada ulasiyor kupasina. Bunun disinda üc lig ikinciligi, 82 finali..86 finali..



Ikincilikler konusunda Ballack'la yarisir durumda.. 1982 dünyanin en iyi oyuncusu secildiginde o yine ikinci oluyordu ama o yil gercekten önemliydi futbol adina.. Bir Dünya Kupasi ki unutulmazdir kesinlikle..

Elemelerde yapilan "Sike" Alman milli takimina duyulan nefretin ilk kivilcimlarini cakiyor..
Aslinda "Kara cuma" olarak adlandirilan Avusturya macinin da tek golünün ortasini yapiyordu Hrubesch'e 23 yasindaki Pierre Littbarski.. Eger ki Avusturya'yi bir gol farkla yenerse, Avusturya ile beraber bir üst tura cikacak olan Almanya macin basinda golü bulup kalan seksen dakika boyunca ne gol atmaya cabaliyor ne de onlara yaklasan bir avusturyali oyuncu vardir ki ayni puanda olan grup maclarinin ayni saatte oynanmasi da bu turnuva sonrasi karara baglanmistir.. Bu macin daha genis anlatimi icin sizi Lambuja'nin bloguna alalim.



Cezayirliler bu maci protesto etmek icin tribünlerde para yakmistir ki haksiz sayilmaz.. Her bakimdan futbol adina "kara cuma"dir o gün artik..



Littbarski, Fransa ile oynanilan 1982 Dünya Kupasi yari final macinda penalti kaciran Stielke'yi teselli eder iken..

Aslinda bu mac, bu yari final maci dünya kupasi maclarinin top onuna girip zirveye oturabilecek kadar önemli ve degerlidir kendi adima.. Pierre'in acilisini yaptigi bu macin icerisinde futbola dair ne kadar ayrinti varsa hepsi icerisindedir.. Iliskiler, fauller, onlar ve Lineker'in de üzerinde durdugu Almanya gercegi.. Ortalik sarsilmistir ve su macin on milyon tane hikayesi yazilmaktadir.. Platini'nin karisiyla iliskiye giren takim arkadasi ayri bir geyik iken zorda kalirsa oyuna sokacagi Rummenige'den muhtesem olmasa da saglam bir Comeback yapan Alman futbolundan ve elbette Schumacher'in öldürmeye tesebbüs olarak adlandirilacagi Battiston'a yaptigi o inanilmaz faul.. Platini sahada öldü sandim diyordu ki bunun ayrintisi da cokca islenmistir zaten..




Velhasil, Schumacher'in batistonu öldürmeye cabaladigi yari final macinda Platini'li Fransayi yenmistir ki yukarida genis özetini verdigim bu maci seyretmenizi tavsiye ederim. Uzatmalarda dahi 3-1 geriye düsüp tekrardan beraberligi yakalayip finale penaltilarla uzaniyorlardi ki Almanlarin genel karakterinin anlasilmasi adina en güzel maclardan birisidir.. Bilmem kac kez mac icerisinde "aha gitti final" diyen almanlarin en son penaltiyi kacirdiktan sonra tekrardan umutlarinin söndügü zaman diliminde Littbarski Stielke'ye umut veriyordu ve gözleri Schumacher'e ceviriyordu..



Nihayetinde 1982'De dünya kupasi finalinde boy gösteriyordu.. Tardelli ve Cabrini dünya sampiyonlugunun sevinicini yasar iken o yerde ikinciligi tadiyordu..



oynadigi 406 Bundesliga macinda 116 gol atmistir Litti.. Lig Sampiyonluguna Daum ile cok yaklasir. Üc kez lig ikincisi olur ama Bundesliga Sampiyonlugu yoktur bu güzel oyuncunun.. Daum'un gidisine cok sinirlenir.. Köln'ün geriye düsüsünü o günlerde görür, ona göre cok büyük hata yapilmistir 90 dünya kupasi sirasinda Daum'un görevine son vererek ki cok dedik bugün dahi nedenini kimse bilmiyor



1986 Meksika'ya hazirlik dönemi.. Takimin sakaci oyunculari vardir her daim.. Pfaff,Elber,Ribery ve hatta Arda Turan.. Nesesidir onlar takimin ve Littbarski de bu oyuncu tipine bir örnek idi.. Asagida daha da degisik örnekleri mevcuttur.


(Brehme, Loddar, Litti,Voller )

86 Dünya Kupasinin ardindan Fransa'nin Racing Club takimina transfer olur ve fakat bir yil sonra geri döner, ona cok baska bir ortam gerekiyordu süphesiz..



1990'in Almanya kadrosunun degismez ismiydi 7 numarali formasiyla.. Ve Dünya Kupasi onun ellerinde.. 82'de final oynayip kaybetmis, 86'da finalde Maradona vardi.. 90'a kadar Köln Daum ile cosmus ve fakat burada da islendigi üzere final maclarinda maglup olup ikincilige yerlesmistir hep ve fakat 90 onun zirvesi oldu.. 16 yillik Bundesliga kariyerinde onun final macinda attigi gol ile kazandigi DFB kupasi haric bir basarisi yoktu, bu ve her acidan 1990 dünya kupasi cok degerlidir Littbarski icin..




Keyifli adamdir dedik ya.. Arkadaki kameraman da kaleci Bodo Ilgner idi..



Beckenbauer ile röportaj yapar iken.. keyifler yerinde zira o bir dünya kupasi sahibidir artik..



1994'de Monika'si ile evlenir ve fakat tam bir yil




öncesi Japonya Ligi takimlarindan JEF United 'a transferi gerceklesir, artik o Litti-San'dir..




Japonya'ya uyumu biraz abartinca ikinci evliligini gerceklestirir Hitomi adli capun hatun ile.. Akabinde 1996 yilinda vegalta sandai takimina tranfer olup futbolculuk kariyerini sonlandirir..



Teknik adamliga girisi Berti Vogts'in yaninda olur.. Bayer Leverkusen'i calistirir ikili fakat cok da basarili olduklari söylenemez..



Arkasindan beklenen ayrilik olur ve Duisburg'un basina gecer ikinci Bundesligada.. Buradaki süre de alti ayi gecmez, Japonya onu geri ister.. Henüz yeni kurulmus olan Japonya birinci ligi takimlarindan Yokohoma'nin basina devre arasi gecer. Burada Yokohama FC'nin basina gecip sampiyonluk yasar Littbarski..



2005 yilinin yine devre arasinda, yani iki yil sonra Avustralya takimlarindan Sydney'in basina gecer.. Takimi ile sampiyonluk yasamasina ragmen resimde görüldügü üzere o lige göre tuzlu transferlerin arkasindan sözlesmesini uzatacak para kalmaz klupte ve buradan ayrilmak durumunda kalir..



Japonya ve Avustralya'da yasadigi sampiyonluklarin arkasindan solugu tekrardan ikinci lige yeni düsmüs Japon takimi Fukuoka'nin klubesinde bulur.. Japonya,Avustralya, Iran, Liechtenstein hatta Isvicre deneyimi olsa da her seye ragmen en sevdigi Fukuoma'dir onun.. Ikinci lig takimiyla eski günlerini arar.. 15 takimli ligde kovuldugu zaman 10. siradaydi.. 24 macta ancak 8 galibiyet alir.. Yine bostadir..



Tam bu noktada Ankaragücü girer devreye.. Hatta o dönem artik Ankaragücünün teknik adami olarak bekleyis icerisine girdi ankaralilar.. Ve fakat bir sekilde anlasma son anda bozuldu ve hayatimin en kötü dönemi diye adlandiracagi Sapai Tahran klubu ile anlasma saglar.. Gercekten cok zor günler beklemektedir Pierre'i. Öyle ki daha ikinci macinda klup baskani gelip memnuniyetsizligini dile getirir.. Parasini vermezler, tehtit ederler ve Iran'da her yerde izleniyorduk diye anlatir Pierre o günleri.. Aynalarin arkasinda kameralari görürler.. Karimi da yanima alamadim zira gercekten cok da güzel ortam degildi aile adina..


Takimin oyuncusu Iranin Hakan Sükürü olan Ali Daei ilk etapda oyuncudur akabinde klup baskanidir sonrasinda da Iran Milli takim teknik direktörü olur.. Pierre Littbarski ile savasa da girer.. Littbarski'nin pasaportune el koyulup ülke disina cikmasina yasak getirilir, karisi ile Dubai de ancak bulusabilmis,takimi birakip kacti geyiklerine maruz kalip tazminatinin ödenmemesi adina klup ile zorunlu iliski yürütülmüstür.. Ali Daei her sekilde üzerine dogru gelmektedir ve o kacinilmaz son da artik gerceklesir.. Cok güclüydü iran'da Ali Daei derken üzerine saglam basiyordu bu cümlenin..



Belki bunlardan dolayi 5 bin kisinin yasadigi Liechtenstein takimi Vaduz'u tercih eder.. Belki cok para kazanmiyor fakat hayat standartlarinin yüksekligi ve stresssiz ortamin güzelliginden dem vurur..Siz de Iranda teknik adamlik yapsaniz belki sonrasinda böyle gergin olmayan cok baska bir ortama dogru kosabilirsiniz.. Hem Teknik adam ayni zamanda Sport Direktörü ve daha fazlasidir bu takim icin Littbarski..

Liechtenstein'in sadece 7 takimi vardir ve bir lig kurmaya yetmez. Bu yüzden Isvicre Liginde 2010'Da bitecek olan özel izinle mücadele eder klubu.. Hatta su an icin 10 takimli ligde dokuzuncu olan Vaduz'un düsüp düsemeyecegi dahi belirsizlik icerisinde.. Gelisim icin parasizlik cok ciddi bir sorun iken daha önemli konular da var diyor.. Öyle ki Isvicre ikinci Ligi takimlarindan St.Gallen,Lugano'nun tepkisini cekerler zira onlarin yerine birinci ligde oynadigi düsünülmektedir..

Yokohoma'da bir ev alip oraya yerlesecegim ve bunun icin calisiyorum der.. Ya ev cok pahali ya da Litti-San savurgan..

Ispanya - Türkiye : 1-0



Türkiye milli takimi cok da kötü olmayan bir futbol ile Ispanya karsisinda maglubiyet ile ayrildi.

Milli takim cok seyi dogru yapsa da hücüm gücü acisindan beklenilenden cok zayif ve pasif bir görüntü cizdi macta. Eger milli takima bir elestirim olursa bu maca dair o da orta saha ile forvet arasindaki ucurumun kapanmamasi. Baglanti eksikligi söz konusu. Avrupa futbolu diye kafayi cizen kesim beni affetsin ama klasik bir on numara sorunu sahadaydi bugün.

Rakip ataga kalkar iken bir sekilde topa sahip olup terse yakalanmis rakibin üzerine gidip belki bir kac pozisyon bulup hatta gol dahi macin basinda gelebilirdi ve fakat herkesin olmasi gerektigi yerde oldugu vakit orta sahada topu alan yanindakine vermenin disinda hicbir sey yapmadi.. Forvet ile Orta sahayi bütünlestirecek, derinlemesine pas atacak oyuncu eksikligi söz konusuydu. Emre'nin kötü performansi takimi cok kötü etkiledi ya da Nihat'in..

Terim, golsüz berabere giden mactan üzerine gelecek olan rakibi düsünüp araya kacacak Nihat'i birakip ondan biraz daha iyi olan Semih'i oyuna aldi ne var ki bu teoride dogru olsa da biraz erken bir degisiklik hamlesiydi.. Zira cok kisa bir süre sonra üzerinize gelecek degil üzerine gidilecek rakip olarak cok sey degisiyordu ve Orta Saha fazlaligi da bir arti saglamiyordu..

Emre-Balta tuttu ve iyi bir defans ikilisi oldular.. Ibrahim Üzülmez he iste futbolunu oynamaya devam eder iken Gökhan Gönül hucum yönünden eksik kaliyordu ama aslen etki etmesi gereken Arda Turan, Tuncay Sanli etkisiz kalinca sonuc da kacinilmaz oluyordu..

Her seye ragmen bana göre "iyi bir futbol" yine de sahada vardi ya da benim beklentimin üzerinde bir sakinlik ile güzel bir yerlesim sergiledi takim sahada.. Ama iste hücüm seti calisilmak durumundadir. Avrupa Sampiyonasinda da Terim'in eksikligini cektigi konuydu bu.. Kenarda Nihat-Tuncay-Gökhan Gönül ücgenleri ya da diger tarafta Ibrahim-Arda-Semih yaklasimlari (burasi fantezidir biraz) olmak durumundaydi.. Bunu bir kez macin basinda basardilar ve Nihat'in henüz sakatliktan cikmis olmasi sonuca etkiyememesine neden oluyordu..

Türkiye Milli Takimi organize bir hucum gelistiremiyor. Bir plani yok daha dogrusu.. Dakika 70, kale dibinde Ayhan cizgiye inmis, bombos durumda.. Iceride tek bir oyuncu var ve geri kalan alti kisi de onun basina üsüsmüs.. Tam bu noktada hucumda cogalmanin olamamasi, durgun, biraz fazla sakin olan Milli takimin belki de beraberligi hicbir sekilde düsünmeyip maci oynanmadan kaybettiginin ciktisiydi sanki..

Ispanya muhtesem oynamadi ve fakat kötü de iyi de oynasalar, topu ellerinde bize verseler de hücum edecek bir organizasyon mümkün degildi bu gece..

Toplamda bu milli takim henüz Hakan Sükürsüz kisa adamlarla hucum etmeye yetkin degildir. Semih de formsuz oldugu vakit isimiz orta sahadan kapilan toplarla rakibi kötü aninda yakalamaya kaliyor.. Tavsiyem yakin zaman icerisinde Batuhan'i yetistirip eger ki Terim kalacaksa bi yirmi yil ondan ekmek yemektir..

Son olarak Emre Asik muhtesemdi..

28 Mart 2009

Maras Katliami.!




Kenan Evren:

"Tasavvür edemezsiniz dedi.. yeni dogmus cocuk, bir kac aylik cocuk, bacaklarindan ikiye ayirmislar dedi.."

111 ölü Ecevit Hükümetinin sacmalamasidir, 500'ün üzerinde insan katledilmistir. Hamile kadinin karninin parcalanip icerisindeki ceninin duvarda parcalandigi, iki aylik cocugun dahi baltayla öldürüldügü, tecavüzlerin ve ölümlerin yasandigi Maras Katliaminin sorumlulari bu dünyada yargilanmadigi icin yastayim bugün sadece.

21 Mart 2009

Lincoln-Korkmaz Hikayeleri.!



Aslinda bu kadar küfürlü mail almasam, bu kadar küfürlü yorum gelmese Lincoln-Korkmaz geyigi yerine cok daha anlamli postlar ile ugrasirdik ama bende heves su bu filan kalmadi, uzunca bir süre ara vermek gerekir.. Bu kadar bosbeles adami bu kadar güzel insanlarin yaninda hangi ara topladim, onu bilmiyorum ama bu isin kacinilmaz noktasi budur.. 40 tane yorumdan on tanesini ancak yayimlayabiliyorsam cok ciddi bir sorun vardir ve oturup bunu dusunmek gerek..
Dedim ya, uzatmamak gerekirdi ama yorumlari filan görünce insan dayanamiyor haliyle.. Hemen herkes tarafindan suclanan ortak insan Lincoln. Ben diyorum ki arkadaslarla söyle toplanip pusu kuralim gerekli gördügümüz yerde bu adami yakalayip derdi nedir ögrenelim.. Olmazsa saglam döveriz filan ama yine de bu isi yapmadan bir kac soru benim aklimdadir hep.. Siz küfürlere baslayin, ben yoruma..

Lincoln, ofans oyuncusu. Hucum adina takima zenginlik kazandirmasi icin onu sahada tutarsiniz daha cok.. 2-0 önde oldugun bir Avrupa macinin kaybinda sorun hucumdan degil takimin yönetiminde, defansindadir daha cok.. Burada 11 oyuncu degil de elestirilen Lincoln isteksizligi.. Bilincli olarak oynamasa dahi bu kaybedilen turun ikinci yarinin basinda cikarilmis ofansif orta sahanin üzerine yikilmasina neden degil. Bunu anlamak güc. Takimin teknik direktörü, takimin basina geldigi günden beri gs maci olmasina ragmen beni canli yayinda televizyon basindan kaldiracak ölcüde rezil bir futbol oynatmis: Bursa-Konya maclari.. Hamburg macinda sorunlu bir degisiklik, Trabzon macinda sorunlu bir ceza verme sistemi.. Ve yine Hamburg maci. Suclu Lincoln.. Ilk maglubiyet geyikleri de ayrica degerlendirme altina alinmalidir elbette.. Bursa-Konya maclarini tavsiye ederim, yenilmek bile daha güzeldi muhtemelen.. Baska acidan yeni bir teknik direktörün heyecani dünyanin neresinde olursa olsun ilk iki maci galibiyet ile kapatmaktir zaten..

Rakip teknik adamin pitroipa'ya ters kanada yerlestirmesine bir hamle yapilamamis, Jol galip gelmistir, suclu oyunun en güzel yerinde bilincli olarak onu seyircilere yem edilme adina cikarilan Lincoln ölsün.
ölsün, cunku hakediyor da...

Bursa ve Konya gibi rezil futbola dönüsün ardindan ayaga pas denen ortam yikilip doldur bosaltmalara ve Lincoln'ün harcanmasina vesile olan gaz vermelerle sonuc beklenmis, her iki acidan da suclu Lincoln, iyi tamam ölsün.

Lincoln'ü öldürelim, pusu kuralim hatta kenarda alan savunmasi adina rakibi karsisina alip beklerken -akilli oyuncu orada girmez, dar alani kapatir, zekice basar hep o- arkadan arda'nin müdahale etmesini kendince komik bir sekilde yorumlayip "mac satti iste bakin bakin boyle gördüm, korkmaz süperdi aslinda" geyigi de yapalim... Yapalim da arkadas, hic mi sormuyoruz bu adam Bülent Korkmaz takimin basina gelesiye kadar takimin en etkili oyuncusuydu ne oldu ? yahu 30 gole oyle veya boyle etki etmis adam birden bire üc mactir neden oynamiyor, sorun sadece Lincoln de nasil olabilir su durumda ?

Bülent Korkmaz, mükemmel bir futbol oynatti da Lincoln transferi ile isler arap sacina mi döndü yoksa muhtesem bir avrupa serüveni yasayan takim Bülent Korkkmaz ile birden sacmalamaya mi basladi ? Bir teknik adam sacmalatacak akabinde de "neden yapti, yapilir mi" Herkes sekiz yasindan beri dogup büyüdügü Arda Turan gibi takimi her seyin üzerinde görmek durumunda degil. Lincoln gitsin Diego gelsin degisen cok bir sey olmayacaktir.. 11 tane Arda Turan olsa da biz de hic bu muhabbetlere girmesek keske..

Bursa ve Konya, Trabzonspor maclarinda takim Bülent Korkmaz'la siir gibi top mu oynadi ?
2-0 öne gectigin bir macta yeniliyorsan sorun Lincoln'de olabilir mi arkadas ? Ikinci golü sen nasil attin, nasil mac seyrediyorsun anlamadim ki ben.. Ayni zamanda bu sezon bir mac da küsme hakki olsun, olan biten size olmadi, sizin gibi 20 yillik galatasarayli da degil üzerinden gececek... Sevgili Bülent Kormaz'in Jol'ün hamlelerine cevap veremeyisindeki acziyetin sorumnlusu Lincoln'un oyundaki isteksizligi midir ? Topu ayagina alir iken ayagini topa uzatis hizini hesaplayip lincoln hain diyorsun da baros'un golünde Lincoln'ün payini neden es geciyorsun peki ? Kewell superkahramani elinden geleni yapmistir, amenna ama ikinci golde erken bir sekilde yere yatip kendisni oyundan dusurup gole giden yolu acmistir.. Sorumlusu neden Lincoln olsun.. ? Pitroipa gecmis diger kanada, durudurlamamis, o kanada sen de bir hamle yap, degistir bir seyleri ? Lincoln'ü oyundan cikarip süperkahraman olmanin disinda da acilimlarin olsun, düsünceler üret, biraz da el insaf taktik üzerine egil..oynadigi süre boyunca birinde etkin olmasi ile beraber iki gol gelmis, daha ne ? Mac kaybediliyorsa 2-2 iken cikar Lincoln'ü koy hedef tahtasina sen de siyril bu islerden oh.. gelen gecen vursun Lincoln'e yine futbol degil de ruhlar aleminden konusalim, Benfica maci da rüya olsun bize, yasanmamis sayalim..

Tamam, diyoruz Lincoln'ü beraber öldürecegiz ben de gelip hesap soracagim da.. bu adam bugüne kadar kendisi oynuyordu takimi da oynatiyordu da daha takimin basina gelmeden Anti-Lincoln demecleriyle öne cikmis Bülent Korkmaz'in bu tavrinda hic mi sucu yoktur ? Söyle teknik adamim böyle yedek birakirim kumarini Lincoln mü oynadi ? Oynadiysan suc Lincolnün degil Galatasaray taraftarinin hic degil. Acik acik Lincoln üzerinden takima motivasyon saglamak, takimda Lincolnü yem ederek teknik adam karakteri cizilmeye calisildi. Hem Trabzonspor hem de Hamburg macinda elde patladigi zaman Lincoln ölsün, bicilsin, linc edilsin hatta parais da verilmesin, oldu.. Onca puani, golü, asisti sen yaptin cunku.. Nankörlük budur bir baska acidan bakarsan..

Diyorlar ki UEFA kupasi maci hesaplasma maci midir ? Ben de aynisini Bülent Korkmaz'a tüm bunlar yasanmadan sordum zaten.. Önünde Trabzonspor, Hambrug maclari var, bu olayi sessiz bir sekilde kapat gerekirse sezon sonu satarsin edersin basedemeyecegin durumda ise.. Teknik adam oyuncu ile hesap kitap isini UEFA kupasi maci öncesine, Trabzonspor macina tasiyorsa oyuncu neden cevap vermeyi bir baska maca biraksin arkadasim ? Birisi iki yillik Galatasarayli digeri yirmi yili devirmis, Korkmaz mi düsünecek teknik adam olarak, Lincoln mu Galatasarayi ? Oyuncunun Galatasarayliligini sorgularsin, olmadi satarsin da teknik adamin yapmasi gereken bu mudur ? Oh ne ala.. tam bu dönemecte para cezasi ile gecistirilebilecek iken kadroya sokma, hedef göster, karakter ciz elde patlayinca Lincoln neden uefa kupasi macinda ,.. satar abi. Güzel sevgili alingandir, 21 asist yapmis, 9 gol atmis onca maci almis adam da kendisine bu muamele yapilirsa cevabi bu sekilde olur.. Garip degil mi ? Arda Turan gibi 9 yasindan beri Floryada bekcilik mi yapti ? Para icin geldi, diger takima bu gibi davranislar sergiledigi icin tavir koydu geldi, burada neden koymasin ? Aldigin adamin tarihi belli, neden ona yükleneyim ? Puan puana gidilen yarista bes mac ceza aldi, yuhalandi.. Buraya geldi, onca maci aldim haketmedim ben bunu dedi burada da ayni sorun.. Lincoln'ün bu tavri göstermesi degil senin ondan Arda Turancilik beklentin komiktir, bir teknik adamin tüm bunlari bile bile onun üzerinden ekmek yeme niyeti sacmadir.. Skibbe, sezon öncesi varolan gec kalmayi hayvani bir para cezasi kesen yönetimin yaninda "brezilyalidir, yapar böyle" diyerek asistleri, golleri, benficalari saglamadi mi ? Sen bunu degil de diger yolu secip kaybettiginde neden sorumlu Lincoln olsun arkadasim, hasta misin sen ?

Mac satan böyle oyuncu görmedim geyikleri. Göstereyim ben. Ronaldinho. Samuel Ettoo'nun aciklamalari oldukca yerindeydi. Bunlar para icin oynuyor ben takimim icin diyordu Ettoo ki Ronaldinho'nun barcali olmadigini parasporu tuttugunu, en önemli mac öncesi su seks partilerini verdigini, radyo kanalinda ise daha da acik beyanlari vardi vesaire... Daha da o dönemki mustakbel kayinpederine ders vermek adina maclarda bilincli olarak oynamadigini vesaireleri coktur, gidin okuyun edin... Ettoo ki haklidir. Arda Turan'idir La Liga'nin da kimse görmez pek.. yüregiyle oynar, bilmem kac milyon teklif almasina ragmen iyi zamaninda gitmemistir, gidecegim yer de Mallarco der.. Ama mac nasil satilir iyi bakin.. Sezon sonu Ronaldinho'nun satilisinin bire bir nedenidir o zamanki satislar, sallamalar filan.. Ki burdan Maradona gelince "birakalim o oynasin" diye bilincli olarak oynamayan, bir yildizin transferine tepki koyan Bernd Schuster'in ve daha Ballack olayinda ortaya cikan onlarca bilincli olarak oynamayan futbolcu var sorun bunlar degil, sorun bu takim ici disiplinsizlik, gruplasma ve en tehlikelisi bir teknik adamin bu gruplasmayi sonlandirma yerine taraf olmasi.. oyuncu idaresinden bihaber olmasi, birlik beraberligi saglamak yerine ana gruba "sizdenim" demek..

Hasan Sas'i ben severim, futbolunu severim karakteri bana tuhaf gelir. Mac satma ise Fenerbahce maci öncesi kirmizi kart almak icin kicini yirtmistir Hasan Sas..Hakem de öyle ya, vermedi karti. Az daha dövüyordu kart alip bir diger haftasonu fener macinda oynamamak icin.. Sonunda aldi da oynamasini gectim, manevi olarak cökertti bizi Hasan Sas.. Hatta bizi Fenerbahce korkusu nedeniyle kirmizi kart aldi diye mansetlere dahi tasimistir, tasiyan da bu islerden acaip keyif alan Mehmet Demirkol.. Velhasil Hasan Sas, o sinirli haliyle bizi cok yakmistir,ama iste UEFA kupasi.. Hic buraya girmiyorum o kupayi aldiran kadronun yerlilerinden nefret edecek boyuta geldim, baska posta kalsin , önce Lincoln'ü öldürmeye devame delim.

Lincoln suclu da olsa masum da olsa beni pek ilgilendirmiyor. Bugün Lincoln'ü satarim yarin Diego'yu alirim, Rafinha'yi alirim ama bu kaptanla bu isler oldukca zor.. Nasil futbol oynatiyor sorusu icin ben daha beklerim, benim icin yeterli zamani gecmemistir amma velakin bugüne kadar olanlar da pek icacici degil.

Güzel sevgililerimin hepsi alingandir. 21 asist ve onca macin yildizi olan Lincoln, kendisi üzerine oynanilan oyuna cevap verdi. Aslinda olay söyle olmaliydi: Lincoln yedek ve Galatasaray Trabzonspor'u yeniyor.. Kahraman Bülent sak sak sak ve yerli oyuncular.. ama olmadi iste. Oyuna sonradan girse o trabzonspor macini rahatlikla alabilirdi ama daha önemli meseleler vardi. Misal Bülent Korkmaz asla oyuncusunu affetmez, kendisine yapilani yutmaz cezasini keserdi, gerekirse Galatasaray kaybettigi puanlarla Sampiyonluktan, Sampiyonlar liginden ve daha milyon dolardan olsa bile.. Skibbe gibi gerekirse yine hayvani bir para cezasi ile gecistirmedi, inatla futbola,sonuca, galatasarayin sampiyonluguna,sampiyonlar ligine, milyon eurolara oynadi... olmadi ama.. Ya da söyle olmaliydi

Hamburg maci: Mac 2-2. Hemen Lincoln ciksin, aynen sonradan girip de Trabzonspor macini alma ihtimali oldugu gibi son saniyelerde yapar bir sey gole gider Hamburg'u devirir basimiza yine is aliriz.. ciksin ve suclu ilan edilsin. Edilsin.. Akabinde Hasanim ortalayacak Sabrim kafayi cakacak ve iste müthis Bülent Korkmaz efsanesi.. Ama olmayinca olmuyor demek ki. Elde patlayinca aglamak yok.. Oynuyorsan o büyük kumari, sonucuna katlanacaksin, yönetmen sensin oyuncularin rolleri belirsiz bu oyunda..

Bu kumarin suclusu neden Lincoln olsun bunu bana birisi anlatsin ? O tüm bunlari takmayacak, takimi düsünecek de neden düsünsün ? Herkes Arda Turan degil lincoln hic degil. Kendisine oynar, paranin pesinden kosar vesaire.. Sonuc itibari ile herhangi bir yerde bilmem kac asist ve gol ile size yardim eder ama bayrak adam bir bilemedin iki tanedir.. Lincoln öyledir demedim, satilirsa, teknik adamin isine yaramazsa kalsin etsin de demem.. Ben sonuca bakarim, basariyi getirirsen lincolnu kovarsin, barosu da kovarsin tek basina oynarsin istersen.. Ama basari susturur ve hatta dogrulatir cok seyi.. Ama bugün giden iki puan, UEFA'daki final hayal, Sampiyonluk icin oynamayacak bir Lincoln ve satisini da güclendirecek bir sessizlik dönemi.. E nedir burada kim karli cikmistir, birisi bana aciklasin ?

Mantik da iyi yalniz.. Hic sekmeden, büyük kucuk mac demeden oynayan, toplamda sezon bitmeden 21 asist yapip on gol civarina yaklasan adam birden duruyor.. Neden ? önemli degil. Korkmaz büyük hoca.. Lincoln manyak, durduk yere takimi cökertiyor, psikopat.. Ya arkadas, bu takimin defans problemi vardi, sorunluydu da hucumunda sorun yoktu, buyuk maclari, avrupa maclarinda sorunlu degildi, ayaga pas ile en kötü macta dahi müthis keyif aliyorduk.. Defansi oturtamadi Skibbe, 3-5-2 ile sacmaladi.. Ve fakat ne lincoln, ne de mactan sikilacak ölcüde kötü futbol ne de avrupada hüsran.. Bunlari Kaptan getirdi, onun da parcasi budur.

Arda, bir kac mac kosmadi, oynamadi dahi. Alindi.. Kaptanligi sorun etti, Sabri ile beraber iste boyle boyle basladi Lincoln nefreti. O nasil kaptan olur ? Belki haklilar ama lincoln ben kaptan olmaliyim demedi, beni kaptan yapin da demedi hatta sonrasinda Servet Cetin'e verildi o kaptanlik.. Lincoln mu verdi verildi mi bilmiyorum ama cok buyuk sorundu bu. Iste burada kaptanlik konusunda cok ciddi bir hata yapildi, bu durduk yere futbolcularin lincoln'ün üzerine gitmesine neden oldu.. Bakin iste sizin sectiginiz kaptan kosmuyor, sizin kaptaniniz oynamiyor.. Ordan bülent kaptan gelecek gercek kaptani ortaya cikaracaga kadar yürüdü gitti is.. Zaten Bülent Kaptan o zaman geldi, daha gelmeden Lincoln'ün kaptanligindan oyuncuguluguna problemli oldugundan dem vurdu.. Ne hikmettir o gelince acildi Lincoln, cinayetlere basladi ve sonuc: Suclu Lincoln ama.. Ben kaptan olmaliyim dedi mi ? Hayir.. Ben hakediyorum bunu dedi mi ? Hayir.. e nedir ? Insanoglu elestiriden müthis keyif alir cunku elestiri, bir baska acidan kisinin kendisini övmesinin bir diger yoludur. Ben cok iyiyim diyemez de bak o ne kadar kötüdür der.. Kaptanlikla baslayan kriz bugün dahi bitmis degil.. Asalet de yerlerde.. yediniz bitirdiniz kaptanlik ugruna..

Hoca, toplamda kendi takimi olmamasi, kendi transfer ettigi oyuncular olmamasi nedeniyle yine de suclu cok degildir.. Ama yok Skibbe'den sonra süper futbol oynatti diyorsan zaten kurtilmasi imkansiz vakkasin demektir.. Daha genc, tecrübesiz ve haliyle kompleksli bir yapisi var. Kendisine kimlik biciyor Galatasarayla.. Bülent Korkmaz boyledir, Bülent Korkmaz söyledir.. Korkmaz acik acik oyunculari motive etmek icin Lincoln'ü kullanmistir.! cekirdekten de Arda Turan gibi Galatasarayli da olmayan Lincoln bunu da takimi sabote etme pahasina yememistir, hepsi bu. Simdi gidip Lincoln'ü öldürelim amma velakin en az Lincoln kadar degil Lincoln'den on kat daha suclu Bülent Korkmazi da yanimiza alarak.. O ucursun kellesini, celladi odur cunku.. Lincoln oyuncudur, Bülent Korkmaz yönetmendir, sadece sonucu belirleyememistir, sürpriz bir son onu beklemistir, macin özeti de budur, baska bir sey degil.

Bu adam lig basinda yedek kalmis, sorun etmemis bunu. Calisip formami alacagim demistir, zira hakettigine inaniyor, teknik adamin verdigi kararin adil olduguna inaniyor.. Baska acidan Hakan Sükür'ü sen yedek dahi birakamazdin, on kat daha fazla sorunluydu. Calismis, formasini almis, hicbir zaman Skibbe tarafindan oyundan cikarilmamis ve haliyle Hakan Sükür gibi üzerinden cok güzel ekmek yenmistir.. Sen bir teknik adam olarak cok baska projeler üretmissin, elinde patlamis, suclu da Lincoln degil, onun üzerine oynayan insanogludur..

Simdi ne yapilmali ?

-Hemen satilmali... En sevdigi filmi "Esaretin Bedeli" olan adamdan korkarim ben.. Diger yandan Bülent Korkmaz kaldigi sürece Lincolnlerden medet ummak imkansiz, oynatip saglam paraya satilmali.. Korkmaz varsa Kucuk Hakan da kadroya katilip Hasan Sas'la kanatlari paylasmali ve kenardan bagiriyoruz..

"Hadi koclarim.. hadi aslanlariiiiiiiiiiim.. "

19 Mart 2009

Galatasaray - Hamburg : 2-3



Her golde almanlara dogru gittim.. 2-0'dan sonra inanc iyice arttikca üzerlerine yüklendik hafif de ickinin etkisiyle.. Haliyle sonumuz kötü oldu.

Aslinda sevinmemiz gerekiyor, Galatasaray kimi degerlerini filan kazandi. Terbiyesizlige kaptan cok iyi bir sekilde cevap veriyordu. Lincoln kim ? Koyarim banka, akli basina gelir. ben bunu dilim döndügünce anlattim Almanlara ve Fenerbahceli arkadaslara ve fakat sallamadi haliyle kimse. Bak dedim bu adam Skibbe ile belki Bellinzona,Trabzon,Olympiakos,Berlin efendim Besiktas, Ankara deplasmanlari maclarini filan kazandi ama inanilmaz terbiyesizdi, simdi yok öyle.. Bülent Hoca geldi bu terbiyesize hakkini verdi. Tarih de zaten UEFA kupasini alan Terimi yazmaz da oyundan alinirken kendisine artistik hareket ceken Hakan Sükür'ü her seye ragmen Berlin deplasmanina götürüp de oynatan terimin onursuzlugunu yazar.. Biz de almanlara, sahasinda final oynayacagiz diye üzerine gittigimiz fenerbahceli dostlarimiza filan hep degerlerimizi, bak nasil ders verdik oyuncuya diye anlatacagiz muhtemelen...

Teknik direktörlük, oyunculari idare etmektir. Sorunsuz oyuncu yoktur, bir sekilde oyunculardan maksimum verim almaktir. Effenberg olsun Ronaldinho ya da Rafinha, Diego. hepsi aynidir bunlarin. Becerebiliyorsan oynatmayi böyle yildiz oyuncu alirsin yoksa almazsin.. Her seyi gectim.

Lincoln Galatasaraya nasil gelmistir ? Schalke, bakmayin siz sagda solda yazanlara, forumlarda yattik kalktik biz o dönem, hicbir sekilde birakmak istemiyordu.. Adnan Sezgin on yerde üzerinden gecti, Lincoln kendisi telefon acip gitmek icin sonuna kadar zorladi. Isin maddi boyutu bir kenara kendisinin seyirciye yem edildiginden dem vurdu, yönetime kizgindi, teknik adama, kalmam dedi geldi Galatasaraya.. Bu adam bu yüzden gelmis.. Begenmeyebilirsin, sezon sonu akilli bir sekilde satarsin, para kazandirir sezon sonuna kadar da performans ile baska türlü para kazandirir sana.. Koca klup bu gülüm. Ligde birakilan iki puan Sampiyonlar Ligi ve bilmem kac milyon dolar.. UEFA finali taraftarlar acisindan yirmi yil ezeli rakibini susturabilecek, seni de efsane yapacak ortam.. Sirasi mi simdi Lincoln ile ugrasmanin, gaza gelmenin, oyuncularinin etkisinde kalip teknik adamlik yerine abuk subuk taraf tutup ortam germenin ?

Lincoln oynamadi zira takim ici dengeler altüst oldu. Meira gitti, kendisine sorun cikarmayan yabancilarin disinda tek bir oyuncu kalmadi.. Kamplasma oldu. Bu kamplasmayi körüklemek yerine birlestirici bir rol almasi gerekirken bambaska bir pozisyona girdi. taraf oldu.. Acemilik tamam da bu kadarisi normal degil..

Saha icine bakin, zorda kalmazsa kimse Lincoln'e pas dahi atmiyor, durum bu hale geldi, getirildi.. O da haliyle koydu tavrini. Yeteri kadar profesyonel olsa zaten bugün burda olmazdi..

Bes dakikada yenilen iki gol var. Bordeaux macinin hemen hemen aynisi ve bunun defansin olmayisi ile filan ilgisi yok. Kewell degil de Cevat Güler'i koysa ben elestirmem cunku yerine "sunu yapsin" diyecegim secenegim yok ve fakat bu konsantrasyon eksikligi cok ciddi bir sorun oldu.. Hem Bordeaux hem Hamburg maci, farki ben size söyleyeyim.. Elinize varsa Bordeaux macinin son on bes dakikasini izleyin... fark: Hasan Sas ve Lincoln farkidir.

Bordeaux macinin son on bes dakikasinda icgüdüsel olarak otomatige baglamis misali lincoln inailmaz bir oyun kurucu rolünde takimi ataga kaldirir iken bu gibi zorluklara dahi ihtiyaci olmayan, önünde bom bos alan ve sag kanata kacmis bir Sabri varken sacmalayan Hasan Sas farkidir.. Bülent Korkmaz farkidir.. Yönetimin maharetlerinin de sonucudur..

Toplamda Bülent Korkmaz, kendi bildigi sistemi isletme sevdasinda. oyuncularina motivasyondan baska verecek cok seyi yok ve bu da önemlidir aslinda. Bunun olmasi icin o birligin cikardigi sese biraz olsun ayak uydurmak durumundadir. Onlari motive etmenin bir cabasidir Lincoln'ün üzerine cizik cekip seyircilere yem etmek..

Daha yazacak cok sey var belki ama iste durum budur. Özeti bu: Lincoln'e gereken ceza kesildi, Trabzonspor'da iki puan, UEFA'dan da elenis..

tarihe bol bol büyük kaptanin takimin yildiz oyuncusuna nasil ders verdigini yazmak kaldi geriye.. Buna tutunun galatasaraylilar, cok buyuk bir is yaptigi sanrisina ihtiyacimiz var, yoksa bu kadar belese giden tur, puan , sampiyonlugu gectim Sampiyonlar ligi..

Simdi artik saglam bir satici bulup Lincoln'ü satmak gerek.. Rus pazari etkilenmemise benziyor bu krizden, bes alti milyon koparilir..

Git Marsilyaya elen, Dinamo Kiev'e elen de alman takimina elenme be cimbomum diyesim gelir önümüzdeki hafta icini düsündükce..

18 Mart 2009

Efsane 65 Yasinda.!



Sepp Maier gecenlerde 65 yasina girdi.. Ona dair oldukca ilginc fotograf kareleri yayimlandi.. Belki de en ilginci budur desek yeridir..

Diego vs Lehmann.!



Her sey Galatasaray Trabzon macindan bir saat önce basladi.. Diego abimizin frikigi direge carpip kaleye giriyordu.. Öncesinde ise Lehmann baraj kavgasi yapiyordu, öndeydi arkadaydi derken golü yiyiverdi.. Bu henüz ilk yariydi ve ikinci yari sahaya giriste de ufak tefek atismalar oldu..




Ne diyebilir ki burada Diego, Lehmann'a ?

-Lan barajla oynayacagina kalede dursana yahu.. Sen ucunca daha güzel görüntü cikiyor ortaya.. mis gibi gol ama estetik degil bak..




-Ne dedin sen ?




-Lanli manli konusma baban yasinda adamim(39) carparim iki tane.. zaten eldivenlerim kadar boyun var..


Sonrasinda Allofs filan da giriyor araya da sinirler gergindi cok.. Lehmann ne derse desin Diego durmuyor, frikigin ardindan asistleri filan derken Babel ile hic yenilmemis Stuttgart'i 4 gol ile gecerken bu sezonun kendi evinde ilk zaferini de tadiyordu böylece..

Perrin ?



Bremen St.Etienne'ni 1-0 yendi.. St.Etienne, bu güzel takim fransa liginde düsme potasinda.. Ligde kalma savasi veriyor, Grenoble'a da yenilince 18.lige düstü. Ve düsünün ki bu takim 10 sampiyonlukla ligin en cok sampiyon olmus takimi.! Daha da ilginci ise Bremen maci icin söyledikleri:

" Mac umrumda degil, tur icin sahaya cikmayacagiz bu bizim ligde kalma savasimizi baltaliyor.. Ne zaman bir avrupa maci oynasak akabinde hemen ya beraberlik ya da yenilgi aldik ligde.. Bu yüzden ceyrek final filan istemiyoruz.. UEFA kupasi yüzünden ligden düsmek istemiyorum..."

Kimse inanmiyor, blöftür diyorlar.. Dün gece geri adim atti fakat olduka ilginc idi.

Bu demecin blöf olup olmadigi tartisiliyor.. Sevgili Perrin'cim, bizim ülkede UEFA adina sampiyonluk, Sampiyonlar Ligi sansi filan hice sayiliyor, hamburg'a adam saklaniyor sen de alt tarafi 1-0 yenildigin bir macin rövansinda vazgeciyorsun UEFA kupasindan..

Oldu mu simdi bu ?

Ve fakat her ne kadar rakibi aldatmaya yönelik demec olma ihtimali olsa da bahisciler icin saglam bir tüyo olmasi dahi ilginc bir aciklama.! Merakla bekliyoruz St.Etienne - Bremen macinin sonucunu..

Hoeness'in Ardili ve Önerisi.!



Önerisinden baslayalim.. Televizyon vergisi veren her insandan 2 euro da maclarin devlet kanalinda sifresiz yayimlanmasi icin kesilsin diyor.. Gerci sonrasinda böyle bir sey talep etmedim bu sadece hayalini kurdum diye eklese de tartismaya acildi artik.. Kilise icin dahi zorunlu olmayan vergi futbol adina her insanoglundan 2 euro aylik, yillik 24 euro seklinde kesilmesi pek de "dogru" degil.. haliyle geri tepti burada. Futbol seyircisi icin oldukca karli. Aylik 32 euro verip Premiere aboneligi yerine sadece 2 euro verip evinde seyredecek bütün maclari ve fakat futbolla ilgisiz onca insan da zorunlu olarak 2 euro ödeme ki kabul görmesi mümkün degil.. Hoeness burada halki degil acik kanalda yayimlandigi takdirde ikiye hatta bese katlanacak olan sponsor gelirlerini düsünüyor daha cok.. Zira Bundesliganin Premiere Ligden daha dogrusu Premiere Ligin diger bütün liglerden en önemli farki Televizyon gelirleri ve Sponsorlaridir.. Bundesliga toplamda Premiere Ligin ülke disinda yayimlanmasi icin aldigi parayi ülke icinde ancak alabiliyor filan..

Menajerligi birakacak ve ardilini ariyor.. En son öneri de Beckenbauer'den geldi. "Breitner gecsin Hoeness'in yerine " diyor.. Hoeness haliyle kabul etmedi, 57 yasindaki bir adam birakirken 58 yasinda bir adamin bu görevi almasi pek dogru degil. Genc olmasi gerekir yerime gececek olanin diye ekliyor...

Hakli.. Bir iki yillik degil uzun vadede ve tam anlamiyla yeni bir Hoeness istiyor o. bana göre onun ardili eski bir bayernli olacak ve genc olmasi anlami ise futbolu yeni birakimis isimleri gündeme getiriyor.. Az cok biliyoruz ki en buyuk aday Schalkenin de Müller sonrasi teklif götürdügü ve haliyle kabul etmeyen Oliver Kahn'dir.. Genc ve Hoeness'in yarisi kadaer Bayern sevdalisi olsa yeter gibi.. Kahn olmazsa Jeremies ve Mehmet Scholl diger isimler.. Basinin sürekli diline doladigi Allofs,Voller ise kesinlikle Bayern gelenegine uygun isimler degil.

Hoeness 30 yasinda bile degildi bu göreve atandiginda.. Nürnberg de iken futbolu birakti ve Nürnberglilerin en buyuk sorusu sudur bu hayatta: Ya Hoeness, Nürnberg'in menajeri olsaydi.. Muhtemelen bugün Bayern Münih degil bayern eyaletinin ikinci büyük sehri Nürnberg avrupa devi olmustu..

Kahn ya da baskasi. Hoeness'in arkasindan bu koltuga oturmak gercekten yürek istiyor.. Merakla bekleniliyor ardili.. Eh, Uli de artik Beckenbauer'in koltuguna gecip o koltugun gercek hakkini verecektir 2010 yilindan sonra..

Hamburg 11'i.!




Bild'in haberi bu sekilde.. Trochowski, Graavgard henüz netlik kazanmamasina ragmen Türkiye ucagina bindirilenler.. Aotuba,Reinhard,Demel,Petric kesinlikle yok.. Streit ve Taveres ise önceki kluplerinde UEFA kupasinda oynadiklari icin oynayamiyorlar.. her iki defansif orta sahanin yoklugunda defans oyuncusunu orta sahaya koyuyorlar haliyle..

Bu onbir pek dogru degil gibi. Boateng, "Mathaysin" abimizin yaninda oynayip Benjamin sag beke gecer, Alex Silva da defansif orta sahaya.. Trochowski oynamazsa Pitoipa girer.. Guerrero ve Olic garantidir su durumda.. Jansen kanadi da Petric yoklugunda Olic'in forvetteki yeri kesinlesince, degisiklige pek ugramayacak gibi.. Sabri-Jansen eslesmesi yine bizi bekler.. En az Galatasaray kadar kadro sikintitisi cektiklerini belirtelim. Oynatamadiklari oyunculardan sakat olanlara kadar Petric istisnasi harici defans özellikleri tasir.. Defansif orta saha kitligi vardir ki iki tane devre arasi aldilar ama oynatamiyorlar..

vakit olursa daha genis bir analiz de mümkün olabilir..